
Ermenistan, resmî adıyla Ermenistan Cumhuriyeti, Avrasya'nın Güney Kafkasya bölgesinde bulunan, denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Batı Asya'daki Ermeni Yaylaları üzerinde yer alan ülke, batısında Türkiye, kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Azerbaycan, güneyinde ise İran ve Azerbaycan'ın bir parçası olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile sınır komşusudur.

ASALA veya tam adı ile Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu, 1975 ve 1994 yılları arasında, Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer sivil, mülki ve diplomatik hedeflere karşı bombalı ve silahlı eylemlerde bulunmuş solcu ve aşırı milliyetçi silahlı örgüttür.

Ermeni diasporası, Ermenilerin yerli halk olarak kabul edildiği bölgeler dışında yaşayan Ermeni topluluklarını ifade eder. Ermenistan dışında 3-4 milyon kadar Ermeni'nin yaşadığı iddia edilmektedir. Ancak sağlıklı istatistikler yoktur. Ermenilerin diasporada en yoğun olduğu ülkeler Rusya, ABD ve Fransa'dır.

George Timothy Clooney, Amerikalı oyuncu, yapımcı, yönetmen ve senarist. Hem gişe rekortmeni hem de bağımsız filmlerdeki çalışmalarıyla tanınan Clooney, iki Akademi Ödülü, bir Britanya Akademisi Sinema Ödülü ve dört Altın Küre Ödülü dâhil olmak üzere çok sayıda ödül aldı. Aldığı ödüller arasında Cecil B. DeMille Ödülü, Onursal César, AFI Yaşam Başarı Ödülü ve Kennedy Center Onur Ödülü bulunmaktadır.

Ermeni Devrimci Federasyonu, Ermeni siyasi partisi. Ermenistan'ın bağımsızlığını sağlamak amacıyla 1890'da kuruldu. Hâlen gerek Ermenistan Cumhuriyeti'nde gerek diasporadaki Ermeniler arasında aktif bir siyasi partidir. Doğu Ermenice adıyla Daşnaktsutyun olan örgütün adı Türkçeye Batı Ermenice'den bir takım ses değişikliklerinden sonra Taşnaksutyun olarak geçmiştir ve kısaca Taşnak adıyla da bilinir. Ermenicede Federasyon anlamına gelir; çünkü örgüt özellikle Rusya'daki Ermeni örgütleri başta olmak üzere birçok örgütün birleşmesinden oluştuğundan bu adın verilmesi uygun görülmüştür.

Ermeni Soykırımı'nın tanınması, Osmanlı İmparatorluğu'nda, çoğunlukla 1915'te olmak üzere devletin son dönemlerinde Ermeni tebaaya yönelik sistematik olarak gerçekleşen katliam ve zorunlu göçlerin bazı ülkelerce, soykırım olarak siyaseten kabulüdür. Holokost ve soykırım üzerine çalışan birçok tarihçi ve akademik kuruluş, olayların Ermeni Soykırımı şeklinde adlandırılmasında fikir birliğine varmışlardır. Hükûmetlerin katliamları soykırım olarak tanımasında tarihçilerin görüşleri kadar, ülkelerinde yaşayan Ermeni toplulukların lobicilik faaliyetleri de etkili olmaktadır. Yaşanan olayların soykırım olduğu görüşünü doğrudan reddeden ülkeler Türkiye ve yakın ilişkiler sürdürdüğü Azerbaycan ile Pakistan'dır; Türkiye ile Azerbaycan yaşanan olayların soykırım olarak herhangi bir ülke tarafından tanınması durumunda açıkça o ülkeleri ekonomik ve diplomatik yaptırımlarla tehdit etmektedir. Aynı şekilde Türkiye ile siyasi ilişkileri kötü gitmekte olan veya ihtilafa düşmüş bazı ülke ve kuruluşlar siyasi misilleme olarak kimi zaman yaşanan olayları soykırım olarak tanımayı bir koz olarak öne sürmekte veya soykırım olarak doğrudan tanımaktadır.

