İçeriğe atla

Anemas Zindanları

Koordinatlar: 41°02′19″N 28°56′27″E / 41.03848°K 28.94083°D / 41.03848; 28.94083
Alexander van Millingen tarafından Anemas Zindanları'nın yerleşim planının eskiz planı.

Bizans döneminin en büyük saraylarından biri olan Blakhernai Sarayı'nın bir parçası olan Anemas Zindanları, Haliç'e yakın eski sur duvarlarına bitişik olarak inşa edilmiş, 14 hücre odasından ve bu odaların altındaki iki katlı bodrumdan oluşur.

Anemas Zindanları surların Haliç'e yakın tarafına inşa edilmiştir. Haliç Köprüsü'nün aşağısında, Ya Vedüd Camii'nin çaprazında kalmaktadır. Batı cephesinde araç yolundan görünebilen zindanlar, doğu cephesinde kot farkından dolayı, zindanlar keşfedilmeden önce inşa edilmiş Kazasker İvaz Efendi Camii'nin altında kalmaktadır. Zindanları en iyi şekilde görebilmek için Edirnekapı'dan sur dışına çıkıp surlara paralel olarak Haliç'e doğru gitmek gerekmektedir. Surlara paralel olarak ilerleyen yol ile zindan cephesi arasında bir yeşil alan bulunmaktadır.

Yer altı tünelleri, labirentvari sarnıçları ve son derece dar işkence odaları ile istisnai bir özelliğe sahip olan zindanlar Roma döneminden İstanbul'da kalan tek yer altı zindanlarıdır.

Zindanlara batı cephesinden bakıldığında biri yüksek, diğeri daha alçak masif birer blok gibi görünen birbirine bitişik iki kuleden Eğrikapı tarafındaki Angelos ve Angelos Kulesi'ne bitişik ve Haliç'e yakın olan ise Anemas Kulesi'dir. Buna ek olarak, Haliç'e doğru uzanan cephesi payandalı ve mazgallı duvar ise Anemas Zindanları olarak adlandırılan, koridorlu yapının cephesini oluşturmaktadır. Angelos Kulesi'nin en belirgin özelliklerinden biri de dışarı doğru konsol şeklinde çıkan yatay mermer sütunların varlığıdır.

İmparator II. İsaakos Blakhernai Sarayı'nın yanında hem içinde oturulmak hem de kule olmak üzere bir yapı yaptırmıştı. Angelos Kulesi bu tanımlamaya en çok uyan kuledir. Burası yüksek rütbeli kimselere cezaevi olarak da kullanılmış olabilir. İnşa tekniği sebebiyle Angelos kulesinin 11. ve 12. yüzyıllara ait olduğu düşünülürken Anemas kulesi daha sonraki devirlere aittir.

Tarihi

Anemas Zindanları'yla ilgili bilinen ilk kaynaklar Patrik Konstantios'tur, eserinde bu hapishanenin bir tarihçesini yazmıştır. Eski Bizans metinlerinde Anemas Zindanı'nın adı ilk defa 11. yüzyılda geçer. Bizans imparatoru I. Aleksios'un kızı Anna Komnena Aleksias adlı eserinde burası hakkında bilgi verir.

Girit Adası'nın son müdafii ve Kandiye'yi uzun zaman müdafaa eden Arap kumandan Abdül-Aziz (Kuturbi) Kandiya'nın 961'de düşmesi sonucu rehin alınarak İstanbul'a getirilmiş ve Hristiyanlığı seçerek İstanbul'a yerleşmiştir. Eski Arap komutanın oğulları Bizans ordusunun en kıymetli kumandanlarından olmuşlardır. Ecdadı gibi iyi bir asker olduğu anlaşılan Mikhael Anemas sebebi meçhul olarak İmparator Aleksios'u devirmeye karar vermiştir. Devletin iç ve dıştan çok darbe aldığı bir dönemde, 1107 yılında diğer üç kardeşi ve yüksek mevki sahibi kimselerle bir suikast yapmaya karar veren Mikhael Anemas'ın bu teşebbüsü, o sıralar bir suç üzerine yakalanan İonnes Salomon adlı bir suikastçinin itirafı sonucu neticeye ulaşamamıştır. Anna Komnena'nın detaylı şekilde aktardığı kayıtlarda bulunan bu olay, suikastçilerin açık bir şekilde ağır hakaretlerle bir meydanda dolaştırılması ve sonrasında gözlerinin –mil çekilerek, kör edilmesi ile sonuçlanmıştır. Diğer suikastçilerin aksine Anemas, imparatorun kızı Anna sayesinde gözlerine mil çekilmesi cezasından kurtularak bir kuleye hapsedilmeye mahkûm olmuştur. Aynı kaynakta, bu hapishanenin surlara ait bir kuleden ibaret olduğu ve Blahernai Sarayı yanında bulunduğu ve o zamana kadar bu kulenin bir cezaevi olarak kullanılmadığı, Anemas'ın buraya hapsi üzerine kulenin hapishane olduğu geçmektedir. Aleksios'a karşı cephe alan ve Danişmentlileri yardıma çağırmak üzereyken yakalanan Taronites herkes tarafında açıkça alay edilip aşağılandıktan sonra Anemas'ın bulunduğu kuleye kapatılmış ancak istisnai bir muameleyle kısa zamanda serbest bırakılmıştır.

