İçeriğe atla

Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davası

Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davası
Esas no: 2008/1 (Siyasî Parti Kapatma)
MahkemeTürkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi
DavacıKamu adına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı[1]
DavalıAdalet ve Kalkınma Partisi
İstemAdalet ve Kalkınma Partisinin temelli kapatılması
Uygulanan kanunAnayasa md. 68/4, 69/6
Siyasî Partiler Kanunu md. 101/1-b, 103/2
Mahkeme başkanıHaşim Kılıç
BaşkanvekiliOsman Alifeyyaz Paksüt
Üyeler
Karar tarihi30 Temmuz 2008
KararPartinin, 2008 yılında aldığı Devlet yardımı miktarının yarısından yoksun bırakılması
Vikikaynak'ta Adalet ve Kalkınma Partisinin Temelli Kapatılması İstemine İlişkin Savcılık İddianamesi

Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesine 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmiştir. 16 Haziran günü Adalet ve Kalkınma Partisi esas hakkındaki savunmasını vermiştir.[2] 30 Temmuz 2008 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklamada, partinin temelli kapatılmaması, fakat hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varılmıştır.[3] 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmışken, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada 11 üyenin 10'u kesilmesi yönünde oy kullanmıştır.[4] Kapatma talebi en az 7-4 şeklindeki nitelikli çoğunluk koşulu sağlanamadığı için reddedilmiştir.

İddianame

Siyasi partilerin demokratik siyasi yaşamın öğesi olarak devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle ilişki içinde bulunmaları dolayısıyla uyacakları esasların Anayasa’da yer aldığı, çalışmalarının anayasa ve yasalara uygunluğunun kanunlarla belirlenen şekillerde denetlendiği ve kanunen partilerin eylemlerinin yoğunluğu ve sosyal gereksinim göz önüne alınarak, demokrasi düşüncesiyle bağdaşmayan eylemlerin odağı olması durumunda partinin kapatılmasını istemek Cumhuriyet Savcılığının hizmet alanında olduğunu iletmiş.

Adalet ve Kalkınma Partisi

Bu konudaki temel ayrıntılar için Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Temelli Kapatılması İstemine İlişkin Savcılık İddianamesi maddesine bakınız.

Davalı AK Parti, 14.08.2001 tarihinde 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'nın 8 inci maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır. Tüzel kişilik kazanmasından sonra 03 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel seçimleri sonucunda Parlamento çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidar olmuştur.

Laikliğe aykırı eylemler yüzünden kapatılma koşulları

Bu konudaki temel ayrıntılar için hukuksal yönden irdelenmesi, siyasi partiye isnat edilebilirliği ve kapatılan siyasi partiler maddelerıne bakınız.

Laikliğe aykırı eylemlerin odağı durumuna gelmek Anayasa'nın 69 ncu maddesinin altıncı fıkrası, yoluyla, 68. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenmiş bulunmaktadır. İddanamede laik düzen, devlet dinlere karşı tarafsız olup, davalı partinin söylemi olan devletin tarafsızlığı dinsel özgürlüklerin sınırsızlığı anlamında olmadığı, Anayasa'da lâiklik ilkesi ile devletin akla ve bilim kurallarına göre kurumsallaşması amaçlandığı belirtilmektedir. Dinî kurallar Devlet yönetim ve prensiplerinden tamamen ayrı olduğu belirtilmektedir.

Eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler

Bu konudaki temel ayrıntılar için eylemleriyle siyasi partinin kapatılmasına neden olan üyeler maddesine bakınız.

Davalı partinin, laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi ile ilgili olarak eylem ve beyanları bulunan T.C. Başbakanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, T.C. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in laiklik ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu, ayrıca diğer milletvekillerinin laikliğe aykırı eylem ve demeçleri olduğu ve hükûmet faaliyetlerinde laiklik ilkesine aykırı diğer eylemleri olduğu, en son olarak yerel yöneticiler ile partinin il, ilçe ve belde teşkilatı yöneticilerinin laik devlet ilkesine aykırı eylem ve demeçleri olduğu iddianame bulunmuştur.

Eylemlerin değerlendirilmesi

Bu konudaki temel ayrıntılar için İç Hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Siyasî Parti Kapatma Davalarında Esas Aldığı Ölçütler de Nazara Alınarak Eylemlerin Değerlendirilmesi maddesine bakınız.

İddianamede altı çizilen bazı hususlar şu şekilde:[5]

Suç unsuru Örneklem
T.C. Devletinin temel ilkelerini değiştirecek zemini oluşturmak niyetini ortaya koyduğu
  • Anayasa ile Yüksek Öğretim Kanunu'nda değişiklik içeren teklifleri
    • Başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliği ile anayasanın laiklik ilkesinin ortadan kaldırılmak istendiği savunuldu.
  • Devlet kadrolarının, parti yandaşı, siyasal İslami düşünceye sahip kişilerle doldurulduğu.
    • Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bakan olduğu dönemde Nur cemaatinin liderlerinden Fethullah Gülen ve Milli Görüş’ü desteklediği.
  • Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı sözleri laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak gösterildi.
Laik sistemlerde dini simgelerin siyasi amaçla kullanılamayacağı
  • Başbakan Erdoğan’ın İspanya’da yaptığı “(Başörtüsünü) velev ki siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?” şeklindeki demeci.
  • İstanbul Haseki ve Vakıf Gureba hastanelerinde baş örtülü doktorların çalışması,
  • Bazı bölgelerde içkili yerler için ‘kırmızı sokak’ uygulaması,
  • İstanbul’da bazı afişlerin sansürlenmesi.
Toplumu dindar olanlar – olmayanlar diye ikiye ayırmak
  • Laik Cumhuriyet'i yeni bir yaşam ve Devlet düzenine dönüştürme kararlılığı içinde olduğu söylemleri.
  • Danıştay’ın “öğretmenin baş örtülü okula giremeyeceği” yönündeki kararı üzerine, Danıştay’a gerçekleştirilen kanlı saldırıyı da iddianameye koydu.
Ülkenin laik hukuk yapısını aşamalı olarak yeniden biçimlendirip yönlendirmeye çalıştığı,
  • Erdoğan’ın “Başörtüsü konusunda söz söyleme hakkı yargının değil ulemanındır” açıklamasına dikkat çekilerek, partinin şeriat amacı doğrultusunda dini hükümleri referans olarak gösterdiği savunuldu.
  • Başbakan Erdoğan’ın Danışmanı ve İstanbul Milletvekili Egemen Bağış’ın Başörtüsü, kamusal alan ve üniversitelerin dışında Meclis’te de geçerli olmalıdır sözleri
  • Cüneyt Zapsu’nun Başörtüsünü çıkar demek, sokaktaki bir kadına donunu çıkar demekten farksızdır açıklamasına yer verildi.
Rejimin ve Cumhuriyet'in geleceğini tartışmaya açtığı
  • AK Parti'nin kapatılan Refah ve Fazilet partileri ile bağını koparmadığı, AK Partinin nihai hedefinin şeriat düzeni olduğu vurgulandı.
  • “AK Parti’nin eğilimi siyasal İslâmdır. Siyasal İslam’ın temel düsturu şeriattır. AK Parti, şeriatı amaç edindiği için kaynağını şeriattan alan takiyyeyi kullanıyor” denildi.

