İçeriğe atla

Anayasa

1950 Endonezya Anayasası

Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir.[1] Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.

Anayasa, bir devletin yönetim biçimini belirtir. Toplumların ülke üzerindeki egemenlik haklarının, bireylerin temel haklarının hangi koşullar altında devlet tarafından kullanılabileceğini belirleyen temel kanunlardır. Devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirler. Genel olarak genel hükümler, temel hak ve özgürlükler, bireylerin topluma karşı görev ve sorumlulukları ile yasama, yürütme, yargı gibi anayasal devlet organlarını tanımlayan bölümlere sahiptir.

Fransızca “constitution” sözcüğünün karşılığı olarak günümüz Türkçesinde “anayasa” kelimesi kullanılır. Türkçede bu sözcüğe karşılık, Osmanlı döneminde “kanun-u esasi”, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında “teşkilat-ı esasiye kanunu” kullanılmıştır.

Tarihsel süreç

Bireysel hakları belli ölçülerde koruyan sözleşmeler olarak Anayasal metinlerin tarihi oldukça eskiye dayanır. Modern Anayasacılık ise 18. Yüzyılda başlar. Örnek olarak; Lagaş kralı Urukagina'nın emirnamesi (MÖ 24. yy), Babil'de ortaya konan Hammurabi Kanunları (MÖ 18. yy), Solon Anayasası[2] (MÖ 6. yy), Roma Hukukunun temelini oluşturan [3] 12 Levha Kanunları (MÖ. 5. yy) sayılabilir. Birleşik Krallık'ta 1215 Magna Carta ile ilk defa Kralın yetkileri kısıtlanmıştır. Ardından 1628 Haklar Dilekçesi, 1689 Haklar Beyannamesi gibi Anayasal metinlerle hem siyasi iktidar belli ölçüde kısıtlanmış ve keyfi yönetim engellenmiş hem de bireysel özgürlüklerin korunması işlevi gerçekleştirilmiştir.[4]

18'inci yüzyıla gelindiğinde kral karşısında güçlenen burjuvazi, sahip olduğu hakların güvence altına alınabilmesi amacıyla o dönemde kralın gücünü sınırlayacak, hak ve özgürlükleri güvence altına alacak düşünce ve hareketler içerisinde yer aldı. Kralın mutlak gücüne yazılı ve üstün nitelikte belgelerle sınırlamaya yönelik düşünceler giderek topluma da yayıldı ve anayasa adı verilen belgelerle kralın gücüne çeşitli sınırlamalar getirildi.[5]

1789'da Fransa'da düzenlenen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, 1776'da ilan edilen Amerikan Bağımsızlık Bildirisi anayasacılık için modern zamanlara geçişin habercisidir. Bu metinlerle insanların Doğal Haklarının varlığını kabul ettirdiği, bireysel özgürlüklerin devlet otoritesi karşısında korumaya alındığı görülmektedir. Bu süreçlerde Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Rousseau gibi düşünürler fikirleri ve eserleriyle önemli rol oynamışlardır.

Hâlen yürürlükte olan en eski Anayasa olan 1787 Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın ilanıyla birçok sosyal ve siyasal hak Anayasal güvence altına alınmıştır.[6]

Osmanlı ve Türkiye'de

• 1808 – Sened-i İttifak: Anayasa değildir. Fakat Türk tarihinde Anayasal düşüncenin oluştuğu ilk belgedir. 1808 Sened-i İttifak ile başlayan Anayasal süreç, Tanzimat Devri boyunca çeşitli fermanlar ile bireysel hak ve özgürlükleri elde etmiştir.

1) 1876 – Kanun-i Esasi: (Nedeni: 1. Meşrutiyet) Türk tarihinin ilk anayasasıdır. Osmanlı'nın ilk yazılı anayasası Kânûn-ı Esâsî 1876'da ilan edildi ve Meclis-i Âyan ile Meclis-i Mebûsan açılarak Meşrutiyet rejimine geçildi.

  • Meşrutiyet (Meşruti Monarşi): Hükümdarı çeşitli ölçülerde denetleyebilen ve iktidar yetkisini farklı düzeylerde paylaşabilen bir meclisin / parlamentonun bulunması halidir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, bu meclisin bir danışma kurulu veya bakanlar kurulu olmayışıdır (çünkü bunlar değişik adlarla mutlak monarşilerde de bulunabilir). Meclis hükümdarın iktidar ve yasama gücünü paylaşan ve kısıtlayan bir organ olmalıdır. Bu denetleme yetkisi de farklı tür ve ölçülerde uygulanabilir. Hükümdar da meclis üzerinde feshetme, seçimleri yenileme başta olmak üzere farklı haklara sahip bulunabilir. Osmanlı Meşruti Meclisi, İngiliz Parlamentosundaki yapı örnek alınarak oluşturulmuştur. (İngiliz Parlamentosu bugün de aynı sistemi uygular.)
Osmanlı Meclisi Umumi:

a) Meclis-i Mebusan: Halk tarafından seçilirdi.

b) Meclis-i Ayan: Padişah tarafından seçilirdi.

