İçeriğe atla

Anestezik

Anestezik, hücrelerin özellikle sinir sistemi hücrelerinin biyolojik fonksiyonlarını geçici olarak yavaşlatan veya durduran ilaç. Anestetik ilaçların canlı üzerindeki bu etkisine anestezi veya narkoz denir. Genel anestezide merkezî sinir sisteminin çalışması o derece yavaşlatılır ki acıya karşı duyarlılık kaybolur ve hasta bilincini kaybeder. Anestezi için anestetik maddenin kanda belirli bir konsantrasyona ulaşması ve bu konsantrasyonda kalması gerekir. Madde miktarı belirli bir konsantrasyonun altına düştüğü zaman hücreler normal fonksiyonlarına tekrar başlar. Bu konsantrasyon dietil eter için 100 mL kanda 150 mg iken kloroform için 100 mL kanda 30 mg'dır. Daha yüksek konsantrasyonlar tehlikelidir.

Anestetikler genel olarak;

  1. kolay uçucu veya gaz hâlinde bulunanlar,
  2. uçucu olmayan katı anestetikler

olarak iki sınıfa ayrılır. Uçucu anestezikler solunum yoluyla akciğerlere oradan da kan dolaşımı ile bütün hücrelere yayılır. Uçucu olmayan anestezikler ise enjeksiyonla doğrudan damara verilir.

Genel olarak küçük moleküllü alifatik hidrokarbonlar ve siklopropan anestetik etki gösterir. Doymamış hidrokarbonların etkisi doymuşlardan fazladır. Doymuş ve doymamış hidrokarbonlara halojen katılması anestetik etkinin artmasına neden olur. Ancak bu sırada toksik etki de artar. Örneğin karbon tetraklorürün (CCl4) anestetik etkisi kloroformun etkisinden fazladır. Fakat toksik etkisi nedeniyle anestetik olarak kullanılmaz.

Tarihçe

İnsanlığın eski zamanlarında anestezi uygulanmadan önce, çok az cerrahi girişim yapılıyor, yapılan girişimler de, uyuşturulmamış kişide ortaya çıkan ağrı ve şok nedeniyle, birkaç dakikalık girişimlerle sınırlanıyordu. Bu yüzden hekimler, yüzyıllar boyunca ağrısız cerrahi girişim sağlayabilecek ilaçlar aradılar.

Batıda alkol ve afyon bileşikleri kullanıldı. İnkalar deri üstüne koka yaprakları özü (kokain) sürmeyi denediler. Çinliler afyon kullandılar. Çok ender olarak da sinir köklerine doğrudan basınç ve soğuk uygulaması yapıldı. Ama bu yöntemlerin tümü sadece yerel etki gösteriyordu. Tüm bedenin cerrahi girişime duyarsız kalmasını sağlayacak bir yöntem (genel anestezi) için 19. yüzyılın ortalarına kadar bir gelişme sağlanamadı. Bu amaçla kullanılan maddelerin biri, 18. yüzyılın sonlarından beri bilinen azot protoksit gazı idi. Fakat azot protoksitin tek başına genel anestezi sağlamaya yeterli olmadığı denemelerle anlaşılmıştı.

Anestezi ciddi olarak ilk defa 19. yüzyıl ortalarında kullanılmaya başlamıştır. 16 Ekim 1846'da Boston'daki Massachusetts General Hospital'da dişhekimi William Thomas Green Morton, 52 yasinda bir erkek hastanın (Edward Gilbert Abbott) boyun bölgesindeki bir tümörün cerrah Dr. Warren tarafından çıkarılması sırasında "dietil eter" kullanarak başarılı bir genel anestezi uyguladı (Crawford W. Long adlı Georgia'lı bir hekim de 1842'den başlayarak eter kullanmış, fakat sonuçları 1848'da yayınlanmıştır). Bu olay, başta cerrah Dr. Warren'ın kendisi olmak üzere izleyenler tarafından "tıpta devrim" diye nitelendirildi ve yöntem hızla yaygınlaşarak, 2 yıl içinde ABD ve Avrupa'da yaygın biçimde uygulanmaya başlandı. Günümüzde 16 Ekim 1846 tarihi, genel anestezinin halka açık ilk gösterimi olarak kabul edilmektedir. 1844 yılında Bostonlu diş hekimi Wells hastasına solunum yoluyla diazot monoksit (N2O) vererek ağrısız diş çekmiştir. 1846 yılında Amerika'da yine diş hekimi olan Jackson ilk olarak eter ile anestezi uygulamıştır. 1847 yılında da İngiltere'de jinekolog olan James Young Simpson anestezik olarak ilk kez kloroformu (CHCl3) kullanmıştır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Glokom</span> Görme kaybına yol açabilecek bir çeşit göz hastalığı

Glokom, göziçi sıvısının iyi boşalmaması yüzünden göz tansiyonunun artması.

