İçeriğe atla

Aizanoi

Koordinatlar: 39°12′K 29°37′D / 39.200°K 29.617°D / 39.200; 29.617
Aizanoi antik kenti
Aizanoi ören yeri
KonumTürkiye Kütahya, Çavdarhisar
Bölgeİç Misya
TürYerleşim
Tarihçe
Kuruluşİlk Tunç Çağı
Devir(ler)Antik Çağ, Orta Çağ, Helenistik Dönem
Kültür(ler)Roma, Bizans, Selçuklu
Sit ayrıntıları
Kazı tarihleri1926 - 1970
DurumRestore
Kamusal erişimAçık
Antik kent İç kısımların duvarları ve onu çevreleyen sütunlar gibi ana unsurlar

Aizanoi (Antik Yunanca: Αἰζανοί Ezani), Kütahya şehir merkezine 58 kilometre uzaklıkta, Çavdarhisar ilçesinde bulunan antik kenttir.

Kent isminin kökeni tartışmalıdır. Bizanslı Stephanos'a göre kentin adı Lydialı Tantalus'un oğlu olan Aezen'den gelmekte, bir başka görüşe göre ise Arkas'ın üç oğullarından biri olan Azania'dan gelmektedir.[1]

Tarihçe

Roma dönemine ait tapınağın çevresinde yürütülen kazılar İlk Tunç Çağı'na ait yerleşme tabakalarını da açığa çıkarmıştır. Buradaki ilk kazılar 1926 yılında, ikinci dönem kazıları ise 1970 yılında başlatılmıştır. Aizanoi antik kenti, eski adı Penkalas olan Koca Çay'ın iki yakasında kurulmuştur. Roma döneminde yün, şarap ve tahıl üretimi ile zenginleşen bu şehir, Erken Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olmuştur. Milattan sonra yedinci yüzyılda şehrin önemi giderek azalmıştır. Tapınağın bulunduğu alan, Orta Çağ'da bir hisara dönüştürülmüştür. Selçuklu Hanedanı zamanında buraya yerleşen Çavdar Tatarları, günümüzde buranın "Çavdarhisar" olarak adlandırılmasının nedeni olmuştur.

Araştırma ve Kazılar

İlk kazıları Alman Mimarlık tarihçisi ve arkeolog Dr Daniel Krencker başkanlığındaki ekip tarafından yapılmış.Dr Daniel Krencker çalışmalarını “Der Zeuestempel Zu Aizonai” ismiyle yayınlamıştır.

Aizanoi 2017 sezonu kazı ve araştırmaları kuzey nekropoliste, odeon/bouleterion restorasyon ön hazırlık için sondaj kazısı ve Penkalas Projesi'nde duvar temeline bakmak için sondaj çalışması olarak yürütülmüştür.[2][3]

Halen süren çalışmalar Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülmektedir.[4]

Kuzey Nekropolis Kazısı

Aizanoi kuzey nekropolis açmalarında çalışılmış ve 6-7 adet basit toprak mezar tespit edilmiştir.[2][3]

Buluntular

Mimari

Zeus Tapınağı

Aizanoi antik kent harabeleri içinde bulunan Zeus tapınağının, anıtsal yapıların başında günümüze ulaşan en sağlam örneklerden biri olduğu görülmektedir.

Batı Alınlık Akroteri

Macellum

Tiyatro Kompleksi

Stadion

Mozaikli Hamam

Nekropol alanı

Mezar 1

Mezar 1 açmasında yapılan çalışma neticesinde açmanın güneydoğu köşesi kot tespit edilmiştir. Doğu batı yönlü, inhu-masyon ve dorsal yatırılmış olasılıkla yetişkin bir kadına ait basit toprak mezar olduğu görülmektedir. Mezarın etrafı moloz taşlarla sınırlandırılmıştır. Bireyin başı doğuda, yüzü ise kuzeye çevrilmiştir. [2][3]

Mezar 2

Mezar 2, Biri 2-3 yaşlarında bir çocuğa, diğeri yetişkin birine (kadın?) ait kremasyon gömülü doğu batı yönünde basit toprak mezardır. İlk kremasyon pişmiş toprak bir meşale içinde ve çocuğa ait gömü olduğu tespit edilmiştir. Kremasyon kabın batısında aynı kodda mezarla ilişkili olduğu düşünülen kırık cam unguentarium parçaları ile kırık kandil parçaları bulunmuştur. Diğer yetişkin kremasyon gömüsü ise çocuk kremasyonunun güneyinde tespit edilmiştir. Bir adet Cladius Dönemine ait bronz sikke, bireyin yanmış kafatası kemiklerinin yanında ve batısında bulunduğu için olasılıkla bireyin ağzına konmuştur.

