İçeriğe atla

Ahmed Deedat

Ahmed Hussein Deedat (1 Temmuz 1918 – 8 Ağustos 2005) (Urdu: احمد حسين ديدات), Müslüman yazar, konuşmacı. Yahudi ve Hristiyan kutsal metinleri üzerinde uzmanlaşmış İslam bilgini.[1]

Aslen Hindistanlı olup 9 yaşından ölümüne kadar Güney Afrika'da yaşamıştır. Çocukluğunda babasının maddi imkânsızlıklarından dolayı okuyamamış ve çalışmaya başlamıştır. Bu süreçte çalıştığı yerin yakınında misyoner yetiştirme okulu bulunmaktaydı ve onlarla yaptığı tartışmalardan yola çıkarak eline geçen Izhar ul-Haqq kitabını okumuştur.[2] Çeşitli konferanslarda Hristiyanlığı sorgulamış,[3] birçok ünlü Hristiyan din adamıyla tartışmalar yapmıştır. Aynı zamanda IPCI'nin kurucusu olup 1986 yılında 50 yıllık İslami çalışmalarından dolayı Kral Faysal Ödülü'ne hak kazanmıştır.[4]

1996 yılında geçirdiği felç onun beyin damarlarına ve beyin sapına da zarar verdi. 2005'te hayatını kaybetti.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Aralık 2015. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Aralık 2015. 
  3. ^ "Ahmed Deedat kimdir? - Yeni Akit". www.yeniakit.com.tr. 5 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2022. 
  4. ^ David Westerlund, Ahmed Deedat's Theology of Religion: Apologetics through Polemics. Journal of Religion in Africa, 33(3). 2003

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kur'an</span> İslamın temel dinî metni

Kur'an veya yaygın kullanılan adıyla Kur'an-ı Kerim, Müslüman inancına göre, yaklaşık 23 yıllık bir süreçte ayetleri Allah tarafından Cebrâil adındaki melek aracılığıyla Muhammed'e parça parça vahiyler hâlinde indirilen bir kutsal kitaptır. İslam inancına göre Kur'an, Muhammed'in gerçek bir peygamber olduğunu kanıtlayan en önemli ve en büyük mucizedir. Müslümanlar, namaz başta olmak üzere belli başlı ibadetlerinde Kur'an'dan çeşitli bölümler okurlar.

<span class="mw-page-title-main">İslam</span> tek tanrılı İbrahimî bir din

İslam (Arapça: اَلْإِسْلَامُ, romanize:

Paraklit veya Faraklit, Kitab-ı Mukaddes'in Yunanca metinlerinde Kutsal Ruh için beraberinde gelen anlamında da kullanılan bir sıfattır.

<span class="mw-page-title-main">Karamanoğulları Beyliği</span> Türk beyliği

Karamanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmadan önce Nureddin Bey tarafından temelleri atılan ve Kerimüddin Karaman Bey tarafından kurulan Larende merkezli beyliktir. Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçeyi beylik sınırları içerisinde konuşulacak dil ilan etmişti ancak zamanla beylikte Farsça resmî dil olmuştur. 13. yüzyılda Anadolu'daki en güçlü Türk beyliği kabul ediliyordu. Beylerinin Afşar boyuna veya Salur boyunun, Karamanlı oymağının, Begbölük uruğunun, Kallaklar tiresine bağlı olduğu belirtilmiştir. Beyliğin halk kitlesi ise çoğunlukla Salur ve Afşar boyuna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Şeriat</span> İslamî hukuk

Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.

<span class="mw-page-title-main">Meryem</span> İsa peygamberin annesi; Hristiyanlık ve İslamda iffet simgesi

Meryem, Nasıralı İsa'nın annesi olan Yahudi kadındır. Yeni Ahit'te ve Kur'an'da önemli ve kutsal kişilerden biridir. Meryem Ana ve Bakire Meryem olarak da anılır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed-i Hânî</span> Kürt edebiyatçı ve astronom

Ahmed-i Hani, 17. yüzyıl'da yaşamış Kürt edebiyatçı, astronom, şair, tarihçi ve İslam alimi.

Kült veya tarikat, popüler kültür ve akademide çok çeşitli tanımları olan, tartışmalı bir terim olup birçok disiplinden bilim insanı arasında devam eden bir tartışma konusudur. Dini hareketlerin sosyolojik sınıflandırılmasına göre kült, sosyal olarak sapkın, yeni inanç ve uygulamalara sahip dini veya sosyal bir grup olarak tanımlanmaktadır. Ancak bir grubun inanç ve uygulamalarının yeteri derecede sapkın ya da yeni olup olmadığı genelde net olmayan bir konudur. “Kült” kelimesi her zaman tartışmalı olmuştur. Zira net ve herkesçe kabul gören bir tanımı olmadığı için bu tabir, farklı doktrin ve uygulamalara sahip gruplara karşı şahsi saldırılarda kullanılan öznel bir adlandırma görevi görebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hristiyan</span> Hristiyanlık dinine mensup kimse

Hristiyanlar, İsa Mesih'in yaşamına ve öğretilerine dayanan tek tanrılı bir İbrahimi din olan Hristiyanlığı takip eden veya ona bağlı kalan insanlardır. Hristiyan sözcüğü, Kutsal Kitap'taki İbranice terim māšîaḥ'ın (מָשִׁיחַ) çevirisi olan Koine Grekçesindeki Kıristós'tan (Χριστός) türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Tolunoğulları</span> Mısırda kurulmuş Türkî Memluk hanedanı

Tolunoğulları, Batlamyus Hânedânı idaresinden sonra Mısır'ı ve Suriye'nin çoğunu yöneten ilk bağımsız hanedan olan Türk kökenli bir Memlûk hanedanıydı. Bu devletin bir diğer önemi ise Müslüman olan Türklerin kurduğu ilk bağımsız devlet olmasıydı. İslam Halifeliği'ni yöneten Abbâsî Hanedanı'nın merkezî otoritesinden ayrıldıkları 868'den 905'e kadar bağımsız kaldılar.