Mimarisi

Eski binalardan çıkarılan büyük mermer sütunlar Angelos Kulesi'nin inşaatı sırasında katların zeminini döşemek üzere kullanılmıştır. Bu döşemelerin konsol şeklinde bir metreden fazla dışarı çıkan uçları, sütunlar yan yana yatay şeklinde yerleştirdiklerinden balkon niteliği taşıyan bir yapı oluşmuştur. Angelos Kulesi'nin cephesinde örülü olan mermer çerçeveli bir pencerenin üstünde bu balkon ve üç ince pencere görülmektedir. Kulenin Haliç'e ve Eğrikapı'ya bakan cephesinde mevcut birer kapı bu pencerelerin aydınlattığı salonu daha alçak olan Anemas Kulesi'nin üstüne ve Blakhernai Sarayı'na bağlamaktadır. Sarayın araştırma kulesi olarak da kullanıldığı düşünülen kule kesme taş ve tuğladan inşa edilmiştir.

Anemas ve Angelos Kuleleri en alt katta birbirleriyle bağlantılıdır, dönen bir rampa sistemiyle Angelos Kulesi'nde yukarı çıkmak mümkündür. Bu rampa ince mazgallarla aydınlatılan 10*12 m ölçülerinde ve 7 m yüksekliğe sahip büyük bir salona çıkmaktadır ve bu salonun zemininde yuvarlak bir delik mevcuttur. Bu delikler 40 odalar adı verilen işkence çukurları, mahkûmların ölene dek içlerinden çıkamayacakları kadar dar ve derin çukurlardır. Yüksek ihtimalle konuşturulmak istenen ya da çok ağır suçlar işleyen mahkûmların kapatıldığı alanlardır.

Anemas Kulesi'nin zemin katının tamamen bir hapishane olduğunu söyleyenler olduğu gibi, burasının bir su sarnıcı olduğunu iddia edenler de vardır. Araştırmacılar yaptığı bazı çalışmalar ve çizimler sonucunda, kulenin bir kısmında bulunan 37 cm yükseklikte ve 20 cm çapındaki küçük su boruları, aynı odada su çekmek amacıyla yapıldığı düşünülen 50 cm çapında ve 32 cm kalınlığındaki delik bu kulenin bir su sarnıcı olarak kullanıldığını düşündürmektedir.

Binanın üçüncü kısmı olan ortası koridorlu yapı ise genel olarak Anemas zindanları olarak tanınır. Burasının Blakhernai Sarayı'nın bir kısmının bodrumu ve zemin katı olup yüksek ihtimalle zindan olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Daha eski bir sur duvarına bitişik olarak yapılan bu iki katlı hücreli galeride hücrelerin üzerleri beşik tonozla örtülüdür.

