İçeriğe atla

Alternatif Titanic teorileri

Alternatif Titanic teorileri, 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buzdağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik'in buzlu sularına gömülmüş RMS Titanic isimli White Star Line şirketine ait Olympic sınıfı bir yolcu gemisinin batışı ile ilgili alternatif teorilerdir.

Murdoch'un emirleri

Birinci Subay Murdoch

Titanic, New Foundland'ın Grand Banks güneyi açıklarında seyir etmekteydi. Gözcüler Frederic ve Fleet geminin ön tarafında tam olarak seçilemeyen büyük bir buzdağı fark ettiler. Kaptan Smith'in durumunda olduğu için, Birinci subay Murdoch'in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirler ile ilgili de çok fazla iddia ortaya çıkmıştır. Genel olarak kabul görülen, Murdoch'ın "Tam Sancak Tarafı" (Geminin dümenini bir yöne çevirmek için kullanılır) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch'a geminin makine dairesine bağlı telegrafı "Tam tornistan"'a getirmesi rapor edildi. Boxhall'ın bu ifadesini makine dairesi yağcısı Frederick Scott yalanlanmıştır. Ona göre motor odası telegrafı önce "Dur" işaretini göstermekteydi. Ayrıca Kazan dairesinin çavuşlarından Frederick Barret ise kazandaki ateş göstergelerinin önce tam da olduğunu daha sonra dur'a gittiğini ifade etmiştir. Tam o esnada veya daha önce Murdoch iskele tarafına tam bir dönüş emri vermiş olabilirdi. Serdümen subayı Alfred Olliver çarpışma esnasında köprüye doğru giderken bu emri duyduğunu ifade etmiştir. Burada denenmeye çalışılan ve sağa doğru kalma manevrası olarak bilinen bu hareket, dümen yekesini tamamen sola taşımak bu sayede geminin sağa dönmesini sağlamak ve kalan arka kısmı buzdağından uzak tutmaktı. Yapılan bu manevra geminin arka tarafının buzdağına asla çarpmayacağı konusunda ifade veren diğer mürettebat üyeleri tarafından da desteklenmiştir. Çarpışma esnasında dümende olan serdümen Robert Hichens ve köprüde olup olmadığı tam belli olmayan dördüncü subay Boxhall, her ikisi de Murdoch'un Hichens'e verdiği son emrinin "Tam sancak tarafı!" olduğunu ifade etmişlerdir.

Kömür stokları

Ohio State Üniversitesinden, Mühendis Robert Essenhigh bir teori ortaya attı. Ona göre gemi buzdağına çarpmamıştı. Kazan dairesindeki bir kaza sonucu yangın çıkmış ve bu yangın kömür stoklarına sıçramıştır. Titanic okyanusta büyük bir tehlike içerisi de yol alırken, yangın kontrol altına alınmıştır. Aynı kaza Titanic Southampton limanından ayrıldıktan hemen sonra da olmuştur.

Gardiner'e göre gemi batmadı

Birbirlerine benzeyen Olympic ve Titanic

Titanic ile aynı büyüklükte iki kardeş gemi daha yapılmıştır. Aynı şirkete ait bu gemilerin isimleri Olympic ve Britannic. En bilindik teori burada başlıyor. Robin Gardiner'in kitabı Titanic: The Ship That Never Sank? göre Titanic sigortadan para almak için batırıldı. Gardiner: 1911'de Titanic'in sahibi olan White Star'a ait "Olympic" İngiliz Donanması'na ait HMS Hawke adlı gemiyle çarpıştı ve derin bir yara aldı. Ancak Donanma bu suçu reddedince şirket tazminat alamadı. White Star ise ismini Titanic diye değiştirdi ve sigortadan para alabilmek için gemiyi batırdı. Gardiner'e göre lombar sayısının farklı olmasının temelinde de bu yatıyor.

