Ahmed Bey bin Muhammed Şerif
Ahmed bin Muhammed Şerif الحاج أحمد باي بن محمد شريف | |
---|---|
Konstantin Beyliği Beyi | |
Hükümdar | Hüseyin Dayı |
Aday Gösteren | Hüseyin Dayı |
Yardımcı | Ali bin Ayssa |
Yerine geldiği | Muhammed Bey bin Han |
Yerine gelen | Ünvan kaldırıldı |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | Ahmed bin Muhammed Şerif yaklaşık 1786 Konstantin, Cezayir Beylerbeyliği, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 30 Ağustos 1851 (65 yaşında) Cezayir Şehri, Fransız Cezayiri |
Vatandaşlığı | Osmanlı İmparatorluğu Cezayir Beylerbeyliği |
Çocuk(lar) | Muhammed Şerif (1832'de öldü) 2 kız |
Ebeveyn(ler) | Muhammed bin Ahmed Şerif (baba) El Hatça Rekia (Anne) |
Askerî hizmeti | |
Çatışma/savaşları | Cezayir'in İşgali (1830)
|
Ahmed Bey bin Muhammed Şerif tam adıyla Ahmed bin Muhammed eş-Şerif bin Ahmed el-Kuli kısaca Ahmed Bey veya Hacı Ahmed Bey olarak da bilinir (Arapça: الحاج أحمد باي) (yak. 1784 - yak. 1850) 1826'dan 1848'e kadar hüküm süren Osmanlı Cezayir Dayılığı'na (Cezayir Beylerbeyliği'ne) bağlı Konstantin'in (Konstantin Beyliği'nin) son Bey'iydi."[1][2][3] Muhammed Menamenni Bey bin Han'ın halefiydi. Beyliğin lideri olarak yerel halkın Fransız işgal güçlerine karşı şiddetli bir direniş göstermesine önderlik etti.[4] Bu Cezayir-i Garb eyaletinin işgali neticesi bağlı olduğu makamın boş kalmasıyla 1833'te Cezayir'in lideri ve sürgündeki Dayı ünvanını aldı. Osmanlı vasalı olarak Konstantin Beyliği'nde Fransızlara karşı mücadeleye devam etti ancak bu aldığı ünvan başka hiçbir ülke tarafından tanınmadı. 1837'de Konstantin yoğun bir kuşatmadan sonra Fransızlar tarafından ele geçirildi ve beyliği sona erdi. O ise Aurès Dağları'na çekildi ve buradan 1848'de teslim olana kadar hala kendisine sadık olan kabileleri kullanarak bir tür düşük yoğunluklu çatışma, gerilla savaşı yürütmeye devam etti.[5]
Biyografi
Kökleri
Ahmed bey, Konstantin Beyliği'nde yüksek mevkilerde bulunan bir Kuloğlu Türkü olan Muhammed Şerif'in [6] ve Küçük Kabiliye bölgesinden Bin Ganah'ın kızı El Hatça Rékia'nın oğluydu.[7][8] Konstantin'i 1756-1771 arası yöneten Ahmed Bey el-Kuli'nin torunuydu.[9]
İlk Yükselişi
Henüz on sekiz yaşındayken, Konstantin Bey, Abdallah ona El Aouassi'nin Caïd'i (Harakta kabilelerinin reisi) unvanını verir. Emrinde "Derras" adı verilen 300 kişilik bir süvari birliği ve görevlerini yerine getirirken kendisine yardımcı olan bir dizi görevli vardı.[9]
Abdallah Bey'in öldürülmesi üzerine Ahmed görevinden istifa etti ve kendisine "Caid el Aouassi" adını veren Naaman Bey gelene kadar eyaletten çekildi. Kendisi de bir suikast sonucu öldürülen Naaman'ın yerine, Ahmed'in halalarından biriyle evlenen Çikar Bey geçti. Ahmed bu bey altında iki yıl daha "Caid el Aouassi" olarak görevine devam etti.[9]. Öte yandan hacca gitti ve Mekke'ye on beş ay süren hac yolculuğu sırasında Mısır'da Kavalalı Mehmet Ali Paşa, oğlu Kavalalı İbrahim Paşa ve Tosun Paşa da dahil olmak üzere birçok ünlü kişiyle tanıştı. Bu da yenilik hevesini arttırdı. Hevesli bir reformcuydu ve bu yolculuk ve tanışmalar Mehmet Ali'nin Mısır'ına benzer bir şekilde özerk olsa da Osmanlı İmparatorluğu'na sadık, modernize edilmiş ve prestijli bir Cezayir görme isteğini sağladı.[5][10].
