Guillain-Barré sendromu (GBS), çevresel sinir sisteminin edinilmiş bir bağışıklık kökenli yangısal bozukluğudur; merkezi sinir sistemi etkilenmez. Bu hastalık için kullanılan diğer isimler şöyledir: akut enflamatuvar demiyelinize edici polinöropati, akut idiyopatik poliradikülonörit, akut idiyopatik polinörit, Fransız polyosu, Landry'nin yükselici felci.

EMG veya elektromiyografi, sinir ve çizgili kasların elektrik potansiyelinin incelenmesine dayanan bir nörolojik tetkik yöntemidir. Bu yöntemde kullanılan tıbbi cihaza elektromiyograf, cihazın kaydettiği veriye elektromiyogram denir. Tıbbi anomalikleri, aktivasyon seviyesini teşhis etmek veya insan veya hayvanların biyomekanik hareketini analiz etmek için sinyaller kullanılabilir.

Bel fıtığı, bel bölgesi omurları arasında yer alan disk adlı yapının sinirlerin ve omuriliğin geçtiği kanala doğru yer değiştirmesi sonucu çıkan ağrılı durumların tümüne verilen tanımlamadır. Lomber disk hastalığı fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroşirurji ve algoloji bölümlerinin çalışma sahası içindedir.

Amyotrofik lateral skleroz (ALS), aynı zamanda motor nöron hastalığı olarak da anılan, merkezî sinir sisteminde, omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede motor sinir hücrelerinin kaybından ileri gelen bir hastalıktır. Bu hücrelerin kaybı kaslarda güçsüzlük ve erimeye (atrofi) yol açar. Ayrıca erken ya da geç hareketin birinci nöronu da hastalanır. Zihinsel fonksiyonlar ve bellek ise bozulmaz.

İnsan beyni, insan sinir sisteminin merkezi organıdır ve omurilikle birlikte merkezi sinir sistemini oluşturur.

Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Nöronların ve nöral devrelerin temel özelliklerini anlamayı hedefleyen bu bilim dalı, bu amaçla fizyoloji, anatomi, moleküler biyoloji, gelişim biyolojisi, sitoloji, matematiksel modelleme ve psikolojiyi birleştirir. Öğrenme, bellek, davranış, algı ve bilincin biyolojik temelinin anlaşılması Eric Kandel tarafından biyolojik bilimlerin "nihai zorluğu" olarak tanımlanmıştır.

