İçeriğe atla

Anı

Anı, edebiyatta kişisel yaşantının bütününü veya belli bölümlerini kapsayan, bu dönemlerdeki gözlemleri dile getirmek amacıyla yazılmış metinlerdir. Otobiyografi ile karıştırılabilen anı, ondan dışsal olaylara verdiği önem ile ayrılır. Anıda kişisel yaşam izlenimlerinin yanı sıra bu izlenimlerin dış boyutları da geniş olarak yer alır. Otobiyografide yazar öncelikle kendilerini konu edinirken anı yazarları çoğunlukla çeşitli tarihsel olaylarda rol oynamış veya bu olayların yakın gözlemcisi olmuş kişilerdir.[1]

Genel konuları ve çeşitleri

Anılar genellikle siyasi anı ve edebi anı olmak üzere iki kategoriye ayrılır ancak bunlar kesin sınırlandırmalar değildir. Bir siyasi anı kitabında edebî anılar da olabilmektedir. Kimi anı kitapları da toplum içinde belli özellikleriyle seçilmiş kişilerin portrelerinden oluşmaktadır.

Anı türünün en bilinen örnekleri Cevat Şakir Kabaağaçlı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edib Adıvar ve Falih Rıfkı Atay vermiştir. Mavi Sürgün, Falih Rıfkı'nın Çankaya, Halide Edib'in Mor Salkımlı Ev ile Türk'ün Ateşle İmtihanı ve Yakup Kadri'nin Gençlik ve Edebiyat Hatıraları anı türünün cumhuriyet dönemindeki en güzel örnekleridir.

Anılar iki başlık halinde incelenir:

A) Olay merkezli anılar: Bu tür metinlerde yazar yaşadığı ya da tanık olduğu olayları anlatır.

B) Kişi merkezli anılar: Bazı kişilerin yazar üzerinde bıraktığı izlenimlerin ya da onlarla yaşanan bazı olayların anlatımı üzerinde kurulmuş kişilerin türlü özellikleri üzerinde yoğunlaşmış metinlerdir. Yazar tanıdığı kişilerin portrelerini çizer onların kendisinde bıraktığı izlenimleri aktarır onlarla yaşanmış ilginç ve önemli olayları dile getirir.

Özellikleri

  • Geçmiş, bir kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
  • Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
  • Okur düşünülerek yazıldığından içtendir ve bu yönüyle çok tutulur.
  • Her zaman nesnel anlatım söz konusu değildir, genellikle öznel anlatım görülür.
  • Yazar, çoğu zaman geçmişte yaşadığı olayları anlatır.

Tarihçe

  • Batı'da çok yaygın bir tür olup ilk örneğini eski Yunan sanatçısı Ksenophon’un “Anabasis” adlı eseriyle vermiştir. Yunan filozofu Eflatun’un birçok eseri bu türdendir.
  • 18. yüzyılda J. J. Rousseau’nun “ İtiraflar”, Goldoni’nin “İyilik Sever Somurtkan”, Goethe’nin “Şiir ve Gerçek”, Andre Gide’nin “Jurnaller” adlı eseri bu alanda önemli eserlerdir.
  • 19. yüzyılda Fransız edebiyatında Victor Hugo’nun ”Gördüklerim”, Stendhal'ın “Bir Bencilin Anıları``, Verlaine’nın "İtiraflar“ Rus yazar Tolstoy'un İtiraflarım” adlı eseri bu alanda önemli eserlerdir.
  • 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük oranda Fransız etkisindeki Tanzimat Dönemi'nde ilk örnekler görülmeye başlandı. Akif Paşa’nın Tabsıra, Namık Kemal’in Magosa Mektupları ve Ziya Paşa’nın Defter-i Amâl eserleri bu türün ilk örnekleri olarak kabul edilmiştir.

Anı ile günlüğün karşılaştırması

Anı ile günlük karıştırılmamalıdır. Anı geçmişe dönüktür. Yaşanmış, bitmiş olayların üzerinden uzunca bir zaman geçtikten sonra yazılan yazı türleridir. Günlük ise içinde bulunulan zamana yöneliktir.