Dava öncesi

Politik sistem üzerine

Meclis'te hükûmet olan bir partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmak istenmesinin politik sistem üzerine kuşku doğurduğu ortaya atılmış; AK Parti'nin yüzde 47 oy çoğunluğunu elde etmiş olmasının bir sorun olduğu;[6][7] partinin kapatılmasının sisteme ne kazandıracağının düşünülmesi gerektiği;[8] seçimle gelen seçimle gitmeli görüşü savunulmuş;[9][10] laiklik sebebiyle parti kapatmanın demokrasiye bir müdahale olup halk vicdanının istediğini gerçekleştirmesi gerektiği fikri ortaya atılmıştır.[11]

AK Parti'nin yüzde 47'ye yakın oyunun anlamı ve ağırlığı bulunduğu ve demokrasilerde oy çokluğu ile yürütmeyi ele geçiren, yasaların yeniden yazılması üzerinde de ağırlığı olacağı, ama çoğulcu ve çağdaş demokrasilerde siyasi iktidarın gücünün, basit oy çoğunluğuna olmadığı iddia edilmiştir. Bir parti anayasal suç işlemişse, 47'ye yakın oyla bile olsa, Anayasa Başsavcısının görevini yerine getirmesinin lazım olduğu;[12] yargının demokrasinin bir ayağı olduğu ve hiçbir partinin yasaya uymama hakkı olmadığını belirterek, bu yüzden Anayasa sadece yönetilen değil, özellikle yönetenlerin, siyasetçilerin de uyma gereği bütün partileri bağlar denildi[13] AKP’nin 6 yılını yargılayan 170 sayfalık iddianamenin ciddi bir olgu olduğu. Parti ve suçlanan 70 kişi, bu belgeye çok ciddi cevaplar hazırlamasının asıl olduğu. İddianame tenkit edilebilir, ama iddianameyi, Mahkeme’yi ve anayasayı ciddiye almanın gerekliliği ortaya atılmıştır. Anayasa Mahkemesi üyelerinin önünde savunma yaparak, partinin temize çıkmasının önemli bir fırsat olduğu. Eğer AKP ‘Ben laikliğe karşı değilim, laiklik benim dönemimde tehlikeye girmeyecek’ diyorsa bunun fırsat olduğu Hüsamettin Cindoruk tarafından ortaya atılmıştır. Yargı süreci başladığından, sonucun saygı ile beklenmesi gerektiği ifade edilmiştir.[14]

Ekonomi üzerine

Türkiye AK Parti döneminde ekonomik alanda istikrarı sağlamıştır diyen Ertuğrul Günay, bu davanın istikrarı bozacak iddiası ortaya atmıştır.[15] Davanın açıldığı gün İMKB ulusal 100 endeksi %7,46 düşmüştür. 1,23 olan dolar-TL kuru 1,2720'ye 1,92 olan euro-TL kuru 2 liraya çıkmıştır.[16]

Anayasa üzerine

Başsavcının iddianamesinde davanın amacının ne olduğununu kapatma yaptırımı yasal bir amaca dayanmaktadır diyerek özetlemiştir. Prof. Dr. Ergun Özbudun dünyanın hiçbir yerinde böyle davalar açılmadığını savundu.[17] Onur Öymen parti kapatma girişimleri sadece uzak geçmişte kalan tarihi olaylar gibi görülemez; Almanya’da son parti kapatma girişiminin 1950’li yıllarda beri gerçekleşmediği ifadesinin eksik olduğunu ortaya atmıştır ve Almanya'dan örnekler vermiştir[18] Vural Savaş İspanya’da bulunan koşulları açıklamış ve sorunun kanunlardan çok ülkelerin özel koşullarında aranmasını öngörmüştür.[19]

Başsavcının iddianamesinde yaptırım yasayla öngörülmüştür diyerek hangi koşullarda ve kanunlara bağlı kalarak hareket ettiğini belirtmiştir. Yetkili Cumhuriyet Başsavcısının gizli amacı olduğu, sekreterinin başının örtülü olduğu ve Cumhuriyet Başsavcısı yaptığı işle değil bireysel olarak halk önünde tartışılmış dır. Bülent Arınç iddianamenin Başsavcının elinde yeterli kanıt olmadan bir iddianame hazırladığı ve "kin ve garez ürünü"; eski bir bakan ise "Askeri darbelerdeki tankların, silahların yerini artık savcılar, hakimler almaya başladı" dedi. Sami Selçuk SPK'nin halkın iradesini hiçe saydığını iddia etti ve savcıya kızmanın bir manası olmadığını çünkü o da, hukuku kurallarına uymak zorunda olduğunu söyledi.[20] SPK yerine hukukun gereğini yapmakla yükümlü Başsavcı'ya saldırmak, hedefte yanılgıdır/sapmadır fikri ortaya atıldı. Hikmet Sami Türk SPK'da kusur arama gereği olmadığını, asıl sorunun partiler ne yaparlarsa yapsınlar istediklerini söylesinler, isterse bölünmeyi savunsunlar, isterse şeriatın geri getirilmesini savunsunlar diyebilmekten geçtiğini önermiş, zamanın ve koşulların hazır olmadığı yargısında bulunmuştur.[20] Gelişmeler sonucu hukuk fakülteleri adına yapılan açıklamada, herkesin ve özellikle siyasi parti temsilcilerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda yargı organlarını yıpratacak, hakim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmaları ve kanuni görevleri üzerine hareket eden Cumhuriyet savcıları, açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir demişlerdir.[21]