Bronz sikke

Mezar içinde yetişkin gömüsünün çivilerle tutturulan ahşap sedyede yapıldığını işaret eden 13 adet demir çivi ile kabara çiviler ve 1 adet demir ahşap aksamı bulunmuştur. Mezarın kuzeybatısında M.S. 1. yüzyıl'a tarihlendirilen bir adet pişmiş toprak bulbous formlu unguentarium tespit edilmiştir. Sikke ve unguentarium formuna göre mezar M.S. 1. yüzyıl başı-ortasına ait olmalıdır.[2][3]

Mezar 3

Mezar 3 kuzey genişleme alanında yapılan çalışmalarda 1027.663 m. kotta inhumasyon gömülü kuzeybatı-güneydoğu yönlü basit toprak mezar tespit edilmiştir. Dorsal yatırılan bireyin başı güneydoğudadır. Ayak ucunda 2 adet, sağ ayağının yanında ve güneyinde 2 adet, sağ kolunun yanında 1 adet, sol kolunun yanında 1 adet, bireyin bacak kemiklerinin güneyinde 1 adet, kafatasının güneyinde 1 adet ve kafatasının yanında ve doğusunda 1 adet olmak üzere toplam 9 adet demir çivi bulunmuştur. Demir çivilerin konumlarına bakıldığında bireyin ve mezarın konturlarında açığa çıktıkları görülmekte ve bireyin ahşap bir sedyede defnedildiğini düşündürmektedir. Bireyin sol ayağının yanında cam unguentarium, iki ayak arasında taş kozmetik tablası ve kemik iğne, sağ bacağının yanında bronz aryballos ve aryballosa ait olduğu düşünülen 3 bronz çivi, boya olduğu düşünülen kırmızı renkli organik madde (?), sağ bacak kemiklerinin yanında, aryballosun doğusunda pişmiş toprak kandil, sol kolu ile vücudu arasına sıkıştırılmış bronz ayna ve bu aynanın altında kemik saç iğnesi? ile mezarın güneyinde boyun ve kaide kısımları kırık fuziformlu unguentarium tespit edilmiştir. Kandil ve unguentariumun form özelliklerine göre mezar M.S. 1. yüzyıl'a tarihlendirilmiştir.[2][3]

Mezar 4

Mezar 4: İnhumasyon gömülü pişmiş toprak plaka kapaklı basit toprak mezardır. D9D açması kuzey genişleme alanında A17.D9D.M03 numaralı mezarın güneybatısında tespit edilmiştir. Mezar kuzey-güney yönlüdür ve birey dorsal yatırılmış olup, başı güneydedir. Plaka kapağı 5 parça halindedir. Plakaların kaldırılmasının ardından 3 adet pişmiş toprak maşrapa, 1 adet yeşil taş amulet ve 1 adet bronz çan (tintinabalum) bulunmuştur. Buluntuların mezardaki bireyin bacak kemiklerinin hemen kuzeybatısında ve mezarla aynı kotta bulunması yüzünden mezarla ilişkili bir sunu alanı olduğu düşünülmüştür. Mezar içinde bireyin bacak kemiklerinin yanında ve kuzeyinde pişmiş toprak meşale ile güneydoğusunda pişmiş toprak kandil ile demir çiviler bulunmuştur7. Mezar eşyalarına göre M.S. 1. yüzyıl'a tarihlendirilmiştir.[2][3]

