İçeriğe atla

Aşırı tanı

Aşırı tanı, herhangi bir bulgusu olmayan veya çoğunlukla bulgusu olduğu halde kişinin yaşamı süresince bir engele veya ölüme yol açmayacak durumun -istemli veya istemsiz- tıbben hastalık tanımı eşiğinin üzerinde değerlendirilip hastalık olarak ele alınmasıdır. Çoğunlukla, düzenli ve sık aralıklarla sağlık taraması geçiren/geçirtilen kişiler için söz konusu olan ve gereksiz ve yan etkileri olan tıbbi uygulamalara maruz kalma durumunu tanımlar.

Yapılan çalışmalarda, çoğunlukla prostat, meme ve akciğer kanseri tanısı koyup koymama söz konusu olduğunda ortaya çıkan ve kişiden kişiye değişiklik gösterip, kişinin yaşamı süresince olumsuz bir duruma neden olmayacak doğal metabolik farklılıkların kanser olarak nitelendirilip kişiye yararından çok zararı dokunan bir tedavi sürecine başlanması olarak gündeme geldiğinin altı çizilmiştir.[1][2][3][4]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Etzioni R, Penson DF, Legler JM; ve diğerleri. (2002). "Overdiagnosis due to prostate-specific antigen screening: lessons from U.S. prostate cancer incidence trends". J. Natl. Cancer Inst. 94 (981). s. 90. 
  2. ^ Zahl PH, Strand BH, Mæhlen J. (2004). "Breast cancer incidence in Norway and Sweden during introduction of nation-wide screening: prospective cohort study". BMJ. 328 (921). s. 4. 
  3. ^ Gotzsche P, Nielsen M. (2006). "Screening for breast cancer with mammography". Cochrane Database of Systematic Reviews. 
  4. ^ Black, WC (2000). "Overdiagnosis: An underrecognized cause of confusion and harm in cancer screening". J Natl Cancer Inst. 92 (16). ss. 1280-2. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Prostat kanseri</span> Kanser çeşidi

Prostat kanseri eril üreme sisteminde yer alan bir bez olan prostatta gelişen bir kanserdir. Prostat kanserlerinin çoğu yavaş gelişim gösterir; bununla beraber, görece hızlı gelişim gösterenleri de vardır. Prostat kanseri hücreleri prostattan vücudun diğer kısımlarına, özellikle kemiklere ve lenf düğümlerine yayılabilir. Başlangıçta hiçbir belirti vermeyebilir. İlerleyen aşamalarda ise işemede zorluk, idrarda kan ya da pelviste, sırtta veya işeme sırasında ağrıya sebep olabilir. İyi huylu prostat büyümesi olarak bilinen hastalık da benzer belirtiler verebilir. İleri aşamada ortaya çıkan diğer belirtiler arasında düşük alyuvar hücresi sayısından kaynaklanan yorgunluk hissi sayılabilir.

Likopen, parlak kırmızı bir karotenoid pigmenttir, domates ve diğer kırmızı meyvelerde bulunur. Likopen insan vücudunda bulunan en yaygın karotenoiddir ve en güçlü karotenoid antioksidanlardan biridir. İsmi, domatesin Latince ismi olan Solanum lycopersicum'den türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Pap smear</span>

Papanikolaou testi, Papanicolaou testi, Pap smear, Pap test, servikal smear veya smear testi, jinekolojide kullanılan bir tarama testidir. Test, onu keşfeden Georgios Papanikolaou'nun adıyla anılmaktadır, bununla beraber Aurel Babeş de bağımsız olarak aynı testi geliştirmiştir. Testin adında geçen smear, İngilizce bir kelime olup Türkçe "yayma" demektir; alınan hücrelerin incelenmek üzere bir mikroskop lamı üzerinde yayılmasını belirtmek amacıyla kullanılır. özellikle ektoserviksdeki premalign ve malign durumları belirlemek için geliştirilmiş bir tıbbi görüntüleme metodu olan Pap testi, ayrıca endoserviks ve endometriumdaki anormallikleri belirlemek için de kullanılır. Kanser öncülü değişikliklerin erken saptanması mortaliteyi azaltır, bilhassa serviks kanserinin bu yöntemle taranması sonucunda mortalite büyük oranda düşmüştür. Sonuç olarak serviks kanserinin tarama testi olarak kullanılan Pap smear testi, erken tanı olanağı sağlamaktadır. Buna ek olarak birçok enfeksiyon süreci de tanımlanabilmektedir, Kandida albicans ve Trichomonas vaginalis gibi.

Gen kopya sayısı bir bireyin genomunda bulunan bir genin kopya sayılarında bulunan farklılıklardan oluşan genetik karakter özelliklerini ifade eder. Bazı genlerin kopya sayılarında görülen farklılıkların insanlarda genetik çeşitliliğe katkıda bulunduğu gerçeği İnsan Genom Projesi'nin tamamlanmasıyla ortaya çıkarılmıştır. Bazı insanlarda yalnızca bir kromozomda bazı genlerin delesyonu görülürken bazı insanlarda aynı genlerin birçok kopyası görülmektedir. Yaklaşık 20.000 insan geni içinde, akraba olmayan insanlar tipik olarak yaklaşık 12 farklı yerde değişik kopya sayısına sahiptir ve büyük çaplı değişikliklerin boyutları birkaç kilobaz ile 2 megabaz arasında değişir.

