İçeriğe atla

Anarşi (uluslararası ilişkiler)

Uluslararası ilişkiler teorisinde anarşi kavramı, dünyanın herhangi bir üst otoriteden veya egemenden yoksun olduğu fikrine dayanır. Anarşik bir devlette anlaşmazlıkları çözebilecek, hukuku uygulayabilecek veya uluslararası politika sistemini düzenleyebilecek hiyerarşik olarak üstün, zor kullanma tekeline sahip bir güç yoktur. Uluslararası ilişkilerde de anarşi, teorinin başlangıç noktası olarak kabul edilir.[1]

Uluslararası ilişkiler genel olarak “anarşi”yi kaos, düzensizlik veya çatışma içinde bir dünya anlamına gelecek şekilde anlam yüklemez.[1] Anarşik bir uluslararası sistemde devletler arasında düzenli ilişkilerin sürdürülmesi mümkündür. Anarşi anlayışı; realist, neorealist, neoliberal ve konstrüktivist uluslararası ilişkiler paradigmaları için temel sağlar. Liberal teori, anarşinin uluslararası sistemin temeli olduğu koşuluna itiraz etmektedir. Konstrüktivist teorisyen Alexander Wendt, “anarşi devletler ne anlıyorsa odur” demektedir.[2]

Etimoloji

Anarşi kelimesi tam anlamıyla “lidersiz” demektir. Kelime, Yunanca “an-“ ön eki ile Hint*Avrupa kökenli “başlamak” ya da “liderlik etmek” anlamına gelen arkh kökünü birleştirir. Eski Yunancada “liderin yokluğu” anlamına gelen (ἀναρχία-anarchia) sözcüğünden uyarlanmıştır. Yaygın kullanıma göre anarşi hem yönetici bir otoritenin yokluğunu hem de bazılarının böyle bir otoritenin yokluğuna bağlı olduğunu öngördüğü düzensizliği ifade eder hale gelmiştir.[3]

Terimin kökeni ve tarihçesi

İngiliz pasifist G. Lowes Dickinson, kitaplarında siyaset biliminde bir sanat terimi olarak “Anarşi”yi icat ettiği için sıklıkla anılmaktadır. The European Anarchy (1916), War: Its Nature, Cause and Cure (1923) ve The International Anarchy (1926) eserlerinde anarşi terimini sıkça kullanmıştır.[4][5] Bazıları Dickinson’ın anarşiyi modern uluslararası ilişkiler teorisyenleri ile tutarsız bir bağlamda kullandığını iddia etmektedir.[6] Jack Donnelly, Philip Kerr’in Pasifism is Not Enough (1935) adlı kitabının anarşi terimine modern uluslararası ilişkiler teorisyenleri ie aynı anlam ve bağlamı yükleyen ilk kitap olduğunu iddia etmektedir.[6]

Kenneth Waltz Uluslararası Politika Teorisi (1979) eseri ile uluslararası ilişkilerde temel bir söylemsel dönüşümü başlatmıştır. Bir araştırmaya göre “anarşi” terimi 1979'dan önceki uluslararası ilişkiler kitaplarında ortalama 6,9 kere geçerken 1979'dan sonraki uluslararası ilişkiler kitaplarında 35,5 kere geçmeye başlamıştır.[6] 1985'te World Politics dergisinin özel bir sayısında[7] ve Robert Keohane'nin Neorealism and Its Critics (1986) adlı bir derlemesinde Kenneth Waltz'un uluslararası politikayı açıklarken anarşiyi kullanmasına kapsamlı bir şekilde odaklanılmıştır. Anarşi daha sonra uluslararası ilişkiler çalışmalarında temel bir öneme sahip olmuştur.[8][9][10]

Düşünce ekolleri

Uluslararası ilişkiler teorisinde üç klasik düşünce okulu ve bunları neo-karşıtları (Realizm, neorealizm, liberalizm, neoliberalizm ve konstrüktivizm) dünya sisteminin anarşik olduğu konusunda hemfikir olsalar da devletlerin bu sorunla nasıl başa çıkmaları gerektiğine ve çıktıklarına dair açıklamalarında farklılıklar görülmektedir.

