İçeriğe atla

Alfred Dreyfus'un mahkemesi

Alfred Dreyfus'un mahkemesi Dreyfus Olayı olarak bilinen ve 19. yüzyılın sonunda Fransa'yı sarsan siyasal skandal sürecinde Alfred Dreyfus'un mahkeme sürecini ve hüküm giymesini anlatır. Yahudi bir Fransız topçu subayı olan Dreyfus, Almanya'ya gizli devlet sırlarını vermekten suçlu bulunmuş ve Fransız Guyanası'ndaki Şeytan Adası'nda ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir.[1]

Mahkeme

Dava Paris Raspail Bulvarı No.54'te yer alan Cherche Midi Hapishanesinde 19 Aralık 1894'te görülmeye başladı.[2] Dört gün süren mahkemede hiçbirisi topçu sınıfından olmayan yedi hakim subay görev almıştır. Mahkeme heyetinin başkanı Albay Maruel'di. Dreyfus'un avukatı Edgar Demange, savcının elinde sadece bir belge olduğundan hareketle davanın kamuya açık bir dava görülmesin talep etse de mahkeme heyeti oybirliğiyle gizli oturum kararı alır. Salonda mahkeme heyeti ve sanık dışında sadece üç kişi kalır, sanık avukatı, Emniyet Müdürü Louis Lépine ve Genelkurmay Başkanlığıyla Savaş Bakanına rapor ileten Binbaşı Georges Picquart. Dava sırasında Dreyfus suçlamaları sürekli olarak reddetmiştir. Tutuklanmada başrolde olan Binbaşı Armand du Paty de Clam ve el yazısı uzmanı Alphonse Bertillon kendilerini ilgilendiren süreç hakkında bilgi verir. Sonrasında söz alan Binbaşı Hubert-Joseph Henry uzunca bir süredir ordu içinde bir subayın ülkesine ihanet ettiğine dair bilgi aldıklarını belirttikten sonra Dreyfus'u işaret ederek "İşte o hain buradadır!" diyerek bağırır. 22 Aralık'daki son oturumda savcının ardından söz alan Demange, üç saat süren kapanış konuşmasında bilgi notunun içeriğinin hainin Dreyfus olamayacağını kanıtladığını öne sürer. Bu aşamada Binbaşı du Paty mühürlü bir gizli dosyayı mahkeme heyeti başkanına teslim eder. Dosyanın içinde İtalya'nın Paris'teki askerî ataşesi Albay Alessandro Panizzardi tarafından üstlerine yazılmış olduğu iddia edilen mesaj bulunuyordu. Ancak asıl mesajda Panizzardi, Dreyfus adında bir casustan haberi olmadığını, kendi bilgisi dışında böylesi bir bilgi kaynağının olup olmadığını üstlerine sormakta ve nasıl hareket etmesi konusunda talimat beklediğini bildirmektedir. Durum böyle olmasına rağmen dosyanın içine konan hali karşı-istihbarat subaylarının asıl belgeyi imha ettikten sonra hatırladıklarını iddia ettikleri değiştirilmiş halini içermekteydi.[3][4] Dosyanın içinde ayrıca önyargıyla yeniden yazışmış bir Dreyfus sicil dosyası bulunuyordu. Hukuken yasadışı olarak yapılan uygulama sonucunda bu dosya savunmaya gösterilmemiş, sadece mahkeme heyetine sunulmuştur.

Hüküm

Dreyfus oybirliğiyle suçlu bulunmuştur. Karar gereğince Dreyfus'un rütbeleri sökülecek ve kendisi ordudan ihraç edildikten sonra ömür boyu hapis cezasını çekmek için hapishaneye gönderilecektir. Beraat etmeyi bekleyen Dreyfus kararı duyunca büyük bir moral çöküntü yaşar, hapishaneye götürülürken intihar etmek için silah istese de çevresindekiler tarafından intihar etmemesi yönünde ikna edilir. Dreyfus'un karara yaptığı itiraz askeri yargıtay tarafından 31 Aralık 1894 reddedilir. Aynı gün Dreyfus'u ziyaret eden Binbaşı du Paty suçu itiraf etmesi halinde cezasında indirim yapılacağını söylese de Dreyfus itiraf edecek bir şey olmadığını söyler.

