İçeriğe atla

Anevrizma

Splenik arter anevrizmasını gösteren MR anjiografi görüntüsü

Anevrizma, kan damarlarının duvarında oluşan baloncuk şeklindeki patolojik genişlemeleri tarif eden genel tıbbi tanımlamadır. Beyin atardamarları (Willis poligonu) ve aort, anevrizmaların en sık yerleştiği bölgelerdir. Anevrizmalar biçimlerine, bulundukları bölgelere, duvar yapılarına veya boyutlarına göre sınıflandırılabilirler. Anevrizmalar, toplardamarlara kıyasla atardamarlarda çok daha sık görülür.[1]

Anevrizmalar, zayıf duvar yapıları nedeni ile patlayarak ölümcül kanamalara neden olabilirler. Beyin anevrizmaları genellikle patlama öncesi belirti vermezler, ancak patladıkları takdirde şiddetli baş ağrısı görülebilir. Aort anevrizmaları ise genellikle belirtisizdir. Tütün ve alkol kullanımı, obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve kolestrol, anevrizmalar için temel risk faktörleridir. Anevrizma tedavisi, aktif gözlem ve yüksek tansiyon kontrolüyle veya anevrizma içine kan girişinin cerrahi olarak engellenmesiyle gerçekleştirilmektedir.

Sınıflandırma

Anevrizmalar, morfolojilerine göre saküler ve fusiform olarak sınıflandırılırlar. Damar duvarının belirli bir noktasından çıkıp, nispeten yuvarlak bir şekle sahip anevrizmalara, saküler anevrizma adı verilir. Damar duvarında “iğ” şeklinde bir genişleme şeklinde olan anevrizmalar, fusiform anevrizmalar olarak tanımlanır.

Ayrıca, anevrizmalar, duvar yapılarına göre “gerçek anevrizmalar” ve “yalancı (psödo) anevrizmalar” olarak sınıflandırılırlar. Bir gerçek anevrizmanın duvar yapısı, normal atardamar duvarını oluşturan tüm tabakaları (intima, media ve adventisya) içerir. Yalancı veya psödo anevrizmalar, damar duvarında oluşan yırtılma sonucu oluşur ve yalancı anevrizma duvarında damarsal tabakaların tümü bulunmaz.

Anevrizmalar ayrıca bulundukları bölgelere göre de sınıflandırılabilir. Beyin atardamarları ve aort damarı, anevrizmaların en sık yerleştiği bölgelerdir, ancak böbrek bölgesinde de anevrizmalar meydana gelebilir.

Risk faktörleri

Diyabet, obezite, hipertansiyon, tütün kullanımı, alkolizm, yüksek kolesterol, bakır eksikliği, yaşlanma ve üçüncül sifilis enfeksiyonları anevrizmalar için temel risk faktörleridir.[2]:602

Polikistik böbrek hastalığı tanısı almış hastalarda ve yakınlarında anevrizmaya bağlı subaraknoid kanama hikâyesi olan kişilerde beyin anevrizma gelişme riski daha yüksektir.[] Beyin anevrizmalarının toplumda görülme sıklığı, %2-3'dür.[]

Mekanizma

Anevrizmalar, normal bir atardamara göre çok daha zayıf duvar yapısına sahip oldukları için, patlayarak hayatı tehdit eden ciddi kanamalara neden olabilirler. Beyin anevrizmalarının patlaması, beyin ile beyin zarı arasındaki boşluk (subaraknoid boşluk) içinde kanamaya neden olur.[3] Bu tip beyin kanamaları ‘’subaraknoid kanama’’ olarak adlandırılır.

Semptomlar ve teşhis

Beyin anevrizmalarının büyük kısmı patlamadan önce belirti vermezler. Beyin atardamarında anevrizma gelişmiş olan hastaların önemli bir kısmında anevrizma teşhisi, anevrizmaya bağlı olmayan şikayetlerin araştırılması amacıyla yapılan manyetik rezonans görüntüleme (MR), bilgisayaralı tomografi (BT) gibi tetkiklerin sonucunda tesadüfi olarak bulunur.

Bununla birlikte, özellikle büyük boyutlu anevrizmalar, baş ağrısı, göz arkasında ağrı hissi, bulantı-kusma, göz kapağında düşüklük, çift veya bulanık görme gibi şikayet ve bulgular oluşturabilir. Genel olarak daha önce kanamamış bir beyin anevrizmasının yıllık kanama riski % 1-2’dir. Anevrizmaya bağlı subaraknoid kanama geçiren hastalarda en sık görülen şikayet, ani başlayan şiddetli baş ağrısıdır. Suabaraknoid kanama geçirmiş olan hastaların büyük kısmı bu ağrıyı "O ana kadar yaşadıkları en şiddetli baş ağrısı" olarak tarif ederler. Subaraknoid kanama geçiren hastalarda, baş ağrısının yanında, bulantı-kusma, bilinç bulanıklğı veya bilinç kaybı, diğer sık görülen şikayet ve bulgulardır.

