İçeriğe atla

Amerikan kolonileri

Amerika'nın kolonizasyonu, İskandinav denizcilerin 10. yüzyılda, bugünkü Grönland ve Kanada'nın belli bölgelerini keşfederek buralara yerleşmesiyle başladı (Amerika'nın İskandinav kolonizasyonu).[1] İskandinav folkloruna göre, kızılderililerle yerleşimciler arasında cereyan eden şiddetli çatışmalar neticesinde bu yerleşimler terk edilmek zorunda kalındı. Gerçek Avrupa kolonizasyonu, Christopher Columbus'un 1492 yılında Uzakdoğu'ya yeni ticaret rotaları bulmak için, İspanya sponsorluğunda, batıya doğru çıktığı keşif gezisinde, kazara Amerika Kıtası'nı keşfetmesiyle başladı. Hemen sonra Avrupalılar kıtanın derinliklerine inerek, fetih ve kolonizasyon hareketine giriştiler. Columbus, 1492-1493 yıllarında yaptığı ilk iki seyahatte, Bahamalar'a ve aralarında Hispaniola, Puerto Rico ve Küba'nın da bulunduğu bazı Karayip Adaları'na ulaştı. 1497 yılında İngiltere Krallığı adına Bristol'den yola çıkan John Cabot, Kuzey Amerika'da karaya çıktı. Bir yıl sonra Columbus, üçüncü seferinde Güney Amerika sahillerine ulaştı (Christopher Columbus'un seferleri). Christopher Columbus'un seferlerinin sponsoru olan İspanyol İmparatorluğu, Kuzey Amerika'dan Güney Amerika'nın en aşağı noktasına kadar, Karayip Adaları da dahil olmak üzere, en büyük sömürgelere sahip ilk Avrupa ülkesi oldu. İlk İspanyol şehri, 1496 yılında kurulan, bugün Dominik Cumhuriyeti sınırlarında kalan Santo Domingo'dur. San Juan, Porto Riko 1508'de, Veracruz ve Panama City ise 1519 yılında kurulmuştur. 1565 yılında İspanyollar tarafından kurulan St. Augustine, Florida şehri, ABD'nin üzerinde yerleşim bulunan en eski şehridir.

Fransa gibi Avrupa'nın diğer ülkeleri de, Kuzey Amerika'da, bazı Karayip Adaları'nda ve Güney Amerika sahillerinin küçük bir kısmında sömürgeler elde etmekte gecikmediler. Portekiz Brezilya'yı sömürgeleştirdi. Bu olay Avrupa ülkelerinin, Amerika kıtasını dramatik bir şekilde işgalinin de başlangıcı oldu. Avrupa ülkeleri birbirleriyle savaşmaktan yorgun düşmüştü. Bubonik veba salgınında ölen insanlar nedeniyle azalan nüfus yeni yeni toparlanmaktaydı. Bunca savaşlara ve felaketlere rağmen, 1400'lü yıllardaki umulandan fazla büyüme ve toparlanma yaşanmaktaydı.[2]

Keşiflerden sonra tüm Batı Yarıküre Avrupa ülkelerinin egemenliği altına girmişti. Böylesine bir istila, Yeni Dünya'nın arazi yapısında, fauna ve florasında, buralarda yaşayan toplumlarda çok derin etkiler ve değişiklikler yarattı. 19. yüzyılda 50 milyon Avrupalı Amerika'ya göç etti.[3] Hayvanların, bitkilerin, kültürlerin, nüfusun (köleler dahil), bulaşıcı hastalıkların ve hatta fikirlerin, Avrupa, Amerika ve Avrasya kıtaları arasında çok büyük hız ve ölçekte hareket etmesi, bu olayların da Kolomb'un Amerika keşfinden sonra gerçekleşmesi yüzünden, 1492'den sonraki döneme Kolomb Değişimi (Columbian Exchange) dönemi adı verilmiştir.

İlk koloniler ve ilk fetihler

Kuzey Amerika'nın, dışarıdan gelen yerleşimciler tarafından iskanını gösteren harita. 1750'den 2008'e.
Konuyla ilgili diğer hareketli haritalar:
Central America & Caribbean sovereignty 1700-present.
South America territorial sovereignty 1700-present.

İlk keşif ve fetihler İspanya ve Portekiz tarafından, 1492'de İberya'nın yeniden fethi sonrasında yapıldı. 1494 yılında bu iki imparatorluk arasında, Papa tarafından da onaylanan Tordesillas Antlaşması imzalandı. Dünya'nın Avrupa dışında kalan bölümleri iki ülke arasında fethedilmek ve sömürgeleştirilmek üzere pay ediliyordu. Yeşil Burun Adaları’nı başlangıç noktası alarak, bu noktanın 370 fersah (1550 km) batısında Kuzey-Güney meridyeni çizildi. Çizgi, Avrupa’nın haricindeki dünyayı Portekiz ve İspanya’ya ait iki parçaya ayıran sınır olarak kabul edildi. 1513'te Pasifik Okyanusu'nu keşfeden, İspanyol kâşif Vasco Núñez de Balboa, bu anlaşmaya dayanarak, Kuzey, Orta ve Güney Amerika'da geniş topraklar ele geçirdi.

İspanyol fatih Hernán Cortés Aztek İmparatorluğu'nu ve Francisco Pizarro ise İnka İmparatorluğu'nu ele geçirdi. Böylece 16. yüzyılın ortasına gelindiğinde, İspanya, önceden Karayipler'de elde ettiği topraklara, Güney Amerika'nın batısında, Orta Amerika'da ve Kuzey Amerika'nın güney kısımlarında elde ettiği geniş arazileri ekledi. Portekiz ise aynı tarihlerde, Güney Amerika'nın doğusunda Brezilya olarak adlandırdığı geniş bir toprak parçasını sömürgeleştirmişti.

Diğer Avrupa ülkeleri, çok geçmeden Tordesillas Antlaşması'na itiraz ettiler. İngiltere ve Fransa Krallığı, 16. yüzyılda Amerika'da kololoniler kurmaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar. İngiltere ve Fransa, Hollanda ile birlikte ancak bir sonraki asırda koloniler oluşturabilecekti. Bu kolonilerin bir kısmı, salgınlar sebebiyle boşaltılan, Karayipler'deki eski İspanyol sömürgeleriydi. Bir kısmı da Kuzey Amerika'nın doğusunda, Florida'nın henüz İspanya tarafından ele geçirilmemiş bölgelerinde idi.

