Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.
Pozitivizm veya olguculuk; Auguste Comte'un başını çektiği, doğru bilginin yalnızca bilimsel bilgi olduğu, doğru bilgiye ise yalnızca ampirizm (deneycilik) ile ulaşılabileceğini ve bu bilginin kendisinin deneysel olmadığını savunan düşünce akımıdır. Pozitivizm, sosyal bilimlerin fen bilimleri gibi kesin gerçeklikler içeren kurallara dayanması ve felsefi tartışmalardan uzaklaşmak hedefiyle, 19. yüzyıl içindeki toplumsal ilişkiler çerçevesinde şekillenmiştir.
Roman, genellikle düzyazı biçiminde yazılan, kurgusal, görece uzun, insanın (ya da insan özellikleri atfedilen varlıkların) deneyimlerini bir olay örgüsü içinde aktaran ve genellikle kitap halinde basılan bir edebî tür. Uluslararası ve akademik platformlarda beşinci sanat olarak kabul gören edebiyatın bir alt türüdür.
Turizm ya da gezim, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen (turist) çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür. Turistik gezi, insanların sadece bir yerden bir yere gitmesi değil kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak da iletişim içinde olmalarıdır. Turizm sayesinde insanlar hem diğer ülkelerin, hem kendi ülkelerinde yaşadıkları bölgenin dışındaki güzelliklerin, hem de geçmişte yaşamış olan insanların bırakmış oldukları kültürel mirasın farkına vararak, gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmanın gerekliliğine inanarak hayata farklı açılardan bakabilirler. Turistler gittikleri ülke ya da bölgede gördükleri yerler karşılığında o yöre halkına para kazandırırlar. Yani turizm ziyaret edilen ülke ve bölgenin ekonomisine büyük bir maddi katkı sağlar. Turizm açısından Türkiye'ye en çok Antalya ve Bodrum gelir kazandırır. Turizm sözcüğü ilkin 21. yüzyılda bazı İngilizlerin Avrupa'ya yaptığı yolculuklar için kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra bu eylem, dünya çapında yaygınlık kazanınca, turizm sözcüğü de dilden düşmez olmuştur. Eskiden yalnız zengin ve aylak kimselerin yaptığı bu geziler, ulaşım kolaylıklarının sürekli olarak gelişmesi ve kısa zamanda herkesin tatil yapmasını sağlayan toplumsal gelişmeler sonucunda gittikçe çoğalmıştır.
Romantizm veya Coşumculuk, 1800 ve 1850 yılları arasında Avrupa'da edebiyatı, müziği, felsefeyi ve sanatı etkileyen entelektüel bir akımdı. Bir ölçüde Sanayi Devrimi'ne, Aydınlanma Çağı'na aristokratik sosyal ve siyasi düzenine, doğanın bilimsel rasyonalizasyonuna ve klasisizme tepki olarak doğan, doğaya ve duygulara verdiği önemle bilinen bir akımdır. Ortaya çıkışında ise 1789 Fransız İhtilali sonrasındaki toplumsal, siyasal ve düşünsel yapının etkileri vardır.
Gün Olur Asra Bedel, Cengiz Aytmatov'un bir romanıdır. Roman, geleneklerini korumaya çalışan insanları anlatır. Komünizm sırasında yaşanan anılar, insanların kutsal saydığı şeylerin yok sayılması, aşkın sorgulanması romanın değindiği konulardır. Komünizm materyalist düşünce yapısı ile hayata bakmış, cenneti dünyaya getirmeye çalışmıştır. Elbette bunun içinde cennet var olsun ya da olmasın insanlara yaşadıkları cehennemi değiştirmenin kendi ellerinde olduğunu anlatma çabası içinde olmuştur. Kitaba kısaca mankurtlaşma ile geleneklerini koruma arasındaki insanların hikâyesi de denebilir.
Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi...
Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı Özek uzar giderdi.
Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı.
Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider, gelirdi...
Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan. Genellikle konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra çocukluğun başladığı; cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte çocukluk döneminin bittiği kabul edilir. Ama bu tanımlamalar görecelidir ve kesin sınırları yoktur. Birleşmiş Milletlerin raporlarında 0-18 yaş arasındaki insanlar çocuk kabul edilirler. Bunun haricinde çocuk kelimesi sıklıkla evlat anlamında da kullanılır.
