İçeriğe atla

Akıllı şebeke

Akıllı şebeke uygulamasının görselleştirilmiş hali.

Akıllı şebekeler, içlerinde çeşitli işlemlerin yürütüldüğü, akıllı sayaçlar ile enerji ölçümlerinin yapıldığı ve yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte diğer verimli enerji kaynaklarının bulunduğu bir çeşit elektrik şebekeleridir. Elektriksel gücü düzenleme, kontrolü ve dağıtımı akıllı şebekelerin önemli özelliklerindendir.

Bununla birlikte, akıllı şebeke teknolojisinin önceliği temel şehir şebeke hizmetinin teknik altyapısının yeniden ele alınıp tasarlanması anlamına gelmektedir.

Tarihi

Elektrik şebekelerinin tarihsel gelişimi

Alternatif akım ile çalışan elektrik şebekeleri ilk olarak 1886'da Great Barrington, Massachusetts'de kurulmuştur. O sıralarda, şebekede tek yönlü elektrik enerjisi iletimi, dağıtımı ve talebe dayalı kontrol merkezde toplanmıştı.

20. yüzyılda yerel şebekeler zamanla gelişti ve sonunda ekonomik ve güvenilirlik açısından birbirilerine bağlandılar. 1960'lara kadar, gelişmiş ülkelerin elektrik şebekeleri inanılmaz büyüme gösterdi ve pek çok enterkonnekte sistemler ile birbirine bağlandı. Binlerce merkezi üretim istasyonları evsel kullanım ve daha küçük endüstriyel bölgelere yüksek kapasiteli iletim hatları aracılığıyla çeşitli dallara ayrılarak elektriği tedarik etti. 1960'larda şebeke topolojileri güçlü ölçekteki ekonomilerin bir sonucuydu. Halen 1 GW (1000 MW) ile 3 GW arasındaki büyük ölçekli kömür ve gaz yakıtlı ve diğer çeşitli termik santraller maliyet açısından verimli bulunmaktadır.

Elektrik üretim santralleri genelde fosil yakıt rezervlerine yakın konumlandırılmıştır. Bunun yanında, ya madenlere ya petrol kuyularına ya da demir yolu, otoyol, liman gibi stratejik noktalara uzak olmayacak şekilde kurulmuşlardır. Ayrıca, hidroelektrik santrallerin dağlık bölgelere kurulması yeni gelişen şebeke sistemlerini etkilemiştir. Nükleer santraller soğutma suyunun kullanılabilir olduğu yerlere kurulmuştur. Son olarak, fosil yakıt kullanan santraller çevre kirliliğine sebep olduklarından ötürü elektrik dağıtım şebekelerinin izin verdiği ölçüde ve finansal açıdan nüfus yoğunluğunun az olduğu bölgelere kurulmuşlardır. 1960'ların sonuna doğru, elektrik şebekesi gelişmiş ülkelerde nüfusun ezici çoğunluğuna ulaşmıştı.

Elektrik tüketiminin ölçülmesi farklı tüketicilerin yüksek derecede değişkenlik gösteren tüketimlerine göre kullanıcı başına doğru faturalandırılması gerekmektedir. Şebekenin büyüme süresi boyunca sınırlı veri toplama ve işleme kabiliyeti nedeniyle, sabit tarife düzenlemeleri ve gece saatinin gündüz enerjisinden daha düşük bir oranda şarj edildiği çift tarife düzenlemeleri yaygın olarak uygulanmıştır. 1960'ların şebekesinin ölçüm yetenekleri, sistem üzerinden fiyatlandırmanın dağıtım şirketlerinin arasında yayılması açısından teknolojik kısıtlamalara sahipti.

1970'lerden 1990'lara kadarki dönemde artan talep elektrik santrallerinin sayısında artışa sebep oldu. Bazı bölgelerde elektriğin tedariki özellikle en yoğun zamanlarında talebi karşılayamaz hale geldi ve bunun sonucunda gerilim düşümü ve elektrik kesintileriyle birlikte güç kalitesinde düşüş meydana geldi. Artan bir şekilde, elektrik endustri, ısınma, haberleşme, aydınlatma ve eğlence için vazgeçilmez hale geldi ve tüketiciler daha yüksek güvenilirlik talep etmeye başladı.

20. yüzyılın sonlarına doğru, elektriksel talep modeli kuruldu. Evsel ısınma ve soğutma sistemleri ile birlikte gün içerisinde kısa süreli periyotlar halide günlük elektrik talep pik yapmış oldu ve bunu önlemek amacıyla pik güç generatörleri kullanıldı. Bu pik generatörlerinin az kullanımı (genellikle, nispeten düşük maliyetleri ve daha hızlı devreye alma süreleri nedeniyle gaz türbinleri kullanıldı) ve elektrik şebekesindeki gerekli fazlalık, elektrik şirketlerine yüksek maliyetler ile sonuçlandı. artan tarifeler şeklinde aktarıldı.