Mezar 5

Mezar 5: Doğu-batı yönlü, kremasyon gömülü plaka kapaklı basit toprak mezardır. Plaka kapak 3 parça halindedir, ancak doğuda bulunan ve 3 numaralı plakanın üzerine mezarın açık kalan alanını kapatmak amacıyla kırık parça halinde pişmiş toprak bir plaka daha örtülmüştür. Kapağın kaldırılmasının ardından mezarda dorsal pozisyonda yatırılarak yakılan bireye ait iskelet tespit edilmiştir. Bireyin kafatası kemikleri ve diş kalıntılarından, başın batıda olduğu anlaşılmıştır. Mezarda tespit edilen yanmış odun közleri ve bireyin yanmış kemiklerinin bir pozisyon vermesi yüzünden birincil kremasyon yapıldığı anlaşılmaktadır. Mezar içinde toplam 13 adet demir raptiye çivi, 1 adet bronz sikke ve 1 adet pişmiş toprak bardak bulunmuştur. Pişmiş toprak bardak, bireyin kafatası kemiklerinin güneyinde, bardağın kuzeyinde M.Ö. 58-59'a tarihlenen Nicomedia basımı Proconsül C. Papirius Carbo'ya ait bronz sikke tespit edilmiştir. Kabara formundaki çiviler bardağın yanında bulunmuş, mezar kısa ve uzun cephelerinde ise ahşap bir sedye ya da sanduka ile yakıldığı iaşret eden demir çiviler bulunmuştur. Mezarın kuzeydoğu köşesinde yanmış organik kalıntı tespit edilmiş ve meşe tohumu kadehi olduğu anlaşılmıştır.[2][3]

Mezar 6

Mezar 6: Kremasyon gömülü basit toprak mezardır. Doğubatı yönünde olup, bireyin başı doğu yönünde olmalıdır. Yanmış kemik parçaları, diş kalıntıları ve yanmış odun parçaları ile tespit edilmiştir. Yanmış kemiklerden mezarda bir birey bulunduğu anlaşılmıştır. Çene kemiklerinden ve diş köklerinden bireyin başının mezarın doğusunda bulunduğu ve ayakların batıya uzatıldığı anlaşılmaktadır. Mezar 190x50 cm. ölçülerindedir. Kesit düzenleme çalışmasında D9E açması kuzey kesitinde 3 demir çivi ve 1 bronz sikke bulunmuştur. Bu buluntular mezarın kuzeydoğusunda bulunmuştur ve mezar ile bağlantılı olmalıdır. Mezar içinde “L” başlı, dikdörtgen ve uca doğru sivrilen demir çiviler bireyin ayakucunda ve mezarın batı kısa cephesi boyunca bulunmuştur. Muhtemelen bireyin yatırıldığı ahşap sedye ya da sandukada bağlayıcı eleman olarak kullanılmışlardır. Mezarın güneybatı köşesinde, bireyin ayak ucunda açığa çıkarılan çivilerin 25 cm. güneyinde, diğer çivilerden farklı olarak bot çivisi olarak da kullanılan kabara tipinde 4 adet demir çivi tespit edilmiştir. Mezarın doğusunda, bireyin kafatasının hemen arkasında bulunan demir çiviler diğer kısa cephede bulunanlar ile aynı formda olup, aynı amaçla kullanılmış olmalıdır. Bireyin sol bacak kemiklerinin yanında bulunan demir çivi yine “L” başlı formdadır. Bireyin sol kol kemiklerinin yanında bir aşık kemiği (astragalus) tespit edilmiştir.[2][3] Bazı antik metinlerde özellikle kadınlar ve çocukların zaman zaman da yaşlı erkeklerin aşık kemiklerini oyun taşı olarak kullandığından söz edilmektedir. Aşık kemikleri oyunların yanı sıra kehanet amacıyla da kullanılan objelerdir. Aşık kemiği kremasyon mezarda bulunmasına rağmen üzerinde herhangi bir yanık izi bulunmamaktadır. Bu durum aşık kemiğinin kremasyon aşamasından sonra mezara bırakıldığını gösterir. Bireyin karnı üzerinde ve olasılıkla parmağına takılı bırakılan altın bir yüzük bulunmuştur. Yüzüğün kaş kısmı eksiktir. Tipolojik olarak yine kuzey nekropolis kazılarında A12.D9A.M06 numaralı pişmiş toprak plaka kapaklı kremasyon gömülü basit toprak mezarda tespit edilen numaralı altın yüzükle benzerdir. Yüzüğün buluntu konumu dikkate alındığında bireyin yakılmadan önce ellerinin karın üzerinde bağlandığı anlaşılmaktadır. Latincede “anulus (anellus), condalium, ungulus olarak adlandırılan yüzüklerin aksesuar, mühür ve mezar eşyası olarak kullanıldığı bilinmektedir. Bireye ait kafatası kemiklerinin altında 1027.944 m kodda bir çift altın küpe tespit edilmiştir11. Küpe için antik yazarlar ve tapınak kayıtlarında enotia, enotidia ya da enotion, enoidion olarak geçmektedir. Basit halka küpe olarak adlandırılan küpeler M.S. 1. yüzyıl'a tarihlendirilmektedir.[2][3]

