Adolf Hitler (Almanca telaffuz: [ˈadɔlf ˈhɪtlɐ],
Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Kelime kökeni Yunan mitolojisinde bir kahraman olan Narkissos'dan gelir. Narkissos adını narkoza ve bir çiçek familyası olan nergisgillere de vermiştir. Narsisizmin ileri boyutlarda olmasına tıpta narsisistik kişilik bozukluğu adı verilmektedir. Sigmund Freud narsisizmi "dış dünyadan soyutlanan libidonun egoya (ben) yönlendirilmesi" şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.
Psikiyatri ya da ruh hekimliği, ruhsal durumların teşhisi, korunması ve tedavisine adanmış tıbbi uzmanlık alanıdır. Bunlar ruh hali, davranış, bilişsellik ve algılarla ilgili çeşitli konuları içerir.
Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.
Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, uyuşma veya kötü bir şeyin olacağı hissiyle karakterize; aniden gelen yoğun korku dönemidir. Semptomların şiddeti dakikalar içinde yükselmektedir. Genellikle bir atak yaklaşık 30 dakika sürer, ancak bu süre saniyeler ila saatler arasında değişebilir. Atak sırasında kontrolünü kaybetme korkusu ve göğüs ağrısı da görülebilir. Panik ataklar kişiye fiziksel olarak herhangi bir zarar vermez.
Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.
Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).
Delilik veya çılgınlık, ortak değerlere ve davranma şekillerine sahip olan bir toplumun normlarına riayet etmeyen sapkın bireyi tanımlayan damgalıyıcı bir kategoridir. Bu nedenle, delilik, tıbbî anlamdan çok bir toplumsal kimlik olduğu düşünülür. Delilik, tarih boyunca toplumsal kontrol mekanizmasının alanına girmiştir. Deliliğe yönelik yaygın müdahale biçimi, onun kontrol altına alınması gerektiği zemininin teşkil ettiği inanç üzerine kuruludur. İktidar kurumları, Orta Çağ'dan 19. yüzyıla kadar hiç ayrım yapılmadan cüzzamlılar, sakatlar, çalışamayan veya çalışmak istemeyen kimseler, eşcinseller ve akıl hastaları, toplumsal düzeni bozdukları için sıklıkla şehirlerden uzak adalara gönderilmişlerdir.
Nörolojik bozukluk, sinir sisteminde meydana gelen herhangi bir bozukluktur. Beyin, omurilik ya da diğer sinirlerde görülen yapısal, biyokimyasal ya da elektriksel anormallikler belirtilere dahildir. Bu belirtilerden bazıları felç, kas zayıflığı, zayıf motor koordinasyonu, hissiyat kaybı, nöbetler, konfüzyon, ağrı ve şuur değişikliğidir.
Ruhsal bozukluk, akıl hastalığı ya da mental bozukluk, sıkıntı, bilişsel işlevlerin bozulması, atipik davranış ve/veya maladaptif davranış ile tanımlanan akıl sağlığı durumlarından birini ifade eder. Mental bozuklukların tanım, değerlendirme ve sınıflandırmaları farklılık gösterebilir; bununla birlikte, Hastalıkların ve Sağlıkla İlgili Sorunların Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması (ICD) ve Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabında yer alan kriterler konunun uzmanları tarafından yaygın biçimde kabul görmektedir. Bu çerçevede tanı kategorileri duygudurum veya duygulanım bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygusal ve davranışsal bozukluklar, obsesif kompulsif bozukluk, psikopatik bozukluklar, kaygı bozuklukları, psikotik bozukluklar, sanrısal bozukluk, yeme bozuklukları ve kişilik bozukluklarını içerebilir.
Antisosyal kişilik bozukluğu veya diğer adıyla sosyopati, psikopati ile alakalı bir psikolojik bozukluktur (düzensizliktir). Bir sosyopatı bir psikopattan ayıran özellik, patolojidir, yani semptom farklılığıdır. Psikopati, sosyopatiye göre daha ağır bir bozukluk olup, sosyopatide görülen semptomlara ek olarak, özellikle ahlaka aykırı davranışlar ihtiva eder. Sosyopatiye sosyal çevrenin sebep olduğu düşünülmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğuna (ASKB) sahip olan insanlar, halk arasında yaygın olarak “sosyopat” olarak adlandırılırlar. ASKB, bir kişilik bozukluğudur; bir akıl hastalığı değildir.
Histeri veya isteri, psişik ve motor bozukluklar, özellikle duygusal reaksiyonlarda taşkınlık, ani sinirlenme, hareket bozuklukları, geçici kişilik değişimi ve günlük hafıza kaybı gibi çeşitli sistemlere ait psikosomatik şikayetlerle belirgin psikonevrotik bozukluk. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında aşırı hayal gücü veya korkuları ifade eden nevrotik zihinsel bir hastalığı tanımlar. Histeri, hastalarda ani, sinirsel, nevrotik bir hastalık olarak bilinir. Histerik hasta, kendindeki ruh sağlığının bozukluğundan habersizdir.
Engelli, yaralanma ya da fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişidir. Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar sonucu ortaya çıkabilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırması'na göre engelli olma hâli için yeti yitimi terimi kullanılır. Engelliler; vücudun duyusal, işlevsel, zihinsel ve ruhsal farklılıkları öne sürülerek; toplumsal veya yönetimsel tutum ve tercihler sonucu, yaşamın birçok alanında kısıtlama ve engellerle karşılaşabilirler. Birçok toplumlarda en yaygın ayrımcılık türlerinden biridir.
Mikrosefali, baş çevresinin yaş ve cinsiyete göre ortalamanın altındaki iki standard sapmadan daha küçük olduğu nörogelişimsel bir bozukluktur.
Theodor Gilbert Morell, Alman doktor. Adolf Hitler'in özel doktoru.
Ruh ve sinir hastalıkları hastanesi ya da akıl hastanesi, ruhsal veya akıl rahatsızlıkları olan insanların tedavisi için açılan hastanelerdir. Kimi hastaneler kısa süreli tedavi hizmeti sunarken kimileri psikiyatrik rahatsızlıkların sürekli izlenmesine olanak sağlayan araçlarla donatılmıştır. Hastaların kabulü gerekli onay alındıktan sonra gerçekleştirilmekte, kendilerine ya da çevreye zarar verme potansiyeli taşıyan vakalarda ise bu koşul aranmamaktadır.
Akvaryum hastalıkları, akvaryum balıklarında görülen çeşitli rahatsızlık ve vücutlarındaki çeşitli fonksiyon bozukluklarıdır. Bir hastalığa yaş, DNA, hatalı besleme, çevre, bakteri veya virüslere bağlı enfeksiyonlar neden olabilir. Hastalıkların teşhis ve tedavisi bazı durumlarda çok zor olabilir. Teşhis için en önemli araç iyi bir gözlemdir.
Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.
Ruh sağlığı, psikolojik iyi hal veya zihinsel bir bozukluğun olmadığı düzeyi açıklar. Tatmin edici düzeyde duygusal ve davranışsal işlevlerini sürdürebilen bir kişinin durumudur. Pozitif psikoloji ve Bütünsellik bakış açılarından, ruhsal sağlık, bir bireyin yaşamdan tat alabilmesi ve yaşam aktiviteleri ile psikolojik dayanıklılık kazanabilmeye yönelik çabaları arasında denge kurmasını içerebilir.
Adolf Hitler'in sağlığı uzun zamandır popüler tartışmalara konu olmuştur. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı inceleme altına alınmıştır.