İçeriğe atla

Alevilikte inanç

Alevîler'in dinî i'tikadı[1] Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin TasavvufîYesev’îyye Tarikâtı”[2] ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

Temel inanç

Alevîlik, Allah-Muhammed-Ali üçlemesiyle Ehl-i Beyt ve On İki İmamʼı önemseyen Câferiyye Şiîliği ile ortak noktalara sahip olan bir yoldur.[] Alevîlik’te incelenmesi gereken asıl inanç Vahdet-i Vücud veya Varlık birliği’dir. Ayrıca, Hurûfîlik’te de mevcut olan tanrının insan dâhil evrendeki her şeyin içinde olduğu inancı da vardır. (Kamusaltanrıcılık)

Alevîlik, Tanrı korkusu yerine sevgisini, Kurʼan’ın şekli yerine özünü benimseyen (Bâtınîlik), amacı ruhsal olgunlaşma (Seyr-ü süluk) olan bir tasavvuf yoludur.[] Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tecelli ettiğine (En-el Hak), onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibâdetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, öz diliyle, musikîsiyle, semahıyla inancını icra etme biçimidir.[] Yaşamın amacını, insanın ham ruhluktan çıkarak insan-ı kâmil olarak özüne dönmek şeklinde tanımlamaktadır.[]

Ali betimlemesi

Alevî İslâm inancında Ali’nin çok özel bir yeri vardır. Alevî-Şiî amentüsünde bulunan imâmet anlayışına göre Muhammed öldüğünde yerine imâm olması gereken kişi Ali’dir ve imâmet Ali’nin soyundan devam eder.

Dört kapı kırk makam inancı

Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektâş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektâş, "Kul Tanrı’ya kırk makâmda erer, ulaşır, dost olur" demiştir. []

Alevîler kendi içlerinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin "yol"a gönül vermiş olana "tâlip" denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevîlik'te "Yol" denen deyimin temelini "Dört Kapı Kırk Makam" anlayışı oluşturmaktadır.

Mürşid, Pîr ve Rehber huzurunda ikrar verilerek Dört Kapı Kırk Makam aşamasından geçilir. Bu makamlar sırasıyla Şeriât, Tarikât, Hakikât ve Marifet kapılarıdır. Bu kapıların hepsinin "alt bölüm" olarak nitelenebilecek onar tane makamı vardır. Bütün kapı ve makamların kendi içinde bir anlamı bulunmaktadır. Şeriat kapısı, özetle doğru inanç ve doğru yaşam tarzıdır ve toplumdaki her bireyin inanç ve yaşam kurallarını düzenler. Tarikat Kapısı ise tarikâta hizmet etmek, Alevîliğin kurallarına özen göstermektir. Hakikat Kapısı ise bir nev'î kendisi için kuralları aşıp başkaları için de bir şeyler yapabilmek, fedakâr olabilmektir. Marifet Kapısı ise kişinin bütün dünyevi kaygıları aşıp Tanrı ile arasındaki sırra nail olması demektir.[]

Dört Kapı ve Mertebeleri şunlardır:

  • Şeriat (Bel Kapısı / Mü’minlik Mertebesi),
  • Tarikat Kapısı (Yol Kapısı / Zâhidlik Mertebesi),
  • Hakikat Kapısı (İl Kapısı / Âriflik Mertebesi),
  • Marifet Kapısı (Gök Aman – Yer Ana / Mûhiplik Mertebesi).

Her kapının on makâmı vardır.

Şeriat Kapısı'nın makamları:

  1. İmân etmek,
  2. İlîm öğrenmek,
  3. İbâdet etmek,
  4. Haramdan uzaklaşmak,
  5. Ailesine faydalı olmak,
  6. Çevreye zarar vermemek,
  7. Peygamberin emirlerine uymak,
  8. Şefkâtli olmak,
  9. Temiz olmak ve
  10. Yaramaz işlerden sakınmak.