Başsavcının iddianamesinde davanın demokrasiyle olan ilişkisini kapatma yaptırımı demokratik toplum gereklerine uygun diyerek gerekçeleriyle incelemiştir. Açılan davanın siyaset kurumunu daraltma, hukuku siyasallaştırılmak, anayasa mahkemesinin böyle bir hakkı olmadığı ve siyasi partileri cezalandırma da, takdir etme de halkın egemenliğinde olduğu fikri Süleyman Soylu tarafından söylenmiştir.[22] Davanın baz aldığı Anayasa maddeleri tartışma konusu olmuştur. AK Parti'nin başörtüsünü savunduğu için kapatılmak istendiği buna dayanak olan Anayasanın 69. maddesinin değiştirilmesi gerekliliği Nazlı Ilıcak tarafından ortaya atıldı[23] 19 Mart 2008 tarihinde AK Partinin hukukçu kurmayları Cemil Çiçek, Sadullah Ergin, Bekir Bozdağ, Burhan Kuzu Ahmet İyimaya, davanın gidişatını değiştirmek için farklı formüller öne sürmüşlerdir. Üç önemli düzenleme üzerinde durulmuş; birincisi siyasi partilere kapatma davasını açma yönteminde de değişiklik; ikincisi kişilerin işlediği suçların sorumluluğunu siyasi partilerin üzerine yüklememeyi ve üçüncü olarak ortak sonuç bulunamazsa referandum sandığı ortaya atılmış dır. Bu bağlamda tartışmaya açılan bir kavram ise siyasi partilerin ancak terör ve şiddete destek verdiğinde kapatılabilir fikri ortaya atılmıştır.[24]

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, Başsavcı'nın kapatma davası açma yetkisini elinden alacak ve Anayasa Mahkemesi'nin TBMM'nin de üstüne çıkacak şekilde yanlış yorumlanan yetkilerinin, sınırlandırılmadığı takdirde rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma ihtimali olduğunu ve siyasi ve anayasal krize yol açabileceği fikrini belirtmiştir.[25] Anayasa değişikliklerinin teklif edilebilirlik açısından da denetlenmesi gerektiğini ileri sürenler, aksi takdirde Cumhuriyet'in ve onun temel niteliklerinin korumasız kalacağını söylemektedirler.

Amerika'da yayımlanan Newsweek dergisindeki bir yazıda bu dava "millet iradesi"ne karşı yapılan bir "yargı darbesi" (judicial coup d'etat) olarak nitelendirmiştir.[26][27]

Başsavcının iddianamesinde iddianamesinde "Odak olma" kavramını kapatma yaptırımına konu eylemler ve siyasi partiye isnat edilebilirliği başlığı altında açıklamıştır. Anayasal tartışmaları "Odak olma" tanımı üzerine yoğunlaşmıştır.[20] SPK'deki Odak olma tanımı Başsavcılığa hem Anayasa Mahkemesine geniş bir şekilde takdir hakkı verdiği iddia edilmiştir.[20]

Parti davasında bireysel savunma

Zafer Üskül başta olmak üzere AK Partililer bireysel başvuru yapmak için hazırlıkları Anayasa mahkemesinin aynı dönemde görülmekte olan DTP'nin kapatılma davası için 10 Nisan 2008 tarihinde aldığı kararın emsal oluşturmasına takılmıştır. Mahkeme kapatma davasının partinin tüzel kişiliğine açıldığını bu nedenle, bireysel savunma hakkı bulunmadığını hükmümdedir.

Anayasa Mahkemesi bir önceki laiklik karşıtlığı üzerine açılan Fazilet Partisi davasında siyasi yasak getirilen dönemin milletvekili Nazlı Ilıcak'ın da bireysel savunma talebini reddetmişti. Ilıcak konuyu 2001'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımış, AİHM, Türkiye'ye herhangi bir yaptırım kararı almamıştı.

Ergenekon üzerine

Başbakan Erdoğan davanın açılmasının Ergenekon çetesiyle ilişkilendirmiştir. Ertuğrul Günay "derin devletin" Ergenekon çetesi soruşturmasının gidebileceği yerler ve isimlerden rahatsız olarak Başsavcı'ya kapatma davası açtırdığı imasında bulunmuştur.

Davanın Ergenekon çetesiyle ilişkisinin maddesel olarak kurulmadığı ayrıca dava süresi boyunca AK Parti'nin Ergenekon çeteleşmesinin üzerine gitmesine ve yargı karşısına çıkarmasına bu davanın engel olamayacağı ortaya atılmıştır.

AB ve dış ilişkiler üzerine

Parti kapatma davaları AB parlamentosuna gelmiştir. Türkiye faaliyetlerinde "AB katılım belgesi"nde anlaşmaya varılan "kanunen geçerli ve insan hakları ve temel özgürlüklerle uyumlu"[28] olduğuna dair açıklama durumunda kalmıştır. Türkiye Dışişleri, aynı zamanda AB sorumlu bakanı T.C. Devletini imzaladığı anlaşmalara uyduğuna karşı pozisyon belirler ve karşı kurumlarla bu konu da iletişime girer. Hükûmette olan ve dış ilişkilerini yönlendiren bir partinin kapatılma süreci boyunca faaliyetleri dış ülkelerle olan ilişkileri olumsuz etkileyeceği ortaya atılmış. Dış ilişkilerden sorumlu bakanın bu durum da devlet ve partisi arasında kalma ihtimali olduğu öne sürülmüştür.[29]

