İçeriğe atla

Adli kontrol

Adlî kontrol, ceza yargılamasında şüpheli veya sanığın tutuklanarak cezaevine konması yerine, yurt dışına çıkma yasağı gibi belirli tedbirlerle adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasıdır.

Türkiye'de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. maddesine göre adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:[1]

  • Yurt dışına çıkamamak.
  • Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
  • Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
  • Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
  • Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
  • Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
  • Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
  • Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  • Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
  • Konutunu terk etmemek.
  • Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
  • Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ "Ceza Muhakemesi Kanunu" (PDF). Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı. 5 Eylül 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2017. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Avukat</span>

Avukat, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajı yapmış, avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatın eş anlamlıları aklavcı ve vekil sözcükleridir. Eski kullanımda muhami denirdi. Avukatların faaliyette bulunması için baroya kaydolmaları zorunludur. Genellikle çalıştıkları şehirde bulunan baroya kayıtlı olarak faaliyet gösterirler. Avukat, uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte kişileri temsil eder. Avukat sadece iş ve dava takibi yapmaz, aynı zamanda hukuki konularda hukuk danışmanı, zabıt kâtibi, hakemlik, arabuluculuk, mübaşir, arzuhâlci, halk noteri görevlerini de yerine getirebilir.

CIF, uluslararası ticaretle ilgili bir terimdir. Sözcük karşılıkları mal bedeli, sigorta ve navlun anlamındadır. Bu tip ticarette satıcı, CFR teriminde olan yükümlülükleri aynen üstlenmekte, ancak bunlara ek olarak taşıma sırasında malların kayıp ve hasar riskine karşı deniz sigortası sağlama yükümlülüğünü de almaktadır. Burada sigorta sözleşmesini akdetmek ve sigorta primini ödemek, satıcıya düşmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hâkimler ve Savcılar Kurulu</span> Türkiyedeki hâkimlerin ve savcıların özlük işlerini yürüten ve bunlarla ilgili itirazları inceleyen bir üst mahkeme

Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Türkiye'deki hâkimlerin ve savcıların özlük işlerini yürüten ve bunlarla ilgili itirazları inceleyen bir idari birimdir. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yargılama yetkisi bulunmadığından mahkeme statüsünde değildir.

<span class="mw-page-title-main">Hâkim (hukuk)</span> mahkemede duruşmalara bakan ve kararı açıklayan yetkili kişiye verilen isim

Hâkim veya yargıç, adaleti sağlamak üzere bağlı bulunduğu topluluğun hukuk kural ve prensiplerine dayanarak bağımsız ve tarafsız olarak karar veren kimsedir. Bazı hukuk sistemleri tek hâkimli, bazı sistemler ise hâkimler heyetinden oluşan yargılama biçimlerini benimsemiştir. Hâkimler ceza, hukuk, idare veya askeri mahkemelerde görev yapabilirler. Yaptıkları görevden ötürü toplum içerisinde saygınlık sahibi, alanında uzman ve güvenilir kişilerden seçilmeleri gerekir.

Ceza Muhakemesi Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 Aralık 2004'te kabul edilen ve 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5271 sayılı kanundur. 4 Nisan 1929 tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nu yürürlükten kaldırdı.

<span class="mw-page-title-main">Savcı</span> İddia makamı olarak adalete hizmet eden kişi

Savcı, ceza yargılamasında iddia makamı olarak adalete hizmet eden kişidir. Savcılık ceza muhakemesinde iddia görevini yaparak devlet adına ceza davası açan makamdır. Bu makamdaki yetkiliye savcı adı verilmiştir. Özetle savcı, suç haberinin kendisine ulaşmasıyla birlikte devlet adına araştırma ve soruşturma faaliyetinde bulunmak, kamu davasının açılmasını gerektiren şartlar oluştuğunda dava açmak ve yürütmek, mahkemelerin verdiği kararları yerine getirmek ve kanunla kendisine verilen diğer görevleri yapmak durumunda olan ve yargı organı içinde yer alan kamu görevlisi olarak tanımlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Gözaltı</span> suç şüphesi üzerine yakalanan kişinin kollukça belirli bir süre alıkonulması işlemi

Gözaltı, suç şüphesi üzerine yakalanan kişinin, suçu işlediğine ilişkin emarelerin varlığı halinde, Cumhuriyet Savcısının kararıyla, soruşturmanın tamamlanması amacıyla, soruşturmanın yürütülmesi açısından zorunlu olması halinde kolluk tarafından belirli bir süre alıkonulması işlemidir.