Tarikat Kapısı’nın makamları:

  1. Tövbe etmek,
  2. Mürşidin öğütlerine uymak,
  3. Temiz giyinmek,
  4. İyilik yolunda savaşmak,
  5. Hizmet etmeyi sevmek,
  6. Haksızlıktan korkmak,
  7. Ümitsizliğe düşmemek,
  8. İbret almak,
  9. Nîmet dağıtmak,
  10. Özünü fakir görmek

Hakikat Kapısı’nın makamları:

  1. Edepli olmak,
  2. Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,
  3. Perhizkârlık,
  4. Sabır ve kanaât,
  5. Hâya,
  6. Cömertlik,
  7. İlîm,
  8. Hoşgörü,
  9. Özünü bilmek,
  10. Âriflik.

Marifet Kapısı’nın makamları:

  1. Alçakgönüllü olmak,
  2. Kimsenin ayıbını görmemek,
  3. Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,
  4. Allah’ın her yarattığını sevmek,
  5. Tüm insanları bir görmek,
  6. Birliğe yönelmek ve yöneltmek,
  7. Gerçeği gizlememek,
  8. Mânâyı bilmek,
  9. Tanrısal sırrı öğrenmek,
  10. Tanrısal varlığa ulaşmak.

Dînî âyinler

Alevîler, Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali’nin ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar. Alevîler, ibadetlerini cemevinde yaparlar. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masumu Paklar orucunu tutarlar.[]

Cem

Cem, Alevîler’in toplu halde ettikleri ibâdetin adıdır. Kavram olarak "Cem" Arapça bir kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir. Alevîlik'te, Cem'de bulunan bir kişi başka bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan Cem'e başlanmaz. Alevîler'in toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir Dede'nin gözetiminde ve önderliğinde yerine getirilir.

Ayîn-i Cemde görev alan hizmetliler
  • 1. Faraşçı: Cem'in başlangıcından sonuna kadar Duaz İmam söylendiğinde ve her bölüm sonunda Faraşçı süpürgesini çalar ve Faraşçı duasını okur.
  • 2. Gözcü: Gözcü Baba Dar esnalarında müminler dua aldıklarında, lokma dualattıklarında daima Pirin veya Mürşidin karşısında Dara duranların, dua alanların sağ tarafında yer alır. Müminlere bilmedikleri usûl ve kaideleri tarif eder ve Cemin asayişini Gözcü sağlar. Müminlerin isteklerini ilgili Dedeye, Dedelerin buyruklarını müminlere iletir.
  • 3. Kapıcı: Kapıcılar 2 candır. Birisi kapıdan dışarıya bakar. Diğeri de kapıdan içeriye bakar. Dışarıdan gelen olur ya da bir müşkülü olan olur ise Kapıcılar Gözcüye, Gözcü de Mürşide kavuşturur.
  • 4. İznikçi: Ayakkabıları düzenler. Müminlere tarikat abdesti aldırır. Abdest suyu hazırlar. Bunlar bir Bacı, bir Candır. Meydan hizmetinde de bulunurlar.
  • 5. Peyik: Peyik, Cemin gün ve tarihini Rehberin talimatına göre duyurur. Cemevi dışında bir yere haber gidecekse bu haberi götürür, haber getirir. Gerekirse Cemin acemisi olan misafirleri misafir evine götürür.
  • 6. Zakir: Pirden ve Rehberden sonra gelen bir hizmet sahibi olarak sazını çalar. Deyiş ve Duaz İmamı Zakir okur. Cemde önemli bir yeri vardır.
  • 7. Kurbancı: Kurbanı alması, kurbanı dualatıp kesmesi, doğraması ve her türlü malzemelerin hazırlanması, aynı zamanda muhafaza edilmesi ve organizasyonu Kurbancıya aittir. Lokmacı da bu Cemde Kurbancıya yardım eder.
  • 8. Rehber: 12 Hizmet sahiplerine önderlik eden, genel organizasyonları yapan, hizmet sahiplerine talimat veren bir görev sahibidir. Mûsahiplerin hazırlığını yapar. Onları Mürşidin ve cemaatin huzuruna götürür, getirir, aynı zamanda Cem olayının kültürel ve tarihi olayını Rehber gündeme getirir. İlgililere gerektiği zamanlarda bilgi verir.
  • 9. Pir: Mürşidden sonra gelen Cemin ikinci yetkilisidir. Duaları okur.
  • 10. Mürşid: Tarikat Ceminin hakimidir. Son söz onda biter ve genel duaları o okur. Okuyacağı dualar Dua bölümünde belirtilmiştir. Cemde sorgulama, yargılama, cezalandırma, cezalı durumları aklama ve karar verme durumu 3 Dedenin onayı ile olur. Zira 3 Dede Mürşid, Pir, Rehber bir cürih heyetidir. Bu cürih heyetinin ağırlıklı olarak rolü Görgü Ceminde görülür.
  • 11. Delilci: Delil malzemelerini hazırlar. Varsa demirbaş malzemelerine sahip olur. Delilci, Delil yakmasını Delil dualarını bilir. Bu vazifeyi erkân-ı usulüne göre hizmetini takip eder ve yapar.
  • 12. Lokmacı: Vazifesi sürekli Cemin içinde olmasına rağmen Lokma dağıldığı ve de yenildiği esnalarda Cem erenlerinden veya müminlerden olup Ceme gelememiş olan var ise o mümine Dedeler tarafından lokma gönderilirse o lokmayı götürüp o mümine sunmak vazifesi Lokmacının görevidir. Lokmacı lokma dağıtmalarında, lokma alamayanlara ve izinsiz lokma yiyenlere dikkat eder. Lokmaları eşit olarak dağıtmaya özen gösterir.

