İçeriğe atla

Alg patlaması

Ekim 2011'de uydudan çekilmiş, Erie Gölü'nün on yıllardır yaşadığı en kötü yosun patlamasını gösteren fotoğraf. Şiddetli bahar yağmurları gölün içine gübre akışına sebep olmuş, bu ise mikrosistin üreten siyanobakterilerin büyümesini teşvik etmiştir.[1]

Alg veya yosun patlaması (İngilizce: Algal bloom), tatlı veya tuzlu su sistemlerinde alg (su yosunu) popülasyonunda hızlı bir artış veya birikmedir.[2] Patlamalar kendini çoğu zaman etkiledikleri su kaynağındaki renk değişikliği ile belli eder. Alg terimi, makroskopik su yosunları, çok hücreli organizmalar veya siyanobakteriler gibi mikroskobik, tek hücreli organizmalar gibi pek çok suda yaşayan fotosentetik organizmayı kapsar.[3] Buna rağmen alg patlaması terimi genel olarak makroskopik alglerin değil, mikroskopik, tek hücreli alglerin hızlı büyümesini belirtir.[3]

Patlamalar gübrelerin suya karışması sonucu azot veya fosfor gibi besin maddelerinin su sistemine girerek aşırı alg büyümesine yol açması ile oluşur. Fazla miktarda besinin su kaynağına girerek yosun büyümesine ve oksijenin tükenmesine yol açmasına ötrofikasyon denir. Bu patlamalar güneş ışığının diğer canlılara ulaşmasını engelleme, sudaki oksijen seviyelerinin tükenmesine neden olma ve yosun türüne bağlı olarak, suya toksin bırakma gibi zararlı etkilere neden olabilir ve su kaynağında yer alan tüm ekosistemi etkiler. Bunun sonucunda balık ölümleri, şehirlerin su kaynaklarının kesilmesi veya balık çiftliklerinin kapatılması gibi sonuçlar doğabilir.

Ek resimler

Kaynakça

  1. ^ Foster, Joanna M. (20 Kasım 2013). "Lake Erie Is Dying Again, And Warmer Waters And Wetter Weather Are To Blame". ClimateProgress. 18 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Kasım 2019. 
  2. ^ Ferris, Robert (26 Temmuz 2016). "Why are there so many toxic algae blooms this year". CNBC. 27 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Temmuz 2016. 
  3. ^ a b Barsanti, Laura; Gualtieri, Paolo (2014). Algae: Anatomy, Biochemistry, And Biotechnology. Boca Raton, FL: CRC Press. ss. 1. ISBN 978-1-4398-6733-4. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hayvan</span> çok hücreli ökaryotik organizmalar alemi

Hayvan, canlılar dünyasının ökaryotlar (Eukaryota) üst âlemindeki hayvanlar (Animalia) âleminde sınıflanan canlıların ortak adıdır. Arapça "canlı varlık" anlamındaki ḥayevān sözcüğünden Türkçeye geçmiş olan "hayvan" sözcüğü, günlük kullanımda esasen insan dışı, nefes alan ve hareket eden canlıları ifade etmek için kullanılsa da, biyolojik bağlamda insanı da içerir. Anadolu ağızlarında hayvan anlamında bav, bobos, böçü, çer, çokgal, dölük, evcimen, evlük, karaböcü, karaltı, medek, tereke, töm gibi sözcükler kullanılmaktadır. Hayvan sözcüğünün eş anlamlısı döngül sözcüğüdür. Hayvanlar âleminin bilimsel ve Latince adı olan "Animalia" terimi ise yine Latince olan ve "yaşayan" ya da "ruh" anlamına gelen animadan türetilmiş animal sözcüğünün çoğuludur. Hayvanlar âlemini tanımlayan bir başka Yunanca bilimsel terim de metazoa'dır (μετάζωα).

