İçeriğe atla

Ahlatlıbel Düz Yerleşmesi

Düz yerleşme
Adı:Ahlatlıbel Düz Yerleşmesi
il:Ankara
İlçe:Çankaya
Köy:Ahlatlıbel
Türü:Düz yerleşme
Tahribat:
Tescil durumu:
Tescil No ve derece:
Tescil tarihi:
Araştırma yöntemi:Kazı

Ahlatlıbel Düz Yerleşmesi, Ankara il merkezinin yaklaşık olarak 14 km. güneybatısında, ODTÜ arazisi içinde, eski Yalıncak Köyü'nün güney – güneybatısında, Haymana yolu üzerinde yer alan bir düz yerleşmedir. Bölgede geniş bir alanın yakın geçmişte toprakla doldurulmuş olması nedeniyle, 1933 yılında kazısı yapılmış olan yerleşmenin tam olarak yeri yakın zamana kadar saptanamamıştı. Ancak Gülçin İlgezdi Bertram ve Jan - K. Bertram'ın çalışmalarıyla yerleşmenin yeri 2010 yılında saptanmıştır.[1] Kale olarak tanımlanan mimari kalıntılar ve konumu dikkate alınarak bir bey şatosu olduğu düşünülmektedir.[2]

Kazılar

Yerleşme, Ankara civarındaki tümülüsleri belirlemek için 1933 yılında yapılan araştırmalar sırasında saptanmıştır. Aynı yıl Atatürk'ün izniyle Hamit Zübeyir Koşay başkanlığında kazılmıştır. Böylece Türk arkeologlar tarafından yapılan ilk kazı çalışmasıdır. Yerleşme civarında 2006 yılında ODTÜ tarafından yüzey araştırmaları başlatılmıştır.[2]

Tabakalanma

Yerleşmedeki kültür dolgusunun 4 metre kalınlığında olduğu belirtilmektedir. Kazı başkanı üç yapı evresi ortaya çıkarıldığını belirtmektedir. Yerleşme Erken Tunç Çağı II. ve III. evreye, MÖ 3. binyıl ortalarına tarihlenmektedir.[2]

Buluntular

Yerleşme mimarisi bir müstahkem mevkidir. Batı ve kuzey kesiminde, iri taşlardan iki duvarla teraslama yapılmıştır.[3] Doğu tarafında sepet kulpu benzeri bir çıkıntı, muhtemelen bir kule duvarı, yapmaktadır. Yapı tekniği özensizdir. Çevreden toplanan iri taşlar, işlenmeden temellerde kullanılmıştır. Kerpiç duvarlı olan yapı tek katlıdır. Mekanların dış duvarlarının savunma duvarı işlevi gördüğü ve düz damların yürüme alanı olarak da kullanıldığı düşünülmektedir. Yapı, bütün olarak 40 x 30 metre boyutlarında görünmektedir. Avluya girişi batı tarafta, küçük bir aralıktandır. Koruma ve kontrol amacıyla girintili – çıkıntılı inşa edilmiştir.[2]

Plan olarak yamuk biçimli bir avlu ve bu avlunun çevresinde çok sayıda, bazıları daha büyük olan küçük odalar olarak inşa edilmiştir. Bazı mekanların, özenli tabanlarından, hem işlik hem de oturma mekanları olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu mekanlar dışında çok sayıda tahıl depolama odası bulunmaktadır. Buralarda çok sayıda değirmen taşı ve tahıl tanesi ele geçmiştir.[2]