İspanya'ya ait İspanyol Florida'sı ve İspanyol New Mexico'su, İngiliz kolonileri Virginia Kolonisi (ve ona bağlı Kuzey Atlantik adası Bermuda) ve New England Kolonisi, Fransızlara ait Acadia ve Yeni Fransa, İsveç kolonisi Yeni İsveç ve nihayetinde Hollanda'ya ait Yeni Hollanda, Avrupalılara ait Kuzey Amerika'daki ilk kolonilerdir. 18. asırda Rus İmparatorluğu Rus Amerikası'nda, Alaska'da toprak ele geçirirken, Danimarka-Norveç de, Grönland'da bulunan eski kolonilerini canlandırmaya çalışıyordu.

Amerika kıtası, kolonileşmek üzere birçok milletin iştahanı kabartmış, bu da kaçınılmaz olarak işgal ve fetihler konusunda şiddetli bir rekabet yaratmıştı. Yeni yerleşimciler, sıklıkla diğer kolonicilerin, yerli kabilelerin veyahut korsanların saldırısına uğruyorlardı.

Devletleri tarafından himaye edilen ilk koloniciler

Avrupalıların Amerika'daki aktiviteleri, Christopher Columbus'un, İspanya tarafından finanse edilen bir filoyla Atlantik Okyanusu'nu aşmasıyla (1492–1504) başladı. Seferin gerçek amacı Hindistan ve Çin'e (Doğu Hint Adaları) yeni deniz ticaret yolları bulmaktı. Ardından İngiltere adına John Cabot Newfoundland'a ulaştı. Pedro Álvares Cabral Brezilya'ya ulaşıp, burayı Portekiz topraklarına kattı.

1497-1513 yılları arasında, Portekiz adına seyahat eden Amerigo Vespucci, Kristof Kolomb'un yeni kıtalar keşfetmiş olduğunu fark etti. Kartografyacılar bu iki kıta için, hala bu kaşifin isminin latinleşmiş versiyonu olan "America" ismini kullanmaktadırlar. Fransa tarafından desteklenen Giovanni da Verrazzano, Portekizli João Vaz Corte-Real ve Kanada'yı (1567–1635) keşfeden Samuel de Champlain gibi diğer kaşifler de, Kuzey Amerika'nın keşfinde önemli rol oynadılar.

1513 yılında Vasco Núñez de Balboa Panama Kıstağı'nı geçerek Pasifik Okyanusu kıyılarına ulaşan ilk Avrupalı oldu. Balboa, Pasifik Okyanusu'nu ve bu okyanusta bulunan tüm adaların İspanya tahtına ait olduğunu ilan ederek tarihi bir karara imza attı. 1517 senesinde, Küba'dan Orta Amerika'ya gelen bir grup İspanyol, köle avı için Yucatan'a ayak bastı ve böylece Yeni Dünya'da da kölelik ticareti başlamış oldu.

II. Felipe yönetimindeki İspanya İmparatorluğu (1598)

Bu keşifler dalgasını, İspanyolların başı çektiği "fetih" hareketi izledi. İspanyolların Reconquista adını verdikleri ve Endülüs müslümanlarının püskürtülmesi, yani İberya'nın yeniden fethi henüz tamamlanmıştı. Eskiden Endülüs'te uygulanmakta olan yönetim biçimini Yeni Dünya'da ele geçirdikleri bölgelerde aynen uyguladılar.

Colombus tarafından keşfedildikten on yıl sonra Hispaniola'nın yönetimi, İberya'nın yeniden fethi sırasında kurulan Alcántara Tarikatı üyesi Nicolás de Ovando'ya verildi. İber Yarımadası'nda olduğu gibi, Hispaniola adasının yerli halkı olan Tainolar, toprak sahiplerinin emrine verildi. Roma Katolik ruhban sınıfı da tüm yerel yönetimi devraldı. Encomienda adı verilen, Avrupalı yerleşimcilere, yerli halkın zorla çalıştırılması ve onların tarımsal ürün ve madenlerine el konulması da dahil bir takım ayrıcalıklar tanıyan yasal düzenleme yürürlüğe girdi.

Sanıldığı gibi uçsuz bucaksız bu araziler, sadece bir grup konkistador ve onlara yardım eden bir avuç güçlü atlı şövalyenin (caballeros) ve yerli nüfusu yok etme noktasına getiren salgın hastalıkların yardımıyla fethedilmedi. Yapılan son arkeolojik kazılarda bulunan deliller, işgalci İspanyolların, sayıları yüz binlere varan yerli kuvvetlerle ittifak yaptığını ortaya çıkartmıştır.[4] Hernán Cortés 1519-1521 yılları arasında Meksika'yı (Meksika'nın fethi) ve Tlaxcala'yı fethetti. 1532 ve 1535 yılları arasında da, Francisco Pizarro İnka halkından devşirdiği 40.000 kişilik bir kuvvetle İnka İmparatorluğu'nu ele geçirdi.

Colombus'un keşfinin üzerinden bir buçuk asır geçtikten sonra, Kuzey ve Güney Amerika'da yaşayan yerli halkın nüfusu, tahminen %80 oranında azaldı. 1492'de 50 milyon olan nüfus, 1650'ye gelindiğinde 8 milyona düşmüştü.[5]). Ölümlerin birinci sebebi ise Eski Dünya'dan gelen bulaşıcı hastalıklardı.

1532 yılında, Kutsal Roma Cermen İmparatoru V. Karl, Antonio de Mendoza'yı, Cortes'in başına buyruk hareketlerini engellemek amacıyla genel vali olarak Meksika'ya gönderdi (Cortes 1540 yılında İspanya'a kesin dönüş yaptı). İki yıl sonra V. Karl, yürürlükteki Burgos Kanunları yerine, Yeni Kanunlar adı verilen (İspanyolcası Leyes Nuevas) yasal düzenlemeleri yaptı. Bu yasayla kölelik ve repartimientos adı verilen, Amerikan yerlilerinin zorla çalıştırılabilmesine izin ver sistem yasaklanıyordu. Ayrıca tüm Amerika topraklarını ve üzerinde yaşayan otoktan halkları kendi tebaası olarak ilan ediyordu.

