İçeriğe atla

Ahmed Rıza

Ahmed Rıza Bey
Meclis-i Mebûsan Başkanı
Görev süresi
17 Aralık 1908 - 14 Mayıs 1912
Hükümdar II. Abdülhamid
V. Mehmed
Yerine geldiğiHasan Fehmi Paşa (1878)
Yerine gelenHalil Bey
Meclis-i Mebûsan
3. Dönem Mebusu
Görev süresi
17 Aralık 1908 - 18 Ocak 1912
Seçim bölgesi1908İstanbul
Kişisel bilgiler
Doğum Ahmed Rıza
1858
İstanbul, Osmanlı Devleti
Ölüm 26 Şubat 1930 (72 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Partisi İttihad ve Terakki
Bitirdiği okul Mekteb-i Sultânî
Mesleği Sosyolog, siyasetçi

Ahmed Rıza Bey (Osmanlıca‎احمد رضا بك, 1858, İstanbul - 26 Şubat 1930, İstanbul), Osmanlı siyasetçi, eğitimci ve ideolog. İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin önde gelen kurucularından ve Osmanlı İmparatorluğu'nda önemli siyasal gelişmeleri sağlayan İkinci Meşrutiyet döneminin önde gelen Jön Türk (Genç Türkler) grubunun başındaki isimlerindendir. Auguste Comte'un pozitivizm felsefesini günümüz Türkiye'sine taşıyan kişidir.[1][2] Osmanlı'nın kurtuluşunu ve kalkınmasını, kişi veya siyasal rejim değişiklikleri yerine toplumsal yapı değişikliğinde gören ve bu yönde çalışmalar üreten ilk kişi olmuştur.

Paris'te yaşadığı yirmi yıla yakın sürede İttihad-ı Osmani, daha sonrasında İttihad ve Terakki adını alacak olan cemiyetin, Paris şubesinin başkanlığını yaptı, Fransa ve Belçika'da Doktor Nâzım Bey ile birlikte, cemiyetin ilk resmi yayın organı olan Meşveret gazetesini, sürgüne yollandığı Mısır'da ise Şura-yı Ümmet gazetesinin çıkardı. Osmanlı Devleti'nde 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmesi üzerine İstanbul'a dönen ve "hürriyetçilerin babası" olarak törenlerle karşılanan Ahmed Rıza, Meclis-i Mebûsan başkanlığı yaptı; Ayan Meclisi üyesi oldu. 1910 yılında Hasan Fehmi ve Ahmet Samim'in öldürülmesinin ardından İttihatçılarla arası açılan Ahmed Rıza, 1910'da cemiyetin merkez komitesinden ayrıldı ve 1911'de de Meclis Başkanlığından vazgeçti. Daha sonrasında Sultan Vahdettin tarafından tekrar Ayan Meclisi başkanlığına atandı. Ve bu yıllarda, İttihatçılara sert muhalefet düzenledi. Ancak, Damat Ferid ile arası açılınca Fransa'ya döndü ve Anadolu'daki Millî Mücadele lehine çalışmalarda bulundu. Lozan Anlaşması'ndan sonra Türkiye'ye döndü.

Yaşamı

Gençliği

1858 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Şura-yı Devlet ve Meclis-i Âyan üyelerinden Ali Rıza Bey, annesi ise İslamiyet'e geçmiş Avusturyalı Macar asıllı asil bir ailenin kızı Nâile Hanım'dır.[3] Nesiller boyu devlet hizmetinde bulunmuş bir aileden gelen Ahmed Rıza'nın dedesi (Ali Rıza Bey'in babası) Ziraat ve Darphane nazırlığı yapmış; büyük dedesi Kemankeş Efendi III. Selim'in Sır Kâtibi olmuştu;[1] Onun babası ise Mısır kadılarından Sıddık Molla idi.[4]

Ahmed Rıza Bey, 1908

Ahmed Rıza, küçük yaştan itibaren batı kültürüyle yetişti ve özel dersler aldı. Beylerbeyi Rüşdiyesi'ni bitirdikten sonra Mahrec-i Aklâm'a, daha sonra Mekteb-i Sultânî'ye devam etti. Mezun olduktan sonra bir süre Bab-ı Âli Tercüme Odası'nda çalıştı. Anadolu'da sürgünde bulunan babasının yanına gittiği sırada yakından gördüğü köylünün sefaleti onu, bunun sebeplerini araştırmaya yöneltti ve ziraat eğitimi için Fransa'ya gitmeye karar verdi.[3] Grignon Ziraat Mektebi'ni 1884 yılında bitirerek uzman ziraatçı oldu.