Realizm

Realist teori, devletlerin dünya sisteminde ana aktörler olduğunu ileri sürer. Realistler, devletin anarşik dünya sistemine “kendi kendine yardım” doktrinini benimseyerek karşılık verdiğine ve güvenlik için kendilerinden başka kimseye güvenemeyeceklerine inanırlar.[11] Anarşik sistemde bir devletin davranışının temel güdüsünün hayatta kalmak olduğuna inanırlar ve bunun göreceli olduğunu düşünürler. Bir devletin güvenliğinin artmasının zorunlu olarak diğerlerinin güvenliğinin azalmasına yol açacağını savunurlar. Bu yüzden, devletler sürekli olarak diğerlerinin kendilerinden daha fazla güce sahip olabileceğini ya da daha fazla güç kazanmayı planladığını hesaba katmak zorunda kalırlar ve bu da rekabete ya da dengelemeye yol açar.[12]

Klasik realist filozof Niccolò Machiavelli'ye göre, daha fazla güç arzusu insanlığın kusurlu doğasından kaynaklanır ve bu durum kendisini siyasi dünyaya da taşır ve devletleri sürekli olarak kapasitelerini artırmak için mücadele etmeye yöneltir. Bir diğer realist olan Hans Morgenthau ise “uluslararası politika güç mücadelesidir” diyerek “güç mücadelesi zaman ve mekanda evrenseldir” şeklinde düşüncesini detaylandırmıştır.[13]

Realist teorinin temelinde, gücün askeri terimlerle tanımlanması gerektiği inancı vardır. Realizm, daha güçlü askerî gücün nihai hedeflerine, saldırgan realistler için hegemon olmak ya da savunmacı realistler için güç dengesinin götüreceğini ileri sürer. Joseph Grieco, 1988 tarihli “Anarchy and the Limits of Cooperation” (Anarşi ve İşbirliğinin Sınırları) başlıklı makalesinde şöyle yazmıştır: “Realistlere göre uluslararası anarşi devletler arasında rekabet ve çatışmayı besler ve ortak çıkarları paylaşsalar bile işbirliği yapma isteklerini engeller.”[14] Bu nedenle realistler devletlerin birbirine güvenebileceklerine inanmak için hiçbir neden görmezler ve anarşik dünya sisteminde kendilerine güvenmeleri gerekir (kendi kendine yardım doktrini). Söz konusu devlet kendi güvenliğini sağlarken otomatik olarak diğer devletlerin güvensizliğini de körüklemiş olacaktır. Bu güvensizlik sarmalı “güvenlik ikilemi” olarak bilinir.[15]

Neorealizm

Anarşinin bir sonucu olarak realistlerin kendi kendine yardım kavramı, yapısal gerçekçilik ya da neorealizmin de temelini oluşturur. Neorealistler, uluslararası politikanın önemli konularının çoğunun uluslararası sistemin yapısı ve onun temel özelliği olan anarşi ile açıklanabileceğine inandıkları için genellikle yapısalcılar olarak anılırlar. Machiavelli ve Morgenthau gibi klasik realistler güç politikasını öncelikle insan doğasına bağlarken neorealistler anarşiyi vurgularlar.[16]

Bu fikir ilk olarak Kenneth Waltz tarafından neorealist metni İnsan, Devlet ve Savaş (Man, the Satate and War) eserinde ortaya atılmış ve Uluslararası Politika Teorisi (Theory of International Politics) eserinde genişletilmiştir. Waltz'a göre, uluslararası sistemde devletlerden daha yüksek bir otoritenin bulunmaması, devletlerin hayatta kalmak için yalnızca kendilerine güvenebilecekleri anlamına gelir ve bu da paranoyak bir uyanıklık ve çatışma için hazırlık gerektirir. Waltz, İnsan, Devlet ve Savaş adlı kitabında anarşiyi bir olasılık durumu ya da savaşın “izin verici” bir nedeni olarak tanımlar.[17] Waltz'a göre “savaşlar, onları engelleyecek hiçbir şey olmadığı için ortaya çıkar.”[17] Benzer şekilde Amerikalı siyaset bilimci John Herz de uluslararası anarşinin “saldırganlık ya da benzer faktörlerin yokluğunda bile” güç mücadelesinin merkeziliğini sağladığını savunur ve bir devletin çıkarlarının ve eylemlerinin uluslararası sistemin anarşik yapısı tarafından belirlendiğini vurgular.[18]

Liberalizm

Realizm ve liberalizm uluslararası sistemin anarşik olduğu konusunda hemfikirdir ve kendi çıkarını düşünen devlet her iki teori için de başlangıç noktasıdır. Realizmden farklı olarak liberal teori, uluslararası kurumların anarşinin devletlerarası işbirliği üzerindeki kısıtlayıcı etkilerini azaltabileceğini savunur.[19]

