İçeriğe atla

Ali Ufkî Bey

Kontrol Edilmiş
Ali Ufkî Bey
Ali Ufkî Bey
(Wojciech Bobowski)
Genel bilgiler
Diğer adlarıSanturî Ali Ufki
DoğumWojciech Bobowski
1610
Bobowa, Lehistan-Litvanya Birliği
Ölüm1675 (64-65 yaşlarında)
MesleklerBestekâr, santûrî ve müzikolog
ÇalgılarSantur

Ali Ufkî Bey, (Wojciech Bobowski) Klasik Türk musikisi bestekârı, santûrî, müzikolog ve "Mecmua-i Sâz ü Söz" adlı nota ve güfte mecmuasının müellifi, Kitâb-ı Mukaddes'i Türkçeye ilk çeviren[1] mütercimdir.

Hayatı

Doğum adı ile Wojciech Bobowski, Leh kökenli bir ailenin çocuğu olarak 1610 yılında Gorlice yakınlarındaki Bobowa'da doğmuştur.[2] Protestan bir ailede büyümüş[3] ve kariyerine kilise müzisyeni olarak başlamıştır.

Esir edilişi ve İstanbul'daki ilk yılları ile ilgili farklı bilgiler mevcuttur. Kırım Hanlığı ordusu tarafından bir savaşta esir alınmış ve İstanbul'a gönderilmiştir. Daha sonra Müslüman olarak "Ali Ufkî" adını almış ve Enderun'da eğitim gördükten sonra sarayda, hanende olarak ve tercüme odasında çeşitli görev yaptı. Claes Nicholas Ralamb, 1657'de bizzat kendisinden dinlediğini belirterek onun 1645'te Venedikliler'le yapılan savaşta Osmanlılar'a esir düştüğünü, sarayda Enderun'a alınarak yetiştirildiğini ve burada on yıl hânendelik yaptıktan sonra padişah tarafından âzat edilerek sipahi ulûfesi aldığını nakletmektedir.[4] Polonya kaynaklarına dayanan Franz Babinger ise önce sarayda esir olarak çalıştığını, adını belirtmediği bir Türk asilzadesinin hizmetine girdiğini, bir müddet sonra da âzat edildiğini yazmaktadır.[4]

Çeşitli Türk sazlarını ve bilhassa "santûrî" olarak anılacak derecede santûr çalmayı öğrendi. Kendisine "Bey" unvanı verildi. Eserlerinde kendisinden daima "Ali Ufkî Bey" olarak bahsetmektedir. Bir rivayete göre 1676 yılında, bir başka ve daha kuvvetli rivayete göre ise 1685 yılında öldü. Ali Ufki Bey III. Murat'ın yazdığı "uyan ey gözlerim gafletten uyan" güfteleri ile başlayan eserini de bestelemiştir.[] Sarayda mütercim, hazinedâr ve bestekâr olarak hizmet vermiştir. Lehçenin yanı sıra Türkçe, Arapça, Fransızca, Almanca, Yunanca, İbranice, İtalyanca ve Latin dilleriyle birlikte 16 dil bilmekteydi.[]

Ölümü ile ilgili bilgiler farklılık arz etmekte olup, hayatının büyük bölümünü geçirdiği İstanbul'da öldüğü kesin olarak bilinmemekte, ölüm tarihi konusunda ise çeşitli kaynaklarda 1672, 1675, 1676 veya 1680 tarihleri gösterilmektedir.

Eserleri

Çevirileri

Kitâb-ı Mukaddes

Ali Ufki Bey, dini meselelerle derinden ilgileniyordu. Anglikan ilm-i hâl'ini Osmanlı Türkçesine çevirmiştir. En büyük başarılarından biri Kitâb-ı Mukaddes'i Türkçeye çevirmesidir.

Mezmurlar

Kitâb-ı Mukaddes'in Mezmurlar kısmını Osmanlı Türkçesine çevirmiş ve melodilerini de Türk musikisine adapte etmeye çalışmıştır. 1665 yılında yayımlanmıştır.