21. yüzyılda Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkeler akıllı şebekelerin öncüsü oldu.

Modernizasyon imkanları

21. yüzyılın başlarından bu yana, elektrik şebekelerinin kısıtlılığının ve maliyet probleminin çözümlenmesine yönelik elektronik haberleşme teknolojisindeki gelişmelerden yararlanma fırsatları ortaya çıkmıştır. Ölçümdeki teknolojik sınırlamalar, en yüksek güç fiyatlarının ortalamasının alınması ve tüm tüketicilere eşit olarak aktarılması kolaylaşmıştı. Buna paralel olarak, fosil yakıtların sebep olduğu çevre kirliliğinin yarattığı endişe yenilenebilir kaynaklarına olan talebi de artırmış oldu. Rüzgar enerjisi ve güneş enerjisi gibi önemli miktarda değişkenlik gösteren yaygın sistemler bunlara ek olarak daha ileri düzey kontrol sistemlerini ihtiyaç haline getirdi. Fotovoltaik hücrelerden üretilen güç büyük ölçekli elektrik üretim santrallerinin yerindeliğini sorgulatmaya başladı. Hızlı bir şekilde düşen maliyetler merkezi dağıtım şebeke topolojisindeki uçtan uca büyük değişikliğe işaret etti. Son olarak, merkezi enerji santrallerine daha az bağlı olan daha güçlü elektrik şebekeleri kurulmaya başlandı.

Akıllı şebekelerin özellikleri

Akıllı şebeke, elektrik arzının zorluklarına karşı mevcut ve önerilen yanıtların tamamını temsil eder. Çok çeşitli faktörler nedeniyle evrensel bir tanım üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. Bununla birlikte, burada olası bir sınıflandırma verilmiştir.

Güvenilirlik

Akıllı şebekeler, bir teknisyenin veya mühendisin müdahalesi olmaksızın kendi kendini onarmaya izin veren ve hata tespitini geliştirmeye yönelik durum tahmini yaparak teknolojik altyapıdan faydalanması anlamına gelmektedir. Bu, elektriğin doğal felaketler, çeşitli saldırılar ve hasar görebilirliği açısından tedarikinin sağlama alınması anlamına gelmektedir.

Şebeke topolojisinde esneklik

Yeni nesil iletim ve dağıtım altyapısı, olası çift yönlü enerji akışlarını daha iyi idare edebilecek ve bina çatılarındaki fotovoltaik paneller ile birlikte elektrikli arabaların, rüzgar türbinlerinin, hidroelektrik gücün, yakıt hücrelerinin ve diğer kaynakların kullanımına kadar dağıtık üretime izin vermektedir.

Verimlilik

Özellikle talep tarafı yönetimi dahil olmak üzere enerji altyapısının verimliliğinin genel olarak iyileştirilmesine çok sayıda katkı akıllı şebeke teknolojisinin geliştirilmesi ile beklenmektedir. Örneğin, elektrik fiyatındaki kısa süreli ani yükselişler sırasında klimaların kapatılması, Voltaj / VAR Optimizasyonu (VVO) yoluyla dağıtım hatlarında mümkün olduğunca gerilimi düşürür ve ayrıca dijital ölçüm altyapısı sistemleri ile teknisyenlerin sayaç ölçümlerini bizzat giderek ölçmesinden doğan zaman kaybını telafi etmektedir.

Sürdürülebilirlik

Akıllı şebekenin gelişmiş esnekliği, harici enerji depolaması eklenmeden bile, güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi çok değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla nüfuz etmesine izin verir. Mevcut şebeke altyapısı, dağıtık birçok besleme noktasına izin vermek için oluşturulmamıştır ve tipik olarak yerel (dağıtım) düzeyde bir miktar beslemeye izin verilse bile, iletim seviyesi altyapısı bunu kaldıramaz. Rüzgarlı veya bulutlu havalardan dolayı dağıtık üretimdeki hızlı dalgalanmalar, elektrik mühendislerinin karşısına önemli bir problem olarak çıkmakta ve bunu daha fazla kontrol edilebilir çıkışa sahip hidroelektrik generatörler ve gaz türbinleri aracılığıyla güç seviyeleri stabilize edilmektedir. Bu nedenle, akıllı şebeke teknolojisi, şebekede büyük miktarda yenilenebilir elektriğe sahip olabilmek için gerekli bir koşuldur.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

Türkiye'de her yıl yaklaşık 300 TWsa elektrik üretilmektedir. Burada en önemli santraller listelenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Yenilenebilir enerji</span> Bir enerji türü

Yenilenebilir enerji, güneş ışığı, rüzgar, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi karbon nötr doğal kaynaklardan elde edilebilen ve insan zaman ölçeğinde doğal olarak yenilenen kaynaklardan elde edilebilen enerjiye denir. Bu kaynaklar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, dalga enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biyokütle enerjisi olarak sıralanabilir. Bu tür bir enerji kaynağı, yenilenmekte olduklarından çok daha hızlı kullanılan fosil yakıtların tam tersidir.

