İçeriğe atla

Abdülkadir el-Cezâirî

Abdülkadir el-Cezâirî
Abdülkadir el-Cezairî
DoğumAbdülkadir İbn Muhyiddin İbn Mustafa El Hasani El Cezayiri
06 Eylül 1808(1808-09-06)
Guetna, Cezayir-i Garp Eyaleti, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm26 Mayıs 1883 (74 yaşında)
Şam, Suriye Vilayeti, Osmanlı İmparatorluğu
MilliyetArap
VatandaşlıkOsmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
MeslekAsker

Abdülkadir el-Cezairî, tam adı Abdülkadir bin Muhyiddin bin Mustafa el-Hasanî el-Cezairî (Arapça: عبد القادر الجزائري; d. 6 Eylül 1808, Guetna - ö. 26 Mayıs 1883, Şam), 19. yüzyılda Cezayir halkının Fransız boyundurluğuna karşı mücadelesine (1840-1846) önderlik eden ve Cezayir Devleti'nin temelini atan din adamı ve asker. 1832'de Maskura emiri olmuştur.

Yaşamı

Gençliği

Abdülkadir, askeri alanda gösterdiği kahramanlıklardan önce bile yakışıklılığı ve üstün zekasıyla halkın gözdesi haline gelmişti. Siyah sakallı düzgün bir yüzü, ince ve kıvrak bir bedeni olan orta boylu bir kişiydi. Davranışları son derece kibar, yaşamı da aynı ölçüde sadeydi. Şairliği ve etkili söz söyleme gücüyle dindaşlarını kolayca heyecana getirebilen dindar ve aydın bir kişi olarak tanınırdı.

Fransız işgali ve direniş

Cezayir, Fransız ordusunun 1830'da ülkeyi işgaline değin, Osmanlı devletine bağlı bir eyaletti. Ülkenin yönetimi Türk yeniçeriler ve onların seçtiği bir Dayı 'nın (vali) elinde bulunuyordu. Türk-Cezayirli karışımı bir kökene sahip olan Kuloğlu topluluğu ile belirli ayrıcalıklı kabilelerden destek gören bu yöneticiler, aynı dinden gelmenin kendilerine sağladığı üstünlükle Cezayir'i çok sıkı bir denetim altında tutuyorlardı.

Bununla birlikte bu yöneticilerden nefret eden Cezayirliler, 19. yüzyıl başlarında sürekli ayaklanma halindeydiler. Ülke halkı, bu nedenle Hristiyan istilacılara karşı koyamayacak kadar bölünmüş durumdaydı. Ülkenin batısında yaşayan kabileler Vahran'ı kuşatma altına aldılar. Okul öğretmenlerinin ve özellikle dinsel tarikat üyelerinin besleyip güçlendirdiği ortak İslam dindaşlık duyguları çevresinde birleşen bu kabileler, örgütsel bir yapı kurmaya çalıştılar.Bir tarikat önderi ve Maskura yakınlarındaki bir zaviyenin yöneticisi olan Muhyiddin, Oran ve Mostaganem'deki Fransız birliklerine karşı yapılacak yıpratma savaşının başına geçmeye çağrıldı.

Yaşı bir hayli ilerlemiş olan Muhyiddin, Kasım 1832'de kendi yerine genç oğlu Abdülkadir'in seçilmesini sağladı. Dine bağlılığı ve askeri alandaki gözüpekliğiyle ün salmış olan Abdülkadir, yıpratma savaşının komutanlığını üstlendi. Bu savaş sonunda 1834'te imzalanan Desmichels Antlaşması ile müminlerin komutanı unvanı altında Oran'ın iç kesiminin yönetimini tümüyle ele geçirdi. Sahip olduğu yeni toprakları birleştirmeye yönelen Emir Abdülkadir, antlaşmanın sağladığı olanaklardan yararlanarak Selif'te yaşayan bütün kabilelere yönetimini kabul ettirdi. Miliana'yı ve ardından Médéa'yı işgal etti. Makta'da General Camille Trézel'i yenilgiye uğrattı. Bertrand Clauzel ve T.R. Bugeaud adlı generaller tarafından sıkıştırılmasına karşın, Fransızların başvurduğu şiddete tepki duyan Cezayirlilerin deteğini kazanmayı başardı. Görüşmeler sonunda General Bugeaud'u Tafna Antlaşması'nı (1837) imzalamaya ikna etti.Fransızları birkaç limanla yetinmek zorunda bırakan bu antlaşmayla topraklarını daha da genişleterek Vahran ve Titteri'nin bütün iç kesimlerinin yöneticisi oldu.

