İçeriğe atla

Amnezi

Amnezi veya hafıza kaybı, belleğin (hafızanın) rahatsız olması, bozukluğa uğraması durumudur. Amnezinin nedenleri organik veya fonksiyonel olabilir. Travma veya hastalıklar yüzünden beynin zarar görmesi veya belirli (çoğunlukla sedatif) maddelerin kullanımı organik nedenlerindendir. Fonksiyonel nedenler psikolojik faktörlerdir, savunma mekanizmaları gibi. Histerik travma-sonrası (post-travmatik) amnezi bunun örneklerindendir. Amnezi aniden olabilir, geçici global amnezi (transient global amnesia) gibi.[1] Bu tip amnezi orta yaş veya daha yaşlı kişilerde, özellikle erkeklerde daha yaygındır ve genellikle 24 saatten kısa sürer.

Amnezi Tipleri

  • Anterograd amnezi, yeni hatıraların (olayların) uzun süreli hafızaya aktarılamadığı amnezi tipidir. Bunun sonucunda hastalar bu tip amnezinin başlangıcından itibaren olmuş şeyleri, olaydan birkaç dakika sonra hatırlayamayacaklardır. Bu tip amnezinin zıddı, hastanın amnezi başladıktan önceki döneme dair bir şey hatırlayamadığı retrograd amnezidir. Aslında bu terimler belirli bir neden veya etiyolojiden ziyade semptom modellerini kategorize etmekte kullanılırlar. Her iki amnezi kategorisi de aynı hastada birlikte görülebilir ve genellikle beynin epizodik/deklaratif bellek ile ilişkili kısımlarının zarar görmesi sonucu oluşur.
  • Posttravmatik amnezi, genellikle baş yaralanması sonucu olur. Travmatik amnezi çoğunlukla geçicidir; amnezinin süresi yaralanmanın derecesine bağlıdır ve diğer fonksiyonların iyileşmesine dair gösterge niteliği taşıyabilir. Orta seviyede bir travma, örneğin bir araba kazasında yaşanan, kazazedenin kazadan hemen önceki dakikalara dair hatırasının kaybolmasına neden olabilir.
  • Disosiyatif amnezi, psikolojik veya duygusal travma sonucu oluşan uzun-süreli bastırılmış belleği tanımlamakta kullanılır.
  • Korsakov sendromu; uzun süreli alkolizm bu tip hafıza kaybına yol açabilir. B1 vitamini eksikliği sebebiyle beynin zarar görmesi sonucu oluşur ve eğer alkol alımı ile beslenme düzeni değiştirilmezse ilerleyebilir. Başka nörolojik sorunlar da bu amnezi tipiyle birlikte görülebilir.
  • Laküner amnezi, belirli bir olay hakkındaki hafıza kaybıdır.
  • Disosiyatif füg veya füg durumu, çoğunlukla geçici olan ve psikolojik travma sonucu oluşan bir amnezi tipidir.
  • Çocukluk amnezisi veya infantil amnezi kişinin kendi çocukluğundaki olayları hatırlayamamasıdır. Nedeni hakkında çeşitli teoriler mevcut olsa da, kesin sebebi bilinmemektedir.
  • Global amnezi, tam hafıza kaybıdır. Travmatik bir olaydan sonra oluşan bir savunma mekanizması olabilir.
  • Posthipnotik amnezi, hipnoz sırasında olan olayların unutulması veya eski hatıraların tekrar hatırlanmasının mümkün olmaması.
  • Psikojenik amnezi, beynin doğrudan yaralanması, fiziksel travma veya hastalık değil de psikolojik sebepler sonucu oluşan amnezidir.
  • Kaynak amnezisi, kişinin belirli bir hatırayı hatırlamasına rağmen bu hatırayı (bilgiyi) hangi kaynaktan bildiğini hatırlayamamasını içeren bellek bozukluğudur.

Çözülmeli Füj amnezi midir?

Çözülmeli Füj Nedir?

