Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.
Melamîlik (ملامتيه) ya da Melamîler 8. yüzyılda Samanîler devrinde Horasan, İran’ında faaliyet gösteren bir sufi topluluktur. Melamet kelimesi, "kınanmışlık; itab ve serzenişlik; rezillik ve rüsvaylık" anlamlarına gelmektedir.
Türklerin Anadolu'ya geldikten sonra edebiyatları iki gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu "Yüksek Zümre Edebiyatı" ve İslam öncesinden gelen sözlü bir "Halk Edebiyatı". Anadolu'ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri halk edebiyatıdır.
Nakşibendilik, 14. yüzyılda Orta Asya'da Buhara çevresinde gelişen ve adını kurucusu sufi alim Bahâeddin Nakşibend'den alan tasavvuf tarikatı.
Buhara, Orta Asya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan ve günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan tarihî şehir. Arkeolojik bulgular şehrin tarihinin en az 2500 yıl civarında olduğunu göstermiştir. Şehirde yapılan Arkeolojik kesit çalışmalarında yaklaşık 20 m kadar derinlikteki alt katmanda; kamusal binalar, askeri tahkim yapıları, çanak-çömlek ve madeni paralar gibi çeşitli arkeolojik buluntulara rastlanılmıştır.
Virt, rutin hâlinde devamlı çekilen zikirdir.
Şeyh Şamil ; Kuzey Kafkasya halklarının siyasi ve dinî önderi, Kuzey Azerbaycan, Dağıstan, Çeçenistan ve Çerkesya'nın üçüncü imamı olan imam ve asker. Kafkasya'nın bağımsızlığı için mücadele etmiş olan Şeyh Şamil, Müslüman nüfusa sahip ülkelerde ün sahibidir. Ruslara karşı kazandığı zaferlerden ötürü "Kafkas Kartalı" ve "Rusya'nın Kâbusu" gibi isimlerle anılır. Hamzat Bey'den sonra Kafkasya'daki direnişçilerin komutanıdır ve aynı zamanda Nakşibendi şeyhlerinden Seyyid Cemaleddin Kumuki'nin halifelerindendir. Yirmi beş yıl sürdürdüğü savaş ile onu izleyenlerin benimsemiş oldukları İslam ve tasavvuf inancı, günümüzde Kafkas halkları arasında oldukça yaygındır.
Assisili Fransis, bir İtalyan Katolik aziz, mistik ve tarikat kurucusu. Fransis, Hristiyanlığın en saygı duyulan dini figürlerinden biridir.
Kalenderîlik ya da Kalender'îyye 10. yüzyılda İran'da, Horasan Melametiliği'nden kaynaklanan bir sufilik akımı olarak ortaya çıkan 12. yüzyılın sonunda Cemaleddin-i Savi adlı Safevi Devletinden bir sufinin gayretiyle teşkilatlanarak Orta Doğu'da ve Orta Asya'da geniş taraftarlar toplayan bir tasavvuf akımıdır. Kalenderîler, mala, mülke ve şöhrete önem vermeyen, toplumdan önemli ölçüde kendilerini tecrid etmiş, kanaat anlayışına sahip bir topluluktu. Kalenderilik, yaşadığı toplumun nizamına karşı çıkararak dünyayı kaale almaya değer görmeyen ve bu düşünce tarzının günlük hayat ve davranışlarıyla da açığa vuran tasavvuf akımıdır. Kalenderîlik söz konusu mistik temelini ve sosyal niteliğini tarihî akış içinde İslâm dünyasının çeşitli yerlerinde ve değişik zamanlarda yeni unsurlarla zenginleştirerek geliştirmiş ve hep muhalif bir çevre olarak süregelmiştir.
Hurûfilik ya da Hurûf'îyye, adını Arapça hurûf kelimesinden alan, kutsal metinlerde harf ve kelimelerin sayısı, sırası ve diziliminin belirli şifreler barındırdığı iddiasıyla bunlardan kelime, cümle veya cümlecikleri oluşturan harflerin ebced değerlerinden metnin düz anlamı ile ilgili olmayan, telmih, ima, işaret gibi ikincil anlamlar çıkartan ve bu anlamlar üzerinden yeni anlayış ve kavrayışlara yol açan yaklaşımlara verilen addır.
Letaif. Arapça Latife'nin çoğulu. Latifeler anlamına gelir. Lataif-e-sitta Sufi ruhani psikolojisinde özel algı organları, deneyim veya eylem için süptil insan kapasiteleridir. Bağlama bağlı olarak letaif, bu deneyimlere veya eylemlere karşılık gelen bilinç nitelikleri olarak da anlaşılır.
I. İsmail, bilinen adıyla Şah İsmail veya tam unvanıyla Ebu'l-Muzaffer Bahadır el-Hüseynî, Safevî Tarikatı'nın lideri, Safevî Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. Alevilik ve Bektaşilikte Yedi Ulu Ozan'dan birisi olarak kabul edilir.
Şeybanîler, Cengiz Han'ın oğullarından Cuci'nin 5. oğlu ve Batu'nun kardeşi olan Şeyban'ın (Şiban) sülalesinden olup Özbekleri yöneten Ebu'l Hayr tarafından kurulmuş Türk veya Türk-Moğol sonradan Farslaşan hanlık.
Yusuf Hemedani, (1048-1140) önde gelen din bilginlerindendir. Rey ile Hamedan arasında Bûzencird adlı bir köyde doğmuştur. Merv şehrinde türbesi bulunmaktadır. Ebû Yakûb Yusuf Hemedanî, Hoca Ahmed Yesevî ile Abdülhâlik Gucdüvânî'nin hocasıdır.