İspanyol yerleşimci melez kızıyla oynarken, Mestiza karısı ona bakıyor. Miguel Cabrera'nın resmi. 1763

Mayıs 1493'te, Papa VI. Alexander, Inter caetera adı verilen bir bildiri (Papal bull) ile, bu yeni toprakların tamamını İspanya Krallığı'na veriyordu. Karşılığında ise yerli halkların hristiyanlaştırılmasını talep ediyordu. Bu yüzden Christopher Columbus'un ikinci seferinde, yanında Benediktin keşişlerinin yanı sıra on iki tane de papaz bulunuyordu. Kölelik hristiyanlar arasında yasaklanmıştı. Bir hristiyan diğerini köle olarak alamazdı. Kölelik, ancak hristiyan olmayan savaş esirlerine, yahut önceden köle olarak satılmış kişilere uygulanabilirdi. 16. asır boyunca, kimlerin köle yapılabileceği konusundaki tartışmalar devam etti. 1537'de yayınlanan Sublimis Deus isimli Papalık bildirisi, Amerikan yerli halkını "ele geçirilmiş ruhlar" (kötülük tarafından) olarak tanımlamakla birlikte, onların köle alınmasını yasaklıyordu. Ancak bu bildiri dahi kölelik tartışmalarına son vermedi. Kimi Avrupalılar, isyan etmeleri halinde, yakalanan isyancıların köleleştirilebileceğini savunuyordu. Kölelik meselesi 1550-1551'de toplanan Valladolid Konseyi'nde tartışıldı. Dominiken rahip Bartolomé de Las Casas yerli Amerikalıların doğuştan özgür olduklarını belirterek Katolik inancına göre diğer insanlarla eşit muamele haklarının olduğunu savunurken diğer Dominiken filozof Juan Ginés de Sepúlveda, aksine bu insanların doğuştan köle olduğunu iddia ederek, onların köle yapılmasının Katolik teolojisi ve doğaya uygun olduğunu öne sürüyordu. Öte taraftan, yerli halka uygulanan "Hristiyanlaştırma" hareketi başlangıçta çok zalimceydi. 1524'te Fransiskanlar Meksika'ya ilk geldiklerinde, pagan tapınakları yakıp yıkarak, ibadetlerine engel olmaya çalıştılar.[6]

1530'larda Hristiyan ritüeller, yerel adet ve geleneklerin içine nufuz etmeye başladı. Yerli halkın tapınak olarak kullandığı mekanların üstüne kiliseler inşa ediliyor, Hristiyanlık, yerel dinlerle harmanlanmaya çalışılıyordu.[6] İspanyol Katolik Kilisesi'nin yerli halkın iş gücüne ve işbirliğine ihtiyacı vardı. Kilise, misyonerlik faaliyetlerinde Quechua, Nahuatl, Guaraní gibi yerel dillerinin yanı sıra diğer Kızılderili dillerini de kullanıyorlardı. Bu dillerin kullanımını yaygınlaştırarak onları yazı dili haline de getiriyorlardı. İlk olarak 1523'te,Fransiskan misyoner Pedro de Gante tarafından yerliler için ilkel okullar açılmıştı.

Konkistadorlar ele geçirdikleri şehirleri, genellikle ödül olarak askerleri arasında pay ederlerdi. Batı Hint Adaları dahil olmak üzere,belli bölgelerde yerli nüfus neredeyse yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. İhtiyaç duyulan iş gücünün ikamesi için Afrika'dan siyah köleler getirildi.

Aynı dönemde Portekiz, Brezilya'da yeni ticari merkezler yaratmak için yoğun bir sömürgeleştirme hareketine başlamıştı. Plantasyonlarında çalıştırmak üzere milyonlarca köle ithal ettiler. Portekiz ve İspanya bu kolonilere sahip olmanın dışında, elde ettikleri diğer vergilerle birlikte, buralarda elde edilen tüm gelirin %20'sine de (Casa de Contratación tarafından toplanan Quinto Real isimli vergi) el koymaktaydılar. 16. yüzyılın sonunda Amerikan gümüşü, toplam İspanya bütçesinin %20'lik kısmına ulaşmıştı.[7] Aynı asırda Amerikan limanlarına 240.000 Avrupalı ayak bastı.[8][9]

Zenginlik ve servet arayışı

Kanada'da tüccarlar yerlilere kürk ticareti yapıyor. Yıl 1777.

İspanyolların, 16 asırda Aztek, İnka ve diğer Amerika topraklarından elde ettikleri servetler, diğer Avrupalı ülkelerin de gözlerini kamaştırıyordu. İngiliz koloniciler 1607 yılında, Jamestown, Virginia'da ilk kalıcı yerleşimlerini kurduklarında, İspanyolların elde ettikleri zenginliklere sahip olmayı ümit ediyorlardı. Koloniler, Yeni Dünya'nın ekonomik potansiyelini olduğundan fazla abartan iş adamları tarafından kurulmuş, Virginia Company gibi konsorsiyum şirketleri tarafından finanse ediliyorlardı. Asıl amaç bu topraklarda altın bulmaktı.[2]

Altın madenini bulmanın, insanların kendi yaşamsal ihtiyaçlarını sağlamaktan çok daha önemli olduğuna onları ikna edecek, John Smith gibi güçlü liderler seçiliyordu. Kolonicilerin ölüm oranı son derece yüksekti. Bu da birçoğunu umutsuzluğa ve hayal kırıklığına sevk ediyordu. John Rolfe gibi kaşiflerin girişimiyle tütün bitkisi, Virgina ve onun komşusu Maryland kolonilerinin ekonomisinde itici güç ve en önemli ihraç ürünü haline geldi.

Kurulduğu 1587 yılından 1680'lere kadar, Virginia Kolonisi'nin nüfusunun ve asıl iş gücü kaynağının büyük bir kısmı, sömürgelerde kendilerine yeni bir hayat arayan, indentured servant adı verilen bir sistemle, emeklerini belli bir süreliğine kiralamaya razı olmuş Avrupalı göçmenlerden oluşuyordu. 17 yüzyılda Avrupalı kiralık işçiler, Chesapeake bölgesinde nüfusun 2/3'ünü oluşturuyorlardı. Kiralık işçilerin büyük kısmı, aileleriyle birlikte çok zor koşullarda yaşayan çocuk sayılabilecek yaştaki gençlerdi. Babaları, onların toprak sahipleri tarafından tol ücretleri ödenerek Amerika'ya götürülüp, belli bir yaşa gelinceye kadar ücretsiz çalışmalarına izin veren bir kağıt imzalıyordu. Bu gençlerin yaşamsal tüm ihtiyaçları Amerika'daki toprak sahipleri tarafından karşılanıyor, çiftçiliğin yanında başka meslekler de öğretiliyordu. İş gücü kıtlığı çeken Amerikalı toprak sahipleri, bu gençlerin masraflarını karşılımayı kabul ediyorlardı. Amerikalı toprak sahipleri, kendilerine beş ila yedi yıl boyunca hizmet eden bu gençlere, daha sonra Amerika'da kendi yaşamlarını kurmaları için izin veriyorlardı.[10] Ancak pek azı bu hakkı elde ediyordu. Zira göçmenlerin çoğu, kolonilere ulaştıktan sonra, birkaç yıl içinde yaşamlarını kaybediyorlardı.[2]