Emir Abdülkadir iki yıl içinde gerçek anlamda bir devlet kurdu.Başkent olarak bazen Maskura'yı, bazen de Tihert Kalesini (bugün Tagdempt) kullandı.Mahzen denen savaşçı kabilelerin ayrıcalıklarını kaldırarak ve bütün uyruklara eşit vergi yükü getirerek halk toplulukları arasında tüzel bir eşitlik kurdu. Güneydeki vahaları hakimiyeti altında tutan et-Tijini ile savaşıp çöl kavimlerini ona karşı birleştirerek, nüfuzunu Büyük Sahra Çölü yönünde genişletti. Ardından Selif Vadisi ile Titteri'ye, Konstantin Beyi Hac Ahmed'in direnişiyle karşılaştığı doğu eyaleti sınırlarına kadar uzandı. Ayrıca Fransızlara katılmış olan Zuatna Kuloğullarını ağır cezalara çarptırdı. 1838 kışına gelindiğinde etki alanı Berberi Kıbayl kabilesinin sınırlarını aşmış ve güneyde Biskra Vahasından Fas sınırına kadar uzanmış bulunuyordu. Et-Tijini'nin gücünü kırmak amacıyla başkenti Ayn Mehdi'yi altı ay süren bir kuşatma altında tutarak yyıktı. Bu arada bütün Sahra kabileleri de kendisine bağlılık yemini etti.

Abdülkadir Cezayiri çevresindeki ileri gelenlerin öğütlerine pek seyrek olarak başvuran ve yetkiyi bütünüyle elinde tutan bir önderdi. Başlıca dayanağı, yurttaşlarını bir araya toplayıp istilacıya karşı birleştirebilecek biricik güç olan din duygusuydu. Ama bu, çağdaş bir devlet kurma çalışmalarında kendisine yardımcı olabilecek çeşitli uluslardan yetenekli kişileri Musevi ye da Hristiyan olmalarına bakmaksızın çevresinde toplanmasına engel olmadı. Bu Avrupalı uzmanların en tanınmışı sonradan diplomatlık da yapan Léon Roches'tur; geçirdiği serüvenleri Trente deux ans a travers l'Islam (İslam Dünyasında 32 Yıl) adlı kitapta anlatmıştır. Abdülkadir, kabilelerin donatımını sağladığı askerler ya da gönüllüler tarafından desteklenen ve yaklaşık 2,000 kişiden oluşan düzenli bir ordu kurdu. Fransız işgali altındaki topraklara yakın kasabalar saldırılara çok açık olacağından iç kesimdeki Sebdou, Saida, Tihert, Taza ve Boghar gibi yerleşim birimlerini tahkim etti.Buralarda askeri donatım fabrikaları, ambarlar ve atölyeler açtı, başta İngiltere'den olmak üzere dışarıdan yapılan silah alımlarını karşılamak üzere satılacak fazla ürünleri buralarda depoladı. Belirlenmiş ücret alan görevlilere dayalı yeni bir yönetim sistemi oluşturdu. Eğitimi yaygınlaştırarak, bağımsızlık ve milliyet kavramlarının halk arasında güçlenmesini sağladı.