Burada eksik kalan hizmet sahibi Tarıkçıdır. Bu hizmetli ise Görgü Ceminde hizmet yapar. Bu durumda 12 Hizmet sahibi tamam olur. Tarık Çalma hizmeti Rehberindir.

Cemevi

Alevî ibâdetinin uygulandığı mekân Cemevi/Pîrevi'dir. Alevîler’in ibâdet ettiği yere “toplanma” anlamında Cemevi denir; bir olma, bütünleşme yeri, Yaratan'la bir olma, bütünleşme anlamındadır. Cem herhangi bir yerde yapılabilir. Evde ya da temiz olan her yerde yapılabilir. Önemli olan Hakk Teâlâ’ya sığınmak ve ibâdet etmektir. Alevî geleneğinde Cemevleri, salt tapınma (ibâdet) maksadı ile kullanılmamış ve kullanılmamaktadır. Topluluğunun dinî gereksinimi yanında toplumsal, bireysel sorunların çözüme kavuşturulduğu bir meclis işlevi de görmüş ve görmektedir.

Horasan Melametîliği'nin Dört Kapısı
  • Birinci Kapı ve Mertebesi: Şeriat;
  • İkinci Kapı ve Mertebesi: Tarikât Kapısı'ndan geçilerek içine girilen "Tarikât";
  • Üçüncü Kapı ve Mertebesi: Hakikât Kapısı'ndan geçilerek varılan "Hakikât";
  • Dördüncü "Kapı ve Mertebe" olan ve görünemeyen ama sadece tasavvur edilmesi mümkün olan ve Hakikât'in tam merkezinde yer alan Gnostisizm ise ancak Mârifet Kapısı'ndan geçilerek erişilebilir.
  • Tasavvuftaki bu Dört Mertebe'nin Özü'nü / Cevheri'ni teşkil eden Mârifetullâh (İrfân/Gnosis) olarak adlandırılan bu nokta Hakikât'in tam merkezinde yer almaktadır.

Bütün tarikâtlarda en son merhale Marifetullah makâmıdır ve oraya ulaşmak için de Marifet Kapısından geçmek gerekir.