<span class="mw-page-title-main">Ototrof</span> genellikle ışıktan gelen enerjiyi (fotosentez) veya inorganik kimyasal reaksiyonları (kemosentez) kullanarak çevresinde bulunan basit maddelerden karmaşık organik bileşikler (karbonhidratlar, yağlar ve proteinler gibi) üreten organizma

Bir ototrof, karbondioksit gibi basit maddelerden karbon kullanarak, genellikle ışıktan (fotosentez) veya inorganik kimyasal reaksiyonlardan (kemosentez) gelen enerjiyi kullanarak karmaşık organik bileşikler üreten bir organizmadır. Abiyotik bir enerji kaynağını organik bileşiklerde depolanan ve diğer organizmalar tarafından kullanılabilen enerjiye dönüştürürler. Ototroflar canlı bir karbon veya enerji kaynağına ihtiyaç duymazlar ve karadaki bitkiler veya sudaki algler gibi bir besin zincirindeki üreticilerdir. Ototroflar karbondioksiti indirgeyerek biyosentez için organik bileşikler ve depolanmış kimyasal yakıt yapabilirler. Çoğu ototrof indirgeyici madde olarak su kullanır, ancak bazıları hidrojen sülfür gibi diğer hidrojen bileşiklerini de kullanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Akvaryum</span> balıklar ve suda yaşayan türler için şeffaf su deposu

Akvaryum, çoğunlukla cam ya da yüksek dirençli plastik gibi saydam malzemelerden yapılan, genellikle balık olmak üzere, bazen de omurgasızlar ve ayrıca amfibyumlar, deniz memelileri ve sürüngenler gibi suda yaşayan bitki ve hayvanların tutulduğu ve daha çok bu canlıların sergilenmesi amacıyla kullanılan içi su dolu, küçük bir cam kavanozdan büyük su tanklarına kadar geniş bir yelpazede yer alan kap ve yapılar. Akvaryum sahibi olmak dünya çapında yaklaşık 60 milyon kişi tarafından paylaşılan popüler bir hobidir. Çağdaş akvaryumların öncülerinin ilk çıktığı 1850'li yıllardan beri, özellikle akvaryum balıklarını sağlıklı tutabilmek için daha karmaşık ışıklandırma ve filtreleme sistemleri de geliştirildikçe akvaryum ile ilgilenenlerin sayısı artmıştır. Halka açık akvaryum'lar, evdeki akvaryumların büyük ölçekteki kopyalarıdır. Osaka Akvaryum, 5.400 m3'lük su tankı ve 580 türden oluşan su canlısı koleksiyonuna sahiptir ve Birleşik Krallık'ta yapılması planlanan National institute for research into aquatic habitats 40 hektarlık büyüklüğüyle dünyanın en büyük akvaryumu olacaktır.

Yapraklı kara yosunları (Bryopsida), Bryophyta bölümünün bir sınıfı.

<span class="mw-page-title-main">Su yosunları</span> ökaryotik organizma grubu

Su yosunları ya da algler, sucul fotosentetik ökaryotları tanımlamak için kullanılan ve birbirleriyle akraba olmayan çeşitli grupları içine alan resmî olmayan bir terimdir. Grup, Chlorella gibi tek hücreli mikroalglerden, kelp gibi çok hücreli ve makroskopik kahverengi alglere kadar çeşitli farklı şubeden canlıyı kapsar. Mavi-yeşil algler olarak da adlandırılan siyanobakteriler gibi prokaryotlar, genellikle alg olarak nitelendirilmezler. Ayrıca yosun tanımı çoğunlukla su yosunları için kullanılsa da; yosunlar, kara yosunları ve su yosunlarını kapsayan genel bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Mikrosistin</span>

Mikrosistinler, bir grup siyanobakteri cinsi tarafından üretilen bir grup siklik heptapeptit hepatotoksinlerdir. Bu siyanobakteri cinslerinin en tanınmışı Mikrosistindir. Mikrosistinlerin bu organizmada ve diğer siyanobakterilerde bulunduğu görülmüştür. Günümüze kadar 60 mikrosistin tanımlanabilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Chlorella</span>

Chlorella, yeşil algler şubesinde yer alan, 2-8 mikrometre boyutunda, küre ya da elips biçimindeki tatlı su yosunu cinsidir. Yapısında klorofil a ile klorofil b taşıyan ve fotosentez yapan organizmalar olan Chlorella, yüksek fotesentetik verimi nedeni ile olası bir enerji ve besin kaynağı olarak araştırılmaktadır. Chlorella kuru kütlesi bol miktarda protein içermektedir. Yaşlandıkça karbonhidrat ve yağ üretimleri artar.