Yurda dönüşünde devrin yeni ziraat makinelerini kullanarak bir işletme kurmaya çalıştıysa da başaramayan Ahmed Rıza, köylünün geri kalışının, onların modern tarım metotlarını bilmeyişlerinden ileri geldiğine kanaat getirdi. Eğitim yoluyla köylüyü aydınlatma düşüncesiyle Maarif Nezareti'nde görev aldı.[3] Bursa Maarif müdürüyken 1887 yılında görevinden istifa etti. Devletin, idare hayatının şu veya bu noktasını ıslah etmekle işin içinden çıkılamayacağını anlamış ve Fransa'ya gitmeye karar vermişti.[4]

25 Ocak 1930 tarihli Vakit gazetesinde, hasta yatağında Ahmet Rıza Bey.
Ahmed Rıza'nın fikir dünyası üzerinde önemli etkisinin bulunduğu pozitivizm düşüncesini ortaya atan Auguste Comte

Pozitivist düşünceyle Jean-François Robinet'in pozitivizm üzerine yazdığı bir eser vasıtasıyla tanıştı. Dr. Robinet'in sömürgeciliğe karşı olması ve özellikle Tunus'un işgaline o dönem karşı çıkan az sayıdaki Fransız entelektüel arasında yer almasından etkilendi. Osmanlı İmparatorluğu'nun bütünlüğünü savunduğu için onu "Türkiye'nin yılmaz bir dostu" olarak nitelendirdi.[1]

Paris'e gidişi

1889 yılında bir rivayete göre Fransız İhtilali'nin yüzüncü yılı nedeniyle düzenlenen sergiye katılmak bahanesiyle izin alarak, bir rivayete göre ise kaçarak Paris'e gitti ve geri dönmedi. Fransız adliyseinde tercümanlık işine girdi.[4] Bir yandan Sorbonne Üniversitesi'nde târîh-i tabîî derslerine, bir yandan da matematikçi Pierre Laffitte'in verdiği pozitivizm derslerine devam etti. Laffitte'nin özellikle İslam ve Doğu medeniyeti hakkında düşüncelerinden etkilendi. Laffitte İslam'ın en gelişmiş din olduğunu, bu yüzden Müslümanların pozitivizme geçişlerinin kolay olacağını düşünüyordu.[1] Société positiviste [Pozitivist Cemiyet]'in en faal üyelerinden biri hâline gelen Ahmed Rıza, 1905'ten itibaren ise pozitivizmin uluslararası planda yayılması için kurulmuş Comité positif occidental [Müsbet Batı Kurulu]'de "Müslüman toplumların temsilcisi" olarak yer almıştır.[1]

Paris'teki ilk yıllarında çeşitli gazete ve dergilerde Osmanlı aleyhine yazılara cevap vermek için girişimlerde bulundu.[2][3] 1891'de Osmanlı kadınlarıyla ilgili bir konferansında "hürriyetperverâne" ifadeler kullandığı gerekçesiyle yurda dönmesi için Paris sefaretine merkezden emir verilince buna uymadığı gibi, İstanbul'a Posta ve Telgraf Nezâreti'ne bir mektup yazarak hiçbir gizli cemiyete mensup olmadığını, vatan ve milletin menfaat ve hukukunu müdafaa gerektiği zaman bunu Paris gazetelerinde yayımlayacağı yazılarla yapabileceğini ifade etti.[3] Ülkelerin ilerleme ve milletlerin geri kalma sebepleri üzerinde incelemeler yapan Ahmed Rıza düşüncelerini 1893'te bir lâyiha hâlinde Sultan Abdülhamid'e gönderdi. Onun teşvik edici cevabı ve devam etmesini istemesi üzerine layihalar göndermeye devam etti; onu meşrutiyet rejiminin kötü bir şey olmadığına dair iknaya çalıştı.[3] Altıncı lâyihasını da gönderdiği halde hiçbir hareket göremeyince eski Suriye mebusu Halil Ganem'in yayımlamakta olduğu Fransızca La Jeune Turquie gazetesinde siyasî yazılar yazmaya başladı ve ayrıca Sultan Abdülhamid'e daha önce takdim etmiş olduğu reform programını Londra'da "Lâyiha ve Mektub" adlarıyla risâle hâlinde yayımladı.