Duaz ve deyiş

Duaz, Duazdeh'in kısaltılmış halidir. Duazdeh Farsça olup on iki (12) anlamına gelmektedir. Duaz, Cem âyinlerinde söylenen ve On İki İmam’ın adlarının geçtiği deyişlerdir. Bazen dua olarak da nitelendirilirler. Bu deyişlerde ayrıca On İki İmam’ın yanı sıra başta Muhammed ve Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevî ulularının adları geçmektedir. Alevîlik’te duazın, nefesin, türkünün, deyişin farklı anlamları bulunmaktadır. Fakat günümüzde genellikle “Deyiş” Alevîliği çağrıştıran her melodinin adı olarak benimsenir. Türkü, nefes, duaz da bunların alt adlardır. Alevîlik'te duaz ve deyişlerde kullanılan dil Türkçe’dir.

Mersiye

Mersiye, bir edebiyat terimidir. Dîvân Edebiyatı’nda ölen bir kimsenin yiğitliğini, cömertliğini, iyiliğini, yaptıklarını övmek ve ölümünden duyulan acıyı dile getirmek için yazılan şiir türüne mersiye adı verilir. Kutsal günlerde, ölüm törenlerinde mersiye okuyan kişiye de “mersiyehan” denir. Mersiyeler genellikle mesnevi ve terkib-i bent nazım biçimlerinde yazılmıştır. Ünlü divan şairi Baki’nin Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü üstüne yazdığı “Kanûni Mersiyesi”, bu türün önde gelen örneklerindendir.[] Sekiz beyitten oluşur. Arapça ve Farsça kelimeler çok olduğundan dili ağırdır. Aruz vezniyle yazılmıştır.

Semah

Semah, Cem’lerde deyişler eşliğinde yapılan dinsel törenin adıdır. Ulu Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli bu konuda şöyle söyler: "Semah, ariflerin aleti, muhiplerin ibadeti, taliplerin maksududur. Bizim Semahımız oyuncak değil, ilâhî bir sırdır. Bir kimse ki semahı oyuncak sayar, o cahildir". Semahın kaynağı "Kırklar Meclisi"’ne dayanır. İnanca göre bu meclise gelen İslam peygamberi Muhammed’e Salmân-ı Fârisî tarafından bir üzüm tanesi verilir ve Salmân-ı Fârisî kendisinden bunu paylaştırmasını ister. Muhammed, Cebrâil’in getirdiği tabakta bu üzüm tanesini sıkar. Bunu içen Kırklar "Ya Allah" deyip Semah dönmeye başlarlar.[] Geçmişte sadece Cem’lerde dönülen semahlar, özüne aykırı düşmedikçe izleyiciler önünde de icra edilmektedir. Günümüzde en özgün semah âyini Hubyarlılar tarafından icra edilmektedir.

İslam peygamberi Muhammed’in yeğeni Ali’ye taktığı isim: “Esedullah.”

Kutsal Günler ve Anma Günleri

Kutsal Günler

Alevîlik ve Şiîlik’te önemli bir yere sahip olan Ali’nin Zülfikar isimli kılıcın üzerinde Ali Velîy’ûl-Lâh” yazan temsîlî bir resmi.