Çanak çömlek buluntuları çok sayıda el yapımı, saman ya da ot katkılı ince hamurlu, içi ve dışı kırmızı ya da siyah, içi kırmızı, dışı siyah ya da tersi ve alacalı yüzey renkli astarlı, açkılı, iyi fırınlanmamış maldan oluşmaktadır. Bazı kaplarda çivi ve yiv bezeme tekniği kullanılmıştır. Kazı raporunda derinde ele geçen parçalarla yüzeye daha yakın seviyede ele geçen çanak çömlek parçaları arasında bir fark olmadığı vurgulanmaktadır. Ele geçen çok sayıda küçük kase, dini amaçlarla kullanıldığı izlenimi vermektedir. Ağzı emzikli ya da emziksiz kırmızı maldan testilere ait parçalar vardır. Diğer biçimler olarak kulplu ve kulpsuz çanaklar ile küpler belirtilmektedir. Farklı bir çanak çömlek grubu ise içi ve dışı siyah astarlı, açkılı mal grubudur. Bunlardan bazılarının dip tarafı göbekli ve bir merkezden çıkan ışınlarla bezendiği görülmektedir. Maden tasların taklidi olarak yorumlanmaktadır.[2]

Kazıda ele geçen buluntular Anadolu Medeniyetleri Müzesi'den sergilenmektedir. Bu müzedeki Ahlatlıbel buluntuları üzerinde 2008 yılındaki ODTÜ çalışmalarında en yaygın kap biçiminin küçük, sığ ve bezemesiz kasecikler olduğu belirtilmektedir. Bunların yanında gaga ağızlı testiler, fincanlar ve çanaklar sık görülen biçimlerdir. Özelilikle yüzeyleri siyah, açkılı kapların üzerinde, genellikle oldukça karmaşık oluk yiv bezemeler görülür.[2] Bazı siyah kapların dış yüzeylerinde çizme yöntemiyle açılan ve geometrik şekil veren oyukların içi beyaz bir macunla doldurularak bezeme yapılmıştır. Bu bezeme türü, Batı Anadolu'nun Yortan Kültürü bezeme özellikleri göstermektedir.[4]

Pişmiş kilden yapılma, ortası delik, çoğunluğu bezemeli ve çeşitli boylardaki ağırşaklar, küçük buluntular arasında yer almaktadır. Fakat bazıları ağırşak olamayacak kadar küçüktür.[2] Bununla birlikte yerleşmede yoğun bir biçimde dokuma yapıldığı düşünülmektedir.[3] Yine pişmiş kilden düğme şeklindeki mühürler, ticaretin varlığına delildir. Mühür bezemelerinin bir kısmı, pişmiş kilden yapılma idollerde de görülmektedir.[2]

Yontmataş endüstrisi, çakmak taşından dilgilerin hakim olduğu bir endüstridir. Yan ve ön kazıyıcılar, testere, ok ucu, dilgi bıçak gibi aletler görülür. Sürtmetaş tekniğiyle yapılmış çok sayıda sap delikli topuzlar, çekiç baltalar, kalın namlulu, sap delikli baltalar ve yassı baltalar görülür. Bir diğer sürtmetaş buluntu da öğütme taşlarıdır. Bunlar, tahılların bu müstahkem mevkide yoğun biçimde öğütüldüğü şeklinde yorumlanmıştır.[2]

Kemik ve boynuz buluntular arasında eklem ve kaburga kemiklerinden yapılma bızlar ve iğneler gösterilmektedir. Bir kemik nazarlık ile geyik boynuzundan yapılmış çekiç, bölgedeki diğer Erken Tunç Çağı yerleşmelerindeki buluntulara benzemektedir.[2]

Kazılarda 18 mezar açılmıştır. Bunların varlığı, yerleşme içi gömüt geleneğinin varlığını göstermektedir. Gömüt tipi olarak küp mezarlar, taş sanduka mezarlar vardır. Çoğu gömüt, mekanların içinde, köşede, taban altında ortaya çıkarılmıştır. Örneğin 8 küp mezardan yedisi mekan içindedir. Tüm ölüler hocker biçiminde (ana rahmindeki gibi) gömülmüştür. Başlar batıya bakmaktadır. Gömüt armağanları olarak bırakılanlar, bireylerin üstlerinde taşıdıkları günlük eşyalar ve süs nesneleridir. Kadın ve erkek gömüt armağanları arasında bir fark yoktur. Bir kadın gömütün yer aldığı mezarda altın yüzük, bakır / bronz boyun halkası, bilezik, bakır kama, bakır balta, gömüt armağanı olarak bırakılmıştır. İki sanduka mezardan kadın gömütü olana bakır bilezik, erkek olana ise bakır balta, iğne ve bir kap konulmuştur.[2] Bazı erkek mezarlarına mızrak başları bırakıldığı da görülmektedir.[3] Tüm mezarlar Erken Tunç Çağı II. evreye tarihlenmektedir.[2]

