İçeriğe atla

Albertus Magnus

Albertus Magnus
Regensburg Episkoposu
Kilise Doktoru
Doğumc. 1200[1]
Lauingen, Bavyera, Kutsal Roma İmparatorluğu
Ölüm15 November 1280
Köln, Kutsal Roma İmparatorluğu
KutsayanlarKatolik Kilisesi
Kutsanma1622, Roma, Papalık Devleti XV. Gregorius tarafından
Aziz ilanı16 Aralık 1931 XI. Pius tarafından
TürbeAziz Andreas Bazilika, Köln
Yortu15 kasım
Koruyucu azizFelsefeciler ve bilim adamlar
Albertus Magnus
Kariyeri
DalıDoğa bilimleri
Alşimi
Hukuk
Diplomasi
Teoloji
Doğa felsefesi
Albertus Magnus
Alma materPadua Üniversitesi
ÇağıOrta Çağ felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluSkolastik
Aristotelesçilik
Felsefi gerçekçilik[2]
İlgi alanları
Önemli fikirleriDoğal hukuk
Aevum[3]
Etkilendikleri
Etkiledikleri
Albertus Magnus, Kilise Doktoru (1199-1280)

Albertus Magnus[6] (y. 1193, Lauingen, Kutsal Roma İmparatorluğu - 15 Kasım 1280, Köln, Kutsal Roma İmparatorluğu), Orta Çağ'da kendisine doktor üniversalis unvanı verilmiş olan 13. yüzyıl Alman skolastik filozofu ve tanrıbilimcisi.[7] Albertus, Anselmus, Petrus Abelard, Saint Victor'dan Hugh, Petrus Lombard, Thomas Aquinas ve Duns Scotus en ünlü skolastikler arasındadır[8].

Zamanının hemen her alandaki tüm bilgilerini serimleyip yorumlayışıyla ün kazanmış olan Büyük Albertus, inanç ve vahiy yoluyla kazanılan bilgiyi birbirinden ayırmış ve bu ikisinin birbirine karşıt olmadığını söyleyerek inanç için bir hakikat, akıl için de ona çelişik bir hakikat bulunmadığını iddia etmiştir.

Papa XI. Pius tarafında Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 15 Kasımdır.

Biyografi[9]

Albertus Magnus, Bavyera'nın Lauingen şehrinde dünyaya gelen Magnus, çok geniş kapsamlı bilgiye sahip olduğu için daha sonraları Doctor Universalis unvanını kazanmıştır. Padova Üniversitesi'nde okuduktan sonra ailesinin isteği üzerine Dominiken rahibi olmuştur. Daha sonra Paris Üniversitesi'ne giderek burada yabancı kürsüsünün başına geçmiştir. Yedi yıl sonra Köln şehrinde Studium Generale'yi kurmuştur. Magnus hayatının büyük bir kısmını vaaz vermekle ve öğretmekle geçirmiştir. İnanç ve vahiy yoluyla kazanılan bilgiyi birbirinden ayırmış ve bu ikisinin birbirine karşıt olmadığını ileri sürmüştür. Ona göre, biri akıl ve öbürü ise inanç için doğru olan ve birbirleriyle çelişen iki doğru yoktur; gerçekten doğru olan her şey büyük bir uyum içinde birleşmiştir. Gözleme dayalı bilginin önemini vurgulamış ve bilimin sadece dilden dile aktarılan bilgi olmadığını aynı zamanda nesnelerin doğasının araştırılmasıyla bilime katkı sağlanacağını söylemiştir. Bu görüşü eserlerine de yansımıştır.