1690'ların sonuna doğru İskoçya Krallığı tarafından, yeni ticaret merkezleri oluşturmak amacıyla, Panama Kıstağı'nda, sonu hüsranla bitecek Darien Planı adında bir girişimde bulunuldu. Plan, o bölgedeki ticareti ele geçirip, İskoçya'yı ekonomik açıdan daha iyi bir pozisyona taşımayı amaçlıyordu. Ancak, yanlış öngörüler, planlamadaki yetersizlik, yönetimdeki zaaf, yetersiz emtia talebi ve yok edici salgınlar bu projeyi akamete uğrattı.[11] İskoçya Krallığı'nın İngiliz Krallığı ile birleşerek Büyük Britanya'yı oluşturmasını sağlayan 1707 Birleşme Yasası'nı imzalamasındaki etkenlerden biri de, Darien Planı'nın hüsranla sonuçlanmış olmasıdır. Bu anlaşma ile, artık Britanya kolonileri olarak adlandırılmakta olan İngiliz sömürgelerinde, İskoç Krallığı serbestçe ticaret yapabilecekti.[12]

Fransa, Karayipler'deki sömürgelerinde ekonomik olarak şeker plantasyonlarına odaklanmıştı. Kanada'da ise yerlilere yapılan kürk ticareti önem arz ediyordu. Fransa'dan yaklaşık 16.000 kadın ve erkek kolonici olarak gelmişti. Bunların büyük kısmı, Saint Lawrence Nehri boyunca yerleşerek, yaşamlarını çiftçilikle idame ettirdiler. Uygun çevre koşulları ve verimli topraklar, 1760 yılına gelindiğinde yerleşimcilerin sayısının 65.000'e ulaşmasını sağladı. 1760 yılında İngilizler Fransızların bu kolonisini ele geçirdi. İngiliz hakimiyetine rağmen, toplumun kültürel, dini, ekonomik, sosyal yaşantısında pek az değişiklik gözlendi. Zira bölge halkı geleneklerine çok sıkı şekilde bağlıydı.[13][14]

Dinsel göçler

Yerlilerle yapılan Penn Anlaşması. Barışçı Quakers mezhebi ile yerliler arasında yapılan bu anlaşma asla ihlal edilmedi

Yeni Dünya'ya ilk olarak gelen dini gruplar, İspanya ve Portekiz'den (daha sonra Fransa'dan) gelen, inançlarına sadık Roma Katoliği yerleşimcilerdi. İngiliz ve Hollandalı yerleşimci gruplar ise, dinsel açıdan çok daha fazla farklılıklar gösteriyorlardı. Kolonilerde Anglikanlar, Hollandalı Kalvinistler, İngiliz Püritenler, İngiliz Katolikler, İskoç Presbiteryanlar, Fransız Huguenotlar, Alman ve İsveçli Lüteryanlar, Quakerlar, Mennoniteler, Amişler, Moravian Kilisesi mensupları ve Yahudiler gibi birçok ulustan çok farklı mezhep ve inançlarda insanlar yaşamaktaydı.

Kolonicilerin birçoğu, ibadetlerini herhangi bir dinsel baskıya maruz kalmadan icra edebilmek Amerika'ya gelmişlerdi. Protestan reformistler, 16. yüzyılda Eski Dünya'da, Batı Hristiyanlık aleminin birliğini parçalamışlar, birçok yeni mezhebin doğmasına yol açmışlardı. Bu yeni mezhepler, çoğunlukla devletlerin baskı ve takibine maruz kalıyordu. 16 yüzyılın sonuna doğru İngiltere'de çok sayıda hristiyan İngiltere Kilisesi'ni sorgulamaya başladı. Bu sorgulamayı yapan grupların başında Püriten hareket bulunmaktaydı. Püritenlere göre İngiltere Kilisesi, İncil'le hiç alakası olmadıklarını düşündükleri tüm Katolik ritüellerden arınmalıydı (purify).

Monarkın tebaası üzerinde Tanrısal bir yönetim hakkı olduğuna yürekten inanan, İngiltere ve İskoçya Kralı I. Charles, bu mürtedlere karşı çok sert bir tutum takındı. 1629-1642 yılları arasında, bu baskıya dayanamayan 20.000 kadar Püriten New England'a göç edip, burada koloniler kurdular. 1681 yılında Kral II. Charles, babasına olan borcuna karşılık olarak William Penn'e, bugünkü Pensilvanya ve Delaware topraklarının içinde bulunduğu arazi parçasını verdi. Penn tarafından 1682'de yönetilmeye başlayan bu koloni, dinsel baskıdan kaçan Quakerlar'ın ve diğer grupların güvenli sığınağı oldu. Baptistler, Quakerlar, Alman ve İsviçreli Protestanlar Pennsylvania'ya akın etti. Ucuz arazi, din ve ifade özgürlüğü, insanların kendi hayatlarını şekillendirebilme imkânı, bu özgürlük ortamı kolonicelere çok cazip görünüyordu.[15]

Köle ticareti

Avrupalılar Amerika kıtasına ulaşmadan önce de burada kölelik vardı. Yerli kabileler savaşlarda canlı ele geçirdikleri düşmanlarını esir alabiliyorlardı.[16] Bu esirlerin bir kısmı, Aztekler'de olduğu gibi, kurban ediliyorlardı. İspanyollar da, Karayipler'de Kızılderilileri köleliştirerek, kölelik rejimini sürdürdüler. Avrupa'dan gelen hastalıklar, beyazların kötü muamele ve istismarı yüzünden yok olma noktasına gelen yerli nüfusun yerine, iş gücü eksikliğini de kapatmak için, Afrika'dan Amerika'ya büyük ölçekte köle ticareti yapılmaya başlandı.

18. yüzyıla gelindiğinde, o kadar çok siyah köle getirildi ki, Amerikan yerlileri çok daha az oranda köle olarak kullanılmaya başlandı. Siyah köleler, çoğunlukla Afrikalı sahil kabileleri tarafından ele geçirilip köle tüccarlarına satılıyor, köle gemileriyle de Amerika'ya getiriliyordu. Getirilen köleler, rom, silah ve barut gibi ticari malzemelerle değiş tokuş ediliyordu. Kölelerin büyük kısmı Karayipler'deki ve Brezilya'daki şeker üreten kolonilere gönderilmekteydi. Yaşam süreleri çok kısa olduğu için, sürekli olarak yeni kölelere ihtiyaç duyuluyordu.