Çanak çömlek buluntularının, Ankara / Koçumbeli ve Karaoğlan yerleşme buluntularına benzediği belirtilmektedir.[3]

Kaynakça

  1. ^ 29. Araştırma Sonuçları Toplantısı 13 Mart 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (2011) 2. Cilt, Sh.:52
  2. ^ a b c d e f g h i j k l m "TAY –- Yerleşme Dönem Ayrıntıları". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2012. 
  3. ^ a b c d "TAÇDAM". 21 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Kasım 2012. 
  4. ^ Ahlatlıbel[] Ankara Enstitüsü Vakfı

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Kuşsaray Höyüğü, Çorum İl merkezinin 15 km. kuzeydoğusunda, Düvenci Ovası'nda, Kuşsaray Köyü'nün 400 metre batısında yer alan bir höyüktür. Tepenin, 150 x 100 metrelik bölümünün surla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Yüksekliği 20-25 metredir.

Kusura Höyük, Afyon İl merkezinin 55 km. güneybatısında, Sandıklı İlçesi'nin 12 km. güneyinde, Kusura Köyü'nün hemen batısında yer alan bir höyüktür. Tepe 400 metre çapında, 14 metre yüksekliğindedir.

Salat Cami Yanı, Diyarbakır İli, Bismil İlçesi'nin yaklaşık 20 km. doğusunda, Dicle'nin bir kolu olan Salat Çayı kıyısında yer alan bir höyüktür. Höyükteki Neolitik yerleşim alanı 220 x 130 metrelik bir alana yayılmıştır. Kazı çalışmaları başlamadan önce höyükten sürekli olarak toprak alınması ve yapılaşma sonucunda tepenin büyük bir kısmı ortadan silinmişti.

Nervan Tepe Höyüğü ya da Nehirvan Höyüğü, Şırnak İl merkezinin güneyinde, Silopi İlçesi'nin 7 km. güneybatısında, Kavallı Köyü sınırları içinde yer alan bir höyüktür. Takyan Tepe Höyüğü'nden 3 km. mesafedeki höyük Şurik Deresi'nin doğu kıyısındadır. Tepe, 400 x 210 metre boyutlarında olup 16 metre yüksekliktedir.

Pağnik Öreni Höyüğü, Keban Baraj Gölü'nde su toplanmaya başlamadan önce Elazığ il merkezinin yaklaşık olarak 25 km kuzeybatısında, Ağın ilçesinin 3 km güneydoğusundaki, eski adı Pağnik olan Kaşpınar köyünde yer alan bir höyüktü. Günümüzde göl suları altında kalmıştır.

Helvacı Höyücek Höyüğü, İzmir il merkezinin kuzeybatısında, Menemen İlçesinin kuzey-kuzeybatısında, Helvacı Köyü'nün 4 km. batı-güneybatısında yer alan bir höyüktür. Çevrede Höyücek ya da Üyücek adıyla bilinmekte olup, aynı addaki yerleşmelerden ayırabilmek için bu ad verilmiştir. Bununla birlikte bazı yayınlarda Höyücek, bazı yayınlarda da Helvacı olarak geçmektedir. Aşağı Gediz Ovası'nın batı kesiminde küçük bir tepe görünümündedir. Günümüzde denizden 18 km. içerdeki yerleşmenin iskan edildiği tarihlerde Gediz Nehri'ne daha yakın ve muhtemelen deniz kenarında olduğu düşünülmektedir. Kaçak kazılar ve yol yapımıyla kısmen tahrip olmuş durumdadır.