1818'de Hüseyin Dayı'nın desteği sayesinde Bey Ahmed, El Memlûk'un halifesi (subayı) rütbesine yükseltildi - sonraki beylerin gelişiyle de (Muhammed El Mili ve İbrahim El Gharbibu) bu pozisyonunu korudu ve ertesi yıl, beylerin vergisini Cezayir'e taşımakla görevlendirildi.[10].
Beylikte önemli bir figür haline gelen Ahmed bey, yetenekleri ile Konstantin'de beyinin yerine işleri yönetmeye başladı. Bu durum ona kıskançlık ve düşmanlık kazandırdı. Ölümle tehdit edilince Cezayir'e sığınmak üzere Konstantin'i terk etti. Yerine, en azılı düşmanlarından biri haline gelen Çaker Bey'in oğlu Mahmud geçti. Ahmed, 1819 ile 1826 yılları arasında Cezayir'e yerleşti ve Hüseyin dayının korumasından yararlandı8.
2 Mart 1825'te Blida bölgesinde bir deprem oldu ve kasaba ve nüfusu tamamen yıkıldı; 15.000 kişilik nüfustan 800'ü felaketten kurtuldu.[11].
Cezayir Dayısı onu Cezayir yakınlarındaki Houna el Kadous'a gönderdi ve Ouled Baba haouch'un kullanımını ona verdi. Bu dönemde Ahmed Bey kendini çiftçilik, avcılık ve at yetiştiriciliği gibi tutkularına verdi[11] ve zaman zaman komşu kabilelere karşı düzenlenen seferlere katıldı. İki kez, önce Aït Menad, sonra da Aït Djennad[11]'da Kabiliye'ye beceriksizce girip müdahalelerde bulunan Dayının ordusuna yardım edip onları düştükleri zor durumdan kurtardı.[11]
Bu iki yerdeki başarısı da ona, memnun olmadığı mevcut bey Hamza'nın yerine geçmesini düşünen Cezayir dayısının sevgisini kazandırdı.[12].
Konstantin Beyi (1826-1837)
Ağustos 1826'da Ahmed Konstantin beyliğine atandı ve vilayet valilerinin resmi ikametgâhı olan Darü'l-Bey'e taşındı[12]. Hükûmetinin ilk yıllarında Konstantin, 1828'de başlanan ve 1832'de tamamlanan sarayı da dahil olmak üzere birkaç büyük bina ile süslendi ve genişletildi[13].
Haziran 1830'da Ahmed Bey, eyaletinden yıllık haraç (lezma) ile Cezayir'e geldi ve eş zamanlı olarak General de Bourmont liderliğindeki Cezayir işgali gerçekleşti. Ahmet Bey "hatıratı"nda şöyle der[13] :
1830 yılında, her bey tarafından üç yılda bir paşaya yapılan zorunlu ziyareti (desnouch) gerçekleştirmek üzere Cezayir'e gittim. Dört yıldır Konstantin'in beyiydim ve bu görevi ikinci kez yerine getiriyordum. Fransızlarla savaşmak için hiçbir şekilde hazırlıklı değildim. Bununla birlikte, Hüseyin Dayı, planlarını bana bir yazıyla bildirmiş ve aynı zamanda bana sadece Annâbe ile ilgilenmemi, ne başkenti ne de kendisi için hiçbir endişe göstermememi söylemişti. Bu nedenle her zamanki gibi lezma getirerek kendimi takdim ettim. Yaklaşık 400 atlıdan oluşan bir refakatçim vardı, daha az değil daha çok. Bana eşlik eden başlıca şefler Ouled-Mokran, Ben-Mamelaoui-Agha, Righas şeyhi, Caïd Smala, El-Arbi-Caïd-Ben-Achour ve Şeyh Bou-Ghenan'dı. Beni Hüseyin'le tanıştırırken hemen şöyle dedi: "Gidip Sidi Fredj'e inecek olan Fransızları karşılamak için kısa zamanın var. Karaya çıkacakları noktayı biliyorum; bunu ülkelerinden gelen mektuplardan ve Malta ve Cebelitarık'taki ajanlarımın bana ilettiği Fransa'da basılmış bir belgeden biliyorum". Cezayir'den hızla ayrıldım ve ordunun toplandığı noktaya gittim. Orada ülkeyi savunmak için alınacak tedbirleri görüşmek üzere bir konsey toplandı. Bu konsey aşağıdaki kişilerden oluşuyordu: Dayı'nın damadı Ağa İbrahim; Titteri Beyi Mustafa; batı beyinin halifesi Hoca El-Hayid. Görüşmeler Sidi-Ferruç yakınlarında gerçekleşti.