Tedavi

Beyin anevrizmaları

Henüz kanamamış bir anevrizma teşhis edilen hastalarda tedavi kararı, hastanın yaşı, anevrizmanın oluşturduğu şikayetler, anevrizmanın morfolojisi (yapısı/görünümü), anevrizmanın yerleşim yeri, anevrizmanın boyutları ve hastaya özel diğer tıbbı şartlar göz önüne alınarak verilir. Anevrizma patlaması sonucu beyin kanaması gelişmiş hastalarda ise, eğer anevrizma tedavi edilmezse (kapatılmazsa), hastaların yaklaşık %35'inde ilk kanamadan sonra, 30 gün içinde anevrizma tekrar patlayarak ikinci bir beyin kanamasına neden olur. Bu nedenle anevrizmaya bağlı beyin kanaması geçiren hastalar, en kısa süre içinde tedavi edilmelidir.

Anevrizma tedavisinin temel prensibi, anevrizma içine kan girişini engelleyerek (tekrar) patlama riskini ortadan kaldırmaktır. Beyin anevrizmalarının tedavisi açık cerrahi ve endovasküler tedavi (kapalı cerrahi) olacak şekilde iki farklı metotla yapılabilir.

Açık cerrahi tedavi, uzman beyin cerrahları tarafından gerçekleştirilir.[3] Açık cerrahi yöntemde kafatası açılarak anevrizmanın yerleştiği damar bulunup, damar ile anevrizma boynu arasına metal bir klip konularak anevrizma içine kan girişi engellenir.

Endovasküler tedaviler, Nöroradyoloji uzmanları tarafından kafatası açılmadan, damar içinden uygulanan yöntemlerle gerçekleştirilir.[4][5][6] Endovasküler anevrizma tedavisi, anjiografi cihazı kullanılarak, işlemin tüm aşamaları X ışını altında izlenip, yönlendirilirek gerçekleştirilir. Günümüzde, endovasküler yöntemler, anevrizma tedavisinde ilk seçenek haline gelmiştir. Endovasküler anevrizma tedavisinde, anevrizma içine çok ince çaplı kateterlerle ulaşılıp, anevrizma kesesi "Koil" adı verilen platinden yapılmış, çok yumuşak yapıda metal tellerle doldurulur. Bu işleme anevrizmanın ‘’koillenmesi’' adı verilir.[7] Anevrizma kesesi, koillerle tamamen doldurulup, anevrizma içine kan girişi engellenerek tedavi gerçekleştirilir.

Aort anevrizması

Abdominal aort anevrizması tedavisinde ameliyat yapılıp yapılmaması gerektiği anevrizmanın boyutu ve neden olduğu belirtilere bağlıdır. Anevrizmanın çapı erkeklerde 5.5 cm, kadınlarda 5 cm'yi geçtiği durumlarda genellikle cerrahi işlemler tavsiye edilmektedir.[8] Yılda 1 cm'den hızlı büyüyen ve belirtilere yol açan anevrizmalar da ameliyat gerektirebilir.[9]

