Sosyalizm, sosyal ve ekonomik olarak toplumsal refahın, katılımcı bir demokrasiyle gerçekleşeceğini ve üretim araçlarının hakimiyetinin topluma ait olduğunu savunan, işçi sınıfının yönetime katılmalarına ağırlık veren, özel üretim yerine kamu bazlı üretimi destekleyen, telkin ve propagandalarını eğitim, tarım ve vergi reformları üzerinde yoğunlaştıran ekonomik ve siyasi bir teoridir. Siyasi yelpazede ve dünyanın çoğu ülkesinde sosyalizm, standart sol ideoloji olarak kabul edilir. Sosyalizm türleri, kaynak tahsisinde piyasaların ve planlamanın rolüne ve kuruluşlardaki yönetim yapısına göre değişir.
İdeoloji, özellikle tamamen epistemik olmayan nedenlerle bir kişi veya grup tarafından benimsenen inanç veya felsefeler kümesidir. bu durumda "pratik unsurların teorik unsurlar kadar önemli olduğu" anlamına gelir. Daha önceden genellikle ekonomik, siyasi veya dini teorilere ve politikalara uygulanan terim, Karl Marx ve Friedrich Engels'e kadar uzanan bir geleneğe sahipti. Ancak daha yakın zamanlarda yapılan kullanımlarda terim genellikle ek olarak kullanılmaktadır.
Korporatizm, toplumun tarım, emek, askeri, iş, bilim veya lonca dernekleri gibi şirket grupları tarafından ortak çıkarlar temelinde örgütlenmesini savunan kolektivist bir siyasi ideolojidir. Terim, Latince corpus veya "insan vücudu"ndan türetilmiştir.
Siyasi parti, belirli bir ülkenin seçimlerinde yarışacak adayları koordine eden bir örgütlenmedir. Bir parti üyelerinin genellikle politika konusunda benzer fikirlere sahip olması yaygındır ve partiler belirli ideolojik veya politika hedeflerini destekleyebilir.
Kapitalizm ya da diğer adlarıyla sermayecilik ve anamalcılık, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve kâr amacıyla işletilmesine dayanan ekonomik sistemdir. Kapitalizmin tanımlayıcı özellikleri arasında sermaye birikimi, rekabetçi piyasalar, fiyat sistemleri, özel mülkiyet, mülkiyet haklarının tanınması, kişisel çıkar, ekonomik özgürlük, meritokrasi, iş ahlakı, tüketici egemenliği, ekonomik verimlilik, hükûmetin sınırlı rolü, kâr güdüsü, kredi ve borcu mümkün kılan finansal bir para ve yatırım altyapısı, girişimcilik, metalaşma, gönüllü değişim, ücretli emek, mal ve hizmet üretimi, inovasyon ve ekonomik büyümeye güçlü bir vurgu yer alır. Bir piyasa ekonomisinde kararlar ve yatırımlar, servet, mülk veya sermaye ya da üretim kapasitesini yönlendirme yeteneğine sahip kişiler tarafından belirlenir. Fiyatlar, mal ve hizmetlerin dağıtımı ise büyük ölçüde mal ve hizmet pazarlarındaki rekabet tarafından şekillendirilir.
Sivil toplum, toplumun "üçüncü ayağı" olarak anlaşılabilir ve hükûmet ve iş dünyasından ayrı olarak aile ve özel alanı da içerir. Diğer yazarlar tarafından, sivil toplum, 1) vatandaşların çıkarlarını ve iradesini ilerleten sivil toplum kuruluşları ve kurumlarının toplamı veya 2) hükûmetten bağımsız olan toplumdaki bireyler ve kuruluşlar anlamında kullanılır.
Antikapitalizm ya da kapitalizm karşıtlığı, bugüne kadar genel veya özel bir isim almamışsa da, genellikle sosyalist ya da anarşist politik görüşlü insanların istediği düzen biçiminin bir parçasıdır.