Orléans dükünün öncü kolları Demir Geçidini aşınca, Emir Abdülkadir bunu Tafna Antlaşması ile kendisine verilen topraklara yönelik bir saldırı saydı. Örgütlenme çalışmalarını henüz tamamlamamış olmasına karşın, beklenmedik bir saldırıya geçerek Mitica Ovasındaki Fransız koloni birimlerini yok etti. Bu olay üzerine savaş şiddetini yitirdi. Bu durum, bütün Cezayir'i ele geçirmek için gerekli donanım ve silahı alma konusunda Fransız hükûmetini ikna eden General Bugeaud'un 1840'ta genel vali olarak atanmasına değin sürdü. Bu atamayla birlikte yedi yıllık sert ve acımasız bir savaş başladı. Büyük çaplı çarpışmalardan kaçınan Abdülkadir, gerekli darbeyi indirir indirmez geri çekilebilen tüfekli süvariler kullandığı ardı arkası kesilmeyen küçük çarpışmaları tercih etti. Ancak, karşısında Bugeaud tarafından son derece haraketli kollar halinde düzenlenmiş piyadelerden oluşan bir Fransız ordusu bulunuyordu. Ayrıca, Bugeaud ve yardımcılarının, açlık çeken insanları önderlerini terke zorlamak amacıyla uyguladıkları yıkımla baş etmek zorunda kalmıştı.

1841'de Fransızlar Cezayirlilerin müstahkem mevkilerini yıkınca, Abdülkadir zorunlu olarak Oran'ın iç kesimlerinde göçebe yaşamı sürmeye başladı. Ertesi yıl Tlemsen'in elinden çıkmasıyla Faslı müttefikleriyle bağlantısını sürdürmesi güçleşti. Daha başka tersliklere ve Fransız birliklerinin güneydeki ilerlemesine karşın, Fas'a ulaşmayı başardı.Bugeaud karşısında Isly'da yenilgiye uğrayan Fas sultanı, Abdülkadir'i ülkesinin orta kesimlerinde alıkoymak zorunda kaldı. Abdülkadir, Dahra'da patlak veren bir ayaklanmadan yararlanarak yeniden Cezayir'e girdi. Sidi İbrahim ileri karakolunu ele geçirdi ve kendisini izleyen Fransız birliklerinden sürekli kaçarak ülkenin iç kesimlerine doğru çekildi.

Fransızlara teslim oluşu ve sürgün hayatı

Abdülkadir, Temmuz 1846'da, geri kalan bir avuç adamıyla birlikte yeniden Fas'a sığındı. Ancak kendisini bir yük olarak gören Fas sultanının desteğini yitirince Cezayir'e dönmek zorunda kaldı. Doğu'ya gönderileceğine söz verilmesi üzerine, General Christophe de Lamoriciére ile Bugeaud'un yerini almış olan Kral Louis-Philippe'ın oğlu Aumale düküne onurlu bir biçimde teslim oldu.

Ancak Louis-Philippe oğlunun verdiği sözü yerine getirmekten kaçındı.Abdülkadir bir süre Fransa'daki Château de Pau'da tutuklu kaldı. Ardından Amboise'de hapsedildi. Önce cumhurbaşkanı, ardından imparator olan Louis-Napoléon 1852'de Abdülkadir'in Bursa'ya gitmesine izin verdi. Oradan Şam'a geçen Abdülkadir örnek bir yaşantı sürerek Zikru'l-Akil ve Tenbihu'l-Gafil (Akıllılara Çağrı, Aldırışsızlara Uyarı) adlı bir kitap yazdı. Fransız hükûmeti kendisine yüklü bir emekli aylığı bağladı ve Kıbayl kabilesinden gelme bir muhafız birliği verdi. Hatta Osmanlı denetiminden çıkarmak istedikleri Mısır ile Anadolu arasında bir yerlerde hükümdar olması yönünde girişimde bulundu. Abdülkadir, 1871 Cezayir ayaklanması sırasında Konstantin'in güneyindeki kabileleri ayaklandırmaya çalışan oğullarından birini evlatlıktan reddetti. 1883'te Şam'da öldü.[1]

Günümüzde Cezayirliler kendisini en büyük halk kahramanlarından biri olarak görmektedirler.

Kaynakça

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Cezayir</span> Kuzey Afrikada bulunan bir ülke

Cezayir, resmî adıyla Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti, Kuzey Afrika'da bir ülkedir. 2,381,741 kilometre karelik yüzölçümü ile Afrika'nın yüzölçümü olarak en büyük ülkesi olan Cezayir, dünyanın onuncu, Arap Dünyası ve Afrika Birliği içerisinde ise en büyük ülkedir. Aynı zamanda, 44 milyonluk nüfusuyla da Afrika'nın en kalabalık sekizinci ülkesidir.

