
Fil, hortumlular takımının filgiller (Elephantidae) familyasını oluşturan memeli bir hayvandır. Geleneksel olarak Asya fili ve Afrika fili olmak üzere iki türü tanınır; ancak bazı kanıtlara dayanarak Afrika savan fili ile Afrika orman filinin de iki ayrı tür olduğu öne sürülür. Filler, Sahra altı Afrika ile Güney ve Güneydoğu Asya'da bulunur. İçinde mamutlar ve mastodonlar gibi soyu tükenmiş türleri de barındıran hortumlular takımından günümüzde soyunu sürdüren bir tek filler kalmıştır. Karada yaşayan en büyük hayvan olan Afrika filinin erkeği 4 m boya ve 7.000 kg ağırlığa ulaşabilir. Fillerin dikkat çekici ve ayırt edici özellikleri arasında, nesneleri yakalamak gibi çeşitli amaçlar için kullanılan uzun hortumları başta gelir. Uzun ve sivri olan kesici dişlerini nesneleri taşımak, yeri kazmak için kullanırlar. Fildişinin kaynağı olan bu kesici dişler aynı zamanda dövüşürken silah olarak da kullanılır. Filin büyük ve geniş kulakları vücut ısısını kontrol etmeye yarar. Afrika fillerinin kulakları daha büyük olur ve sırtları içbükeydir. Asya fillerinin ise kulakları daha küçük olur ve sırtları dışbükey ya da düzdür.

Orycteropodidae, afrotherian memelilerin mevcut bir familyasıdır. Birçok fosil türü olmasına rağmen, günümüzde hayatta kalan tek tür, Orycteropus afer, yer domuzudur. Orycteropodidae, Tubulidentata takımındaki tek familya olarak kabul edilir, bu nedenle ikisi eşanlamlıdır.

Hortumlular, en çok dikkati çeken özellikleri olan hortumları ile adlandırılmış bir memeli takımı. Günümüzde tek yaşayan temsilcileri fillerdir.

Yünlü mamut veya kıllı mamut, Pleistosen'de Avrasya ile Kuzey Amerika'da yaşamış ve Holosen'de soyu tükenmiş bir mamut türü.

Elephas, hortumlular (Proboscidea) takımının günümüzde yaşayan iki fil cinsinden biridir. Cinsin soyu tükenmemiş tek türü ise Asya filidir Elephas maximus.

Afrika orman fili Kongo Havzası'nda bulunan ve ormanlarda yaşayan bir fil türüdür. Geleneksel olarak Afrika filinin sinonimi ya da bir alt türü olarak değerlendirilen Afrika orman filinin 2010 tarihli bir bilimsel makalede Loxodonta cyclotis bilimsel adı ile ayrı bir tür olarak sınıflandırılması önerilmiştir. Bu yeni sınıflandırma ile Afrika orman fili soyu tükenmemiş fil türleri içinde en küçüğü ancak yaşayan kara hayvanları içinde de en büyüğü olmaktadır. Kongo Havzası'nın kriptozoologlar tarafından Loxodonta pumilio adıyla ayrı bir tür olarak görülen pigme fillerinin küçük cüsseleri ve erken olgunlaşmalarının nedeninin çevresel koşullar olması mümkündür. Erişkin pigme fillerin 900 kg. kadar az bir ağırlığa sahip olduğu kaydedilmiştir.

Numidotherium Kuzey Afrika'da yaklaşık 46 milyon yıl önce Eosen'in ortalarında yaşamış olan ve fosil kalıntıları 1984'te bulunan, hortumlular takımından soyu tükenmiş bir cinstir.