Anma günleri

Kaynakça

  1. ^ Not 1: Türkiye’de yaşayan Müslümanlardan, İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik fıkhî mezhebinden olan Alevîler Bâtın’îyye, Câferîler ise Mu'tezile i’tikadî mezhepleri tarafından; Sünnîlik mensûbu olan Hanefîler Mâtûridîyye, Şâfîiler ise Eş'ârîyye i’tikadî mezhebleri tarafından temsil edilmektedir.
    Kaynak: Mustafa Öz, İslâm Mezhepleri Tarihi, Ensar, İstanbul, 2011.
  2. ^ Not 2: Mâtûridî–Hanefî kimliğini paylaşan Türkistan Yesevîliği ile Anadolu Sünnîliği’nde ortak olan ve daha geniş kitleleri ihâta eden bir yelpazeye yayılan “Namaz” ve “Oruç” ibâdetleriyle alâkalı iştirâk-sınıflandırılması:
    • Mâtûridî–Hanefî i’tikadî “Namaz” ibâdeti uygulamalarına iştirak edenler
      • Sadece Bayram namazlarına iştirak edenler
        • Ramazan’da Oruç tutanlar
        • Ramazan’da kısmen Oruç tutanlar
        • Ramazan’da Oruç tutmayanlar
      • Bayram ve Cuma Namazlarına iştirak edenler
        • Ramazan’da Oruç tutanlar
        • Ramazan’da kısmen Oruç tutanlar
      • Bayram ve Cuma Namazları ile kısmen vakit namazlarına iştirak edenler
        • Ramazan’da Oruç tutanlar
        • Ramazan’da kısmen Oruç tutanlar
      • Bütün vakit namazlarını kılanlar ve Ramazan Ayı’nda Oruç tutanlar
        • Sadece Ramazan Ayı’nda Oruç tutanlar
        • Ramazan Ayı’na ilâveten Pazartesi ve Perşembe günleri “Sünnet” Oruçu tutanlar
        • Ramazan Ayı’na ilâveten Recep ve Şaban Aylarında kısmen ya da tamamen “Sünnet” Oruçu tutanlar
          • Bunlara ilâveten Pazartesi ve Perşembe günleri “Sünnet” Oruçu tutanlar
        • Ramazan Ayı’na ilâveten Muharrem ve Rebiülevvel Aylarında kısmen ya da tamamen “Sünnet” Oruçu tutanlar
          • Ramazan Ayı’na ilâveten her Hicrî ayın 13üncü, 14üncü ve 15inci günlerinde üç gün “Sünnet” Oruçu tutanlar
            • Ramazan Ayı’na ilâveten elverdiğince, “Perşembe”, “Cuma” ve “Cumartesi” pepeşe üç gün “Sünnet” Oruçu tutanlar, ya da “Perşembe” - “Cuma” / “Cuma” - “Cumartesi” şeklinde pepeşe iki gün “Sünnet” Oruçu tutanlar
        • Bu yukarıda listelenen gün ve aylardaki “Sünnet” Oruçlarını harmanlanmış şekilde rastgele tutanlar
    • Yalnızca Mâtûridî–Hanefî i’tikadî kimliğe sahip olanlar (Namaz kılmayanlar: Mâlikî ve Şafiî Eş'ârîleriyle Selef’îyye’den olan Hanbelî ve Vehhâbîler tarafından ise İslâm-dışı bir topluluk olarak algılamışlardı. Hattâ, Kanuni Sultan Süleyman devri Şeyhülislamlarından ve Eş'ârîyye’den koyu taassup sahibi olan Ebussuud Efendi, Namaz kıldığını şiirleriden anladığımız Hoca Ahmed Yesevî’nin takipçilerinden olan Yunus Emre’nin şiirlerinin okunmasını dâhi gayrî-İslâmî bir tavır olarak nitelendirmişti.)
      • Ramazan’da kısmen Oruç tutanlar
      • Ramazan’da Oruç tutmayanlar (İmâm-ı Â’zam Ebû Hanîfe Nu’man İbn-i Sâbit’e göre Namaz’ın kılınmaması ve/veya Oruç’un tutulmaması, “o” kişinin İslâm-dışı olarak tanımlanması için yeterli değildir. İslâm’ın hudutlarını genişleten bu görüşü savunması nedeniyle İmâm-ı Â’zam da Mürcie’den olmakla ithâm edilmişti.)
        Kaynak: Öztürk, Yaşar Nuri, İmâm-ı Â’zam Savunması, Şehid bir önder için Apolocya, – Rivayetlere karşı aklı öne çıkardı: Evrensel bir hukuk anlayışının getirilmesi, Sahife 69 ve 80, İnkılâp, İstanbul, 2010.
        Şeker Bayramı’nın Birinci günü olan “1 Şevval” Oruç tutulması “Haram” olan tek gün olarak belirlenmiştir.
        Ayrıca, Kurban Bayramı’nın da içinde yer aldığı Zilhicce Ayı'nın ilk on beş günü de Kurban Bayramı’nın ilk üç gününü de içine alacak şekilde özellikle de Hac ibâdeti esnasında sıklıkla Oruç tutularak kutlanmaktadır.
  3. ^ “Ali”, Britannica Ansiklopedisi; Tabatabae (1979), sahife 192.
  4. ^ Not 3: 10 Ekim 680 (Hicri: 10 Muharrem 61) yılında Ali’nin oğlu ve Muhammed’in torunu Hüseyin bin Ali, ailesi ve takipçileri (toplam 72 kişi) Kerbela’da Ali’nin ordusundan ayrılan ve kendilerine Haricîler adı verilen bir grup tarafından şehit edildi. Alevîler, bu olayı anmak için her yıl Muharrem ayında On İki gün "Mâtem Orucu" tutarlar. Muharrem orucu ile Hüseyin bin Ali’in şahsında Ehl-i beyt’e olan bağlılıklarını dile getirirler ve aynı zamanda zâlimin zulmü olarak nitelendirdikleri bu olayı lânetlerler. Orucun sonunda, İmam Zeynel Abidin’in Kerbela’dan sağ kurtulması nedeniyle şükran olarak Aşûre çorbası pişirilip dağıtılır.)