Diğer eserleri

1666 yılında Osmanlı Türkçesi ile ilgili bir gramer kitabı yayımlamıştır.[5]

Kaynakça

  1. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 2, sayfa: 456
  2. ^ Türkmen, Fikret; Küçükebe, Hande Devrim. "Turkish Folk Poetry and Folk Music in Mecmuâ-i Sâz U Söz By Ali Ufkî Bey (Albert Bobowski)". Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi. Türk Dil Kurumu Yayınları. s. 259. 
  3. ^ Faroqhi, S.(2000).Subjects of the Sultan: Culture and Daily Life in the Ottoman Empire pg. 92,London:I.B.Tauris,ISBN 9781850437604
  4. ^ a b Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2. cilt, s. 456.
  5. ^ Neudecker H., “Wojciech Bobowski and his Turkish grammar (1666): a dragoman and musician at the court of sultan Mehmed iv”, Dutch Studies-Near Eastern Languages and Literatures 2 (1996) 169–92; Bodleian Library, University of Oxford, 19–26
  • Behar, Cem. Ali Ufki ve Mezmurlar. Pan Yayıncılık, İstanbul, 2000, ISBN : 9789757652067.
  • Neudecker, H. (1996). "Wojciech Bobowski and his Turkish grammar (1666)". Dutch Studies in Near Eastern Languages and Literatures, 2, pp. 169–192.
  • Neudecker, H. (2000). "Ordinal numbers in Bobowski’s Turkish Bible translation (1662–1664)." Folia Orientalia, 36, pp. 219–225.
  • Bakalarz,A. (2005). "Polaków odkrywanie Arabii Saudyjskiej", Księgarnia Akademicka, University of Michigan, str. 57–62, ISBN 9788371887987.
  • F.Siarczyński, Wiadomość o Woyciechu Jaxie z Bobowej, "Czasopisma Naukowego Księgozbioru Ossolińskich", 1/1, Lwów 1828.
  • Florczak, Joanna, “17. Yüzyıl İstanbul’unda Çok Kültürlülük ve Bilgi Aktarımı”, Toplumsal Tarih Dergisi, s. 252, Aralık 2014.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Osman Zeki Üngör</span> Türk besteci

Osman Zeki Üngör, şair, besteci, orkestra şefi, keman virtüözüdür.

<span class="mw-page-title-main">Ali Canip Yöntem</span> Türk yazar, şair ve siyasetçi

Ali Canip Yöntem, Türk şair, yazar, edebiyat tarihi araştırmacısı ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Safevîler</span> 1501–1736 arasında İranda varlığını sürdürmüş devlet

Safevî İmparatorluğu, Safevîler veya Safevî Devleti, 1501 ve 1736 yılları arasında varlığını sürdürmüş, sıkça modern İran tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen, İran tarihindeki en önemli hanedanlıklardan biri olan Türk kökenli Safevi Hanedanı tarafından yönetilmiş devlet. Bugünkü İran, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin doğu kesiminde varlığını sürdürmüş, Şiî Onikiciliği resmî mezhep olarak kabul etmiş ve İran'ın varisi olduğu Safevî Hanedanı'nın devletidir.

<span class="mw-page-title-main">Leylâ Saz</span> Türk şair

Leyla Saz, Türk besteci, yazar, şair.