Liberal teori, uluslararası sistemin anarşik olduğunu kabul etmekle birlikte bu anarşinin çeşitli araçlarla düzenlenebileceğini iddia eder. Bunların en önemlileri liberal demokratikleşme, liberal ekonomik bağımlılık ve liberal kurumsalcılıktır.[20] Temel liberal hedef tamamen karşılıklı bağımlı bir dünyadır. Liberal teori, serbest ticaretin varlığının ve yayılmasının çatışma olasılığını azalttığını ileri sürer çünkü “ekonomik olarak birbirine bağımlı devletler, çatışmanın ticareti ve yabancı yatırımı sekteye uğratacağını ve böylece karşı tarafa maliyet getireceği korkusuyla askerileştirilmiş anlaşmazlıklara dahil olmakta isteksizdirler.”[21] Liberal teori, özel ekonomik aktörlerin kapsamlı bir mal ve sermaye alışverişi sürdürdüğü bir devletle savaşa girmenin bir ülkenin çıkarına olmadığını iddia eder.[22]

Dolayısıyla liberallere göre devletler ortak bir zemin arar, ittifaklar kurar ve dünya güçlerini denetleyecek kurumlar oluştururlarsa dünya barışı anarşi altında bile sağlanabilir. Realistler gücün savaş ya da askerî eylem tehdidi yoluyla kazanıldığına inanırlar ve bu güç kapma sistemi nedeniyle kalıcı ittifaklar ya da barış diye bir şey olmadığını söylerler. Liberal düşünceyse devletlerden ziyade ortak kurumlara daha fazla güç atfeder ve devletlerin sahip olduğu bireysel nitelikleri dikkate alarak ortak inanç ve fikirlere dayalı kalıcı ittifaklar fikrine izin verir. Liberaller, sadece devletlerin askeri olarak hayatta kalmasına odaklanmak yerine ortak fikirlerin devletleri karşılıklı bağımlılığa yönlendirebileceğine ve böylece müttefikleri egemenliğe yönelik tehditler olmaktan çıkarabileceğine inanmaktadır. Liberalizm, devletler için gerçek gücün din, dil, ekonomi ve siyasi sistemler gibi devletleri ittifakalar kurmaya ve birbirlerine bağımlı hale getirmeye yönlendirecek ortak fikirlerden geldiğini vurgular.

Bu düşünce, Londra Ekonomi Okulu klasik liberali olan Norman Angell tarafından özetlenmiştir: “Mevcut sistemin istikrarını, ulusumuzun ya da ittifakımızın siyasi ya da askeri üstünlüğüyle, iradesini bir rakibe dayatarak sağlamayız.”[23]

Neoliberalizm

Liberalizmin siyasi ideolojisini uygulama süreci olan neoliberalizm, kurumların “anarşinin devletlerarası işbirliği üzerindeki kısıtlayıcı etkilerini hafifletmediği” yönündeki neorealist iddiaya karşı koymaya çalışmaktadır. Neoliberalizm, anarşik bir devletler sisteminde bile normların, rejimlerin ve kurumların inşası yoluyla işbirliğinin ortaya çıkabileceğini savunur. Neoliberal düşünce, uluslararası sistemin anarşik doğasının “öneminin ve etkisinin” abartıldığını iddia etmekte ve ulus devletlerin diğer ulus devletlere göre göreceli kazançlardan ziyade öncelikle mutlak kazançlarla ilgilendiğini ya da en azından ilgilenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

Realistler ve neorealistler güvenliğin rekabetçi ve göreceli bir kavram olduğunu “herhangi bir devlet için güvenlik kazanımının bir diğeri için güvenlik kaybı anlamına geldiğini” varsaymaktadır. Neoliberaller ise devletlerin güvenliğin işbirliğine dayalı veya kolektif olabileceğini kabul etmeleri gerektiğini savunurlar. Bu sayede devletler başkalarının güvenliğini azaltmadan kendi güvenliklerini artırabilir veya diğer devletlerin güvenliğinin aslında kendileri için değerli olabileceğini kabul edebilirler. Bu nedenle hem neoliberal hem de neoreliast teori, devleti ve çıkarlarını merkeze koyar. Neoliberal teori, neorealistlerin “merkezi olmayan bir sistemde… münkün olan işbirlikçi davranış çeşitlerini” hafife aldıklarını düşündüğü şeye odaklanmaktadır.

