
Bakır, Cu sembollü ve 29 atom sayılı bir kimyasal elementtir. Çok yüksek termal ve elektrik iletkenliği olan yumuşak, dövülebilir ve sünek bir metaldir. Yeni açığa çıkmış saf bakır yüzeyi pembemsi-turuncu renklidir. Bakır, ısı ve elektrik iletkeni olarak yapı malzemelerinde, çeşitli metal alaşımların bileşiminde, som gümüş gibi kuyumculukta, kupronikel denizcilik donanımı ve madenî para yapımında ve konstantan yük ölçerlerde ve sıcaklık ölçen termokupllarda kullanılır.

Zehir, ağı veya sem, hücrelere ve yaşayan dokulara kimyasal, biyokimyasal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü maddeye verilen isimdir. Zehrin en tipik özelliği bu zararlı etkisini en küçük dozlarda bile göstermesidir.

Nikel, atom numarası 28 olan ve simgesi Ni olan kimyasal bir elementtir.

Arsenik sembolü As atom numarası 33 olan elementtir. Arsenik, çoğu mineralde, genellikle kükürt ve metallerle bir arada veya saf bir element kristali olarak bulunur. Arsenik bir metaloiddir. Çeşitli allotroplara sahiptir, ancak yalnızca metalik bir görünüme sahip gri form endüstri için önemlidir.

Antimon, sembolü Sb (Latince: stibiumʼdan) ve atom numarası 51 olan kimyasal elementtir. Parlak gri bir metaloid, doğada esas olarak bir kükürt minerali olan stibnit (Sb2S3) olarak bulunur. Antimon bileşikleri eski zamanlardan beri bilinmektedir ve genellikle ilaç ve kozmetik olarak kullanılmak üzere toz haline getirilmiştir. Metalik antimon da biliniyordu, ancak keşfinde yanlış olarak kurşun olarak tanımlandı. Batıda metalin bilinen en eski açıklaması 1540 yılında Vannoccio Biringuccio tarafından yazılmıştır.

Simya veya alşimi hem doğanın ilkel yollarla araştırılmasına hem de erken dönem bir ruhani felsefe disiplinine işaret eden bir terimdir. Simya; kimya, metalurji, fizik, tıp, astroloji, semiotik, mistisizm, spiritüalizm ve sanatı bünyesinde barındırır.

Felsefe taşı, Simya ilmine göre dokunduğu her nesneyi altına dönüştüreceğine inanılan taştır. Kimya bilimine göre herhangi bir maddeyi altına dönüştürmek mümkün değildir. Zira altın bir bileşik değil bir elementtir. Bu taşı elde edebilmek için birçok formül ve deneme yapılmıştır. Bu çalışmalar altın elde etmekte başarısız olmuşlardır ama bu çalışmalar modern kimyanın temellerinin atılmasına vesile olmuştur.

Zünnûn-ı Mısrî veya Zû'n-Nûn el-Mısrî, tasavvuf felsefesinin kurucuları arasında gösterilen Mısırlı Arap düşünürdür. Tam ismi ise Zünnûn Ebû'l Faid Savban ibn İbrâhim el-Mısrî olarak bilinir.

Simyasal simgeler, aslında simyanın bir parçası olarak tasarlandı ve 18. yüzyıla kadar bazı elementleri ve bazı bileşikleri göstermek için kullanıldı.

Paris yeşili inorganik bir bileşiktir. Yeşil pigment olarak Schweinfurt yeşili, zümrüt yeşili veya Viyana yeşili olarak da bilinir. Toksisitesine rağmen, bir rodentisit ve böcek ilacı, ve ayrıca bir pigment olarak kullanılan, oldukça toksik bir zümrüt yeşili kristal tozdur. Havai fişeklerde mavi renklendirici olarak da kullanılır. Paris yeşili renginin, çok ince öğütüldüğünde soluk mavi bir yeşille, kaba öğütüldüğünde daha derin bir yeşile kadar değiştiği söylenir.

Zehirin tarihi, MÖ 4500'den günümüze kadar uzanır. İnsanlık tarihi boyunca zehirler en yaygın olanları silahlar, antiveninler ve ilaçlar olmak üzere birçok amaç için kullanılmış, toksikoloji ve teknoloji gibi birçok bilim dalında gelişmelere yol açmıştır.