Yunan ve İslam biliminin Batı Avrupa üniversitelerine girişinde önemli rol oynayan Magnus, Aristoteles'in eserlerini 1240 yılında, Paris'te bulunduğu sırada tanıdı. Bu eserlerden o kadar o kadar etkilendi ki bu eserlerin bilimle alakalı kısımlarını açıklamaya karar verdi ve yalnızca Aristotelesçi bilimi değil, Aristoteles'in mantık, matematik, ahlak, siyaset ve metafiziğini de açıkladı. Diğer âlimlerin aksine Aristoteles'in yanılabileceğine ihtimal verdi. Muhtemelen başlangıçta Aristoteles'in kitapları ile Padova Üniversitesi'nde eğitim gördü. Meryem ile tanışması Albertus'un Kutsal Tarikatlar'a katılmaya ikna olmasını sağlamıştır. 1223 yılında ailesi istemese de Dominikan Tarikatı'nın bir üyesi oldu ve Bolonya ve başka yerlerde teoloji eğitimi gördü. Köln'de bir hocanın yerine geçmesi için seçildi, burada Dominikan Tarikatı'nın bir evi vardı ve birkaç yıl Regensburg, Freiburg, Strazburg ve Hildesheim'da hocalık yaptı.

Köln'deki görev süresi boyunca Summa de bono'yu yazdı. 1245 yılında din alimi olan Magnus, bu sayede Dominikan Tarikatı'nda bir saygınlığa ulaştı. Bu olaylara müteakiben Paris Üniversitesi'nde tam zamanlı profesör olarak teoloji okutmaya başladı ve bu zamanlarda Thomas Aquinas da Magnus'tan öğrenim görmeye başladı[10]. Magnus Aristoteles'in neredeyse tüm yazılarını yorumlayan ilk kişi oldu ve böylelikle onları daha geniş akademik çalışmalar için ulaşılabilir hale getirdi. Aristo'nun çalışmaları onu İbn-i Sina, İbn-i Rüşd gibi Müslüman bilim adamlarının çalışma ve öğretilerini yorumlamaya götürdü ve bu durum Magnus'un akademik düşünmenin kalbine inmesini sağladı.

1254 yılında Dominikan Tarikatı'nın dini yöneticisi oldu ve bu görev boyunca Dominikanlar'ı Paris Üniversitesi'nin saldırıları karşısında savundu, St. John'u eleştirdi ve İslam filozofu İbn-i Rüşd'den yanlış algıladıklarını cevapladı. 1260 yılında Papa Alexander IV tarafından Regensburg piskoposu yapıldı, üç yıl sonra istifa etti. Görev süresince at sürmeyi reddederek alçak gönüllülüğü konusundaki saygınlığını artırdı. 1263'te Papa IV. Urban onu piskopos görevinden aldı ve Almanca konuşulan ülkelerde Sekizinci Haçlı Seferi için vaaz vermesini istedi. Bundan sonra Magnus daha çok görüş ayrılıklarına düşen partilerin ara bulucusu olarak bilinmeye başlandı. Köln'de sadece Almanya'nın en eski üniversitesinin kurucusu olarak değil, aynı zamanda Köln halkı ve kilise arasındaki çatışmaları sonlandırarak isim yaptı. Onun son uğraşları arasında eski öğrencisi Thomas Aquinas'ın inancını savunması vardı. Thomas Aquinas'ın 1274'teki ölümü Magnus'u yasa boğdu. 1278 yılında sağlığındaki çöküşten sıkıntı çekmeye başladı, 15 Kasım 1280 yılında, Köln'deki Dominikan manastırında öldü.

Yazıları

Albertus'un yazıları 1899'da toplandı ve otuz sekiz cilt kadardı. Bunlar Albertus Magnus'un verimliliğini ve mantık, teoloji, botanik, coğrafya, astronomi, mineraloji, simya, zooloji, fizyoloji, frenoloji, adalet, hukuk, arkadaşlık ve aşk gibi konulardaki ansiklopedik bilgi birikimini göstermiştir. Aristoteles'in tüm çalışmalarını özümsemiş, değerlendirmiş, yorumlamış, Arap yorumcuların Latince çevirilerini ve notlarını derlemiş, kilise doktrinine uygun şekilde sistemleştirmiştir. Aristo'nun en modern bilgi birikimi Albertus tarafından korunmuş ve sunulmuştur.

