Abdülcanbaz
Abdülcanbaz | |
---|---|
Yayım bilgileri | |
Yayımcı | Milliyet gazetesi |
İlk görünüm | 1957 |
Yaratan | Turhan Selçuk |
Abdülcanbaz, 1957 yılında Turhan Selçuk tarafından Milliyet gazetesi için çizilmeye başlanan çizgi roman ve çizgi romanın baş kahramanıdır.
Gelişim süreci
O yıllarda Milliyet gazetesinde yarım sayfalık yabancı bir çizgi roman vardır. Abdi İpekçi, Turhan Selçuk'tan ısrarla bu çizgi romanın yerlisini ister. Turhan Selçuk, mizah yazarı Aziz Nesin'den yardım ister.
Aziz Nesin, hilekâr ve düzenbaz bir turist rehberi tipi yaratır. Bu üçkâğıtçı adama "Abdülcanbaz" adını takar. Birinci öykünün yayını bitince Aziz Nesin diziye devam etmek istemez.
Turhan Selçuk, bunun üzerine Rıfat Ilgaz'dan yardım ister. Bir süre sonra Rıfat Ilgaz'dan gelen senaryolar da aksamaya başlayınca Turhan Selçuk, diziyi kendisi yazmaya başlar. Bu, düzenbaz Abdülcanbaz tipinin değişmesine, yeniden yaratılmasına neden olur. Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir semboldür artık.
Abdülcanbaz, yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılır. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Türk Kurtuluş Savaşı'nda, uzayda, Eski Mısır'da geçebilir.
- "Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgi roman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." Milliyet Sanat, Aralık 1972
İçerikte bunlar olurken, Turhan Selçuk'un çizgi üslubunda da belirgin bir farklılaşma başlar. Çizgiler sadeleşir, grafik düzeyi artar.
- "1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupalı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çok sert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım."[1]
Abdülcanbaz, uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yer aldı. Yetmişli yıllarda Mehmet Benli, seksenli yıllarda da Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak yayınlandı. Turhan Selçuk, 1987'de Abdülcanbaz'ı emekli etti. Ancak 1994 yılında, ısrarlar sonucu tekrar çizmeye başladı. 2003’e kadar devam etti.[2] Turhan Selçuk Abdülcanbaz'ın haklarını 2006 yılında (Osman Uslu'ya - BİZ A.Ş.ye ait) BİZ Karikatür ve çizgi roman Koleksiyonu'na sattı.[3][4]
“ | Başından düşürmediği fesi, ucu yukarı kalkık bıyıkları, setre pantolonu ile tam bir İstanbul beyefendisi olan Abdülcanbaz, meşhur Osmanlı tokadıyla vurduğunu devirirken, sadece mecbur kaldığında kullandığı tabancasıyla da attığını vurur. Yani tam anlamıyla ideal bir kahraman olan Abdülcanbaz ezilenin, haklının ve halkının yanında, sıkı bir millicidir. Abdülcanbaz, Selçuk’un inandığı değerlerin de bir simgesi gibidir. Hayattaki iyiler ve kötüler arasındaki savaşta iyilerden biridir Abdülcanbaz.[5] | ” |
— Olcay Bağır köşe yazısında,Abdülcanbaz'ı tariflerken |
Abdülcanbaz karakterleri
Abdülcanbaz
O her çağda halkın özlemini duyduğu, hayallerinde yaşattığı efsanevi bir tiptir. Bazen masal dünyalarında, bazen günümüzde sürdürür yaşantısını, bazen de uzayı adımlar...
Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz'lık vardır. Dürüsttür, cesurdur, akıllı ve zekidir. Yakışıklıdır, çelikten kaslara sahiptir. Bu üstün niteliklerini daima iyinin, haklının, ezilenin yanında; sömürücülere, zalimlere, namussuzlara karşı kullanır. "Osmanlı tokadı" ile ün salmıştır.
Karanfil Hoca
Doğu'nun yetiştirdiği en büyük ilim adamıdır. İlmi Simya, İlmi Kimya ve keşif dünyasındaki yeri, İbn-i Sina, İbn-i Batuta gibi doğulu ilim adamlarından çok daha önemlidir. Biraz sinirli ve mütecaviz olmasına rağmen iyi kalpli, dürüst, kişilik sahibi bir adamdır. Minaretül Füze-tül Kamer, Sefine-i Hava, El Kabili Sevk-ül Karakuş, Vel Kebir-ül Köstebek gibi önemli buluşların sahibidir.
Tarzan
Tarsus'ta doğmuştur. Saf ve temiz yürekli bir Anadolu çocuğudur. Heybetli bir yapısı, ilahi bir gücü vardır. Cesareti ile ün salmıştır.
Fettah
Abdülcanbaz'ın arkadaşlarındandır. Hoşsohbet, muzip, kolayca gönlünü kaptıran, başından büyük işlere girişen, sevimli bir adamdır.
Fayrabi
Pehlivani gözbağcılıkta üstüne yoktur. Hatta bu marifetleri sanat hâline getiren tek adamdır denilebilir. Abdülcanbaz ile İsfahan'da tanışmış, bir daha ayrılmamışlar, arkadaşlıklarını, toz kondurmadan sürdürmüşlerdir.
Gözlüklü Sami Bey
Osmanlı sarayına mensup bir mirasyedi... Şeytani bir zekâya ve süngülü bir bastona sahiptir. İşrete, kadına düşkün, düzenbaz bir adamdır. Hazırlopçudur.
Sürmegöz İhsan Bey
Gözlüklü Sami'nin dostu ve dalkavuğudur. Çıkar uğruna yapmayacağı şey yoktur.
Kaynakça
- ^ Fuat, Memed, (Ed.) (Aralık 1985). "Turhan". Adam Sanat. 1 (1). İstanbul: Anadolu Yayıncılık. s. 16. ISSN 1300-154X. OCLC 813737208.
- ^ Başaran, Ezgi (25 Şubat 2007). "Dürüst tabiatlı İstanbul efendisi Abdülcanbaz". Hürriyet. Kelebek. 19 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2021.
- ^ "Abdülcanbaz * Otuz iki kısım tekmili birden". abdulcanbaz.biz. DipNot Tablet. 3 Ekim 2014. 19 Ekim 2015 tarihinde kaynağından (röportaj) arşivlendi.
- ^ "Abdülcanbaz geri dönüyor!". Cumhuriyet. 23 Mayıs 2010. 19 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2021.
- ^ Bağır, Olcay (30 Temmuz 2019). "Abdülcanbaz'ın babası: Turhan Selçuk". Olaylar Görüşler. Cumhuriyet Gazetesi. 19 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Aralık 2021.
- ^ "ptt.gov.tr/pul/show/". 21 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2011.
- Turhan Selçuk, "ABDÜLCANBAZ VE ARKADAŞLARININ HARİKULADE SERÜVENLERİ", 1. kitap, 1972