Kompansatör - Isıtma boruları

Titanic'in batışı
Titanic'in batışı

James Cameron ve marine ressamı Ken Marschall geminin tamamen havaya kalktığını yapımlarda işliyor Görgü tanıklarına göre Titanic'in arkası havaya kalkmış, şalterler atmış ve hemen sonrasında karanlıkta sağır edici bir sesle gemi son iki bacasının arasından ikiye kırılmıştır. Şiddetli bir düşüşün ardından havaya tekrar kalkmış (90 derecelik bir açı ile) ve batmıştır. Mühendisler bunu geminin fazla ağırlıktan ve gerilimden dolayı meydana geldiğini ileri sürmüşlerdir. Fakat, Roger Long'un teorisine göre; gemi genleşme sonucu batmıştır. Gemi 11°'lik bir açıyla havaya kalktığında, soğuk deniz suyu geminin içinin sıcak kalmasını sağlayan sıcak su tanklarının bulunduğu bölmeye ulaşmıştır. Bunun sonucunda alt kısım esneyerek bölünmüştür. Ken Marschall'ın çizmiş olduğu resim, Titanic'in enkazını göstermekte. Geminin kırıldığı noktada 5 adet silindir biçiminde tank görülüyor. Roger Long'a göre genleşmeye ve kırılmaya neden olan bu sıcak su tankları.

Mumya

En bilinen teori ise lanetli mumyadır. Sir James Cole'un babası Mısır'da Ramses mumyasının kazılarına katılan 70 kişiden biriydi. Cole kazılardan kısa bir süre sonra diğer arkadaşları gibi esrarengiz bir şekilde hastalanıp ölmüştür. Üstelik cenazesini taşıyan gemi de Akdeniz'de kaybolmuştur. Oğlu James Cole ise annesi ve kız kardeşini evlerinde çıkan bir yangın sonucu kaybetmiştir. 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda yaşamak zorunda kalan ama Cole, sonraları White Star Line şirketine ortak olmuştur. Fakat şirketin gemileri teker teker batmaya başlamış ve basında Cole'ün üzerine gelmeye başlamıştır. Son olarak şirket en büyük kozu olan üç büyük gemiyi yapmaya karar vermiştir. Titanic, Britannic, Olympic. Olympic'in yapımı bittikten ve suya indirildikten sonra, 5. seferinde HMS Hawke adında bir gemi ile çarpışmış ve 12 metrelik bir yarık almıştır. Gemi zorlu bir yolculuk sonrası karaya ulaşmış ve Titanic'in yapımı tamirat nedeniyle aksamıştır. (Olympic'in hangara çekildiği ve burada kundaklandığı teorisi vardır.) Britannic, hastahane gemisi olarak kullanılmaya başlandığında, I. Dünya Savaşı'na katılmış ve bir mayına çarpıp batmıştır. Teoriye göre mumya Titanic'e yüklenmiştir ve kaza gerçekleşmiştir. Gemi batarken mumya da kaçırılmıştır.

Su geçirmez kapılar

Titanic'te bulunan su geçirmez kapılar, bir teoriye göre açıktı. Buzdağının görünür bir zararı olmaması sonucu kapatılmayan kapılar geminin batmasına neden oldu.