İngiliz Parlamentosu:

a) Avam Kamarası: Halk tarafından seçilir.

b) Lordlar Kamarası: Soylular sınıfının doğal üyeliği.

2) 1908 – Kanun-i Esasi: (Nedeni: 2. Meşrutiyet) 1876'daki Kanuni Esasi tekrar yürürlüğe koyulmuştur. (* 1909'da önemli değişiklikler yapıldı.) 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla yeniden toplandı. İstanbul'un işgaline kadar faaliyetlerine devam eden meclis, 11 Nisan 1920 tarihinde işgal güçlerinin baskısıyla tamamen kapatıldı.

3) 1921 – Teşkilat-ı Esasiye: (Nedeni: 1920'de TBMM'nin açılışı) Teknik anlamda anayasa sayılması tartışmalıdır. Çünkü bir Anayasa'da bulunması gereken pek çok özellik eksiktir. Çok kısa bir metindir. Sadece devletin temel idaresi hakkında maddeler içerir. Savaş koşulları nedeniyle temel hak ve özgürlüklere değinilmemiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti varlığını sürdürdüğü için henüz bağımsız bir devletin anayasası değildir. 1. Dünya savaşının ardından Anadolu'da bağımsızlık mücadelesi veren TBMM, 1921 Anayasası'nı ilan etti. Olağanüstü koşullarda oluşturulan bu Anayasa 1924'e kadar yürürlükte kaldı.

  • Meclis Hükûmeti Sistemi: Meclis Başkanı aynı zamanda Başbakandır. Bu kurumlar ve makamlar daha sonra ayrıştırılmıştır. İcra Vekillerini (Bakanlar Kurulu) seçme ve görevine son verme yetkisine meclis sahiptir. Her bir vekil meclis tarafından ayrı ayrı seçilir. Çift dereceli seçimler uygulanır. Yani halk delegeleri seçer, delegeler de vekilleri seçer.

Not: Meclis Hükûmeti Sistemi günümüzde her ne kadar tüm Dünya'da geçerliğini yitirmişse de İsviçre de halen geçerlidir. Meclis Hükûmeti Sisteminde iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkileri düzenleyecek herhangi bir mekanizma da söz konusu değildir. Önceleri Partisiz bir rejim vardır. Muhalefet Meclis içi gayriresmî gruplaşmalarla oluşur. Örneğin Sarıklılar: İslamcı, Fesliler: Osmanlıcı, Kalpaklılar: Milliyetçi, Şapkalılar: Batıcı siyaseti simgeler. • Cumhuriyet'in ilanıyla (1923) birlikte Kabine Sistemine geçilmiştir.

  • Kabine Sistemi: Başbakan tarafından bakanlar için liste hazırlanır, Cumhurbaşkanı'nın onayına sunulur. Meclisten alınan Güvenoyu ile göreve başlar.

İlk Mecliste Kuvvetler Birliği ilkesi benimsenmiştir. • Kuvvetler Birliği: Yasama, yürütme ve yargı son karar makamı olarak aynı organdadır (TBMM). • Kuvvetler Ayrılığı: Yasama, yürütme ve yargı organları ayrıdır. Dünyada ilk kez Fransız düşünür Montesquieu tarafından öne sürülmüştür. (Türkiye'de 1961'de geçildi.)

4) 1924 – Teşkilat-ı Esasiye: (Nedeni: 1923'te Cumhuriyet'in ilanı) Cumhuriyet'in ilk anayasasıdır. 1924 anayasası klasik haklar denilen hükümlere yer vermiş ve adları belirtilmiştir. Kuvvetler Birliği ilkesi benimsenmiştir. 1923'te geçilen Kabine Sistemi uygulaması devam ettirilmiştir. Tek partili hayata ve nihayet çok partili siyasete geçilmiştir. Cumhuriyetin ilanının ardından yeni kurulan devlet için derli toplu yeni bir Anayasaya ihtiyaç duyuldu ve 1924 Anayasası ilan edildi. 1921 Anayasasında TBMM'ye tanınan yargı yetkisi 1924 Anayasası ile bağımsız mahkemelere tanınmıştır.[7]

1923-24 arası 1921 Teşkilat-ı Esasiye geçerli olduğu için Cumhuriyet'in ilk Anayasası olduğunu kabul eden kaynaklar vardır. Dikkat edilmesi gereken husus;

- Cumhuriyet İlan Edildiğinde; 1921 Teşkilat-ı Esasiye yürürlüktedir. (1923 – 24 arası)

- Cumhuriyet Döneminde; yapılan ilk Anayasa ise 1924 Teşkilat-ı Esasiye'dir.

