İçeriğe atla

Altın Kural

Karşılıklılık etiği veya altın kural, diğerlerine karşı adaletin sağlandığına emin olabilmesi için bir kişinin herhangi bir davranışta bulunma hakkı veya sorumluluğu olup olmadığını belirleyen bir etik kuraldır. Aksi yönde eleştiriler bulunsa da, tartışmalı olarak karşılıklılık kavramı, insan haklarının en temelidir.[1] Bu altın kuralın önemli bir öğesi, bu kurala göre hayatını sürdüren bir insanın sadece yakınlarını değil, herkesi göz önüne alarak yaşamaya çalışmasıdır.

Hem olumlu (genellikle "kendine yapılmasını istediğin şeyleri başkasına da yap" şeklinde ifade edilir) hem de olumsuz (genellikle "kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına da yapma" şeklinde ifade edilir) biçimi bulunmaktadır. Benzer biçimler tam olarak birbiriyle aynı değiller ve yapmak istedikleriniz ve buna karşılık kendinize yapılmasını istediğiniz şeylere karşılık karşı tarafında kendisine yapılmasını istediği şeyler noktasında farklılık gösteriyorlar. Olumsuz biçim, olumlu biçimin içerebildiği başkalarından istediğiniz şeyi gerçekten sevip sevmediğinizi kontrol etmeyi doğrudan içermiyor, bu da eleştiriler bölümünde tartışılan kendini düzelten bağlamda altın kural için bir örnek oluşturuyor.

Altın kuralın çeşitli dünya kültürlerinde geniş kökleri bulunmaktadır ve farklı kültürlerin çekişmeleri önlemek için kullandığı bir standarttır.[2] Eski Hint, Yunan ve Çin felsefelerinde yeri vardır. Farklı dini şahsiyetler ve filozoflar farklı şekillerde ifade etmiş olsa da, İngilizce ifadesinde en yaygın biçimi İsa peygambere ithaf edilen Luke İncil'inde geçen şu cümledir: "Başkalarının sana yapmasını istediğin şeyleri başkalarına yap." "Başkalarına yap" kısmı ilk olarak 1567 civarında Katolik ilmihalinde görünmüştür, fakat 1583 baskısında kesindir.[3]

Antik Yunan felsefesi

Antik Yunan'da ve felsefesinde Altın Kural yaygın bir ilke idi. Genel kavramın örnekleri şunları içerir:

  • "Ondan hastalık kapacağın şeyi komşuna yapma." - Pittacus[4]
  • "Başkalarını suçlayacağın şeyi yapmaktan kaçın." – Thales[5]
  • "Komşularının sana ne yapmasını istiyorsan, onlara da onu yap." – Sextus the Pythagorean[6]
  • "Sana yapıldığında kızacağın şeyi başkalarına da yapma." – Isocrates[7]
  • "Kendine yapıldığında zarar göreceğin şeyi başkalarına da yapma." – Epictetus[8]
  • "Bilgece ve iyi ve adil olmadan mutlu bir yaşam sürmek imkânsızdır ('ne zarar ver ne de zarar gör' kısmına katılarak[9]),
    ve mutlu bir yaşam sürmeden bilgece ve iyi ve adil olmak imkânsızdır." – Epicurus[10]

Dinî bağlam

13 inanç geleneğinden kutsal yazılarda Altın Kuralı gösteren çok inançlı bir poster (Scarboro Missions'tan Paul McKenna tarafından tasarlanmıştır, 2000), 4 Ocak 2002'den beri Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde kalıcı olarak sergilenmektedir.[11] Posteri oluşturmak "13 inanç grubunun her birindeki uzmanlarla gerçekleştirilen meşveretleri içeren beş yıllık bir araştırma aldı".[11] (Ayrıca bakınız, Küresel Etik.)

Bahai Dini

Ayrıca bkz: Bahai öğretileri

Bahai Dini yazılarında herkesin teşvik ettiği şey, insanların başkalarına kendilerine davrandıkları gibi davranmaları ve hatta onları kendine tercih etmeleridir:

EY İNSAN OĞLU! Bir kimse gelip senden bir şey isterse reddetme; çünkü onun yüzü Yüzümdür, Benden utan.

— Bahaullah[12]

Ne mutlu kardeşini kendinden üstün tutana!

— Bahaullah.[13].ve eğer gözün adalette ise kendin için seçtiğini başkaları için seç.

— Bahaullah[13]

EY VARLIK OĞLU! Özün için söylemesini istemediğin şeyi özgen için söyleme. Yapmayacağını deme. Bu Benim sana buyruğumdur; onu tut.