Dreyfus'un rütbelerinin sökülmesi

Dreyfus'un rütbelerinin sökülmesi ve ordudan ihraç töreni 5 Ocak 1895 günü Champ de Mars'da yapılır. Tören boyunca dirayetini kaybetmeyen Dreyfus'un duruşu izleyicileri etkiler. Mahkeme kararı yüzüne okunduğunda "Masum bir insanı ihraç ediyorsunuz! Yaşasın Fransa! Yaşasın Ordu!" diye bağırır. Rütbeleri söküldükten sonra subaylıktan atılmasını temsilen kılıcı kırılır.

Almanya'nın tepkisi

Davaya dolaylı da olsa dahil olmuş olan Almanya ise askerî ataşesi Schwartzkoppen'den teyit alındıktan sonra Dreyfus'un kendilerince tanınmadığını ve kamuoyuna açıklanan dava bilgilerine dair Almanya'ya yöneltilen casusluk suçlarının gerçeği yansıtmadığını açıklamıştır. Diplomatik kanallardan da iletilen bu türlü protestolar Fransız hükûmetini de açmazda bırakmıştır. Süreç sırasında gereğince bilgilendirilmemiş olan Cumhurbaşkanı Jean Casimir-Perier ortaya çıkan diplomatik krizin ardından istifa eder, yerine Parlamento tarafından Félix Faure seçilir.

Hapis

Dreyfus cezasını çekmek üzere 21 Şubat 1895 günü Ville de St.Nazaire adlı gemiyle Atlas Okyanusu'na açılır. 15 Mart günü Îles du Salut Takımadalarına ulaşır. Fransızca anlamı "sağlık" olan takımadalar tam tersine oldukça sağlıksız, aşırı sıcak, yağışlı ve bataklık bir mekandır. Takımada grubunun en küçük adası olan Şeytan Adası ise Dreyfus gelinceye kadar cüzzam hastalarının tutulduğu bir yerdir. Adada Dreyfus için küçük bir klübe inşa edilir ve kendisiyle konuşması kesinlikle yasak olan bir muhafız gece gündüz kapısında bulunurdu. Gündüzleri mahkûmun evin hemen yanındaki yaklaşık 200 metrelik alanda fiziksel aktivitede bulunmasına izin vardı. Dreyfus'un eşi de adaya gitme kararını ilettiyse da talebi reddedilmiştir. Mahkûmiyeti sırasında Dreyfus özellikle kötü beslendiği için hasta olmuş ve durumu ağırlaşır. Kendisini ziyaret eden doktor koşulların iyileştirilmesini sağlar ve meşgale sağlanması amacıyla kitap gönderilmesi iznini alır. Bu sayede İngilizce öğrenir, matematik çalışır ve kitap okur, ayrıca sürekli olarak masumiyetini vurguladığı ancak cevap alamadığı mektuplar yazar. Kamuoyu baskısıyla ikinci kez görülen davasına katılmak üzere 1899 yılında adadan ayrıldığında yaklaşık 4 yıl insanlık dışı koşullara karşın ayakta kalmıştır.

Galeri

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Yahudi Ansiklopedisinde Dreyfus Olayı maddesi 14 Haziran 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 22 Nisan 2020 tarihinde erişilmiştir
  2. ^ "Hapishanenin haritadaki yeri". 2 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2020. 
  3. ^ La Stampa'da ilgili makale 6 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İtalyanca) 22 Nisan 2020 tarihinde erişilmiştir
  4. ^ O dönemde Almanya ve İtalya müttefikti ve Fransa'ya cephe almış konumdaydı. Bu anlamda iki ülke askerî ataşeleri arasında dayanışma mevcuttu. Bunun da ötesinde İtalyan ve Alman askerî ataşelerin eşcinsel ilişki içinde bulundukları ve sevgili oldukları da La Stampa makalesinde iddia edilmektedir

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İsmail Hakkı Karadayı</span> 22. TSK Genelkurmay Başkanı

İsmail Hakkı Karadayı, Türk asker. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 22. Genelkurmay Başkanı.

Kadir Sarmusak, polis memuru, denizci onbaşı.

<span class="mw-page-title-main">Dreyfus Olayı</span>

Dreyfus Olayı; 1894 yılında Yüzbaşı Alfred Dreyfus'ün casuslukla itham edilerek Fransa'da yargılandığı dava ve ardından gelişen olaylardır.