İttihat ve Terakkî Cemiyeti

İstanbul'da kurulmuş olan İttihâd-ı Osmâniye Cemiyeti üyeleriyle yazışmaktaydı. Cemiyetin ilk nizamname taslağının kendisine gönderildiği ve bazı önerilerde bulunduğu anlaşılmaktadır.[3] Cemiyetin ileri gelenleri 1892'de tutuklanıp kısa süre sonra serbest bırakıldıklarında birçoğu Paris'e kaçtı. 1894'te Paris'te oluşan bu muhalif Türk grubu ona cemiyete katılmasını önerince kabul etti ancak cemiyetin adının değiştirilmesin önerdi. Önerisi, cemiyetin "Nizam ve Terakkî" adını alması idi; cemiyet isim değişikliğini kabul etti ve Ahmed Rıza'nın önerdiği adı biraz değiştirerek "İttihat ve Terakkî" adını benimsedi.[3]

Ahmed Rıza, cemiyete katıldıktan sonra yazılarına Ali Şefkati'nin Londra'da çıkarmakta olduğu İstikbal gazetesinde devam etti. Paris sefiri Yusuf Ziya Paşa, padişahın görevlendirmesi üzerine kendisine İstanbul'a dönmesini teklif etmiş; dönerse önemli görevlere getirileceğini bildirmiş ise de bu teklifi ve padişahın gönderdiği 2500 altın lira ihsanı reddetti. Paris Jön Türk grubunu başına geçen Ahmed Rıza, İstanbul'daki cemiyetin yayın organı olan Türkçe Meşveret gazetesini ve bu gazetenin Fransızca ekini çıkarmaya başladı.

Meşveret

Militan bir siyasi gazete olan ve çok kısıtlı olanaklarla on beş günde bir çıkan Meşveret, 1908'e kadar kesintisiz yayımlandı. Başyazılarının tamamını Ahmed Rıza kaleme aldı. Yazılarında pozitivizmin kavramlarını Osmanlı-İslam kültürü ışığında yeniden yorumlamaya ve Osmanlı toplumunun değer yargılarına uyumlu hale getirmeye çalıştı.[1] İttihat ve Terakkî'nin programı ilk önce Meşveret'in 3 aralık 1895'te çıkan ilk sayısında yer aldı. Program, büyük ölçüde Ahmed Rıza'nın görüşlerini yansıtmaktaydı.[2]

Abdülhamid'in baskıları sonucu Fransız hükûmeti 11 Nisan 1896'da Türkçe Meşveret'i yasakladı. Ahmed Rızâ, Türkçe Meşveret'i İsviçre'de çıkarmaya başladı (Mayıs 1896). İstanbul hükûmetini yayını matbaacıdan alması üzerine bir süre taş baskısı ile yayımlamaya çalıştığı gazeteyi Eylül 1897'de gazeteyi Belçika'ya nakletti.

Bu arada Ahmed Rıza'nın laik ve pozitivist fikirleri muhafazakâr Jön Türklerle arasının açılmasına neden olmuş ve muhafazakâr kanat Paris'e gelen Mizancı Murat'ın etrafında birleşmişti. Aralık 1896'da Ahmed Rıza Bey'in yerine Murad Bey İttihat ve Terakkî Cemiyeti reisliğine getirildi;[3] Ahmed Rıza sadece Fransızca Meşveret'in başında bulunacaktı.

