15 Eylül 1927 tarihli Servet-i Fünun dergisinde İstanbul Mebusu Ahmet Rasim Bey
Ahmet Rasim (Osmanlıca: احمدراسم) (1865, İstanbul - 21 Eylül 1932, İstanbul), Türk yazar, gazeteci, tarihçi, milletvekili.
Kendine özgü bir tarzla kaleme aldığı eserleri geniş bir okur kitlesi tarafından okunan; Mutlakiyet, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerine tanıklık etmiş bir yazardır. 50 yılı bulan yazı hayatında farklı edebî türlerde ve çok sayıda eser verdi. Dönemin İstanbul hayatının ayrıntıları üzerinde durduğu fıkralarıyla tanındı.[1]TBMM’de 3 ve 4. Dönem İstanbul Milletvekili olarak yer aldı. Tanınmış bestekâr Osman Nihat Akın’ın dedesidir.
Yaşamı
1865’te[2] İstanbul'da Fatih'in Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Babası Menteşeoğulları'ndan Kıbrıslı Bahaeddin Efendi, annesi Nevbahar Hanım’dır. Babası kendisi doğmadan evvel ailesini terk ettiği için Nevbahar Hanım onu tek başına yetiştirdi. 1875 yılında başladığı Darüşşafaka'da edebiyatla tanıştı. Bu okulda bestekâr Mehmet Zekai Dede’den müzik dersleri de aldı. Kendi çabasıyla Fransızca öğrendi. Eğitimini 1883 yılında birincilikle bitirdi.
Okulu bitirdikten sonra diğer Darüşşafaka mezunları gibi Posta ve Telgraf Nezareti'nde memur oldu. Bu kurumda kısa bir süre kâtiplik yaptı. Memuriyet hayatını benimsemeyen ve hayatını yazar olarak kazanmak isteyen Ahmet Rasim’in ilk yazısı Ahmet Mithat Efendi’nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yayımlandı. Bu, “Yolcu” başlıklı bir tercüme yazı idi. Ardından dönemin ünlü gazetecisi Baba Tahir vasıtasıyla Ceride-i Havadis’te fenni konularla ilgili yazı ve tercümeler yayımlamaya başladı. Bir süre Mekteb-i Behrami adlı okulda ve Komonto Musevi okulunda öğretmenlik yaptı. Ahmet Mithat’tan gördüğü teşvik sayesinde 1885’ten sonra kendisini tamamen gazeteciliğe verdi.
Yayın hayatına 1891’de başlayan Servet-i Fünûn dergisinde fen konularındaki yazılarının yanında, tefrik halinde romanlarını da çıkarma imkânı buldu. Leyal-i Izdırap, Meşak-ı Hayat ve Afife burada yayınlandı. Ancak Servet-i Fünûn yazarlarının genel edebi çizgisini benimsemedi. O, Ahmet Cevdet Paşa ve Ahmet Mithat Efendi’nin doğu ve batı edebiyatının olumlu yanlarını sentez haline getirmeyi amaçlayan edebi anlayışını benimsemişti.[3]
1908’de Hüseyin Rahmi ile birlikte 37 sayı süren “Boşboğaz ile Güllâbi” adlı bir mizah gazetesi çıkaran Ahmet Rasim, gazeteciliği Malumat, Sabah, Sebat, Güneş, Maarif, Resimli Gazete, Mecmuai Ebüzziya, Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Dosyali Ay, İkdam, Boşboğaz, Basiret, Tasvir-i Efkar, Vakit, Akşam, Cumhuriyet gazete ve dergilerindeki yazılarıyla sürdürdü Bunun yanında Gülşen, Sebât, Hamiyyet, Şafak, Servet, Tanîn, Envâr-ı Zekâ, Maarif, Resimli Gazete, Hazine-i Fünûn, Mektep, Pul, Fen ve Edep, İrtika, Surâ-yı Ümmet, Donanma, Resimli Kitap, Musavver, Muhit gibi dergilere gerçek adıyla, Hanımlara Mahsus Muallim Naci etkisinde yazdığı Malûmât'ta ise “Leyla Feride" adını kullanarak yazılar göndermistir.[1]
1898'de Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Suriye gezisi sırasında Malûmat gazetesi tarafından Suriye'ye, 1916'da da Sabah gazetesince harp muhabiri olarak Romanya cephesine gönderildi.
