İçeriğe atla

Aczmendi

Aczmendi
Kuruluş1985
KurucuMüslüm Gündüz
Kuruluş yeriElazığ, Türkiye
TürTarikat
MerkezTürkiye
LiderMüslüm Gündüz (1985-)
Resmî sitehttp://www.aczmendi.com/

Aczmendi, Elazığ Akşam Sanat Okulu mezunu Müslüm Gündüz'ün liderliğini yaptığı ve kendine özgü giyim tarzı olan,1985 yılında temelleri atılmış Elazığ menşeili Risale-i Nur hareketine bağlı tarikat. Kendi çevresinde bu kıyafetlerle din üzerine sohbet toplantıları yapmaktadır. Gündüz'e çevresinde itibar edip uyanlar çıkmıştır.

Özellikleri

Siyah sarık ve cübbe giyerler. Saçlarını ve sakallarını uzatırlar. Saçlarını ördükleri de görülür. Grubun tamamının elinde uzun bir asa bulunur. Cehri (sesli) zikirlerini ilahi eşliğinde def çalarak, adaba uygun serbest hareketli zikrederler.

Olaylar ve açıklamaları

1990'lı yıllarda Aczmendiler sivri fikirleri ile kamuoyunda çok ortaya çıkmışlar, liderleri televizyon kanalları ve gazetelerde açıklamalar yapmıştı. Cami çıkışlarında tef çalarak protesto eylemleri yaptılar. Devleti açıkça tehdit etmeleri, mevcut rejimi İslami olmamakla suçlamaları ve bu uğurda mecbur kalmaları halinde şiddete başvuracaklarını açıklamaları ile diğer gruplardan ayrılırlar. Atatürk karşıtlıklarıyla bilinirler.[1]

Müslüm Gündüz, 12 Haziran 1996 akşamı HBB televizyonunda laik demokratik rejime karşıtlığını açıklamıştı. Gündüz bu programda, "Kemalizm bir dindir. Allah'ı Mustafa Kemal, peygamberi İsmet İnönü'dür. Demokrasi dinsizliktir. Laiklik de öyledir. Geleceğiz Türkiye'yi alacağız. Hiç merak etmeyin. demiştir. 5 Ekim 1996 tarihinde Milliyet'e verdiği mülakatta da Laik ve demokratik rejimin sonunda yıkılacağını ve şeriatın getirileceğini, ordunun günü geldiğinde bunu durdurmaya gücünün yetmeyeceğini, çok kan aksa da bir aşamadan sonra istenilen sonucun elde edileceğini açıkladı.

Gündüz'e göre şeriatın gelmesi için üç aşama vardı: Kalple isteme, dille söyleme ve elle düzeltme. Milliyet'e 1996'da yaptığı açıklamada şeriata geçişte elle düzeltme aşamasına gelindiğini söylemişti.[2]

Gündüz'ün basılması ve tutuklanması

Gündüz, 29 Aralık 1996 tarihinde televizyon kanalları ve basın muhabirleri eşliğinde, iki yıl hüküm giydiği davada tutuklanması amacıyla Kadıköy'de bir evde polis tarafından basıldı. Hüseyin Üzmez'e ait evde tutuklanması için basıldığında Fadime Şahin isimli bir kadın ile gayrı meşru bir ilişki içinde olduğu ortaya çıktı. Tutuklama esnasındaki uygunsuz kıyafetleriyle görüntüleri televizyon kanallarında yayınlandı. Basında ve televizyonlarda tutuklanması Fadime Şahin isimli kadınla basılması şeklinde duyuruldu. Bu konu basında yayınlandı.[3]

Müslüm Gündüz'ün AİHM başvurusu

Müslüm Gündüz, Türkiye aleyhinde haksız yargılandığına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde açtığı davayı kazandı. Mahkeme Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin askeri üyeleri bulunması nedeniyle başvuruyu haklı buldu. Müslüm Gündüz, ayrıca daha önce ifade özgürlüğü ihlali ile açtığı davayı da kazanmıştı.[4]