  1. Anı da günlük gibi bir kişinin başından geçen gerçek yaşantılardan kaynaklanan yazı türüdür.
  2. Günlük yaşanırken anı ise yaşandıktan sonra yazılır.
  3. Anılar, yazarların yaşlılık çağlarında yazdıkları ve yaşamları boyunca karşılaştıkları olayları kafasında iz bırakmış olan olayları nesnel bir şekilde ortaya koyan yazılardır. Günlükler ise daha öznel, derin, içten ve ruhun derinliklerinden kopup gelen anlık duygu ve düşünceler hakimdir.
  4. Anı yazılarının anlatım açısından kurgusal niteliklere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Günlükler ise kurgudan uzak yoğun düşüncelerin toplamıdır.

Kaynakça

  1. ^ Öğretici Metinler 28 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Erişim tarihi: 26 Mayıs 2016

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Roman</span> bir kişi ya da bir grup insanın başından geçenleri, onların iç ve dış yaşantılarını belli bir kronolojik, mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek öyküleyen uzun kurgusal anlatı

Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Biyografi</span> Bir insanın yaşamındaki olayların belirli bir sıraya göre anlatıldığı edebiyat türüdür

Biyografi ya da yaşam öyküsü, bir kişinin yaşamını ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir edebiyat türüdür. Kişi kendi hayatını anlatıyorsa buna otobiyografi, şairlerin yaşam hikâyesi anlatılıyorsa da buna tezkire denir. Biyografiler eğitim, iş, ilişkiler ve ölüm gibi temel olaylardan daha fazlasını içerir. Bir biyografi, bir konunun yaşam öyküsünü sunar, deneyimle ilgili samimi ayrıntılar da dahil olmak üzere yaşamlarının çeşitli yönlerini vurgular ve öznenin kişiliğinin bir analizini içerir.

Eleştiri, bir kişi, eser ya da konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinlerdir. Sanat, edebiyat, düşünce eserlerini hem öz hem yapı yönünde açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp belirten yazıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hikâye</span> gerçek ya da tasarlanmış olayları ilgiyi çekecek bir biçimde anlatan, genellikle beş on sayfadan oluşan düzyazı türü

Hikâye ya da öykü, gerçek ya da gerçeğe yakın bir olayı aktaran kısa, düzyazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatım türlerinden ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Falih Rıfkı Atay</span> Türk gazeteci ve yazar

Falih Rıfkı Atay, İstiklâl Madalyası sahibi Türk yazar, gazeteci ve milletvekili.

<span class="mw-page-title-main">Otobiyografi</span>

Otobiyografi ya da öz yaşam öyküsü, yazarın kendi yaşam öyküsünü anlattığı edebiyat türüdür. Kaynak olarak kişi kendini ve aile büyüklerinden aldığı bilgileri kullanır. Yazarın kendinden söz ederken nesnel olması zor olduğundan otobiyografi yazmak güçtür. Otobiyografilerde yazar kendine ait sanat eserleri, düşünceleri ve yaptığı ya da katkısının olduğu önemli işleri okuyucuya aktarır. Bu yazılı anlatım türü aynı zamanda iyi bir belgeseldir. Bu alanda çalışacaklara ve yazarın yaşadığı dönemin özelliklerine kaynaklık eder.

<span class="mw-page-title-main">Yakup Kadri Karaosmanoğlu</span> Türk yazar, diplomat

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Türk yazar ve diplomattır. Türk Dil Kurumunun kurucularındandır.

<span class="mw-page-title-main">Günlük</span>

Günlük ya da günce, bir kişinin yaşadıklarını, duygu ve izlenimlerini, tarih belirterek günü gününe anlatmasıyla oluşan edebî türdür. Günlükler her gün yazıldığı için çoğunlukla kısadır. Bu yazılar yazarın yaşamından izler taşır. Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük adından anlaşılacağı üzere; yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır.

Destanların nazım şekli ve türünü, hem Halk Edebiyatı hem de Âşık Edebiyatı bünyesinde bulmak mümkündür.

<i>Politikada 45 Yıl</i> kitap

Politikada 45 yıl, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun siyasi anılarını anlattığı anı kitabıdır.