<span class="mw-page-title-main">MikroRNA</span> yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türü

Genetikte, mikroRNA (miRNA) yaklaşık 21-23 nükleotit uzunluğunda tek iplikli RNA molekülü türüdür, gen ifadesinin düzenlenmesinde rol oynar. miRNA'lar kodlamayan RNA'lardandır, yani DNA'dan transkripsiyonu yapılan ama proteine çevirisi yapılmayan genler tarafından kodlanırlar. Pri-miRNA olarak adlandırılan primer transkriptler işlenerek, önce pre-miRNA adlı kısa sap-ilmik yapılarına, sonra da fonksiyonel miRNA'ya dönüşürler. Olgun miRNA moleküller bir veya daha çok mesajcı RNA (mRNA) ile kısmî tamamlayıcıdır ve başlıca işlevleri gen ifadesini aşağı ayarlamaktır. 1993'te Lee ve çalışma arkadaşları tarafından Victor Ambros laboratuvarında keşfedilmişlerdir, ancak mikroRNA terimi ilk 2001'de kullanıma girimiştir.

Brakiterapi, radyoterapinin bir tipi olup; radyoaktif kaynak, tedavi gerektiren bölgenin içine ya da yanına yerleştirilir. Brakiterapi kelimesi; "kısa" anlamına gelen, Yunancadaki "brachy" kelimesinden türetilmiştir.

Performans durumu, tıpta kanser hastalarının genel iyilik halinin değerlendirilmesi için kullanılır. Bu ölçüme göre, hasta kemoterapiye dayanabilir mi, doz ayarlaması gerekli mi ve palyatif tedavi gerekli mi gibi durumlara karar vermek amacıyla kullanılır. Aynı zamanda onkoloji hastalarında yaşam kalitesini değerlendirmek amacıyla da kullanılır.

Hormona duyarlı lipaz, insanlarda LIPE geni tarafından kodlanan bir enzimdir. LIPE, çeşitli esterleri hidroliz edebilen bir hücreiçi enzimdir. Enzimin kısa ve uzun olmak üzere iki tipi vardır. Uzun biçimi steroid üreten dokularda bulunur, steroid hormon üretimi için kolesteril esterleri kolesterole dönüştürür. Kısa biçimi, en çok adipositler olmak üzere, çeşitli dokularda bulunur; adipositlerde depolanmış olan trigliseritler bu enzim aracılığıyla yağ asitleri ve gliserole dönüştürülür.

Kodlamayan RNA, proteine çevirisi yapılmayan işlevsel bir RNA molekülüdür. İngilizce literatürde non-coding RNA''nın kısaltması olan ncRNA olarak anılırlar, daha az sıklıkla kullanılan diğer adları non-protein-coding RNA, non-messenger RNA, small non-messenger RNA, functional RNA. Küçük RNA terimi bakterilerde kullanılır. Kodlamayan RNA'nın yazıldığı DNA dizileri RNA geni veya kodlamayan RNA geni olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Doksorubisin</span> kimyasal bileşik

Doksorubisin ya da hidroksidaunorubisin, kanser kemoterapisinde kullanılan bir ilaçtır. Bir antrasiklin türevi antibiyotiktir, doğal bir ürün olan daunomisin ile yakından ilişkilidir ve diğer tüm antrasiklinler gibi DNA içine enterkalasyon yapar. Çeşitli kanserlerin tedavisinde kullanılır, bunların arasında hematolojik kanserler, çeşitli karsinoma tipleri ve yumuşak doku sarkomaları sayılabilir.

Gongylonema neoplasticum bir çeşit nematod cinsi parazit. Daha önceleri Spiroptera carcinoma olarak bilinirdi. Bu isim altında, 1926 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü kazanan Johannes Fibiger'in çalışmalarına öncülük etmiştir. Fibiger çalışmalarıyla nematod enfeksiyonunun sıçanlarda mide kanseri yaptığını göstermiştir. Onun çalışmaları bir enfeksiyonun karsinojen olabileceğini gösteren ilk bulgulardandır.

<span class="mw-page-title-main">Streptokok farenjiti</span> Tıbbi durum

Streptokok farenjiti ya da strep boğaz ağrısı “grup A streptokok” denilen bakteriden kaynaklanan bir hastalıktır. Streptokok farenjiti boğazı ve bademcikleri etkiler. Bademcikler, ağzın arka tarafında, boğazda yer alan iki bezedir. Streptokok farenjiti ses tellerini de (larenks) etkileyebilir. Yaygın semptomları arasında ateş, boğaz ağrısı ve boyundaki bezelerde şişik yer alır. Streptokok farenjiti çocuklardaki boğaz ağrılarının %37'sinin nedenidir.