Konstrüktivizm

Anarşi kavramı realist, liberal, neorealist, neoliberal teorilerin temelini oluştururken konstrüktivist teori anarşinin uluslararası sistemin temel bir koşulu olduğuna itiraz etmektedir. En etkili modenr konstrüktivist düşünür olan Alexander Wendt’in şu sözü sıklıkla alıntılanır: “Anarşi devletler ne anlıyorsa odur.”[24] Yani anarşi, diğer uluslararası ilişkiler teorisi ekollerinin öngördüğü şekilde uluslararası sisteme içkin değildir, sistemdeki devletlerin bir kurgusudur. Konstrüktivist düşüncenin özünde, neorealizm ve neoliberalizm varsayımlarının aksine uluslararası ilişkilerin birçok temel yönünün doğuştan değil, sosyal olarak inşa edildiği (devam eden sosyal uygulama ve etkileşim süreçleri tarafından biçimlendirildiği) fikri yatmaktadır. Wendt konstrüktivizmin iki temel ilkesini şöyle sıralar:

  • İnsan birlikteliklerinin yapıları maddi güçlerden ziyade paylaşılan fikirler tarafından belirlenir,
  • Amaçsal aktörlerin kimlikleri ve çıkarları, doğası gereği verili olmaktan ziyade bu paylaşılan fikirler tarafından inşa edilir.[25]

Dahası, sosyolog Anthony Giddens’ın fikirlerinden ödünç alan Wendt, aktörlerin (bu durumda devletlerin) belirli bir yapının (bu durumda anarşinin) içeriğini ve etkilerini eylem biçimleri yoluyla etkileyebileceğini öne sürer. Konstüktivizmin 1980'lerdeki oluşum dönemi, neorealizmin baskın uluslararası ilişkiler söylemi olduğu bir döneme denk gelmiştir. Bu nedenle, konstrüktivizmin ilk teorik çalışmaları temel neorealist varsayımlara mydan okumaya odaklanır. Neorealistler anarşinin devletleri belirli şekillerde hareket etmeye zorladığını savunurken konstrüktivizm neorealistlerin yapıya verdiği önemin yanlış olduğunu ve anarşinin niteliklerinin içsel olmadığını ve “sosyal pratik” tarafından inşa edildiğini savunarak bu varsayıma meydan okumaktadır.

Wendt, neorealizmin “yapısının” aslında “iki devletin dost mu düşman mı olacağını, birbirlerinin egemenliğini tanıyıp tanımayacağını, hanedan bağları olup olmayacağını, revizyonist ya da statükocu güçler olup olmayacağını vb.” öngöremediğini ileri sürmektedir.[26] Wendt bu temel konstrüktivist fikri, anarşinin özünde kendi kendine yardım sistemi olmadığını ve devletlerin anarşiye nasıl tepki vereceğinin onu algılama biçimlerine bağlı olduğunu ileri sürerek genişletmektedir. Wendt'e göre, eğer devletler güvenliğin işbirlikçi ya da kolektif olabileceğini, yani başkalarının güvenliğini azaltmadan kendi güvenliklerini artırabileceklerini ya da diğer devletlerin güvenliğini aslında kendileri için değerli olabileceğini kabul edebilirlerse anarşi hiçbir şekilde kendi kendine yardıma yol açmayacaktır.

Dolayısıyla konstrüktivistler, devletlerin uygulamaları aracılığıyla bu anarşi kültürünü sürdürebileceklerini ya da bozabileceklerini bunun da uluslararası sistemin normatif temelini doğrulayabileceğini ya da sorgulayabileceğini ileri sürmektedir. Konstrüktivistler için insanlar savaş hakkında fikirlerini ve farklı durumlara sosyal olarak kabul edilebilir tepkilerini ayarladıkça duruma henüz bilinmeyen bir bakış açısının ortaya çıkması bile mümkündür.

Konstrüktivist düşünce, Wendt'in konstrüktivist metni “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur: Güç Politikalarının Sosyal İnşası” metninde şu şekilde özetlenmiştir: “Kendi kendine yardım ve güç politikalarının anarşiden ne mantıksal ne de tesadüfi olarak kaynaklanmadığını ve eğer bugün kendimizi kendi kendine yardım dünyasında buluyorsak bunun yapıdan değil süreçten kaynaklandığını savunuyorum. Anarşinin, bir kimlik ve çıkar yapısını diğerine tercih eden ve yaratan pratiklerden ayrı bir “mantığı” yoktur. Yapının süreçten ayrı bir varlığı ya da gündelik gücü yoktur. Kendi kendine yardım ve güç politikaları anarşinin temel özellikleri değil, kurumlarıdır. Anarşi, devletler ne anlıyorsa odur.”[27]