Mahkumlar

Yüksek mevki sahibi kimselere mahsus bir devlet hapishanesi niteliği taşıdığı anlaşılan bu zindana birçok önemli olayın kahramanları hapsedilmiştir. Nitekim, Bizans imparatoru I. Andronikos İstanbul halkının isyanı sonucu tahttan indirilerek yerine II. İsaakos imparator ilan edilince, I. Andronikos kaçmaya teşebbüs etmiş ancak yakalanarak işkencelerle öldürülmeden önce kısa bir süre zindanlarda hapsedilmiştir. İmparator İsaakos ise 1186-1187 yıllarında bugünkü Angelos Kulesi'ni inşa ettirmiş ve bu kule Blahernai Sarayı'nın bir kısmını oluşturmuştur. Sonrasında II. İsaakos da 1195'te kardeşi III. Aleksios tarafından tahttan indirilmiş ve gözlerine mil çekildikten sonra oğlu Aleksiosla birlikte Anemas Zindanı'na hapsedilmiştir. Küçük Aleksios'un kaçarak Avrupa'ya gitmesi ve yardım istemesi üzerine IV. Haçlı Seferleri İstanbul'a gelmiş ve İsaakos, Blakhernai Sarayı'ndaki hapsinden kurtarılarak yeniden tahta çıkarılmıştır.

Aynı zamanda, V. Ionnes Paleologos'un saltanatı zamanında, büyük oğlu Andronikos Paleologos, babasının aleyhine çalıştığı zamanlarda tahttaki hakkından uzaklaştırılınca buna kızmış ve I. Murat'ın oğlu Savcı Beyle birleşerek babalarına karşı bir isyana girişmişlerdir. Fakat her ikisi de yakalanarak gözlerine mil çekilmiştir. Celladın merhameti sayesinde tamamen kör olmayan Andronikos Anemas hapishanesine kapatılmıştır. Cenevizlilerin yardımıyla 1376'da hapisten kurtulan Andronikos, babası Y. İoannes ve kardeşi Manoel'i aynı zindana kapatmış ve kendisi de IV. Andronikos ismiyle tahta çıkmıştır. Hapisten yabancıların yardımıyla kaçan İoannes I. Murat'a sığınmış ve tahtını tekrar elde etmiş ve oğlu Andronikos'a bir arazi vererek onunla barışmıştır.

Fetih Sonrası

Fetihten sonra zindanların ne fonksiyonla kullanıldığı bilinmese Alman besteci Cornelius Gurlitt, 16. yüzyılın sonlarında İstanbul'un resimlerini yapan Wilhelm Dilich'in gravürlerinden bir tanesinin burayı tasvir ettiğini tespit etmiştir. Gerek genel panoramadan gerekse yalnızca zindanları gösteren gravürlerinden anlaşıldığı üzere, Anemas Zindanları'nın üzeri o devirde selviler ile kaplı bir asma bahçe halindedir.

Kulelerden Angelos Kulesi'nin Angelos tarafından yaptırıldığı neredeyse kesinse de yapının diğer kısımları için kesin bir bilgi mevcut değildir. Bununla birlikte Blahernai Sarayı'na ait mahzen ve bodrum olan bu binanın zindan olarak kullanılabilmiş olması da muhtemeldir.

Zindanlar birkaç sene öncesinde Cüneyt Arkın filmlerinde sahne çekimleri için kullanılmıştır.[1][2][3][4][5]

Kaynakça

  1. ^ Koçu, Reşat Ekrem (1959). Anemas Zindanı ve Kulesi (Nurgök Matbaası bas.). İstanbul. ss. 853-859. 
  2. ^ van Millingen, Alexander (1899). Inmates of the Prison of Anemas. Londra: John Murray. ss. 130, 138, 154, 156, 162. 
  3. ^ "İstanbul Balat'taki Anemas Zindanları". Gezi Rehberim. 8 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ "Cüneyt Arkın'ın film sahnelerinin çekildiği Anemas Zindanları restore edildi". Güneş. 8 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  5. ^ "Anemas Zindanları | Ah Güzel İstanbul". Ediz Gülten. 8 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kız Kulesi</span> İstanbulda bulunan tarihî kule

Kız Kulesi, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul'un Fethi</span> Osmanlıların Bizansın başkentini ele geçirmesi ve Bizans İmparatorluğunun yıkılması

İstanbul'un Fethi, Kostantiniyye'nin Fethi veya Batı dünyasındaki adıyla Konstantinopolis'in Düşüşü, 6 Nisan – 29 Mayıs 1453 tarihleri arasında, 53 gün süren yoğun bir kuşatmanın sonucunda Osmanlı padişahı II. Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun Bizans İmparatorluğu'nun başkenti olan Konstantinopolis'i ele geçirmesidir. Olayın sonucunda, bin yılı aşkın bir süredir varlığını sürdürmüş olan Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmış ve Osmanlı Devleti bir imparatorluk hâline gelmiştir. Bu fetih, bazı modern tarihçiler tarafından Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olaylardan biri kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Bahçekapı, Fatih</span>

Bahçekapı, İstanbul ilinin Fatih ilçesi sınırları bulunan şehrin en eski semtlerinden biri.