Mezar 7

Mezar 7 Basit toprak inhumasyon mezar. D9G açması düzenleme çalışmasında 2014 yılında bulunan mezarın hemen güneyinde 1027.504 m. kodda dağınık halde bir bireye ait kafatası kemikleri tespit edilmiştir. Mezarın güneybatı köşesinden akan toprakla beraber kaydığı anlaşılan kemiklerin devamına ulaşmak amacıyla mezar alanında 1028.013 m. kodda seviye inilmiş, 1027.504 m. koda kadar süren çalışmalarda bireye ait kemiklerin devamına ulaşılamamıştır. Bu kafatası kemiklerinin 2014 yılında bulunan mezarda yer alan ikinci bir bireye ait olduğu anlaşılmıştır.[2][3]

Yapılar

Zeus Tapınağı

"Zeus" tapınağı, şehrin ana kutsal alanıdır. Bu tapınağın yapımı M.S. II. yüzyılın ikinci çeyreğinde, İmparator Hadrianus döneminde başlanmıştır. Tapınağın en önemli özelliği, altında tonozlarla örtülü bir başka mekanın olmasıdır. Anadolu'da Roma döneminde pek alışılmamış bir uygulamadır ve bir benzerine henüz rastlanmamıştır.

Tapınağı altındaki bu mekanın, tapınağa ait hazineler için bir depo olmasının yanında, yerel halkın eski bir geleneği olan ana tanrıça Kybele'ye olan bağlılık ve tapınımına da işaret ettiği, bu sebeple alanın Kybele tapınımına hizmet ettiği düşünülmüştür. Nitekim kentin yakınında bulunan Kybele kutsal alanı da buna işaret etmektedir. Günümüzde bu kutsal alanda iki tanesi günümüze ulaşmış yuvarlak adak çukurları halen görülebilmektedir. Büyük olan çukura taurobolium denmektedir ve tanrıça Kybele'ye yapılan sunularla bağlantılıdır.[1]

Akroterin bir parçası olan tapınağın önünde büyük bir kadın büstü duruyor. Tapınağın hem Zeus'a hem de Sibyl'e adandığı sanılıyor

Zeus tapınağının batı alınlık akroterinde Kybele büstü, doğu alınlık akroterinde ise Zeus büstü bulunmaktadır.[5] Bu da tapınağın hem Zeus'a hem de Kybele'ye adanmış olduğunu düşündürmektedir.[6] Tapınağın güney kısmında, büyük bölümü Bizans dönemi'nde tahrip edilmiş bir odeon bulunmaktadır.

Roma Köprüleri

Koca Çay'ın üzerine kurulmuş dört Roma köprüsünden ikisi, Karayolları'nın onarımıyla bugün hala kullanılmaktadır. Şehrin iki kilometre güneybatısında Karabulut nekropol alanı bulunmaktadır. Koca Çay'ın kuzey yakasında bulunan mezar yapıları, şehrin Roma dönemi nüfusuyla ilgili bilgi vermektedir. Buna göre, Aizanoi'un Roma dönemindeki nüfusunun 30 bin olduğu düşünülmektedir. 2000 yılındaki sayıma göre, Çavdarhisar'ın nüfusu ise 4600'dür.

