Erkek organ, stamen ya da anter, bir çiçeğin erkek üreme organıdır.
Humulus lupulus, Cannabaceae (kendirgiller) familyasından Temmuz-Eylül ayları arasında yeşilimsi-beyaz renkli çiçekler açan, 2–5 m yüksekliğinde, sarılıcı gövdeli, iki evcikli otsu bir bitki türü.
Kemik veya süyek, vücudu oluşturan dokular arasında en sert olanıdır. Organizmada gerçek anlamda destek görevi yapan dokudur. Ayrıca organizmanın kalsiyum depolarıdır. Kalsiyum bakımından doymuş olduklarından serttir. Sert olmalarına rağmen kıkırdak dokusundan farkları damar içermeleridir. Bu doku yapısında çeşitli tipte hücreler ve hücrelerarası madde (matrix) bulunmaktadır.
İskelet, çoğu hayvanın vücudunu destekleyen yapısal çerçevedir. Farklı iskelet türleri vardır: bir organizmanın vücut şekline yapısal destek sağlayan sert bir dış kabuk olan dış iskelet; organların ve yumuşak dokuların bağlı olduğu iç sert bir çerçeve olan iç iskelet; ve vücut sıvılarının basıncı ile desteklenen esnek bir iç yapı olan hidroskelet.
Sperm ya da tam bilimsel adı ile spermatozoon (Spermatozoid), erkek bireylere ait üreme hücresidir. Hayvanlar, kamçı'lı ve spermatozoa olarak bilinen kuyruğu olan hareketli sperm üretir. Bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatia olarak bilinen hareketsiz sperm hücreleri üretirken, bazı kırmızı algler ve mantarlar spermatozoa olarak bilinir. Kapalı tohumlular polen içinde hareketsiz sperm içerirken, eğrelti otları ve bazı açık tohumlular gibi bazı bazal bitkilerde hareketli sperm bulunur.
Diş fırçalama, diş macunu ile donatılmış bir diş fırçası ile dişleri fırçalama eylemidir. Diş fırçalama ile birlikte diş arası temizliği de faydalı olabilir ve bu iki faaliyet birlikte ağız hijyeninin ana unsurlarından biri olan diş temizliğinin birincil yoludur. Diş fırçalama için önerilen süre iki dakikadır.
İnsan dişi, besinleri yutmaya ve sindirmeye hazırlık aşamasında keserek ve ezerek besinlerin mekanik olarak yıkımında görev yapar. İnsanlarda, her birinin belirli bir işlevinin olduğu kesici diş, köpek dişi, küçük azı dişi ve azı dişi olmak üzere dört tip diş vardır. Kesici dişler besini keser, köpek dişleri besini koparır ve küçük azı ve azı dişleri besini ezer. Dişlerin kökleri maksilla ya da mandibula içerisine yerleşmiş ve diş eti ile kaplanmıştır. Dişler yoğunluğu ve sertliği farklı çeşitli dokulardan yapılmıştır.
Ağız, sindirim sisteminin giriş boşluğudur. Bu boşlukta, diş arkları ve dil bulunur.
Dentin, dişlerin mezoderma kökenli kemiğe benzer yapıdaki temel tabakasıdır. Kuru ağırlığının %70-75'inin kalsiyum tuzu olması nedeniyle kemikten daha serttir.
Diş minesi vücudun en sert ve en yoğun mineralleşmiş maddesidir; dentin sement ve pulpa ile beraber dişi oluşturan dört ana dokudan biridir. Normal olarak dişin görünür dental kısmıdır ve ve mutlaka alttan dentin ile desteklenmelidir. Minenin yüzde doksanaltısı mineralden geri kalanı ise su ve organik maddeden oluşur. Minenin normal rengi açık sarıdan grimsi beyaza kadar çeşitlilik gösterir. Minenin altında dentin bulunmayan dişin uç kısımlarında renk bazen hafif bir mavi tona dönebilir. Mine yarısaydam olduğu için, dentinin rengi ve mine altındaki herhangi bir dolgu maddesi bir dişin fiziksel görünümünü güçlü bir şekilde etkiler. Mine dişin yüzeyinde farklı kalınlıklarda bulunur ve en kalın olarak tüberkül denilen tepe çıkıntılarında 2.5 mm; en ince olarak ise klinik açıdan mine-sement sınırında bulunur. Minenin temel minerali bir kristalize kalsiyum fosfat olan hidroksiapatittir. Minedeki minerallerin büyük çoğunluğu yalnızca gücü açısından değil kırılganlık açısından da değerlendirilmektedir. Diş minesi, Mohs sertlik skalası açısından 5 ile değerlendirildiğinden insan vücundaki en sert maddedir. Dentin, 3-4 sertlik derecesi ile, daha az mineralize ve daha az kırılgan olarak, mineyi desteklemektedir ve sağlamlık için gereklidir. Dentin ve kemiğin tersine, mine kollajen içermez. Bunun yerine amelogenin ve enomelin adında iki benzersiz protein içermektedir. Bu proteinlerin işlevleri tamamen anlaşılmamış olsa da bunların diğer işlevlerinin yanı sıra, bir iskelet desteği gibi işlev görerek minenin gelişimine yardım ettikleri düşünülmektedir.