30 Mart 2008 Avrupa Birliği Slovenya'da yaptığı iki günlük gayri resmi dışişleri bakanları toplantısında, Türkiye-AB ilişkilerine etkisi üzerinde gelişmiştir. Açılan dava da partinin laiklik pozisyonunun hukuksal yönden irdelendiğinde Anayasada belirlenen formla bağdaşmadığı partinin öne sürdüğü kavramın "iktidara gelişinin henüz birinci yılından itibaren çerçevesi Anayasa ve Yüksek Mahkeme kararlarıyla belirlenmiş laiklik ilkesinin Anayasadaki tanımının yeterli olmadığı söylemiyle tartışmaya açarak aşındırmaya çalışılması" iddia edilmiştir.[30] AB üyesi ülkelerin bakanları da, Bakan Babacan'a dini kurallar ve devlet yönetim ile pozisyonu sorulmuş ve Babacan "Anlayışımıza göre laiklik, din ve devlet işlerinin kesin çizgilerle ayrılmasıdır. Laiklik, hiçbir dinî kuralın devlet yönetimine etkide bulunmamasıdır. AK Parti olarak çalışmalarımız bu çerçevede yapılmıştır. Son beş yılda yapılanlara bakılırsa, kadın-erkek eşitliği ile ilgili yapılan reformlar, yeni Medeni Kanun... Bütün bu adımlar, Türkiye'deki laiklik çerçevesini güçlendiren adımlardır; yıpratan adımlar değildir. diye partisini ve buna bağlı olarak Türkiye'yi savunmuştur. İddianamede temel kanıt olarak gösterilen üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasını öngören anayasa değişikliğine Ali Babacan, söz konusu düzenlemenin "özgürlükler adına" yapıldığı fikrini iletmiştir.[31] Ali Babacan'ın ileri sürdüğü pozisyonun devletin resmi görüşü olup olmadığı belirlenmemiştir. AB ülkeleri dışişleri bakanları toplantı sonrasında Batı Balkanların entegrasyonuna devam etme söz verdiler, yukarıdaki tartışmalar toplantı açıklama belgesinde bulunmamaktadır.[32]

Olli Rehn davanın Türkiye Anayasası ve Hukukunda "systemic error (Sisteme bağlı hata)" olduğunu ve bunu Avrupa Parlamentosuna 2 Nisan (Çarşamba Günü) getireceğini ve Türk Anayasal düzenini Avrupa da tartışacağını belirtmiş.[33] Avrupa Parlamentosu Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili gerekçeli kararını inceleyecek ve pozisyon belirleycektir.[34] Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, "Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor" argümanını ortaya atmış dır. AB parlamentosu bağımsızlığını tartışamadıkları Anayasa Mahkemesi’ne karşı söylemlerinde "systemic error" tanımı ve yargı darbesi tanımlamasını kullanması Avrupa birliğinin Türk hukukunu baskı altında tutma amacına hizmet ettiği ileri sürülmüştür.[35]

ABD'deki "Musa'nın on emri" yazılarının sınıflarda asılıp asılamayacağı davası demokrasilerin, bir anlamda yargı ve siyaset sınırlarının birbirini ihlal etiği iddiası üzerine kurulu büyük davalar üzerinde olgunlaşmaktadır. Bu dava ya yargının, ya siyasetin ya da her ikisinin sınırlarının yeniden tanımlanması ihtiyacı olduğunu göstermektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı kapatılma davasını demokratik yapıya uymadığını ama Türk demokrasi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi (güçlü olduğunu gösterdiği) bu testi de atlatacaktır.[36]

Protestolar

Dava

Dava süreci

AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen 17 Mart 2008 gününde başladı. İddianame üyelere 18 Mart 2008 verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi. Raportör dosya ile analizini 29 Mart 2008 günü tamamladı. İddianamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava 31 Mart 2008 günü kabul edilip AK Parti'ye gönderildi. AK Parti yasal olarak 1 ay içinde ön savunmasını hazırlayacak. Bu savunma Anayasa Mahkemesine verilmesinin ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, esas hakkındaki görüşünü bildirecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki görüşü AK Parti'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AK Parti yetkilileri de sözlü savunma yapacaklar.

Davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı AK Parti ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacaklar. AK Parti'nin savunma aşamalarında yasal sürenin dışında ek süre talebinde bulunması halinde Anayasa Mahkemesi bu istemleri de değerlendirecek.

Anayasa'ya göre bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 69. maddesine göre, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma kararı da verebilecek.

İnceleme raporu

Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can iddianame ile ilgili inceleme raporu 29 Mart de sunmuştur. 70 sayfalık ön inceleme raporunda iddianamenin iade ve kabul şartlarının bulunduğu seçenekleri sıraladı. Tarafsız olarak hazırlanan inceleme raporları bağlayıcı doküman olarak kabul edilmiyor.

Ön inceleme raporunda Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi'nin Kuruluş Kanunu'nu 33. maddesine mahkemenin görüş bildirebileceği ama önüne sunulan iddianamenin reddi müessesesinin bulunmadığını kaydetti. Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi iddianameyi iade koşulu ancak iddianamede eksiklikler halinde olmakta ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı mahkemenin işaret ettiği eksiklikleri gidererek yeniden iddianame düzenleme yetkisine sahip. Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu’nda CMK’ya değil CMUK’a atıfta bulunulduğu Anayasa mahkemesinin kararıyla ilk defa belirlenmiş olacak.

Ön inceleme raporunda davalı Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olarak faaliyetlerinin Cumhurbaşkanı olması nedeniyle dava iddianamesinde olup olamayacağı (Şekil yönünden iade) veya iddianamenin iadesine etkisi yönünde bir analiz bulunmadığı. Anayasanın Cumhurbaşkanıyla ilgili hükümlerinin özellikle suçla ilgili kısımlarının 'vatana ihanet'le sınırlandırılması geçmiş suçların (hükûmette iken) bu makama taşınıp taşınamayacağı sorusu öne sürülmekteydi.

İddianamenin kabulü

Anayasa Mahkemesi Başkan Haşim Kılıç ve Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt üyeler Serdar Özgüldür, Sacit Adalı, Serruh Kaleli 31 Mart 2008 gününde toplanmış, iddianame ve raportör raporu üzerin üyeler fikirlerini 4 saat süre ile belirtmişlerdir. İddianamenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dışında kalan bölümü oy birliği ile kabul edilmiştir.

Raportörün Gül'ün Cumhurbaşkanı olması sebebiyle şekil yönünden sorunlara kanuni yaklaşımı öne sunmadığı ve mahkeme üyeleri arasında bu konuda bireysel görüş ayrılığı oturumun ana konusunu oluşturmuştur. Gül bölümü ancak oy çokluğu (Haşim Kılıç, Serdar Özgüldür, Sacit Adalı ve Serruh Kaleli'nin ret oylarıyla) kabul edildi. Anayasa Mahkemesinin bu kararına göre, Cumhurbaşkanları, cumhurbaşkanı seçilmeden önceki fiilleri nedeniyle yargılanabilirler. Bu konuda gerek akademik çevrelerde, gerek siyasi çevrelerdeki dava öncesi tartışmalara son verilmiştir. Yargı sonuçlarının, vatana ihanet olmadığı durumlarda, Cumhurbaşkanlarına uygulanması ise başka bir soru olarak kalmaktadır. Ceza hukukunda Cumhurbaşkanının vatana ihanet tanımı olmadığı halde Anayasa'ya böyle bir hüküm konulması davanın sonucunun Cumhurbaşkanı suçlu bulunduğunda ceza hukukunda yeni bir tanımın gelişmesine yol açacaktır.