Karayipler, Brezilya, Meksika ve ABD'ye 12 milyon kadar Afrikalı köle getirildiği tahmin edilmektedir.[17][18]

Köle sayısı

Amerikan kolonilerine ithal edilen köle sayısı[19]

  • 1619-1700.....21,000
  • 1701-1760....189,000
  • 1761-1770.....63,000
  • 1771-1790.....56,000
  • 1791-1800.....79,000
  • 1801-1810....124,000[20]
  • 1810-1865.....51,000
  • Toplam.......597,000

Afrikadan köle olarak çıkartılan toplam 12 milyon insanın %5'i, yani yaklaşık 600,000 kadarı ABD topraklarına getirilmişti.[21] Kölelerin yaşam süresi burada görece olarak (daha iyi beslenme, daha az hastalık, daha iyi bakım gibi sebeplerle) daha uzun sayılabilirdi. Doğum oranı, ölüm oranını geçti ve 1860 sayımına göre kölelerin sayısı 4 milyona ulaştı. 1770'ten 1860'a kadar geçen sürede, Kuzey Amerika kölelerinin nüfus artış hızı, herhangi bir Avrupa ülkesininkinden fazlaydı. İngiltere'nin ise tam iki katıydı.[22]

Hastalıklar ve kızılderili nüfusundaki azalma

16. asırın ünlü Florentine Codex (1540–1585 arasında derlendi) isimli kitabından bir çizim. Fetih döneminde, Orta Amerika'da Nahua halkından bir yerli çiçek hastalığından muzdarip

Avrupa ve Asya'da insanlar, tarih boyunca, küçük ve büyükbaş hayvanlarıyla, kümes hayvanlarıyla iç içe yaşayarak, onlarla yaşam alanlarını paylaşmıştı. Bu yaşam tarzının Amerika'da da devam ettirilmesi, o zamana kadar Amerika'da hiç görülmemiş birtakım salgın hastalıklara yol açtı. 1492'den sonra, sonra Avrupalılarla büyük ölçüde temasa keçen kızılderililer, hiç de alışık olmadıkları pek çok sıra dışı hastalığa maruz kaldılar.

Çiçek hastalığı (1518, 1521, 1525, 1558, 1589), tifüs (1546), grip (1558), difteri (1614) ve kızamık (1618) gibi, Avrupalıların getirdiği bulaşıcı hastalıklar[23][24] 10 ila 20 milyon Amerikalı yerlinin[25] canına mal oldu. Bu rakam neredeyse, Amerikalı yerli halkın %95'ine teakabül etmekteydi[26][27][28] Kültürel ve siyasi çalkantıların yanı sıra, salgınlar yüzünden gerçekleşen toplu ölümler, daha önce kızılderililer tarafından sahip olunan geniş arazilerin ve birçok zenginliğin kolayca Avrupalı yerleşimcilerin eline geçmesine yardım etti[29]

Salgın hastalıklar o kadar büyük miktarda insanın hayatına mal oldu ki, kayıpların gerçek boyutunu tam anlamıyla belirlemek mümkün olamamaktadır. Kolomb öncesi nüfus hakkında tahminler çok çeşitlidir ve hangisinin doğruyu yansıttığı da bilinmemektedir. Bu sebeple Kolomb öncesi nüfus miktarı hakkındaki tahminler dikkatle ele alınmalıdır. Kızılderili popülasyonu, 20. yüzyılın başında tarihin gördüğü en alt seviyeye düştü. Sonrasında ise birçok bölgede nüfusta toparlanma görüldü.[30]

Kuzey ve Güney Amerika'daki Avrupa kolonileri

Amerika'nın Britanya tarafından sömürgeleştirilmesi
Amerika'nın Courland kolonileştirmesi
Danish
  • Danish West Indies (1754–1917)
  • Greenland (1814 - today)
Dutch
  • New Netherland (1609–1667)
  • Essequibo (1616–1815)
  • Dutch Virgin Islands (1625–1680)
  • Berbice (1627–1815)
  • New Walcheren (1628–1677)
  • Dutch Brazil (1630–1654)
  • Pomeroon (1650–1689)
  • Cayenne (1658–1664)
  • Demerara (1745–1815)
  • Surinam (1667–1954)
  • Curaçao and Dependencies (1634–1954)
  • Sint Eustatius and Dependencies (1636–1954)
French
  • New France (1604–1763)
    • Acadia (1604–1713)
    • Canada (1608–1763)
    • Louisiana (1699–1763, 1800–1803)
    • Newfoundland (1662–1713)
    • Île Royale (1713–1763)
  • Fransız Guyanası (1763-günümüz)
  • French West Indies
  • Saint-Domingue (1659–1804, şimdiki Haiti)
  • Tobago
  • Virgin Islands
  • France Antarctique (1555–1567)
  • Equinoctial France (1612–1615)
Norwegian
  • Greenland (986-1814)
  • Vinland
  • Dano-Norwegian West Indies (1754–1814)
  • Sverdrup Islands (1898–1930)
  • Erik the Red's Land (1931-1933)
Portuguese
  • Colonial Brazil (1500–1815) became a Kingdom, United Kingdom of Portugal, Brazil and the Algarves.
  • Cisplatina (1808–1822, today Uruguay)
  • Barbados (1536–1620)
  • Fransız Guyanası (1809–1817)
Amerika'nın Ruslar tarafından sömürgeleştirilmesi
Scottish
Spanish
  • Küba (1898'e kadar)
  • New Granada (1717–1819)
    • Captaincy General of Venezuela
  • Nueva España Genel Valiliği (1535–1821)
    • Nueva Extremadura
    • Nueva Galicia
    • Nuevo Reino de León
    • Nuevo Santander
    • Nueva Vizcaya
    • Las Californias
    • Santa Fe de Nuevo México
  • Peru Kral Vekilliği (1542–1824)
    • Captaincy General of Chile
  • Puerto Rico (1898'e kadar)
  • Rio de la Plata (1776–1814)
  • Santo Domingo (son İspanyol idaresi 1861-1865)
Swedish