İlgili Araştırma Makaleleri

Alevilik, Ali ve On İki İmam'ın öğretilerini öğretmiş olduğu varsayılan Hacı Bektaş-ı Veli'nin mistik Alevi İslami öğretilerini takip eden yerel bir İslami gelenektir. Alevi öğretileri dede adı verilen din adamları tarafından aktarılır. İslam'ın altı iman esası kabul edilir, ancak yorumlamada diğer mezheplerle farklılıklar bulundurur. Alevi öğretileri, yerel bir Türk dünya görüşüyle harmanlandı ve İslam'ın heterodoks bir yorumuna yol açtı. Geçmişin aksine günümüz Alevilerinin bir kısmı kendini Müslüman olarak tanımlandırmamaktadır. Hak-Muhammed-Ali teslis inancına bağlıdırlar.

Oruç, belli bir zaman dilimi içerisinde; yiyecek, içecek veya her ikisinden de kaçınma eylemidir. Mutlak oruç ise, tüm yiyecek ve sıvılardan; genellikle önceden belirlenmiş bir veya birkaç gün kaçınma olarak tanımlanır. Diğer oruçlar, belli yiyecekler veya maddeleri sınırlayarak kısmen kısıtlayıcı olabilir. Oruç eylemi, yiyeceğin dışında cinsel ilişki ve diğer aktiviteleri de engelleyicidir.

<span class="mw-page-title-main">Namaz</span> İslamda farz olan günlük ibadet

Namaz, İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.

<span class="mw-page-title-main">Ramazan Bayramı</span> Ay takvimine göre şevval ayının ilk üç gününde kutlanan dinî bayram, Şeker Bayramı

Ramazan Bayramı, Şeker Bayramı ya da İftar Bayramı, İslam âleminde oruç tutma ayı olan Ramazan ayının ardından üç gün boyunca kutlanan dinî bir bayramdır. Hicrî takvime göre onuncu ay olan Şevval ayının ilk üç gününde kutlanır. Bayramdan bir önceki gün Ramazan ayının son günü olan arifedir.