Tarih, geçmiş zamanın incelenmesi bilimidir. "Tarih", geçmişte yaşanan olayların incelenmesinin yanı sıra, bu olaylarla ilgili bilgilerin keşfi, toplanması, organizasyonu, sunumu ve yorumlanması ile ilgilenen disiplindir.
Brahman, Hint felsefesi geleneğinde, hem içkin hem de aşkın olan ve hem evrende hem de kendisinde var olan en yüksek varlığa kendinden kendine birleşmenin nihai ve en yüksek hedef olarak addedildiği dünya ruhudur. Hint felsefesi coğrafi yakınlık nedeniyle Çin felsefesi ile ortak nüanslar taşıdığından geçmişi ve geleceği değil yalnızca “şu an” ı esas alır ve Brahman'ın her zerrede var olmasından dolayı insan ruhunda da o "Öz”ün (tanrının) var olduğunu ve tüm varlıklarda ondan bir parçanın bulunduğunu öne sürer. İnsanın içinde bulunduğu evrenden soyutlanmadan onun bir parçası olduğu düşüncesini içselleştirdiğinde "Brahman”la bir olacağını savunur.
Proleter enternasyonalizm, işçi sınıfına ait bütün dünyadaki insanların millete bakmaksızın dünya devrimini gerçekleştirmek için birlik içerisinde hareket etmesi gerektiğini söyleyen Marksist sosyal sınıf teorisidir. Komünist Manifesto'nun son dizesi "Dünyanın bütün işçileri, birleşin!", proleter enternasyonalizmin sloganıdır.
Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan tarihsel dönem, aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdir. Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Aynı zamanda Arapça eserlerin Latinceye çevirilmesi, Aydınlanma Çağı'na zemin hazırlamıştır.
Georg Simmel, Ferdinand Tönnies ile birlikte Alman Sosyolojisi'nin kurucularından biri olan sosyolog, filozof ve eleştirmen.
Bilimkurgu filmi, sıklıkla fütüristik uzay mekikleri, robotlar veya diğer teknolojiler eşliğinde; dünya dışı yaşam formları, yabancı gezegenler ve zaman yolculuğu gibi hayali fenomenlerin spekülatif ve bilime dayalı tasvirlerini kullanan film türüdür. Bilimkurgu filmi, geçmişten günümüze siyasal ve toplumsal konularda toplumsal eleştiri yapma ve "bizi insan yapan şeyin ne olduğu" gibi felsefi konuları araştırma amaçlı olarak sıklıkla kullanılan bir film türü olmuştur.
Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde eğitim amacıyla Avrupa'ya, özellikle Fransa'ya giden gençler oradaki edebiyatta gördükleri yenilikleri ülkeye dönüşlerinde Türk edebiyatında uygulamaya başlamışlardır. Bu şekilde belli dönemler halinde günümüze kadar süren yeni bir edebiyat başlamıştır. Bu dönemlerden biri de Cumhuriyet dönemi edebiyatıdır.
Çallı Kuşağı, 1914 Kuşağı veya Türk İzlenimciler, Sanayi-i Nefise Mektebi tarafından düzenlenen Avrupa sınavını kazanarak Paris'e gönderilen, İbrahim Çallı ve kendi olanakları ile giden Namık İsmail, Hüseyin Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran gibi ressamlar I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile birlikte 1914'te ülkeye geri döndüler. Türk resim tarihinde "1914 Kuşağı", "Çallı Kuşağı" veya "Türk İzlenimcileri" diye adlandırılan bu grubun başlıca üyeleri, İbrahim Çallı, Ruhi Arel, Feyhaman Duran, Hikmet Onat, Hüseyin Avni Lifij, Nazmi Ziya Güran, Namık İsmail, Sami Yetik ve Ali Sami Boyar ve Hasan Vecih Bereketoğlu'dur.