Açık cerrahi veya endovasküler aort tamiri (EVAR) ameliyat yöntemleri arasında bulunur.[8] Açık ameliyata göre EVAR'da kısa vadede daha az ölüm riski vardır ve hastanede daha az yatmayı gerektirir; ancak EVAR her zaman seçenekler değildir.[8][10][11] Uzun vadeli sonuç açısından ikisi arasında fark olmadığı gözlemlenmektedir.[12] EVAR prosedürünün uygulanması ameliyatın tekrarlanma olasılığını artırmaktadır.[13]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Perrin, Michel (17 Şubat 2010). "Venous aneurysms". Servier - Phlebolymphology (İngilizce). 14 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Ocak 2020. 
  2. ^ {{Kitap kaynağı |isbn=978-0-7020-3085-7|ad1=Brian R.|soyadı1=Walker|ad2=Nicki R|soyadı2=Colledge|ad3=Stuart H.|soyadı3=Ralston|name-list-format=vanc|başlık=Davidson's principles and practice of medicine|url=https://archive.org/details/davidsonsprincip00frcp%7Cyıl=2010%7Cyayıncı=Churchill Livingstone/Elsevier|yer=Edinburgh|sayfa=604|basım=21.21
  3. ^ a b Molyneux, Andrew (2005). "International subarachnoid aneurysm trial (ISAT) of neurosurgical clipping versus endovascular coiling in 2143 patients with ruptured intracranial aneurysms". The Lancet. 366 (9488). doi:10.1016/S0140-6736(05)67214-5. 24 Temmuz 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2013. 
  4. ^ Sluzewski, Menno (2003). "Endovascular Treatment of Ruptured Intracranial Aneurysms with Detachable Coils: Long-term Clinical and Serial Angiographic Results". Radiology. Cilt 227. ss. 720-724. doi:10.1148/radiol.2273020656. 
  5. ^ Currie, Stuart (2011). "Endovascular treatment of intracranial aneurysms: review of current practice". Postgraduate Medical Journal. Cilt 87. ss. 41-50. doi:10.1136/pgmj.2010.105387. 4 Kasım 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2013. 
  6. ^ Aydın, Kubilay. "Beyin anevrizmaları". 20 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  7. ^ Aydın, Kubilay. "Endovasküler anevrizma tedavi yöntemleri". 20 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  8. ^ a b c Kent KC (27 Kasım 2014). "Clinical practice. Abdominal aortic aneurysms". The New England Journal of Medicine. 371 (22). ss. 2101-8. doi:10.1056/NEJMcp1401430. PMID 25427112. 
  9. ^ Upchurch GR, Schaub TA (2006). "Abdominal aortic aneurysm". Am Fam Physician. 73 (7). ss. 1198-204. PMID 16623206. 
  10. ^ Thomas DM, Hulten EA, Ellis ST, Anderson DM, Anderson N, McRae F, Malik JA, Villines TC, Slim AM (2014). "Open versus Endovascular Repair of Abdominal Aortic Aneurysm in the Elective and Emergent Setting in a Pooled Population of 37,781 Patients: A Systematic Review and Meta-Analysis". ISRN cardiology. Cilt 2014. s. 149243. doi:10.1155/2014/149243. PMC 4004021 $2. PMID 25006502. 
  11. ^ Biancari F, Catania A, D'Andrea V (Kasım 2011). "Elective endovascular vs. open repair for abdominal aortic aneurysm in patients aged 80 years and older: systematic review and meta-analysis". European Journal of Vascular and Endovascular Surgery. 42 (5). ss. 571-6. doi:10.1016/j.ejvs.2011.07.011. PMID 21820922. 
  12. ^ Paravastu SC, Jayarajasingam R, Cottam R, Palfreyman SJ, Michaels JA, Thomas SM (23 Ocak 2014). "Endovascular repair of abdominal aortic aneurysm". The Cochrane database of systematic reviews. Cilt 1. ss. CD004178. doi:10.1002/14651858.CD004178.pub2. PMID 24453068. 
  13. ^ Ilyas S, Shaida N, Thakor AS, Winterbottom A, Cousins C (Şubat 2015). "Endovascular aneurysm repair (EVAR) follow-up imaging: the assessment and treatment of common postoperative complications". Clinical radiology. 70 (2). ss. 183-196. doi:10.1016/j.crad.2014.09.010. PMID 25443774. 

Dış bağlantılar

Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ateroskleroz</span>

Ateroskleroz, atardamarları (arterleri) etkileyen bir hastalıktır. Yaygın olarak "damar sertleşmesi" olarak adlandırılan arteriosklerozun bir türüdür. Orta boy ve büyük arterlerde görülen "aterom" veya "plak" olarak adlandırılan yapısal bozukluklardan (lezyonlardan) oluşur. Aterom, hangi safhada olduğuna bağlı olarak çeşitli yapılar barındırabilir:

<span class="mw-page-title-main">Beyin kanaması</span> Beyni besleyen damarlardan bir veya birkaçının hastalık veya darbe sonucu zedelenip kanaması

Beyin kanaması, beyni besleyen damarlardan bir veya birkaçından dışarı kan sızması sonucu, kanla beslenen bölgenin çalışamaz duruma gelmesidir. Bu durum aniden oluşabilmektedir ve genellikle yüksek tansiyon hastalarında görülebilmektedir. Beyin kanaması sonucu hastada felç, inme meydana gelebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kan damarı</span> Kanı taşıyan dolaşım sisteminin tübüler yapısı

Kan damarları dolaşım sisteminin organlarındandır. Görevleri kanı vücudun bölümlerine taşımak olan kan damarlarının farklı türleri vardır. Temel kan damarı tipleri atardamarlar (arter) ve toplardamarlardır (ven). Atardamarlar kanı kalpten alıp vücudun farklı bölümlerine taşırken, toplardamarlar vücudun farklı bölümlerinden kanı kalbe taşırlar. Bununla birlikte iki istisna mevcuttur: pulmoner arter kirli kan, pulmoner ven ise temiz kan taşır. Vücuttaki en büyük damar kanın kendisi aracılığıyla tüm vücuda doğru pompalandığı aort atardamarıdır. Vücutta bulunan her organın en az bir tane temiz kanı kalpten getiren ve birden fazla kirli kanı kalbe götüren damarı vardır. İnsan vücudundaki damarların toplam uzunluğu 100 km kadardır.

