İçeriğe atla

Ahmed Sirhindî

Ahmed Sirhindî
İmâm-ı Rabbânî
Tam adıEbü'l-Berekât Ahmed b. Abdilehad b. Zeynilâbidîn el-Fârûkī es-Sirhindî
Doğumu26 Mayıs 1564
Serhend, Babür İmparatorluğu
Ölümü20 Kasım 1624
Serhend
BölgesiPençap, Hindistan

İmâm-ı Rabbânî veya diğer adıyla Ahmed Sirhindî, (Arapça: أَحْمَدْ اَلسِّرْهِنْدِي; 26 Mayıs 1564,[1] Serhend - 20 Kasım 1624,[1] Serhend), Hindistan'da yaşamış İslâm âlimi ve tasavvuf önderi.

Hayatı

1564 yılında o zamanlar Babür İmparatorluğu egemenliği altındaki Hindistan'ın Serhend (Sirhind, Chandigarh) şehrinde doğdu.[2] Ömer bin Hattab'ın soyundan geldiği için 'el-Fârûk' lakabını almıştır. 1624 yılında, 60 yaşındayken öldü. Genel olarak Nakşibendî tarikatı mensubu olmasının yanında Kadiriyye, Çeştiyye gibi diğer tarikatlar arasında da saygın bir yeri vardır. Nakşbendiyye tarikatının Müceddidiyye kolundandır.

Düşünce yapısı ve mücadelesi

Babası ve Bâkî Billâh gibi âlimlerden dersler alarak İslâmî konularda birikime sahip oldu.[3] Temel düşüncesi tasavvuf merkezlidir. Fakat mektuplarında şeriatsız bir tasavvuf anlayışının olamayacağını dile getirerek önce şeriat kurallarının yerine getirilmesini tavsiye ederdi. Yirmi yaşlarındayken Bâkî Billâh'ın müridi oldu. Kendisine Bâkî Billâh tarafından icazet ve halifelik verildi.

Ekber Şah'ın İslâm'a getirdiği yeni yoruma ve yeni bir din oluşturma çabasına karşı mücadele vermiş ve Ekber Şah'ı eleştirmiştir.[4] Dîn-i İlâhî adlı bu yeni oluşumun çok yaygınlaşmaması İmam-ı Rabbânî'nin başarısı kabul edilir.[]

Ekber Şah'tan sonra yerine geçen oğlu Cihangir Şah, ordu içinde mürit sayısı arttığı için vezirleri tarafından bir tehdit oluşturduğunun söylenmesi üzerine Rabbânî'yi hapse attırmıştır. Cihangir, Rabbânî'yi bir sene sonra hapisten çıkararak sohbetine aldı.

Rabbânî, onlarca mürşit yetiştirip Hindistan'ın değişik bölgelerine göndererek halkı irşat ettirdi. Ehl-i Sünnet inancıyla yaşayıp yeni kavramlarla tasavvuf ıstılahını genişletti. Mektuplarında yaşadığı tecrübeleri anlatmasıyla sonraki sûfîlerin bir ıstılahî kaynağa sahip olmasını sağladı.

Rabbânî, bâzı kesimlerce ikinci bin yılın müceddidi ve müçtehit kabul edilir. İslâm hükümleri ile tasavvufu birleştirmesinden dolayı 'Sıla' ismi de verilmiştir.

Rabbânî, insanı Dünya'da ve Âhiret'te yükseltecek olan tevâzûnun ne olduğunu ve kurtuluşun ancak Ehl-i Sünnet'e uymakla olduğunu bildirmiştir. Talebelerine ilim tahsilini sıkı sıkı emretmiş, taassuba ve yobazlığa karşı mücadeleye çok önem vermiş, dîni cahillerden öğrenmeyi men etmiştir. Devamlı kitap okumalarını, ilim öğrenmelerini istemiş, önce itikadı düzeltmenin, sonra fıkıh bilgilerini öğrenmenin gerekliliğini anlatmıştır.

