
Karaciğer, sadece omurgalılarda bulunan, detoksifikasyon, protein sentezi ve sindirim için gerekli olan enzimlerin üretimi de dahil olmak üzere pek çok işleve sahip bir organdır. İnsanlarda karaciğer karın bölgesinde, diyaframın altında bulunur. Karaciğerle ilgili terimler, tıbbi literatürde genellikle Grekçe karaciğer anlamına gelen ἧπᾰρ (hêpar) sözcüğünden türeyen hepat- kökü ile başlar.

Anatomi, organizmaların ve parçalarının yapısının incelenmesi ile ilgili biyoloji dalıdır. Anatomi, canlıların yapısal organizasyonu ile ilgilenen bir doğa bilimi dalıdır. Tarih öncesi çağlarda başlangıcı olan eski bir bilim dalıdır. Anatomi doğası gereği gelişimsel biyoloji, embriyoloji, karşılaştırmalı anatomi, evrimsel biyoloji ve filogeniye bağlıdır, çünkü bunlar anatominin hem anlık hem de uzun vadeli zaman ölçeklerinde üretildiği süreçlerdir. Sırasıyla organizmaların ve parçalarının yapısını ve işlevini inceleyen anatomi ve fizyoloji, birbiriyle ilişkili disiplinlerin doğal bir çiftini oluşturur ve genellikle birlikte çalışılır. İnsan anatomisi, tıpta uygulanan temel bilimlerden biridir.

El, şempanze, maki ve insan gibi primatlarda birden fazla parmağı barındıran, kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan bölümünü tanımlar. Pek çok primat elleri sayesinde tutunma ve tırmanma gibi özelliklere sahiptir. Başparmağın diğer parmaklarla karşılıklı iş görmesi, ufak nesneleri ele alabilme yeteneğini sağlar. Bu özellik sayesinde el, alet kullanımı gibi hassas ve karışık işleri görebilir. Primatların beyninde eli temsil eden alan, diğer hayvanlarınkinden çok daha geniştir. Bu yüzden beyindeki bazı bozuklukların ilk belirtilerinden biri de el parmak hareketinin zarar görmesidir.

İdrar kesesi, sidik torbası veya mesane, insan'da ve diğer omurgalılarda, işeme ile idrar dışarı atılmadan önce böbreklerdeki idrarı depolayan organ’dır. İnsanlarda mesane, pelvik taban üzerinde oturan ve genişleyebilen bir organdır. İdrar mesaneye üreter yoluyla girer ve üretra yoluyla çıkar.
Pozitron emisyon tomografisi adı verilen ve damar yolu ile enjekte edilen metabolik radyoaktif ajanların biriktiği normal veya patolojik dokuları görüntüleyen bir sintigrafi ve tomografi tekniği. Genel anlamda metabolik veya fonksiyonel görüntüleme için kullanılır.

Dışkı, ince bağırsakta sindirilmeyen ve kalın bağırsakta bakteriler tarafından parçalanan katı veya yarı katı gıda kalıntılarıdır. Dışkı, bakteriyel olarak değiştirilmiş bilirubin gibi nispeten düşük miktarda metabolik atık ürünlerini ve bağırsak çeperinden gelen ölü epitel hücrelerini içerir.
Seçici süpürme, yakın bir geçmişte, yararlı ve güçlü bir doğal seçilim sonucu oluşmuş bir DNA mutasyonun yakınlarında yer alan nükleotitler içindeki varyasyonların azaltılması veya ortadan kaldırılmasıdır.
Atrial natriüretik peptid (ANP), atrial natriüretik faktör (ANF), atrial natriüretik hormon (ANH), cardionatrine, cardiodilatin (CCD) veya atriopeptin olarak da bilinen güçlü bir vazodilatördür. Kalp kası hücreleri tarafından salgılanan protein (polipeptid) yapıda bir hormondur. Vücut su, sodyum, potasyum ve yağ(adipoz doku) homeostazında etkilidir. Kalbin atriumlarında bulunan kas hücreleri(atrial miyositler) tarafından yüksek kan hacmine cevap olarak salgılanır. ANP dolaşım sisteminde suyu azaltarak, plazma sodyum konsantrasyonunu düşürerek ve yağ yükünü azaltarak kan basıncını düşürür. ANP aldosteron hormonuna tam olarak zıt etki gösterir. Aldosteron böbreklerde süzülen ilkel idrardan sodyum tutulmasını sağlıyorken, ANP sodyum kaybını meydana getiriyor.

Safra kesesi ya da öd kesesi, bazı omurgalı canlılarda safranın ince bağırsağa salınmadan önce depolandığı ve konsantre edildiği küçük ve içi boş bir organdır. İnsanlarda armut şeklindeki safra kesesi karaciğerin altında bulunur, ancak kesenin yapısı ve konumu hayvan türleri arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı ortak hepatik kanal yoluyla alır ve depolar, safranın yağların sindirilmesine yardımcı olması için oniki parmak bağırsağına salınması ise koledok olarak da adlandırılan ana safra kanalı yoluyla gerçekleştirilir.