Ayrıca bakınız

Dip notlar

  1. ^ Pálsson, Hermann (1965). The Vinland sagas: the Norse discovery of America. Penguin Classics. s. 28. ISBN 0-14-044154-9. 28 Temmuz 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2010. 
  2. ^ a b c Taylor, Alan (2001). American Colonies. New York: Penguin Books. ISBN 9780142002100. 
  3. ^ David Eltis Economic Growth and the Ending of the Transatlantic slave trade
  4. ^ "1536 Inca Rebellion unearthed | Peruvian Travel Trends". Ferturperu.info. 22 Eylül 2009. 3 Mart 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Haziran 2010. 
  5. ^ "La catastrophe démographique" (The Demographic Catastrophe) in L'Histoire n°322, July–August 2007, p.17
  6. ^ a b "Espagnols-Indiens: le choc des civilisations", in L'Histoire n°322, July–August 2007, pp.14- 21 (interview with Christian Duverger, teacher at the EHESS)
  7. ^ Conquest in the Americas. 31 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  8. ^ ""The Columbian Mosaic in Colonial America" by James Axtell". 17 Mayıs 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  9. ^ "The Spanish Colonial System, 1550-1800. Population Development". 4 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  10. ^ Barker, Deanna (10 Mart 2004). "Indentured Servitude in Colonial America". National Association for Interpretation, Cultural Interpretation and Living History Section. 22 Ekim 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Şubat 2013. 
  11. ^ John Prebble, Darien: the Scottish Dream of Empire (2000)
  12. ^ Brocklehurst, "The Banker who Led Scotland to Disaster".
  13. ^ W. J. Eccles, The Canadian Frontier, 1534–1760 (1969)
  14. ^ Leslie Choquette, Frenchmen into peasants: modernity and tradition in the peopling of French Canada (1997)
  15. ^ John Chester Miller (1966). The First Frontier: Life in Colonial America. University Press of America. s. 80. 11 Ekim 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  16. ^ "Encyclopædia Britannica's Guide to Black History". Britannica.com. 6 Ekim 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2014. 
  17. ^ Ronald Segal (1995). The Black Diaspora: Five Centuries of the Black Experience Outside Africa. New York: Farrar, Straus and Giroux. s. 4. ISBN 0-374-11396-3. It is now estimated that 11,863,000 slaves were shipped across the Atlantic. [Note in original: Paul E. Lovejoy, "The Impact of the Atlantic Slave Trade on Africa: A Review of the Literature," in Journal of African History 30 (1989), p. 368.] ... It is widely conceded that further revisions are more likely to be upward than downward. 
  18. ^ "Quick guide: The slave trade". bbc.co.uk. 15 Mart 2007. 28 Ağustos 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Kasım 2007. 
  19. ^ Source: Miller and Smith, eds. Dictionary of American Slavery (1988) p. 678
  20. ^ Includes 10,000 to Spanish Louisiana before 1803.
  21. ^ Stephen D. Behrendt, David Richardson, and David Eltis, W. E. B. Du Bois Institute for African and African-American Research, Harvard University. Based on "records for 27,233 voyages that set out to obtain slaves for the Americas". Stephen Behrendt (1999). "Transatlantic Slave Trade". Africana: The Encyclopedia of the African and African American Experience. New York: Basic Civitas Books. ISBN 0-465-00071-1. 
  22. ^ Michael Tadman, "The Demographic Cost of Sugar: Debates on Slave Societies and Natural Increase in the Americas," The American Historical Review Dec. 2000 105:5 online 1 Ağustos 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi
  23. ^ "American Indian Epidemics". 14 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2014. 
  24. ^ "Smallpox: Eradicating the Scourge". Bbc.co.uk. 2 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2014. 
  25. ^ Mann, Charles C. (2005). 1491: New Revelations of the Americas Before Columbus. Knopf. ISBN 1-4000-3205-9. 
  26. ^ Smallpox's history in the world 10 Ocak 2004 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Şablon:Deadlink
  27. ^ "The Story Of... Smallpox". Pbs.org. 25 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2014. 
  28. ^ "Smallpox: The Disease That Destroyed Two Empires". Allicinfacts.com. 15 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Şubat 2014. 
  29. ^ 1491: New Revelations of the Americas Before Columbus (ISBN 1-4000-4006-X), Charles C. Mann, Knopf, 2005.
  30. ^ Thornton, p. xvii, 36.

Bibliyografi

  • Bailyn, Bernard, ed. Atlantic History: Concept and Contours (Harvard UP, 2005)
  • Bannon, John Francis. History of the Americas (2 vols. 1952), older textbook
  • Bolton, Herbert E. "The Epic of Greater America," American Historical Review 38, no. 3 (April 1933): 448–74 in JSTOR
  • Davis, Harold E. The Americas in History (1953), older textbook
  • Egerton, Douglas R. et al. The Atlantic World: A History, 1400-1888 (2007)
  • Eltis, David. The Rise of African Slavery in the Americas (2000).
  • Hinderaker, Eric; Horn, Rebecca. "Territorial Crossings: Histories and Historiographies of the Early Americas," William and Mary Quarterly, July 2010, Vol. 67 Issue 3, pp 395–432 in JSTOR28 Mayıs 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Lockhart, James, and Stuart B. Schwartz. Early Latin America: A History of Colonial Spanish America and Brazil (1983).
  • Merriman, Roger Bigelow. The Rise of The Spanish Empire in the Old World and in the New (4 vol. 1934)
  • Morison, Samuel Eliot. The European Discovery of America: The northern voyages, A.D. 500-1600 (1971)
  • Morison, Samuel Eliot. The European Discovery of America: The southern voyages, 1492-1616 (1971)
  • Parry, J. H. The Age of Reconnaissance: Discovery, Exploration, and Settlement, 1450-1650 (1982)
  • Sarson, Steven, and Jack P. Greene, eds. The American Colonies and the British Empire, 1607-1783 (8 vol, 2010); primary sources
  • Starkey, Armstrong (1998). European-Native American Warfare, 1675-1815. University of Oklahoma Press ISBN 978-0-8061-3075-0
  • Vickers, Daniel, ed. A Companion to Colonial America (2003),

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kristof Kolomb</span> İtalyan kaptan, kâşif ve sömürgeci (1451–1506)

Kristof Kolomb, Atlantik Okyanusu'na yaptığı dört seferi tamamlayarak coğrafî keşifleri başlatan ve Amerika'nın kolonizasyonunun yolunu açan Cenevizli kaptan ve kâşiftir. Katolik hükümdarlar tarafından desteklenen keşifleri; Karayipler, Orta Amerika ve Güney Amerika ile Avrupalıların ilk temâsı oldu.

<span class="mw-page-title-main">Karayipler</span> Karayip Denizini, adalarını ve çevreleyen sahilleri kapsayan bölge

Karayipler, Karayip Denizi'ni, adalarını ve çevreleyen sahilleri kapsayan ve coğrafî olarak Orta Amerika'ya dâhil edilen bölgedir. Bu adalar, Florida'nın güneyinden başlayıp bir kıvrım oluşturarak Güney Amerika'da Venezuela'nın kuzey batısına dek inmektedir. Bölgede 7.000 dolayında ada, adacık ve kayalık bulunur. Burada otuz beş bağımsız ülke ya da bağımlı bölge yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Haiti</span> Karayip Denizinde bir ada ülkesi

Haiti ya da resmî adıyla Haiti Cumhuriyeti, Amerika'da Karayip Denizi'nde bir ada ülkesidir. Küba'nın doğusunda yer alan Hispaniola adasını Dominik Cumhuriyeti ile paylaşır ve adanın batı kısımdadır. Küba ve Jamaika'nın doğusunda Bahamalar'ın güneyinde bulunur. Yüzölçümü 27.750 km² olan ülke Karayipler'in yüzölçümü en büyük üçüncü; 11 milyon nüfusu ile Karayipler bölgesinin en kalabalık nüfuslu ülkesi konumundadır. Başkenti Port-au-Prince'tir.