<span class="mw-page-title-main">Yassıada Yargılamaları</span> 1960 darbesinden sonraki mahkeme süreci

Yassıada Yargılamaları, 27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti yönetiminin, darbeyi gerçekleştiren cunta tarafından kurulan özel bir mahkemede yargılandığı davalar dizisi. Yargılamalar Demokrasi ve Özgürlük Adası 'nda yapıldığı için bu isimle anılırlar. İki eski bakan ve bir başbakanın idam edilmesiyle sonuçlanan yargılamalar, Türk siyasi hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve bu konudaki tartışmalar günümüzde de sürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tahsin Şahinkaya</span> Türk asker

Ali Tahsin Şahinkaya, Türk asker ve 15. Türk Hava Kuvvetleri Komutanı. 12 Eylül Darbesi sonrası oluşturulan Millî Güvenlik Konseyinin üyelerinden biriydi. Ayrıca Mehmetçik Vakfının kurucularındandır.

<span class="mw-page-title-main">Özden Örnek</span> Türk asker

Özden Örnek Türk asker. Eski Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı.

Ergenekon davaları veya Ergenekon kumpası, iddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında açılan davalardır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de askerî müdahaleler</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Türkiye'de askerî müdahaleler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal olarak ya da bazı subayların kendi başlarına inisiyatif alarak sivil yönetime yaptığı müdahalelerdir.

28 Şubat davası, 28 Şubat Süreci'nde Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirakla suçlanan 103 sanık hakkında 2 Eylül 2013'te başlayan davadır. Dava Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Adem Huduti</span> Türk asker

Adem Huduti Türk asker. Eski 2. Ordu Komutanı.

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Abdullah Barutcu, Türk asker. Eski Özel Kuvvetler Komutanı. Son olarak EDOK Okullar Komutanı olarak görev yaptı. Bu görevini yürütürken meydana gelen 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası tutuklandı ve "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

<span class="mw-page-title-main">Alfred Dreyfus'un tutuklanması</span>

Alfred Dreyfus'un tutuklanması Dreyfus Olayı'nın başlamasını ifade eder. Olay, Fransız askeri sırlarının satın alınmasına ilişkin bir bilgi notunun Fransız ajanları tarafından Paris'teki Alman Büyükelçliği Askerî Ataşesi Maximilian Von Schwartzkoppen'in çöp kutusundan çıkmasıyla başlar. Casusluk suçlaması sonradan suçsuz olduğu ortaya konan Fransız Ordusu Kurmay Heyetindeki genç topçu subayı Alfred Dreyfus'a yöneltilir. Dreyfus'un Yahudi olması ayrımcılığa maruz kalmasına yol açmış ve Fransız toplumunun içindeki Yahudi karşıtlığını da ortaya çıkartmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Ferdinand Walsin Esterhazy</span> Fransız asker (1847-1923)

Marie Charles Ferdinand Walsin Esterhazy Fransız subaydır. Dreyfus Olayı olarak bilinen davadaki asıl hainin kendisi olduğu ortaya çıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Georges Picquart</span> Fransız general (1854 – 1914)

Marie-Georges Picquart Fransız subay ve sonraki dönemde Fransa Savaş Bakanı. Dreyfus Olayı'ndaki kilit isimlerdendir.

<i>JAccuse...!</i>

J'Accuse...! Dreyfus Olayı'yla ilgili olarak 13 Ocak 1898 tarihli L'Aurore (Şafak) gazetesinde yayınlanan, yazar Emile Zola tarafından Üçüncü Fransız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Félix Faure'a ithafen kaleme alınan açık mektuptur.

<span class="mw-page-title-main">Hubert-Joseph Henry</span> Fransız devlet adamı (1846-1898)

Hubert-Joseph Henry Fransız subay, Dreyfus Olayı'nın kilit isimlerindendir. Alfred Dreyfus aleyhine olacak şekilde kanıtları tahrif ettiği ortaya çıkmış, tutuklanmasının ardından hücresinde intihar etmiştir. Dreyfus karşıtlarınca kahraman olarak görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Dreyfus Olayı karar ve sonuçları</span>

Dreyfus Olayı karar ve sonuçları Dreyfus Olayı'nın mahkeme sürecinde alınan kararları ve siyasal etkilerini anlatır.

<span class="mw-page-title-main">Dreyfus Olayı'na dair Picquart tarafından yapılan soruşturma</span>

Dreyfus Olayı'na dair Picquart tarafından yapılan soruşturma Dreyfus Olayı hakkında Fransız karşı-istihbarat dairesi başkanı Yarbay Georges Picquart tarafından davanın ardından yürütülen soruşturmadır. Soruşturma sonucunda Alfred Dreyfus'un suçlu bulunduğu mahkeme süreci sorgulanmaya başlanmış ve sonuçta aklanmasının önü açılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dreyfus Olayı kronolojisi</span>

Dreyfus Olayı kronolojisi Dreyfus Olayı kapsamındaki gelişmeleri sıralar.