Anestezi bilimi ya da Anesteziyoloji, herhangi bir cerrahi girişim öncesinde, esnasında ve sonrasında, hastanın güvenliğini gözeten; ağrı duyusunun giderilmesi dâhil olmak üzere tüm bakımına yoğunlaşan tıp ile alakalı bir bilim dalıdır. Köken olarak Eski Yunancadan an- olumsuz ön eki, duymak, algılamak anlamına gelen aisthánō fiili ve söz anlamına gelen ancak günümüzde bilim anlamında son ek olarak kullanılan logos kelimesinin birleşimiyle oluşmuştur. Ağırlıklı olarak cerrahi girişimlerde büyük yer tutan anestezi, farmakolojik maddelerin insanın duyu yollarına etkisini inceler ve ona göre uygulamalar sunar. Bu bilim dalının uygulamasından sorumlu temel olarak tıp eğitimi almış anesteziyolog, anestezi hemşiresi ve anestezi teknikeri vardır. Bu söylenen meslek grupları hastalara farmakolojik maddelerin verilmesi, etkilerinin araştırılması ve düzenlenmesi, fizyolojik değişikliklerin takibi ve bozukluklarında müdahale edilmesi, makinelerin kullanımı ve zaman zaman kalibrasyonundan sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Cerrahi</span> medikal uzmanlık

Cerrahi, ilaçla ya da başka tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılmasına ya da hastalıklı organı kesip çıkararak iyileştirilmesine dayanır. Tıbbın en eski dallarından biridir. Cerrahide bilgi ve becerinin bir arada bulunmasından dolayı hem bilim hem sanat olarak kabul edilir. Genellikle lokal anestezi veya genel anestezi altında uygulanmaktadır. Ameliyatı alan kişi tipik olarak bir kişidir, ancak aynı zamanda insan olmayan bir hayvan da olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kokain</span> Uyuşturucu madde

Kokain veya bilimsel adıyla benzoilmetilekgonin, koka bitkisinin yapraklarından elde edilen kristalize tropan bir alkaloid. Kelime "coca"ya "-in" eki getirilmesiyle türetilmiştir. Bu madde merkezî sinir sistemi üzerine uyuşturucu, uyarıcı ve iştahın bastırılması gibi etkiler yapar. Özellikle dopamin, noradrenalin ve serotonin geri-alınım engelleyicisidir ve bu yollarla mezolimbik yolu etkileyerek bağımlılık yapmaktadır. Yine de özellikle bölgesel anestezide, çocuklarda bile, göz, burun ve boğaz ameliyatlarında kullanılan bir ilaç olmuştur. Günümüzde ise yerini daha az yan etkisi olan prokain (novokain) gibi ilaçlar almıştır. Prokain kokainden oldukça daha az zehirli olup, bağımlılık etkisi daha düşüktür.

Kloroform veya triklorometan, CHCl
3
formülüne sahip bir organik bileşiktir. Oda sıcaklığında kolay buharlaşan, hoş kokulu, renksiz, yanıcı olmayan ağır bir sıvıdır. Çözücü olarak sıkça kullanılır. PTFE (Teflon) ve bazı soğutucuların üretiminde kullanılmak için bol miktarlarda üretilir.

<span class="mw-page-title-main">Dietil eter</span>

Dietil eter, (IUPAC adı etoksietan) kısaca eter olarak da bilinen (C2H5)2O formülüne sahip berrak, renksiz, uçucu, kolay yanan ve parlayabilen, oda sıcaklığında sıvı hâlde bir bileşiktir. Kaynama noktası düşük olup hoş, karakteristik bir kokusu vardır. Toksisitesi çok düşüktür. Eterler olarak bilinen kimyasal bileşik sınıfının en çok tanınan üyesidir. Bütanolün izomeridir. Yapısı bir oksijene iki etil grubunun bağlanması ile oluşur ve CH3-CH2-O-CH2-CH3 şeklindedir. Çözücü olarak çokça kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Vinil eter</span> Anestezik

Kısaca vinil eter olarak bilinen divinil eter, (CH=CH
2
)
2
O
formülüne sahip doymamış, simetrik bir eterdir. Kaynama noktası düşük, yüksek uçuculuğa sahip ve aşırı yanıcı bu sıvı geçmişte narkoz araştırmalarının odağı olmuştur. Anestezik özellikleri diğer bir simetrik eter olan dietil etere benzer. Özellikle kısa süreli ameliyatlarda ve diş cerrahisinde kullanıldı.

Hipnotik, merkezî sinir sisteminin çalışmasının yavaşlatıcı madde. Farmakolojik olarak uygun dozda kullanıldığı zaman uyku sağlayan ilaçlardır. Hipnotik etki sedatif etkiden daha güçlüdür. Birçok hipnotik ilaç yüksek dozda anestezik etki gösterir. Aynı şekilde bazı anestezikler de düşük konsantrasyonlarda hipnotik etki gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Fentanil</span> kimyasal bileşik