Ahlatlı Tepecik Höyüğü, Manisa il merkezinin doğusunda, Akhisar İlçesi'nin 25 km. güneyinde, Tekelioğlu Köyü'nün 800 metre batısında yer alan bir höyüktür. Yerel adı Sığır Tarlası ya da Uzun Tarla'dır. Marmara Gölü'nün güney kıyısındaki bir burundadır. Yerleşme, Sard Vadisi'nden kuzeye, Akhisar'a doğru uzanan doğal yol üzerindedir. Bölgenin çok eski çağlardan beri su sıkıntısı yaşadığı bilinmekte, göl kurak mevsimlerde büyük ölçüde su kaybetmektedir. Marmara Gölü çevresinde prehistorik çağda "kazıklı yapılar" görülürken Antik Çağ'da kral mezarları saptanmaktadır. Bugün için bilinmeyen nedenlerle tahrip olmuş bir ilk "sulama şebekesi"ne ilişkin buluntular vardır.

Arvalya Höyük, İzmir ili Selçuk ilçesinin ve antik Efes kentinin güneybatısında, Selçuk - Kuşadası kara yolunun hemen kenarında yer alan bir höyüktür. Gülhanım ya da Gül Hanım olarak bilinen bir tarlanın güney kesiminde bulunması nedeniyle bazı kaynaklarda bu adla geçmektedir. Yerleşimin iskan edildiği dönemlerde Ege Denizi kıyısında olduğu anlaşılmaktadır. Selçuk'a yaklaşık 4 km. mesafededir. Eski adı Kenchios olan Arvalya Çağı kenarında, Küçük Menderes Deltası'na açılan bir vadidedir.

Gavurtepe Höyük, Manisa İl merkezinin güneydoğusunda, Alaşehir İlçesi'nin güneybatısında, Gediz Ovası'nda Sarıkız Çayı'nın batı yakasında yer alan bir höyüktür. Yamaçları oldukça dik ve sarp bir tepedir. Bulunduğu yer olarak, hem batı kesimindeki yerleşimlerle, hem de Hitit topraklarının batı yerleşimleriyle ulaşım sağlayabilecek konumda görünmektedir. Öte yandan Gediz Vadisi üzerinden Balıkesir ve Denizli ulaşımları üzerindedir.

Hanay Tepe Höyüğü, Çanakkale il merkezinin güneydoğusunda, Kemerdere Vadisi'nin Menderes Ovası'na açıldığı yerde, Ezine İlçesi'nin yaklaşık 20 km. kuzeyinde yer alan bir höyüktür. Bazı kaynaklarda Bozköy - Hanaytepe olarak geçmektedir.

Gelinciktepe, Malatya il merkezinin kuzeydoğusunda, Orduzu Beldesi'nin ve Arslantepe Höyüğü'nün 2 km. kuzeydoğusundaki kayalı üzerinde yer alan bir tepe üstü yerleşmedir. Kayalık yükseltinin özellikle güneybatı yamacındaki kaya oyukları yerleşme yeri olarak kullanılmıştır. Erozyonla ortaya çıkan büyük kaya blokları bu tür oyuklar ve kaya sığınakları yaratmıştır. Ayrıca savunma kolaylıkları da sağlamaktadır.

Karagöz / Demirci Höyük, Sinop il merkezinin yaklaşık olarak 13 km. güneyinde, Demirci Köyü'nün yanında yer alan bir höyüktür. Tepe, 160 x 70 metre boyutlarındadır.