5) 1961 – Anayasa: (Nedeni: 1960 Askeri İhtilali) “Anayasa” sözcüğü ilk kez kullanılmıştır. 1961 anayasası ile Kuvvetler Ayrılığı ilkesine geçilmiştir. Ayrıca yasama iki meclise ayrılmıştır: Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Ayrıca ilk kez Anayasa Mahkemesi kuruldu. Eski kurum adları Türkçeleştirildi. Ör: Şura-yı Devlet'in adı Danıştay yapıldı. 27 Mayıs Darbesi ile kurulan komisyonun yeni anayasa çalışmaları sonucu ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961), birtakım yeni mekanizmalar getirmiştir. Cumhuriyet Senatosu (Türkiye) ile meclis iki kanatlı hale gelmiş, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nin kurulmasıyla meclis üzerinde hukuki denetim sağlanmış, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanlığı üzerine yaptığı düzenlemelerle hükûmet sistemi Parlamenter sistem'e çevrilmiştir. Ekonomik ve sosyal haklar başta olmak üzere sendika kurma, grev, toplu iş sözleşmesi gibi haklar ilk defa tanınmıştır.[8]

6) 1982 – Anayasa: (Nedeni: 1980 Askeri İhtilali) Tek Meclisli yapıya geri geçildi. Anayasa Mahkemesinin varlığı ise korundu. Yaşanan hükûmet krizlerinin çözülememesi üzerine 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe gerçekleşmiştir. Kurucu iktidarın hazırladığı 1980 Anayasası ile hükûmet krizlerine sebep olan tıkanıklıkları giderici çözüm yolları öngörülmüştür. Cumhurbaşkanına meclis seçimlerini yenileme yetkisi tanınmış, Cumhuriyet Senatosu kaldırılmış, Bakanlar Kurulu içerisinde Başbakanın yetkileri artırılmıştır.[9][10]

Kurucu veya kurulan iktidar

Anayasa hukukunda yeni anayasa yapma ve değiştirme iktidarına “kurucu iktidar” (aslî kurucu iktidar) denir. Aslî kurucu iktidar tarafından yapılmış mevcut anayasanın çizdiği hukukî kurallar çerçevesinde, oluşumunun ve çalışma sınırlarının belirlendiği mevcut anayasada değişiklik yapma iktidarına sahip devlet organına “kurulan iktidar” denir. Aslî kurucu iktidarın sürekli oluşturulması yani bütün hukukî yapının temelini oluşturan anayasanın öngördüğü usûller dışında sıkça değiştirilmesi, kronik devrime ve anayasal düzende anarşiye yol açar.[11][12][13]

Kurucu iktidar

Kurucu iktidar hukuk dışı bir iktidardır. Bir başka deyişle, “hukuk boşluğu” ortamında yani kendisini bağlayan hukukî kuralların olmadığı ortamda oluşmuş iktidardır. Hukuk boşluğu iki şekilde oluşabilir. “Baştan itibaren” süregelen hukuk boşluğu veya “sonradan” ortaya çıkan hukuk boşluğu.

Baştan itibaren hukuk boşluğu olan ortamda aslî kurucu iktidarı bağlayan hukukî bir durum söz konusu değildir yani yeni yaptığı anayasadan önce gelen bir anayasa yoktur. Bu durumda aslî kurucu iktidar yeni bir anayasa yapmak için eski anayasayı yıkmadan mevcut olan hukuk boşluğundan yararlanmıştır. Bu tür hukuk boşlukları yeni bir devletin kurulduğu durumlarda ortaya çıkar. Bunlar, sömürgelerin bağımsızlığa kavuşması, bağımsız devletlerin birleşmesi, bir devletin birden çok bağımsız devlete ayrılması olarak sıralanabilir. Aslî kurucu iktidar tarafından bu şekilde oluşturulan anayasa yeni bir devletin ilk anayasasıdır.

Sonradan yaratılmış hukuk boşluğu, mevcut anayasanın ortadan kaldırılması ile oluşturulur. Bu tür hukuk boşlukları ise, devrim, hükûmet darbesi, iç savaş gibi durumlardan sonra ortaya çıkar. Bunun gibi durumlardan sonra ortaya çıkan asli kurucu iktidar, mevcut siyasal rejimi yıkıp “anayasayı ilga” ederek (yürürlükten kaldırarak) kendisini bağlayan hukuk kurallarını yıkarak oluşturduğu hukuk boşluğunu yeni bir anayasa yaparak doldurur. Bu hallerde genelde siyasal rejim değişir.

Kurulan iktidar

Kurulan iktidar hukukî nitelikte bir iktidardır. Yetkinin kim tarafından ve hangi sınırlar çerçevesinde kullanılacağını tespit eden hukuk kuralları aslî kurucu iktidarın yaptığı anayasa tarafından konulmuştur. Tali kurucu iktidarın anayasayı değiştirme yöntemleri yine anayasaların kendisi tarafından belirlenmektedir. Tali kurucu iktidar bu nedenle sınırlı bir iktidardır.

Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkelerde tali kurucu iktidar, “halk” değil, anayasanın koyduğu usûllere göre vatandaşlar arasında “seçmen” kabul edilenlerin “geçerli oy”ları ve bazı ülkelerde de seçim barajı dolayısıyla sınırlı bir temsilîyet durumu ile ortaya çıkartıldıkları için kurucu iktidar gibi davranarak mevcut anayasayı yürürlükten kaldırıp yerine yeni bir anayasa yapamaz. Devletin başlıca kurulu organları yasama, yürütme, yargıdır.