Fentanil (Fentanyl), ilk olarak 1950'lerin sonunda Belçika'da bulunan Janssen Pharmaceutica tarafından sentez edilmiş, morfinden yaklaşık 80 kez, meperidinden ise 500 kat daha güçlü olan bir opioid analjeziktir. Fentanil, Sublimaze ticari adı altında bir intravenöz anestezik olarak 1960'larda tıbbi çalışmalarda kullanılmaya başlamıştır. Preparatlarda Fentanil sitrat tuzu hâlinde bulunur. Günümüzde çeşitli dozlarda - Türkiye'de - 0,05 mg/ml konsantrasyonda ampuller ve transdermal flaster şeklinde formları bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çevre kirliliği</span> Doğa sorunu

Çevre kirliliği, çevrenin doğal olmayan bir şekilde insan eliyle doğallığının bozulmasıdır. Bu ekosistemi bozma eylemleri; kirlenme şeklinde tabir edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Lidokain</span> kimyasal bileşik

Lidokain, belli bir bölgedeki dokuyu uyuşturmak üzere kullanılan bir ilaçtır. Kalbin karıncıklarından kaynaklanan yüksek atım hızını tedavi etmek ve sinir bloğu yapmak için de kullanılır. Küçük miktarda adrenalinle beraber kullanımı uyuşturma amaçlı daha büyük doz kullanımına, kanamanın azaltılmasına ve uyuşturucu etkinin daha uzun sürmesine olanak sağlar. Enjekte edilmesinden itibaren dört dakika içinde etkisini göstermeye başlar ve yarım saat ila üç saat boyunca etkisini korur.

Sedasyon, sedatif ilaçlarla hastanın tüm reflekslerinin korunarak, derinliği kontrollü olarak ayarlanabilen uyku hali. Anestezi uzmanı tarafından uygulanan bir yöntemdir.

<span class="mw-page-title-main">Halotan</span> kimyasal bileşik

Halotan; kimyasal ismi 2-bromo-2-kloro-1,1,1-trifloroetan olan, C2HBrClF3 formülüne sahip bir genel anestezik. Uçucu, tutuşmayan, az zehirli ve patlayıcı olmayan, halojenli bir anesteziktir. Brom içeren tek inhalasyon anesteziğidir. Meyve kokusunda, ışıkta kararsız bir sıvıdır. Renk kodu kırmızıydı.

<span class="mw-page-title-main">İzofluran</span> kimyasal bileşik

Forane ticarî adıyla da bilinen İzofluran genel anestezi amacıyla kullanılan bir ilaçtır. Anesteziyi başlatmak veya sürdürmek için kullanılabilir. Ancak izofluran ile oluşan hava yolu tahrişinden dolayı anesteziyi başlatmak için genellikle izofluran yerine başka ilaçlar kullanılır. İzofluran inhalasyon yoluyla kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Lokal anestezik</span> Ağrıyı geri dönüşümlü olarak bloke eden ilaçlar

Lokal anestezikler (LA), bölgesel ağrı hissini geçici olarak kesen ilaçlardır. Cerrahi bağlamında, lokal anestezik, genel anestezinin aksine, bilinç kaybı olmadan vücudun belirli bir yerinde çalışır. Belirlenmiş sinir yollarında kullanıldığında kas felçi de sağlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Klorobütanol</span>

Klorobütanol (trikloro-2-metil-2-propanol), yapımından dolayı aseton-kloroform veya kısaca kloreton da denen, kloral hidrata benzeyen koruyucu, sakinleştirici, hipnotik ve zayıf bir lokal anesteziktir. Antibakteriyel ve antifungal özellikleri de vardır. Kâfur veya mentol benzeri bir kokuya sahip, parıldayan, beyaz, uçucu bir katıdır.

<span class="mw-page-title-main">Joseph Clover</span> Kloroform uzmanı İngiliz doktor

Joseph Thomas Clover İngiliz bir doktor ve anestezistti. Eter ve kloroform da dâhil olmak üzere anestezik maddeleri güvenli ve kontrollü bir şekilde iletmek için çeşitli aparatlar icat etti. 1871'e gelindiğinde ölümle sonuçlanmadan 13.000 kez anestezi uygulamıştı.

<span class="mw-page-title-main">Horace Wells</span>

Horace Wells, diş hekimliğinde anestezi kullanımına, özellikle de nitröz oksit kullanımına öncülük eden Amerikalı bir diş hekimiydi.

<span class="mw-page-title-main">Flurotil</span>

Flurotil (İndoklon), bir halojenli eter olan uçucu sıvı ilaçtır. Dietil eter gibi inhalasyon anestezikleriyle ilişkilidir ancak zıt etkilere sahiptir, uyarıcı ve konvülsan görevi görür.

<span class="mw-page-title-main">İnhalasyon anesteziği</span>

İnhalasyon anesteziği, volatil/uçucu anestezik olarak da bilinen, inhalasyon (solunum) yoluyla verilen genel anestezik özelliklere sahip kimyasal bir bileşiktir. Anestezik buharlaştırıcıya ve anestezik dağıtım sistemine bağlı bir yüz maskesi, laringeal maske hava yolu veya trakeal tüp aracılığıyla uygulanırlar. Güncel klinik açıdan önemli ajanlar arasında izofluran, sevofluran ve desfluran gibi uçucu sıvı anestezik ajanların yanı sıra nitröz oksit ve ksenon gibi belirli anestezik gazlar yer alır.