<span class="mw-page-title-main">Ötrofikasyon</span> su ekosisteminin bozulması

Ötrofikasyon, göl gibi herhangi bir büyük su ekosisteminde, başta karalardan gelenler olmak üzere, çeşitli nedenlerle besin maddelerinin büyük oranda artması sonucu, plankton ve alg varlığının aşırı şekilde çoğalmasıdır. Bu durum sudaki çözülmüş oksijen miktarını azaltarak uzun vadede su ekosisteminin ölümüne neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Su kirliliği</span> su kaynaklarının kirlenmesi

Su kirliliği; göl, nehir, okyanus, deniz ve yeraltı suları gibi su barındıran havzalarda görülen kirliliğe verilen genel addır. Her çeşit su kirliliği, kirliliğin bulunduğu havzanın çevresinde veya içinde yaşayan tüm canlılara zarar verdiği gibi, çeşitli türlerin ve biyolojik toplulukların yok olmasına ortam hazırlar. Su kirliliği, içinde zararlı bileşenler barındıran atık suların, yeterli arıtım işleminden geçirilmeksizin havzalara boşaltılmasıyla meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Su samuru</span>

Su samurları, Lutrinae alt familyasında bulunan etçil memelilerdir. Hala var olan 13 su samuru türü ya kısmen suda yaşar, ya tamamen suda yaşar ya da deniz ekosisteminde yaşar. Tükettikleri gıdalar ise balıklar ve omurgasızlardır. Lutrinae; diğer hayvanların yanında gelincikleri, porsukları, vizonları ve kutup porsuklarını da barındıran Mustelidae familyasının bir alt bölümüdür.

<span class="mw-page-title-main">Biyoçeşitlilik</span> Yaşam formlarının çeşitliliği ve değişkenliği

Biyoçeşitlilik, bir ekosistem, biyom veya tüm Dünya'da bulunan yaşam formlarının çeşitliliğidir. İnsanların yaşamlarını sürdürebilmesi için yaşadıkları çevrede, temiz su ve havanın, verimli toprakların, besinlerin ve diğer gereksinimlerinin karşılandığı, kullanacağı çeşitli maddelerin bulunması gerekir. Yaşam için gerekli madde ve koşullar, çevrenin abiyotik etkenleri ile bakteri, Protista, mantar, bitki ve hayvanlar tarafından sağlanır. Bu canlıların tamamına biyoçeşitlilik denir. Bu çevredeki biyoçeşitlilik arttıkça o çevrenin ekolojik hizmetleri de o oranda artar. Yalnız bu artış biyolojik çeşitliliği oluşturan türler arasında dengeli etkileşimin gerçekleşmesi durumunda geçerlidir. Bu nedenle biyolojik çeşitlilik arttıkça, ekosistemlerdeki madde dolaşımı ve enerji akışları daha etkin halde gerçekleşir. Bunun aksine, ekosistemdeki biyolojik çeşitlilik azaldığında, ekosistem hizmetlerinde azalma olur. Örneğin, yılan bulunduğu ekosistemdeki fare ve kurbağa gibi türleri besin olarak kullanır. Böylece fare ve kurbağa popülasyonlarının aşırı artışı engellenir. Bunun sonucunda, fare ve kurbağalarla aynı besini paylaşan diğer hayvanların besinlerden yararlanmalarına olanak verilmiş olur.

<span class="mw-page-title-main">Ediyakaran biyotası</span> Ediyakaran Döneminin tüm organizmaları (yaklaşık 635-538,8 milyon yıl önce)

Ediyakaran biyotası, Ediyakaran dönemi sırasında Dünya'da var olan bütün canlılardan oluşan bir taksonomik dönem sınıflandırmasıdır. Bunlar gizemli boru ve yaprak biçiminde, çoğunlukla sapsız canlılardan oluşuyordu. Bu canlıların iz fosilleri dünya çapında bulunmuştur ve bilinen en eski karmaşık çok hücreli canlıları temsil etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Mikroorganizma</span> mikroskobik bir organizma

Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Ölü bölge (ekoloji)</span> Okyanuslarda ve büyük göllerde besin ve gübre kirliliğinin neden olduğu düşük oksijenli alanlar