Veli Küçük bağlantısı iddiaları

Ali Kalkancı, 2009 yılında emniyet güçlerinin Haramidere bulunan fabrikasına yaptığı operasyonda 2 milyon adet captagon hap ele geçirilmesi ve tutuklanmasının ardından uyuşturucu operasyonu nedeniyle gözaltındayken Ergenekon soruşturması kapsamında da sorgulandı.[5][6] Ergenekon Davası Savcısı Fikret Seçen'e verdiği ifadesinde Kalkancı, Fatih'teki İsmailağa Cemaati'ne gidip geldiğini, 28 Şubat sürecinde borç batağında olduğunu bu dönemde tuğgeneral Veli Küçük'ün kendisine para yardımı yaptığını söyledi. Kalkancı ifadesinde, Küçük'ten gelen para nedeniyle istediklerini yapmak zorunda kaldığını ve bu nedenle Fadime Şahin'i nikâhına aldığını iddia etti.[7]

Ergenekon davası kapsamında ifade veren bir gizli tanığa göre, Fadime Şahin'in 1995 yılına kadar Aksaray'daki bir pavyonda konsomatris olarak çalıştığı ve o dönem Strateji dergisi genel yayın yönetmenliği yapan Ergenekon sanığı Ümit Oğuztan ve Sisi lakaplı Seyhan Soylu tarafından erkeklere pazarlandığı ancak daha sonra tesettüre büründürülüp kısa bir dini eğitimden geçirildikten sonra kamuoyunda irtica korkusu oluşturarak askerî müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla kullanılmıştır. Aynı haberlerde Ali Kalkancı'nın da alkolik olduğu iddia edildi.[5][8][9]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Kanla Abdest Alanlar, Ergün Poyraz, ISBN,975 6448 067
  2. ^ Kanla Abdest Alanlar, Ergün Poyraz, Toplumsal Düşünce Yayınları, ISBN 975-6448-06-7
  3. ^ Kıyafetleri ile öne çıkan Aczmendiler 14 Ocak 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Sabah, 27 Eylül 2006.
  4. ^ "AİHM, Aczmendi liderini haklı buldu, Akşam 13 Temmuz 2005". 26 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ekim 2007. 
  5. ^ a b Sahte şeyh Kalkancı, Veli Küçük'ten maaş almış, Yeni Şafak Gazetesi, 1 Mart 2009 tarihli haberi[]
  6. ^ "Ali Kalkancı, Ergenekon Savcısına İfade Verdi". 28 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2010. 
  7. ^ "Sahte şeyh Kalkancı, Veli Küçük'ten maaş almış". 28 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2010. 
  8. ^ "Fadime Şahin buhar oldu". 17 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2020. 
  9. ^ "'Fadime telekız, Kalkancı alkolikti!'". 19 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Aralık 2010. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mustafa Balbay</span> Türk gazeteci, yazar ve politikacı

Mustafa Ali Balbay, Türk gazeteci, siyasetçi ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Doğu Perinçek</span> Türk siyasetçi, hukukçu, yazar

Doğu Perinçek, Türk siyasetçi, Aydınlık Hareketi önderi, hukuk doktoru ve yazar. 15 Şubat 2015 tarihinden beri Vatan Partisi (VP) genel başkanlığı görevini sürdürmektedir. 1978-1980 yılları arasında Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP), 1991-1992 yıllarında Sosyalist Parti (SP) ve 1992-2015 yılları arasında İşçi Partisi (İP) genel başkanlığı görevini üstlenmiştir. 2018 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin cumhurbaşkanı adayı olmuştur. 2023 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday adayı olmuş lakin 100.000 imzayı toplayamadığı için aday olamamıştır.

Derin devlet, Anayasa'da belirlenmiş devlet yapısı dışında oluşturulan devlet yapısını ifade eden siyasi terim.