Eleştiriler, sentezler ve genişletmeler

Birçok akademisyen geleneksel uluslararası ilişkiler paradigmalarını ya temelde sorunlu ya da kullanılmayacak kadar basit bulmuştur. David Lake, “-izm”lerin teorik ilerlemeyi geliştirmekten ziyade engellediğini ve bir kenara atılmaları gerektiğini savunmaktadır.[28] Gideon Rose, neorealizmi geleneksel veya klasik realizmden gelen içgörülerle zenginleştirmeye çalışan akademisyenleri tanımlamak için “neoklasik realizm” terimini ortaya atmıştır.[29] John H. Herz, realizm ve liberalizmi “realist liberalizm” olarak adlandırdığı bir sentezde birleştirmeye çalışmıştır.[30] Bear F. Braumoeller, realizm ve liberalizmi birleştiren bir teori türetmiş, test etmiş ve biri olmadan diğerinin Büyük Güç davranışını açıklamak için yeterli olmadığını göstermiştir.[31]

Zorlukları

Charles Kindleberger, Stephen D. Krasner ve Robert Gilpin gibi akademisyenler, uluslararası sistemin anarşik olmadığını aksine hiyerarşiler içerdiğini savunmaktadır.[32][33][34] Bu akademisyenler, uluslararası sistemin anarşinin etkilerini değiştiren ve hafifleten hegemonya ile karakterize olduğunu savunmaktadır.[35][36]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Milner, Helen (1991). "The Assumption of Anarchy in International Relations Theory: A Critique". Review of International Studies. 17 (1). ss. 67-85. doi:10.1017/S026021050011232X. ISSN 0260-2105. JSTOR 20097244. 11 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2023. 
  2. ^ Wendt, Alexander (1992). "Anarchy is what States Make of it: The Social Construction of Power Politics". International Organization. 46 (2). ss. 391-425. doi:10.1017/S0020818300027764. ISSN 0020-8183. JSTOR 2706858. 2 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2023. 
  3. ^ Roberts, James, "Anarchy", in The Internet Encyclopaedia of International Relations, Towson University
  4. ^ "Sign In". International Relations. 20 (2). June 2006. ss. 231-243. doi:10.1177/0047117806063851. 
  5. ^ Osiander, Andreas (1 Eylül 1998). "Rereading Early Twentieth-Century IR Theory: Idealism Revisited". International Studies Quarterly. 42 (3). ss. 409-432. doi:10.1111/0020-8833.00090. ISSN 1468-2478. 
  6. ^ a b c Donnelly, Jack (1 Kasım 2015). "The discourse of anarchy in IR". International Theory. 7 (3). ss. 393-425. doi:10.1017/S1752971915000111. ISSN 1752-9727. 
  7. ^ Oye, Kenneth A. (21 Mart 1986). Oye, K.A.: Cooperation under Anarchy (Paperback). Princeton University Press. ISBN 9780691022406. 11 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2015. 
  8. ^ Milner, Helen (1 Ocak 1991). "The assumption of anarchy in international relations theory: a critique". Review of International Studies. 17 (1). ss. 67-85. doi:10.1017/S026021050011232X. ISSN 1469-9044. 
  9. ^ Lake, David A. (26 Haziran 2009). Hierarchy in International Relations. Cornell Studies in Political Economy. Ithaca, NY: Cornell University Press. ISBN 978-0-8014-7715-7. 3 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2023. 
  10. ^ Miller, Benjamin (1995). When Opponents Cooperate. The University of Michigan Press. University of Michigan Press. ISBN 978-0-472-10458-1. Erişim tarihi: 15 Aralık 2015. 
  11. ^ Elman, Colin, "Realism", in Paul Williams (ed.), Security Studies: An Introduction, Routledge: New York, 2008, pp. 15–27.
  12. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; elman2 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  13. ^ Hans Morgenthau, Politics Among Nations: The Struggle for Power and Peace, Fifth Edition, (New York: Alfred A. Knopf, 1978) pp. 4–15.
  14. ^ Grieco, Joseph, "Anarchy and the Limits of Cooperation: A Realist Critique of the Newest Liberal Institutionalism", International Organization, 1988, 42 (3), 485–507.
  15. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; elman3 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  16. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; elman4 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  17. ^ a b Waltz, Kenneth (1954). Man, the State, and War: A Theoretical Analysis. New York, NY: Columbia University Press. ISBN 9780231125376. 
  18. ^ Donnelly, Jack, Realism and International Relations (Cambridge University Press, 2000), p. 12
  19. ^ Grieco, Joseph, "Anarchy and the Limits of Cooperation: A Realist Critique of the Newest Liberal Institutionalism", International Organization, 1988, 42(3), 485–507.
  20. ^ Dunne, Timothy, "Liberalism", in The Globalization of World Politics: An Introduction to International Relations, eds. Baylis, John and Steve Smith, (Oxford University Press, Oxford, 1997) p. 150
  21. ^ Margit Bussmann, "Foreign Direct Investment and Militarized International Conflict", Journal of Peace Research 47, no. 2 (2010): 143–153.
  22. ^ Russett, Bruce; Oneal, John R. (2000). Triangulating Peace: Democracy, Interdependence, and International Organizations. W. W. Norton & Company. ISBN 978-0393976847. 
  23. ^ Norman Angell, The Great Illusion, (New York: G.P. Putnam’s Sons, 1909) p. 137.
  24. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :22 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  25. ^ Wendt, Alexander, Social Theory of International Politics, (Cambridge: Cambridge University Press, 1999)
  26. ^ Wendt, Alexander, "Anarchy is what States Make of It: the Social Construction of Power Politics", International Organization 46, number 2 (Spring 1992): 391–425.
  27. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; :23 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  28. ^ Lake, David A. (1 Haziran 2011). "Why "isms" Are Evil: Theory, Epistemology, and Academic Sects as Impediments to Understanding and Progress1". International Studies Quarterly. 55 (2): 465-480. CiteSeerX 10.1.1.419.4070 $2. doi:10.1111/j.1468-2478.2011.00661.x. ISSN 1468-2478. 
  29. ^ Rose, Gideon (1 Ekim 1998). "Neoclassical Realism and Theories of Foreign Policy". World Politics. 51 (1): 144-172. doi:10.1017/S0043887100007814. ISSN 1086-3338. 
  30. ^ Herz, John H. (1959). Political Realism and Political Idealism. University of Chicago Press. 
  31. ^ Braumoeller, Bear (2013). The Great Powers and the International System: Systemic Theory in Empirical Perspective. New York: Cambridge University Press. ISBN 978-1107659186. 
  32. ^ Lake, David A. (2011). Hierarchy in International Relations (İngilizce). Cornell University Press. doi:10.7591/9780801458934. ISBN 978-0-8014-5893-4. 7 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 
  33. ^ Mattern, Janice Bially; Zarakol, Ayşe (2016). Adler-Nissen (Ed.). "Hierarchies in World Politics". International Organization. 70 (3): 623-654. doi:10.1017/S0020818316000126. ISSN 0020-8183. JSTOR 24758132. 7 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 
  34. ^ Mcconaughey, Meghan; Musgrave, Paul; Nexon, Daniel H. (2018). "Beyond anarchy: logics of political organization, hierarchy, and international structure". International Theory (İngilizce). 10 (2): 181-218. doi:10.1017/S1752971918000040. ISSN 1752-9719. 7 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 
  35. ^ Cohen, Benjamin J. (2008). International Political Economy: An Intellectual History (İngilizce). Princeton University Press. ss. 66-74. ISBN 978-0-691-13569-4. 2 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 
  36. ^ Webb, Michael C.; Krasner, Stephen D. (1989). "Hegemonic Stability Theory: An Empirical Assessment". Review of International Studies. 15 (2): 183-198. doi:10.1017/S0260210500112999. ISSN 0260-2105. JSTOR 20097178. 20 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ocak 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