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

Ermeni Soykırımı'nı Anma Günü, her yıl 24 Nisan tarihinde başta Ermenistan olmak üzere Kanada, Fransa ve Ermeni diasporası'nın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde Ermeni Kırımı'nda ölen kurbanları anmak için düzenlenen ulusal törenler. Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yüz binlerce insan Tsitsernakabert Soykırım Anıtı'na yürüyerek ziyaret eder ve ebedî aleve çiçekler koyar.

Süryani Soykırımı veya Arami Katliamı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ordusunun güneydoğu Anadolu ve İran'ın tarihi Azerbaycan bölgesinde, bazı Kürt aşiretlerinin yardımıyla Süryani Hristiyan azınlıklara karşı işlediği, tüm Süryani ve Süryani-i Kadim nüfusu 1914'de 58.983 iken bu sayının yaklaşık 5 katı olan 270 bin ila 300 bin arasında Süryani'nin öldüğü iddia edilen, sürgün etme ve katliamdır. Lakin daha sonra, alttaki Görüntüler kısmında bulunan resimden de görüldüğü üzere Rosie Malek-Yonan, Los Angeles, California'da bulunan Süryani Soykırım Anıtı'na bu sayıları 3 katına çıkarıp, 500 bin daha arttırarak 750 bin Süryani'nin soykırıma uğratıldığını belirten plakayı koydurmuştur ki bu da aslen 1914'te yaşayan tüm Süryani sayısının 12.7 katıdır.

Büyük Ermenistan veya Birleşik Ermenistan, Ermenilerin anavatanı olarak kabul edilen, tarihsel olarak Ermenilerin çoğunlukta olduğu ve bir kısmında hâlâ Ermenilerin çoğunluk olarak yaşadığı Ermeni Yaylası'ndaki bölgelere atıfta bulunan etno-milliyetçi ve irredantist kavramdır. Ermenilerin tarihi topraklarının birleştirilmesi olarak görülen ve 20. yüzyıl boyunca Ermeni düşünürlerce yaygın olan fikir başta Ermeni Devrimci Federasyonu, ASALA ve Miras olmak üzere çeşitli milliyetçi örgüt ve partilerce savunuldu.

Soğomon Tehliryan, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski sadrazamı Talat Paşa'ya, 15 Mart 1921'de Berlin'de suikast düzenleyerek öldüren Osmanlı Ermenisi devrimci ve komitacıydı. Daha önce Osmanlı gizli polis servisi için çalışan ve 24 Nisan 1915'te tehcir edilen Ermeni aydınların listesinin hazırlanmasına yardımcı olan Harutyan Mıgırdiçyan'ı öldürdükten sonra bu suikastı gerçekleştirmekle görevlendirilmiştir. Bu suikast, Nemesis Operasyonu'nun bir parçasıydı ve Ermeni histografisine göre Birinci Dünya Harbi sırasında Osmanlı İmparatorluk Hükûmeti tarafından düzenlenen Ermeni Kırımı'nın bir nevi intikam planıydı. Tehliryan, Ermeniler tarafından ulusal bir kahraman olarak kabul edilir.

Vahakn N. Dadrian, Ermeni asıllı Amerikalı sosyologdur.

Ermeni Soykırımı'nın inkârı, Ermeni Kırımı'nın soykırım olarak tanımlanamayacağını savunan veya iddiaların bilimsel yollarla, belgelerle açıklanması gerektiğini savunan tezdir. Ermeni Soykırımı'nın inkârı, bazı ülkelerde tamamen yasaklanmışken bazı ülkelerde soykırım olduğunu ifade etmek hoş karşılanmamaktadır. Pek çok kaynakta ölen insanların sayısı soykırım olduğuna kanıt olarak gösterilmektedir. Ancak bazı araştırmacılara göre de bir soykırım söz konusu değildir. Bu yaklaşımda olanlar, zamanın hükûmetinin bir Ermeni Tehciri gerçekleştirdiğini, olumsuz şartlardan dolayı birçok insanın öldüğünü söylemektedir.