<span class="mw-page-title-main">Tekfur Sarayı</span>

Tekfur Sarayı veya Porfiroğenitus Sarayı, bütün Dünya'da geç Bizans mimarisinin nispeten bozulmamış örneklerinden biridir. İstanbul'da Fatih ilçesi sınırları içerisinde, Edirnekapı semtinde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sultanahmet Meydanı</span> İstanbulda tarihi bir meydan

Sultanahmet Meydanı, İstanbul'un Fatih ilçesinin Binbirdirek mahallesinde bulunan tarihî bir meydan. Bizans İmparatorluğu döneminde Konstantinopolis'teki adı Hipodrom, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise Atmeydanı olarak adlandırıldı. Şehrin en önemli meydanlarından birisi olan alanın içerisinde Roma sirki, bugün Sultanahmet Camiinin olduğu noktada ise Büyük Saray bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis Surları</span> Konstantinopolisin surları (modern İstanbul, Türkiye)

Konstantinopolis Surları, günümüzde İstanbul sınırları dahilinde olan Konstantinopolis'i çevreleyen ve Doğu Roma zamanında yapılmış şehir surlarıdır. Şehri çeviren surlar tarihte 5. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı MS 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.

<span class="mw-page-title-main">Dördüncü Haçlı Seferi</span> Bizans başkenti Konstantinopolisin ele geçirilip yağmalanmasıyla sonuçlanan Haçlı seferi (1204)

Dördüncü Haçlı Seferi, 1202-1204 yılları arasında gerçekleşen ve Papa III. Innocentius tarafından çağrılan bir Latin Hristiyan Haçlı seferiydi. Seferin amacı, öncelikle Mısır'a hakim olan güçlü Eyyûbî Sultanlığı'nı yenerek Müslümanların kontrolündeki Kudüs şehrini yeniden ele geçirmekti. Ancak, bir dizi ekonomik ve siyasi olay; Haçlı ordusunun başlangıçta planlandığı gibi Mısır'ı fethetmek yerine, 1202'de Zara'yı kuşatması ve 1204'te Konstantinopolis'i yağmalamasıyla sonuçlandı. Bu durum, Frankokrasi ya da Yunancada "Frankların yönetimi" olarak bilinen bir döneme yol açtı. Bu dönem, Bizanslılar tarafından Partitio terrarum imperii Romaniae olarak adlandırılır ve Bizans İmparatorluğu'nun Haçlı ve Venedikli müttefikleri tarafından bölünmesini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Yedikule Zindanları</span>

Yedikule Zindanları, İstanbul'un ve Türkiye'nin en eski açık hava müzelerinden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">VI. İoannis</span> Bizans İmparatoru

VI. İoannis Kantakuzenos veya Cantacuzene, 1347–1354 arasında Bizans imparatoruydu.

<span class="mw-page-title-main">II. İsaakios</span>

II. İsaakios Angelos veya Angelus 1185- 1195 arasında ve tekrar 1203-1204 arasında Bizans imparatoru olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">III. Aleksios</span> Bizans imparatoru

III. Aleksios Angelos 1195-1203 döneminde Bizans imparatoru olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinos Laskaris</span>

Konstantinos Laskaris 12 Nisan 1204'te Konstantinopolis'in Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latin ve Venedik Haçlı orduları tarafından kuşatma altında bulunduğu zaman V. Aleksios'ın Trakya'da Bizans direnişini organize etmek için şehirden kaçması üzerine, şehri savunan ordu mensupları tarafından imparator seçilmiş ve ertesi gün 13 Nisan 1204'te şehrin Haçlılar'ın eline geçmesi nedeni ile gerçekte tek bir gün Bizans İmparatorluğu imparatoru olmuştur. Bazı tarihçiler 1205'te ölünceye kadar imparator olduğunu kabul etmektedirler. Fakat taç giyme töreni yapılmamıştır ve tarihçilerin çoğu tarafından imparator olduğu kabul edilmemektedir. Bu nedenle kendi ismi bir sayı ile bilinmemekte ve XI. Konstantinos olarak anılmamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">V. Aleksios</span> Bizans imparatoru