<span class="mw-page-title-main">Cemevi</span> Alevilerin ibadet mekânı

Cemevi; Alevilikteki başlıca ibadet mekânı. Alevilerin zikir yaptıkları, bağlama çalarak karşılama ya da semah döndükleri ibadethane. Cemevine girmenin her ibadet mekânı gibi bazı kuralları vardır. Yapılan en büyük ibadetlerden biri Allah-Muhammed-Ali ve On iki İmamların adlarının anıldığı "duaz-ı imam" adı verilen nefeslerin okunmasıdır. Alevi inancına göre kıyam, rüku ve secde niyazla birleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Caferilik</span> İslam dininde bir fıkıh ekolü

Câferîlik ya da Câʿferîyye, İslam dininin Şii fıkıh mezheplerinden biridir. İsmini kurucusu olan Ca'fer es-Sâdık'tan (699-765) alır. Başta İran olmak üzere Azerbaycan ve Irak'ta yaygındır. Yer yer Türkiye'nin Kars, Iğdır gibi illerinde ve bazı İslam toplumlarında görülmektedir. İsnâ‘aşer’îyye'nin temelini teşkil eden fıkıh ekolüdür. Şiîlerin çoğunluğunun mensup olduğu fıkhî mezheptir. Günümüzde Şiîler başlıca üç ana fırkaya ayrılmışlardır. Bunlar nüfus oranlarına göre sırasıyla İsnâ‘aşer'îyye, İsmâ‘îl’îyye ve Zeyd’îyye fırkalarıdır. İran'nda hakim olan İsnâ‘aşer'îyye fırkasının %90'ının takip ettiği resmî fıkhî mezhep Câferîlik'tir. Ayrıca, İsmâ‘ilîğin Mustâ‘lî-Tâyyîb’îyye kolu tarafından da fıkhî meselelerde takip edilmekte olan mezheptir.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

Vâcip, Efâl-i mükellefinden sayılan İslam dini terimi. Arapça kökenli bir sözcük olan vâcip, İslam'da yapılması gereklilik ifade eden eylemleri tanımlamak için kullanılır. Türkçede dini bir mana içermeden sadece "yapılması gereken" manasında da kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Aşure Günü</span> Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü

Aşure Günü veya Aşura Günü, hicrî takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür. İslam inancında bugün de birçok önemli olay meydana geldiğine inanılır ve bugüne kıymet atfedilir. İslam peygamberi Muhammed’in torunu Hüseyin’in Yezid’in ordusu tarafından öldürüldüğü gündür. Muharrem ayında oruç ibadeti de yapılır.

Cem, Alevilerin, Bektaşilerin cemaatle birlikte yaptığı, son derece ayrıntılı kurallara bağlanmış ibadet. Cem, yalnızca dinsel nitelikli bir toplantı değil, aynı zamanda hem ruhen yenilenme, yıkanma ve hem de toplumsal ve bireysel sorgulanma yeridir.

<span class="mw-page-title-main">İslami bayram</span>

İslam dininde Ramazan bayramı ve Kurban Bayramı olmak üzere iki büyük bayram vardır. Bayramlar kültür ve mezheplerin farklılığına göre değişik şekillerde kutlanır. İslami bayramlar ay takvimine göre düzenlenir. İslami takvimde 12 ay ve 354–355 gün vardır. Sünni ve Şia ay takvimleri her zaman örtüşmez. Bazen hem Şiilerin hem de Sünnilerin kutladığı bir bayram farklı günlere denk gelebilir. İslami bayramlar ay takvimine göre düzenlendiğinden 1-2 günlük farklılıklar olabilir.