<span class="mw-page-title-main">Necip Hablemitoğlu</span> Türk tarihçi ve yazar

Necip Hablemitoğlu, Türk tarihçi ve yazardır.

<span class="mw-page-title-main">JİTEM</span> Türk askeri istihbarat birimi

JİTEM ya da Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı, İçişleri Bakanlığı'nın onayı olmadan ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan görüş alınmadan Jandarma Genel Komutanlığı'nın kendi inisiyatifiyle kurulan ve terörle mücadele kapsamında faaliyet yürüten bir oluşumdur.

<span class="mw-page-title-main">I. Süleyman Şah</span> Anadolu Selçuklu Devletinin kurucusu ve ilk hükümdarı

Kutalmışoğlu Süleyman Şah veya kısaca Kutalmışoğlu, Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusudur. Selçuk Bey'in oğlu Arslan Yabgu'nun torunudur. Babası Kutalmış Bey'dir. Erhan Afyoncu'nun tespitlerine göre mezarı Halep Kapısı'ndadır. Kutalmışoğlu Süleyman Şah öldüğünde Caber Kalesi'ne defnedildiği yönündeki rivayetler doğru değildir. Zira Kutalmışoğlu öldürüldüğünde Caber Kalesi henüz Selçuklu Hanedanı tarafından ele geçirilmemişti.

Gazi Mahallesi olayları ya da Gazi Katliamı 12 Mart 1995 tarihinde Gazi Mahallesi'nde bulunan Alevilerin çoğunlukta olduğu bir kahvehaneye, durdurdukları bir taksi şoförünü öldürerek aynı taksiyle kahvehanedeki sivillere yönelik kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen silahlı provokatif saldırı sonucu başlayan ve şehrin diğer bölgelerine yayılan olaylar. 15 Mart 1995'e dek kent geneline yayılan olaylar sonucunda 22 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmış ve tutuklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tuncay Özkan</span> Türk politikacı

Ahmet Tuncay Özkan, Türk gazeteci, yazar, televizyoncu, siyasetçi. 28. dönem İzmir milletvekili.

Danıştay Saldırısı, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. dairesine Alparslan Arslan adlı saldırganın gerçekleştirdiği silahlı eylemdir. Saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralanmıştır. Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştır.

Yalçın Küçük, Türk araştırmacı yazar ve akademisyendir.

Bahçelievler Katliamı, 8 Ekim 1978 günü Ankara'nın Bahçelievler mahallesinde Türkiye İşçi Partisi üyesi Latif Can, Efrahim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Erzan ve Salih Gevence isimli gençlerin öldürüldüğü olaydır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de başörtüsü yasağı</span> Türkiyede 12 Eylül Darbesinden sonra kamu kurumlarında türbanın yasaklanması

Türkiye'de başörtüsü yasağı veya kılık kıyafeti düzenleyen kararlar, başta üniversite öğrencilerine yönelik olmak üzere bütün kamu ve bazı özel kurumlarda kadın çalışanlara uygulanan başörtü yasağı ile bu yasağın sosyal ve siyasal etkileri etrafında yaşanan tartışmalar. Siyasal İslam'ın simgesi olduğu iddia edilen başörtüsünü kamusal alanda yasakladığı iddia edilen mahkeme kararları bu sorunun ön ayağını oluşturmaktadır.

Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, AK Parti'nin "laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği" gerekçesiyle, partinin kapatılması ve ilgili dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istemiyle hazırladığı iddianame Anayasa Mahkemesine 14 Mart 2008'de sunulmuş olup, Anayasa Mahkemesi iddianameyi 31 Mart 2008 günü kabul etmiştir. 16 Haziran günü Adalet ve Kalkınma Partisi esas hakkındaki savunmasını vermiştir. 30 Temmuz 2008 tarihinde kamuoyuna yapılan açıklamada, partinin temelli kapatılmaması, fakat hazine yardımının belirli bir oranda kesilmesi kararına varılmıştır. 6 üye kapatılması, 5 üye kapatılmaması yönünde oy kullanmışken, hazine yardımının kesilmesi hakkındaki oylamada 11 üyenin 10'u kesilmesi yönünde oy kullanmıştır. Kapatma talebi en az 7-4 şeklindeki nitelikli çoğunluk koşulu sağlanamadığı için reddedilmiştir.