Erken dönem teolojik çalışmaları üç cilt olarak Paris'te 1160'ta ölen İtalyan skolastik ilahiyatçı Pietro Lombardo'nın Magister Sententiarum ve iki cilt olarak Summa Theologiae kitaplarının tefsiridir.

Albertus'un çalışmaları teolojik olmaktan çok felsefi olmuştu. Felsefi çalışmalar genel olarak Aristoteles'in çalışmalarının yorumlanışı ve Aristoteles'in görüşleriyle alakalıydı. Albertus Aristoteles'in doğa felsefesine yaklaşımı Hristiyan felsefesinin doğal düzenine hiçbir engel teşkil etmeyeceğine inanıyordu.

Çalışmaları ve eserleri

Bitkilerle ilgili olarak kendi gözlemlerinin yanı sıra Aristoteles'ten ve Theophrastus'tan yararlanmıştır. Kaba hatları ile çevresinde gördüğü bitkileri bilhassa genel çerçevede tüketilenleri derlemiştir. Bu çalışmalarını De Vegetabilibus et Plantis (Sebzeler ve Bitkiler Üzerine) adlı kitabında toplamıştır. Bu eserinde İtalya'ya yaptığı gezilerinde gördüğü bir portakal ağacını tanımlamıştır. Buna göre ağacın yaprak morfolojisini “biri büyük diğeri küçük iki formdan oluşmakta” diyerek doğru biçimde anlatmış ve çizimlerinde göstermiştir. Bitkiler âlemi için basit bir sınıflandırma sistemini ortaya koyarak; en alta mantarları en üste ise çiçek veren bitkileri yerleştirmiştir. Dikenler ile iğneleri, oluşumlarına ve yapılarına göre ayırmıştır. Bitkilerle çalışmasında morfolojik görünümlerini nesne ve hayvan biçimlerine benzeterek; çan, kuş ve yıldız biçiminde olanlar şeklinde genel bir sistematik sınıflandırma yapmıştır. Mevcut bitkilerin bazılarının “aşılama” yoluyla yeni türlere dönüştürülebileceğini söylemiştir. Meyvelerin karşılaştırmalı bir incelemesini de yaptı, ısı ve ışığın ağaçların büyümesi üzerinde etkilerini gözleyen ilk kişi oldu. Bu gözlemlerden, bitki öz suyunun köklerde tatsız olduğunu fakat yukarı çıktığında tatlandığını ortaya koydu. Batı'da ıspanaktan bahseden ilk kişidir.

De animalibus

Hayvanlarla ilgili yaptığı çalışmalarında Aristoteles'in Historia Animalium adlı eserinden ve Galenus'un çalışmalarından yararlanarak ve kendi gözlemlerini de ilave ederek De Animalibus (Hayvanlar Üzerine) adını verdiği 26 ciltlik bir eser yazmıştır. Bu risalede hayal ürünü bazı yaratıkların tasvirleri yer alır. Bu eserde kuş ve balıkların kan damarlarının dağılımı konusunda Aristoteles'in verdiği bilgilerden ayrılmıştır. Pek çok yeni hayvan çeşidinin morfolojik özelliklerini ayrıntılı bir biçimde ele almıştır. Doğuran hayvanlar ile insanı en üst kategoriye koymuş, sırasıyla kuşlar, sürüngenler, balıklar, yumuşakçalar, kabuklular ile böcekleri alt sınıflara yerleştirmiştir. Böceklerin çiftleşmesinden, çekirgelerde üreme organları, balık ve memelilerde gelişim evrelerine ait yaptığı gözlemlerde organların sırasıyla nasıl şekillendiğini, göbek kordonu denen yapının yerini gelişim süreci içinde hangi damarın aldığını açık ve net bir şekilde anlatmıştır. Ayrıca tavuklar yumurtladıktan sonra çeşitli zaman aralıklarıyla yumurtaları açarak civcivlerin gelişmesini gözlemiştir. Yumurtadan itibaren embriyonun gelişmesini ele almıştır. Avrupa'nın Kuzey bölgelerinde ve kutuplarda yaşayan hayvan varlığına değinmiş, hayatta kalmaları için kalın derilere ve beyaz kürklere sahip olmaları gerektiğini söylemiştir.