Ön savunma

AK Parti yürütme kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi 7 Nisan 2008'de belirlemiştir. Savunma sürecinde toplumda oluşan laiklikle ilgili kaygıların giderilmesi yönünde gereken düzenlemeler yapılması, bu kapsamda muhalefetle görüşmelerde ortak bir paydanın belirlenmesi AK Parti yürütme kurulunun ikincil kararını oluşturmaktadır. Erdoğan sürecin koordinasyonunu üstüne almıştır. Erdoğan'ın tayin edeceği çalışma gruplarınca mahkeme sürecinin yürütülmesi kararlaştırılmıştır.

1 Mayıs 2008'de AK Parti ön savunmasını sundu.[37] 98 sayfa ve 35 Ek'ten oluşan 3 klasörlük ön savunmada Adalet ve Kalkınma Partisi adına yöneltilen suçlamalara karşı şu başlıklar altında cevap verildi:

  1. Giriş 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  2. I. Bu dava hukuki değil, siyasi bir davadır 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  3. II. Demokrasilerde siyasi parti özgürlüğü ve sınırları 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. III. Dava hukuki temelden yoksundur 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  5. IV. İddianame yanlış bilgiler, çarpıtmalar ve kurgulamalardan oluşmaktadır 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  6. Sonuç ve talep 22 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Esas savunma

Adalet ve Kalkınma Partisi kendisine tanınan sürenin tamamını kullanmadan dava hakkındaki esas savunmasını 17 Haziran 2008'de Anayasa Mahkemesine verdi.[38]

Sonuç

30 Temmuz 2008 tarihinde 18.00'de başlayan basın toplantısında Başkan Haşim Kılıç, AK Parti'nin kapatılmamasına ancak laiklik karşıtı eylemlere odak olmaktan hazine yardımının yarısının kesilmesine karar verildiğini açıkladı.[3][4]

Temelli kapatılma isteminin oylanması:

Hazine yardımının kesilmesi hakkında oylama:

Gerekçeli karar

Kronoloji

  • 14 Mart 2008 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiasıyla AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.Başsavcı Yalçınkaya, akşam saatlerinde iddianameyi Anayasa Mahkemesi Başkanlığına gönderdi.[39]
  • 17 Mart 2008 AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan dava sürecinin resmen başlama tarihi.
  • 18 Mart 2008 İddianame mahkeme üyelerine verildi. Raportör olarak Doç. Dr. Osman Can görevlendirildi.
  • 29 Mart 2008 Raportör dosya ile analizini tamamladı.
  • 31 Mart 2008 iddianamede herhangi bir eksiklik tespit edilmedi ve dava kabul edilip AK Parti'ye gönderildi.
  • 7 Nisan 2008 AK Parti Yürütme Kurulu mahkeme sürecinin nasıl yürütüleceği konusunda kanaatlerini ve savunma stratejisi belirledi.
  • 1 Mayıs 2008 'de AK Parti ön savunmasını sundu.[37]
  • 16 Haziran 2008 AK Parti esas savunmasını Anayasa Mahkemesine sundu.[38]
  • 1 Temmuz 2008 Abdurrahman Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi'nde sözlü açıklamada bulundu. Sözlü açıklamasında iddianamedeki görüşlerini tekrarlayan Yalçınkaya, AK Parti’nin kapatılmasını ve aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan’ın da olduğu 71 kişiye siyasi yasak getirilmesini istedi.[40]
  • 3 Temmuz 2008 Ak Parti Anayasa Mahkemesi'nde sözlü savunmasını yaptı.[41]
  • 16 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can raporunu mahkemeye sundu.[42]
  • 22 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davayı 28 Temmuz Pazartesi günü esastan görüşmeye başlayacağını açıkladı.[42]
  • 28 Temmuz 2008 Bugün görüşülmeye başlanacak dava ile ilgili ilginç bir dış gelişme:İzmir’den Ali Sezer’in yaptığı "AK Parti kapatılmasın" başvurusunu işleme koyan AİHM davaya öncelikli olarak bakacak. Sezer’in avukatı, Başkan Kılıç, Başkanvekili Paksüt, üyeler Kaleli ve Özgüldür için reddi hakim talebinde bulunacak.[43]
  • 28 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi heyeti, Avukat Mustafa Kemal Turan'ın 4 asıl üye hakkındaki reddi hakim talebini reddetti.[44]
  • 30 Temmuz 2008 Anayasa Mahkemesi başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesi yaptığı açıklamada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin temelli kapatılması isteminin kabul edilmediğini; ancak laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne verilecek hazine yardımında yarı yarıya kesintiye gidileceğini açıkladı.[3][4]
  • 31 Temmuz 2008 Yorumlar

1 Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı)

Aslında Anayasa’nın 69. maddesinde yapılan son değişiklikle bu kapatma yerine getirilen bir yaptırımdır. Bunu da kapatma anlamında değerlendirmek gerekir. Başkanın ihtar demesi de buradan kaynaklanıyor. Partilere ihtar farklı bir konudur. Başkan oradan yararlanarak kendi içindekileri yavaşlıklarını burada bu ihtar sözüyle gidermeye çalışıyor. Kaldı ki Hazine yardımından yoksun kılınca oda kapatma yerine olduğundan buna neden olan eylemler söylemler içinde siyasetten yasaklanma kararını verilmesi gerekirdi. Bundan da kaçındıkları ortaya çıkıyor. Artık karar yayımlandığında gerekçeleri daha iyi yapacağız.

[45]

2 Ahmet Türk (DTP Eş Başkanlarından)

Burada bir genel değerlendirme yapmak lazım. Önemli bir karar olarak değerlendiriyoruz. Türkiye ve demokrasi için çok önemli. Karar ötesinde Sayın Başkan'ın yaptığı açıklamalar çok önemli. Anayasa Mahkemesi'nin hiçbir üyesi kapatılmasını istemez. Ortak bir diyalog ve ortak aklı ortaya koyarak bu yönde adımlar atılmalıdır. Parti kapatılmasına karşıyız.