KonuKurucu İktidar
(aslî kurucu iktidar)
Kurulan İktidar
(talî kurucu iktidar)
YetkiYeni Anayasa YapmaAnayasa'da Değişiklik Yapma
Yetki SahibiEgemenlik Hakkının SahibiAnayasanın Yetkilendirdiği Organlar
DönemleriSavaş, İç Savaş, Devrim, Hükûmet Darbesi, vs.Anayasal Dönemler
Kuruluş BiçimleriGenelde BelirsizdirAnayasanın Belirlediği Usulller
SınırlarıSınırsızAnayasal Sınırlar
Hukukî DurumuHukuk dışıHukukî

Anayasa yapma usulleri

Anayasa çeşitleri

Bazı ülkelerde yazılı, bazılarında ise yazısız genel kabul görmüş uygulamalar şeklindedir. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu çoğu ülkede anayasa, yazılı ve bütünsel bir belgedir. Bu tip ülkeler "biçimsel" anlamda anayasaya sahiplerdir. Oysa Birleşik Krallık'ta yazılı bir anayasa yoktur. Buna ise "teamüli anayasa" denmektedir. Bu ülkede temel kurumların işleyişi yüzlerce yıllık geleneklere, yasalara ve belgelere göre düzenlenir.

"Anayasalı devlet" ve "anayasal devlet" ayrımında; şekli anlamda bir anayasası olan devlet bu belgede modern anayasanın gereklerini yerine getirmiyorsa yani devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceği muğlak ve daha da önemlisi kişi temel hak ve özgürlükleri tam anlamıyla güvence altında değilse devlet anayasal bir devlet sayılmamakta, sadece anayasa sahibi bir devlet anlamına gelen "anayasalı devlet" sıfatını almaktadır. Buna karşın ister teamüli ister şekli anayasa sahibi olsun eğer bir devlet temel hak ve özgürlükleri güvence altına almış ise bu devlet anayasal sayılmaktadır.

Son ayrım ise "çerçeve anayasa" ile "düzenleyici anayasa" ayrımıdır.

Eğer anayasa normlarında devletin temel yapılanması hakkında ayrıntılı bilgilere giriliyor ve düzenlemeler yapılıyorsa bu düzenleyici anayasadır.

Anayasa normları sadece devletin temel yapılanmasını çiziyor ve düzenlemeyi kanunlara bırakıyorsa bu ise çerçeve anayasadır.

Yazılı anayasa

Yetkili organ tarafından yapılmış ve bir anayasada yer alması gereken kuralları içeren temel belgedir.

Geleneksel anayasa

"Geleneksel", "teamüli" veya "yazılı olmayan", sürekli uygulama sonucu ortaya çıkan anayasadır. (Örn: Birleşik Krallık) Bir devletin geleneksel anayasasının olması, anayasa alanında ortaya çıkan hiç yazılı belge olmadığı anlamına gelmez.

Teamüli Anayasalar, yazısız anayasa özelliklerinden yazılı anayasaların karşıtıdır. Teamüli Anayasaların, örf-adet kurallarının tekrarlanması suretiyle hukuka yerleşmiştir ve bağlayıcıdır. Yargı denetimine bağlı olan davranış kuralları vardır. Bu davranış kuralları ve usullerinden; devletin kuruluşu ve görevleri, faaliyetleriyle ilgili bulunanlar Anayasa adı verilen bir belgeyi oluşturur ve buna “Teamüli Anayasa” denilir.[14] Teamüli anayasa için maddi anlamda nitelendirmesi yapılır.  Yazılı olmaması yani bir belgenin yokluğu o ülkede anayasa olmadığı anlamına gelmez. Yazılı olmayan anayasanın en bilinen örneği, İngiltere'dir. İngiltere de kullanılan kurallar, belirli konuda anayasal organlar tarafından belirli bir zaman boyunca düzenli olarak tekrarlanması ile oluşmuştur.[15]

Devletin kuruluş ve işleyiş esasları ve kişi haklarının bir kısmını yazılı kaynaklar oluşturmuştur. Anayasayı oluşturan kaynakların normlar hiyerarşisinde bulundukları yerler önem taşımaz. Önemli olan şey, kullanılan bu kaynakların anayasal düzenlemeye ilişkin olmasıdır. Oluşturulan bu anayasaların kim tarafından yapıldığı, hangi yöntemle yapıldığı ve hangi tarihte yapıldığına dair belirli bir durum yoktur, nitelikleri bilinmez.[16] Teamüli Anayasaların oluşumu için objektif (maddi) unsur ve sübjektif (manevi) unsur olmak üzere iki temel şart vardır. Objektif unsur; geleneğin birdenbire ve uzunca bir süre tekrarlanması ile ortaya çıktığını açıklar. Bundan dolayı da herhangi bir konuda oluşan gelenek kolay olmamalıdır.  Sübjektif unsur ise uzun süre tekrarlanması ile gelen yorumların anayasal organlar tarafından anayasa hukuku açısından kabul edilmesi ve uygulanması için bir inancın söz konusu olması gerektiğini açıklar. Bundan dolayı koyulan kuralların yeterince açık olup yorumlanmasının zor olması gerekir.[17]

Teamüli anayasa ile anayasa gelenekleri farklı kavramlardır. Teamüli anayasa, bir anayasa türüdür. Anayasa gelenekleri ise anayasa türü değil yazılı anayasalarda ortaya çıkmış yazılı olmayan fakat uyulması gereken kurallardır. Hukukun çeşitli alanlarında kullanılır. Anayasa düzeninde ve hukuksal değeri açısından; yazılı anayasanın boşluklarını doldurma işlevi, yazılı anayasayı yorumlayıcı işlevi ve anayasadaki belirsizlikleri giderme gibi işlevleri bulunmaktadır.[]

Yumuşak anayasa

Maddelerinin değiştirilme usullerinin herhangi bir kanunun değiştirilme usulünden farklı olmadığı anayasalardır.