Neo-neo tartışması, Uluslararası ilişkilerde uluslararası sistemin yapısına yönelik teoriler olan neorealizm ve neoliberalizm arasındaki tartışmalardır.

<span class="mw-page-title-main">Realizm (uluslararası ilişkiler)</span>

Realizm, uluslararası ilişkiler teorisi geleneklerinden biridir. Uluslararası anarşi ve güç politikası konularını merkeze alan Realizm felsefi olarak temelde Thomas Hobbes ve Niccolo Machiavelli’nin çalışmalarına dayanmaktadır. Realizm bir uluslararası ilişkiler yaklaşımı olarak, 20. yüzyılda iki savaş arası dönemde ortaya çıkmıştır.

Uluslararası ilişkiler teorileri uluslararası ilişkilerin kuramsal perspektiften çalışma alanıdır. Analiz edilebilen uluslararası ilişkilere kavramsal çerçeveden bakılabilmeye olanak sağlar. Ole Holsti uluslararası ilişkiler teorilerini, yalnızca teoriyle alakalı göze çarpan olayları görmeye olanak sağlayan renkli bir güneş gözlüğüne benzeterek tanımlamaktadır. Örneğin realizmi savunan bir kimse, konstrüktivizmi savunan bir kimsenin çok önemli gördüğü bir olayı tam aksine hiç umursamayabilir. Uluslararası ilişkiler teorilerinde üç temel teori vardır: realizm, liberalizm ve inşacılıktır.