Ufuktaki gemi

Carpathia

Dev bronz pervaneler havaya kalkmaya başladığında, Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir geminin ışıkları görünebiliyordu, geminin Titanic'e olan ortalama uzaklığı 16–24 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, ne de her 15 dakikada bir fırlatılan roketlere cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic'deki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu deneme de sonuçsuz kaldı. Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve S.S Carpathia'nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanında aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlik de bulunamamıştır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuru da gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan geminin çok sık olarak adı geçen ve mürettebatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.) Çarpışma gecesi, SS Californian buzdan dolayı ve gece olduğu için duruş yapmıştı ancak Titanic'e oldukça yakındı, vapurun telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic'in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. Californian telsiz operatörü Cyril evans saat 23:00'da yatağa gitmeden önce Titanic'i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı, fakat Cyril, Jack Philips tarafından sürekli kesildi, mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve geri cevap olarak "Çeneni kapat, şu anda çok meşgulüm ve çalışıyorum " cevabı iletildi. Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmada da SS Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur. Saat 22:10'da Californian, güneyden gelen bir geminin ışıklarını fark etmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V. Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıda da ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic'in telsiz operatörü (Jack Philips) tarafından azarlanmıştı. Saat 23:50'de Grove geminin ışıklarının yanıp söndüğünü fark etti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord'un emri ile saat 23:30 ve 01:00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine geri cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maksimum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi. Kaptan Lord saat 23:30'da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01:15'te Lord'u geminin (Titanic) bir tane roket fırlattığına (bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic'in göndermiş olduğu acil yardım roketleri'nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord'un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01:50'de üç roket daha görüldü ve Stone geminin suyun içinde ilginç göründüğünü not etti. Saat 02:15'te geminin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05:30'da telsiz operatörü Cyril Evans'i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord'a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti. Soruşturmalarda tespit edilen ise Californian Titanic'e olan uzaklığı 31 km civarındaydı.

Hakkında bilinmeyenler

Titanic hakkında birçok karalama yapılmıştır. Henüz gemi nasıl battı ve neler olduğu hakkında net bilgi yok. Titanic hakkında bilinmeyen gerçekler şunlardır:

Filikalar fazlaydı

Titanic büyüklüğüyle ön plana çıkan bir gemiydi. Bu yüzden gemide 20 filika vardı. Tarihçiler devamlı gemide yeterince filika olmadığı söylüyorlar; fakat gemide yasaların gerektirdiğinden fazla filika vardı. Yasalar gereği Titanic gemisi 16 filika bulundurmak zorundaydı, ancak 20 filika bulunduruyordu.

Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz

Hiçbir mühendis Titanic'e batmaz demedi. Gemiyi yapan Thomas Andrews geminin büyük olduğunu ve sarsılmayacağını söylemiştir. Bir buzdağına çarpınca yoluna devam edeceğini kastetmemiştir. Bu yolcuların düşüncesidir ve devamlı değiştirilmiştir.

Tam yol ileri

Bir teoriye göre geminin kaptanı Edward J. Smith geminin hız rekoru kırmasını istiyordu. Bu yüzden buzdağı uyarılarına kulak asmadı. Amacı geminin hem büyük hem de hızlı olduğunu kanıtlamaktı. Fakat aslında Titanic ağır bir hızla yol alıyordu ve buzdağı uyarılarını dikkate almış rotasını değiştirmişti.

Buzdağı görüldü

Murdoch'un emirleri hala bilinmiyor veya teyit edilemiyor. Teoriye göre gemi ölümcül bir yerden darbe aldı ve battı. Eğer gemi planı dikkatle incelenirse, pruvaya tam bir şekilde eğer buzdağına çarpsaydı geminin su geçirmeyen kapıları işe yarayacak ve gemi batmayacaktı. Ani dönüş (geminin 5 kompartımanının su geçirmeyen kapıların olduğu bölüm) doğrudan su almasını sağlamış ve su geçirmeyen kapılar işe yaramamıştı.

Pervaneler yetersiz

Bronz, üçbıçaklı kanat pervanesi (sağda). Bronz, dört bıçaklı orta pervane (solda).

Bakıldığında devasa bronz pervaneler ihtişamlı ve gerçekten güçlüdürler. Ama olası bir ani dönüş için bu dev pervaneler yetersizdir.

Kaynakça

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Pan-pan, telsiz dilinde aciliyet (urgency) anlamına gelen, bir teknede, gemide, uçakta veya başka bir araçta bulunan birinin acil bir durum olduğunu beyan etmek için kullandığı uluslararası standart acil durum sinyalidir lakin kimsenin hayatı veya geminin kendisi için acil bir tehlike oluşturmadığında kullanılır. Mayday şeklindeki tehlike (distress) sinyalinin bir alt kademesindeki çağrıdır ve farkı Mayday, hayati veya aracın kendisinin sürekliliği için bir tehlike olduğu anlamına gelir.