Ahmed Rıza, Türk-Yunan Harbi sırasında gazetesinde Girit İsyanı'nı destekler nitelikte yayımladığı bir yazıyı tekzibe yanaşmaması üzerine İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nden dışlandı. Ayrıca pozitivistlerin takvimini kullanması delil gösterilerek dinsizlikle suçlandı.

Bu dönemde Sultan Abdülhamid Belçika hükûmetine baskısı sonucu Türkçe Meşveret'in basılması yasaklandı; Belçika parlamentosunun şiddetli protestosuna rağmen gazete kapatıldı ve Ahmed Rıza 13 Aralık 1898'de sınır dışı edildi. Meşveret'i Türkçe yayımlamaktan vazgeçen Ahmed Rıza, Fransızcasını yayımlamayı sürdürdü.

I. Jön Türk Kongresi

Birinci Jön Türk Kongresi, 1902

Bu arada cemiyet çöküş sürecine girmiş; İstanbul'da birçok cemiyet üyesi tutuklanmış; Mizancı Murad ve arkadaşları ise padişahın genel af ilanı üzerine İstanbul'a dönmüşlerdi. Avrupa'da kalan Jön Türkler tekrar Ahmed Rıza'nın etrafında toplanmaya başladılar.

1899 yılı sonunda önce Avlonyalı İsmail Kemal Bey'in ardında oğulları Prens Sabahattin ve Lütfullah Beylerle Damat Mahmut Paşa'nın Avrupa'ya kaçması ile Jön Türk hareketi canlandı. Jön Türklerin siyasî lideri olmaya yönelen Prens Sabahattin ve kardeşinin daveti üzerine 1902 Şubat'ında Paris'te Osmanlı Hürriyetperveran Kongresi (sonradan I. Jön Türk Kongresi adını almıştır) toplandı. Kongrede rejimi devirme konusunda yabancı müdahalesini talep edip etmeme hususunda birbirine şiddetle muhalif iki grubun ortaya çıktı: Prens Sabahattin ve Ermeniler'den oluşan "müdahaleciler" ile azınlıkta kalan Ahmed Rıza taraftarı "adem-i müdahaleciler". Kongrenin ardından Ahmed Rıza grubu Terakkî ve İttihat Cemiyeti'ni kurarken Prens Sabahattin grubu Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti'ni kurdu.

Şura-yı Ümmet

1902 Şubatında Paris'te toplanan kongrenin ardından Ahmed Rıza grubu kendilerini "icraatçılar" şeklinde tanımlayan radikal Jön Türkler bir ittifak oluşturarak Kahire'de Şura-yı Ümmet adı verilen dergiyi çıkarmaya karar verdi. 1 Temmuz 1907 tarihine kadar Osmanlı idaresinin bütün protestolarına rağmen Paris'te hazırlanıp Kahire'de basılan Şûrâ-yı Ümmet'in editörlüğüne Ahmed Sâib, editör yardımcılığına Mustafa Hamdi getirildi. Önemli makaleleri Samipaşazade Sezai ve Ahmed Rızâ beyler kaleme aldı.

II. Jön Türk Kongresi

Ahmed Rıza Bey'in kurduğu Terakkî ve İttihat Cemiyeti, 1906'da Selanik'te subay ve devlet memurlarından bir grubun kurmuş olduğu Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile birleşerek kuvvetlendi. Jön Türk hareketinin ikinci kongresi 29 Aralık 1907'de Paris'te toplandı. Şiddet taraftarları Comte'un hümanist, evrensel kaderci felsefesini benimseyen Ahmed Rıza'nın fikrini değiştirmeyi başardılar. Kongrede bütün komiteler, ihtilal yapılması için terör dâhil her türlü eylemin yapılması kararını aldılar.