Dinsizlik ya da din dışılık, din kavramının var olmaması, reddedilmesi veya dikkate alınmaması durumudur. Tanrının varlığı tartışmasından bağımsız olarak, ritüelleriyle, anlatılarıyla, temsilcileriyle ve yöneticileriyle birlikte bütün olarak din kurumunun kabul edilmemesidir.

<span class="mw-page-title-main">İslam dünyası</span> Müslüman çoğunluklu ülkeleri, yerleri ve bölgeleri kapsayan tanım

İslam dünyası veya Müslüman dünyası, İslâmî bir devlet yapısına sahip ülkeler ile birlikte nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin tümünü ifade eden bir kavramdır. Bu, İslâm'ın dini inançlarına ve yasalarına veya İslam'ın uygulandığı toplumlara bağlı olan herkesi kapsamaktadır. Günümüzde İslam ülkelerinin tek çatı altında toplandığı tek uluslararası kurum, İslâm İşbirliği Teşkilatı'dır. Modern bir jeopolitik anlamda bu terimler, dahil edilmek için üzerinde anlaşmaya varılmış kriterler olmamasına rağmen, İslâm'ın yaygın olduğu ülkeleri ifade etmektedir. Müslüman çoğunluklu ülkeler terimi, genellikle ikinci anlamda kullanılan bir alternatif terimdir.

<span class="mw-page-title-main">İslam ve bilim</span> İslamın ve bilimin ilişkisi

İslam ve bilim, tarihte uzun bir dönem boyunca iç içe olmuşlardır. İslam'ın yoğun bir şekilde yayıldığı ve İslam devletlerinin yükselişte olduğu Orta Çağ'da, 8 ilâ 15. yüzyıllarda İslam topraklarında birçok bilim insanı yetişmiş, pek çok bilimsel faaliyetler yapılmış ve İslam dünyası bilim, teknoloji, kültür ve sanat gibi birçok alanda dünyanın diğer devletlerini ve bölgelerini geride bırakmıştır. Bu döneme de İslam'ın Altın Çağı denmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Irak ve Şam İslam Devleti</span> Irak, Suriye ve Afrikada faaliyet gösteren Selefi cihatçı silahlı örgüt

Irak ve Şam İslam Devleti veya 2014'ten beri kullandığı resmî isimle İslam Devleti, ağırlıklı olarak Afrika'da, ayrıca Irak ve Suriye'de de etkinlik gösteren, bu bölgede hilâfet devleti kurmak amacıyla güvenlik güçlerine ve sivillere karşı eylemler yapan yasa dışı, silahlı ve ele geçirdiği topraklardaki meşruluğu hiçbir ülke tarafından devlet olarak tanınmayan Selefi cihatçı örgüttür. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ile aralarında ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Kanada'nın da bulunduğu pek çok ülke ve kuruluş tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İslami Cephe</span> Silahlı Suriye muhalefetinden oluşan bir koalisyon

İslami Cephe, Suriye'de 22 Ekim 2013 tarihinde yedi grubun birleşmesiyle oluşan muhalif bir gruptur.

Hristiyan terörizmi, Hristiyan motivasyonlarını veya hedeflerini savunan gruplar veya kişiler tarafından terör eylemlerinin içerilmesini ifade eder.

İslam dünyasında liberalizm ve ilerlemecilik, İslami anlayış ve pratik konusunda önemli bir ilerici düşünce birikimi oluşturan kendini bildiren Müslümanları içerir. Bu çalışmalar bazen "ilerici İslam" olarak adlandırılır. Bazı bilim insanları, Omid Safi gibi, "İlerici Müslümanlar" ile "İslam'ın liberal savunucuları" arasında ayrım yapar.

Azerbaycan nüfusunun nominal olarak %90.30'ından fazlası Müslümandır. Müslüman nüfusun ise hemen hemen %85'i Şii, %15'i Sünnidir. Azerbaycan yüzdelik olarak İran'dan sonra en fazla Şii oranına sahip ülkedir.

<span class="mw-page-title-main">Macaristan'da İslam</span>

Macaristan'da İslam, en az 10. yüzyıla kadar uzanan uzun bir tarihe sahiptir. Sünni İslam'ın etkisi, özellikle Macaristan'ın Osmanlı toprağı olduğu 16. yüzyılda belirgindir. Macaristan'daki Müslüman nüfus yaklaşık 5.000'dir.

Fazlı Paşa ya da Damat Fazlullah Fazlı Paşa (?-1658); beylerbeyi ve Kaptan-ı deryalık görevlerinde bulunmuş Osmanlı devlet adamıdır.