<i>Ertuğrul</i> (fırkateyn) Japonya dönüşü sırasında batan Türk fırkateyni

Ertuğrul, Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış ve 19 Ekim 1863 Pazartesi günü Padişah huzurunda denize indirilmiş Osmanlı fırkateyni. Makine ve kazanları 1864’te Büyük Britanya'da monte edilmiştir. 1865’te Kosova ve Hüdavendigâr gemileriyle birlikte Britanya'dan ülkeye dönerken Cherburg, Toulon ve bazı İspanyol limanlarına uğramış, İstanbul’a gelişinde de Beşiktaş Sahil Saray-ı Hümayunu önünde demirli kalmış, bir süre sonra da Haliç’e kapatılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Gemi</span> Ulaşım aracı

Gemi dünya denizlerini, okyanuslarını, nehir, göl ve diğer yeterince derin su yollarını dolaşan, mal ve yolcu taşıyan veya savunma, araştırma ve balıkçılık gibi özel görevleri yapan büyük bir deniz taşıtı’dır. Gemiler genellikle boyut, şekil, yük kapasitesi ve amaca göre teknelerden ayrılır. Yelken çağı'nda "gemi", en az üç Kabasorta arma‘lı direkleri ve tam cıvadra yelken planıyla yelkenli gemi olarak tanımlanır.

<i>Titanik</i> (film, 1997) 1997 yapımı Amerikan filmi

Titanik, James Cameron'ın yönetmenlik, senaristlik, ortak yapımcılık ve ortak kurgu yönetmenliğini yaptığı, 1997 yılı Amerikan yapımı epik, felaket ve romantizm temalı sinema filmi. Titanic'in batışı üzerine kurgulanan filmin başrollerini, geminin felaketle sonuçlanan ilk seyahati sırasında birbirine âşık olan farklı toplumsal sınıflara mensup iki genci canlandıran Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet paylaşmaktadır.

<i>Potemkin</i> (zırhlı) 1904lü yılların Rus savaş gemisi

Potemkin, 1904 yılında suya indirilen ön-dretnot tipi Rus savaş gemisi.

RMS <i>Titanic</i> 1912de batan İngiliz gemisi

RMS Titanic, 15 Nisan 1912 tarihinde Southampton, İngiltere'den New York City, Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı ilk seferinde bir buzdağına çarpması sonucu batan bir İngiliz okyanus gemisiydi. Gemideki tahmini 2.224 yolcu ve mürettebattan yaklaşık 1.500 kişi hayatını kaybetti ve bu olay barış zamanında tek bir geminin battığı en ölümcül olaylardan biri oldu. White Star Line tarafından işletilen Titanic, dünyanın en zengin insanlarından bazılarının yanı sıra, Britanya Adaları, İskandinavya ve Avrupa'nın başka yerlerinden Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da yeni bir hayat arayan yüzlerce göçmeni taşıyordu. Felaket, kamuoyunun dikkatini çekerek deniz güvenliği düzenlemelerinde önemli değişikliklere yol açtı ve popüler kültürde kalıcı bir mirasa ilham verdi.

<span class="mw-page-title-main">Varna Deniz Muharebesi</span> Osmanlı ve Bulgar donanmalarının 21 Kasım 1912 tarihinde Karadenizde giriştikleri çatışma

Varna Deniz Muharebesi ya da Draçki Saldırısı, 21 Kasım 1912 tarihinde Karadeniz'de, Bulgaristan'ın Varna limanının 32 mil açığında dört Bulgar torpido botu ile Osmanlı kruvazörü Hamidiye arasında meydana gelen çatışmadır.