Amelogenin diş minesinin gelişiminde bulunan düşük moleküler ağırlığı olan bir proteindir ve hücrelerarası madde proteinleri ailesindendir. Gelişmekte olan mine %30 proteinden oluşur ve bu proteinlerin % 90'ı amelogenindir. Henüz tam olarak anlaşılmamış olsa da, amelogeninlerin işlevinin diş gelişimi sırasında mine çubuklarını düzenlemek olduğu düşünülmektedir. Son araştırmalar bu proteinin, minenin mineralizasyonu sırasında hidroksiapatit kristallerinin harekete geçirilmesi ve büyütülmesini yönettiğini göstermektedir.Ayrıca amelogeninlerin dişin kök yüzeyindeki sementi oluşturan hücreleri yönlendirerek sement gelişimine yardımcı oldukları görülmektedir.
Enomelin diş minesinin gelişiminde bulunan bir proteindir. Gelişmekte olan minenin yaklaşık % 30'u proteindir ve bu kısmın % 1'den daha az bir miktarını enomelin oluşturmaktadır. Enomelin proteolitik bir enzim değildir ve diğer mine proteinlerini indirgemez.
Tomes çizgileri ameloblasta özgü histolojik işaretlerdir. Minenin oluşumu sırasında, gelişen mine tarafından çevrelenen bir sınır oluşturarak ameloblast dentinden uzaklaşmaktadır. Tomes çizgileri bu sınırlardır ve mikroskopta ameloblasta "kazıklı çit" görüntüsü vermektedir.
Gamet eşeyli üreme yolu ile çoğalan organizmalarda döllenme evresinde bir başka hücre ile birleşerek kaynaşan hücredir. Morfolojik olarak iki farklı gamet üreten ve her bireyin tek bir tip gamet ürettiği türlerde ovum ya da yumurta adı verilen daha büyük gamet türünü üreten bireyler dişi, daha küçük ve iribaşa benzeyen sperm adı verilen gamet hücrelerini üreten bireyler erkek olarak adlandırılır. Dişilerin ve erkeklerin farklı boyutlarda gamet üretmesine anizogami ya da heterogami denir; örneğin insan ovumu bir tek insan sperm hücresinin yaklaşık 100.000 katıdır.). Buna karşın izogami her iki cinsiyetten gelen gamet hücrelerinin aynı büyüklükte ve şekilde olması durumudur. Gamet adı ilk olarak Avusturyalı biyolog Gregor Mendel tarafından kullanılmıştır. Gametler bir bireyin genetik bilgisinin yarısını, her tipin 1n takımını taşırlar.
Amelogenesis imperfecta ya da Amelogenesis eksiklik, diş tacı veya diş minesinde meydana gelen anormal yapılanmadır. Hastalığın sonucu olarak dişlerde; çok küçük, bozuk renkli, çukurlu veya yivli, hızlı aşınma ve kırılmaya meyilli olma gibi sorunlar oluşur. Beraberinde başka dental anormallikler de görülebilir. Bu kusurlar bebeklik dişlerini de kalıcı dişleri de etkileyebilir.
Dişeti çekilmesi, dişeti kenarının kaybı veya geri çekilmesiyle diş kökünün açığa çıkmasıdır. Dişeti çekilmesi 40 yaşın üzerindeki bireylerde sık rastlanan bir sorundur, ancak ergenlikten itibaren veya 10 yaş civarında da görülebilir. Kuron-kök oranının azalmasıyla birlikte olabilir ya da olmayabilir .
Diş anatomisi, anatominin çalışma alanlarından biri olup insan dişi yapılarını inceler. Dişlerin gelişimi, görünüşü ve sınıflandırılması bu çalışma alanı içerisine girer. Diş oluşumu doğumdan önce başlar ve dişlerin doğal morfolojisi o sıralarda belirginleşir. Diş anatomisi aynı zamanda taksonomik bir bilimdir. Dişleri ve onları oluşturan yapıları isimlendirmek çalışma alanı içerisine girer ve bu bilgiler diş tedavilerinde pratik bir amaca hizmet eder.
Ameloblastin, insanlarda AMBN geni tarafından kodlanan bir mine matris proteinidir.
Omurgalılarda, odontoblast, diş pulpasının dış yüzeyinin bir parçası olan nöral krest kökenli bir hücre olup dentinogenezde görev alır. Dentinogenez, kök yüzeyindeki sementin üstünde ve diş minesinin altında bulunan dentin maddesinin yapımıdır.
Sementoblast, dişin kökü etrafındaki foliküler hücrelerden oluşan bir biyolojik hücredir. Sementoblastlar, sement üretimi anlamına gelen sementogenezden sorumludur. Sementoblastların farklılaşma mekanizmaları tartışmalı olsa da ikinci derece kanıtlar epitelyum ya da epitel bileşenleri dental kese hücrelerinin boylarında uzama ile birlikte sementoblastlara farklılaşmasına sebep olabileceğini öne sürmektedir. Diğer teoriler Hertwig Epitel Kök Kılıfının rol aldığını öne sürer.