<span class="mw-page-title-main">Baş ağrısı</span> rahatsızlık

Baş ağrısı, başta ve bazen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrı. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından muzdarip olurlar.

<span class="mw-page-title-main">Serebral arteriovenöz malformasyon</span>

Serebral arteriovenöz malformasyon, beyindeki atardamarlar ve toplardamarlar arasında oluşan anormal bağlantılardır.

<span class="mw-page-title-main">Berlin Alman Kalp Merkezi</span>

Berlin Alman Kalp Merkezi, Berlin'de kâr amacı gütmeyen bir kamu vakfı olarak kurulmuş olan, bir tıp ve araştırma merkezidir. Merkez kardiyovasküler hastalıkların tedavisinin yanı sıra, kalp ve akciğer transplantasyonu alanında da uzmanlaşmıştır.

Aktif gözlem veya bekle ve gör, tıbbi problemlerde müdahale ya da tedavi öncesinde uygulanan tıbbi bir yaklaşımdır. Bu süre içerisinde tekrar tekrar tetkikler yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Bağırsak çürümesi</span>

Mezenterik iskemi ya da bağırsak çürümesi, bağırsakları besleyen damarlardaki kan akımının azalması veya kesilmesinden dolayı bağırsaklarda oluşan tahribat. Toplumda bağırsak ölümü olarak da adlandırılır.

Abdominal aort anevrizması, abdominal aort damarının çapının 3 santimetreden büyük veya normal çapından en az %50 daha büyük olacak şekilde genişlemesi. Genelde patladığı durumlar dışında herhangi bir belirtiye yol açmaz. Zaman zaman karında, sırtta veya bacakta ağrı hissedilir. Büyük anevrizmalar bazen karnı bastırarak hissedilebilir. Patlaması karın ve sırtta ağrıya yol açabilir, tansiyonu düşürür, bayılmaya neden olabilir, sıkça ölümcüldür.

<span class="mw-page-title-main">Subaraknoid kanama</span> Subaraknoid aralığa kanama

Subaraknoid kanama, araknoid membran ile beyni çevreleyen pia mater arasındaki alan olan subaraknoid boşlukta meydana gelen kanamalardır.

Tıbbi anlamda 'komplikasyon' terimi, bir rahatsızlığın, hastalığın veya tıbbi tedavi işleminin ön görülebilen istenmeyen etkileridir. Komplikasyonlar bir hastalığın gidişatını kötü yönde etkiler. Komplikasyonlar mevcut hastalığın ağırlaşması veya diğer organ sistemlerini etkileyen yeni şikayet ve bulguların ortaya çıkması olarak görülebilir. Altta yatan hastalıkla birlikte komplikasyonlar yeni hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olabilirler. Ayrıca uygulanan tedavilere de bağlı komplikasyonlar ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Posterior komünikan arter</span>

Posterior komünikan arterler (PcomA) ya da arka iletici atardamarı beyin tabanında, iki taraflı olarak internal karotid arter ve Posterior serebral arter arasında bağlantı sağlayan bir arterdir. Willis poligonunun yapısına katılır. Beyin temel olarak internal karotid arter ve dallarının oluşturduğu ön dolaşım ve Posterior serebral arter ve dallarının oluşturduğu arka dolaşım sistemleriyle beslenir. PcomA ise bu iki sistemi birbirine bağlar. Herhangi bir şekilde bu sistemlerden birinde problem olduğu zaman beyin dolaşımının sürdürülmesi için diğer sistemden kollateral bağlantı sağlanmış olur.