Neorealizm veya yapısal gerçekçilik, 1979'da Kenneth Waltz'un Uluslararası Politika Teorisi kitabının yayınlanmasıyla ilişkilendirilebilen uluslararası ilişkiler teorisinde bir eğilimdir. Waltz sistematik bir yaklaşımı savunuyor: uluslararası yapı devlet davranışında bir kısıtlama görevi görüyor, böylece sadece sonuçları beklenen eylem aralığına giren devletler hayatta kalıyor. Bu sistem, firmaların piyasaya dayalı bir dizi ürün ve miktar için fiyat belirledikleri bir mikroekonomik modele benzerdir.

Saldırgan realizm, uluslararası ilişkilerde neorealist düşünceye ait yapısal bir teoridir ve siyaset bilimci John Mearsheimer tarafından savunmacı realizme tepki olarak ortaya atılmıştır. Saldırgan realizm, uluslararası sistemin anarşik doğasının uluslararası politikada saldırgan devlet davranışlarının teşvik edilmesinden sorumlu olduğunu savunur. Teori, büyük güçleri, uluslararası sisteme hükmetme yönündeki tutarlı amaçları doğrultusunda dengeleme stratejileri yerine sorumluluk yükleme ve kendi reklamını yapmaya öncelik veren yani gücü maksimize eden revizyonistler olarak tasvir ederek savunmacı realizmden temelde ayrılır. Teori, uluslararası ilişkilerin incelenmesi ve anlaşılması için önemli alternatif katkılar getirmekte ancak bir eleştiri konusu olmaya devam etmektedir.

Savunmacı realizm ya da savunmacı neorealizm, uluslararası ilişkilerde neorealizm ekolünden yapısal bir teoridir. Teori, siyaset bilimci Kenneth Waltz’un Uluslararası Politika Teorisi’nde temellenmektedir. Waltz, uluslararası sistemin anarşik yapısının, devletleri millî güvenliklerini sağlamak için ılımlı ve çekingen politikalar izlemeye teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, saldırgan realizm ise devletlerin tahakküm ve hegemonya yoluyla güvenliklerini sağlamak için güçlerini ve etkilerini en üst düzeye çıkarmaya çalıştıklarını varsaymaktadır. Savunmacı neorealizm, saldırgan neorealistler tarafından teşvik edilen saldırgan politikaların devletlerin güç dengesi teorisine uyma eğilimini bozduğunu ve birincil hedef olarak iddia ettikleri güvenlik durumunu bozduğunu ileri sürer. Savunmacı realizm ne devletlerarası çatışmanın gerçekliğini ne de devlet genişlemesi için politikaların varlığını reddeder, ancak bu teşviklerin düzensiz olduğunu ileri sürerler. Savunmacı neorealizm, çatışmanın patlak vermesini açıklamak için güvenlik ikilemine, coğrafya gibi “yapısal değişkenlere” ve elitlerin inanç ve algılarına işaret eder.

<span class="mw-page-title-main">Güç dengesi (uluslararası ilişkiler)</span>

Uluslararası ilişkilerde güç dengesi teorisi, devletlerin herhangi bir devletin diğerlerine üstünlük kuracak kadar askerî güç kazanmasını önleyerek hayatta kalmalarını güvence altına alabileceğini öne süren teoridir. Teori, bir devlet çok daha güçlü hale gelirse daha zayıf komşularından yararlanacağını ve böylece onları savunma amaçlı bir koalisyona iteceğini öngörür. Bazı realistler, rakip koalisyonlar arasında güç dengesi olduğunda saldırganlığın karlı olmamasından dolayı güç dengesi sisteminin, baskın bir devletin olduğu bir sistemden daha istikrarlı olduğunu savunurlar.

İnsan, Devlet ve Savaş, realist akademisyen Kenneth Waltz tarafından 1959 yılında uluslararası ilişkiler üzerine yazılmış bir kitaptır.

Uluslararası Politika Teorisi, Kenneth Waltz’un uluslararası ilişkileri açıklamak için yapısal realist bir teori olan neorealizmi oluşturduğu 1979 tarihli uluslararası ilişkiler teorisi kitabıdır. Waltz, neoklasik ekonomi teorisini dikkate alarak uluslararası siyasi sistemin temel “düzenleyici ilkesinin” anarşi olduğunu ve bunun da “işlevsel olarak farklılaşmamış”, “üstlük ve astlık ilişkilerinden” yoksun, yalnızca farklı yetenekleriyle ayırt edilen bireysel devlet aktörlerinin varlığıyla tanımlandığını ileri sürmüştür.

Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur: Güç Politikalarının Sosyal İnşası, Alexander Wendt tarafından 1992 yılında International Organization dergisinde yayınlanan ve uluslararası ilişkiler teorisine konstrüktivist bir yaklaşımın ana hatlarını çizen bir makaledir.

Hegemonyadan Sonra, Robert Keohane tarafından 1984 yılında yayımlanan bir kitaptır. Liberal kurumsalcı bir uluslararası ilişkiler teorisinin önde gelen metinlerinden birisidir. Kitap, anlamlı bir uluslararası işbirliğinin mümkün olmadığına dair neorealist iddialara ve uluslararası işbirliğinin yalnızca hegemonya altında mümkün olduğun dair hegemonyacı istikrar teorisi iddialarına meydan okumaktadır. Kitap, yeni kurumsal iktisadın içgörülerini uluslararası ilişkilere uygulamaktadır. Kitap, aktörler ve uluslararası sistem hakkındaki realist varsayımların mantıksal olarak anlamlı bir işbirliğinin mümkün olduğu sonucuna nasıl yol açabileceğini göstermektedir.

Anarşik Toplum: Dünya Siyasetinde Düzen Üzerine Bir Çalışma, Hedley Bull'un 1977'de yayımlanan kitabıdır ve İngiliz Okulu uluslararası ilişkiler teorisi ekolünün kurucu metinlerinden biridir. Kitabın başlığı uluslararası sistemdeki anarşi varsayımına atıfta bulunmakta ve uluslararası bir toplumun varlığını savunmaktadır.

Tehdit dengesi teorisi, Stephen M. Walt tarafından 1985 yılında International Security dergisinde yayınlanan “Alliance Formation and the Balance of World Power” adlı makalesinde ortaya atılmıştır. Daha sonra “The Origins of Alliances” (1987) adlı kitabında daha da detaylandırılmıştır. Teori, neorealist uluslararası ilişkiler okulundaki popüler güç dengesi teorisini değiştirmiştir.

Uluslararası ilişkilerde konstrüktivizm ya da inşacılık, uluslararası ilişkilerin önemli yönlerinin düşünsel faktörler tarafından şekillendirildiğini ileri süren bir sosyal teoridir. En önemli düşünsel faktörler kolektif olarak sahip olunanlardır, kolektif olarak sahip olunan bu inançlar aktörlerin çıkarlarını ve kimliklerini inşa eder.

<span class="mw-page-title-main">Dengeleme (uluslararası ilişkiler)</span>

Dengeleme kavramı, realist düşünce ekolünün en etkili teorisi olan ve çok devletli bir sistemde hegemonya oluşumunun ulaşılamaz olduğunu çünkü hegemonyanın diğer devletler tarafından bir tehdit olarak algılandığını ve bunun da potansiyel bir hegemona karşı dengeleme yapmalarına neden olduğunu varsayan güç dengesi teorisinden türemiştir.

Prangalanmak (chain-ganging), uluslararası ilişkiler alanında, birkaç devletin ittifak veya koalisyonlarla katılması nedeniyle devletlerarası çatışma olasılığının yükselmesini tanımlayan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Klasik realizm (uluslararası ilişkiler)</span>

Klasik realizm, realist düşünce okulundan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Realizm şu varsayımlarda bulunur: devletler uluslararası ilişkiler sisteminin ana aktörleridir, uluslararası bir uluslararası otorite yoktur, devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder ve devletler kendilerini korumak için güce ulaşmaya çalışır. Klasik realizm, devlet davranışını ve devletlerarası çatışmanın nedenlerini açıklamada insan doğasını ve iç politikayı özel bir vurgu yapmasından dolayı diğer realizm türlerinden ayrılır. Klasik realist teori, insan doğasına dair kötümser bir bakış açısını benimser ve insanların doğası gereği iyiliksever olmadığını ve bunun yerine çıkarcı olduklarını, korku ya da saldırganlıkla hareket ettiklerini savunur. Ayrıca, bu insan doğasının uluslararası anarşi nedeniyle devletler tarafından uluslararası politikaya yansıtıldığını vurgular.

Liberal kurumsalcılık, devletler arasında uluslararası işbirliğinin mümkün ve sürdürülebilir olduğunu ve bu işbirliğinin çatışma ve rekabeti azaltabileceğini savunan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Neoliberalizm, liberalizmin gözden geçirilmiş bir versiyonudur. Neorealizm ile birlikte liberal kurumsalcılık, uluslararası ilişkilere yönelik en etkili iki çağdaş yaklaşımdan biridir.

Ulusal çıkar, egemen bir devletin hedefleri ve hırslarıdır ve hükûmetin amacı olarak kabul edilir.