İçeriğe atla

Ahlaki gerçekçilik

Ahlaki gerçekçilik ya da ahlaki realizm, ahlaki cümlelerin evrenin özelliklerini nesnel (yani, öznel görüşten bağımsız) olarak ifade eden önermeler olduğunu ve bunlardan bazılarının doğruluğunun bilinebileceğini savunan görüş. etik bilişselciliğin nihilist olmayan ve her türlü gerçekçilik karşıtı ontolojik görüşü reddeden bir şekli olarak görülebilir.[1] Ahlaki önermelerin kişiye ve topluma bağlı olduğunu savunan ahlaki göreceliliği ve ahlaki cümlelerin birer önerme sayılamayacağını savunan gayribilişselciliği reddeder. Ahlaki realizmin iki ana alt kolu ahlaki doğalcılık ve ahlaki gayridoğalcılıktır.[2][3]

Kaynakça

  1. ^ "Moral Realism". Internet Encyclopedia of Philosophy. 23 Nisan 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mayıs 2020. 
  2. ^ Dancy, Jonathan (2016), "Moral realism", Routledge Encyclopedia of Philosophy, 1, Routledge, doi:10.4324/9780415249126-l059-1, ISBN 978-0-415-25069-6, 14 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 28 Mayıs 2020 
  3. ^ "Ahlak Felsefesine (Etiğe) Giriş: Neye Göre, Kime Göre?". Evrim Ağacı. 24 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2021. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Nihilizm, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan bir felsefi yaklaşımdır. Ancak bu, her türlü anlam ve değerin tamamen reddi gerektiği anlamına gelmez. Nihilizme göre, toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler insan yapımıdır ve mutlak bir gerçeklik taşımaz.

Metaetik, etik anabilim dalının etik özelliklerinin, anlatım ve bildirimlerinin, tutumlarının ve yargılarının doğasını anlamak, arayıp bulmak ve ortaya çıkarmak maksadıyla uğraşan koludur.

Bilişselcilik, etik cümlelerin birer önerme olduğunu, yani doğru veya yanlış olabildiklerini savunan meta-etik görüştür. Karşıtı olan gayribilişselcilik ahlaki cümlelerin önerme olamayacağını savunur. Bilişsellik ahlaki gerçekçiliği, etik öznelliği ve hata teorisini de kapsayan geniş bir tezdir.

Evrensel ahlakçılık, kültür, ırk, din, milliyet, cinsel yönelim ve diğer herhangi bir ayırt edici özellikten etkilenmeksizin tüm benzer kabul edilen bireyler için bir evrensel etiğin olduğunu savunan meta-etik kavramıdır.

Göreceli ahlak ya da ahlaki görecelik ya da ahlaki çoğulculuk ahlaki önermelerin farklı kültür, toplum, zaman ve kişilere göre değişebileceğini savunan meta-etik görüşüdür. Bu sebeple davranışa ahlaki standartların koyulmaması önerilmektedir. Göreceliliğe göre toplumsal düzende birden çok ahlaki norm ve ilkeler yer almaktadır. Meta-etik ahlaki görecilik, bu anlaşmazlıklarda kimsenin nesnel olarak doğru ya da yanlış olmadığını savunur.

Akılcı ahlak,akılcı etik, rasyonelist etik ya da rasyonelist ahlak, ahlaki önermelerin duygular ve deneyimlerle ele alınmayıp düşünce ve akıl yoluyla ele alınabileceğini savunan felsefi akımdır. Tarihsel olarak en etkili ahlaki rasyonalist Kant'tır. Kant'a göre, ahlaki görevler ve buna bağlı olarak ahlaki yargılar pratik akıl fikrine dayanır, bu da ahlaki gereksinimlerin pratik rasyonalitenin gereklilikleri olduğu ve ahlaki normların geçerliliğinin pratik akıl yürütme kapasitelerimiz kullanılarak gerekçelendirilebileceği anlamına gelir.

Evrimsel etik, evrim teorisinin etik veya ahlak anlayışımıza nasıl dayanabileceğini araştıran bir araştırma alanıdır. Evrim etiği ile araştırılan konular oldukça çeşitlidir. Evrim etiğinin destekçileri, tanımlayıcı etik, normatif etik ve metaetik alanlarına önemli etkileri olduğunu iddia etmişlerdir.

Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.

Ahlâki psikoloji ya da ahlâk psikolojisi hem felsefe hem de psikoloji alanlarını ortak bir zeminde inceleyen çalışma alanıdır. Tarihsel olarak, ahlaki psikoloji terimi, ahlaki gelişim çalışmasını ifade etmek için nispeten daha dar bir şekilde kullanılmıştır. Ahlaki psikoloji sonuç olarak etik, psikoloji ve zihin felsefesinin kesişimindeki çeşitli konulara daha geniş olarak değinmeye başlamıştır. Alanın bazı ana konuları ahlaki yargı, ahlaki akıl yürütme, ahlaki duyarlılık, ahlaki sorumluluk, ahlaki motivasyon, ahlaki kimlik, ahlaki eylem, ahlaki gelişim, ahlaki çeşitlilik, ahlaki temeller, ahlaki karakter, fedakarlık, psikolojik egoizm, ahlaki şans, ahlaki tahmin, ahlaki duygu, duygusal tahmin ve ahlaki anlaşmazlık olarak verilebilir.