<span class="mw-page-title-main">Klasik Türk müziği</span> müzik türü

Klasik Türk müziği, klasik Türk mûsıkîsi, Osmanlı'daki adıyla mûsıkî veya günümüzde kullanılan adıyla Türk sanat müziği; Türk kültürüne has makamlı bir müzik türü. Klasik batı müziği ve Hint müziği ile beraber dünya üzerinde süreklilik ve gelenek oluşturma bakımından mevcut birkaç klasik müzikten birisi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik</span> Osmanlı ekonomisinde ve toplumunda insan köleliği

Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomisinin ve geleneksel toplumunun yasal ve önemli bir parçasıydı. Köle edinilen ana kaynaklar Güney Avrupa, Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya'daki savaşlar, siyasi olarak organize edilmiş köleleştirme seferleri ve Afrika'dan getirilen siyahilerin satıldığı köle ticaretiydi. Büyük askeri seferlerin ardından köle satış fiyatlarının düştüğü bilinir. Osmanlı İmparatorluğu'nun idari ve siyasi merkezi olan İstanbul'da, 16. ve 17. yüzyıl nüfusunun yaklaşık beşte biri kölelerden oluşuyordu. Bu yüzyılların gümrük istatistikleri, İstanbul'un Karadeniz'den yaptığı ilave köle ithalatının 1453'ten 1700'e kadar toplam 2,5 milyon civarında olabileceğini gösteriyor.

<span class="mw-page-title-main">Merzifonlu Kara Mustafa Paşa</span> 91. Osmanlı sadrazamı

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Osmanlı padişahı Avcı Mehmet saltanatı sırasında 3 Kasım 1676 - 15 Aralık 1683 tarihleri arasında yedi yıl bir ay on iki gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. 1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşı ve 1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşında kazandığı başarılara rağmen, II. Viyana Kuşatması ile özdeşlemiş olan sadrazamdır ve kuşatmanın hüsranla sonuçlanması üzerine idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Muallim Naci</span> Türk tanzimat dönemi yazarı ve şairi

Muallim Naci, Türk yazar, şair, öğretmen ve eleştirmen.

<span class="mw-page-title-main">Jön Türkler</span> Osmanlı İmparatorluğunda siyasal reform hareketi

Jön Türkler veya Genç Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ortaya çıkan meşrutiyetçi ve II. Abdülhamid Dönemi'nde muhalif olan "genç ve aydın" kuşağa verilen isimdir.

Sir James William Redhouse, İngiliz dil bilgini, mütercim ve sözlük yazarı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıca</span> Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan dil

Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan 1876 tarihli Kânûn-ı Esâsî'de geçtiği hâliyle Türkçe, 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan Türk dili. Alfabe olarak çoğunlukla Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen bu dil dönemi için "Eski Türkçe" de kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Lâmiî Çelebi</span>

Lâmiî Çelebi (1472-1532), divan şairi ve mürit. Asıl adı Mahmut'tur.

<span class="mw-page-title-main">Memlûk Kıpçakçası</span> Mısır ve Suriyede Memlûk Sultanlığında kullanılmış Eski Kıpçakçaya giren ölü bir Türk dili

Memlûk Kıpçakçası ya da Mısır Kıpçakçası, Mısır‐Suriye Kıpçakçası veya Arap harfli Kıpçak Türkçesi, aşağı yukarı XIII. yüzyılın ortalarından XV. yüzyılın sonuna kadar Mısır ve Suriye'de Memlûk Sultanlığında kullanılmış Eski Kıpçakçaya giren ölü bir Türk dilidir. Eski Kıpçak Türkçesine ait eserlerin büyük çoğunluğu Memlûkler döneminde kaleme alınmıştır. Bu sahadaki eserlerin dili XV. yüzyılın sonlarına doğru yerini bütünüyle Oğuz Türkçesine bırakmıştır.

Osmanlı Devleti'nin kuruluş devrinde Aleviler

Hoca Sinan Paşa, 15. yüzyıl Osmanlı kelam alimi, matematikçi ve devlet adamı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı mutfağı</span> Osmanlıdaki mutfak, yemek ve sofra kültürü

Osmanlı mutfağı Osmanlı dönemindeki mutfak kültürüdür. Kökeni Selçuklu mutfağına dayanır. Osmanlı Mutfağı'nı, Osmanlı saray mutfağı ve Osmanlı halk mutfağı şeklinde ikiye ayırmak doğru olacaktır. Halk mutfağı, saray mutfağı kadar gösterişli olmamasına rağmen lezzet ve çeşitlilik yönünden oldukça zengin bir menüye sahip olmuştur.

