İçeriğe atla

Adcılık

Adcılık veya nominalizm; kavramların, sözcüklerin, tanımların, tasarımların, hatta konuşulan dillerin yani tümellerin gerçek ya da nesnel hiçbir varlığının veya anlamının bulunmadığını öne süren felsefe anlayışı.[1]

Bu anlayışa göre, yukarıda sözü geçen, kullandığımız tüm bu sınıflandırıcı semboller insanların onlara yüklediği anlamlar doğrultusunda varlık ve değer kazanır. Başka bir deyişle tümellerin gerçek olmadığını birer addan ibaret olduklarını öne süren adcılık akımı, gerçekçilik karşıtı felsefe akımıdır. Adcılığa göre tümeller seslerden ibarettir ve bu sesler düşünceleri adlandırmak için kullanılır, onların gerçeklikleri yoktur. Tümellerin yalnızca birer imge ya da simge olarak anlaşılması mümkündür, dolayısıyla da onlara bir gerçeklik atfedilemez.

Kelime kökeni

Latincede "ad" kelimesinin karşılığı olan "nomen" sözcüğünden türetilmiştir ve "nominalizm" kavramına denk düşer.

Tarihsel gelişimi

Adcılık anlayışı Antik Çağ felsefesinde Sofistler ile Antisthenes tarafından temellerinin atıldığı, sonrasında Stoacıların ve nihayet son dönem Orta Çağ düşünürlerinin geliştirdiği bir anlayış olmakla birlikte, 17. ve 18. yüzyıl İngiliz Deneycileri Locke, Berkeley ve Hume ile bazı 20. yüzyıl mantıkçı olgucularının da oldukça ilgilendiği bir öğretidir.

Tümel-tikel tartışması

Adcılık anlayışı kapsamında özellikle Orta Çağ'da en çok tartışılan konuların başında "Tümeller Tartışması", bu tartışmaya damgasını vuran filozofların başında ise Petrus Abelardus gelir. Nitekim Abelardus, asıl tartışmayı başlatan kişi olarak anılmaktadır. Hocaları Champeauxlu Guillaume ile Compiègneli Roscelinus'un tümeller hakkındaki görüşlerini reddederek bu konuda kendine özgü bir anlayış ortaya koymuş, kavramcılık teorisini ortaya atmıştır. Abelardus'tan sonra tümeller sorununa eğilen filozofların en önemlileri ise "Nesneleri gerekmedikçe çoğaltmayınız" sözüyle varlıkbilgisel tutumluluk ilkesini geliştiren Ockhamlı William, tümellerin gerçek dünyadaki şeylerin özelliklerine atıfta bulunan isimler dışında hiç var olmadıklarını savunan John Duns Scotus ve İngiliz filozof Thomas Hobbes sayılabilir.[2]

Adcılığa göre gerçek olan bu dünyadaki tikel varlıklardır. Adların ya da kavramların nesnelerle ilişkileri nedensiz ve rastlantısaldır. Bu şekilde söz konusu tartışmaların ve felsefi eğiliminin günümüzdeki dilbilimsel ve felsefi tartışmalara uzandığı söylenebilir. Bu düşünce ilk olarak Orta Çağ döneminde şekillenmiştir ve din tartışmalarında önemli bir yeri vardır. Nitekim adcılığın tümeller üzerine kurulu Hristiyanlık düşüncesinde sarsıcı etkileri olmuştur. Tümeller sorununa yönelik tartışmaların en iyi görülebileceği yerlerden biri Boethius'un tümellerin varlıkbilgisel değergesi bağlamında Porphyrios'un Isagoge'si üstüne yaptığı ayrıntılı yorumdur.[3]

Adcılık-gerçekçilik tartışması

Gerçekçilik-adcılık tartışmasında adcılığın üstünlük kazanması ve güçlenmesi Ockhamlı William sayesinde olmuştur. Ockhamlı William özellikle kavramsal adcılığın temsilcisidir. Adcılık felsefi tartışmalarda gerçekçiliğin karşısına çıkar; bu anlamda Thomas Aquinas'ın kavramsal gerçekçiliğine karşılık Ockhamlı William kavramsal adcılığı öne sürer ve buna göre kavramların gerçeklikle doğrudan bağı kesilir.