Unutkanlık geçmiş ile şimdi arasında ilişik kuramama durumudur. Füj ise kişilerin hayatlarına bambaşka bir yerde sıfırdan başlamak meylidir. DSM'ye(The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders)göre tanımı özetle şöyledir. "Evinden, işinden veya yaşadığı bölgeden ansızın ayrılarak başka bir yere gidip amaçsızca dolaşma, yaşama bu arada geçmişini hatırlamama, benlik duygusunu kaybetme veya yeni bir benliğe bürünme gibi semptomlardır" (APA, 2000, s.526). Bu kişiler temel becerileri dışında adını, işini, yeteneklerini tamamen unutur ve yeni yaşam alanında yeni bir isimle yeni bir hayata başlar. Geçici veya kalıcı bir durum olabilir. Geçmişi yeniden hatırladıklarında evlerine geri dönerler ama bu sefer de yaşadıkları füj dönemini hatırlamazlar.

Çözülmeli Füj sebepleri nelerdir?

Bu sendroma sahip kişiler geçmişlerinde doğal afet, savaş, kafa travması, karbondioksit zehirlenmesi veya herpes enselfatili (insan merkezi sinir sisteminin viral bir enfeksiyonudur) gibi şeyler yaşamış olabilir.

Çözülmeli Füj Ve Disosiyatif Unutkanlık

Çözülmeli Füj genel olarak disosiyatif unutkanlık ile karıştırılabilir. Füj daha çok yangın, patlama, savaş gibi durumlar sonrası stres yüzünden oluşur. Disosiyatif unutkanlık ise sosyal tutum ve kültürel normlara bağlı gerçekleşir.

Çözülmeli Füj Tedavi Yöntemi

Yaşanılan stres kontrol altına alınınca kendi kendine düzelebilir ama stres kontrol altına alınamıyorsa hastanede tedavi gerekebilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınca bir uzman ile görüşmek en ideal tedaviyi sağlar.[2][3][4]

Sinemada Amnezi

Sinemada amnezi yaygın bir motif olmuştur. Anterograd amnezi Memento, Clean Slate, Before I Go to Sleep, 50 First Dates, Till Human Voices Wake Us ve Before I Go to Sleep gibi filmlerde yer almıştır. Eternal Sunshine of the Spotless Mind isimli filmde ise laküner amnezi geçer. 24 isimli televizyon dizisinin ilk sezonundaki karakterlerden birinin travmatik amnezisi vardır. Bourne Identity'de ise ana karakter retrograd amnezilidir. Ayrıca Mysterious Skin adı altındaki filmde de bu konu yer almaktadır.

Kurguda genelde bir darbe sonucu kafa sarsıntısı geçiren kişilerde amnezi ortaya çıkar ve kafaya gelen ikinci bir darbe ile kişinin amnezisi iyileşir. Aslında bu fazlasıyla yanlıştır, zira ikinci bir sarsıntı ölümcül sonuçlara, ikinci impakt sendromu olarak anılan bir fenomene yol açabilir.

Psikanalizde Amnezi

  • Çocuksal amnezi ve Histeri amnezi olarak iki ayrı deyimde kullanılır. Bellekteki bütün ya da bazı anıların geçici ya da sürekli kaybıdır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Transient Global Amnesia: Background, Pathophysiology, Epidemiology". 30 Haziran 2023. 8 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2023. 
  2. ^ "Çözülmeli füj nedir, belirtileri nelerdir?". Gazete Yenigün. 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  3. ^ "Kişinin Sürekli Unutkanlık Yaşayıp Geçmiş ile Bağlantı Kuramama Sorunu: Çözülmeli Füj". Onedio. 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 
  4. ^ "Oturum Aç - ProQuest". www.proquest.com. 19 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Disosiyatif bozukluklar, kişide kimlik, bellek, algı ve çevre ile ilgili duyumlar gibi normalde bir bütün halinde çalışan işlevlerin bütünlüğünün bozulmasıdır. Dissosiyasyon çoğunlukla travmaya karşı bir savunma düzeneği olarak ortaya çıkar. Hastalık bu şekilde travmadan kaçmayı sağlarken aynı zamanda travmanın kişinin yaşamı üzerindeki etkisini de geciktirir.

Bellek ya da hafıza, yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür.