— Bahaullah[12]

Uluslararası ilişkilerde karşılıklılık

Karşılılıklılık etiği veya karşılıklılık ilkesi, uluslararası ilişkiler alanında kullanılan temel prensiplerden birisidir. Örneğin uluslararası politikalarda çıkan bir anlaşmazlık üzerine İsrail'in Tel Aviv'den İstanbul'a seyahat edecek Türk yolcuları Ben Gurion Havalimanı'nda abartılı şekilde aramasına "karşılık" Türkiye'nin İstanbul'a gelen İsrail vatandaşlarını sorguya alması,[14] karşılıklılık ilkesinin bir gereğidir.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Burada diğer bir şekilde tanımlanmış, "her tarafın hem hakları hem de sorumluluklarının olduğu etkileşimli bir sistemdeki dengeye göndermede bulunur, bunu destekleyici bir kural da birinin haklarının diğerinin yükümlülükleri olduğunu ifade eder."Bornstein, Marc H. (2002). Handbook of Parenting. Lawrence Erlbaum Associates. ss. 5. ISBN 978-0-8058-3782-7.  Bakınız: Paden, William E. (2003). Interpreting the Sacred: Ways of Viewing Religion. Beacon Press. ss. 131-132. ISBN 978-0-8070-7705-4. 
  2. ^ Stace, Walter T. (1937). The Concept of Morals. New York: The MacMillan Company. ss. chapters on Ethical Relativity (pp 1-68), and Unity of Morals (pp 92-107, specifically p 93, 98, 102). ISBN 0-8446-2990-1. 
  3. ^ Vaux, Laurence (1583). A Catechisme / OR / CHRISTIAN DOCTRINE. Manchester: The Chetham Society. s. 47. 31 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2009. 
  4. ^ Pittacus, Fragm. 10.3
  5. ^ Diogenes Laërtius, "The Lives and Opinions of Eminent Philosophers", I,36
  6. ^ Sextus, 406 B.C.
  7. ^ Isocrates, "Nicocles",6
  8. ^ Epictetus, "Encheiridion"
  9. ^ Tim O'Keefe, Epicurus on Freedom[], Cambridge University Press, 2005, p.134
  10. ^ Epicurus Principal Doctrines 29 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. tranls. by Robert Drew Hicks (1925)
  11. ^ a b Mezei, Leslie Gabriel (May 2002). ""The Golden Rule Poster - A History: Multi-faith Sacred Writings and Symbols from 13 Traditions"". Spiritan Missionary News / Scarboro Missions. 11 Haziran 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2023. 
  12. ^ a b Hz. Bahaullah. "Saklı Sözler" (PDF). İnan, Mecdi tarafından çevrildi. İstanbul: Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. s. 12. ISBN 978-605-84382-2-4. 1 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Haziran 2023. 
  13. ^ a b Hz. Bahaullah. Hz. Bahaullah'ın Levihleri (PDF). İnan, Mecdi tarafından çevrildi. Bahai Eserleri Basım Dağıtım A.Ş. 1 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Haziran 2023. 
  14. ^ Hürriyet gazetesinin 5 Eylül 2011 tarihli haberi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bahâîlik</span> tek tanrı inancına dayalı bir din

Bahâîlik, bütün insanlığın ruhanî birliğini vurgulayan tek tanrılı bir dindir. Üç ana prensip Bahâî öğretileri ve itikadı için bir temel oluşturur: Tanrı birliği, yani tüm yaratılışın kaynağı olan tek bir tanrı vardır, din birliği, yani tüm ilahi dinler aynı ruhanî kaynağa sahiptirler, aynı Tanrı'dan gelirler ve insanlığın birliği, yani bütün insanlar eşit yaratılmıştır, çeşitlilik içinde birlik ile bir araya getirilmiştir; ırkların ve kültürlerin bu çeşitliliği takdire ve kabule değer görülmelidir. Bahâî inancının öğretilerine göre insanın amacı dua, tefekkür ve insanlığa hizmet yoluyla Allah'ı tanımayı ve sevmeyi öğrenmektir.

Ahlak ya da sağtöre, kelimenin en dar anlamıyla, neyin doğru veya yanlış sayıldığı anlamına gelir. Terim genellikle kültürel, dinî, dünyevi ve felsefi topluluklar tarafından, insanların çeşitli davranışlarının yanlış veya doğru oluşunu belirleyen bir yargı ve ilkeler sistemi kavramı ve/veya inancı için kullanılır. Ahlak, kelimesinin etimolojik kökeninin Arapça “hulk” ; ” sözcüğüne dayandığı bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Ali Muhammed Şirazi</span> Bâbîliğin kurucu peygamberi (1819–1850)

Ali Muhammed Şirazi ya da bilinen adıyla Bab, Babi inancının kurucusudur. Lakabı olan Bab, Arapçada kapı demektir.