Akson, bir sinir lifi olarak da bilinir, bir sinir hücresinin (nöronun) ince, uzun bir çıkıntısıdır. Sinir hücresinin gövdesindeki elektriksel uyarıları uzağa iletir. Aksonun işlevi bilgiyi farklı sinir hücrelerine, kaslara, bezlere iletmektir. Dokunmak ve sıcaklık algılama işlemlerini gerçekleştiren Pseudounipolar nöronlar gibi bazı duyu nöronlarında, elektriksel uyarılar, aksonun çeperinden hücrenin gövdesine doğru, oradan da aynı aksonun başka dalları vasıtasıyla omuriliğe gönderilir. Akson uyumsuzluğu, kalıtsal ve edinsel nörolojik hastalıklara neden olabilir. Bu hastalıklar hem merkezi hem de çevresel sinir sistemlerindeki nöronları etkileyebilir.
Sinir hasarı, sinir dokusundaki hasardır. Çok çeşitli sinir hasarları olduğundan dolayı açıklamada herhangi bir sınıflandırma sistemi yoktur. Çoğu sistem hasarın derecesini, belirtiler (semptomlar), patoloji ve prognoz ile ilişkilendirir.
Nöropraksi, sinir iletiminin kesintiye uğramasından dolayı motor ve duyunun işlevlerinin geçici kaybı olan, çevresel sinir sisteminin bir bozukluğudur. Genellikte, tam onarılmaları altı ile sekiz hafta arasında olur. Nöropraksi, apraksi kelimesinden türetilmiştir. Kas ve duyu bozulmaksızın, tam düzenli hareketlerin yürütülmesinin kaybı veya bozulması anlamına gelir.
Nörotemezis, sinirin kesilerek bütünlüğünün tamamen bozulması sonucu oluşan ve çevresel sinir hasarı sınıflandırmasına dahil edilen sinir hasarı türlerinden en ağır olanıdır. Bu tür hasarda, hem sinir hem de sinir hücresi (nöron) bozulur. Yalnızca kısmi kurtarma yapılabilirken, tam kurtarma imkânsızdır.
Nörorejenerasyon, sinir dokusu ve sinir hücresinin yeniden oluşması veya onarılmasını ifade eder. Çoğu mekanizmalar buna, yeni nörogliaların, aksonların, miyelinlerin veya sinapsların oluşmasını da ekler. Nörorejenerasyonda, çevresel sinir sistemi (ÇSS) ile merkezi sinir sistemi (MSS) arasında, işlevsel mekanizmalar ve bilhassa büyüklük ve hız farklılıkları vardır. Bir akson hasar gördüğünde, Wallerian dejenerasyonuna maruz kalan distal (uç) bölge, miyelin kılıfını kaybeder. Proksimal (yakınsal) bölge ya apoptozis ya da onarılabilir kromatolize maruz kalır. MSS'de, nöroglia ölü sinapsları istila ederek sinaptik ayrılmaya sebep olur.
Çevresel sinir hasarı, çevresel sinir sisteminde (ÇSS) hem sinirde hem de bağ dokusu etrafındaki hasarın büyüklüğüne göre Seddon sınıflandırması baz alınarak kategorize edilir. Sinir sistemi glia ile desteklenen sinir hücrelerine (nöron) bağlı olarak karakterize edilir. Merkezi sinir sisteminin aksine ÇSS'de nörorejenerasyonu mümkündür. Çevresel rejenerasyonda ortaya çıkan süreçler şu büyük olaylara ayrılır: Wallerian dejenerasyonu, akson rejenerasyonu/büyümesi ve sinir reinnervasyonu. Çerveresel rejenerasyondaki olaylar sinir hasarının ekseninde olması beklenir. Proksimal (yakınsal) eziklik, hasarlı sinir hücrelerinde bulunan ve rejenerasyonun bir parçası olan hücre gövdesinin uçlarında oluşur. Distal (uç) eziklik ise, hasarlı sinir hücrelerinde bulunan ve dejenerasyonun bir parçası olan akson ucunda oluşur. Bu uçsal ezik bölüm rejenerasyonlu aksonun büyüme yönündedir. Çevresel sinir hasarı araştırmaları, Amerikan İç Savaşı zamanında başladı ve şu ana kadarki gelişme, sadece süreçlerin genişleyerek karakterize edilmesi ve sinir rejenerasyonunu ile reinnervasyonuna katkı sağlayan faktörleri kapsamakla kalmadı, aynı zamanda sinir rejenerasyonunu arttıran biyolojik yöntemler ve büyümeyi geliştiren moleküler uygulamalar gibi tedavileri de saptadı.

Wallerian dejenerasyonu, bir sinir hücre gövdesinin dışında bulunan aksondaki sinir lifinin kesilmesi veya ezilmesi sonucu gelişen ve hasarın dejenerasyonunu ifade eden bir süreçtir. Bu süreçlerden biri de 'Wallerian-benzeri dejenerasyon' olarak bilinir ve özellikle aksoplazmik taşıma bozulduğunda nörodejenerasyonu meydana getirir. Hücre kültürü araştırmaları, NMNAT2 aksonal proteininin yeterli miktarda olması arızanın iletilmesinde kilit rol oynadığını göstermiştir.