[45]

Kaynakça

  1. ^ "İddianame". 29 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2008. 
  2. ^ "AK Parti savunmasının tam metni". Haber7. 19 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2024. 
  3. ^ a b c Kılıç: "AKP kapatılmıyor". CNNTÜRK. 5 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. URL erişim tarihi: 30 Temmuz 2008.
  4. ^ a b c Flaş! AK Parti kapatılmadı. Haber7.[] URL erişim tarihi: 30 Temmuz 2008.
  5. ^ "Ntvmsnbc.com". 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mart 2008. 
  6. ^ "Anayasa'da değişiklik yapılsın". haberturk. 14 Aralık 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: "Bu denli büyük çoğunluğu olan partinin kapatılması tahribat yaratır." dedi 
  7. ^ "DTP'den AK Parti'ye destek". samanyoluhaber. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş: Halkın %47'sinden oy almış ve iktidara gelmiş bir partinin kapatılmak istenmesinin demokrasinin talihsiz olaylarına geçtiğini söylemiştir. 
  8. ^ "Ne kazandırmak istendiğinin düşünülmesi". Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Meclis'te halkın çoğunluğunun oyunu alarak gelmiş bir partinin kapatılmak istenmesinin ne kazandırmak istendiğinin düşünülmesi gerektiğini söylemiştir 
  9. ^ "Sarıgül Seçimle gelen seçimle gitmeli". haber7. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Şişli Belediye Başkanı ve Eski CHP Üyesi Mustafa Sarıgül: Seçimle gelen seçimle gitmeli. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin karşısına güçlü bir kadro çıkmalı ve sandıkta mücadele etmeli. diye düşüncelerini bitirdi 
  10. ^ "Prof Sancar Gül'ün konumunu etkilemez". ntvmsnbc. 16 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar: Halkın % 47'sinden oy almış bir partinin bile kapatılma ile karşı karşıya kalması demokrasinin olgunlaşmasına engel olmaktadır. Demokrasi ile bağdaşmıyor. Şu ana kadar 24 parti kapatılmış. Bu çok kötü sıkıntılar çıkarıyor. dedi 
  11. ^ "Erkan Mumcu - Bu demokrasiye müdahaledir". haberaktuel. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu: Nereden bakılırsa bakılsın bu demokrasiye müdahaledir. Bırakın halk vicdanının istediğini gerçekleştirsin. Bırakın demokrasi artık işlesin. dedi []
  12. ^ [Samanyolu Haber: Son Dakika ve En Son Haberler "CHP, Başsavcı ile aynı fikirde"] |url= değerini kontrol edin (yardım). Samanyoluhaber. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Siyasi partilerin kapatılmasını CHP olarak doğru bulmuyoruz. Ancak bir parti suç işlemişse Başsavcı olarak görevini yerine getirmesi lazım. Adalet ve Kakınma Partisi'nin böyle bir duruma düşmesi büyük talihsizliktir. dedi 
  13. ^ "Zeki Sezer, "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır". DSP. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer: "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli; ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır." dedi. Yüzde 47 oy da alsa, 341 milletvekili de çıkarsa hiçbir partinin yasaya uymama hakkı olmadığını belirterek "Yasaya, Anayasa'ya sadece yönetilen değil, özellikle yönetenlerin, siyasetçilerin de uyma gereği, zorunluluğu vardır. Çoğunluk, demokrasilerde yasalara aykırı davranma hakkına sahip değildir." diye ekledi. 
  14. ^ "MHP'li Paçacı: Sonucu saygıyla bekleyelim]". Samanyoluhaber. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı: MHP yargı süreci başladığından, sonucu saygı ile bekleyecektir. dedi 
  15. ^ "Günay: Türkiye'ye karşı çok büyük saygısızlık". haberaktuel. 15 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Türkiye AK Parti döneminde ekonomik alanda istikrarı sağlamıştır. Göstergelerin hepsi bu yöndedir. Hukukçu kişilerin bunu imzalayacaklarını düşünmüyordum. Türkiye demokrasisi bu tuzağı aşmayı başaracaktır. 
  16. ^ http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=665895[]
  17. ^ "Anayasa hukukçusundan davaya tepki". samanyoluhaber. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun: Dünyanın hiçbir yerinde böyle davalar açılmaz. dedi 
  18. ^ Taha Akyol (20 Mart 2008). "CHP'den mektup var". milliyet. 23 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Mart 2008. Örneğin 2001 yılında Alman Millî Partisi’nin (NPD) kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde bir dava açılmış ve başta eski Alman Başbakanı Schröder olmak üzere birçok politikacı bu partinin kapatılmasını desteklemişlerdir. Alman Anayasa Mahkemesi 2003 yılında kapatma önerisini reddetmiş, buna gerekçe olarak Alman makamlarının partinin üst kademelerine bazı ajanlar sızdırmış olmasını ve parti adına yapılan açıklamaların bir bölümünün bu ajanlar tarafından yapılmış olmasını göstermiştir. 2005 yılında aynı partinin kapatılması gündeme gelmiş ve Alman Hristiyan Demokrat Partisi’nin Genel Sekreteri de bu girişimi desteklemiştir. 
  19. ^ "Dış güçler, AKP'yi de, DTP'yi de kapattırmayacak". milliyet. 20 Mart 2008. Erişim tarihi: 21 Mart 2008. Vural Savaş Onursal Yargıtay C. Başsavcısı: İspanya’dan misal vermek istiyorum. Orada da ETA ayrılıkçı bir terör örgütü. ETA’nın siyasi kolu önce Herri Batusuna partisi adıyla kuruldu, katıldı ve yasaklandı. Euskal Herriorak adıyla sahneye çıktı. Kapatıldı. Sozialista Abertzaleak adıyla tekrar örgütlendi. Kapatıldı. Ezker Abertzaleak adıyla örgütlendi tekrar kapatıldı. Aukera Guztiak adıyla denendi. Kapatıldı. Son olarak 2001 yılında Batasuba adıyla örgütlendi. O da 2003’te yine yargı kararıyla kapatıldı ve tüm yöneticilerine siyaset yasağı getirildi. Sebep: “Terör örgütünü açıkça kınamamak ve teröristi ‘terörist’ diye nitelememek.” 
  20. ^ a b c d Mesut Hasan Benli (19 Mart 2008). "Uzmanlar: Partiler Yasası değişmeden çözüm olmaz". radikal. 25 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Mart 2008. 
  21. ^ Zaman haber birimi (20 Mart 2008). "26 Hukuk Fakültesi dekanı 'taraf' oldu". Zaman. []
  22. ^ "DP'den AK Parti'ye kapatma davasına tepki". ntvmsnbc. 17 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu: Bu açılan davayı siyaset kurumunu daraltma olarak görüyoruz. Başsavcının iddia ettiği gerekçe ile parti kapatılmasına karşıyız. Siyasi partileri cezalandırma da, takdir etme de halkın egemenliğinde olmalıdır. Hukuk siyasallaştırılmak istenmektedir. dedi 
  23. ^ "Dava kararına tepki yağdı". yeni safak. Gazeteci yazar Nazlı Ilıcak; Acilen 69. madde değiştirilmeli. Adalet ve Kalkınma Partisi başörtüsünü savunduğu için kapatılmak isteniyor. Bu kararın hiçbir dayanağı yok. Anayasa Mahkemesi'nde nitelikli çoğunluğun sağlanacağını hiç sanmıyorum. 
  24. ^ "Yazıcıoğlu Demokratik değil". samanyoluhaber. 19 Mart 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu: Siyasi partilerin beyanlarına göre kapatılması Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmamıştır. Bu uygulama demokratik değildir. Ancak terör ve şiddete destek verdiğinde bu uygulama yapılabilir. dedi 
  25. ^ Ankara, Zaman (19 Mart 2008). "MHP lideri Devlet Bahçeli: Partileri ancak millet kapatır". zaman. AK Parti'nin 'Yargıtay Başsavcısı'nın kapatma davası açma yetkisini elinden alacak ve Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini sınırlandırılacak bir anayasa değişikliği hazırladığı' yönündeki iddialara değinen Bahçeli, şöyle devam etti: "Bu zorlamalara başvurulması, ateşin üzerine benzinle gitmek olacak ve daha ağır bir siyasi ve anayasal krize yol açacaktır. Herkes bunun bilinci içinde olmalı ve rejimi tehlikeye atabilecek çok vahim bunalımlara davetiye çıkarma gafletine düşmemelidir. []
  26. ^ "Arşivlenmiş kopya". 1 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Haziran 2008. 
  27. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Haziran 2008. 
  28. ^ Söz konusu madde:
    Hiçbir ayırıma tabi tutulmaksızın ve dil, ırk, renk, cinsiyet, politik düşünce, felsefi inanç veya dinlerine bakılmaksızın tüm bireylerin bütün insan hakları ve temel özgürlüklerden tam olarak yararlanmalarının güvence altına alınması. Düşünce, vicdan ve din özgürlüklerinden yararlanma koşullarının daha da geliştirilmesi.
    –AB katılım belgesi
  29. ^ Özdemir İNCE (31 Mart 2008). "Demek öyle Olli Rehn Efendi". hurriyet. 
  30. ^ Sonuç kısmı birinci iddia
  31. ^ Ankara, Zaman (31 Mart 2008). "AK Parti kapatılırsa müzakereler askıya alınır". zaman. 9 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2008. 
  32. ^ BRDO PRI KRANJU (30 Mart 2008). "Slovenya'daki AB zirvesinde Batı Balkanların umutları güçlendirildi". Southeast European Times. 9 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2008. 
  33. ^ Hurriyet staff (31 Mart 2008). "Turkey's Constitutional Court decides to hear AKP closure lawsuit". Hurriyet English. 3 Nisan 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mart 2008. European Enlargement Commissioner Olli Rehn voiced renewed concern on Monday after court's decision. Rehn said he would report to the European Commission on the case on Wednesday, saying it showed a "systemic error" in the Turkey's constitutional framework. 
  34. ^ Zeynel Lüle (31 Mart 2008). "Kararı not ettirdi". Hurriyet. 
  35. ^ Oktay EKŞİ (31 Mart 2008). "Batı usulü edepsizlik". Hurriyet. 
  36. ^ "Zeki Sezer, "Demokraside sorunlar siyaset ve demokrasi içerisinde çözülmeli ancak yargı da demokrasinin bir ayağıdır". dsp.org. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Demokrasilerde seçmenler sözlerini söylerler. Seçmende 22 Temmuz seçimlerinde sözlerini söylemiştir. Türk demokrasisi geçen sene güçlü olduğunu gösterdi ve bu testi de atlatacaktır. 
  37. ^ a b http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=175949&Categoryid=1[]
  38. ^ a b "AKP savunmasını verdi". www.hurriyet.com.tr. 16 Haz 2008. 19 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2024. 
  39. ^ "Arşivlenmiş kopya". 7 Kasım 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2008. 
  40. ^ "Arşivlenmiş kopya". 23 Temmuz 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2008. 
  41. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Ekim 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Temmuz 2008. 
  42. ^ a b http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/108497/akpye-kapatma-davasi-28-temmuzda-gorusuluyor[]
  43. ^ ARMUTÇU/ANKARA, Oya (28 Tem 2008). "AKP davasında AIHM sürprizi". www.hurriyet.com.tr. 19 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2024. 
  44. ^ "Anayasa Mahkemesi'nden ilk karar". www.hurriyet.com.tr. 28 Tem 2008. 19 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Ocak 2024. 
  45. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 8 Ağustos 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Ağustos 2008. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Necmettin Erbakan</span> 23. Türkiye başbakanı