<span class="mw-page-title-main">Stoacılık</span> felsefi sistem

Stoacılık, MÖ 3. yüzyılın başlarında Atina Agorası'nda Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan bir Helenistik felsefe ekolüdür. Mantık sistemi ve doğal dünya hakkındaki görüşleriyle beslenen bir kişisel erdem etiği felsefesidir ve erdem pratiğinin eudaimonia'ya ulaşmak için hem gerekli hem de yeterli olduğunu savunur: Kişi etik bir yaşam sürerek gelişir. Stoacılar eudaimonia'ya giden yolu erdemi uygulayarak ve doğaya uygun yaşayarak geçirilen bir hayatla özdeşleştirmişlerdir.

Doğal hukuk kuramı, doğal hukuk veya doğa hukuku içeriği doğal olarak var olan, doğal olarak ayarlanmış ve her şeyin üzerinde geçerliliğe sahip bir hukuk olarak tanımlanabilir. Doğal hukuk; insanın akılla erişebileceği, yazılı olmayan hukuk kuralıdır. Bu kuramı destekleyenler arasında Aristoteles ve Thomas Aquinas da yer alır ki, Aquinas'ın tavrı Katolik Kilisesi tarafından da kabul edilmektedir. Doğal hukuk kuramı, gerek etik gerekse hukuk felsefesi açısından büyük önem taşımaktadır ve farklı filozofları farklı yönlerde etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Epikürcülük</span> Felsefe sistemi

Epikürcülük, MÖ 307'de kurulan ve Antik Yunan filozofu Epikür'un öğretilerine dayanan bir felsefe sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">Bahaullah</span> Bahailiğin kurucu peygamberi (1817–1892)

Baháʼu'lláh veya doğum adıyla Mirza Hüseyin Ali, Bahailik dininin kurucusu.

<span class="mw-page-title-main">Mühendislik etiği</span> Meslek etiği kavramının mühendislik yorumu

Mühendislik etiği, mühendislerin mühendislik uygulamaları için geçerli olan ve mesleğe, topluma, işe, işverene, meslektaşlarına karşı uymaları gereken etik davranışlar bütünüdür. Bilimsel bir disiplin olarak bilim felsefesi, mühendislik felsefesi ve teknoloji etiği gibi konularla yakından ilgilidir. Mühendislik etiğinin tek bir uygulaması ve standardı yoktur, dallara göre değişen anlamı ve uygulaması vardır.

<span class="mw-page-title-main">Şevki Efendi</span> 1921den 1957de ölümüne kadar Bahai inancının lideri

Şevki Efendi, Abdülbaha’nın torunu ve halefiydi. 1921 yılında Bahai Dini’nin Velisi olarak tayin edildi ve 1957 yılında vefat edene kadar bu görevi sürdürdü. Bahai Dini’nin birçok yeni ülkeye yayılması için tebliğ planları serisi oluşturdu ve Bahai Dini’nin merkezî şahsiyetlerinin birtakım yazılarını İngilizceye tercüme etti. Vefatının ardından dünya Bahai toplumuna 1963’te Yüce Adalet Evi seçilene kadar Emrin Elleri önderlik etti.

<span class="mw-page-title-main">Yüce Adalet Evi</span>

Yüce Adalet Evi Bahai Dini'ndeki idari düzenin dokuz üyeli en yüksek yönetim merciidir. Kurulması Bahai yasa ve hükümlerini içeren Kitab-ı Akdes'te açıkça belirtilen Yüce Adalet Evi, Bahai Dininin uluslararası idari kurumu olmakla beraber Bahaullah'ın Ahit ve Misak'ının bugünkü merkezidir. Bahaullah, bu kurumu Bahai kutsal yazılarında ayrıntıları bulunmayan veya yer almayan konularda yasa koyma yetkisi ile donatmış ve kararlarında Tanrı'dan ilham alacağına dair güvence vermiştir. Dinler tarihinde daha önce benzeri görülmemiş bu kurum ilk olarak 1963'te kurulmuştur ve o tarihten beri her beş yılda bir, dünya çapındaki Bahai Milli Ruhani Mahfillerinin üyelerinden oluşan delegeler tarafından seçilmektedir.