Ovabayındır, Balıkesir il merkezinin yaklaşık olarak 20 km. güneydoğusunda, Kepsut'un 15 km. güneyinde, Ovabayındır Köyü'nün 1–2 km. kuzeydoğusunda yer alan bir düz yerleşmedir. Aslında yerleşmenin bulunduğu bölgenin adı Karaağaç Tarla olmasına karşın en yakın köyün adı verilmiştir. Bazı haritalarda köyün adı Bayındırköy olarak geçtiğinden bazı kaynaklarda yerleşme Bayıdırköy olarak verilmektedir. Ovabayındır, Erken Tunç Çağı'na tarihlenen düz yerleşmeden ve yakınındaki mezarlık alanından oluşmaktadır. Mezarlık alanı kaçak kazılarla büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Kumartepe, Şanlıurfa il merkezinin 1,5 km kuzeybatısında, Bozova İlçesi'nin kuzeydoğusunda, İğdeli Köyü'nün kuzeyinde yer alan bir düz yerleşmedir. Günümüzde Atatürk Baraj Gölü altında kalmıştır. Barajın yapımından önce Fırat'ın güney kıyısında, İncesu Vadisi ile Fırat Vadisi'nin birleştiği yerdeydi.

Orman Fidanlığı, Eskişehir il merkezinin 5–6 km. güneybatısında, Eskişehir Belediyesi'nin Orman Fidanlığı içinde yer alan bir düz yerleşmedir. Yerleşme Yukarı Porsuk Çayı Vadisi'ni kuzey tarafından çeviren ve Karabayırlar olarak bilinen tepelerin vadiye bakan yamacındadır. Yukarı Porsuk Vadisi'yle Eskişehir Ovası'nın birleştiği yerdedir.

Kale Doruğu Höyüğü, Samsun il merkezinin yaklaşık olarak 40 km. güneyinde, Kavak İlçesi'nin Yeni Camii Mahallesi'nde yer alan bir höyüktür. Bazı yayınlarda yerleşmeden hatalı olarak Kale Doruğu yerine Kavak olarak söz edilmektedir. Tepe, yaklaşık olarak 350 x 250 metre boyutlarında olup 25 metre yüksekliktedir. Dik yamaçlı bu tepenin üzerinde bir kale kalıntısı vardır. Kavak Ovası'na hakim durumdaki yerleşme Samsun – Havza – Amasya doğal yolu üzerinde yer alır.

Çavdarlı Höyük, Afyonkarahisar il merkezinin yaklaşık olarak 12 km. doğusunda, Çavdarlı Köyü'nün 3,6 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Tepe, 250 x 200 metre boyutlarında ve 6 metre yüksekliğindedir. Günümüzde kuzeyindeki kuyunun Erken Tunç Çağı'nda ve Roma Dönemi'nde de kullanılmış olduğu düşünülmektedir.

Karayavşan Höyüğü, Ankara il merkezinin güneybatısında, Polatlı İlçesi'nin 20 km. doğusunda, Karayavşan Köyü'nün hemen yanında yer alan bir höyüktür. Polatlı – Haymana kara yolunun hemen kuzeyindedir. Tepe, 13 metre yükseklikte orta boy bir höyüktür.

Koçumbeli Yamaç Yerleşmesi, Ankara il merkezinin güneybatısında, eski Yalıncak Köyü'nün 1,5 km kadar güneyinde, günümüzde ODTÜ arazisi içinde kalan bir yamaç yerleşmesidir. Ahlatlıbel'in 2 km kuzeyindedir. Ahlatlıbel'le aralarında bir sıra tepe vardır.

Yazır Höyük, Eskişehir il merkezinin güneydoğusunda, Günyüzü İlçesi'nin batısında, Dutlu Köyü'nün doğusunda yer alan bir höyüktür. Höyüğün bulunduğu mevkii Örenbağları olarak bilinmektedir. Yerleşme, yakından geçen Yazır Deresi'nden 20 metre yükseklikte doğal bir yükselti üzerindedir. Çanak çömlek dağılımına göre yerleşme alanı çapı 95 metrelik bir alandır. Ankara – Sivrihisar karayolunun 6 km. güneyindedir.