Muharebe alanında bulunan Ahmed Bey, Hüseyin Dayı'ya şöyle bir strateji önerir: Fransız birliklerinin sahile inmesine ve iç kesimlere ilerlemesine izin vermek, daha sonra iç kesimlerde konuşlanmış Cezayir kuvvetleri ile Fransız askerlerinin arkasından sızarak çıkarma gemileriyle bağlantılarını kesecek olanlar arasında kıskaç oluşturmak. Bu stratejinin amacı, gemiler müdahale edemeden karaya çıkan Fransız birliklerini yenmekti[14]. Ancak Cezayir Dayısı, onun değil, damadı Ağa İbrahim'in tavsiyesine uymayı ve daha donanımlı ve deneyimli Fransız ordusuyla sahillerde savaşmayı tercih etti ve sekiz gün içinde ezici bir yenilgiye uğradı. Yine Hatıralarında şöyle yazar:
"Fransızlar karaya çıktılar ve direnişimiz karşısında zafer kazandıktan sonra, onları birkaç topla donatılmış Satvali ovasında beklemeye karar verdik. Paşa, orduda komutanlık yapan ya da benim gibi uzak noktalardan gelen herkese top dağıtmıştı. Bu toplar Satvali'deki muharebede Fransızlar tarafından ele geçirildi. Benimki de aynı akıbete uğramıştı, ama süvarilerimi topladıktan sonra, onu yeniden ele geçirecek kadar şanslıydım. Ancak, iki yüzden fazla adam kaybettiğim için bu büyük kayıplar olmadan olmadı. Yine de, hükümdarım tarafından bana emanet edilen şeyi korumama izin verdiği için Allah'a şükrettim."
Satvali Muharebesi'nde Cezayir ordusuna karşı zafer kazanan Fransız birlikleri, saldırdıkları Bordj Mouley Hassan'a (İmparator Kalesi'ne) doğru ilerlediler. Dayi ile General Bourmont arasında bir teslimiyet antlaşması imzalandı ve ertesi gün Fransızlar Cezayir'e girdi[15].
Ahmed Bey kaleye saldırdığında Ouled el kélaï'deydi; daha sonra, sayıları 1.500 ila 1.600 arasında değişen şehirden kaçan tüm kaçakların katıldığı kendi adamlarıyla birlikte Aïn Rebat'a kadar ilerledi. Fransızların şehre girmesinden bir gün sonra Ahmed nehrin diğer tarafındaki Bab El-Kantara köprüsünde kamp kurdu. Ertesi sabah Khamis'e yöneldi ve akşam Funduk'ta (Sel-Fenadek) kamp kurdu[15].
Ertesi gün Ahmed yürüyüşüne doğuya doğru devam ederek Ouled Zetoun'a yöneldi ve burada General Bourmont'tan gelip aman dilemesini isteyen bir mesaj aldı: yürüyüşüne devam ederek yanıt verdi. Konstantin'e yaklaşırken, yokluğunda yerine başka bir bey ilan edildiği söylendi: subayı Ali bin Aysa'nın yardımıyla onu kolayca yendi[15].
1831'de Konstantin'e döndüğünde Ahmed Bey ve cemaati kendilerini Fransızlara karşı kutsal savaş (cihat) yürütüyor olarak görüyorlardı[3].
Ordusunun modernizasyonu ve direniş
Ahmet bey eyaletin tüm sakinlerinin yardımıyla önce yeniçeri birliklerini ortadan kaldırdı,ardından 2.000 zouaoua (Kabiliye) piyadesi ve 1.500 Arap süvariden oluşan daimi bir kuvvete yoğunlaştı[15]. Çeşitli bakanlıklar kurdu ve Mustafa Saheb Ettabaa'yı ana bakanlığın başına getirdi. Aynı zamanda, Sahra'daki nüfuzları bir Fransız saldırısı durumunda kendisine destek sağlayabilecek olan amcalarının dostluğunu kazanmaya çalıştı[15].