Katı (sert) anayasa

Bu anayasalar için özel, değiştirilmesi zor yöntemler benimsenmiştir.

Bir anayasanın 'sert' olduğunu gösteren özellikler:

  • Değiştirilemeyecek maddeler içermesi
  • Değiştirilmesi için özel (nitelikli) çoğunluk aranması (3/5, 2/3 gibi)
  • Halkoylaması usulüne yer vermesi

Çerçeve anayasa

Kısa ve öz hükümlerden oluşur. Soyut mahiyettedir. Genel bir çerçeve çizer ve içinin doldurulmasını yasama organına bırakır. Bu anayasayı kabul eden ülkelerde demokrasi köklüdür. Örneğin; 1787 Amerikan Anayasası çerçeve bir anayasadır. Toplam 7 temel madde ve bunlara ek olarak sonradan çıkarılmış 27 ek maddeden (Amendment) oluşmaktadır.

Kazuistik anayasa

Uzun ve ayrıntılı kurallardan oluşan, kesin hükümlerin belirlendiği anayasadır.

Uygunluk denetimi

Denetleyen makama göre

Amerikan modeli

Amerikan modeli anayasa yargı sistemi veya genel mahkeme sistemi; kanunların anayasaya uygunluğunun, hukuk açısından normal mahkemeler tarafından denetlenmesine dayanır. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu denetim oldukça eskidir. Federal Yüksek Mahkeme ilk defa 1803 yılında Marbury-Madison davasında kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenebileceğine ve anayasaya aykırı bulunan kanunların uygulanamayacağına karar vermiştir. Bir normu somut olayda uygulayacak olan mahkeme, bu norm ile hiyerarşik olarak üst derecedeki başka bir normun çatıştığı kanısına varırsa, mahkeme bu çatışmayı "Lex posterior derogat legi inferiori." ("Üst kanun alt kanunları ilga eder.") ilkesine göre çözümler. Üst norma aykırı olan alt norm uygulanmaz. Amerika Birleşik Devletleri dışında ayrıca Avustralya, Arjantin, Hindistan, Kanada, Japonya, Norveç, Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde uygulanmaktadır.[18][19]

Avrupa modeli

Avrupa modeli anayasa yargısı, merkezi tipte anayasa yargısı veya özel mahkeme sistemi; kanunların anayasaya uygunluğunun, bu işle görevlendirilen özel mahkemeler tarafından denetlenmesi ilkesine dayanır. Bu modele, Hans Kelsen'in fikirleri esas teşkil eder. Bu modelin ilk örneği 1920 Avusturya Anayasası ile kurulan Avusturya Anayasa Mahkemesidir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra ise İtalyan ve 1949 Alman anayasaları ile de merkezi tipte birer anayasa mahkemesi kurulmuştur. 1958 Fransız Anayasası, bir anayasa konseyi kurmuştur. Daha sonra 1961 yılında Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Türkiye'den sonra anayasa mahkemeleri sırasıyla; 1976 yılında Portekiz'de ve 1978 yılında İspanya'da kurulmuştur. Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda da sosyalist rejimin yıkılması sonucunda anayasa mahkemeleri kurulmuştur. Avrupa modeli anayasa yargısı, kanunla anayasa arasındaki çatışmayı genel mahkemelerin lex posterior esasına göre çözmeyi başaramadıkları ülkelerde ortaya çıkmıştır. Bu sistemde genel mahkemeler, anayasaya aykırı olduğunu tespit ettikleri bir normu ihmal edip doğrudan doğruya anayasa hükmü uygulayamazlar. Böyle bir durumda anayasa mahkemesine başvurulur. Bu çatışmayı çözmeye yetkili tek makam, bu işle görevlendirilmiş özel mahkemedir.[18][19]

Zamana göre

Anayasaya uygunluk denetimi, denetimin yapıldığı zamana göre iki şekilde yapılır.[20]

  • A priori denetim
  • A posteriori denetim

A priori denetim

Önceden, önleyici denetimdir.[21] Yürürlüğe girmemiş normlar üzerinde, ilandan önce gerçekleştirilen denetim şeklidir.[22] Kanunun yürürlüğe girmesinden önce anayasaya uygunluk denetimi yapılır ve eğer anayasaya aykırılık tespit edilirse aykırı hükümler yürürlüğe girmez.[23]

A priori denetimin esas olduğu ülkelerde hukuk normlarının yürürlüğe girmesinden sonra bunların anayasaya aykırı olduğunu iddia etmek mümkün değildir.[21] Ayrıca önleyici denetim, anayasaya aykırılığın, daha denetime konu norm yürürlüğe girmeden giderilmesini sağladığından, yasa koyucunun kamuoyu önündeki saygınlığını, giderici denetime kıyasla daha fazla korur.[24]