Eserlerinde iman ve Kur'an ahlâkı anlatılmakta, Allah'ın varlığını, birliğini, sıfatlarını, ihlası, ruhu, şeytanla ve nefsle olan cihadı ve Allah'a samimi olarak nasıl yakınlaşılabilineceği, peygamberlere ve dört halifeye uymaya çalışmanın gerekliliğini anlatmaktadır. Müminlerin kendi içinde bölünmüş olduğunu, ancak sadece Ehl-i Sünnet'e uyanların kurtulacağını söylemiştir. Birlik olunması ve Müslümanlığın yayılması gerekliliği üzerinde çokça durmuştur.

Nakşibendiyye tarikatı mensupları arasında[1] ikinci bin yılın yenileyicisi (müceddid-i elf-i sâni) kabul edilmiştir. 60 yaşında doğduğu şehirde ölen Ahmed Sirhindî'nin türbesine, bölgesinde Ravzayı Şerif denir.

Eserleri

  • Mektûbât: Kelam ve fıkıh bilgilerini, tasavvufun mârifetlerini açıklayan eserdir. Mektubat farklı kişiler tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bunlar;
-1955 senesinde Necip Fazıl Kısakürek tarafından yayınlanan Küçük Mektubat.
-1962'de Mehmet Süleyman Teymuroğlu tarafından tek cilt halinde İmam-ı Rabbani Ahmed Faruki'nin Mektubatı
-Süleyman Sa'deddin Efendi'nin Osmanlıca çevirisi esas alınarak yapılan ve bir cilt halinde "Müjdeci Mektublar"
-1968 senesinde Hüseyin Hilmi Işık tarafından yapılan ve sadece birinci cildi teşkil eden 313 mektup tek cilt halinde neşrolunan Mektubat.
-1977 senesinde Abdülkadir Akçiçek tarafından çevrilip iki cilt halinde İstanbul'da neşrolunan Mektubat.
  • Redd-i Revâfıd: Ehli sünnete aykırı Râfızî mezhebini reddetmektedir.
  • İsbâtün-Nübüvve: "Peygamberlik nedir?" adı ile Türkçeye tercüme edilmiştir.
  • Mektubat-ı Rabbani 4 cilt halinde basılmıştır.
  • Mebde' ve Me'âd
  • Âdâb-ül-Mürîdîn,
  • Ta'lîkât-ül-Avârif,
  • Risâle-i Tehlîliyye,
  • Şerh-i Rubâ'ıyyât-ı Abd-il-Bâkî,
  • Meârif-i Ledünniye,
  • Mükâşefât-ı Gaybiyye,
  • Cezbe ve Sülûk Risâlesi.

Kaynakça

  1. ^ a b c http://www.islamansiklopedisi.info/index.php?klme=%C4%B0m%C3%A2m-%C4%B1+Rabb%C3%A2n%C3%AE[]
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2020. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2020. 
  4. ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2020. 

Dış bağlantılar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Süleyman Çelebi (âlim)</span>

Süleyman Çelebi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bursa'da Ulu Camiî imamı, mutasavvıf, tek eseri olan, Türkçe kaleme alınmış mevlidlerin ilki ve en meşhuru olan Vesîletü’n-necât'ın yazarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Abdülkâdir Geylânî</span> Alim, mutasavvıf

Muhyiddin Ebû Muhammed Abdülkādir b. Ebî Sâlih Mûsâ Zengîdost el-Geylânî ya da daha bilinen adıyla Abdülkādir Geylânî, Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran'ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti'nde doğan âlim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. Türbesi Bağdat'tadır.

<span class="mw-page-title-main">Hanbelilik</span> Sünni İslamda bir fıkıh mezhebi

Hanbelî mezhebi veya Hanbelîlik, İslam dininin Sünnî (fıkıh) mezheplerinden biri. Hanbelilerin itikatta (inançta) mezhepleri ise Eş'ariliktir. İsmini kurucusu olan Ahmed bin Hanbel'den (780-855) alır. Hanbelilik mezhebinin, Suudi Arabistan başta olmak üzere, Kuveyt, Bahreyn gibi körfez ülkelerinde ve yer yer Irak'ta mensupları bulunmaktadır. Selefilik ve Vehhabîlik bu mezhebin alt kolları olarak ortaya çıkmıştır. Sünnilik içerisinde en az takipçisi bulunan mezheptir.