1832'de teğmeni Ali bin Ayssa'yı, sakinleri Bey'in otoritesini reddeden ve Fransız koruması arayan Annabe halkına boyun eğdirme göreviyle görevlendirdi[16].
1835'te Cezayir'i henüz etkisi altına almış olan kolera Konstantin'e de sıçradı ve 17 gün boyunca hüküm sürdü. Ahmed Bey'in kendisi de hastalandı. Hatıralarında salgının yoğunluğunu anlatır[17].
Birinci Konstantin Kuşatması
1836'da 8800 kişiden oluşan Fransız ordusu, Cezayir Vali Generali Mareşal Clauzel, komutasında ve Fransa Kralı'nın oğullarından Nemours Dükü'nün desteğiyle 8 Kasım 1836 günü öğleden sonra 21 Kasım günü Konstantin'e varmak üzere Annâbe'den ayrıldı. Biri şehri savunan (Ali bin Ayssa ve Muhammed Belebdjaoui komutasındaki 2400 asker), diğeri Ahmed Bey'in çatısı altında kırsalda savaşan 5000 süvari ve 1500 piyade ile iki ayrı kolordudan oluşan Konstantin Beyliği ordusu, düşmanın üzerlerine gelmesine izin vererek onları saldırı ve savunma arasında bir stratejik ikilemde sıkıştırdı. Konstantin stratejisi işe yaradı ve Fransız ordusu beklentilerinin aksine muharebeyi bırakmak zorunda kaldı ve hem Fransa'da hem de uluslararası alanda derin bir etki yaratan ağır bir yenilgiye uğradı[17].
Muharebe Sonrası
1837'de ilk başarısının verdiği moralle Hacı Ahmed Bey, yeni girişiminde düşmanla karşılaşmak için aynı stratejiyi benimsedi. Cezayir'in yeni Genel Valisi General Damrémont, bir önceki savaştan dersler çıkararak Konstantin'i kuşatmak için yeni bir plan hazırladı. Bu yeni strateji ve Konstantin komutanlığının hataları ve çelişkileri, Fransız birliklerinin 13 Ekim 1837 tarihinde şehre girmesini sağladı[17].
Ahmed hâlâ civardayken Konstantin iki gündür Fransızların elindeydi. Üçüncü gün, tüm halkını topladıktan sonra, en yakın akrabası Bou-Aziz-Ben-Gannah'nın kendisine verdiği tavsiyeye uyarak güneye yöneldi. Ahmed, El Asnam'da (Bouira)/El Asnam'dayken General Valée'den kendisini gelip aman istemeye davet eden bir mesaj aldı. Bu mesajdan üç gün sonra, ilki gibi cevapsız bıraktığı bir mesaj daha aldı. Tell (Cezayir) sınırlarındaki Bouacif'e doğru yürüyüşüne devam etti. Bu yürüyüş sırasında, kendisini yakalayıp Fransa'ya teslim etmeyi taahhüt etmiş olan Ferraht-Ben-Saïd tarafından durduruldu. Bu iki şef arasında bir kavga çıktı: Ferraht yaklaşık 300 adam kaybetti ve ardından Zibans[17] ötesindeki Souf'a kaçtı.
O, Osmanlı Sultanı'na mektup yazdı. II. Mahmud, Fransa'ya karşı bağımsızlığını koruyabilmesi için ona uzun süredir yardım umudu veriyordu.
Bou-Aziz, Konstantin'den ayrılışından itibaren Ahmed'e eşlik etti: Aralarındaki bazı anlaşmazlıklardan sonra Bouacif'te ayrıldılar. Ahmed daha sonra Haraktas'a taşındı ve burada iki ay kaldı.
1839'da[17] Fransız ordusu Orléans Dükü'nün komutası altında Demir Kapıları geçti. Aynı yıl, Konstantin'den bir Fransız kolu Ahmed'in kampına yaklaştı ve istenilen yönde cevap vermezse saldırıya uğrayacağını bildiren bir istem aldı: o ise onlar saldırmadan derhal kampını kaldırdı ve kışı geçireceği Dhir'e doğru hareket etti.[18].