Fransa; a priori denetim tarzını benimseyen tek ülkedir ve kendine özgü yargı sistemi vardır. İtalya, Almanya ve Avusturya a priori denetimi belirli bazı konularda Anayasa Mahkemesinin denetiminden geçirerek önleyici denetim şekli olarak uygulamaktadır. Kanada, Finlandiya, Norveç, İsveç gibi bazı ülkelerde Anayasa Mahkemelerinin yürürlüğe girmeyen kanun tasarıları hakkında görüş bildirme yetkileri vardır fakat bağlayıcı değildir.[21]

A posteriori denetim

Bastırıcı denetim de denilen a posteriori denetim sonradan; giderici ve düzeltici olarak yapılır. Yürürlüğe girmiş normlar üzerinde yapılan bu denetim, Avrupa ülkelerinde genel kabul görmüş olsa da Macaristan, Portekiz, Romanya ve Polonya; her iki denetim yaklaşımını bir arada kullanır.[21] Hukuk normu ilan edilip yürürlüğe girdikten sonra anayasaya aykırı olduğu tespit edildiğinde ülkelerin anayasa mahkemeleri tarafından normun yürürlükten kaldırılması amaçlanmaktadır.

Dipnotlar

  1. ^ http://sozcu.com.tr/2013/gundem/yargitaydan-akpye-cevap.html[]Yargıtay (Türkiye) basın açıklaması, 13.03.2013
  2. ^ Kaya, Mehmet Ali (2016), Ege ve Eski Yunan Tarihi-I, Bilge Kültür Sanat, İstanbul.
  3. ^ Karadeniz Çelebi, Özcan. Roma Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, Eylül 2014.
  4. ^ Kemal Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2017.
  5. ^ Anayasa Hukuku. Seçkin. ISBN 9789750250781. 
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya" (PDF). 18 Temmuz 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Nisan 2020. 
  7. ^ Özbudun, Ergun. 1924 Anayasası. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. 2012.
  8. ^ "Arşivlenmiş kopya". 17 Aralık 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Nisan 2020. 
  9. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Nisan 2020. 
  10. ^ Tanör, Bülent. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri, Yapı Kredi Yayınları, 2017.
  11. ^ Kemal Gözler, "Asli Kurucu İktidar - Tali Kurucu İktidar Ayrımı: TBMM Yeni Bir Anayasa Yapabilir mi?", in Ece Göztepe ve Aykut Çelebi (Editörler), Demokratik Anayasa: Görüşler ve Öneriler, İstanbul, Metis Yayınları, 2012, s.45-61 (www.anayasa.gen.tr/tbmm-yeni-anayasa.htm).
  12. ^ AYİM: http://www.msb.gov.tr/ayim/Ayim_makale_detay.asp?IDNO=91 13 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  13. ^ SAYIŞTAY: http://dergi.sayistay.gov.tr/icerik/der6667m2.pdf 7 Nisan 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  14. ^ Anayasa Hukuku Temel Kavramlar ve Türk Anayasa Hukuku. Seçkin Yayınları. 2019. s. 40. 
  15. ^ Anayasa Hukukunun Umumi Esasları. Güven Matbaası. 1955. s. 382. 
  16. ^ Anayasa Hukuku Genel Kısım. Seçkin Yayınları. 2019. ss. 110-116. 
  17. ^ Anayasa Hukuku. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademi Yayınları. 1975. s. 27. 
  18. ^ a b Efendioğlu, Ali. Anayasa Yargısı ve Türk Anayasa Mahkemesi. ss. 33, 72, 216. 
  19. ^ a b Kaboğlu, Ö. Anayasa Yargısı. ss. 9-20. 
  20. ^ "Kemal GÖZLER, Anayasa Yargısı". 19 Ekim 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  21. ^ a b c d "Güray Dağ, Anayasa Yargısı ve Çalışma Esasları, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2003" (PDF). 21 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). 
  22. ^ "Oğuzcan KUTKAN, Anayasa Mahkemelerinin Norm Alanını Daraltması ve Genişletmesi" (PDF). 23 Haziran 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  23. ^ Sabuncu, Yavuz, Anayasaya Giriş, 16. Baskı, Ankara, İmaj Yayınevi, 2014, s. 305
  24. ^ Kıratlı, 1966, s. 25. 

Kaynakça

  • Erdem, F. (2012). 1982 Anayasasının Analizi, Orion Yayınları, Ankara.
  • Gözler, K. (2008). Anayasa Hukukuna Giriş, Ekin Basın Yayın Dağıtım, Bursa.
  • Hart, V. (2003). Democratic Constitution Making, United States Institute of Peace (USIP) Special Report.
  • İyimaya, A. (2013). “Anayasa Hazırlama Süreci”, Yeni Türkiye Dergisi, Ocak-Şubat, Y., 9, S., 50, Ankara, ss:80-96.
  • Tanör, B. (2007). Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri (1789-1980), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1924–1961)

1924 Anayasası, 20 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi, 1921 tarihli Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nun yerini almıştır. Atatürk ilkeleri de denilen altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.