Türkiye'de Ermeni mülklerine el konulması, ülkenin Ermeni topluluğuna ait varlıklara, mülklere ve topraklara yönelik Osmanlı hükûmetleri tarafından başlatılan ve Türkiye hükûmetleri tarafından devam ettirilen el koyma olayı. 1890'ların ortalarında Hamidiye katliamları sırasında ilk örnekleri görüldü ve Ermeni Kırımı sırasında zirveye ulaştı. Daha sonra 1955'teki 6-7 Eylül Olayları'na ve 1974'teki yeni girişimlere kadar devamlı bir şekilde sürdü. Ermeni Kırımı sırasında yaşanan el koymaların çoğu, Ermenilerin Suriye Çölü dahil olmak üzere çeşitli yerlere zorunlu göç ettirilmesinin ardından hükûmetin Ermenilerin mal varlıklarını "terk ettiğini" söylemesiyle yapıldı. Ermenilerin hemen hemen tüm mülklerine el konularak yerel Müslüman nüfusa dağıtıldı. 1974'te çıkan bir kararla birlikte ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek 1936'da getirilen mülk beyan etme ve tapuya kayıt ettirme zorunluluğu sonrasında Ermeniler tarafından edinilen mal varlıklarına el konuldu.
Perinçek-İsviçre Davası, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile İsviçre Federal Hükûmeti adına İsviçre arasında Ermeni Soykırımı'nın inkârı üzerine 2007-2015 yılları arasında süren yargı süreci. 15 Ekim 2015 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi tarafından açıklanan kesin karar ile Doğu Perinçek'in ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmedildi ve İsviçre Devleti mahkûm edildi.
Ermeni Soykırımı anıtları listesi, Ermeni Kırımı sırasında hayatını kaybedenlerin anısına yapılmış anıtlar.

Vatikan-Türkiye ilişkileri, Vatikan ile Türkiye arasında sürdürülen uluslararası politikaları içerir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anki topraklarının doğu kısmı, Ermenilerin atalarının anavatanların bir parçasıydı. Ermeni nüfusu ile birlikte, Ermeni Kırımı sırasında ve sonrasında Ermeni kültür mirasının büyük bir kısmının, Türk hükûmeti tarafından yok edilmesi hedeflenmiştir. 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bulunmuş pek çok kilisenin ve manastırın günümüzde yalnızca birkaç yüz tanesi hala ayakta durmaktadır ve bu binaların birçoğu çöküş tehlikesi altındadır. Hala açık ve işleyen yapılar genellikle İstanbul'da bulunur.

1915 ve 1917 yılları arasında en az 800.000 Ermeni'nin öldürüldüğü Ermeni Kırımı, yaşanmasından uzun yıllar sonra bile Türk toplumunda hissedilecek derin etkiler bıraktı .Anadolu Hareketi'nin 1919 tarihli bir yayını, Ermenilere karşı sistematik bir "imha" politikasının uygulandığını ve İttihat ve Terakki liderlerinin "insanlığın en büyük suçluları arasında" olduğunu kabul ediyordu. Ermeni tarihçi Vahan Avetyan'a göre, 1920ler boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni bir devlet kurma projesinin önemli bir parçası olarak Kırım'ın Türk tarihinden silinmesi denenmişti.

Ermenistan ile Suudi Arabistan arasında resmi diplomatik ilişki bulunmamaktadır. Bununla birlikte, iki ülke arasındaki ilişki, muhtemelen artan Türk etkisine karşı ortak muhalefet nedeniyle, 2010'lardan bu yana önemli ölçüde ısınmaya tanık oldu.