II. Meşrutiyet

Ahmed Rıza, II. Meşrûtiyet'in ilanını sağlayan Jön Türk komitesinin üyeleriyle birlikte, 1909

Ahmed Rıza, II. Meşrutiyet ilan edilmesi üzerine 25 Eylül 1908'de İstanbul'a döndü ve hürriyetçilerin babası sıfatı ile törenle karşılandı. 16 Ekim 1908'da Abdülhamit tarafından huzura kabul edildi.[2]

Osmanlı Parlamentosu, 1908

İttihat ve Terakkî'nin merkez komitesi üyeliğine alınan Ahmed Rıza, 8 Aralık 1908 seçimi sonucu İstanbul üyesi olarak girdiği Meclis-i Mebûsan'da oy birliği ile başkanlığa seçildi. Görüşleri ve kişiliği nedeniyle tutucu kesim tarafından çok sert bir şekilde eleştirildi. 31 Mart Vakası sırasında ortadan kaldırılmaya çalışıldı; isyanın ilk gününde Adliye Nazırı Nazım Paşa, kendisini Ahmed Rıza zanneden isyancılar tarafından öldürüldü. İsyan ortamı içinde sadrazamın isteği üzerine istifa eden Ahmed Rıza Bey, diğer mebuslar gibi kaçarak saklandı. Harekât Ordusu Ayestefanos'a geldiğinde isyan günlerinde meclis başkanı seçilen Mustafa Efendi istifa etti ve yerine Ahmet Rıza Bey yeniden Meclis başkanı oldu. 1910 sonlarında yeniden başkan seçildi. Hasan Fehmi ve Ahmet Samim beylerin öldürülmesi gibi şiddet hareketlerine karşı çıktığından İttihatçılarla arası açılan Ahmed Rıza, 1910'da merkez komitesinden ayrıldı; 1911'de Meclis Başkanlığından vazgeçti.[2]

18 Ocak 1912'de ilk meclisin feshinden sonraki seçimlere katılmadı ve padişah tarafından 18 Nisan 1912'de Âyan Meclisi üyeliğine getirildi. Bu dönemde İttihatçılar'ı sert biçimde eleştirdi. Bâb-ı Âli Baskını'ndan (23 Ocak 1913) sonra İttihatçılar'la arası tamamen açıldı.

Mütareke dönemi

Mütareke döneminde Sultan Vahdeddin tarafından Âyan Meclisi reisliğine getirildi. Mütareke devrinin hemen başında saltanatın çevresinde toplanıp onu güçlendirmek gerektiği tezini ileri sürdü. Ayan Meclisi reisi iken vatanın kurtuluşu için ünlü Osmanlı bürokratlarını içeren Vahdet-i Millî Cemiyeti'ni kurdu. Heyet, altı aylık kısa ömrü boyunca İstanbul'da bulunan yabancı devletlerin sorumlularına bir muhtıra verdi ve manda konusunda görüşünü soran Amerikan heyetine mandaya taraftar olmadığını bildirdi.[2] Bu girişimleri Ahmet Rıza'yı Damat Ferit Paşa'nın hedefi hâline getirdi. 1919 Nisan'ında Ayan Reisliğinden alındı.

Millî Mücadele

Mustafa Kemal'in 22 Haziran 1919'da Havza'dan kendisine yazdığı mektup üzerine Paris'e gitti. Anadolu hareketi lehine burada bir kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Ankara hükûmetiyle anlaşmak üzere Fransız temsilcisi Franclin Bouillon'un gönderilmesinde etkisi oldu. Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra 1926'da yurda döndü.

Son yılları ve ölümü

Son yıllarında Vaniköy'deki çiftliğine çekilerek hâtıralarını ve İttihat ve Terakkî'nin tarihini yazmaya başladı. 26 Şubat 1930'da kaza ile düşüp kalça kemiğini kırdı; aynı gün kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde öldü. Cenazesi Kandilli Mezarlığı'na defnedildi.

Tarihi bir belge niteliği taşıyan anıları, 1988'de Meclis-i Mebusan ve Ayan Reisi Ahmed Rıza Bey'in Anıları adıyla yayımlanmıştır.