Moeritherium içinde çeşitli soyu tükenmiş türleri barındıran, hortumlular (Proboscidea) familyasında bir cins. Bu hayvanlar fil ve deniz inekleri ile akrabadır. Eosen döneminde yaşamışlardır.
Eritreum Kuzeydoğu Afrika'da yaklaşık 27 milyon yıl önce Oligosen'in sonlarında yaşamış olan hortumlular takımından soyu tükenmiş hayvan cinsidir. Tip türü E. melakeghebrekristosi'dir. Günümüzde yaşayan filler ile ataları arasındaki kayıp halka olduğu düşünülmektedir. Günümüzdeki fillerde görülen yatay diş ilerlemesine sahip olan bilinen en eski fosillerdir. Yaklaşık 484 kg. ağırlığında olduğu ve omuz yüksekliğinin 1,3 m. olduğu tahmin edilmektedir.

Deinotheriidae, Tersiyer devrinde önce Afrika'da ortaya çıkmış ve oradan Asya'nın güneyine ve Avrupa'ya yayılmış olan hortumlular (Proboscidea) takımından soyu tükenmiş bir familyadır. Yaşadıkları sürece çok büyük değişikliğe uğramamışlardır ancak cüsseleri giderek büyümüş ve Miyosen'in sonlarına doğru karada yaşayan en büyük hayvanlar olmuşlardır. En ayırt edici özellikleri alt çenelerinde aşağıya doğru kıvrılarak uzayan dişleridir.

Gomphotheriidae Miyosen ile Pliyosen devirlerinde günümüzden 12 ila 1,6 milyon yıl önce yaşamış olan hortumlular takımında fil benzeri hayvanların oluşturduğu soyu tükenmiş bir familyadır. Kuzey Amerika'da yaygın olarak bulunmaktaydılar. Bazı cinsleri Avrasya, Beringia ve Güney Amerika'da da yaşamıştır. Yaklaşık 5 milyon yıl önceden başlayarak yerlerini günümüzün filleri almıştır. Ancak Cuvieronius cinsinde yer alan ve Güney Amerika'da yaşayan iki türü MÖ 9100 yıllarına kadar yaşamıştır. Stegomastodon cinsinin MÖ 6060 yılından kalma kalıntılarına Kolombiya'da rastlanmıştır. Ayrıca Meksika ve Orta Amerika'da da Pleistosen'in sonlarına kadar yaşamışlardır.

Gomphotherium Miyosen devrinin başlarında Kuzey Amerika'da evrimleşmiş ve 13,6 ila 3,6 milyon yıl önce yaşamış olan hortumlular takımından Gomphotheriidae familyasında sınıflandırılan soyu tükenmiş bir hayvan cinsidir.

Loxodonta atlantica Afrika'da yaşamış olan Loxodonta cinsinden soyu tükenmiş bir fil türüdür. Afrika filinden daha iri cüsseliydi ve daha fazla azı dişine sahipti. Bulunan kalıntılar arasında Cezayir'de Pleistosen devrinin başından, Güney Afrika'da Pleistosen'in ortasından ve Etiyopya'da Pleistosen devrinin sonlarından fosiller vardır. L. atlantica türünün L. adaurora türünden evrimleşmiş olabilir; ancak 2009 yılında yapılan bir analizde L. atlantica türünün L. exoptata türünden evrimleştiği ve L. africana türünün atası olduğu ortaya konmuştur. Tür iki alt türe ayrılmıştır: Kuzey Afrika'da L. atlantica atlantica ve Güney Afrika'da L. atlantica zulu.

Mammutidae, Miyosen ile Pleistosen ya da Holosen arasında yaşamış olan, hortumlular takımından soyu tükenmiş bir familyadır. Familya ilk olarak 1922 yılında Mammut (mastodonlar) cinsinin fosil kemiklerinin incelenmesi sonucunda tanımlanmış ve o zamandan beri değişik şekillerde sınıflandırılmıştır. Mastodon adı Yunanca μαστός "meme" ve ὀδούς "diş" kelimelerinden gelir ve bu familyayı diğer familyalardan ayıran özelliği tanımlar.