İlkbaharda, muhtemelen Ahmed Beyle olan ilişkileri nedeniyle yeni bir kol Haraktas'ın üzerine yürür. Haraktas hemen Ahmed'i yardımlarına çağırdı ve o da bunu yaptı. Ahmed daha sonra evini yaptığı Dhir'e döndü. Hanenchas'a gittiğinde iki yıldır oradaydı ve burada sadece iki ay kaldı. Daha sonra, ailesini ve sermayesini kaybettikten sonra oraya getirdiği tüm eşyaları yeniden bir araya getirmek niyetiyle Aurès'e taşındı[18].1842'de Kabiliyelilere destek sağlamak umuduyla Ouled Nasser kabilesini toplar ve Ain Roumel kampına yaklaşır. Bu arada 25 Ağustos 1842'de Fransız General Jean-René Sillègue, Amouchas topraklarına, yani Sétif'in kuzeyindeki bir köye girer ve kendisini durdurmayı başaramayan iki ila üç bin kişilik bir Kabiliye topluluğuyla karşılaşır. General, 10 Eylül'de Djbel Bou Taleb'in eteklerinde Hacı Ahmed Bey'in süvarilerini yener ve Ahmet bey'in neticede Tell kabileleri üzerindeki etkisini yok omuştur.
Aurès'de bir yıl kaldıktan sonra Ahmed, kendileriyle birlikte Hodna'ya gitmesini istemeye gelen Ouled Djerradj ile birlikte oradan ayrıldı. Ancak onların isteğini yerine getirmeden önce, onlarla birlikte Biskra'yı işgal eden Emir Abdülkadir el-Cezairî'in bir memuru olan Ahmed bel Hac'a karşı gitti. İki şef arasında bir kavga çıktı ve ikincisi 40 adamını ve 30 tüfeğini kaybetti ve Ahmed'in giremediği kasabada uzun süre kalmak zorunda kaldı[18].
Daha sonra Ouled Djerradj ile birlikte Hodna yolunu tuttu ve uzun süre kalmak niyetiyle oraya yerleşti. Ancak devrik beyin kaderinde birkaç gün daha dinlenmeye güvenmek yoktu. Kısa bir süre sonra, Righa Şeyhi tarafından bir Fransız kolunun Sétif'ten kendisine doğru yürüdüğü haberini aldı ve savunma konusunda danışmak üzere aynı liderle buluşmak üzere yola çıktı. Yolda kafileyle karşılaştı: kafile 6 adam ve 9 at kaybetti ve Ahmed daha ileri gitmedi. Daha sonra Hodna'ya döndü ve burada dört ay daha kaldı. Bundan sonra, bir buçuk yıl boyunca birlikte yaşadığı Ouled Soltane'ye gitti. Bu dağlılara karşı Sétif'ten bir kol yola çıkmıştı ve Ahmed onları kola karşı yürümek için bir araya topladı, ancak kısa süre sonra ciddi bir hastalığa yakalandığı için onlara sadece kendi istekleriyle eşlik edebildi[18].
Ouled Soltane koluyla karşılaşan Fransızlar iki gün boyunca savaştılar, ancak her iki tarafta da herhangi bir sonuç alınamadı. 8 gün sonra aynı kol aynı noktada yeniden ortaya çıktı ve tekrar savaştılar. Bu sefer kesin bir sonuç elde edilemedi. O sırada eyaletin başkomutanı olan Duc d'Aumale, Ziban'a yaptığı seferi henüz tamamlamıştı (1844). Konstantin'de birkaç gün dinlendikten sonra, Tellia ve tüm göçebe kabilelerle birlikte Ahmed'in üzerine yürüdü. Ahmed'in kuvvetleri süvari ve piyade olmak üzere sadece 700 kişiden ve oldukça büyük bir kabile olan Ouled Soltane'den oluşuyordu. İki birlik karşı karşıya geldi ve savaş iki gün bir gece sürdü[18]. Ahmed en şiddetli olanlardan biriydi. Dahası, Hatıralarında kendisi şöyle diyor:
“ | "İki gün boyunca öyle bir şevk ve acımasızlıkla savaştık ki, bunun şimdiye kadar tanık olduğum en kanlı savaş olduğunu söyleyebilirim. Allah şahidimdir ki, çocukluğumdan beri barutun konuşmasını defalarca duydum "[19]... | „ |
Ahmed'in Anılarında belirttiği gibi, bu çatışmayı hızla iki çatışma daha izledi, çünkü üçü de 15 gün gibi kısa bir süre içinde ve üçü de Çarşamba günü gerçekleşti. Son çatışmada Ahmed tehlikeli bir şekilde hastaydı, bu yüzden kendisi de çatişmaya katılamadı. Savaşçıların silah seslerini duyabileceği bir ağaçlıkta yatıyordu[19].