Siyasi ve dinî etkileri

Adcılık kavramlar ve gerçekler arasına kategorik bir ayrım koyduğundan dolayı, bilgi ile inanç, akıl ile iman arasına da ayrım getirmiş olur. Böylece adcılık güçlendikçe hem felsefi hem de siyasi alanda etkili olmuştur. Soyut inanıştan deneysel bilime doğru geçişte adcılığın felsefi müdahaleleri etkili olmuştur. Öte yandan William, Papa'nın mutlak egemenliğine karşı çıkan bir düşünürdü ve Fransisken mezhebine mensuptu. Adcılık ve Ockhamlı William bu anlamda Martin Luther'i ve Protestanlığın oluşumunu öncelemişlerdir. Daha da ötesi sekülarizmin ve Rönesans'ın meydana gelişinde doğrudan etkili bir akımdır.[4]

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ Hançerlioğlu, Orhan (1989). Felsefe Sözlüğü (7 bas.). Remzi Kitabevi. s. 8. ISBN 975-14-0089-9. 
  2. ^ Weeks, Marcus. Dakikalar İçinde Felsefe. Kronik Kitap. ss. 146-147. ISBN 978-625-8431-21-6. 
  3. ^ Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınları, Sf. 14
  4. ^ A. Kadir Çüçen, Orta Çağ Felsefe Tarihi, İ. Sf., İnkılap Yayınevi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

Tümeller tartışması, Orta Çağ felsefesine hakim olmuş bir metafizik tartışmasıdır. Nesnelerin sahip oldukları renk ve şekil gibi özgülükler, bu nesnelerden bağımsız birer varlık mıdır? Eğer varlıksalar, bu varlıkların tabiatı nedir?

<span class="mw-page-title-main">Platon</span> Antik Yunan filozofu

Platon veya Eflatun, Antik Yunan filozofu ve bilgesi.

<span class="mw-page-title-main">Ockhamlı William</span> İngiliz Fransisken ilahiyatçı (1287-1347)

Ockhamlı William, yaklaşık 1287 ve 1347 yılları arasında yaşamış İngiliz Fransiskan rahibi ve skolastik filozof.

<span class="mw-page-title-main">Tümel</span> Var olan her şeyi kapsayan, bütün varlıkları ve düşünülen şeyleri içine alan, bütünsel, külli anlamlarına gelen metafizik ve felsefe kavramı

Tümel, külli veya evrensel, bütün varlıkları ve var olan her şeyi kapsayan, düşünülen şeyleri içine alan; özel ve birbirinden ayrı özellikler taşıyan şeylerin (tikel) paylaştığı ortak özelliği dile getiren felsefe ve metafizik kavramıdır. Tümel, insanın nesnel ilişkileri bilme derecesini dile getiren tekil ve tikel kavramlarıyla birlikte birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde olan üç felsefe kavramından biridir.

Gerçeklik veya hakikat, günlük kullanımdaki anlamıyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Düşünceden bağımsız olarak zamanda ve mekanda yer kaplayan her şey gerçektir. Herhangi bir şeyin gerçekliği insan zihnine bağlı olmaksızın var olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Parmenides</span> Antik Yunan filozofu

Parmanides, doğa filozoflarından sayılmakla birlikte, Antik Yunan felsefesinde rasyonalizm geleneğinin ilk filozoflarından biridir. Yalnızca düşünür olarak değil yasa koyucu ve devlet adamı olarak da rol oynadığı sanılmaktadır. Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik, yani Varlık, mutlak anlamda Bir'dir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur. Heraklitos ile sürekli yaşadığı varlık ve evren hakkındaki tartışmalarıyla da ünlüdür.

Roscelinus,, Orta Çağ filozofu.

<span class="mw-page-title-main">Pierre Abélard</span>

Pierre Abélard veya Pierre Abailard veya Pierre Abeilard, Fransız skolastik düşünürü, tanrıbilimci; dil, diyalektik ve ahlak filozofu. Tümeller sorununa getirdiği çözüm ve diyalektiği özgün kullanım biçimiyle tanınan Fransız ilahiyatçı ve felsefeci. Ayrıca şiirleri ve Héloise ile yaşadığı aşk macerasıyla da ünlüdür.

<span class="mw-page-title-main">Boethius</span> 6. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı matematikçi ve filozof

Anicius Manlius Severinus Boethius veya kısaca Boethius, Romalı senatör, konsül, magister officiorum, tarihçi ve filozoftur. 6. yüzyılın ilk dönemlerinde yaşamıştır. Büyük Teoderik'in hizmeti altına girmiş ve daha sonra Teoderik tarafından; kendisine yönelik bir komplonun içinde olduğu gerekçesiyle zindana atılmış ve 524'te idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İdealizm</span> felsefi görüş

İdealizm, gerçekliğin özünü yalnızca fenomen olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, maddesel olma­yan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği; idea, us, tin olarak belirleyen ve maddeyi düşüncenin (tinin) bir görünüş biçimi olarak inceleyen görüş. Materyalizmin ve natüralizmin karşıtı.