  1. Madde: Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
  2. Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır.
  3. Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.
<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de siyaset</span> Türkiye Cumhuriyetinin siyasi yapısı

Türkiye'de siyaset, Türkiye'nin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir yapısı vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinden oluşan üçlü kuvvet ayrılığı ilkesi temel alınmıştır. Buradaki üç erk; Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı) ve Yargı (Mahkemeler) tarafından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Büyük Millet Meclisi</span> Türkiye Cumhuriyetinin parlamentosu

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. 23 Nisan 1920'de Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgaline direniş göstermek üzere kurulmuştur. Asli görevi yürütmeyi denetlemektir ve yasama erkini kullanır. "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, TBMM'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi</span> Türkiyedeki en yüksek yargısal devlet organı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten en yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Görevleri, Türkiye Anayasası'nın 148. ve 153. maddeleri arasında belirtilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ortak hukuk</span> Birleşik Krallık sömürgesi olan birçok ülkenin hukuki temelini kuran hukuk sistemi

Anglo-Sakson sistemi,, özellikle tarihinde Birleşik Krallık sömürgesi olan birçok ülkenin hukuki temellerini oluşturur. Emsal kararlar yansıtan, kapsamlı yasallaşmamış kanunları dikkat çeken özellikleri arasında yer alır. Bu emsal kararlar yüzyıllarca yargıçlar tarafından gerçek davalarda verilen hükümlerden elde edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu</span> Türkiye (Cumhuriyeti) Devletinin anayasası (1921–1924)

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu veya 1921 Anayasası, 1924 Anayasası'nın ilkelerini belirlemiş; 85 numaralı ve kabul tarihi 20 Kânun-ı Sani 1337 olan 23 madde ve bir ayrık maddeden oluşan kısa ve "çerçeve anayasa" niteliğinde bir belgedir.

Yasa ya da diğer adıyla kanun anayasal hukuk sisteminde, yetkili organlarca meydana getirilen hukuk kurallarıdır. Yasalar, tüzükler, yönetmelikler birer hukuk kuralıdır. Yürürlükte olan hukuk kurallarının tümüne mevzuat denir. Dar anlamında yasa, yasama organınca yapılan yasa adıyla gerçekleştirilen işlerdir. Hukuk karşılıklı hakları ifade eden üst mefhumdur, yasa ise bu hakları koruyan ve belirleyen kuralları ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası</span> 1982 yılından beri yürürlükte olan Türkiye Anayasası

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya resmî olmayan kullanımıyla 1982 Anayasası, Türkiye'nin 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül Darbesi sonrasında askerî yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış, 23 Eylül 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından ve 18 Ekim 1982 tarihinde Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiştir. Devlet Başkanı Kenan Evren, Anayasa'nın ilk üç maddesinin "değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini" dördüncü madde olarak taslağa ekletmiştir. 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylaması sonucu yüzde 91,37 oranında kabul oyu ile kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1961–1982)

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile kabul edilen ve 12 Eylül Darbesi'ne kadar yürürlükte olan anayasadır.

<span class="mw-page-title-main">Anayasa hukuku</span>

Anayasa hukuku, ulus devletlerin ve diğer siyasi organizasyonların kurucu ve temel yasaları hakkındaki çalışmaları içermektedir. Anayasalar hükûmetler için bir çatı oluşturur, otorite, yeni yasa ve düzenlemelerin yapılmasında siyasi yapıların işlevlerini sınırlandırabilir veya tanımlayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Anayasa mahkemesi, birincil olarak anayasal hukukla uğraşan yüksek mahkemedir. Temel yetkisi, işleme sokulması düşünülen veya işleme sokulan yasaların veya bazı temel yasama uygulamalarının ilgili ülkenin anayasasıyla bağdaşıp bağdaşmadığının tespitidir. Bazı ülkelerde bu şekilde adlandırılmayan; fakat yine aynı görevi yürüten çeşitli mahkemeler de mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de anayasal süreç</span> Türk anayasal sürecinin geçmişi ve bugünü

Türkiye'de anayasal süreç, 1808 tarihinde ilan edilen Sened-i İttifak ile başlayıp günümüze kadar devam etmektedir. II. Mahmud döneminde, Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanan Sened-i İttifak, merkezî otoriteyi taşrada hâkim kılmak için Rumeli ve Anadolu âyanları ile Osmanlı Devleti arasında 29 Eylül 1808’de imzalandı. Osmanlı'da Sened-i İttifak ile Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarı sınırlandırıldığından, bu belge Türk tarihinde ilk "anayasal belge" kabul edilmektedir. Abdülmecid döneminde 3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman ile padişah, fermanda ilân edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyacağına yemin etti. Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisi olan Islahat Fermanı, Abdülmecid tarafından 1856 yılında "ferman" olarak ilan edildi. Tanzimat döneminde yetişen ve Genç Osmanlılar olarak bilinen aydın ve yazarlar, Avrupa'dan etkilenerek meşrutiyet yönetimini savunmaya başladılar ve meşrutiyeti ilan ettirmek için Abdülaziz’i tahttan indirerek, yerine II. Abdülhamid’i getirdiler. 23 Aralık 1876'da Mithat Paşa’nın hazırladığı Kanun-i Esasi ilan edilerek meşrutiyete geçildi. Kanun-i Esasî, şekli kritere göre bir anayasa olarak kabul edilmektedir. Türk tarihinin ilk anayasası olan ve 12 bölüm ile 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasî'nin 113. maddesi gereğince, padişah olağanüstü durumlarda Anayasa'yı askıya alabilirdi. II. Abdülhamid, 1877 yılında Rus savaşlarını neden göstererek Anayasa'yı askıya aldı. 1908 yılındaki askeri ayaklanma sonucu II. Abdülhamid, 1876 Anayasası'nı tekrar yürürlüğe koydu ve böylece II. Meşrutiyet dönemi başladı. 1909 yılında 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesinden sonra tahttan indirilen II. Abdülhamid'den sonra 1909 yılında Anayasa'da önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerle 1876 Anayasası, meşruti bir parlamenter monarşi Anayasası haline geldi.