<span class="mw-page-title-main">Vasa (gemi)</span> 17. Yüzyılda İsveç savaşgemisi

Vasa veya Wasa, 1626-1628 yılları arasında yapılmış olan bir İsveç İmparatorluğu kalyonudur. Gemi 10 Ağustos 1628 tarihindeki ilk yolculuğunda limandan ayrıldıktan hemen sonra henüz 1 deniz mili bile gitmeden su alarak batmıştır. Gemideki en değerli olarak değerlendirilen bronz toplar kurtarıldığı için unutulan geminin batığı 1950’li yıllarda yeniden keşfedilmiştir. Stockholm limanının giriş ağzında yoğun deniz trafiğinin olduğu bölgedeki batık 24 Nisan 1961 tarihinde neredeyse hiç yıpranmamış olarak kurtarılmış ve su yüzeyine çıkartılmıştır. Önce geçici bir müzeye konan gemi daha sonra Stockholm’deki gemiyle aynı adla anılan Vasa Müzesine aktarılmıştır. İsveç’in en önemli turist çeken merkezlerinden birisi haline gelen müze 1961 yılından günümüze kadar 28 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

<i>Mary Celeste</i> 1872de Atlantik Okyanusunda terk edilmiş olarak bulunan gemi

Mary Celeste 4 Aralık 1872 tarihinde Atlantik Okyanusu'nda terk edilmiş olarak bulunduğundan beri gizemini koruyan bir ticari gemidir. Gemi bulunduğunda bir filikası kayıptı ve iyi bir durumdaydı, rüzgarın da etkisiyle Cebelitarık Boğazı'na doğru ilerliyordu. Yaklaşık bir ay önce yola çıkmıştı ve halihazırda güvertesinde altı aylık su ve erzak mevcut idi. Kargosuna dokunulmamıştı, yolcu ve tayfaların da şahsi eşyaları yerlerinde duruyordu. Gemi mürettebatı bir daha hiç bulunamadı ve hiç haber alınamadı. Bu terk edilmiş ve başıboş gemi denizcilik tarihinin en gizemli hikâyelerinden biri olarak hala çözümlenememiş sebepsel teorilere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">White Star Line</span> Britanyalı Gemicilik Şirketi

White Star Line, 1874 yılında oluşturulmuş gemicilik şirketi. RMS Titanic yapımcıları olarak bilinirler.

<span class="mw-page-title-main">J. Bruce Ismay</span>

Joseph Bruce Ismay White Star Line şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak görev yapmış İngiliz iş insanıdır. 1912'de yepyeni amiral gemisi olan RMS Titanic'in batması ile en üst düzey White Star Line yetkilisi olarak ağır eleştirilere maruz kalmıştır.

RMS <i>Titanic</i>in batması 1912de yaşanan denizcilik felaketi

RMS Titanic, 15 Nisan 1912 sabahının erken saatlerinde Kuzey Atlantik Okyanusu'nda, geminin Southampton'dan New York'a gerçekleşen ilk seferinin dördüncü günü battı. O dönem hizmet veren en büyük okyanus gemisi unvanına sahip Titanic, 14 Nisan 1912 Pazar günü saat 23:40'ta bir buzdağına çarptığında gemide yaklaşık 2,224 kişi vardı. Gemi yaklaşık 2 saat 40 dakika sonra batmıştır. Bu olay 15 Nisan Pazartesi günü 02:20'de, 1,500'den fazla insanın ölümüyle sonuçlandı ve tarihin en ölümcül deniz felaketlerinden biri olarak kabul edildi.

<span class="mw-page-title-main">Edward Smith (gemi kaptanı)</span>

Edward John Smith İngiliz deniz subayıdır. Çok sayıda White Star Line şirketine ait geminin kaptanı olarak görev yaptı. RMS Titanic'in kaptanıydı ve gemi ilk yolculuğunda battığında öldü. Edward, tüccar donanmasına ve Kraliyet Donanma Rezervine katılmak için genç yaşta okulu bırakmıştır.

HMHS Britannic, White Star Line'ın Olympic sınıfı buharlı gemilerinin üçüncü ve sonuncusu ve Britannic adını taşıyan ikinci White Star gemisiydi. RMS Olympic ve RMS Titanic'in en küçük kardeşiydi ve transatlantik yolcu gemisi olarak hizmete girmesi planlanmıştı. Kasım 1916'da Ege Denizi'ndeki Yunan adası Kea yakınlarında batana kadar 1915'ten itibaren hastane gemisi olarak işletildi. O dönemde dünyanın en büyük hastane gemisiydi.