Borsa Yapısı ve Sütunlu Cadde

Aizanoi'da M.S. II. yüzyılın ikinci yarısında, bugün dünyanın en eski borsası olduğu söylenen, olasılıkla bir gıda pazarı (macellum) da vardı. Yuvarlak biçimli bu yapının duvarlarındaki hem Latince hem Grekçe yazıtlar burada satılan malların fiyatlarına ilişkin açıklamalar içermekteydi. Örneğin, 8 numaralı blok yazıtta, 16-40 yaşlarında bir erkek kölenin iki eşeğin ücretine, aynı şekilde üç erkek kölenin bir atın fiyatına eşdeğer olduğu belirtilmiştir. Borsa binası, 1970 yılındaki Gediz depremi sonrası üzerinde bulunan caminin yıkılması sonucu ortaya çıkmıştır. Borsa yapısının kuzeydoğusunda ise M.S. 400 yıllarına tarihlenen sütunlu bir cadde bulunmaktadır. Caddedeki sütunların daha önceki dönemlere ait antik yapılardan sökülerek buraya getirilmiştir. Bu caddenin VI. yüzyıla kadar varlığını koruduğu ve olasılıkla bir depremle yıkıldığı düşünülmektedir.

Tiyatro ve Stadyum

Tapınağın kuzeyinde tiyatro ile stadyum bulunur. Bunların yapımına M.S. II. yüzyılda başlandığı ve bunların çeşitli aralıklarla üçüncü yüzyıla kadar inşa edildiği bilinmektedir. Birbirine bitişik olarak yapılmış tiyatro ve stadyumun bugün için bilinen bir başka benzeri yoktur. Bugün, tapınaktan tiyatro ve stadyuma gitmek için kullanılan yolun üzerinde ise bir hamam yer almaktadır. Bu hamamın su ve ısıtma kanallarıyla mermer kaplamaları bulundukları yerdedir.

Kültürel yapısı

Aizanoi kültürel yapısıyla sanat çevreleri tarafından ikinci Efes olarak bahsedilmektedir. Kütahya bürokrasisi son yıllarda az da olsa gelişen Aizanoi tanıtımıyla umutludur. Kentte dünyanın en iyi korunmuş Zeus tapınağı, dünyanın ilk örneklerinden Stadyum-Tiyatro kompleksi, dünyanın ilk borsa yapısı vardır. Bu borsa yapısı 1970 Gediz Depremi'nde camiin yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır. Bunun dışında nekropoller, olimpiyat şeref tribün abidesi, 4 köprü da vardır ki bunların çok kötü şekilde restore edilmiş ikisi hala kullanılmaktadır. Bunun dışında Meter Steunne alanı ve tüneli önemli bir eserdir.[7]

Galeri

Kaynakça

  1. ^ a b Bayram, Gülnur (2022). Aizanoi Thymiaterionları (Master Thesis tez). Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü. s. 5. 28 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024. 
  2. ^ a b c d e f g h i j TAŞKIRAN, Murat (2018). Aizanoi 2017 Kazı Çalışmaları. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,40.Uluslararası Kazı,Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu. ss. 581,582. 6 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2021. 
  3. ^ a b c d e f g h i j ÖZER, Elif (2018). 40. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu,Aizanoi 2017 Kazı Çalışmaları. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü. ss. 582,585. 6 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2021. 
  4. ^ "Aizanoi Örenyeri". T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. 29 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Mart 2024. 
  5. ^ "Aizonai Antik Kenti". 1 Mayıs 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  6. ^ Bozoğlu, Begüm (13 Eylül 2023). "Aizanoi Zeus Tapınağı". Arkeofili. 14 Eylül 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024. 
  7. ^ Aizanoi Antik Kent. Aizanoi Makale.Tekin Gün. 26 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Pergamon</span> Günümüzdeki İzmir, Bergama ilçe merkezinin yerinde kurulmuş, UNESCO dünya mirası listesinde yer alan antik kent. (Pergamon)

Pergamon, günümüzde İzmir iline bağlı Bergama ilçesinin merkezinin yerinde kurulu antik kentin adıdır. Pergamon, eski çağlarda Misya bölgesinin önemli merkezlerinden biriydi. MÖ 282-133 arasında da Pergamon Krallığı'nın başkentiydi. Pergamon adı, bir söylence kahramanı olan Pergamos'tan gelir. Pergamos'un, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçirdiği ve kendi adını verdiği sanılır. Başka bir söylenceye göre de Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos'tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun onuruna Pergamon, ötekine de Gryneion adını vermiştir.