Necmettin Erbakan, Türk yüksek makine mühendisi, akademisyen, siyasetçi ve Millî Görüş ideolojisinin kurucusudur. Başbakan yardımcılığı ve başbakanlık görevlerinde bulunmuştur. 1974 yılında Bülent Ecevit liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi ile kurulan koalisyon hükûmetinde başbakan yardımcısı ve devlet bakanı olmuştur. 1974 Genel Affı ve Kıbrıs Harekâtı'na destek vermiştir. 1996'da başbakan olmuş, başbakanlık görevini 28 Haziran 1996 ile 30 Haziran 1997 tarihleri arasında sürdürmüştür. 28 Şubat sürecinde istifa etmeye zorlanmış, partisi kapatılmış ve kendisine 5 yıl süreliğine siyaset yasağı getirilmiştir. Kayıp Trilyon Davası'nda 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Millî Nizam Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1970–1971)

Millî Nizam Partisi, Türkiye'de 1970'te kurulup 1971'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan kısa ömürlü bir İslamcı siyasi partiydi. 1950'lerde Demokrat Parti, 1960'larda da Adalet Partisi'nde örgütlenerek merkez sağ partiler içinde yer almayı tercih eden siyasal İslamcı akım, 26 Ocak 1970'te Millî Nizam Partisi (MNP) adıyla kuruldu.