<span class="mw-page-title-main">Melanom</span> melanositlerden kaynaklanan malign (kötü huylu) bir kanser türüdür.

Melanom,, melanositlerden kaynaklanan malign bir kanser türüdür. Melanositler koyu renkli bir pigment olan melanin üreten hücrelerdir ve cilt renginden sorumludurlar. Genellikle deride bulunurlar ancak bağırsaklar ve göz gibi vücudun diğer bölgelerinde de bulunabilirler. Bu yüzden Malign Melanom, melanosit içeren vücudun herhangi bir bölümünden kaynaklanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Hepatit</span> Karaciğer inflamasyonu

Hepatit, karaciğer hücrelerinde inflamasyon ile karakterize tıbbi durumdur. İsim Yunanca hepar (ἧπαρ); hepat- (ἡπατ-), karaciğer kökünden ve sonek -itis, "inflamasyon" 'dan türemiştir (c. 1727) Karaciğerdeki inflamasyon zamanla kendini sınırlayabilir ya da fibrozis ve siroza ilerleyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Yemek borusu kanseri</span>

Yemek borusu kanseri, boğaz ile mide arasında uzanan ve özafagus olarak da bilinen yemek borusundan kaynaklanan bir kanser türüdür. Sık görülen belirtiler arasında yutma güçlüğü ve kilo verme sayılabilir. Diğer belirtilere örnek olarak yutma sırasında ağrı, ses kısıklığı, köprücük kemiği etrafındaki lenf bezlerinin şişerek büyümesi, kuru öksürük ve muhtemelen kanlı öksürük ya da kan kusma (hematemez) verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Subklinik enfeksiyon</span>

Belirti göstermeden veya belirgin işaretleri gözlemlenemeden seyreden enfeksiyonlara subklinik enfeksiyon denir. Subklinik enfeksiyon gösteren bir kişi mikrobun asemptomatik taşıyıcısıdır, parazitler ya da virüsler genellikle hastalıklara neden olurlar, bazı etkenler kendi konakçıları vasıtasıyla sessizce yayılım gösterirler, bu gibi enfeksiyonlar insanlarda ya da hayvanlarda meydana gelebilirler. Bir asemptomatik enfeksiyona yakalanmış kişi kendini hafif soğuk algınlığına yakalanmış gibi hissedebilir. bu tarz enfeksiyon etkenleri mikrobiyolojik kültüre alınarak veya DNA testi teknikleri ile tespit edilebilirler.

Aktif gözlem veya bekle ve gör, tıbbi problemlerde müdahale ya da tedavi öncesinde uygulanan tıbbi bir yaklaşımdır. Bu süre içerisinde tekrar tekrar tetkikler yapılır.

Epidemiyoloji risk faktörü sağlık ve enfeksiyonun yüksek riskli hastalık /enfeksiyonla birleştirildiğinde değişkendir. Bazen belirleyicide kullanılabilir. Yüksek veya düşük riskle birleştirildiğinde değişken olabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Buğday çimi</span>

Buğday çimi; “Triticum Aestivum” türü buğday tohumlarının ilk çıkan yapraklarından elde edilen bir gıdadır. Buğday çimini; buğday maltından ayıran özellik; Buğday maltı üretimi, buğday çimleri henüz tohum boyundayken tohumuyla birlikte kurutularak yapılır. Buğday çimi üretiminde ise buğday çimleri 15–20 cm oluncaya kadar uzamaya bırakıldıktan sonra kesilerek tohumlarından ayrılır. Glutenin tohumda bulunması nedeniyle de buğday maltı yüksek oranda gluten içerirken buğday çimi gluten içermez. Buğday çimi ve buğday çimi bazlı ürünler, insan sağlığı üzerinde sınırlı sayıda bilimsel çalışmaya konu olmasına rağmen sağlık amaçlı olarak çeşitli formlarda kullanılmaktadır. “Dondurulmuş buğday çimi suyu”, “Buğday çimi tozu” veya “Buğday çimi tableti” şeklinde satılmaktadır. Bazı tüketiciler de evlerinde üretmektedirler. Ayrıca sprey, jel, krem, losyon, şampuan şeklinde de ticari formları bulunmaktadır.

Terapötik aşı, bir hastalık veya enfeksiyon meydana geldikten sonra uygulanan bir aşıdır. Terapötik aşı, bir enfeksiyonla savaşmak için hastanın bağışıklık sistemini harekete geçirerek çalışır. Terapötik bir aşı, profilaktik bir aşıdan farklıdır; profilaktik aşılar bireylere enfeksiyon veya hastalıktan kaçınmak için bir önlem olarak uygulanırken, terapötik aşılar birey hastalık veya enfeksiyondan zaten etkilendikten sonra uygulanır. Terapötik aşı, vücudu gelecekteki hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korumak için bağışıklık kazandırmak yerine vücuttaki mevcut bir enfeksiyonla savaşır.