<span class="mw-page-title-main">Amerika</span> Tek bir kıta veya kara kütlesi olarak birlikte ele alındığında Kuzey Amerika ve Güney Amerika

Amerika veya Amerika Kıtası, Batı Yarımküre'de Yeni Dünya olarak adlandırılan bölgede, Kuzey Amerika, Orta Amerika, Güney Amerika ve bunlara bağlı adalardan meydana gelen kıtalar ve adalar topluluğu. Amerika Kıtası, Batı Yarımküre'deki kara alanının çoğunu kapsar ve Yeni Dünya'yı oluşturur. Amerika sözcüğü birçok dilde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) anlamında da kullanıldığı için kavram karmaşasına neden olabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Britanya İmparatorluğu</span> Birleşik Krallık tarafından yönetilmiş devletler ve dominyonlardan oluşan imparatorluk

Britanya İmparatorluğu, Birleşik Krallık veya öncül devletleri tarafından yönetilen dominyonlar, sömürgeler, himayeler ve mandalar ile diğer bağımlı bölgelerden oluşmuş olan imparatorluktur. 16. ve 17. yüzyıllarda İngiltere Krallığı tarafından kurulan denizaşırı sömürgeler ve ticaret karakolları olarak başlamıştı. En güçlü döneminde tarihteki en geniş topraklara sahip devlet olmasının yanı sıra bir yüzyıldan fazla bir süre boyunca dünyanın en önde gelen küresel gücüydü. 1922'de 458 milyon kişi, yani dünya nüfusunun neredeyse dörtte biri, Britanya İmparatorluğu'nun egemenliği altındaydı ve toprakları 33.000.000 km2'lik alanı kapsıyordu. Bu derece geniş bir coğrafyaya hükmettiği için siyasi, dilsel ve kültürel kalıtı hâlen yaygın olarak devam etmektedir. Gücünün doruklarındayken, dünya geneline yayılmış toprakları nedeniyle her zaman en az bir bölgesinde gün ışığı olmasından ötürü "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak da tanımlanmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Sömürgecilik</span> Bir devletin başka toplumları siyasal ve ekonomik olarak egemelik altına alma politikası

Sömürgecilik; kolonicilik, kolonyalizm ya da müstemlekecilik, genellikle bir devletin başka ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesidir.

<span class="mw-page-title-main">İspanyol İmparatorluğu</span> Beş kıtada toprağı olan, dünyanın ilk küresel imparatorluğu

İspanyol İmparatorluğu, beş kıtada toprağı olan, dünyanın ilk küresel imparatorluğudur. İspanyol İmparatorluğu, İspanya veya İspanya hükümdarları tarafından fethedilen, miras kalan veya el konan arazileri kapsar. Bu arazilere Kuzey ve Güney Amerika'nın geniş kesimleri de dahildir. Hak iddia edilen ancak hiç ele geçirilemeyen topraklar da mevcuttur. Toplam arazilerin yüzölçümü 18. yüzyılın sonunda 18 milyon kilometre kare civarındadır. 16. ve 17. yüzyıllardaki kıtalararası yapısına rağmen koloni imparatorluğu deyimi 1768 yılı itibarıyla kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılda ise devlet yapısı tamamen kolonisel bir yapıya dönüşmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Río de la Plata Kral Vekilliği</span>

Río de la Plata Kral Vekilliği, bir zamanlar İspanya'nın Latin Amerika'daki genel valiliklerinden biriydi. Diğerleri Yeni İspanya, Yeni Granada ve Peru Kral Vekilliği'ydi.

<span class="mw-page-title-main">Jamestown, Virginia</span>

Virginia Kolonisi'ndeki Jamestown yerleşimi, Amerika kıtasındaki ilk kalıcı İngiliz yerleşmesiydi. Powhatan Nehri'nin kuzeydoğu kıyısında, günümüz Williamsburg merkezinin yaklaşık 2.4 mil (4 km) güneybatısında yer almaktadır. 4 Mayıs 1607'de, Virginia Sömürge Başkanlığı tarafından "James Fort" olarak kuruldu. 1610'da kısa bir terkin ardından resmi olarak kuruluşu kayıt edildi. 1585 yılında Roanoke Adası'nda kurulan Kaptan Roanoke Kolonisi de dahil olmak üzere birkaç başarısız yerleşke girişimi izledi. Jamestown, 1616'dan 1699'a kadar sömürge başkenti (merkezüssü) olarak hizmet etti.

Haiti Devrimi (1791–1804) Batı yarımküredeki en başarılı Afrikalı köle ayaklanmasıdır. Devrim sonucunda Haiti siyahlar tarafından yönetilen tarihteki ilk cumhuriyet olmuştur. Devrim sırasında Haiti'nin adı Saint-Domingue idi ve bir Fransız kolonisiydi. Devrim sürecinde Afrika kökenli halk kendisini Fransız egemenliğinden ve köleliğin boyunduruğundan kurtarmıştır. Kölelik dönemi sırasında yüzlerce köle isyanı olmuş olmasına rağmen bulunduğu ülkeyi tamamen özgürleştiren tek başarılı isyan Haiti Devrimidir.

Valladolid Konseyi (1550-1551), Yeni Dünya’daki kölelere muameleyle ilgili İspanya kralı V. Carlos tarafından Valladolid'de toplanmıştır. Amerika kıtasındaki fetihlerle ilgili iki farklı görüş burada tartışılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Nevis</span>

Nevis, Karayipler'deki Küçük Antiller'in kuzeyinde bulunan ada. Saint Kitts adasıyla birlikte Saint Kitts ve Nevis'i oluşturmaktadır. Adanın batı tarafında Karayip Denizi ve doğusu Atlas Okyanusu'na bakmaktadır. Adanın 350 km doğu-güneybatısında Puerto Rico adası ve 50 km batısında Antigua adası bulunur. Adanın alanı 93 km² olup nüfusu 2006 itibarıyla 12,106 kişidir. Adanın başkenti Charlestown kentidir.