Ahmet Rasim'in Heybeliada Mezarlığı'ndaki kabri, İstanbul
Bu arada okullar için yazdığı tarih, dil bilgisi, imla ve aritmetik gibi çeşitli konulardaki eserlerini kitap halinde bastırdı. Menâkıb-ı İslâm adlı kitabı dolayısıyla II. Abdülhamit'ten Mecîdî nişanı aldı. Şiir, hikâye ve roman alanlarında eserler verdiyse de onu günümüze ulaştıran "Şehir Mektupları", "Eşkâl-i Zaman", "Cidd-ü Mizah", "Gülüp Ağladıklarım" gibi inceleme, araştırma ve gözleme dayanan yazıları oldu.
11 Nisan 1940'ta Yeni Adam'da yayımlanan bir portresi.
Müzik alanında da eserler veren sanatçı, besteleri de kendisine ait olan pek çok şarkı sözü yazdı. Yakın dostu müzisyen Tatyos Efendi’nin bestelediği uşşak makamındaki “Bu akşam gün batarken / Sakın geç kalma, erken gel” dizeleri ile başlayan güftesi günümüze kadar gelen eserlerindendir.
1927'de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in referansıyla İstanbul milletvekili oldu[3] ve TBMM'nin üçüncü ve dördüncü dönemlerinde milletvekilliği yaptı. Ancak sağlık sorunları yüzünden meclis oturumlarına bile katılmadı. 1932'de Heybeliada'daki evinde yaşamını yitirdi, Heybeliada’daki Abbaspaşa Mezarlığı’na gömüldü.
İstanbul Fatih Karagümrük'te 1938-1939 öğretim yılında kurulan Karagümrük Ortaokulu'nun adı 1965-1966'da Ahmet Rasim Ortaokulu olarak değiştirilmiştir. Okul 1988-1989'dan itibaren Ahmet Rasim Lisesi adını almıştır.
Kişisel yaşamı
Memuriyet hayatının ilk aylarında Sadberk Hanım ile evlendi; 1902’de eşinin ölümüne kadar süren bu evlilikten dört oğlu, iki kızı oldu.[4]
Soyadı Kanunu'ndan evvel vefat ettiği için soyadı olmayan Ahmed Rasim'in oğlu Mahmut Sırrı'nın “Arık” soyadını taşıdığı görülmüştür.[5]
Servet-i Fünûn edebiyatı veya topluluğun kendini anarken kullandığı adıyla Edebiyat-ı Cedîde, II. Abdülhamid döneminde, Servet-i Fünûn adlı derginin çevresinde toplanan sanatçıların Batı etkisinde geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir.
Fatma Aliye Topuz veya Fatma Aliye Hanım, Osmanlı Türkü yazar, çevirmen ve aktivist. Tanzimat'tan İkinci Meşrutiyet'e uzanan süreçte roman, felsefe, İslam, kadın hakları ve tarih üzerine eserler vermiştir. Zafer Hanım'ın 1877 yılında yayımladığı Aşk-ı Vatan adlı bir roman mevcut olsa da, yazarın tek romanı olduğu için Zafer Hanım değil, beş roman yayımlayan Fatma Aliye Hanım ilk kadın romancı unvanını aldı. 2009 yılında 50 Türk lirası'nın arkasında portresine yer verildi.
Selim Sabit Efendi, Osmanlı eğitim bilimci.
Kabaağaçlızade Ahmed Cevad Paşa Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyıl kumandan ve sadrazamlarındandır. II. Abdülhamit saltanatında 4 Eylül 1891 - 9 Haziran 1895 tarihleri arasında sadrazamlık yaptı; devrin en önemli konusu olan Ermeni sorunu ile ilgilendi. Askerlik ve devlet adamlığının yanı sıra devrinin bir aydını olarak tarih yazarlığı yapan ve çeşitli bilimsel konularda eserler veren Ahmet Cevat Paşa'nın en önemli eseri "Tarih-i Askeri Osmani" ’dir.