Duygusalcılık, emotivizm, emosyonalizm, emosyonizm, etik tümcelerin önermeleri değil duygusal tutumları ifade ettiğini iddia eden meta-etik bir görüştür. Bu nedenle, halk arasında hurrah/boo teorisi olarak bilinir. 20. yüzyılda analitik felsefenin ve mantıksal pozitivizmin büyümesinden etkilenen teori, A. J. Ayer tarafından 1936 tarihli Language, Truth and Logic adlı kitabında canlı bir şekilde ifade edildi, fakat gelişimini daha çok Charles Stevenson'a borçludur.

<span class="mw-page-title-main">Olan-olması gereken sorunu</span>

Olan-olması gereken sorunu, İskoç filozof David Hume tarafından ortaya atılmıştır. Birinin olması gerekenleri olanlara veya daha doğru bir tabirle olgusal önermelere dayandırmasıdır. Hume, olgusal önermeler ile ahlaki önermeler arasında önemli bir fark olduğunu ve olgusal alandan ahlaki alana geçişin muğlak olduğunu buldu. Hume yasası veya Hume'un giyotini de denen bu yasa, ahlaki ve değerlendirici olmayan olgusal önermelerden mantıksal olarak ahlaki önermelerin çıkamayacağını söyler.

Olgu-değer ayrımı, epistemolojik bir ayrımdır:

  1. Olgusal önermeler veya olgu önermeleri gerekçeye ve fiziksel gözleme dayanır. Empirik yöntemle incelenirler.
  2. Ahlaki önermeler veya değer önermeleri etik ve estetiğin alanına girer. Aksioloji alanında incelenirler.
<span class="mw-page-title-main">Alice Crary</span>

Alice Crary, (d:1967) Amerikalı Filozof ve Graduate Fakültesi'nde Üniversite seçkini Profesördür.

Yapısalcılık ilk olarak 1960'ların sonlarında, daha sonra da 1970'ler boyunca birçok analitik filozof tarafından geliştirilen bilim felsefesindeki aktif bir araştırma alanıdır.

Ahlaki kuşkuculuk, hiç kimsenin ahlaki bilgiye sahip olmadığını iddia eden bir metaetik teoriler sınıfıdır. Birçok ahlaki şüpheci, ahlaki bilginin imkansız olduğuna dair daha güçlü, modal iddiada bulunur. Ahlaki kuşkuculuk, özellikle bilinebilir ve nesnel ahlaki gerçekler olduğu görüşünü savunan ahlaki gerçekçiliğe karşıdır.

Erik Wielenberg, doğalcı ve teistik olmayan bir ahlaki gerçekçiliğin savunucusu olan Amerikalı filozoftur. DePauw Üniversitesi'nde felsefe profesörlüğü görevini sürdürmektedir.

Ram Roy Bhaskar, eleştirel gerçekçilik (EG) olarak adlandırılan felsefi hareketin başlatıcısı olarak bilinen İngiliz bilim filozofuydu. Bhaskar, bilimin görevinin nicel yasaların keşfinden ziyade "dünyanın fenomenlerini üreten kalıcı ve sürekli aktif doğa mekanizmalarının bilgisinin üretimi" olduğunu savundu. Bu bağlamda deneysel bilimin yalnızca laboratuvarın içinde değil dışında da etki ediyorsa anlamlı olduğunu vurguladı. Mekanizmalar ve nedensel etkiler hakkındaki bu gerçekçiliği sosyal bilim felsefesine uygulamaya devam etti ve ayrıca felsefenin ve insani bilimlerin eleştirel rolünü desteklemek için bir dizi argüman geliştirdi. Bhaskar'a göre, toplum çalışmalarının bilimsel olması mümkündür ve öyle olması arzu edilir.

Stathis Psillos, bir Yunan bilim filozofudur. Yunanistan'ın Atina Üniversitesi'nde Bilim Felsefesi ve Metafizik Profesörüdür. Batı Ontario Üniversitesi Rotman Felsefe Enstitüsü üyesidir. 2013-15'te Kanada'da bulunan Batı Ontario Üniversitesi'nde Rotman, Kanada Bilim Felsefesi Araştırma Kürsüsü'nü yürütmüştür.

Larry Laudan, Amerikalı bir bilim filozofu ve epistemologdur. Pozitivizm, realizm ve rölativizm geleneklerini şiddetle eleştirdi ve popüler meydan okumalara karşı ayrıcalıklı ve ilerici bir kurum olarak bilim görüşünü savundu. Laudan'ın "araştırma gelenekleri"ne ilişkin felsefi görüşü, Imre Lakatos'un "araştırma programlarına" önemli bir alternatif olarak görülüyor.

Bilimsel gerçekçilik, bilim tarafından tanımlanan evrenin, nasıl yorumlanabileceğine bakmaksızın gerçek olduğunu savunan görüştür. Bilimsel gerçekçiliğe inanan bir kişi, bilimin evrendeki hem fiziksel hem de metafiziksel gerçekleri bulmak için kullanılabileceği yönündeki görüşleri nedeniyle, evrenin bilim tarafından tanımlandığı şekliyle doğru olduğunu kabul etmektedir.