<span class="mw-page-title-main">Bursa Arkeoloji Müzesi</span> Bitinya ve Misya bölgelerinde bulunmuş MÖ 3000’den Bizans devri sonlarına kadar olan devirlere ait eserlerin sergilendiği Bursa müzesi

Bursa Arkeoloji Müzesi, Bitinya ve Misya bölgelerinde bulunmuş MÖ 3000'den Bizans devri sonlarına kadar olan devirlere ait eserlerin sergilendiği arkeoloji müzesidir.

<span class="mw-page-title-main">Arikanda</span> Finike ilçesi yakınlarındaki antik kent

Arikanda, Antalya il sınırları Finike ilçesi yakınlarındaki Likya antik kent.Elmalı - Finike kara yolunun tam yarısında bulunan Arifköyünün Aykırıçay mahallesine yakın bir ören yeridir. Tarihi Bakır Çağı'na kadar geri gitmektedir ve şehrin adı yerli Anadolu dillerinden olan Luvice'de “yüksek kayaların yakınındaki yer” anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Kanlıdivane</span> Mersinin Erdemli ilçesinde yer alan antik kent

Kanlıdivane, günümüzde Mersin'in Erdemli ilçesinde yer alan antik kent. MÖ 3. yüzyılda kurulan ve MS 4. yüzyılda adı Neapolis olarak değişen kentin Elaiussa Sebaste'nin sur dışında yer alan uzantısı olduğu tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Allianoi</span>

Allianoi İzmiri, Bergama ilçesi sınırları içinde, Bergama-İvrindi kara yolunun 18. km.'sinde, Bergama'nın kuzeydoğusunda, Yortanlı Barajı gölet alanının tam ortasında, Paşa Ilıcası Mevkii'nde yer alan bir Misya antik kenttir.

<span class="mw-page-title-main">Hierapolis</span> Denizlide bir antik Roma kenti

Hierapolis, Pamukkale (Denizli) yakınlarında bulunan ve Frigler döneminde ana tanrıça Kibele kültünün merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermiş bir antik kenttir. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürülmektedir.

Demir Çağı, demirin çeşitli alet ve silah yapımında esas malzeme olarak kullanıldığı bir arkeolojik devirdir.

<span class="mw-page-title-main">Sardis</span> Türkiyede bir antik kent

Sardis, Manisa'nın Salihli ilçesine bağlı Sart kasabası yakınlarında bulunan ve Lidya (Lydia) devletine başkentlik yapmış antik kent. MÖ 1300'de kurulup MS 1200'de yıkılmıştır. Salihli merkezine 9 km, İzmir'e 82 km uzaklıkta olup, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Antioheia (Pisidya)</span>

Antakya, Pisidya, Türkiye'nin Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesiştiği noktadaki Göller Yöresi'nde, tarihi Pisidya ve Frigya'nın sınırında bulunan antik kenttir. Pisidya Antakyası olarak da bilinir. Isparta ilinin modern ilçesi Yalvaç'ın kuzey şeridinde 1 km'lik bir alanı kapsar. Kent, kuzeyindeki 1236 metrelik en yüksek noktası ile bir vadi görünümündedir.

<span class="mw-page-title-main">Mira (antik kent)</span> Türkiyenin Akdeniz kıyısında bulunan bir Likya antik kenti

Myra, günümüzde Antalya ilinin Demre ilçesinin bulunduğu yörede yer alan antik bir Likya kentidir. Alacadağ, Akdağlar (Massikytos) ve Ege Denizi arasında Demre Çayı (Myros) tarafından taşınan toprakla oluşmuş verimli alüvyon ovasına kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Assos</span> Ayvacıkda bir antik kent

Assos, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyü'nde yer alan bir antik kent.