Dört Kapı Kırk Makam, İslamın temel öğretisi, genel kurallar bütünü, Allah'a giden yolda geçirilmesi gereken aşamalar bütünüdür. Öğretisi Muhammed döneminde İslam diniyle birlikte doğmuştur, her kapı ve her makam Kur'an ayetlerine dayanmaktadır. Ehl-i beyt ile devam etmiş, son yıllarda yapılan tarih araştırmaları ve analizler sonucunda bu anlayışın Hoca Ahmed Yesevî'nin Ehli Beyt'e ulaşan icazetnâme ve tarikat silsilesiyle İmam Ali Rıza'ya, yani Horasan'a ulaştığı bilinmektedir. Böylece, Anadolu Türkmen Ocaklarının temellerini atarak sistem haline getirilmiştir. Türkmen Ocakların Ehli Beyt'e ulaştığı ve günümüz Bektaşi tarikatının silsile yoluyla Yesevi tarikatına ve dolayısıyla da İmam Ali Rıza'ya ulaştığı bilinmektedir. Tasavvuf tarikatlarının silsilesi Ehli Beyt'e dayanmaktadır; bunun için tasavvufta kendileri gibi tasavvuf ehli bir kimsenin önderlik/pirlik makamında olması zorunludur.

Gülbank, gülbenk, gulvang, gulbang ya da gulweng Farsça gül + ses anlamına gelen bang'tan "gül sesi" anlamındadır. Abdülbaki Gölpınarlı ayrıca bülbül sesi biçiminde Türkçeleştirilmiştir. Terim olarak ise Mevlevilik, Bektaşilik, Halvetilik, Kadirilik, Rufailik gibi tarikatlarda hep bir ağızdan yüksek sesle söylenen alkış, dua içerikli sözlü edebiyat ürünü anlamı taşır. En eski örnekleri Mir’âtü’l-Mekâsıd fî Def’i’l-Mefâsid'de kayıtlıdır.

Rüfailik ya da Rifâiyye, tasavvufi inanışa göre kurucusu ve piri Ahmed er Rüfâi olan İslamîyetin bir tarikatıdır.

İmâmet ya da İmâmîlik İslam'ın bir kolu olan Şiiliğin temel ilkelerinden birisidir. Sünnilik imâmeti imanın esaslarından biri olarak saymaz.

İmamîye Şiası, Şiîlik meşrebi içerisinde mevcut olan tüm tarikât ve mezheplerin ortak i'tikatlarını tanımlamak maksadıyla kullanılan bir fıkıh deyimi olup, Aşırı Ghulât (Radikal dinci fırkalar), Keysanîlik (Dörtçüler), Zeydîlik (Beşçiler), İsmailîlik (Yedicilik/Yedi İmamcılık) (Mustâlîlik ve Nizarîlik) ve İsnâaşerîyye (Onikicilik/On İki İmamcılık) (Câferiyye Şiîliği ve Anadolu Alevîliği) ile Arap Aleviliği'ni de kapsamı altına alan bir şekilde tanımlanmaktadır.

Dînî ibadet, Alevîler, Muhammed’in son Peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib’nin ise Veliliğine (ya da İmamlığına) inanırlar. Alevîler, ibâdetlerini Cemevi’nde yaparlar. Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masumu Paklar orucunu tutarlar.

Alevilik'te mübârek günler aşağıda listelenmiştir.

Alevî nüfusu, Türkiye'de üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevîler’in daha sonra en yoğun olarak bulundukları yöreler arasında Ankara, Adana, Bursa, Antalya, Aydın Damal ve Zile şehirleriyle, Orta ve Doğu Anadolu'da yer alan Erzincan, Sivas, Malatya, Tunceli illeri gelmektedir. Türkiye'de en çok Alevî köyü ise 60'ı karışık olmak üzere toplam yaklaşık 460 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla, Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş, Bingöl, Amasya, Erzurum, Malatya, Adıyaman, Yozgat, Hatay, Elazığ, Muş, Balıkesir, Mersin, Kars, Adana, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kırıkkale, Kütahya ve Ordu illeri gelmektedir.

Musâhip veya müsâhip, Alevilikte özel bir dinî tören ile atanan ve kişinin hem dünyada hem de ahirette kardeşi ve yoldaşı kabul edilen kimse. Kelime Arapça "sahiba" (dostluk) kökünden gelir.