Gece olduğunda, ailesinin omuzlarında taşındı ve nöbetçileri görebileceği kadar Fransız kollarının yakınından geçti. Bütün gece bu şekilde seyahat etti, El-Bir'e kadar gitti, burada durmayı planlıyordu: bir Fransız kolu tarafından takip edildiği için bunu yapamadı. Daha sonra Metlili Dağı'na yöneldi ve burada bir gün ve bir gece geçirdi. Durumu iyiye gitmiyordu. El Daya'ya götürüldü ve burada sadece kısa bir süre kaldı. Oradan da geceyi geçireceği Beni Ferrac'a gitti. Beni Ferrac'ın bir köyü vardı: Ahmed ertesi gün oraya gitti ve birkaç gün kaldı. Daha sonra El Mana'ya gitti ve bir süre arkadaşı İbn el Abbas'ın evinde kaldı. Fransız koluyla yaptığı son savaşta Ahmed bey her şeyini kaybetmişti, bu yüzden yeniden güç toplanıp saldırı için bir zamana şiddetle ihtiyacı vardı. Ouled Abdi, kabilelerinin üzerine yürüyen bir kola karşı kendilerine katılmasını istemek için onu aramaya geldiğinde Ahmed bir yıldır El Mana'daydı: kendini onların başına koydu ve kolla buluşmak için yürüdü.İki taraf karşılaştı ve savaş başladı, ama savaş başlar başlamaz Ouled Abdi pes etti. Ahmed goum'uyla birlikte tek başına El Mana'ya döndü. Ancak bölgede artık kendini güvende hissetmiyordu ve kısa süre sonra oradan ayrıldı. Ammor Kaddou Cebel'ine[19] yerleşti.
Ölümü
Ahmed'in Ahmar Khadou cebelinde bulunmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmişti ki, Biskra'nın üst düzey komutanı Marcel de Saint-Germain'den bir mesaj aldı ve bu üst düzey subay ona Fransa ile arasında uzun süredir devam eden düşmanlığa bir son vermenin, zamanının geldiğini söyledi. Bu mesaj iyi karşılandı ve kısa süre sonra bunu başka mesajlar izledi. Bunu takiben Ahmed bey ile Marcel de Saint-Germain'in komuta ettiği Batna çemberinin üst düzey komutanı arasında, barış görüşmelerine yönelik yeni bir yazışma turu başladı[19]. .
Ahmed bey 30 Ağustos 1851'de 65 yaşındayken öldü. Vasiyetine uygun olarak Cezayir'de Babü'l-Vadi kapısı yakınındaki marabut Sidi Abderrahman et-Thaâlibi mezarlığına gömüldü. Mermer mozolesinin tepesinde bir sarık bulunmaktadır[20].
Ailesi
Hacı Ahmed Bey'in iki kızı ve 1832 yılında 5 yaşında ölen Muhammed Şerif adında bir oğlu vardı. Altı eşinin hepsi de Ayar, Jlass, Drid ve bölgenin nüfuzlu Hanachiasından Şeyhlerin kızlarıydı[21] :
- Tébessa çevresindeki "Gerfa kabilesi "nden bir kız.
- Güneyli bir kız.
- Ouled Abdeslam'dan Aichouche, Qalaanın Amokrane aşiretinden [22]
- Konstantin'in müttefiki olan Cezayir paşasının soyundan gelen bir kız.
- Dridlerle akraba olan bir El-Hanachia kızı.
- Kabilesinden bir kadın, evlendikten iki ay sonra (çocuksuz) öldü.
- Müni bin Rekaib'den bir oğlu Yusuf bin Hafız Hoca.