<span class="mw-page-title-main">Orta Çağ felsefesi</span>

Orta Çağ felsefesi tarihsel dönem itibarıyla ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kapsar. M.S. 2. yüzyıldan 15. yüzyıl sonlarına-16. yüzyıl başlarına, rönesansa kadar olan dönem olarak ele alınır. Bu dönemin felsefe tarihi açısından kendine özgü özellikleri vardır. Birçok felsefe tarihi kitabında Orta Çağ'da felsefe yok sayılır ya da Orta Çağ'ın karanlık bir çağ olduğu değerlendirmesine bağlı olarak felsefenin de karanlığa gömüldüğü öne sürülür. Bunun yanı sıra Orta Çağ'da felsefenin varlığını kabul eden ve bu felsefenin özgül niteliklerini açıklayan felsefe tarihi çalışmaları da söz konusudur.

<span class="mw-page-title-main">17. yüzyıl felsefesi</span>

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Skolastik felsefe</span>

Skolastik felsefe/düşünce, Latince kökenli schola (okul) kelimesinden türetilen scholasticus teriminden gelmektedir ve kelime anlamı olarak okul felsefesi demektir. Bu anlam önemlidir, zira skolastik felsefe, Orta Çağ düşüncesinde doğrunun zaten mevcut olduğu düşüncesine ve felsefenin okullarda okutularak öğretilmesine dayanan bir yaklaşım sergiler. Bu felsefenin temeli teolojidir, ona dayanır ve onu desteklemeye çalışır.

<span class="mw-page-title-main">İbn Cebirol</span>

İbn Cebirol (1021-1058) ya da Avencebrol, Yahudi şair ve filozof. İslam felsefesi içinde etkili olmuş Yahudi filozoflardan birdir. Hayatı hakkında tam bir bilgi olmamakla beraber, 11. yüzyılda Málaga'da doğduğu, Saragossa'da eğitim gördüğü ve Valentia'da öldüğü sanılmaktadır. Kitaplarını Arapça yazmıştır ve düşüncelerinde İslam filozoflarından etkilenmiştir. Bunlardan dolayı kendisi İslam felsefesinde etkili olmuş Yahudi filozoflar arasında sayılmıştır. İbn Meymun ile birlikte İslam dünyasında Yahudi filozofları başlığın da değerlendirildiği görülür. Felsefe içerikleri olan etkileyici şiirler yazmıştır. Ve yazdıkları daha sonradan İbraniceye ve Latinceye çevrilmiştir. En önemli kitabı Yenbu'ül-hayat´tır. Burada Cebirol panteist eksenli felsefi düşüncelerini dile getirir. Muhta ül-cevahir kitabınıysa hem İbranice hem Arapça olarak yazdı.

Kavramcılık veya konseptüalizm, metafizikte, düşünen zihin içinde yer alan kavramsal çerçeveler olarak tikellerin evrenselliğini açıklayan bir teoridir. Tümellerin sadece bir kavram olarak düşüncede var olduğunu savunan Peter Abelard tarafından ortaya atılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Euthyphron ikilemi</span> Platonun yarattığı, ahlakın kökeni üzerine etik problem

Euthyphron ikilemi ya da İlahi buyruk teorisi ilk kez Platon'un Euthyphron ile diyaloğunda ortaya atılmış olan felsefi ve teolojik problem. Kısaca "ahlaki davranışlar tanrı tarafından emredildiği için mi ahlakidir, yoksa ahlaki olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir" şeklinde bir sorudan ibarettir ve 2400 yıldır din felsefesinin temel sorularından biri olmuştur. İkilem tek tanrılı dinlerdeki teolojik tartışmalarda küçük bir farklılıkla yeniden kurulmuştur. İkilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, Hristiyanlıkta Ockham ile Augustinus, İslamiyette de Eş'ariyye ve Mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. Din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Felsefe, felsefe biçimleri, tanımları veya düşünce akımlarını listeler.

<span class="mw-page-title-main">İsagoci</span>

Isagoge, Îsâgûcî, Porfirios tarafından Yunanca yazılan ve Boethius tarafından Latinceye çevrilen Aristoteles'in kategorilerine giriş niteliği taşıyordu. Onun ölümünden sonra en az bin yıl boyunca mantık üzerine standart ders kitabıydı. Tüm antik yorumcular Ammonius, Elias ve David'e göre, 268-270 yılları arasında Sicilya'daki Porfirios tarafından bestelenmiş ve Khrysaorium'a gönderilmiştir. Çalışma; "Porfirios ağacı" olarak bilinen, genel olarak maddeden bireylere kadar cinslerin ve türlerin oldukça etkili hiyerarşik sınıflandırmasını ve evrenseller sorunundan bahseden bir giriş içeriyordu.

Tikel veya cüzi, bir türün ya da bir bütünün bir kısmına veya birkaç parçasına özgü olan unsurlardır. Tümelin hem karşıtı hem de "tekil" kavramıyla birlikte ayrılmaz parçasıdır. Tikel, insanın nesnel ilişkileri bilme derecesini dile getiren tekil ve tümel kavramlarıyla birlikte birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde olan üç felsefe ve metafizik kavramından biridir.