Adnan Çolak
Adnan Çolak | |
---|---|
Diğer ad(lar)ı | "Artvin Canavarı", "Baltacı" |
Doğum | 5 Eylül 1967 Artvin, Türkiye |
Ceza | 6 kere idam cezası, 112 yıl hapis |
Kurbanların sayısı | 11 (ölü), 1 (yaralı) |
Cinayetlerin süresi | 16 Ekim 1992-1995 |
Cinayetlerin yer(ler)i | Artvin |
Cinayet yöntemi | Balta ile sert darbeler ve tecavüz |
Tutuklama tarihi | 1995 |
Adnan Çolak (d. 1967, Artvin), 1992-1995 yılları arasında Artvin'de işlediği cinayetlerle Artvin Canavarı olarak adını duyuran Türk seri katil ve tecavüzcüdür. Üç yıla yakın sürede 68 ile 95 yaşlarındaki altısı kadın toplam 11 kişiyi öldürmüş ve kadınlara öldürmeden önce tecavüz etmiştir.[1] Kurbanlarından ikisi tecavüzüne uğramış ancak ağır yara alarak kurtulmuştur. Yaralı kurtulan ikinci kurban yakalanmasını sağlamıştır. Rahşan Affı ile 2005 yılında serbest kalmıştır.
Cinayetler
16 Ekim 1992 akşamı 15 yaşındaki kızlarıyla Artvin'in Seyitler köyünde yaşayan Hüseyin ve Asiye Korkmaz çifti öldürüldü. Anne ve baba aldıkları balta darbeleriyle öldürülmüştü. Kızları ise defalarca tecavüze uğradıktan sonra öldürülmüştü.[2] Bir yıl sonra ilk cinayetin işlendiği köye birkaç kilometre uzaklıktaki Soğanlı köyünde Ziver Bildirici ve gelini Hayriye Bildirici sabah saatlerinde evlerinde ölü olarak bulundu. Adam, kafasına aldığı keser darbesiyle öldürülmüştü. Kadın ise tecavüz edildikten sonra aynı şekilde öldürülmüştü.[2] Bölge halkı olayın aynı kişi tarafından yapıldığı düşünüyordu ve katili "Baltacı" adıyla anıyordu. İkinci cinayetten üç ay sonra Şavşat'a bağlı Köprükaya köyünde yaşayan altmış yaşındaki Ahmet ve Abuhayat Gümüş aynı şekilde öldürülmüş halde bulundular. Ancak bu olayda diğerlerinden farklı olarak katil evi altüst etmişti.[2] Dört ay sonra Salkımlı köyünde yalnız yaşayan 62 yaşındaki Hediye Sancaktaroğlu ahırda iş yaparken saldırıya uğradı. Kafasından ağır yara almış ve tecavüze uğramıştı. Saldırgan, kurbanın öldüğünü düşünüp olay yerinden ayrıldı. Ancak yaşlı kadın kurtuldu.[2] Bu olaydan dört ay sonra bu kez Ardanuç'un Gümüşhane köyünde yaşayan altmış yaşındaki Osman ve Kevser Aksoy çifti öldürüldükten sonra evleri yakıldı. Dört ay sonra yetmiş yaşlarındaki Ahmet ve Ayşe Bayram çifti ve kısa bir süre sonra da yetmiş yaşındaki Hacer Kars öldürüldü. Katilin hiçbir izine rastlanamadı.[2]
İşlediği son suç ve yakalanışı
Artvin merkeze birkaç kilometre uzaklıktaki Salkımlı köyünde oturan 58 yaşındaki Hediye İpek boğazı tülbentle sıkılıp bayıltıldıktan sonra tecavüze uğradı. Saldırgan, kadını öldü sanıp bırakmıştı. Kadın, komşularından yardım istedikten sonra hastaneye kaldırıldı. Kurban, kendisine saldıran kişiyi tanıyordu. Saldırgan, komşusu Adnan Çolak'tı ve eşkâlini en ince ayrıntısına kadar polise verdi. Polis aynı gün saldırganı yakaladı. Adnan Çolak evliydi ve üç tane de çocuğu bulunuyordu. Çolak'ın evinde gece yarısına doğru arama başlatıldı. Evde, üçüncü kurbanın evinden alınmış telefon ve son olayda giyindiği giysiler bulundu.[2]
Artvin Ağır Ceza Mahkemesinde katilin yargılanmasına başlandı. Mahkemede neden yaşlı insanları öldürdüğü soruldu? Çolak: "Yaşlı insanları öldürüyorsam da bunlar zaten zamanlarını doldurmuşlar. Onlar bizim yerimize fazladan yaşıyorlar. Belki de bizim kısmetimizi yiyorlar. Hem kendimi tatmin ediyordum, hem de onları öldürerek toplumu rahatlatıyordum..." ifadelerini kullandı. Duruşmada ilk cinayetini anlatırken soğukkanlıydı.