Psikopos olduğu dönemde köylere yaptığı gezilerde madenleri ve tarihi yerlerdeki arkeolojik kazıları incelemiş ve bu incelemeler ışığında yüzden fazla minerali sınıflandırmıştır. De Mineralibus et Rebus Metallica (Mineraller ve Metaller Hakkında) adlı eserinde fosilleri, Nuh Tufanı'ndan kalan kalıntılar olarak nitelemiş ve bir zamanlar yaşamış hayvanların mineralleşmiş kalıntıları olduğunu öne sürmüştür.

Aynı zamanda Aristoteles'in oklar ve diğer fırlatılan cisimlerin hareketini ele alış şeklini beğenmedi. Samanyolu'nun yıldızlardan oluştuğunu düşündü. Ay da Aristoteles'in söylediği gibi kusursuz bir cisim değildi. Ay'ın yüzeyindeki koyu lekelerin, Yer'in yaptığı gölgeler olmaktan ziyade Ay'ın kendi yüzeyindeki engebelerden kaynaklandığını ileri sürdü. Elementlerin kimyasal bileşikleri nasıl meydana getirdiği konusundaki fikirleri ve Demokritos'un atom teorisine olumlu bakması da yeniydi[11]


Kaynakça

  1. ^ "St. Albertus Magnus". Britannica. 28 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2020. 
  2. ^ Hilde de Ridder-Symoens (ed.). A History of the University in Europe: Volume 1, Universities in the Middle Ages, Cambridge University Press, 1991, p. 439.
  3. ^ Albertus Magnus, De IV coaequaevis, tract. 2, qu. 3.
  4. ^ Henricus Bate, Helmut Boese, Carlos Steel, On Platonic Philosophy, Leuven: Leuven University Press, 1990, p. xvi.
  5. ^ Irven Resnick (ed.), A Companion to Albert the Great: Theology, Philosophy, and the Sciences, BRILL, 2012, p. 4; Thomas F. Glick, Steven Livesey, Faith Wallis (eds.), Medieval Science, Technology, and Medicine: An Encyclopedia, Routledge, 2014, p. 15; Pope Benedict XVI, Great Christian Thinkers: From the Early Church Through the Middle Ages, Fortress Press, 2011, p. 281.
  6. ^ New Catholic Encyclopedia - Second Edition (İngilizce). Thomson and Gale. 2003. ss. 224-228 Cilt: 1 ISBN 0-7876-4005-0. 
  7. ^ Felsefe Sözlüğü. Sarp Erk Ulaş. Bilim ve Sanat Yayınları. 2002. ss. 50-51 ISBN 975-7298-45-X. 
  8. ^ Hıristiyanlık Tarihi. Yeni Yaşam Yayınları. 2004. s. 288. ISBN 975 8318 86 1. 
  9. ^ "Albert the Great (Stanford Encyclopedia)". 10 Temmuz 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2022. 
  10. ^ Hıristiyanlık Tarihi. s. 294. ISBN 975 8318 86 1. 
  11. ^ Küçüker, Orhan. Biyoloji Tarihi. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri, 2014, s. 52-53. Ronan, Colin. Bilim Tarihi (Dünya Kültürlerinde Bilim Tarihi ve Gelişmesi). çev. Ekmeleddin İhsanoğlu, Feza Günergun. Ankara: Tubitak Yayınları, s. 287-289

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İbn Rüşd</span> Arap filozof, bilim insanı ve yazar (1126–1198)

İbn Rüşd, Endülüslü-Arap felsefeci, hekim, fıkıhçı, matematikçi ve tıpçı. Tercüme ve yorumlamalarıyla Aristo'yu Avrupa'ya yeniden tanıtmıştır. İslam felsefesinde Aristocu akım olan meşşailiğin temsilcilerindendir.