Eserleri

  • Meşveret yazıları, 1903-1908
  • Layihalar, 1889
  • Vazife ve Mesuliyet serisi (Üç kitap içerir Padişah ve Şehzadeler, Asker, Kadın)
  • Tolarance Muslumane (İslamiyet'te Serbesti-i Ayin), 1897
  • Echos de Turquie (Türkiye Haberleri), 1920
  • La Crise de I'Orient (Burhan-ı Şark),1907
  • Revue Occidentale (Pozitivistelerin Dergisi) Makaleleri, 1896-1908
  • Pozitivist Rewiev dergisinde yayımlanan makaleler, 1900-1908
  • La Faillite Morale de la Politique Occidentale en Orient (Batının Doğu Politikasının Ahlaken İflası), 1922

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f Kabakçı, Enes. "Pozitivizmin Türkiye'ye Girişi ve Türk Sosyolojine Etkisi" (PDF). 13 Kasım 2014 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Aralık 2015. 
  2. ^ a b c d e f Malkoç, Eminalp. "Doğu Batı Ekseninde Bir Osmanlı Aydını: Ahmed Rıza Yaşamı ve Düşünce Dünyası" (PDF). 6 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Aralık 2015. 
  3. ^ a b c d e f g h i Ebüzziya, Ziyad. "Ahmed Rıza" (PDF). Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 1989 Cilt 2. 6 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Aralık 2015. 
  4. ^ a b c Sarı, Süleyman Arif. "Ahmet Rıza'nın Sosyolojik ve Dini Görüşleri" (PDF). 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 1 Aralık 2015. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bahaddin Şakir</span> Türk hekim ve siyasetçi

Bahaeddin Şakir, Türk hekim ve siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">İkinci Meşrutiyet</span> Osmanlı Devletinde ikinci anayasal monarşi dönemi (1908–1920)

İkinci Meşrutiyet, Osmanlı Anayasası'nın, 30 yıl askıda kaldıktan sonra, 23 Temmuz 1908'de yeniden ilan edilmesiyle başlayan ve Mebuslar Meclisinin Sultan Vahdettin tarafından 11 Nisan 1920'de tasfiyesi ile sona eren dönemdir. Bu dönemde parlamenter demokrasi, seçim, siyasi parti, askerî darbe ve diktatörlük olgularıyla tanışılmış, iki büyük savaş yaşanmış ve imparatorluğun dağılmasına tanık olunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Jön Türkler</span> Osmanlı İmparatorluğunda siyasal reform hareketi

Jön Türkler veya Genç Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ortaya çıkan meşrutiyetçi ve II. Abdülhamid Dönemi'nde muhalif olan "genç ve aydın" kuşağa verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Bâb-ı Âli Baskını</span> 1913te hükûmet binası olan Bâb-ı Âlinin basılmasıyla yapılan askerî darbe

Bâb-ı Âli Baskını, Osmanlı İmparatorluğu'nda 23 Ocak 1913 günü Enver Bey ve Talat Bey'in önderlik ettiği bir grup İttihat ve Terakki üyesi tarafından hükûmet binası Bâb-ı Âli'nin basılmasıyla yapılan askerî darbedir. Bu baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa öldürülmüş, Sadrazam Kâmil Paşa'ya zorla istifası imzalattırılmıştır. Darbe sonrasında Mahmud Şevket Paşa Hükûmeti kurulmuş ve İttihat ve Terakki Partisi yönetime hakim hale gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Talat Paşa</span> 214. Osmanlı sadrazamı

Mehmed Talat, Osmanlı Hürriyet Cemiyeti'nin kurucu lideri, İttihat ve Terakki'nin kurucularından ve önde gelen liderlerinden olan Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">İttihat ve Terakki</span> Osmanlı İmparatorluğunda siyasal teşkilat

İttihat ve Terakki Cemiyeti, sonraları İttihat ve Terakki Fırkası, Osmanlı İmparatorluğu'nda İkinci Meşrutiyet'in ilanına önayak olup 1908-1918 yılları arasında faaliyet gösteren, 21 Mayıs 1889 tarihinde kurulmuş bir siyasal hareket ve siyasi partidir. Triumvira sistemi ile yönetilen bir meclis yapısında egemenlik sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Selma Rıza</span> Türk gazeteci

Selma Rıza, ilk Türk kadın gazeteci, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin tek kadın üyesi, Hilal-i Ahmer Cemiyeti genel sekreteri ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Tunalı Hilmi</span> TBMM üyesi

Abdullah Hilmi Tunalı, Türk siyasetçi. Meclis-i Mebûsan üyesi ve TBMM I., II. III. Dönem vekili.