V. Aleksios Dukas Murzuphlus,, "Murtzuphlos" lakabı son derece gür kaşlarına atıfta bulunmaktadır. 5 Şubat 1204 - 13 Nisan 1204 tarihleri arasında Bizans imparatoru olarak görev yapmıştır. İİmparator Aleksios III'ün kızı Eudokia ile evliydi. Dördüncü Haçlı Seferi'inde Konstantinopolis'in Latin ve Venedik orduları tarafından kuşatılması sırasında görev yapmıştır.

<span class="mw-page-title-main">IV. Aleksios</span> Bizans imparatoru

IV. Aleksios Angelos veya IV. Alexius Angelus, Ağustos 1203 ile Ocak 1204 yılları arasında Bizans imparatoru olarak babası II. İsaakios ile eşit yetkilerle ortak imparatorluk yapmıştır. İmparator II. İsaakios'un birinci karısı İrini'nin oğludur. Babası doğumundan sonra 1185'te bir darbe ile tahta çıkmış ve 1195'te tahttan bir saray darbesi ile indirilmiştir. Saray darbesini yapan amcası III. Aleksios olup, 1203'te bir Venedik donanması ile Konstatinopolis'e getirilen Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Latin ve Venedik ordularının 1203'te ilk hücumundan sonra amcası tahtan indirilip; II. İsaakios ve oğlu IV. Aleksios tahta geçirilmişlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Konstantinopolis Kuşatması (1203)</span> Haçlı-Venedik ittifakı tarafından 1203 yılında Konstantinopolise yapılan kuşatma

Konstantinopolis Kuşatması (1203) Dördüncü Haçlı Seferi'nin önemli bir bölümüydü ve Bizans başkentinin düşmesine yol açacak bir dizi olayın temelini oluşturuyordu. Kudüs'ü geri alma yönündeki asıl planlarından vazgeçen Haçlılar, kendilerini, tahttan indirilen imparator II. İsaakios Angelos ve oğlu IV. Aleksios Angelos'u desteklemek üzere Konstantinopolis'te buldular. Esas olarak Batı Avrupalı şövalyelerden oluşan kuşatma kuvvetleri ilk başta engellerle karşılaştı, ancak kararlılıkları ve gelişmiş kuşatma silahları sayesinde Bizans savunucularına baskı yapmada çok önemli bir yol katettiler.

<span class="mw-page-title-main">II. Aleksios</span> Bizans imparatoru

II. Aleksios Komninos. 1180-1183 döneminde Bizans İmparatoru.

<span class="mw-page-title-main">Angelos Hanedanı</span>

Angelos Hanedanı, Bizans İmparatorluğu'na 1185-1204 yılları arasında hükmeden soylu aile. Ailenin ismi, Türkçe karşılığı "melek" olan Grekçe sözcükten türemiş olabileceği gibi, Amida'ya (Diyarbakır) bağlı bir yöre adı olan Angel ya da Agel'den de geliyor olabilir.

Efrosini Dukena Kamaterina ya da daha iyi şekilde Kamatera Bizans İmparatoru III. Aleksios'un karısı.

<span class="mw-page-title-main">Bukoleon Sarayı</span> saray

Bukoleon Sarayı ya da Latince Bucoleon Konstantinopolis'te Bizans sarayı.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul mimarisi</span> İstanbul mimarisine genel bakış

İstanbul mimarisi, şehrin tüm semtlerinde silinmez bir iz bırakan birçok etkiyi yansıtan yapıların geniş bir karışımını tanımlar. Şehrin antik kısmı hala kısmen, şehri istiladan korumak için İmparator II. Theodosius tarafından 5. yüzyılda yaptırılan Konstantinopolis Surları ile çevrilidir. Kent içindeki mimari, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve modern Türkiye kaynaklarından gelen bina ve yapıları içermektedir. Kentin mimari açıdan önemli birçok varlığı vardır. İstanbul, uzun tarihi boyunca kültürel ve etnik bir eritme potası olarak ün kazanmıştır. Sonuç olarak şehirde gezilecek çok sayıda tarihi cami, kilise, sinagog, saray, kale, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.