<span class="mw-page-title-main">Fas</span> Kuzey Afrikada yer alan bir ülke

Fas, resmî adıyla Fas Krallığı, yaklaşık 37 milyon nüfusa ve 720.000 km² yüzölçümüne sahip bir Kuzey Afrika ülkesidir. Başkenti Rabat ve en büyük şehri de Kazablanka'dır. Mağrip ülkelerinden biri olan Fas'ın, Atlantik Okyanusu'dan Cebelitarık Boğazı'nı çevreleyip Akdeniz'de son bulan uzun bir sahil şeridi vardır. Doğuda Cezayir, kuzeyde İspanya, güneyde ise Moritanya ile komşudur. Aynı zamanda ülke, Batı Sahra adı verilen bölgede, 1975'te koloni ülkesi İspanya tarafından terk edildikten sonra hak iddia etmiş ve günümüzde de bölgenin dörtte üçünü fiilen yönetmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Cezayir Bağımsızlık Savaşı</span>

Cezayir Bağımsızlık Savaşı, Cezayirli Müslüman Araplar ile Avrupalı Cezayirlilerin arasındaki sürtüşmenin, 130 yıllık koloni yönetimine karşı bir isyana dönüşmesiyle başladı. Demokratik Özgürlüklerin Zaferi Hareketi (MTLD) adını alan Cezayir Halk Partisi 1950'de Fransız yönetimine karşı eylemlere başladı. 1952'de önemsiz bir suçtan yargılanan Ferhat Abbas'ın davası yönetimi hedef alan bir propaganda aracına dönüştü. MTLD ve Cezayir Ulema Cemiyeti yöneticileri de Arap devletlerinden destek sağlama çabalarını yoğunlaştırdı.

<span class="mw-page-title-main">Berberiler</span>

Berberiler, bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkıdır. Bazı mağara resimlerinin bulunmuş olması, Berberiler'in bu paleolitik toplulukların soyundan gelmiş olabileceği tezini güçlendirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Aimable Pélissier</span>

Aimable Jean Jacques Pélissier, Malakoff Dükü, Cezayir'in fethinde önemli rol oynayan Fransız general. Kırım Savaşı'nın son yıllarında Fransız ordusuna komuta etmiştir.

1832-1847 yılları arasında Fransızlara karşı yapılmış Cezayir kurtuluş savaşlarından üçüncüsü ve sonuncusu.

Sétif ve Guelma katliamı, 8 Mayıs 1945'te Fransızların Setif ve Guelma'da 45 bin Cezayirliyi öldürmesiyle sonuçlanan katliamdır. Cezayirliler, 1945'te meydana gelen ve 1968'e kadar süren toplu saldırıları "soykırım" olarak ifade etmektedirler. Çok sayıda insan işkence ve kötü muameleden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Huari Bumedyen</span>

Huvvari Bumedyen, d. 23 Ağustos 1932, Clauzel, Kalime Vilayeti, Cezayir - ö. 27 Aralık 1978, Cezayir, Cezayir), Cezayirli subay ve devlet adamı. Cezayir'de Ahmed Bin Bella'ya karşı yaptığı askerî darbeyle iktidarı ele geçirerek, 19 Haziran 1965 tarihinden ölümüne kadar Cezayir Devlet Başkanlığında kalmıştır. Ölümünden önceki yıllarda Üçüncü Dünya ülkelerinin bayraktarlarından biri olarak, özellikle uluslararası yeni bir ekonomik düzenin kurulması gerektiğini savundu.