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza, iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki ilişkilerin depolandığı bellektir. Teoriye göre uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten farklı işlevlere sahiptir. Bu da kısa süreli belleğin 20 ila 30 saniye içerisindeki bilgileri çağırmasından farklı olarak, depolanmış bilgileri uzun sürelerde tekrar, tekrar çağırabilmesidir. Bu iki bellek arasında bir fark görünmüyor gibi olsa da, her ikisi bilgiyi farklı yer ve alanlarda depolamaları bağlamında modelleri farklıdır.

Travma ya da örselenme, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan ağrı, bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan yerel yara olarak tanımlanmaktadır. Bir travma kasıtlı veya kasıtsız olarak meydana gelebilir. En yaygın türlerine künt travma, penetran travma, kemik kırığı, yanık, kanama, soğuk ısırması, güneş yanığı, toksin maruziyet, zehirlenme, boğulma, asfiksi, psikolojik travma, beyin travması ve diğerleri aittir. Yaralanmalar vücudun herhangi bir yerinde meydana gelebilir ve farklı yaralanmalar farklı semptomlarla ilişkilendirilir.

<span class="mw-page-title-main">Histeri</span> psikonevrotik bozukluk

Histeri veya isteri, psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikayetlerle belirgin psikonevrotik bozukluk. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında aşırı hayal gücü veya korkuları ifade eden nevrotik zihinsel bir hastalığı tanımlar. Histeri, hastalarda ani, sinirsel, nevrotik bir hastalık olarak bilinir. Histerik hasta, kendindeki ruh sağlığının bozukluğundan habersizdir.

Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) veya posttravmatik stres bozukluğu (PTSD), travma yaratan bir olayın yaşanmasından sonra, o olayın günlük yaşamda veya rüyada tekrar yaşanması, o olayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya yol açan bir aşırı uyarılmışlık, kaygı ve kolayca irkilmeyi içeren bir kaygı bozukluğudur.

Ataque de nervios (İspanyolca telaffuz: [ atake DE nerβjos ], Portekiz: ataque de nervos, telaffuz: [ ɐtaki dʒi neʁvus ] veya [ ɐtakɨ ðɨ neɾvuʃ ], aynı zamanda "Porto Rikolu Sendromu" olarak da bilinir. Kültüre özgü psikolojik bir sendrom olan Ataque de Nervios yaygın olarak Karayipler'de yaşayan Latin halkta ve diğer Latin kültürüne sahip insanlarda görülür. İngilizcede "attact of the nerves" çevrilen bu sendrom;Türkçede "sinir krizi" olarak tanımlanır.Belirtileri geçici ve tipik olarak ani, şiddetli psikososyal strese karşı ortaya çıkar.Bu durum belirtilerinin belirli bir desen oluşturmasından dolayı sinirli hissetmek gibi genel bir terim olarak kullanılmaktan çok kültüre özgü bir form olarak atfedilir. Appendix I'in gözden geçirilmiş dördüncü baskısı "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders " Mental Bozuklukların İstatistiksel El Kitabı adlı kitabında kültüre özgü sendrom olarak yer alır.

Bir anının kaynağının yanlış bir şekilde başka bir deneyime atfedilmesi olan kaynak izleme hatası bir çeşit bellek hatasıdır. Örneğin, bireyler henüz yaşanmış bir olayı bir arkadaşlarından öğrenirler, daha sonra bu olayı yerel haberlerde de duydukları zaman, bu olayın kaynağının anısı haberlerden öğrenilmiş gibi yanlış bir kaynağa dayandırılabilir. Bu kaynak izleme hatası, uzun süreli belleğe sınırlı miktarda kaynak bilgisinin kodlanması veya kaynak izlemede kullanılan karar süreçlerinin karışması nedeniyle, normal algısal ve yansıtıcı süreçler kesintiye uğradığında ortaya çıkmaktadır. Depresyon, yüksek stres seviyesi ve beynin sorumlu bölgelerinde meydana gelen hasarlar, bu mekanizmalarda; kesintiye, karışıklığa ve dolayısıyla kaynak izleme hatalarına neden olan faktörlere örnek olarak verilebilir.