Edebiyatta Ahmed Bey
Cezayir'de, Sidi Abd-er-Rahman'ın eteklerinde, Guy de Maupassant sözde bir makalesinde "Fransız esirlerin karınlarını köpeklere yediren Konstantin beyi ünlü Ahmed bey'in" mezarını tarif eder[23]
Ayrıca Bakınız
- Konstantin, Cezayir
- Konstantin Kuşatması (1836)
- Konstantin Beyliği Yöneticileri Listesi
Kaynakça
- ^ A History of the Maghrib in the Islamic Period [1] 3 Ocak 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Jamil M. Abun-Nasr
- ^ Bechir Ramzy (16 Aralık 2015), Cezayir'deki Osmanlı mirası Hacı Ahmed Bey Sarayı, Anadolu Ajansı, 3 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 3 Ocak 2024
- ^ a b Temimi, Abdeljelil (1973), "Le drapeau constantinois à l'époque de Hadj Ahmed, dernier Bey de Constantine", Revue de l'Occident musulman et de la Méditerranée (Fransızca), 15 (1), s. 323–326, doi:10.3406/remmm.1973.1252, 3 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 1 Aralık 2017
- ^ Henache, Delila. " Algerian director Ali Aissaoui awarded 'Golden screen 2008' for 'Hello Constantine'" 24 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Echorouk Online. Kasım 18, 2008. Erişim tarihi 22 Aralık 2008
- ^ a b Biro, Yaelle; Etienne, Noemie (20 Aralık 2021). Rhapsodic Objects: Art, Agency, and Materiality (1700-2000) (İngilizce). Walter de Gruyter GmbH & Co KG. ISBN 978-3-11-075766-8. 27 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ocak 2024.
- ^ Guénifi, Nasredine (2008), Éditions alpha (Ed.), Ahmed Bey l'algérien (Fransızca), s. 15, ISBN 9789947886083, erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ Alessi et Arnolet, (Ed.) (1867), Recueil des notices et mémoires de la Société archélologique de la province de Constantine (Fransızca) (11), s. 92, erişim tarihi: 1 Aralık 2017
- ^ Lartigue, Raoul Julien François de (1904), Imprimerie à vapeur Marle-Audrino (Ed.), Monographie de l'Aurès (Fransızca), erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ a b c Guyon, Jean-Louis (1852). Voyage d'Alger aux Ziban, l'ancienne Zebe, en 1847: avec atlas où figurent les principales oasis de cette contrée [...] (Fransızca). Imprimerie du Gouvernement.
- ^ a b Guyon, Jean Louis Geneviève (1852), Impr. du gouvernement (Ed.), Voyage d'Alger aux Ziban, l'ancienne Zebe, en 1847 (Fransızca), s. 284-285, erişim tarihi: 1 Aralık 2017
- ^ a b c d Guyon, Jean-Louis-Geneviève (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 285, erişim tarihi: 1 Aralık 2017
- ^ a b Alessi et Arnolet, (Ed.) (1869), Recueil des notices et mémoires de la Société archéologique de la province de Constantine (Fransızca), s. 8, erişim tarihi: 1 Aralık 2017
- ^ a b Guyon, Jean-Louis-Geneviève (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 286, erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ Temimi, Abdeljelil (1978), Revue d'histoire maghrébine (Ed.), Le Beylik de Constantine et Ḥādj ʻAḥmed Bey (1830-1837) (Fransızca), s. 197
- ^ a b c d e Guyon, Jean-Louis-Geneviève (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 287-288, erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ Moritz Wagner (1838), Lettres sur l'expédition de Constantine, s. 106-107
- ^ a b c d e Guyon, Jean-Louis-Geneviève (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 288, erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ a b c d e Jean-Louis-Geneviève, Guyon (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 289, erişim tarihi: 5 Aralık 2017
- ^ a b c d Jean-Louis-Geneviève, Guyon (1852), Voyage d'Alger au Liban, l'ancienne Lebe en 1847... (Fransızca), s. 290, erişim tarihi: 2 Aralık 2017
- ^ Guyon, Jean Louis Geneviève (1852), Impr. du gouvernement (Ed.), Voyage d'Alger aux Ziban, l'ancienne Zebe, en 1847 (Fransızca), s. 296, erişim tarihi: 3 Aralık 2017
- ^ Jean Cuisenier (1952), Éditions de l'École des hautes études en sciences sociales (Ed.), Économie et parenté: leurs affinités de structure dans le domaine turc et dans le domaine arabe, s. 375
- ^ Robin (Colonel, Nil Joseph) (1901), "Généalogie des Mokrani", L'insurrection de la Grande Kabylie en 1871 (Fransızca)
- ^ Maupassant (1890), D'Alger à Tunis , La vie errante