Paragraf, herhangi bir yazının bir satır başından öteki satır başına kadar olan bölümüne denir. Daha geniş bir ifadeyle, paragraf "bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir durumu, bir öneriyi, olayın bir yönünü, yalnızca bir yönüyle anlatım tekniklerin­den ve düşünceyi geliştirme yollarından yararlanarak anlatan yazı türüdür. Kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları, paragraflar da yazıları oluşturur. Paragraf bir yazının küçültülmüş bir örneğidir. Bu yönüyle yapı bakımından bir yazıya benzer.

Mîna Urgan, Türk İngiliz edebiyatı profesörü, yazar, filolog, çevirmen ve sosyalist siyasetçidir.

<span class="mw-page-title-main">Ruşen Eşref Ünaydın</span> Türk gazeteci, siyasetçi ve diplomat

Mehmet Ruşen Ünaydın, Türk gazeteci, yazar, siyasetçi ve diplomat. Türk Dil Kurumu ve Galatasaray'ın kurucularından biridir.

Anlatım biçimleri, anlatılacak olay veya kavramların nasıl anlatıldığını belirten edebiyat terimidir; yazarın anlatımını yaparken kullandığı üsluba, başvurduğu yönteme anlatım biçimi denir. Anlatılacakların türüne ya da amacına göre değişik anlatım biçimleri kullanılır. Örneğin romanda kullanılan anlatım biçimi ile bir makalede kullanılan anlatım biçimi birbirinden farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Zeytindağı (kitap)</span>

Zeytindağı, Falih Rıfkı Atay'ın yedek subay olarak katıldığı I. Dünya Savaşı'ndaki anı ve izlenimlerinden oluşan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşta içine düştüğü durumu ortaya koyan eseri.

<span class="mw-page-title-main">Seyahatnâme</span>

Gezi yazısı ya da diğer adıyla seyahatname bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı yazı türü. Genellikle yazılan bu tür yazılarda betimleme tekniği kullanılır. Yazarın kendi düşüncesi çok önemli olan bir faktördür Türk edebiyatındaki ilk örneği Seydi Âli Reis'in Mir'atü'l-memalik adlı eseridir. Bu türün Türk Edebiyatı'ndaki en bilinen örneği ise Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme adlı eseridir.

<i>Çankaya: Atatürk Devri Hatıraları</i>

Çankaya: Atatürk Devri Hatıraları, Falih Rıfkı Atay'ın Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşamını ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı anı türündeki eseridir.

<i>Batış Yılları</i>

Batış Yılları, Falih Rıfkı Atay'ın 1905 ile 1914 yılları arasında kalan dönemi anlattığı anı ve deneme türündeki eseridir. Kitapta Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle I. Dünya Savaşı öncesindeki son on yılı anlatılmaktadır. Kitapta Falih Rıfkı Atay'ın anıları üzerinden İkinci Abdülhamit, İttihat ve Terakki, İkinci Meşrutiyet, 31 Mart Vakası, Balkan Savaşı dönem ve olaylarına yönelik incelemeler yer almaktadır.

Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, Falih Rıfkı Atay'ın I. Dünya Savaşı'nın son yıllarından Samsun'a çıkıncaya değin olan anılarını Mustafa Kemal'in kendisinden dinleyerek kaleme aldığı eseridir. Kitabın asıl adı, "Atatürk'ün Bana Anlattıkları"dır. Pozitif Yayınları tarafından kitabın adı değiştirilmiştir.

Millî Edebiyat Dönemi, II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet'in ilk yılları arasında faaliyet gösteren edebiyat akımıdır. Genellikle Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp'in Genç Kalemler dergisinde savundukları Yeni Lisan Hareketi ile başlatılır. Dilde sadeleşme, şiirde aruzun yerine aruz ölçüsü, içerikte halkın sorunları ve yerli yaşam Millî Edebiyat Dönemi'nin temelini oluşturur. Bu dönemde Türk edebiyatı Doğu ve Batı taklitçiliğinden kurtarılmaya çalışılmış, yalın bir anlatım benimsenmiştir. Ayrıca Türk kültürü ve tarihi, incelenmemiş bir hazine olarak kabul edilmiştir.