Akreditif, finansal bir kurum tarafından, ismi geçen lehtara, belirtilen belgeleri ibraz etmesi karşılığında, gene belirtilen miktardaki ödemenin yapılması için düzenlenmiş bir belgedir. Aynı zamanda şartlı bir banka kredisidir. Uluslararası ticarette, vesikalı kredi, kredi mektubu, vesikalı kredi mektubu, ticari kredi mektubu gibi çeşitli deyimlerle anılan akreditif, mal bedellerinin ödenmesi konusunda geliştirilmiş özel bir finansman tekniğidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Türkiye'deki çocuk mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

Türkiye'deki çocuk ağır ceza mahkemeleri, Türkiye'de adli yargı kolunun içinde yer alan ceza mahkemelerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki kolluk kuvvetleri</span> Türkiye Cumhuriyetinin asayişten sorumlu birimlerinin genel ismi

Türkiye'deki kolluk kuvvetleri, Türkiye'deki kolluk kuvvetleri veya aynı anlamı taşıyan kolluk kuruluşlarının sınıflandırılması ve türlerine göre ayrımıdır. Türkiye'deki kolluk kuvvetlerinin çoğu Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

Medeni usûl hukuku, özel hukuk yargılama usulünü konu alan hukuk dalıdır. Çekişmeli ve çekişmesiz yargı şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Çekişmeli yargının konusu davadır. Çekişmesiz yargı ise genel anlamda taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan, kişinin daha çok malvarlığı ve şahısvarlığına etki eden işleri konu edinen bir yargılama türüdür.

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

Türkiye'deki vergi daireleri, mükellefi tespit eden, vergi tarh eden, tahakkuk ettiren ve tahsil eden dairelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'deki sulh ceza hakimlikleri</span>

Türk hukuk sisteminde ilk derece karar organı.

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

<span class="mw-page-title-main">Tutuklama</span> genellikle bir suç işlediğinden veya planladığından şüphelenildiği için bir kişinin özgürlüğünün yargılama süresince yasal olarak belirlenen süre boyunca kısıtlanmasına yönelik tedbir kararı

Tutuklama, genellikle bir kişinin bir suç işlediğinden şüphelenildiği zaman veya gözaltına alındıktan sonra yasal koruma ve kontrol için yapılan, kişinin seyahat özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik bir koruma tedbiridir. Tutuklama, yargılamaya ilişkin nihai bir hüküm değildir. Bu nedenle, tutuklanan kişi sonrasında daha fazla sorgulanabilir ve/veya suçlanabilir, bulgular kişinin lehine ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilir veyahut suçu işlemediği sübut bulmuşsa beraat edebilir.

Hukuki şekilcilik ya da hukuki formalizm, hakimlerin yargılama sürecinde nasıl karar vermesi gerektiğini açıklayan teorilerden biri. Hukuki gerçekçilikten farklı olarak, hukuki şekilcilik, hukuki işlemlerin yasalarca öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılması, hakların yasalarda belirlenen zaman aralıklarında kullanılması ve sonuçlarının kategorik ilkelerle belirlendiği sistemdir. Yapılmak istenen işlemin birtakım şekil şartlarına bağlı olarak yapılabilmesini, böylece işlemin yapılmasını güçleştirmeyi amaçlar. Böylece bu işlemi yapmak isteyenler, öncesinde bu işlemi yapmak isteyip istemediklerini değerlendirerek daha isabetli kararlar alabilecektir.

Nur Başar Centel Türk hukukçu, akademisyen.