Ölü bölgeler dünya okyanuslarında ve geniş göllerdeki hipoksik alanlardır. " dip ve dibe yakın su altı deniz yaşamının desteklemek için gerekli oksijeni tüketen diğer faktörlerle birleştiğinde insan faaliyetlerinden kaynaklanan aşırı besin kirliliği neden olduğu alanlardır.(NOAA)." 1970'lerde okyanusbilimciler ölü bölgelerini artan miktarda fark etmeye başladı. Bu bölgeler sudaki yaşamın en konsantre olarak bulunduğu insanların yaşadığı kıyıların yakınında meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Termal kirlilik</span>

Termal kirlilik çevre suyunun sıcaklığını değiştiren herhangi bir işlem ile suyun kalitesinin bozulmasıdır. Termal kirliliğin yaygın sebebi kaynağı fabrikalar ve elektrikli santraller olan soğutucu sulardır. Su soğutucu olarak kullanıldığında, doğal çevreye yüksek sıcaklıklarda geri döner. Bu sıcaklık değişimi oksijen miktarını düşürür ve ekosistemin yapısını etkiler. Belli bir sıcaklık aralığına adapte olmuş balık ve diğer organizmalar, sudaki ani bir sıcaklık değişimi ile, hem hızlı bir yükselişte hem de düşüşte, ölebilirler. Bahsi geçen sıcaklıktaki ani değişim termal şok olarak bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Besin kirliliği</span>

Bir su kirliliği biçimi olan besin kirliliği, aşırı besin girdisi ile kirlenmeye işaret eder. Genellikle azot veya fosfor içeren besin maddelerinin alg büyümesini teşvik ettiği yüzey sularının ötrofikasyonunun birincil nedenidir. Besin kirliliği kaynakları arasında çiftlik tarlaları ve meralardan yüzey akışı, fosseptik ve besleme alanlarından deşarjlar ve yanma emisyonları sayılabilir. Fazla besinler potansiyel olarak aşağıdakilere yol açacak şekilde özetlenmiştir:

Hatena arenicola, 2000 yılında keşfedilen tek hücreli ökaryotların bir türüdür ve ilk olarak 2005'te bildirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ekosistem hizmetleri</span> Sağlıklı doğa, ormanlar ve çevresel sistemlerin sağladığı faydalar

Ekosistem hizmetleri insanlara doğal çevre ve sağlıklı ekosistemler tarafından sunulan birçok ve çeşitli faydalardır. Bu tür ekosistemler arasında, örneğin, tarımsal ekosistem, orman ekosistemi, otlak ekosistemi ve su ekosistemleri bulunmaktadır. Sağlıklı ilişkiler içinde çalışan bu ekosistemler, bitkilerin doğal tozlaşması, temiz hava, aşırı hava koşullarını hafifletme, insan zihinsel ve fiziksel refahı gibi şeyler sunar. Toplu olarak, bu faydalar 'ekosistem hizmetleri' olarak bilinir ve genellikle temiz içme suyu, ayrışma ve gıda ekosistemlerinin dayanıklılığı ve verimliliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Deniz habitatı</span>

Deniz habitatı, deniz yaşamına ev sahipliği yapan habitatlardır. Deniz yaşamı bazı yönlerden denizdeki tuzlu su içeriğine bağlıdır. Habitat, bir veya birden fazla canlı türünün yaşadığı ekolojik veya çevresel bölgedir. Denizler ve okyanuslar bu habitatların birçok türünü barındırır. Deniz habitatları kıyı ve açık okyanus habitatları olarak ikiye ayrılabilir. Kıyı habitatları, gelgitin kıyı şeridinde geldiği noktadan kıta sahanlığının sınırına kadar uzanan bölgede bulunur. Kıta sahanlıkları, toplam okyanus alanının yalnızca yaklaşık %7'lik kısmını kaplamalarına rağmen deniz yaşamının çoğu kıyı habitatlarında bulunur. Açık deniz habitatları, kıta sahanlığının sınırının ötesinde, derin denizlerde bulunur.

Su ekosistemi, karasal ekosistemlerin aksine, bir su kütlesinin çevrelenmesiyle oluşan bir ekosistemdir. Su ekosistemleri, birbirlerine ve çevrelerine bağımlı olan organizma topluluklarını içerir. İki ana su ekosistemi türü, tuzlu su ekosistemleri ve tatlı su ekosistemleridir.