Wirsung kanalı, pankreatik kanal gibi isimlere de bilinen ana pankreas kanalı, pankreası ana safra kanalı ile birleştiren ve sindirime yardımcı pankreas öz suyunu bu kanallara sağlayan bir kanaldır. Latince ismi ductus pancreaticus olan ana pankreas kanalı, Vater kabarcığından hemen önce ana safra kanalına bağlanır, bundan sonra her iki kanal da major duodenal papillada oniki parmak bağırsağının ikinci kısmının medial tarafını perfore eder. Bildirilen birçok anatomik varyant vardır, ancak bunlar oldukça nadirdir.

Frig veya Frigya başlığı, anatomik olarak bazı safra keselerinde bulunan ve katlanmış bir kısmıdır. Yapı ismini Orta Anadolu'nun bir bölgesi olan Frigya'da yaşamış eski halkalar ile ilişkili, öne doğru çekili, yumuşak ve konik bir şapka olan Frig başlığından alır. Halkın %1-6'sında görülen normal bir anatomik varyanttır ve safra kesesi fundusunun, safra kesesi gövdesi ile birleştiği yerde bulunan bir kıvrımdan kaynaklanır. Sonogram esnasında safra taşları ile karıştırılma şansı dışında herhangi tıbbi bir sonucu yoktur ve hastalık riskini artırmamaktadır. Ancak, safra akışında potansiyel azalmaya yol açabileceğinden ötürü, safra kesesinin koruyucu bir metot olarak alınması gerçekleştirilebilir.

Anatomik terminoloji, uluslararası alanda anatomist, zoolog ve sağlık uzmanlarınca kullanılması amacıyla hazırlanmış bilimsel bir anatomi terminoloji standardıdır. Anatomik terimler Antik Yunan dönemine ve Latince'ye ait kelimeler, ön ek ve son ekler barındırırlar. Bu terimler uzmanlar arasında anlaşma açısından bir standard sağlar ve anlam karmaşasını ortadan kaldırır. Örneğin, el bileğinde oluşan bir yarayı tarif ederken kullanılan anatomik terimler yaranın tam olarak nerede olduğunu, konunun uzmanlarına kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tarif eder. Her uzmanlık alanının kendine has terimleri olur. 1998 yılında hazırlanan standardın adı Terminologia Anatomica yani Anatomik Terminoloji dir. Öte yandan 2017'de yayınlanan makalesinde Strezelec bu standardın içerdiği hataları nedeniyle eleştirilerini sunmuştur.

Metakarpal kemikler veya tarak kemikleri, insan el iskeletinde parmak kemikleri ile karpal kemikler arasında yer alan kemikler. Metakarpal kemikler ayaktaki metatarsal kemiklere benzerdir.
Mikrobiyoloji ve virolojide, varyant veya genetik varyant terimi, bir mikroorganizmanın bir ana suştan genetik olarak farklı olan, ancak ayrı bir suş olarak adlandırılacak kadar farklı olmayan bir alt tipini tanımlamak için kullanılır. Botanikte, kültivarlar olarak adlandırılan bir bitki türünün farklı ekili çeşitleri arasında da benzer bir ayrım yapılır.
Anatomik Terapötik Kimyasal (ATC) Sınıflandırma Sistemi, ilaçların etkin maddelerini etki ettikleri organ veya sisteme ve terapötik, farmakolojik ve kimyasal özelliklerine göre sınıflandıran bir ilaç sınıflandırma sistemidir. Amacı, ilaç kullanımını izlemek ve kaliteli ilaç kullanımını iyileştirmek için araştırmalara yardımcı olmaktır. İlaç tavsiyesi veya etkinliği anlamına gelmez. Dünya Sağlık Örgütü İlaç İstatistikleri Metodolojisi İşbirliği Merkezi (WHOCC) tarafından kontrol edilmektedir ve ilk olarak 1976 yılında yayınlanmıştır.

Yüz iskeleti, kafatasının bir bölümünü oluşturan kemiklerdir. Kafatasının geri kalanını ise nörokranyum oluşturmaktadır.

Karşılaştırmalı anatomi, farklı türlerin anatomisindeki benzerliklerin ve farklılıkların incelenmesidir. Evrimsel biyoloji, filogenenetik ve veteriner anatomi ile yakından ilişkilidir.
Tıbbi terminoloji, tüm bileşenleri, süreçleri, onu etkileyen koşullar ve üzerinde uygulanan prosedürler dahil olmak üzere insan vücudunu tam olarak tanımlamak için kullanılan bir dildir. Tıbbi terminoloji tıp alanında kullanılır.

Situs solitus, gövde ve karın bölgesindeki organların normal pozisyonu için kullanılan tıbbi terimdir. Anatomik olarak bu; kalbin solda, pulmoner kulakçığın sağda ve sistemik kulakçığın kalp apeksi ile birlikte solda olduğu anlamına gelir. Sağ taraftaki organlar karaciğer, safra kesesi ve üç loblu bir akciğer ile inferior vena kava iken sol taraftaki organlar mide, dalak, iki loblu bir akciğer ve aorttur.
Genellikle nöropati olarak kısaltılan periferik nöropati, sinirleri etkileyen hasar veya hastalığı tanımlayan genel bir terimdir. Sinirlerin hasar görmesi, hangi sinirlerin etkilendiğine bağlı olarak duyu, hareket, bez veya organ fonksiyonlarını bozabilir; başka bir deyişle motor, duyu veya otonom sinirleri etkileyen nöropati farklı semptomlara neden olur. Birden fazla sinir türü aynı anda etkilenebilir. Periferik nöropati akut veya kronik olabilir ve geri dönüşümlü veya kalıcı olabilir.