<span class="mw-page-title-main">Abdülkadir bin Salih</span>

Abdülkadir bin Salih, Cezayirli siyasetçi. Salih, Afrika ülkesi Cezayir'de 2 Nisan 2019 - 19 Aralık 2019 tarihlerinde geçici olarak devlet başkanlığı makamında bulunmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Fransa'nın Cezayir'i İşgali</span> Fransa Krallığı’nın, Osmanlı hakimiyetindeki Cezayir bölgesine 1830-1847 yılları arasında düzenlediği işgal

Fransa'nın Cezayir'i İşgali Fransa Krallığı'nın Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı Cezayir-i Garp Eyaleti 'ni işgalidir. 1827- 1830 arası işgal öncesi Cezayir abluka altına alınmıştır. 1830'da Cezayir'in işgali ile birlikte Cezayir'de 300 yıldan fazla süren Osmanlı egemenliği sona erdi ancak toplu direniş 1847'ye kadar kısmi direniş ise 1903'e kadar devam etmiştir. Cezayir'in işgali Fransa'daki iç siyasi çekişmenin ortasında gerçekleşmiş olup sonraki yıllarda Fransa ülkedeki direnişi kırmak için ek askeri kuvvetler getirmiştir. 1827'de Cezayir-i Garp eyaleti'nin yöneticisi Hüseyin Dayı ile Fransız konsolos arasındaki bir tartışma ablukaya dönüştü ve ardından Fransa'nın Temmuz Monarşisi, 1830'da Cezayir'i işgal edip hızla ele geçirdi ve diğer kıyı topluluklarını ele geçirdi. Fransa'daki iç siyasi çekişmelerin ortasında, bölgenin kontrolünü elde tutmak için defalarca kararlar alındı ve sonraki yıllarda ülkenin iç kesimlerindeki direnişi bastırmak için ek askerî güçler getirildi.

<span class="mw-page-title-main">Thomas Robert Bugeaud</span> Fransız mareşal (1784 – 1849)

Thomas Robert Bugeaud, marquis de la Piconnerie, duc d'Isly, Fransa Mareşali ve Cezayir Genel Valisi idi.

<span class="mw-page-title-main">Tilimsan Muharebesi (1551)</span>

Tilimsan Muharebesi, 1550-1558 Osmanlı-Fas Savaşı'nda evre.

<span class="mw-page-title-main">Yasin el-Haşimi</span>

Yasin el-Haşimi, iki kez başbakanlık yapan Iraklı bir politikacıydı. Irak'ın ilk liderlerinin çoğu gibi, el-Haşimi de ülkenin Osmanlı kontrolü sırasında askeri subay olarak görev yaptı. Siyasi olarak ilk çıkışını selefi Cafer el-Askerî'nin hükûmeti altında yaptı ve kısa bir süre sonra, Ağustos 1924'te onun yerine başbakan oldu. El-Haşimi on ay boyunca hizmet etti, ardından yerini Abdulmuhsin es-Sa'dun aldı. Sonraki on yıl boyunca çeşitli hükûmet pozisyonlarını doldurdu ve nihayet Mart 1935'te başbakanlık makamına geri döndü. 30 Ekim 1936'da Haşimi, General Bekir Sıdkî ve etnik azınlıklardan oluşan bir koalisyon tarafından yönetilen bir darbeyle görevden alınan ilk Irak başbakanı oldu. O zamanlar savunma bakanı olan el-Askerî'nin aksine, el-Haşimi darbeden sağ çıktı ve üç ay sonra öldüğü Suriye'nin Şam kentine gitti. Ağabeyi ve yakın müttefiki Taha el-Haşimi, 1941'de Irak Başbakanı olarak görev yaptı.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Suriye İsyanı</span> Suriye ve Lübnan Mandasındaki Fransız yönetimine karşı 1925-27 ayaklanması

Büyük Suriye İsyanı, 1925 İsyanı veya Büyük Suriye Devrimi, 1925 ile 1927 yılları arasında Suriye Devleti ve Büyük Lübnan genelinde yaşanan genel bir ayaklanmadır. Önde gelen isyancı güçler, Sünni, Dürzi, Alevi ve Hristiyan grupların katıldığı güney Suriye'deki Cebel el-Dürzi Devleti savaşçılarından oluşuyordu. Ortak amaç, I. Dünya Savaşı'nın ardından Türk yönetiminden Fransız yönetimine geçen yeni manda bölgelerindeki Fransız egemenliğine son vermekti.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Bey bin Muhammed Şerif</span> Osmanlı İmparatorluğu Cezayir Beylerbeyliğine bağlı Konstantin Beyliğinin son beyi ( yak.1784-yak.1850), Fransızlara karşı Cezayir direnişinin sembol isimlerinden biri