"Çobanlık yaptığım günlerde Korkmaz ailesinin evini gözlüyordum. Olay gecesi, etrafta kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra evin üzerine ve bacaya taş atmaya başladım. Gayem dışarı çıkmalarını sağlamaktı. Bu sırada çatı boşluğunda bulunan çaputlar gözüme çarptı. Onları ateşe verip evden dışarı çıkmalarını sağladım."
"Köyde yalnız yaşadığını bildiğim Hediye İpek'in evine gittiğimde de gayem öldürüp sonra da ırzına geçmekti. Kadının evde yalnız olduğuna emin olduktan sonra harekete geçtim. Boğuşma sırasında 'Seni tanıdım,' diye bağırdı. Ama sesimi çıkarmadım. Saçlarıma, hayalarıma dalmak istedi. Ama engel olamadı. Atletimdeki küçük kan lekesinin bu sırada bulaştığını sanıyorum. Çünkü kadının ağzından kan geldiğini gördüm. Kan gelince öleceğini düşündüm."
Çolak, yaşlı kadınlara tecavüz etmesini yedi-sekiz yaşlarındayken anne ve babasının cinsel ilişkiye girmelerine tanık olmasına bağlıyordu.[2]
Mahkeme heyeti güvenlik nedeniyle davayı Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermeye karar verdi. Çolak'ın savunma avukatı Yakup Yürektürk,[1] evde bulunan telefon dışında cinayetleri kanıtlanabileceği suç aletlerinin bulunamadığını öne sürdü. Ancak önemli bir ayrıntı bulunuyordu. Zanlı, ikinci cinayeti işlediği evden aldığı telefon hattına ait 2952 numarasını silmeyi unutmuştu. Eve telefonun nasıl geldiği konusunda ise zanlının eşi Suzan Çolak'ın ifadesi alındı:
"Evimizde telefon hattı yoktur. Eşim, beyaz telefon makinesini bundan altı ay önce Ramazan ayından önce eve getirdi. Artvin'den satın aldığını söyledi. Ama neden satın aldığını söylemedi."[2]
Çolak, yargılama sırasında cinayet işlemesine neden olarak 11 yaşına kadar anne ve babasıyla aynı yatakta uyumasını gösterdi. Çocukken amcasının oğlunun tecavüzüne uğramıştı ve menenjit geçirmişti. İçki içtiğinde kendisine hakim olamıyordu.[2]
Çolak, savcılığa, mahkeme heyetine defalarca mektup yazdı. Yargılanmayı beklerken Artvin Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazdığı mektup tam yedi sayfaydı ve adı, 'İhtiras dilekçesi'ydi. Temmuz 1995 tarihli bu mektubunda suçsuz olduğunu, iftira atıldığını ve cinayetleri kendisinin işlemediğini söyledi.[1] Bu mektuptan üç gün sonra kaleme aldığı mektupta suçunu itiraf ediyor; ancak cinayetler sırasında yanında iki arkadaşının bulunduğunu öne sürüyordu. Savcılığın yaptığı araştırma sonunda suç ortağı olmakla suçlananlardan birinin söz konusu tarihlerde askerde olduğu ortaya çıktı. Adnan Çolak'ın cinayetlerinde nasıl parmak izi bırakmadığı da bu mektupta anlaşıldı.: "Yaptığımız olaylarda siyah deri eldiven kullanıyordum."[2]
Yargılamanın bitişi
Yargılama beş yıl sürdü.[1] Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 25 yaşında cinayet işlemeye başlayan Adnan Çolak'ı tanıklar, teşhisler ve deliller ışığında altı kez idam, ikişer kere yirmi yıllık ağır hapis cezasına çarptırdı.[1]
Af yasası ve tahliye
Medyanın "Rahşan affı" olarak adlandırdığı Şartlı Salıverme Yasası kapsamında 28 Mayıs 2005 tarihinde serbest bırakıldı.[3]
Hakkında yazılan kitap
- Çoruh Seni Lanetliyor - Orhan Yıldırım[3]
Kaynakça
- ^ a b c d e ""Artvin Canavarı"na idam verildi". ntvmsnbc. 23 Haziran 2000. 6 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2012.
- ^ a b c d e f g h i j "Artvin canavarı korku saldı". Radikal. 18 Ocak 2003. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2012.
- ^ a b "ARTVİN CANAVARI İÇİN KİTAP YAZILDI". aktifhaber.com. 26 Mayıs 2012. 25 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mayıs 2012.