Retrograd amnezi (RA), bir hastalık ya da yaralanma öncesi yaşanan olayların ve öğrenilen bilgilerin hafızadan silinmesidir. Retrograd amnezi Ribot Kanunu ile bağlantılı görülmektedir. Buna göre hastaların travmaya yakın olayları hafızadan silmeleri eski anılara oranla daha muhtemeldir.

Hafıza güçlendirme ilk ediniminden sonra bazı bilgilerin hafızaya yerleşmesi için sürdürülen sürecin bütünüdür. Hafıza izi, bir şeyin ezberlenmesi sonucu sinir sisteminde meydana gelen değişikliktir. Hafızanın sağlamlaşması iki özel sürece ayrılır. Geç faz uzun vadeli güçlenmeye karşılık geldiği düşünülen ilk sinaptik güçlendirme, öğrenmeden sonraki ilk birkaç saatte sinaptik bağlantılarda ve sinir devrelerinde küçük ölçekte olur.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Bilişsel nöropsikoloji, beynin yapısı ve işlevinin belirli psikolojik süreçlerle nasıl ilişkili olduğunu anlamayı amaçlayan bilişsel psikolojinin bir dalıdır. Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerin yeni anılar saklama ve üretme, dil üretme, insanları ve nesneleri tanıma, akıl ve problem çözme yeteneğimizin bilişsel yeteneklerimizden nasıl sorumlu olduğunu inceleyen bilimdir. Bilişsel nöropsikoloji, normal bilişsel işlevsellik modellerinin çıkarımını sağlamak amacıyla beyin hasarı veya nörolojik hastalığın bilişsel etkilerini incelemeye özel bir vurgu yapar. Kanıtlar, beyin bölgelerinde eksiklik gösteren ve çift ayrışma sergileyen hastaların beyin hasarlı bireysel vaka çalışmalarına dayanmaktadır. Çifte ayrışma iki hasta ve iki görevi içerir. Bir hasta bir görevde bozulmuş, diğerinde normal iken diğer hasta ilk görevde normal, diğerinde ise bozulmuştur. Örneğin, A hastası basılı sözcükleri okumada başarısız olmasına rağmen konuşulan sözcükleri normal şekilde anlıyor olabilir. Öte yandan B hastası yazılı sözcükler anlamada normal ve konuşulan sözcükleri anlamada başarısız olacaktır. Bilim insanları bu bilgiyi, sözcük anlama için nasıl tek bir bilişsel modülün olduğunu açıklamak için yorumlayabilirler. Bunun gibi çalışmalardan araştırmacılar, beynin farklı alanlarının son derece uzmanlaşmış olduğunu ortaya koyuyor. Bilişsel nöropsikoloji, beyin hasarlı hastalarla da ilgilenen bilişsel sinirbilimden ayırt edilebilir, ancak bilişsel süreçlerin altında yatan sinirsel mekanizmaları ortaya çıkarmaya odaklanmıştır.

Flaş bellek, duygusal olarak uyarıcı bir anın veya olayların detaylandırılmış ve son derece can alıcı parçalarının 'enstantene' resmidir. Flaş bellek terimi şaşkınlık uyandıran, gelişigüzel aydınlanmalar, detay, görüntünün özü gibi kelimeleri akla getirir. Bununla beraber flaş bellekler bir parça gelişigüzel ve tamamlanmışlıktan da uzaktır. İnsanlar genellikle hatıralarından bir hayli emin de olsalar, araştırmalar bu hatıraların birçok detayının unutulduğunu göstermektedir.

Henry Gustav Molaison, yaygın adıyla H.M., epilepsisinin tedavisi için beyninin iki yarımküresinden medial temporal lobektomi geçiren; bu operasyonla ön hipokampüslerinin üçte ikisi, parahipokampal korteksleri, entorhinal korteksleri, piriform korteksleri ve amigdalaları alınan Amerikalı hasta. Ameliyatın, Molaison'un epilepsisini kontrol altına almakta kısmi bir başarısı olsa da, hastaya yeni bellek edinme yetisini kaybettirmesi gibi büyük bir yan etkisi vardı.