<span class="mw-page-title-main">Doktor Nâzım</span> Türk doktor, siyasetçi ve bürokrat

Doktor Nâzım veya Selanikli Mehmed Nazım Bey, Türk siyasetçi, hekim, 22 Temmuz 1918-8 Ekim 1918 arası Maârif Nazırı ve 1915-16 dönemi Fenerbahçe SK fahri başkanı. İttihat Terakki Cemiyeti'nin kurucu liderlerinden ve Jön Türk Devrimi'nin öncü isimlerindendir. Askeri Tıbbiye'de okuduğu dönemlerde, daha sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun bir dönemine hükmedecek İttihat Terakki Fırkası'nın ve Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın kurulmasında, örgütlendirilmesinde ve Osmanlı toplumunda büyük bir dönüşüm sağlayan meşrutiyetin yeniden ilanında oldukça önemli rol almış birkaç yöneticisi arasındadır.

<span class="mw-page-title-main">Prens Sabahaddin</span> Türk siyasetçi ve düşünür

Mehmed Sabahaddin, Türk siyasetçi ve düşünür. Babası Damat Gürcü Halil Rifat Paşa'nın oğlu, Osmanlı Adliye nazırlarından Mahmud Celaleddin Paşa, annesi Sultan Abdülmecid'in kızı, Sultan Abdülhamid'in kız kardeşi, Seniha Sultan'dır.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Ahrar Fırkası</span> Osmanlı İmparatorluğunda siyasi parti

Osmanlı Ahrar Fırkası, Osmanlı İmparatorluğu'nun İkinci Meşrutiyet döneminde etkinlik gösteren siyasî parti.

Meşveret, Ahmed Rıza’nın 1895'te kurduğu ve Paris'te Fransızca ve Türkçe yayınlanan gazetedir.

<span class="mw-page-title-main">Mizancı Murad</span> Osmanlı gazeteci ve siyasetçi

Mehmet Murad Bey, Mizancı Murat, Türk politikacı, gazeteci, tarihçi ve yazar.

Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti, Prens Sabahattin tarafından 1902 yılında kurulan, yerel yönetimlere geniş yetkiler tanıyan ve II. Meşrutiyet’ten sonra Prens Sabahaddin tarafından Türk yönetim sistemi için teklif edilmiş ana ilke olan teşebbüs-i şahsi ve adem-i merkeziyet görüşlerini savunan bir dernektir.

<span class="mw-page-title-main">Jön Türk Devrimi</span> 1908 yılında Osmanlı İmparatorluğunda anayasal yönetimin yeniden tesis edilmesi

Jön Türk Devrimi, Temmuz 1908 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Padişah II. Abdülhamid yönetiminin sona ermesi ve Meşrutiyet'in yeniden ilanı talebiyle gerçekleşen devrimdir. Devrimin ardından 24 Temmuz 1908'de II. Abdülhamid tarafından İkinci Meşrutiyet yeniden ilân edildi.

Nesim Mazliyah veya Masliyah Efendi, Osmanlı Yahudi hukukçu ve Meclis-i Mebûsan I.(3), II.(4) ve III.(5) dönem mebusu.

<span class="mw-page-title-main">Gümülcineli İsmail Bey</span> Osmanlı siyasetçi

Gümülcineli İsmail Bey, Türk siyasetçi.

<span class="mw-page-title-main">Abdülhamid Zöhravî Efendi</span> Son Osmanlı döneminde Suriyeli gazeteci ve siyaset adamı

Abdülhamid Zöhravî Efendi ya da Abdülhamîd ez-Zehrâvî, (1855-1916), Son Osmanlı döneminde Suriyeli gazeteci ve siyaset adamı.

İkinci Jön Türk Kongresi, 27-29 Aralık 1907 tarihinde yapılmıştır. Kongre başladığında kongre başkanlığı görevine Prens Sabahattin getirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mehmet Galip Bey</span> Osmanlı devlet adamı

Mehmet Galip Bey (1854-1915), Osmanlı devlet adamı.