Filgiller (Elephantidae), fillerin yanı sıra, mamutlar gibi soyu tükenmiş akrabalarından oluşan bir taksonomik familyadır. Bu hayvanlar, hortumları ve dişleri olan, büyük karasal memelilerdir. Familyanın çoğu cinsleri ve türlerinin soyu tükenmiştir. Günümüzde sadece iki cinsi, Afrika fili (Loxodonta) ve Asya fili (Elephas), yaşamaktadır.

Hominidae'nin Homininae ve Ponginae alt familyalarına filogenetik bölünmesi, kabaca 18 ila 14 milyon yıl önce, orta Miyosen'e tarihlenir. Bu bölünme aynı zamanda Pittsburgh Üniversitesi Sanat ve Bilim Okulu'nda antropoloji profesörü olan Jeffrey H. Schwartz ve Buffalo Müzesi'nde bilim direktörü John Grehan tarafından "orangutan- insan son ortak atası" olarak anılır.

Embrithopoda, en çok Fayum'dan ünlü Geç Eosen'de yaşamış Arsinoitherium ile bilinen paenungulate takımı. Arsinoitherium, kafatası bir çift devasa boynuzla donatılmış, iri, gergedan büyüklüğünde bir hayvandı, ne dişleri ne de büyümüş köpek dişleri mevcuttu ve yanak dişleri bilophodont ve hipsodont formdaydı. Romanya ve orta Türkiye'de daha eski ve daha ilkel, boynuzsuz embrithopodların dişleri bulunmuştur.

Astrapotherium, küçük bir file veya büyük bir tapire belli belirsiz benzeyen, soyu tükenmiş bir Güney Amerika memelisidir. Bununla birlikte, filler veya tapirlerle ilişkili değildi, bunun yerine soyu tükenmiş diğer Güney Amerika toynaklılarıyla ilişkiliydi. Fosilleri Erken Miyosen'den Orta Miyosen'e tarihlendirilmiştir. A. magnus türü fosil kalıntıları Arjantin'deki Santa Cruz Formasyonu'nda bulunmuştur. Arjantin ve Şili'deki Deseado, Sarmiento ve Aisol Formasyonlarında başka fosiller de bulunmuştur.
Gomphotherium kara köprüsü, yaklaşık 19 milyon yıl önce ile 15 milyon yıl önce arasında Avrasya'yı Arap Plakasına bağlayan bir kara köprüsüydü.

Palaeoloxodon cypriotes, Geç Pleistosen döneminde Kıbrıs adasında yaşayan soyu tükenmiş bir cüce fil türüdür. Kalıntılar, adanın kuzeyinde bulunan 44 azı dişinden, güneydoğuda bulunan 7 azı dişinden, ölçülebilen tek bir uyluk kemiğinden ve çok seyrek ek kemik ve diş parçaları arasındaki tek bir savunma dişinden oluşuyor. Azı dişleri, büyük düz dişli filden (Palaeoloxodon antiquus) türediği düşüncesini destekler. Tür muhtemelen geç Orta Pleistosen yaşlı daha eski, daha büyük olan P. xylophagou'dan türemiştir; bu tür, belki düşük deniz seviyelerinin Kıbrıs ve Küçük Asya arasında düşük olasılıklı bir deniz geçişine müsaade ettiği Pleistosen buzul maksimumu sırasında adaya ulaşmıştı. Sonraki izolasyon dönemlerinde popülasyon, var olan azı dişi fosil dizisinin bir dereceye kadar doğruladığı, ada cüceliğinin evrim mekanizmaları dahilinde uyum sağladı. Tam gelişmiş Palaeoloxodon cypriotes'in ağırlığı 200 kg'dan fazla değildi ve yaklaşık 1 metre yüksekliğe sahipti. Türün soyu yaklaşık 12.000 yıl önce, insanların Kıbrıs'ta ilk kolonileştiği sıralarda tükenmişti.