Çevresel sinir hasarı sınıflandırması, prognoza yardımcı olur ve hastalığın derecesini tanımlar. Sinir hasarı sınıflandırması 1943'te Seddon ve 1951'de Sunderland tarafından yapılmıştır. Sinir hasarının en düşük derecesi, sinirlerde hasar olmayan, fakat sinyal iletiminin aksamasına neden olan ve nöropraksi olarak adlandırılan bir hasardır. İkinci derecesi, bağ dokusu sağlam olan fakat sinir hücresindeki aksonların kesintiye uğramasına neden olan ve aksonotmezis olarak adlandırılan hasardır. Üçüncü derece hasar, hem aksonların hem de bağ dokusunu hasara uğratarak sinir bütünlüğünü tamamen bozan ve nörotemezis olarak adlandırılan bir hasardır.

Serebral korteks veya beyin korteksi, insan ve diğer memeli beyinlerindeki serebrumun sinir dokusundan oluşan dış tabakasıdır. Beynin diğer kısımlarının çoğunun beyaz renkte olmasını sağlayan yalıtımın kortekste bulunmamasından dolayı rengi gridir. Korteks serebrum ve serebellumun dış kısımlarını örter ve kalınlığı 1,5-5,0 mm arasında değişir. Korteksin serebrumu örten kısımı serebral korteks olarak adlandırılmaktadır.

Sinir, çevresel sinir sistemindeki kapalı, kablo benzeri sinir lifleri demetidir.
Diyabetik nöropati, diyabetes mellitus ile ilişkili sinir hasarı bozukluklarıdır. Bu durumların, diyabetik nöropatide birikebilen makrovasküler koşullara ek olarak sinirler sağlayan küçük kan damarlarını içeren diyabetik bir mikrovasküler hasara yol açtığı düşünülmektedir. Diyabetik nöropati ile ilişkili olabilen nispeten yaygın durumlar arasında şunlar yer alır: üçüncü, dördüncü veya altıncı kranyal sinir felci, mononöropati, mononöropati multipleks, diyabetik amiyotrofi, ağrılı bir polinöropati, otonom nöropati ve torakoabdominal nöropati.
Nörodejenerasyon, nöronların ölümü de dahil olmak üzere nöronların ilerleyen yapı veya fonksiyon kaybıdır. Nörodejeneratif süreçlerin bir sonucu olarak amiyotrofik lateral skleroz, Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, ölümcül ailesel uykusuzluk ve Huntington hastalığı gibi birçok nörodejeneratif hastalık ortaya çıkar. Bu tür hastalıklar tedavi edilemez ve nöron hücrelerinin ilerleyici dejenerasyonu ve / veya ölümüyle sonuçlanır. Araştırmalar ilerledikçe, bu hastalıkları hücre altı düzeyde birbirleriyle ilişkilendiren birçok benzerlik ortaya çıkmaktadır. Bu benzerliklerin keşfedilmesi, birçok hastalığı aynı anda iyileştirebilecek terapötik ilerlemeler için umut vermektedir. Atipik protein düzenekleri ve uyarılmış hücre ölümü dahil olmak üzere farklı nörodejeneratif bozukluklar arasında birçok paralellik vardır. Nörodejenerasyon, molekülerden sistemik olana kadar birçok farklı nöronal devre seviyesinde bulunabilir.

Aksesuar sinir, sternocleidomastoid ve trapezius kaslarını uyaran sinir. Kraniyal sinirler içerisinde 11. kranial sinir olarak tanımlanır. Sternocleidomastoid (SCM) kası kafanın karşı ve aşağı doğru döndürülmesini sağlarken, trapezius kası ise omuz ve skapula hareketlerinden sorumludur.

Sinirbilimde sinir iletim hızı (CV) sinir iletim çalışmalarının önemli bir bölümüdür. Elektrokimyasal bir dürtünün sinirsel bir yolda yayılma hızını ifade eder. İletim hızları, aşağıdakileri içeren çok çeşitli faktörlerden etkilenir; yaş, cinsiyet ve çeşitli tıbbi durumlar. Bu çalışmalar, çeşitli nöropatilerin; özellikle de demiyelinizan hastalıkların daha iyi teşhis edilmesi yönünde kolaylıklar sağlar. Bunun nedeni; demiyelinizan hastalıkların belirtileri, düşük veya var olmayan iletim hızlarına yol açar.