Ergenekon, 2000'li yıllarda Türkiye'de faaliyet gösterdiği ileri sürülen gizli silahlı örgüttür. Türk yargısı tarafından terörizm ile suçlanmış, suçlamalar ve dava 21 Nisan 2016'da Yargıtay kararı ile usul ve esas yönünden bozulmuştur.

Bu maddede Ergenekon soruşturmalarının kronolojisi listelenmektedir.

Tuncay Güney, Türk casus, gazeteci, televizyoncu, New York Institute isimli web sitesinin genel yayın yönetmeni. JİTEM, Ergenekon,Gülen cemaati ve İşçi Partisi'nin içine sızdığı ve burada edindiği bilgileri Mehmet Eymür'e ulaştırdığı iddia edilmektedir.

Ergenekon davaları veya Ergenekon kumpası, iddia olunan Ergenekon örgütü kapsamında açılan davalardır.

Türkiye'de nüfusun %95'e yakını İslam dinine mensuptur. Ülkedeki Müslümanların çoğunluğu Sünniliğin Hanefi mezhebine bağlıdır. Günümüzde modern Türkiye'yi oluşturan bölgede İslam'ın yerleşik varlığı, Selçukluların Doğu Anadolu'ya doğru genişlemeye başladığı 11. yüzyılın son yarısına kadar uzanmaktadır.

Abbâsîler devrinde Alevîler Hicrî 129 / Milâdî 747 yılında Ebû Müslim Horasânî’nin İmâm İbrahim tarafından bütün bu kıt’alar ile Irak dâîlerinin fiilen riyasetine tâyin edilmesiyle artık Türkistan’ın tamamı Şîʿa-i Bâtın’îyye adına hazırlanmış oluyordu. Ebû Müslim Horasânî’nin komutasında Emevîler aleyhine başkaldıran ihtilâl fırkalarının çoğunluğunu oluşturan Türkler, Abbâsîler’in kazandıkları başarılarda da en büyük pay sahibi olmuşlardı. Sonunda hilâfet mâkamı Türkler’in sağlamış olduğu destek sayesinde Abbâsîler tarafından ele geçirilmiş oldu. Fakat Şîʿa’nın fedâ ettiği bu kadar canlar, Ehl-i Beyt’e ait bir hakkın elde edilmesi için nehirler gibi akıtılan kanlar ve Ehl-i Beyt nâmına yapılan onca büyük fedâkârlıkların dahi Alevîlerin hilâfeti ele geçirmeleri için yeterli olamaması gönüllerde kapanmaz yaralar açtı. Abbâsîler’in ikinci halifesi olan Hâlife El Mansûr’un Türkler’e karşı takındığı hasmane tavırlar ve bilhassa Ebû Müslim Horasânî’in katli üzerine ihtilâlciler derhal fa’aliyete geçmek suretiyle “Mübeyyize” (Beyazlar) fırkasını oluşturdular.

İslami köktendincilik veya radikal İslamcılık, İslam dininin temellerine dönmek anlamına gelen, dinin temel elemanlarını sosyal hayata egemen kılmak amacındaki hareketlere verilen ad. Başlangıçta modern mevcut ideolojilere karşı alternatif bir sistem oluşturma amacı taşırken, akımların liderleri tarafından dinsel anlayışın gerektirdiğine inanılan sosyal hayatı şiddet uygulayarak diğerlerine kabul ettirmek biçimine dönüşmüştür. Günümüz toplumlarında olumsuz bir imaj yaratmış ve tutuculuk, kültürel gerilik, bağnazlık, hoşgörüsüzlük, temel insan haklarını yok saymak ve dışlayıcılıkla özdeşleştirilmiştir.