<span class="mw-page-title-main">Antandros</span> Balıkesirin, Edremit ilçesine bağlı Altınoluk beldesi yakınlarındaki mozaikleriyle ünlü antik şehir.

Antandros Balıkesirin, Edremit ilçesine bağlı Altınoluk Mahallesi'ne 2 km. uzaklıkta yer alan önemli bir Troas kentidir. Altınoluk beldesi yakınlarındaki mozaikleriyle ünlü antik şehir. Kaletaşı tepesinin batı yamaçlarından yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Salamis</span>

Salamis veya Salamis harabeleri, Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa şehrinin 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Gryneion</span>

Gryneion, Gryneia, Türkiye'nin İzmir ilinin Aliağa ilçesi sınırları içinde bulunan Yenişakran beldesi yakınlarındaki bir antik kenttir. Çandarlı Körfezi kenarındadır. 12 büyük Aiol kentinden biri sayılır. Kentin, denize bir dil gibi uzanan yarımadası üzerinde tanrı Apollon'un tapınağı vardı. Gryneion önemli bir kehanet merkeziydi.

<span class="mw-page-title-main">Labranda</span>

Labranda - Labraunda - Lambraunda - Labraynda,, Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan, Karya dönemine ait antik yerleşimdir.

Damlıboğaz / Hydai, Muğla İl merkezinin batısında, Milas İlçesi'nin 6 km batı-güneybatısında, Hydai antik kentinde yer alan bir düz yerleşmedir. Güllük Körfezi'ne açılan Sarıçay Vadisi'ndeki Damlıboğaz Köyü'nün hemen yakınındadır. Hydai antik kentinin MÖ 478 yılında kurulduğu, ancak Sarıçay'ın yatağının değişmesi üzerine ortaya çıkan mezarlıktaki buluntulara göre yerleşmede iskanın MÖ 3. binyıla kadar geri gittiği anlaşılmaktadır. Kent sarp ve kayalık bir tepenin zirvesinde kurulmuştur. Attik Delos Birliği'ne Kydae adıyla üye olduğu bilinmektedir.

Ahlatlıbel Düz Yerleşmesi, Ankara il merkezinin yaklaşık olarak 14 km. güneybatısında, ODTÜ arazisi içinde, eski Yalıncak Köyü'nün güney – güneybatısında, Haymana yolu üzerinde yer alan bir düz yerleşmedir. Bölgede geniş bir alanın yakın geçmişte toprakla doldurulmuş olması nedeniyle, 1933 yılında kazısı yapılmış olan yerleşmenin tam olarak yeri yakın zamana kadar saptanamamıştı. Ancak Gülçin İlgezdi Bertram ve Jan - K. Bertram'ın çalışmalarıyla yerleşmenin yeri 2010 yılında saptanmıştır. Kale olarak tanımlanan mimari kalıntılar ve konumu dikkate alınarak bir bey şatosu olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Uzuncaburç</span> Mersinde Silifke ilçesinin 30 km kuzeyinde yer alan bir antik kent öreni

Uzuncaburç (Diokaesareia) Mersin ilinde antik dönemden kalan bir kent örenidir.

<span class="mw-page-title-main">Ayanis Kalesi</span>

Ayanis Kalesi, Van iline 35 kilometre mesafedeki Ayanis Köyü’nün kuzeybatısında bir tepe üzerine kurulmuştur. Van Gölü doğusunda yer alan kale, 150 metre genişliğinde 400 metre uzunluğunda Doğu-batı doğrultusunda uzanan tepelikte imar edilmiştir. 250 metre Van Gölü'nden yüksekliktedir.

Isparta'da ilk müzecilik çalışmaları 1933 yılında Halkevi'nin açılmasıyla başlamıştır. Çevreden toplanan arkeolojik eserler ve İslami mezar taşları müze salonu olarak düzenlenen halkevi binasının bir odasında sergilenmiştir. Halkevi'nin kapatılması ile birlikte eserler çeşitli depolara kaldırılmıştır. 1973 yılında Halil Hamit Paşa Kütüphanesi'nin bir odası müze deposu olarak kullanılmış ve ilk müze memurluğu kurulmuştur.