Retro-futurism, kelime karşılık anlamıyla geçmişin gelecek öngörüsü olarak da tanımlanabilir. Dönemler değiştikçe insanlığın gelecek algısı da farklı şekillerde değişmektedir en popüler örnek Geleceğe Dönüş filminin gelecek betimlemesi ile açıklanabilir, filmin yapıldığı tarihin gelecek öngörüsü uçan arabalar, kendiliğinden kuruyan kıyafetler ve holografik sinema filmleri ile kısaca özetlenebilirken TRON filminin gelecek öngörü dijital dünya içine girilebilen bir gelecek olarak tasvir edilmektedir. Gelecek öngörüsü için mimari, tasarım, yaşam tarzı, oyunlar, müzik ve film gibi geniş bir alan değerlendirilir. Örneğin Fallout oyunu 1950'lerdeki bir gelecek öngörüsü tarzına dayandırılmaktadır ancak oyun 1997 yılı yapımı olduğu için o tarihteki insanların gelecek betimlemesi nasıl olurdu düşüncesi ile yapıldığından bir retrofütürizm örneğidir. Yakın zaman örnekleri arasında Far Cry 3: Blood Dragon örnek gösterilebilir, 1980'lerde 2007 nasıl olurdu düşüncesi üzerine kuruludur.
Halk hikâyesi veya halk öyküsü, toplumsal iz bırakmış bir olaydan veya bir yazınsal ürünün sözlü kültürde bıraktığı derin etkiden kaynaklanarak ortaya çıkan halk edebiyatı ürünlerine verilen ad. Ayrıca, bazı halk bilimciler halk öyküsünü: "Çağdaş çağlara yaklaştıkça geçirdiği değişimle destanların yerini tutan halk ürünü." olarak görmüştür. Destanlar olağanüstü ögelerin çokça rastlandığı türlerdir. Halk hikâyeleri ise olağanüstülük düzeyinin ikinci safhasında yer alır ve destanlara oranla halk hikâyelerinin olay örgüsü daha gerçekçidir. Halk hikâyeleri bu yönüyle modern çağların yazın türleri olan roman ve öykü gibi mensur türlerle, destan arasında bir geçiş sürecini yansıtan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olaylar belirli kahramanların üzerine kurulmuştur. Bu kahramanlar çoğu kez; tanınmış bir edebî ürünün içeriğinde yer alan kahramanların topluma mal olması ve anonimleşmesiyle oluşmuştur. Aslen Divan edebiyatı'na ait mesneviler olan Leyla ile Mecnun ve Ferhat ile Şirin gibi eserler, taç eserlerin toplum tarafından sözlü kültüre aktarılıp "halk hikâyesi" haline gelmesinin en önemli örnekleridir. Bunun yanında halk edebiyatı ürünlerinde de bu duruma rastlanmaktadır. Örneğin, Kayıkçı Kul Mustafa'nın Genç Osman Destanı; toplumun beğenerek halk hikâyeleştirme sürecine dahil ettiği eserlerdendir. 1930'da edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü, Genç Osman Destanı'nı halk hikâyelerinin oluşum evrelerini tespit etmek maksadıyla incelemiştir. Ayrıca bu çalışma; Türk edebiyatındaki anonim hikâyeleşme süreci hakkında yapılmış ilk çalışmalardan biri olmuştur.
Zaman veya vakit, ölçülmüş veya ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan bir süreklilik. Zaman kavramı, tarih boyunca felsefenin ilgi alanlarından biri olmasının yanı sıra matematik ve fizikteki önemli çalışma alanlarından biridir.
Sosyoloji ve tarih arasında yer alan bir araştırma disiplinidir. Bu iki kavram arasında sıkı bir ilişki bulunur. En yüzeysel anlamıyla tarihi, geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfedilip, toplanması ve bir araya getirilip sunan bilim olarak tanımlarsak sosyolojiyi de tarih boyunca yaşayan insanların, toplumların çeşitli yönlerini inceleyen bilim olarak kabul etmeliyiz. Bir tarihi olay örneği ile sosyoloji tarih ilişkisini anlayabiliriz. Her tarihi olay bir sosyo-kültürel olaydır. Sosyoloji de bu sosyo-kültürel olayları, sosyal ilişkileri araştırır. Böylece tarih ile sosyoloji birbirleriyle örtüşür.