<span class="mw-page-title-main">Üç köşeli ticaret</span> Üç liman veya bölge arasında ticaret

Üç köşeli ticaret veya üç kenarlı ticaret veya üçgen ticaret bir birinci bölgeden ihraç edilebilen mallar için ikinci bir bölgede (limanda) ithal için talep olmadığı, ama aynı zamanda bu ikinci bölgenin ihraç edebileciği mallar için birinci bölgede ithal talebi olduğu hallerde ortaya çıkar. Üç köşeli ticaret sisteminde üçüncü bir bölge bulunur ve bu bölgede gereken nitelik birinci bölgenin ihraç mallarına talep olması ve aynı zamanda ikinci bölgeye ihraç edebileceği mallar olmasıdir. Üç köşeli ticaret sistemi genel bir ticaret şekli olmakla beraber, pratikte bu tip ticarete en bariz örnek 16. yüzyıllar sonlarından 19. yüzyıl başlarına kadar olan dönemde Avrupa, Batı-Afrika, Kuzey Amerika üçgeni üzerinde olan ve Batı Afrika-Kuzey Amerika "orta pasajı"'nda ticari malın "Afrikalı köleler" olduğu ticaret sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Senetli kölelik</span>

Senetli kölelik, özellikle gençlerin Yeni Dünya'ya geçiş karşılığında belirli bir süre, bir işveren için çalışmak zorunda olduğu çalışma rejimiydi. Başta Kuzey Amerika olmak üzere 18. yüzyılda Britanya İmparatorluğu sömürgelerinde çok yaygındı. Britanya ve Almanya'daki yoksul gençler için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Belirli bir süre zorunlu çalışmanın ardından kişi istediği yerde çalışma hakkını kazanabiliyordu. İşyeri sahibi patron gençleri geldikleri gemi kaptanından satın almaktaydı. Gelişen imalat sanayisinin yanı sıra çiftliklerde yoğun bir işgücü talebi bulunmaktaydı. Her iki taraf da sözleşmenin şartlarını yerini getirmekle mesuldü, bu konuda Amerikan mahkemeleri yetkiliydi. İşyerinden kaçanlar yakalanıp geri getirilirdi. 17 ve 18. yüzyılda Amerikan sömürgelerine gelen beyazların neredeyse yarısı bu şekilde senetli köleydi. İngiltere ve Fransa çocuk yaşta yoksul gençleri kaçırıp Karayipler'de senetli köle olarak satan suç örgütleri mevcuttu, sözleşmeleri alınıp satılarak sürekli el değiştiren bu çocukların bazıları özgürlüklerine hiç kavuşamazdı.

<span class="mw-page-title-main">Hispanik Amerika</span> Amerikada İspanyolca konuşulan bölgeler

Hispanik Amerika ya da İspanyol Amerikası , Amerika'da İspanyolca konuşan uluslardan oluşan bölge.

<span class="mw-page-title-main">Aravaklar</span>

Aravaklar, Güney Amerika ve Karayipler'in yerli halklarını kapsamış bir grup. Çeşitli dönemlerde "Aravak" terimi özellikle Güney Amerikalı Lokono ile Karayipler'de yer alan Büyük Antiller ve kuzey Küçük Antiller içinde yaşamış Taino halklarını tanımlamak için kullanılmıştır. Bütün bu gruplar birbirleriyle akraba Aravak dillerini konuşmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">Afrika'da kölelik</span>

Kölelik tarihsel olarak Afrika'da yaygındı ve Modern Afrika'da kölelik hala bazı Afrika ülkelerinde devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Latin Amerika Tarihi</span>

Latin Amerika, Batı Yarımküre'de İspanyolca ve Portekizce konuşulan ülkeleri kapsayan bir bölgedir. Avrupalıların 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılın başlarında bölgeye gelişinden önce, birçoğu özellikle güneyde Olmek, Maya, Muisca ve İnka gibi ileri medeniyetler geliştirmiş olan çeşitli yerli halklar yaşıyordu. Bölge, kendi dillerini ve Roma Katolikliğini bölgeye empoze eden ve özellikle zorla çalıştırılabilecek yerli nüfusun bulunmadığı bölgelere işçi olarak Afrikalı köleler getiren İspanya ve Portekiz'in kontrolü altına girdi. 19. yüzyılın başlarında, Küba ve Porto Riko hariç, İspanyol Amerika'sındaki ülkelerin çoğu silahlı mücadele yoluyla bağımsızlıklarını kazandı. Portekiz'den ayrı bir monarşi haline gelen Brezilya, 19. yüzyılın sonlarında bir cumhuriyet haline geldi. Ancak, Avrupa monarşilerinden siyasi bağımsızlık, yeni egemen uluslarda köleliğin kaldırılmasına yol açmadı. Bağımsızlıktan sonra Latin Amerika siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yaşadı ve Büyük Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi yabancı güçler önemli bir etkiye sahip oldu; bu da ülkelerin siyasi egemenliğini koruduğu ancak yabancı güçlerin önemli ekonomik güce sahip olduğu bir tür yeni sömürgeciliğe yol açtı.

<span class="mw-page-title-main">Amerika'nın İspanya tarafından sömürgeleştirilmesi</span>

Amerika'nın İspanyol kolonizasyonu, Cenevizli denizci Kristof Kolomb'un Kastilya Kraliçesi I. Isabella'nın adına yaptığı ilk 1492 yolculuğundan sonra, Karayip adası Hispaniola'da 1493'te başladı. İspanyol İmparatorluğu'nun buradaki denizaşırı toprakları, son yerler 1898'de kaybedilene kadar Kastilya Krallığı'nın yetkisi altındaydı. İspanyollar yerli halkların yoğun nüfusunu önemli bir ekonomik kaynak olarak gördüler ve bölgenin İspanyollar ve kraliyet için büyük zenginlik ürettiğini iddia ettiler. Din, İspanyolların yerli halkları fethetmesinde ve birleştirmesinde önemli bir rol oynadı. Halklar barışçıl veya zorla Katolik Kilisesi'ne alındı. Kraliyet bu geniş bölgeyi yönetmek için sivil ve dini yapılar oluşturdu. İspanyol sömürgeciler, yoğun yerli nüfusun ve çıkarılacak değerli kaynakların bulunduğu yerlere en fazla sayıda yerleştiler.

1492 ve 1504 yılları arasında İtalyan denizci ve kâşif Kristof Kolomb, İspanya'nın Katolik Hükümdarları adına Karayipler'e ve Orta ve Güney Amerika'ya dört transatlantik deniz seferi düzenledi. Bu yolculuklar Yeni Dünya'nın geniş kitlelerce bilinmesine yol açtı. Bu atılım, Keşifler Çağı olarak bilinen dönemi başlatarak Amerika kıtasının sömürgeleştirilmesini, bununla bağlantılı biyolojik alışverişi ve Atlantik ötesi ticaretin de başlangıcı oldu. Etkileri ve sonuçları günümüze kadar devam eden bu olaylar, sıklıkla modern çağın başlangıcı olarak anılır.