Neoliberalizm veya neo-liberalizm, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra gerileme yaşayan serbest piyasa kapitalizmiyle ilişkilendirilen 19. yüzyıl fikirlerinin 20. yüzyılın sonlarında yeniden ortaya çıkması için kullanılan bir terimdir. Muhafazakar ve liberteryen örgütlerin, siyasi partilerin ve düşünce kuruluşlarının yükselişinde önemli bir faktör olan neoliberalizm, genellikle ekonomik liberalleşme politikalarıyla ilişkilendirilir. Bu politikalar arasında özelleştirme, düzenlemelerin kaldırılması, küreselleşme, serbest ticaret, para politikası, kemer sıkma politikaları ve devlet harcamalarının azaltılması gibi unsurlar yer alır. Bu politikalarla ekonomi ve toplumda özel sektörün rolünün artırılması amaçlanır. Neoliberal proje aynı zamanda kurumların tasarlanmasına odaklanmakta ve bir siyasi boyutu bulunmaktadır. Neoliberalizmin düşünce ve pratikte belirleyici özellikleri, büyük ölçüde akademik tartışmanın konusu olmuştur.
Karma ekonomi, kamu hizmetleri, güvenlik, askeriye, refah ve eğitim gibi hem özel işletmeleri hem de kamulaştırılmış devlet hizmetlerini kabul eden bir ekonomik sistemdir. Karma ekonomi aynı zamanda halkı, çevreyi veya devletin çıkarlarını korumaya yönelik bir tür düzenlemeyi de teşvik eder.
Asya İlişkileri Konferansı, 1947 yılının Mart-Nisan aylarında Yeni Delhi'de yapıldı. Kongrenin ev sahibi, daha sonra bağımsız Hindistan'ın temelini oluşturacak bölgesel hükûmetin başbakanı Jawaharlal Nehru'ydu. Konferans, Asya'daki pek çok bağımsızlık hareketi liderini bir araya getirdi. Aynı zamanda "Asya birliğini" sağlamaya yönelik ilk siyasi girişim olarak takdim edildi. Konferans, Asya ülkelerinin yöneticilerini aynı platformda bir araya getirerek, Asya Kıtası'ndaki insanların sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlarını tartışarak çözüm aramak, ülkeler ve halkalar arası ilişkilerin gelişmesini teşvik etmek ve karşılıklı anlayış ve iş birliğini geliştirmeyi amaçlıyordu.
Deng Şiaoping Teorisi veya Dengizm, Çinli lider Deng Şiaoping tarafından geliştirilen siyasi ve ekonomik ideolojiler dizisi.
Ahbap çavuş ilişkisi, iki kişinin birbirini korumaya ve/veya kollamaya dayalı, karşılıklı çıkarları gözeterek sıkı dostluk içinde olması. Diğer bir ifadeyle dostluk veya ittifaklık ilişkisini çeşitli çıkarlara göre şekillendirme durumudur.
Marksist iktisat veya Marksist iktisat okulu, politik iktisadi düşüncenin heterodoks bir okuludur. Temelleri Karl Marx'ın ekonomi politik eleştirisine kadar uzanmaktadır. Bununla birlikte, ekonomi politik eleştirmenlerinin aksine, Marksist iktisatçılar ekonomi kavramını ilk bakışta kabul etme eğilimindedir. Marksist ekonomi birkaç farklı teoriden oluşur ve bazen birbirlerine karşıt olan birden fazla düşünce okulunu içerir; birçok durumda Marksist analiz diğer ekonomik yaklaşımları tamamlamak veya desteklemek için kullanılır. Ekonomik olarak Marksist olmak için siyasi olarak Marksist olmak gerekmediğinden, iki sıfat eşanlamlı olmaktan ziyade kullanımda bir arada bulunur: Anlamsal bir alanı paylaşırken, aynı zamanda hem yananlamsal hem de düzanlamsal farklılıklara izin verir.