İslam tıbbı, İslam peygamberi Muhammed dönemindeki geleneksel Arap tıbbından olduğu kadar, Eski Roma tıbbı Unani'den, Eski Hint tıbbı Ayurveda'dan ve Eski İran tıbbından etkilenmiştir.
Onikicilik / On ikiciler İlâhiyatı ya da On İki İmamcılık; Şiîliğin "İsnâaşeriyye" meşrebi içerisinde mevcûd olan On İki İmamcı tüm tarikat ve mezheplerin ortak itikadını tanımlamak maksadıyla kullanılan bir fıkıh deyimi olup, Ca'feriyye, Alevîlik, Bektaşîlik ile Arap Aleviliği'ni de kapsamı altına almaktadır. Şiîliğin "İsnâaşerîyye" ya da "On ikiciler" şubesine göre "On İki İmam", Muhammed bin Abdullah'ın ruhani ve siyâsi takipçileri olarak kabul edilmektedirler. Onikiciler'in İlâhiyâtı'na göre, Muhammed ile tâkipçilerinden oluşan toplam "On Dört Masum" insan (Muhammed, Fâtıma ve On İki İmâm) sadece toplumu adaletle yönetmekle kalmayıp, ayni zamanda şeriatın tefsiri ve Kur'an-ı Kerîm'in bâtınî te'vilini yapmakla selâhiyetlendirilmişlerdir. Toplum için birer rehber ve model olma husûsiyeti taşıyan peygamber ve imâmlar hatadan ve günahtan arındırılmış şahsiyetler olup, Allah tarafından ilâhî bir hüküm yani nass neticesinde seçilerek tâyin edilmişlerdir. On ikiciler'in itikadına göre, müslümanları ilgilendiren itikadî ve fıkhî konuların hepsi üzerinde tam bir mutlak otorite sahibi olan ve Cenâb-ı Hak tarafından ilâhî olarak atanmış olan bir "Mehdî" her çağda mevcûttur. Bu sıra içerisinde Ali birinci sırada yer almakta ve arkasından on bir tane imâm daha gelmektedir. (Bu kural Ehl-i Sünnet tarikat için de geçerli olup, orada yalnızca imâma, "Hazreti Üstâd", "Efendi", ya da "Pîr" gibi ünvânlar verilmekte olup, fıkhî ve diğer hususlarda bu hazreti üstâd efendiler tam bir mutlak otoriteye sahip bulunmaktadırlar.) Bunlar Muhammed bin Abdullah'ın neslinden olup, onun kızı olan Fâtıma'nın erkek çocuklarının soyundan gelmektedirler. Her bir "İmâm-ı Zamân" evvelkinin erkek çocuğu olmak zorundadır ve silsile bu şekilde devam etmektedir. Burada istisnâi kural sadece Hasan el-Mûctebâ'nın erkek kardeşi olan Hüseyin için geçerlidir. On İkinci ve son imâm olan Mehdî'nin ise hâlâ sağ olduğuna ve gayba halinde gizlendiğine inanılmaktadır.
Sayram,, Saryam, Saryom, İsbicâb veya Beyza şu anda Şımkent eyaletinin merkezi olan Şımkent şehri sınırları içinde kalan Siri Derya (Seyhun) havzasında Kazakistan'nın güney doğusunda Sayram Su nehri kıyısında ve aynı isimdeki Sayram Su dağlarının yamaçında yerleşik olan ülkenin en eski bir tarihi şehridir. Kazakistan'da ilk Cami burada yapılmıştır.
Hemedan, İran'ın aynı isimli Hemedan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan şehir.
Hurûfî-Bektâşî inancı Hurûfîlik akımı İranlı bir Şiî mutasavvıf olan “Fadl’Allah Ester-Âbâdî” tarafından kuruldu. Halep sınırlarından, Batı Anadolu’ya doğru hareket eden “Hurûfîler” Seyyid Nesîmî’nin H. 820 / M. 1417 yılında Halep’te idamından sonra Irak’tan Azerbaycan’a ve oradan da Doğu Anadolu’ya kadar olan bölgelerde Hurûfîliği yaydılar. Nesîmî’nin Divânı ve hayat hikayesi birçok mutasavvıf için iyi bir kaynak ve sermaye oldu. Nesîmî, daha Fadl’Allah Yezdânî’nin “Hurûfîlik” mezhebinin ortaya çıkmasından beş asır önce yaşayan Hulûl ve ilhada yönelik söylemleri nedeniyle de aynı sonucu paylaşmış olan Hallâc-ı Mansûr’un yolunda olarak kabul edildi. Aslen İbâh’îyyûn olan “Hurûfîler”, aynı zamanda Mücessime’den olduklarından dolayı, Cenâb-ı Hakk’ın cisim olarak, Bâtınîliğin esas prensibi olan hulûle olan inançları nedeniyle de “Fadl’Allah Hurûfî” şeklinde belirdiğine inanırlar.
Yuhanna Kassian, Hristiyan bir keşiş ve mistik bir yazar. Ortodoks ve Katolik kiliseleri tarafından Kilise Babası ve Aziz olarak kabul edilir. Yortusu Katolik Kilisesi tarafından her 23 Şubat kutlanır. Ortodoks Kilisesi’nde ise Şubat’ın 28’i veya 29’unda kutlanır.