<i>Mektûbat</i> (Said Nursî)

Mektubat, İslam alimi Said Nursî'ye ait kitap. 1928 ve 1935 yılları arasında kısım kısım yazılmış olan eser aynı zamanda Risale-i Nur Külliyatının bir parçasıdır. Eserdeki soruların ise talebesi Hulusi Yahyagile ait olduğu ifade edilmektedir.

Dört Kapı Kırk Makam, İslamın temel öğretisi, genel kurallar bütünü, Allah'a giden yolda geçirilmesi gereken aşamalar bütünüdür. Öğretisi Muhammed döneminde İslam diniyle birlikte doğmuştur, her kapı ve her makam Kur'an ayetlerine dayanmaktadır. Ehl-i beyt ile devam etmiş, son yıllarda yapılan tarih araştırmaları ve analizler sonucunda bu anlayışın Hoca Ahmed Yesevî'nin Ehli Beyt'e ulaşan icazetnâme ve tarikat silsilesiyle İmam Ali Rıza'ya, yani Horasan'a ulaştığı bilinmektedir. Böylece, Anadolu Türkmen Ocaklarının temellerini atarak sistem haline getirilmiştir. Türkmen Ocakların Ehli Beyt'e ulaştığı ve günümüz Bektaşi tarikatının silsile yoluyla Yesevi tarikatına ve dolayısıyla da İmam Ali Rıza'ya ulaştığı bilinmektedir. Tasavvuf tarikatlarının silsilesi Ehli Beyt'e dayanmaktadır; bunun için tasavvufta kendileri gibi tasavvuf ehli bir kimsenin önderlik/pirlik makamında olması zorunludur.

İtikâdî mezhepler veya Akide mezhepleri ya da İnanç mezhepleri, İnançla ilgili konular İslam'da başlangıçta bir fıkıh dalı kabul edilen kelâm, daha sonra ilm-i tevhid olarak adlandırılmıştır. Daha sonraları Fıkıh, amelî meseleler üzerinde, kelâm ise itîkâdî meseleler üzerinde yoğunlaşmıştır. Müslümanlar, İslâm Peygamberi Muhammed döneminde akıllarındaki soruları hemen ona sorabiliyorlardı. Ancak peygamberin ölümünden sonra sorularına cevap bulamayınca zamanın büyük İslam alimleri Kur'an'ı akıl ile yorumlamaya koyuldular. Böylelikle de i'tikadi mezhepler oluşmuş oldu. Bu mezhepler farklı coğrafyalara yayıldı ve oralarda benimsendi.

Büyük günah işleyenin durumu, İslam ilimlerinden biri olan kelâmın tartışmalı ve önemli konularından biridir. Kısacası büyük günah işlemiş bir kişinin dini anlamda durumu, yeri ve ahiretteki durumunu konu alır. Farklı itikadi mezhepler bu konuda farklı görüşlere sahiptir.

Sufi metafiziği başlıca vahdet (birlik) düşüncesi etrafında gelişmiştir. Öyle ki varlık bir "Mutlak Varlık" ve O'nun aynada yansımalarından oluşan görüntülerden ibarettir. Bu anlayışı açıklayan iki farklı ifade biçimi kullanılır; Vahdet-i vücud ve vahdet-i şuhut. Bazı İslami reformcular bu iki deyim arasındaki farklılığın sadece semantik ve deyimle ilgili olduğunu, özünde bir farklılık içermediğini söylerler. Sufi metafiziğinde diğer dikkat çeken konular hulul, teşkik ve maksut birliği gibi konulardır. Allah ile evren arasındaki ilişkinin tarzı sufiler arasında olduğu gibi, sufi olmayan müslümanlar arasında da tartışılagelmekte olan bir konudur.

<span class="mw-page-title-main">İsmaililik</span> İslâmın Şiilik koluna bağlı bir mezhep

İsmâilîlik, adını İsmâil b. Ca'fer es-Sâdık'tan alan Şii mezhebi.

<span class="mw-page-title-main">Cihangir</span> Babür İmparatorluğunun 4. Hükümdarı (1569-1627)

Cihangir veya tam adıyla Ebü'l-Muzaffer Nûreddîn Muhammed Cihângîr b. Ekber,, Babür İmparatorluğu'nun 4. Hükümdârı (1605-1627).