<span class="mw-page-title-main">İbn Sina</span> Fars tıp bilgini ve filozof (980–1037)

İbn Sînâ veya Ebu Ali Sînâ ya da Batılıların söyleyişiyle Avicenna, İslam'ın Altın Çağı döneminin en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden, yazarlarından ve bilginlerinden biri olarak kabul edilen Fars polimat ve "polimerik erken tıbbın babası" olarak bilinen tabiptir.

Tümeller tartışması, Orta Çağ felsefesine hakim olmuş bir metafizik tartışmasıdır. Nesnelerin sahip oldukları renk ve şekil gibi özgülükler, bu nesnelerden bağımsız birer varlık mıdır? Eğer varlıksalar, bu varlıkların tabiatı nedir?

<span class="mw-page-title-main">Embriyoloji</span> Doğum öncesi biyolojiyi inceleyen biyoloji dalı

Embriyoloji, zigot oluşumunu, büyümesini ve gelişimini inceleyen bilim dalı. Gelişim biyolojisinin bir alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Gazzâlî</span> Fars İslam bilgini ve polimat (y. 1058–1111)

Gazzâlî, yaygın adıyla Îmam-ı Gazzâlî, Ortaçağ Avrupası'nda Latinize edilmiş haliyle Algazelus ya da Algazel, İranlı, Sünni İslam âlimi, mutasavvıfı, müderrisidir. İslam düşünce tarihindeki en önemli ve en etkili fakih, müftü, filozof, teolog, mantıkçı ve mistiklerden birisi olarak kabul edilmektedir. XI. yüzyıl'ın müceddidi olarak nitelendirilmektedir. Gazzali'nin çalışmaları çağdaşları tarafından büyük bir önem ve övgüyle karşılanmış ve "İslam'ın delili" anlamına gelen Hüccetülislam unvanını almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Paris Üniversitesi</span> Fransa, Pariste kurulu devlet üniversitesi (1896–1970)

Paris Üniversitesi,, Fransa'nın başkenti Paris'teki başlıca akademik öğretim kurumlarının toplandığı bilim ve araştırma kurumudur. Kurum, özellikle günlük dilde Sorbonne adıyla bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Aquinas</span> İtalyan filozof ve teolog (1225–1274)

Thomas Aquinas veya diğer adıyla Aquinolu Thomas, bilgi felsefesi, metafizik, siyaset ve ruhun ölümsüzlüğü konularındaki yorumlarıyla skolastik düşünceye önemli katkılar sağlamış Dominikan rahip. 1322'de Aziz ilân edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Boethius</span> 6. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı matematikçi ve filozof

Anicius Manlius Severinus Boethius veya kısaca Boethius, Romalı senatör, konsül, magister officiorum, tarihçi ve filozoftur. 6. yüzyılın ilk dönemlerinde yaşamıştır. Büyük Teoderik'in hizmeti altına girmiş ve daha sonra Teoderik tarafından; kendisine yönelik bir komplonun içinde olduğu gerekçesiyle zindana atılmış ve 524'te idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe tarihi</span>

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Bonaventura</span>

Bonaventura fransisken Kardinal, mistik, Skolastik felsefenin düşünürlerinden Fransisken tanrıbilimci. 1482'de Papa IV. Sixtus tarafından Aziz ilan edilmiştir. 1588 Papa V. Sixtus tarafından Kilise Doktoru ilan edilmiştir. Yortusu 15 Temmuzdadır.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Dominikan Tarikatı</span>