<span class="mw-page-title-main">Anterior komünikan arter</span>

Anterior komünikan arter (AcomA) ya da ön iletici atardamarı insan beyninde her iki anterior serebral arterleri (ACA) biribirine bağlayan bir atardamardır. Bu arter iki beyin yarımküresini ayıran longitüdinal fissürün tanabında bulunur. Bu arter bazen her iki ACA'yı bağlayacak ve tek bir gövde halini almasını sağlayacak şekilde farklılıklar gösterebilir. Bu düzeyde bazen tam bir AcomA yapısı yerine her iki ACA'yı birbirine bağlayan pencereler şeklinde bağlantılar da olabilir. Büyüklüğü ortalama 4 mm olmasına rağmen çok fazla değişkenlik gösterir. Anteromedial perforan dallara sahiptir ama bu dalların birçoğu direkt olarak ACA'dan çıkar. AcomA beyin tabanında halkasal bir yapı olan poligonunun bir parçasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Adamkiewics arteri</span> en büyük ön segmentel arter

Adamkiewics arteri en büyük ön segmentel arterdir. Genellikle aortanın T9-T12 arasındaki segmentlerinden, sol tarafından çıkan interkostal arterlerden köken alır. omuriliğin 2/3 alt kısmını besler ve yukarıdan gelen anterior spinal arterin uzantısı olarak devam eder.

<span class="mw-page-title-main">Loeys-Dietz sendromu</span>

Loeys-Dietz sendromu, aort anevrizması, atardamar (arter) malformasyonları, hipertelorizm ve oral yarıklarla karakterize, TGFBR1 ve TGFBR2 genlerindeki mutasyon sonucu ortaya çıkan, otosomal dominant yolla aktarılan kalıtsal bir sendromdur.

<span class="mw-page-title-main">İntrakraniyal anevrizma</span> serebrovsküler hastalık

Beyin anevrizması veya Serebral anevrizma olarak da bilinen intrakraniyal anevrizma, çoğunlukla bir serebral arter duvarındaki zayıflık sonucu damarda lokal bir genişleme veya balonlaşmanın gerçekleştiği serebrovasküler hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Endovasküler koil uygulaması</span>

Endovasküler koil uygulaması, intrakraniyal anevrizmalar ve vücuttaki bazı kanama odakları için uygulanabilen damar içi bir tedavi yöntemidir. İşlemde mikrocerrahi ile çıkartılabilir nitelikte platin teller kullanılarak anevrizmaya giden kan dolaşımınının azaltılması ve bu sayede damar içinde oluşmuş boşluktaki kan akımının giderilmesine dayanmaktadır. Serebral anevrizmalar için iki ana tedaviden biridir. Diğer tedavi yöntemi cerrahidir ve klipsler aracılığı ile ilgili damar bölgesinin kapatılmasına dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Künt travma</span>

Künt travma veya perforan (delici) olmayan travma; bir fiziksel travma sonrası ortaya çıkan durumdur. Bir nesne cildi deldiğinde ve vücudun bir dokusuna girerek açık bir yara ve çürük oluşturduğunda ortaya çıkan delici travmadan (penetran) farklı bir durumdur.

<span class="mw-page-title-main">Aort stenozu</span>

Aort stenozu, kalbin sol ventrikül çıkışının daralmasıdır ve bu çeşitli sorunlara neden olur. Aort kapağında olabileceği gibi bu seviyenin üstünde ve altında da oluşabilir. Genellikle zamanla daha da kötüleşir. Semptomlar sıklıkla yavaş yavaş ortaya çıkar ve çoğu zaman ilk önce egzersiz yapma yeteneğinde azalmayla ortaya çıkar. AS nedeniyle kalp yetmezliği, bilinç kaybı veya kalbe bağlı göğüs ağrısı olursa sonuçlar daha kötü olur. Bilinç kaybı genellikle ayakta durma veya egzersiz yaparken oluşur. Kalp yetmezliğinin belirtileri arasında özellikle yatarken, geceleri veya egzersiz sırasında nefes darlığı ve bacaklarda şişme yer alır. Kapakçığın daralmadan kalınlaşmasına aort sklerozu denir.

<span class="mw-page-title-main">Aort diseksiyonu</span> aortun en iç tabakasında yaralanma

Aort diseksiyonu (AD), aortun en iç tabakasındaki bir yaralanmanın kanın aort duvarının tabakaları arasında akmasına izin vermesi ve tabakaları birbirinden ayırmaya zorlanması durumunda oluşur. Çoğu durumda, bu durum aniden başlayan şiddetli göğüs veya sırt ağrısı ile ilişkilidir ve sıklıkla "yırtılma" karakterinde olarak tanımlanır. Kusma, terleme ve baş dönmesi de görülebilir. Kan akışının azalması, inme, alt ekstremite iskemisi veya bağırsak çürümesi gibi diğer organlarda hasara yol açabilir. Aort diseksiyonu, kalbe yetersiz kan akışı veya aortun tamamen yırtılması nedeniyle hızla ölüme yol açabilir.