Hidrojen ekonomisi, taşıtların ve elektrik dağıtım şebekesinin dengelenmesi için ihtiyaç duyulan enerjinin, hidrojen (H2) olarak depolandığı, varsayılan bir gelecek ekonomisidir.

<span class="mw-page-title-main">Hidroelektrik santrali</span>

Hidroelektrik santrali, barajda biriken su yer çekimi potansiyel enerjisi içermektedir. Su, belli bir yükseklikten düşerken, enerjinin dönüşümü prensibine göre Yerçekimi Potansiyel Enerjisi önce kinetik enerjiye daha sonra da türbin çarkına bağlı jeneratör motorunun dönmesi vasıtasıyla potansiyel elektrik enerjisine dönüşür. Buna da yenilenebilir enerji sınıfına giren hidroelektrik enerji santrali denir. Fizikten bilindiği gibi 1 kg'lık bir kütle, 1 m yükseklikten düştüğünde:

<span class="mw-page-title-main">Kojenerasyon</span>

Kojenerasyon, tercihen ısı tüketimi olan yerlerde kullanılan ve aynı zamanda bölge ısıtma ağını yararlı ısıyla besleyebilen elektrik enerjisi ve ısı üretebilen modüler yapılı bir sistemdir. Bu sistem kombine ısı ve güç sistemi ilkesine dayanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik santrali</span> elektrik enerjisi üreten tesis

Elektrik santralı, elektrik üretecek bir fabrikayı meydana getiren tesislerin tümü.

<span class="mw-page-title-main">İnvertör</span>

Güç çevirici (invertör), doğru akımı (DC) alternatif akıma (AC) çeviren elektriksel bir güç çeviricisidir. İnvertör çıkışında üretilen AC güç, kullanılan transformatörlere, anahtarlama ve kontrol devrelerine bağlı olarak herhangi bir gerilimde ve frekansta olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Rüzgâr çiftliği</span>

Rüzgâr tarlası veya rüzgâr çiftliği, elektrik üretimi için kullanılan ve aynı yerde bulunan rüzgâr türbinleri grubudur. Özel türbinler orta gerilim güç sistemine ve ağ şebekesine bağlanır. Elektrik şebekesinin orta gerilimdeki elektrik akımını bir transformatör yardımıyla yüksek gerilim iletim hattına bağlar.

<span class="mw-page-title-main">Rüzgâr gücü</span> Rüzgârdan elektrik enerjisi üretimi

Rüzgâr gücü, elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

Elektrik santralinin net kapasite faktörü (KF), santralin belli bir periyotta ürettiği toplam enerjinin tam kapasitede üretebileceği enerjiye bölümüdür. Kapasite faktörü kullanılan yakıt türüne ve santralin tasarımına bağlı olarak aşırı derecede değişir. Kapasite faktörü, uygunluk faktörü veya verimlilik ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik enerjisi</span>

Elektrik enerjisi, elektriksel potansiyel enerjiden yeniden türetilen enerjidir. Bir elektrik devresi tarafından çekilen ve tüketilen enerjiyi açıklar. Bu enerji, devrede üretilen elektrik akımı ve elektrik potansiyeli kombinasyonu tarafından elde edilir. Bu noktadaki elektriksel potansiyel enerji, başka bir enerji türüne dönüştürülür. Böylece tüm elektriksel enerji, kullanılmadan önceki potansiyel enerjidir. Potansiyel enerjiden elde edilen elektrik enerjisi daima başka bir enerji türü olarak açıklanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Enerji kaynakları</span> enerji elde edilebilen fiziksel veya kimyasal fenomen

Enerji kaynakları, herhangi bir yolla enerji üretilmesini sağlayan kaynaklardır. Dünya üzerindeki enerji kaynakları, klasik ve alternatif kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Birincil enerji kaynaklarından kullanım oranları; %33,1 petrol, %30,3 kömür, %23,7 doğalgaz, hidrolik ve diğer yenilenebilir %8, nükleer enerji %5.