<i>Müsâmeretnâme</i> Emin Nihat Beyin kaleme aldığı hikâye kitabı

Müsâmeretnâme, Emin Nihat Bey tarafından yazılmış ve Türk hikâyeciliğinin ilk örneklerinden biri olarak kabul edilen eserdir. 1871-1875 yılları arasında yayımlanan ve toplamda yedi hikâyeden oluşan eser, kış gecelerinde bir araya gelen dostların iyi vakit geçirmek ve eğlenmek üzere gençliklerinde başlarından geçenlerle ilgili anlatımlarına dayanmaktadır. Müsâmeretnâme hakkında ilk değerlendirmeleri Ahmet Hamdi Tanpınar XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi adlı çalışmasında yapmıştır. Mustafa Uzun eseri sadeleştirerek Gece Hikâyeleri: Müsâmeretnâme adıyla günümüz Türkçesine çevirmiştir; bugüne kadar yeni harflere birden fazla aktarımı yapılmıştır. Çerçeve anlatının kullanıldığı Müsâmeretnâme'de Decameron ile Binbir Gece Masalları'ndan izler mevcuttur.

<i>Küçük Mecmua</i> Ziya Gökalpin 1922–1923 yıllarında yayımlanan haftalık dergisi

Küçük Mecmua, Ziya Gökalp tarafından 1922-1923 yıllarında yayımlanan haftalık fikir, edebiyat ve siyaset dergisi. Diyarbekir'de neşredilen derginin toplam otuz üç sayısı çıktı. İlk sayısı 5 Haziran 1922'de, son sayısı 18 Mart 1923'te yayımlandı. Küçük boyda ve iki sütun üzerine toplam on altı sayfadan oluşan dergi, "Haftada bir çıkar, ilmî, edebi, siyâsî, iktisâdî mecmuadır." sloganını kullandı. İmtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Gökalp'tir. Pek az nüshası günümüze kadar gelen derginin Türkçeye çevirisi Şahin Filiz tarafından yapılmış olup yaklaşık altı yüz sayfayı bulmuştur ve üç cilt şeklinde yayımlandı.

<span class="mw-page-title-main">II. Sultanzâde Nâsıreddin Mehmed Bey</span> Karamanoğullarının 15. Hükümdarı

II. Sultanzâde Nâsıreddin Mehmed Bey ya da II. Mehmed Nâsıreddin Gıyaseddin Bey Karamanoğulları Beyliği hükümdarıdır. Annesi Nefise Melek Hatun, Osmanlı padişahı I. Murad'ın kızıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de basın</span> Türk basınına genel bakış

Türkçe olarak ilk gazete II. Mahmut'un emriyle 1 Kasım 1831'de kurulan Takvîm-i Vekâyi'dir ve bu adım, Osmanlı'de baskı makinesinin kurulmasından uzun bir süre sonraya denk gelmektedir. Takvîm-i Vekâyi, yayın hayatı boyunca birkaç kez kapatılmış ve 1922 itibarıyla meclis tarafından Resmî Ceride ve daha sonra Resmî Gazete adıyla yayımlanmıştır. İngiliz diplomat ve gazeteci William Churchill tarafından 1840 yılında yayın hayatına başlayan ve 1866'da kapanan Cerîde-i Havâdis, ikinci Türkçe gazetedir. 1860 yılında Osmanlı devlet adamı ve gazeteci Agâh Efendi tarafından hazırlanan Tercümân-ı Ahvâl, basılan ilk özel gazetedir. Yazarları arasında İbrahim Şinâsî ve Ahmed Vefik Paşa da yer almıştır. Sonraki yıllarda ise kurucusu Şinasî olan Tasvîr-i Efkâr yayımlanmış fakat 1866'da kapanmıştır.