Kimya tarihi, antik çağdan günümüze kadar uzanan zaman aralığında kimya biliminin ortaya çıkışı ve gelişimini konu alır. MÖ 1000 yılına gelindiğinde antik uygarlıklar ileride kimyanın çeşitli dallarının temelini oluşturacak teknolojileri kullanmaktaydı. Ateşin keşfi, cevherlerden metal elde edilmesi, çömlek ve sır yapımı, bira ve şarabın fermantasyon ile elde edilmesi, ilaç ve parfüm yapmak için bitkilerden kimyasalların özütlenmesi, yağın sabuna dönüştürülmesi, cam imâli ve bronz gibi çeşitli alaşımların üretimi bu teknolojiler arasında sayılabilir.
Orta Çağ İslam dünyasında simya ve kimya, Ortaçağ döneminde Müslüman simyacı ve kimyacı bilim insanları tarafından yapılan geleneksel simya ve ilk kimya çalışmalarını tanımlamaktadır. Simya kelimesinin Arapça كيمياء (kīmiyā) kelimesinden türetildiği, bunun da bir Antik Mısır kelimesi olan kemi sözcüğüne dayandığı tahmin edilmektedir. İslami simya çalışmaları etkisini Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından göstermeye başlar. Eserlerin ve çalışmaların iyi belgelenmiş olması sebebiyle İslami simya hakkında daha fazla bilgi bulunmaktadır.

Bir simyacı, simya sanatında usta bir kişidir. Batı simyası Yunan-Roma Mısır'ı, Orta Çağ boyunca İslam dünyası ve ardından 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Avrupa'da gelişmiştir. Hint simyacıları ve Çin simyacıları sanatın Doğu çeşitlerine katkıda bulunmuşlardır. Simya, günümüzde hala az sayıda kişi tarafından ilgi duyulan bir alan olup simyacı karakterler son dönem kurgusal eserlerde ve video oyunlarında halen yer almaktadır.

Eugène Léon Canseliet, Fransız yazar ve simyacıdır. Fulcanelli olarak bilinen gizemli simyacının öğrencisiydi. Ustasının kitaplarına önsöz yazmıştı.

Meryem veya Yahudi Meryem, aynı zamanda Kâhin Meryem ya da Kıptî Meryem Yunan simya geleneği temsilcileri ve Panopolisli Zosimos'un çalışmalarıyla tanınan erken dönem simyacılardan biridir. Zosimos'un aktardıkları kapsamında İskenderiye'de milattan önce birinci ve üçüncü yüzyıllar arasında yaşamıştır. Birinci yüzyıldan daha erkene dayanmayan çalışmaları nedeniyle French, Taylor ve Lippman tarafından ilk simya yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Panopolisli Zosimos MS 3. yüzyılın sonu ve 4. yüzyılın başında yaşamış bir Greko-Mısırlı simyacı ve Gnostik mistiktir. Panopolis'te doğmuş ve yaklaşık 300 yılında ölmüştür. Simya üzerine bilinen en eski kitapları yazmıştır. Bu kitaplara Yunanca "elle yapılan şeyler" anlamına gelen "Cheirokmeta" adını vermiştir. Bu eserin parçaları orijinal Yunanca dilinde ve Süryanice ya da Arapça çevirileriyle günümüze ulaşmıştır. Muhtemelen MS 7. veya 8. yüzyılda Konstantinopolis'te bir araya getirilmiş olan ve kopyaları Venedik ile Paris'teki el yazmalarında bulunan bir simya yazıları derlemesinde temsil edilen yaklaşık 40 yazardan biridir. İskenderiyeli Stephen da bir diğeridir.
Psikoloji ve Simya, C. G. Jung'un Toplu Eserleri'nin 12.cildidir, Carl Jung'un simya, Hıristiyan dogması ve psikolojik sembolizm arasındaki analojileri incelemesidir.
Testamentum Morieni, Morienus veya olarak da bilinen Liber de kompozisyon, yanlışlıkla Emevi prensi Halid ibn Yezid'e atfedilen simya üzerine bir çalışmadır.
Simya çalışmaları sayesinde daha sonra belirli kimyasal bileşikler veya bileşik karışımları olarak sınıflandırılan birçok kimyasal madde üretilmiştir.