Elektrik dağıtımı elektriğin son kullanıcıya ulaştırılmasıdır. Bir dağıtım sisteminin şebekesi elektriği iletim sisteminden tüketiciye ulaştırır. Örnek olarak, şebeke; trafo merkezleri, orta gerilim hatları, dağıtım merkezleri, dağıtım transformatörleri, alçak gerilim dağıtım hatları ve bazen ölçü devrelerini kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik şebekesi</span>

Elektrik şebekesi üretilen elektrik enerjisini kullanıcılara iletmek için oluşturulmuş bileşik bir ağdır. Elektrik gücü üreten enerji santralları, üretim kaynaklarından talep merkezlerine enerji aktaran iletim (nakil) hatları ve kullanıcılara bağlantı sağlayan bileşik dağıtım hatlarından oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yenilenebilir enerji</span>

Türkiye'de yenilenebilir enerjinin resmi alt yapı kazanması 2005'te çıkartılan Yenilenebilir Enerji Kanunu (YEK)'e dayanmaktadır, ayrıca AB'ye uyum kapsamında 2011-2020 yıllarını kapsayan Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı (YEEP) yürürlüğe girmiştir. Plana göre 2023'te Türkiye'de üretilen elektriğin %22'si hidroelektrikten ve %16'sı diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi hedeflendi YEEP'e göre ulaştırma sektörünün %10'u yenilenebilir enerjiden yararlanması planlandı. 2023 yılı sonu verilerine göre yenilenebilir enerji kurulu gücü 59 bin 236 megavat oldu. 2023 yılında yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki payı %56, üretimdeki payı ise %42 oldu.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik üretimi</span>

Elektrik üretimi, elektrik ve diğer kaynaklardan birincil enerji üretme sürecidir. Elektrik üretiminin temel ilkeleri İngiliz bilim insanı Michael Faraday tarafından 1820'lerde ve 1830'ların başında keşfedildi. Onun temel yöntemi bugün hâlâ kullanılmaktadır: Elektrik, bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü, bir mıknatıs içinde dönen sarılı iletken tellerin bulunduğu ve bu tellerin mıknatıs içinde dönmesiyle elektrik akımı üreten bir makinedir. Evlerimizde, işyerlerimizde, endüstride gereksinim duyduğumuz büyük miktardaki elektrik enerjisini elde etmek için, elektrik jeneratörlerini döndürecek büyük güç santrallarına ihtiyaç duyarız. Çoğu güç santrali, jeneratörü döndürmek için ısı üretiminde bulunurlar. Fosil yakıtlı santrallar ısı üretimi için doğal gaz, kömür ve petrol yakarlar. Nükleer santrallar da uranyum yakıtını parçalayarak ısı üretirler. Ancak bütün bu değişik tip santrallar ürettikleri ısıyı, suyu buhar haline dönüştürmek için kullanırlar. Oluşan buhar ise elektrik jeneratörüne bağlı olan türbine verilir. Su buharı, türbin şaftı üzerinde bulunan binlerce kanatçık üzerinden geçerken daha önce üretilen ısıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak, türbin şaftını döndürür. İşte bu dönme, jeneratörün elektrik üretmek için gereksinim duyduğu mekanik harekettir. Jeneratörde oluşan elektrik ise iletim hatları denilen iletken teller ile kullanılacağı yere gönderilir. Türbinden çıkan, enerjisi diğer bir deyişle basınç ve sıcaklığı azalmış buhar ise yoğunlaştırıcı (kondenser) denilen bölümde soğutulup su haline dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralın ısı üretilen bölümüne geri gönderilir. Yoğunlaştırıcıda soğutma işini sağlayabilmek için deniz, göl veya ırmaklarda bulunan su kullanılır. Su kaynaklarından uzak bölgelerde ise santralın hemen yanında bulunan ve uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen soğutma kuleleri kullanılır. Bu kulelerin üzerinde görülen beyaz duman ise su buharıdır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de enerji</span>

Türkiye her yıl birincil enerjisi 6 exajoule tüketiyor, kişi başı 20 megawatt saat (MW/s)'ten fazla. Türkiye'de enerji beşte dört'ten fazla fosil yakıtan: %31 petrol, %28 doğalgaz ve %27 kömür(2016 itibarıyla). Türkiye'nin enerji politikası fosil yakıtın ithalatını küçültmek ister, çünkü onlar ithalatın ödemelerinden dörtte biri kapsamaktadır.. Enerjisi kaynaklarının fosil yakıt olması yüzünden Türkiye’den sera gazı emisyonları dünyada ortalama kişi başından daha büyük, yılda kişi başına 6 ton'dan fazla gelmektedir.

Türkiye'de hidroelektrik enerjisi, birincil enerji üretiminin %14'ünü, toplam tüketiminin %3,9'unu karşılamaktadır.

Enerji sistemleri mühendisliği; enerji üretimi, iletimi ve kullanımı konularında maksimum verim hedefi güden mühendislik branşıdır. Makine, elektrik ve kimya mühendisliği bölümleri ile ortak çalışma alanları vardır.