Geçmişe dönüş ya da istemsiz tekrar eden bellek, bireylerin eski deneyimleri ya da eski deneyimlerin ögelerini ani ve genellikle güçlü bir şekilde yeniden deneyimlediği psikolojik fenomendir. Bu deneyimler sevindirici, üzgün, heyecan verici veya herhangi başka bir duygu olabilir. Geçmişe dönüş terimi, özellikle, anı istemsiz hatırlandığında ve/veya bu anı insanın tekrar yaşayabileceği kadar yoğun olduğunda, bunun gerçek zamanda yaşanmadığını, sadece bir anı olduğunu fark edemeyeceği durumlarda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Hafıza ve yaşlanma</span>

Bazen "normal yaşlanma" olarak tanımlanan yaşa bağlı hafıza kaybı, Alzheimer hastalığı gibi demans türleriyle ilişkili hafıza kaybından niteliksel olarak farklıdır ve farklı bir beyin mekanizmasına sahip olduğuna inanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kafa travması</span>

Kafa travması, kafatası veya beyinde travma sonrası gerçekleşen herhangi bir yaralanmadır. Travmatik beyin hasarı ve kafa travması terimleri tıp literatüründe sıklıkla birbirinin yerine kullanılmaktadır. Kafa yaralanmaları çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Kafa yaralanmaları kaza, düşme, fiziksel saldırı veya trafik kazaları gibi birçok nedenle olabilir.

Hasta KC olarak da bilinen Kent Cochrane, 25 yıl boyunca 20'den fazla nöropsikoloji makalesinde vaka çalışması olarak kullanılan geniş çapta incelenmiş hafıza bozukluğuna sahip Kanadalı bir hastaydı. 1981 yılında Cochrane, kendisini ciddi anterograd amnezi ve ayrıca geçici olarak dereceli retrograd amnezi ile bırakan bir motosiklet kazası geçirdi. Diğer amnezik hastalar gibi, Cochrane'in anlamsal hafızası sağlamdı, ancak tüm geçmişine ilişkin epizodik hafızadan yoksundu. Bir vaka çalışması olarak, Cochrane, bireysel bir hafızanın beyindeki tek bir yere lokalize olduğunu belirten amnezi ile ilgili tek hafıza tek lokus hipotezinin çökmesiyle ilişkilendirilmiştir.

Travma sonrası amnezi veya posttravmatik amnezi (PTA), travmatik beyin hasarının hemen ardından meydana gelen, yaralı kişinin oryantasyonunu kaybettiği ve yaralanmadan sonra meydana gelen olayları hatırlayamadığı bir kafa karışıklığı durumudur. Kişi adını, nerede olduğunu ve saatin kaç olduğunu söyleyemeyebilir. Sürekli bellek geri döndüğünde bu tip amnezinin çözüldüğü kabul edilir. Posttravmatik amnezi sürerken yeni olaylar bellekte saklanamaz. Hafif kafa travması olan hastaların yaklaşık üçte birinin hastanın yalnızca bazı olayları hatırlayabildiği "hafıza adaları"na sahip olduğu bildirilmektedir. PTA sırasında hastanın bilinci "bulutlanır". Posttravmatik amnezi tipik hafıza kaybına ek olarak kafa karışıklığını da içerdiğinden, "travma sonrası kafa karışıklığı durumu" terimi bir alternatif olarak önerilmiştir.

Bastırılmış hafıza, özellikle bireyleri haksız ve yanlış bir şekilde suçlamak için kullanıldığı ve önemli zararlara yol açtığı yasal bağlamlarda tartışmalı bir kavramdır. Amerikan Psikoloji Derneği çalışma grubu, "çocukken cinsel istismara uğrayan çoğu insan, başlarına gelenlerin tamamını veya bir kısmını hatırlarken, uzun süredir geçmiş istismar anılarının unutulmasının mümkün olduğunu belirtmiştir. Sigmund Freud, daha sonra teorisini revize etse de, başlangıçta çocukluk cinsel travması anılarının sıklıkla bastırıldığını ancak bu travmaların bilinçsizce davranışları ve duygusal tepkileri etkilediğini savunmuştur.