Müesses nizam veya kurulu düzen, sosyolojide ve siyaset biliminde bir toplumu, bir örgütü veya bir kurumu kontrol eden ve egemen sosyal grup olan elit grubu tanımlar. Güç pratiğinde "müesses nizam" genellikle kendini seçen, kapalı bir elit grubu ifade eder ve belirli kurumlarda köklü bir şekilde yerleşiktir - bu nedenle, nispeten küçük bir sosyal sınıf tüm sosyo-politik kontrolü sağlayabilir.
Gözetim kapitalizmi temelinde kar elde etmeyi amaçlayan, kişisel verilerin metalaştırılması üzerine yoğunlaşmış bir ekonomik sistemdir. Kişisel veriler işlenerek alınıp satılacak bir meta haline geldiğinden beri dünyadaki en değerli kaynaklardan biri olmuştur. Gözetim kapitalizminin konsepti, Shoshana Zuboff’un tanımlamasına göre, GoogleAdWords’un liderliğinde yükselen reklam şirketlerinin müşterileri daha net olarak hedef alabilmek için kişisel verilerin kullanımının yaratacağı imkanları görmesi ile ortaya çıkmıştır.
Laos-Türkiye ilişkileri Laos ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Diplomatik ilişkiler ilk olarak 1947'de kuruldu, ardından 1958'de büyükelçilik rütbesine yükseldi. 27 Aralık 2017 tarihinde Türkiye Laos'un başkenti Vientiane'de yerleşik bir büyükelçilik kurdu.
Siyasi ekoloji, siyasal, ekonomik ve sosyal faktörler ile çevresel sorunlar ve değişimler arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Siyasi ekoloji, çevre konularını ve fenomenlerini politikleştirerek incelediğinden, apolitik ekolojik çalışmalardan farklıdır.
Otoriter kapitalizm, veya liberal olmayan kapitalizm, otoriter bir hükümetin yanında kapitalist piyasa ekonomisinin var olduğu bir ekonomik sistemdir. Devletin ticari faaliyeti üstlendiği bir sistem olan devlet kapitalizmi ile bağlantılı ve örtüşen otoriter kapitalizm, özel mülkiyeti ve piyasa güçlerinin işleyişini muhalefetin baskılanması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve seçimlerin olmaması ya da tek bir baskın siyasi partinin bulunduğu bir seçim sistemi ile birleştirmektedir.
Topluluk kapitalizmi veya komüno-kapitalizm, bir bütün olarak topluluğun refahına ve sürdürülebilirliğine öncelik veren bir kapitalizm yaklaşımıdır. Topluluk bir metropolitan alan, bölge veya bütün bir ülke olabilir.
Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine dayalı bir ekonomik sistemdir. Genellikle kârın, serbest ticaretin, sermaye birikiminin, gönüllü mübadelenin, ücretli emeğin vb. ahlaki açıdan meşru olduğu anlamına gelir. Ortaya çıkışı, gelişimi ve yayılması kapsamlı araştırma ve tartışmaların konusudur. Tartışmalar bazen temel tarihsel verilerin başlıca sorulara nasıl dayanacağı üzerine odaklanmaktadır. Temel tartışma parametreleri arasında şunlar yer almaktır: kapitalizmin ne ölçüde doğal olduğu, ne ölçüde belirli tarihsel koşullardan kaynaklandığı; kökenlerinin kentlerde ve ticarette mi yoksa kırsal mülkiyet ilişkilerinde mi yattığı; sınıf çatışmasının rolü; devletin rolü; kapitalizmin ne ölçüde Avrupa'ya özgü bir yenilik olduğu; Avrupa emperyalizme ilişkisi; teknolojik değişimin kapitalizmin itici gücü mü yoksa yalnızca ikincil bir yan ürünü mü olduğu; ve insan toplumlarını örgütlemenin en faydalı yolu olup olmadığı mı?