Ahmed Bey bin Muhammed Şerif tam adıyla Ahmed bin Muhammed eş-Şerif bin Ahmed el-Kuli kısaca Ahmed Bey veya Hacı Ahmed Bey olarak da bilinir 1826'dan 1848'e kadar hüküm süren Osmanlı Cezayir Dayılığı'na bağlı Konstantin'in son Bey'iydi." Muhammed Menamenni Bey bin Han'ın halefiydi. Beyliğin lideri olarak yerel halkın Fransız işgal güçlerine karşı şiddetli bir direniş göstermesine önderlik etti. Bu Cezayir-i Garb eyaletinin işgali neticesi bağlı olduğu makamın boş kalmasıyla 1833'te Cezayir'in lideri ve sürgündeki Dayı ünvanını aldı. Osmanlı vasalı olarak Konstantin Beyliği'nde Fransızlara karşı mücadeleye devam etti ancak bu aldığı ünvan başka hiçbir ülke tarafından tanınmadı. 1837'de Konstantin yoğun bir kuşatmadan sonra Fransızlar tarafından ele geçirildi ve beyliği sona erdi. O ise Aurès Dağları'na çekildi ve buradan 1848'de teslim olana kadar hala kendisine sadık olan kabileleri kullanarak bir tür düşük yoğunluklu çatışma, gerilla savaşı yürütmeye devam etti.

<span class="mw-page-title-main">Satvali Muharebesi</span>

Satvali Muharebesi 18-19 Haziran 1830 tarihinde Fransa ile Cezayir Beylerbeyliği olarak da bilinen Osmanlı Cezayir-i Garp Eyalet birlikleri arasında, Cezayir Beylerbeyliği'nin başkentinin Fransa tarafından ele geçirilmesi ve Cezayir'in işgali sırasında gerçekleşmiştir. İşgali engellemeye çalışan Osmanlı-Cezayir Beylerbeyliği birlikleri muharebe öncesi ve sırasındaki yapılan taktik ve stratejik hatalar neticesinde başarısız olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Sidi Khalef Muharebesi</span>

Sidi Khalef Muharebesi Satvali Muharebesi akabinde 5 gün sonra Osmanlı Cezayir Beylerbeyliği birlikleri ile Cezayir'i işgal eden Fransız Birlikleri arasında gerçekleşen ikinci muharebedir. Muharebe Osmanlı Cezayir birliklerinin yenilgisi ve İmparator kalesi de dahil Cezayir şehrinin Fransızların eline geçmesi ve Osmanlı'nın Cezayir Beylerbeyliğini kaybı ile sonuçlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Demir Kapılar (Cezayir)</span>

Demir Kapılar Cezayir'deki Bibanlar'da bir dağ geçididir. Biban Sıradağları'na isimlerini vermişlerdir.

Melilla Kuşatması, 1774-1775 yılları arasında İngiltere ve Fas Sultanlığının İspanya'nın Kuzey Afrika'daki yegane toprağı olan Melilla'yı kuşattıkları savaştır. Dönemin Fas Sultanı III.Muhammed ben Abdullah Fas Kraliyet Ordusu ve küçük bir paramiliter Cezayir ordusunu Melilla surlarına gönderdi. İngiltere savaşa birlik katmamış, sadece sözlü bir destekte bulunmuştur. İngiliz-Fas ittifakına karşılık İspanyollar Melilla'yı savunmak için Tuğgeneral Juan Sherlocke ve yardımcı olarak Florencio Monero'yu kaleye gönderdi.

<span class="mw-page-title-main">Melviye Muharebesi (1692)</span>

Moulouya Savaşı, Mayıs 1692'de Fas'taki Melviye nehri üzerindeki bir geçitte gerçekleşti. Alevi Sultanı Moulay İsmail'in orduları ile Cezayir Deyi Hadj Chabane'nin orduları arasında gerçekleşti.