Ahmet İhsan Tokgöz, Türk gazeteci, tercüman, matbaacı, yayımcı, siyasetçi ve spor yöneticisi.
İhsan Özsoy, Türk heykeltıraş.
Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünûn ve cumhuriyet dönemi Türk romancı ve yazar. Bâzı edebî yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halid Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır.
Ahmed Muhtar, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın Kafkasya cephesi komutanı, asker, gök bilimci, yazar, eğitimci ve devlet adamıydı. 1912 yılında kısa bir süreyle Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını da yapmıştır. Darüşşafaka Cemiyeti'nin kurucularındandır.
İsmail Safa, Türk şair, yazar ve eleştirmendir. Yazar Peyami Safa ve gazeteci İlhami Safa'nın babası, siyasetçi Ali Kami Akyüz'ün de ağabeyidir. Zaman zaman "Kâmil" takma adıyla da şiir ve yazılar yazmıştır. Servet-i Fünûn şairlerindendir.
İsmail Gaspıralı (Gasprinskiy), Kırım Tatarı fikir adamı, eğitimci ve yazar-yayıncı. Gaspıralı, Rus İmparatorluğu'nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim, kültür reformu ve modernleşmeye ihtiyacını betimleyen Türkçü aydındır. Soyadı, Kırım'daki Gaspra şehrinden gelmektedir.
Ahmed Midhat, Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1870'te Devir (Çağ) adıyla bir gazete çıkardı ancak ilk sayıda kapandı. Çok kısa zaman sonra Bedir adıyla çıktı. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. Kabri Fatih Camii içinde II. Mehmed'in türbesinin de bulunduğu ayrı kısımdadır.
Mehmet Celal, son Osmanlı döneminin tanınmış yazar ve şairlerinden biridir. Duygusal ve hayalci şiir ve hikâyeleri ile tanınmıştır.
Nabizâde Nâzım, Osmanlı Türkü Tanzimat dönemi yazarıdır.
Mustafa Nail Bey, Osmanlı devlet adamı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra kısa bir süre maarif nazırlığı yapmış ve bu süre içinde daha sonraki İkinci Meşrutiyet eğitiminin temellerini atmıştır.
Bodrumlu Ömer Lütfi Efendi II. Abdülhamid döneminde Osmanlı Devleti'nin şeyhülislamı olarak görev yapmış bir din adamıydı.
Şeyh Vasfî adıyla tanınan Kefevî Tekkesi şeyhi Ali Vasfî Efendi Türk yazar, şeyh ve mutasavvıf şairi.
Ömer Subhi, Türk edebiyat tarihçisidir. Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reis Vekili Müşir Edhem Paşa'nın oğludur. Ömer Suphi kurmay olarak tahsilini tamamlayarak kaymakamlığa kadar terfi etmiştir. 1894'te İstanbul'da vefat ederek Fatih'e defnedilir. Bursalı Mehmed Tahir'in Osmanlı Müellifleri adlı eserinde Ömer Subhi'nin genç yaşta öldüğünü söyler.
Avanzâde Mehmed Süleyman,, eczacı, yazar ve çevirmendir. Tanzimat'ın eğlendirerek eğitme anlayışı ile eserler yazmıştır. Bu yönü ile Ahmet Midhat Efendi'yi örnek almıştır. Telif ve tercüme olarak yayımladığı eser sayısı yüz otuz beştir. Bunların çoğu tercümedir. Siyasî, kültürel, ekonomik, sağlık, spor gibi birçok konuda eserleri vardır.
Bu sayfa, bu Vikipedi makalesine dayanmaktadır. Metin, CC BY-SA 4.0 lisansı altında mevcuttur; ek koşullar uygulanabilir. Görseller, videolar ve sesler kendi lisansları altında mevcuttur.