<span class="mw-page-title-main">Fazilet Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1997–2001)

Fazilet Partisi, Millî Görüş'ü benimseyen Refah Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına az bir zaman kala İsmail Alptekin başkanlığında kurulan siyasi çatısı. Daha sonra Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın iddiaları Anayasa Mahkemesince haklı bulundu ve parti kapatıldı.

<span class="mw-page-title-main">Refah Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1983–1998)

Refah Partisi, Millî Görüş hareketinin 12 Eylül Darbesi'nden sonra kurulan siyasi partisi. 1987'de genel başkanlığa Necmettin Erbakan getirildi. 1991 seçimlerinde meclise girdi. 1995 seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. 1997'de Refahyol Hükûmetini kurdu. "Lâik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri" gerekçesiyle, 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi</span> Türkiyedeki en yüksek yargısal devlet organı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten en yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Görevleri, Türkiye Anayasası'nın 148. ve 153. maddeleri arasında belirtilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Demokratik Toplum Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (2005–2009)

Demokratik Toplum Partisi (DTP), 9 Kasım 2005 tarihinde kurulmuş ve 11 Aralık 2009 tarihinde Anayasa Mahkemesi kararı ile kapatılmış olan siyasi parti. Genel merkezi Ankara'nın Çankaya ilçesinin Balgat semtinde olan partinin amblemi sarı zemin üzerine, yeşil yapraklı kırmızı güldür. Demokratik Toplum Partisi, Demokratik Toplum Hareketi'nin partileşmesi sonucunda kurulmuştur. Partinin kurucuları arasında Demokrasi Partisi eski milletvekillerinden Leyla Zana ve Orhan Doğan ile Cumhuriyet Halk Partisi eski milletvekillerinden Ahmet Türk bulunmaktaydı.

<span class="mw-page-title-main">54. Türkiye Hükûmeti</span> Erbakan Hükûmeti (1996–1997)

54. Türkiye Hükûmeti, Erbakan Hükûmeti veya REFAHYOL Hükûmeti, 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997 tarihleri arasında görev yapan, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonunun oluşturduğu Türkiye hükûmetidir.

<span class="mw-page-title-main">Uyuşmazlık Mahkemesi</span> Türkiyedeki yargı yolu uyuşmazlıklarını çözmekle görevli yüksek mahkeme

Uyuşmazlık Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda düzenlenen bir yüksek mahkemedir. 1945'te kurulan mahkemenin temel görevi, adli ve idari yargı organları arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmektir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Halk Partisi (HP) ya da Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 20 Aralık 1989'da Selahattin Bingöl liderliğinde Ankara'da kurulan Türk siyasi partisi.

Ergenekon davaları veya Ergenekon kumpası, iddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında açılan davalardır.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı</span>

Kuzey Kıbrıs'ın devlet yapısı, Kuzey Kıbrıs cumhuriyetle yönetilmekte olup yarı başkanlık sistemi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükûmetin başkanıdır. Çok partili sistem uygulanmaktadır. Yürütme yetkisi hükûmetin elindedir. Yasama yetkisi ise hükûmetle beraber Cumhuriyet Meclisi'ne aittir.

Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Türkiye Komünist Partisinin (TKP) birleşmesiyle kurulmuş bir siyasi parti.

<span class="mw-page-title-main">Özgürlük ve Demokrasi Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1992–1993)

Özgürlük ve Demokrasi Partisi, Türkiye'de Demokratik Toplum Hareketi sürecinde 1992 yılında kurulmuş siyasi parti. HEP'in kapatılma ihtimaline karşı 19 Ekim 1992'de kuruldu. Ardından kapatma davası açıldı.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Anadolu Partisi</span> Türkiyede bir siyasi parti (1986–1992)

Büyük Anadolu Partisi , Türkiye'de faaliyet göstermiş siyasi partidir.

12 Eylül Davası, 12 Eylül Darbesi'ni gerçekleştiren komutanlardan hayatta kalanların yargılandığı dava. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nin "Devlet Kuvvetleri Aleyhine Cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü ve kararlar kesinleşmedi. Yıllar sonra, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrası; Kenan Evren'in ifadesini alan dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'ya dava açan dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı, açılan davaya ilk bakan hâkimler ve iddia makamında bulunan savcılar, "Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması" kapsamında meslekten ihraç edildi. Daha sonra bazıları yargılandı ve mahkûm oldu.

Uyuşmazlık hukuku veya uyuşmazlık yargısı, bir davanın esasını çözümlemekle görevli mahkemenin tespit edilememesi veya farklı mahkemelerce esasa ilişkin çelişkili kararların verilmesi ve kararların kesinleşmesi fakat çelişki nedeniyle kararların icra edilememesi hallerinde, ortaya çıkan uyuşmazlığı çözümlemek için uygulanması gereken kuralları ve ilgili kurum ve kuruluşlara ilişkin usul ve esas kurallarını belirleyen bir hukuk dalıdır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin tarafından "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladığı" gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisinin temelli kapatılması ve partinin eş genel başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan'ın da bulunduğu 687 üyeye siyasi yasak getirilmesi talep edildi. İddianame, 17 Mart 2021'de Yüksek Mahkemeye gönderildi.

Bu maddede, Türkiye'deki eski siyasi partiler listelenmektedir.

Demokratik Toplum Partisi (DTP) hakkında 2007-2009 yılları arasında açılan kapatma davası, ülkenin bütünlüğüne karşı çıkmak ve PKK ile bağlantılı olmakla suçlanan Türkiye'deki Kürt yanlısı bir siyasi partiye karşı açılmıştır. Dava Eylül 2007'de açılmış ve Aralık 2009'da partinin kapatılmasıyla sonuçlanmıştır. DTP, 1962 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nde yasaklanan 25. siyasi partidir.