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Yesevî</span> Türk mutasavvıf ve şair

Ahmed Yesevî ya da Ata Yesevî (Kazakistan Türkçesi: Қожа Ахмед Яссауи; Özbekistan Türkçesi: Xoja Ahmad Yassaviy; 1093, Sayram - 1166, Türkistan, kendi gibi Türk asıllı olan Arslan Baba'nın talebesidir. "Pîr-i Türkistan" lakabıyla bilinen bir mutasavvıf ve şairdir.

<span class="mw-page-title-main">Ekber Şah</span>

Ekber Şah tam adıyla Ebü'l-Feth Celâlüddîn Muhammed Ekber Şâh, babası Hümayun Şah'ın ardından 1556-1605 arası Babür İmparatorluğu tahtına geçmiştir. Sind'de bulunan Ömerküt Kalesi'nde doğdu. Babası Hümayun Şah, annesi İran asıllı Hamide Banu'dur. Babürlerin en parlak dönemi Ekber Şah'in padişah olduğu dönemdir.

<span class="mw-page-title-main">Ebü'l-Hasan Eşarî</span>

Ebü'l Hasan Eş'arî, İslam dininin iki itikadi mezhebinden birisi olan Eş'arilik mezhebinin kurucusu ve Şâfiîlik, Mâlikîlik, Hanbelilik mezhebine bağlı olanların itikad imamı sayılan İslâm alimi.

Ekberilik, Muhyiddin İbn Arabi'nin temel kavramlarını geliştirdiği sufi metafiziğinin Vahdet-i Vücud denilen meşrep veya okuluna bağlı olan sufileri tanımlamakta kullanılan bir terim.

İmdâdullah Tehânevî, Hindistanlı sufi ve yazar.

Mektûbât veya Mektûbât-ı Rabbani, Ahmed Sirhindî kitabı. İmam-ı Rabbani, mektuplarını yazdıktan sonra mektupları toplanarak Mektubat olarak derlendi.

Alevîler'in dinî i'tikadı Siyâseten İslâmiyet’in “İmamiye-i İsnâ‘aşer’îyye / Onikicilik” fıkhî mezhebinden olan Alevîler, i’tikaden Horasan Melametîliği’nden köken alan Hoca Ahmed Yesevî’in kurduğu “Sünnîliğin Tasavvufî–Yesev’îyye Tarikâtı” ile Fâtımîler Halifeliği devrinde Orta Asya ve Türkistan’da çok önemli fa’aliyetlerde bulunan Muin’ed-Dîn Nâsır-ı Hüsrev’in kurucusu olduğu Pamir Alevîliği’nin de altyapısını oluşturan “Şiîliğin Bâtınî–İsmâilîyye” fıkhî mezhebinin şiddetli etkisi altında gelişimini tamamlayarak ortaya çıkan “Tasavvufî-Bâtın’îyye” i’tikadî mezhebi mensûplarıdır. Alevîlik içerisinde Kızılbaş, Dazalak, Kalender’îyye, Bedr’îyye, Bektâş’îyye, Câm’îyye, Şems’îyye, Edhem’îyye gibi farklı birçok bâtınî tarîkat (yol) yer almaktadır. 13. asırda Babâîlik’ten ve 14. asrın sonlarından itibaren de yoğun olarak Hurûfîlik’ten etkilenen Anadolu kaynaklı Bektaşilik Tarikatı bunların içlerinde en meşhur olanıdır. 14. ve 15. asırlarda “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından Şiîlikten ayrılarak zuhur eden “Hurûfîlik” mezhebinin tesirleri altında kendisini yeniden yapılandırmış olan Bektâşîlik, Alevîliğin içinde yer aldığı varsayılan bir tarîkat (yol) olması itibarıyla Anadolu Alevîliği’nin tamamını tanımlamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Dîn-i İlâhî</span>

Dîn-i İlâhî, 1582'de Bâbür İmparatoru Ekber Şah tarafından kurulan ve o bölgede hâkim olan Budizm, Cayinizm, Hristiyanlık, Hinduizm, İslam, Sihizm, Zerdüştlük gibi dinleri birleştirmeyi ve böylece tebaasının tek bir dine inanmasını öngören yeni bir dinin adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Muhammed İhsan Oğuz</span>

Muhammed İhsan Oğuz, Türk İslam âlimi, mutasavvıf ve mütefekkirdir.