Dominikan tarikatı, Aziz Dominik tarafından kurulmuş ve Papa III. Honorius tarafından 22 Aralık 1216'da onaylanmış bir Katolik tarikatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Fizik tarihi</span> fizik biliminin tarihi

Fizik, felsefe ürünü bir çalışma alanıdır ve bu yüzden 19. yüzyıla kadar doğa felsefesi diye adlandırıldı. Ünlü fizik bilgini Isaac Newton (1642-1726) bile temel yapıtını "Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri" olarak adlandırmış ve kendisini de bir doğa filozofu olarak görmüştür. Günümüzde ise fizik; madde, enerji ve bunların birbiri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalı olarak tanımlanır. Fizik bir bakıma en eski ve en temel kuramsal bilimdir; onun keşifleri doğa bilimleri'nin her alanı hakkındadır çünkü madde ve enerji; doğanın temel ögeleridir. Diğer bilim dalları genellikle kendi alanlarıyla sınırlıdır ve fizikten sonradan ayrılıp bir bilim dalı olmaya hak kazanmış diye düşünülebilinir. 16. yüzyılda fizik doğa bilimlerinden ayrılmış, Rönesans dönemi sonrasında hızla artan bilgi birikimi ile mekanik, optik, akustik, elektrik gibi alt bilim dalları ortaya çıkmıştır. Fizik günümüzde klasik fizik ve modern fizik olarak ikiye ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Brabantlı Siger</span>

Brabantlı Siger, Orta Çağ Avrupasında, Hristiyan dogmalar ile aklın çatıştığında 'akla uygun düşünce'yi savunan İbn Rüşdcülüğün (Avverosim) ilk temsilcilerinden olan Felemenk felsefeci, Paris Üniversitesi Sanat Fakültesi öğretim görevlisi, rahip.

<span class="mw-page-title-main">İbn Rüşdcülük</span>

İbn Rüşdcülük 13. yüzyılda latin hristiyan skolastisizmini etkileyen, İbn Rüşd çevirilerinin etrafında şekillenerek etkisini gösteren Aristotelesçi felsefi akım, görüş. İlk ve etkin takipçileri arasında; Brabantlı Siger, Daçyalı Boetius, Dry Townlu John, Jondunlu John ve Padualı Marsiliu gibi isimler bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Jeoloji tarihi</span>

Jeoloji tarihi, bir doğa bilimi olan jeolojinin paleontoloji, mineraloji ve petrografi gibi yer bilimlerinin gelişimi ile paraleller gösteren tarihsel gelişimi.

<span class="mw-page-title-main">Hans Urs van Balthasar</span> İsviçreli Katolik ilahiyatçı (1905-1988)

Hans Urs von Balthasar, İsviçreli Katolik filozof ve ilahiyatçı din adamıdır. Hayatının 21 senesi boyunca Cizvit bir peder olarak yaşamını sürdürmüştür. Yaşamının sonuna geldiğinde, Papa II. Ioannes Pavlus tarafından Kardinal ilan edilmiştir.

Yves Congar Fransız Dominikan Teolog ve Kardinal. Karl Rahner, Henri de Lubac ve Hans Urs van Balthasar ile birlikte 20. yüzyılın en önemli Roma Katolik ilahiyatçılarından biri olduğu düşünülmektedir. En çok, İkinci Vatikan Konsili’ne olan etkisi ile tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Michael Scot</span>

Michael Scot, Orta Çağ'da yaşamış İskoç bir matematikçi ve bilgin. Oxford ve Paris'te eğitim gördü ve Arapça öğrendiği Bologna ve Toledo, İspanya'da çalıştı. Hamisi, Kutsal Roma İmparatoru II. Frederick'ti ve Scot ona bilim danışmanı ve saray astroloğu olarak hizmet etti. Scot, Averroes'un eserlerini tercüme etti ve zamanının en büyük halk entelektüeli olarak kabul edildi.