1999 Venezuela Anayasası, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti'nin yürürlükteki 26. anayasasıdır. 1999 yılında referandum sonucu oluşturulan ve anayasa yazımıyla görevli kurucu meclis tarafından yazılmıştır. Taslak halinde hazırlanan metin 1999 yılı Aralık ayında kabul edilerek 1961 Anayasasının yerine geçmiştir. 1961 Anayasası Venezuela'nın 1811 yılındaki bağımsızlığından beri oluşturulan 26 anayasadan en uzun süre yürürlükte kalandı.

<span class="mw-page-title-main">Japonya Anayasası</span>

Japonya Anayasası, Japonya’nın 1947 yılından itibaren temel kuruluş belgesidir. Anayasa, parlamenter yönetim biçimini kabul eder ve temel insan haklarını garanti altına alır. Buna göre Japon İmparatoru “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Bu yüzden diğer kraliyet ailelerinde olduğu gibi devletin başı değildir. Anayasaya aynı zamanda “Barış Anayasası” denmesinin sebebi 9.maddesinde açıkça savaşın uluslararası sorunların bir çözüm yolu olarak reddedilmesidir. Anayasa II. Dünya Savaşı'nın ardından ülke ABD işgali altındayken yazılmış ve Japonya’nın önceki askeri monarşi olan yönetim sistemi liberal demokrasiyle değiştirilmiştir. Belge hâlen geçerliliğini korumaktadır ve kabul edilmesinden sonra önemli bir değişiklik yapılmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Yazılı hukuk</span> Kanun koyucu tarafından yazılı bir metne bağlanan hukuk

Yazılı hukuk toplumun ortak çıkarlarını korumak amacıyla, yetkili organlar tarafından yürürlüğe konulan metinlere denir. Yazılı hukuk kuralları, eylem ve işlemlerde yurttaşları olduğu kadar devlet organlarını da bağlayan kurallardır. Yazılı hukuk kuralları, pozitif hukukun bağlayıcı asli hukuk kaynakları arasında yer almaktadır. Hukun asli kaynakları; yazılı kaynaklar ile yazılı olmayan örf ve adetler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

Kurucu iktidar, hem siyasal ve hukuksal anlamda çeşitli boyutlara sahip olması hem de bu boyutların birbirleriyle olan ilişkisi bağlamında, yüklü bir mefhumdur. Kurucu iktidar mefhumuna dair yetkin bir kavrayış ortaya koyabilmek, bu noktada, kavramın çok boyutluluğuna dair bir farkındalığı gerektirir. Nitekim, kurucu iktidar, halk, demokrasi, anayasa, yaratım gibi kavramların oluşturduğu bir ilişkiselliği ifade eder. Örneğin, bu ilişkiselliğin bir boyutunu Antonio Negri, “kurucu iktidarı konuşmak, demokrasiyi konuşmaktır” şeklinde dile getirir. Benzer biçimde, kavramı tanımlamaya yönelik çabaların, söz konusu ilişkiselliğin farklı boyutlarını içerecek şekilde ortaya konulduğu gözlemlenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kazakistan Anayasası</span> Kazakistan Cumhuriyetinin anayasası

Kazakistan Anayasası, Kazakistan'ın 30 Ağustos 1995'ten bu yana geçerli olan anayasasıdır. Anayasa, 30 Ağustos 1995 tarihinde referandumla onaylanmıştır. Ayrıca her yıl 30 Ağustos, Kazakistan'da Anayasa Günü olarak kutlanmaktadır.

Refik Gür Türk emekli hâkim. 5 Kasım 1925'te Atatürk tarafından Ankara Adliye Hukuk Mektebi olarak kurulan sonradan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine dönüştürülen Ankara Adliye Hukuk Mektebinin ilk mezunlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye hükûmeti</span> Hükûmet

Türkiye Hükûmeti, Türkiye'nin ulusal hükûmetidir. Başkanlık temsilî demokrasisi altında üniter bir devlet ve çok partili bir sistem içinde Anayasal bir cumhuriyet olarak yönetilir. Hükûmet terimi, toplu kurumlar kümesi veya özellikle Kabine (yürütme) anlamına gelebilir.