Saklı Sözler, Bahai inancının kurucusu olan Mirza Hüseyin Ali tarafından Bağdat civarında yazılan bir kitaptır. Saklı Sözler'in 1858 yılında Dicle Nehri kıyılarında nazil olduğuna inanılır. Yetmiş biri Arapça, seksen ikisi Farsça olan bu eser, Bahaullah'ın deyişiyle belli ruhani hakikatlerin özünü alarak kısa ayetler şeklinde yazılmıştır. Bu derleme bir öğüt kitabı ve bazı dini konuları açıklayıcı niteliktedir. Emrinin başlangıcında bu derleme 'Hz. Fatıma'nın Saklı Kitabı' olarak biliniyordu. Saklı Sözler eseri Türkçeye Mecdi İnan tarafından Arapça ve Farsça asıllarından tercüme edilmiştir.

Ruhani Mahfil, Abdülbaha tarafından Bahai Dinini yöneten seçilmiş heyetlere atfen belirlenmiş bir terimdir. Bahailikte herhangi bir ruhban sınıfı olmadığı için toplumun işlerini yürütenler bu mahfillerdir. Yerel seviyede olanlara ilaveten milli Ruhani Mahfiller de vardır.

<span class="mw-page-title-main">Bahá'í World Centre binaları</span>

Bahá'í World Centre binaları, İsrail'deki Bahá'í Dünya Merkezi'nin bir parçası olan binalardır. Bahâ'î Dünya Merkezi binaları, hac için kullanılan Bahá'í kutsal mekanları ile Bahá'í Faith'in uluslararası idari organlarını içerir; bunlar 20'den fazla idari ofis, hac binaları, kütüphaneler, arşivler, tarihî eserler ve tapınaklardan oluşmaktadır. Bu yapıların tamamı 30'dan fazla sayıda bahçenin veya terasın ortasında yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Bahaullah'ın Makamı</span>

Bahaullah'ın Makamı, Bahailer için en kutsal yer ve namazlarında yöneldikleri kıbledir; konumu İsrail'de Akka yakınlarında bulunan Behci'dir. Bahaullah'ın naaşının bulunduğu Makam'ın hemen yanında öldüğü yer olan Behci Köşkü bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Bahai Dünya Merkezi</span>

Bahai Dünya Merkezi, Bahai Dininin ruhani ve idari merkezine verilen isimdir. Dünya Merkezinin kapsadığı alanlar Bahaullah'ın Akka yakınlarındaki Makamı, Bab'ın Hayfa'da Kermil Dağı üzerinde yer alan Makamı ile oradaki bahçeler ve İdari Binaların da içinde bulunduğu çeşitli diğer binalardır.

Edib Tahirzade,, 1988 ila 2000 yılları arasında Bahai Dini'nin en yüksek idari kurumu olan Yüce Adalet Evi'nin bir üyesi olarak hizmet etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bab'ın Makamı</span>

Bab'ın Makamı, Babi Dininin kurucusu ve Bahai Dininde Bahaullah'ın müjdecisi olan Bab'ın naaşının bulunduğu bir yapıdır; İsrail, Hayfa'daki bu Makam, Bahailer için Bahaullah'ın Akka'daki Makamından sonra dünya üzerindeki en kutsal ikinci noktadır. Kermil Dağındaki tam konumu 1891 yılında bizzat Bahaullah tarafından en büyük oğlu Abdülbaha'ya belirtilmiştir. Planlarını Abdülbaha'nın yaptığı bu yapı birkaç yılın ardından torunu Şevki Efendi tarafından tasarlanıp tamamlanmıştır.

Tanrı Emrinin Elleri ya da Emrin Elleri, asıl vazifeleri Bahai Dininin yayılması ve korunması olan ve bu göreve yaşam boyu sürecek şekilde tayin edilen seçkin bir grup Bahai idi. Bahai Dinindeki seçilmiş kurumlarda veya diğer atanmış kurumlarda hizmet eden üyelerden farklı olarak, Emrin Elleri'nin, dinin hizmet alanında ayırt edilen bir rütbeyi haiz olduğu kabul edilir.

Bahai öğretileri önemli sayıda teolojik, etik, toplumsal ve ruhani fikirleri temsil eder ki bunlar, Bahai Dini'nin kurucusu Bahaullah tarafından tesis edilmiş ve Bahai toplumunun birbirini izleyen liderleri Abdülbaha ve Şevki Efendi tarafından açıklığa kavuşturulmuştur. Öğretiler çeşitli Bahai yazılarında yazılmıştır. Zerdüştlük, Hinduizm, Yahudilik, Budizm, Hıristiyanlık ve İslam gibi geçmiş bazı dinlerin sahih öğretileriyle birleşen Bahai öğretileri, Bahailerce Allah tarafından vahyedilmiş olarak kabul edilmektedir.

Bahai idari düzeni, Bahai toplumunun işlerini yönetmek üzere seçilmiş ve atanmış kurumlardan oluşan bir sistemdir. En üst yönetim kurumu her beş yılda bir seçilen Yüce Adalet Evi'dir.