<span class="mw-page-title-main">Violet Jessop</span> Titanik mürettebat üyesi olmasıyla tanınan İngiliz kadın (1887-1971)

Violet Constance Jessop, 1912'de RMS Titanic'in ve 1916'da kardeş gemisi HMHS Britannic'in felaketle sonuçlanan batmalarından sağ kurtulmasıyla tanınan Arjantinli okyanus gemisi hostesi, anı yazarı ve hemşireydi. Ayrıca, 1911'de bir İngiliz savaş gemisi olan HMS Hawke ile çarpışan RMS Olympic gemisinde bulunuyordu. Bu çarpışmadan da sağ çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Carroll A. Deering</span>

Carroll A. Deering; 1921'de Kuzey Karolina'daki Cape Hatteras açıklarında karaya oturmuş olan ve mürettebatı hiçbir yerde bulunamayan beş direkli bir ticari yelkenliydi. Deering, tarihte hakkında en çok yazılan denizcilik gizemlerinden biridir. Gemide herhangi bir paranormal veya doğaüstü olay olduğuna dair hiçbir kanıt ortaya çıkmamış olsa da Bermuda Şeytan Üçgeni'nin bir kurbanı olduğu iddia edilmektedir.

<i>Titanic</i> (film, 1943)

Titanic II. Dünya Savaşı sırasında Tobis Productions tarafından UFA GmbH için Berlin'de yapılmış ve RMS Titanic'in 1912'de feci şekilde batmasını betimleyen 1943 yapımı bir Alman propaganda filmidir. Battıktan sadece dört hafta sonra 1912'de zaten bir Alman sessiz filmi çekilmiş olmasına rağmen, bir İngiliz şirketi 1929'daki felaketle ilgili Almanca bir film yayınladı. Film, Nazi Propaganda Bakanı Joseph Goebbels tarafından yalnızca Alman sinemacılığının üstünlüğünü göstermek amacıyla değil, aynı zamanda felaketten İngiliz ve Amerikan kapitalizminin sorumlu olduğunu gösterecek bir propaganda aracı olarak yapıldı. Geminin mürettebatına tamamen kurgusal bir kahraman Alman subayının eklenmesi, Alman erkeklerinin İngiliz subaylarına kıyasla üstün cesaretini ve özverililiğini göstermeyi amaçlıyordu.

<span class="mw-page-title-main">William McMaster Murdoch</span>

William McMaster Murdoch, İskoç denizci ve Titanik'in birinci subayıydı. Titanik bir buzdağıyla çarpıştığında köprüde görevliydi ve gemi battığında ölen 1500'den fazla insandan biriydi.

<span class="mw-page-title-main">Denize adam düştü</span>

Denize adam Düştü, Bir mürettebat üyesinin veya bir yolcunun gemiden suya düştüğünü ve derhal kurtarılması gerektiğini belirtmek için gemide bağırarak söylenen bir yardım çağrısı ve bildiridir. Düşen kişiyi gören kişi "Denize adam düştü!" diye bağırır ve bu çağrıyı alan güvertedekiler de aynı çağrıyı yapar. Kazazedenin düştüğünü görmemiş olsalar bile, duyma mesafesindeki her mürettebat tarafından bir kez bu çağrı bildirilecektir.

<i>Titanic II</i> (film)

Titanic II, Shane Van Dyke tarafından yazılan, yönetilen ve başrolde oynanan ve The Asylum tarafından dağıtılan 2010 yapımı Amerikan drama felaket filmidir. İsmine rağmen, 1997 yapımı eleştirmenlerce beğenilen filmin devamı değil, onun bir kopyasıdır. Film, orijinal geminin ilk seferinden tam 100 yıl sonra ters rotayı izlemek üzere yola çıkan kurgusal bir Titanic replikasında geçiyor; ancak küresel ısınma ve doğa güçleri, tarihin aynı gecede, daha feci ve ölümcül bir ölçekte kendini tekrar etmesine neden oluyor.