Otizm, üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Bu belirtiler otizmi, Asperger sendromu gibi daha hafif seyreden otistik spektrum bozukluğundan (OSB) ayırır. Otizm kalıtımsal kökenlidir ancak kalıtsallığı oldukça karmaşıktır ve OSB'nin kökeninin çoklu gen etkileşimlerinden mi yoksa ender görülen mutasyonlardan mı kaynaklandığı çok açık değildir. Nadir vakalarda, doğum sakatlıklarına neden olan etmenlerle yakından bağlantılıdır. Diğer görüşlere göre ise çocuklukta yapılan aşılar gibi nedenler tartışmalıdır ve aşı kökenli varsayımların ikna edici bilimsel kanıtları yoktur. 2007 yılında yapılan araştırmalara göre otizmin prevalansını 1.000 kişiye bir ya da iki vaka olarak tahmin eder, aynı araştırmalardaki tahminlere göre OSB yaklaşık 1.000 kişide altı vakadır ve erkeklerde rastlanma oranı kadınlara göre 4,3 kat daha fazladır. 2022 yılı CDC verilerine göre otizmin görülme sıklığı 44 çocuktan 1'e yükselmiştir. Otizm vakalarının sayısı 1980'lerden beri oldukça fazla oranda artmıştır. Bunun nedeni kısmen tanı koyma yöntemlerindeki değişikliklerdir; gerçek prevalansın artıp artmadığı anlaşılamamıştır.
Aşı, belirli bir bulaşıcı veya malign hastalığa karşı aktif kazanılmış bağışıklık sağlayan biyolojik bir preparattır. Aşıların güvenliği ve etkinliği geniş çapta incelenmiş ve doğrulanmıştır. Bir aşı tipik olarak hastalığa neden olan bir mikroorganizmaya benzeyen bir ajan içerir ve genellikle mikrobun zayıflatılmış veya öldürülmüş formlarından, toksinlerinden veya yüzey proteinlerinden yapılır. Vücudun bağışıklık sistemi ajanı bir tehdit olarak tanır, yok eder ve bu sayede gelecekte karşılaşabileceği bu ajanla ilişkili mikroorganizmaları daha fazla tanır ve yok eder.
DBT aşısı veya DTB aşısı, insanlarda görülen üç bulaşıcı hastalığa karşı bir karma aşı sınıfıdır: difteri, boğmaca ve tetanos. Aşı bileşenleri difteri ve tetanoz toksoitleri ile boğmacaya neden olan bakterinin öldürülmüş bütün hücrelerini veya boğmaca antijenlerini içerir. Toksoit terimi, bir bağışıklık yanıtı oluşturmak için hedef aldıkları patojen tarafından üretilen inaktive edilmiş bir toksini kullanan aşıları ifade eder. Bu şekilde, toksoit aşı, patojenin kendisine karşı hedeflenen bir aşıdan ziyade, patojen tarafından üretilen ve hastalığa neden olan toksine karşı hedeflenen bir bağışıklık yanıtı oluşturur. Tüm hücreler veya antijenler "DTwB" veya "DTaB" olarak gösterilecektir; burada küçük harf "w" tüm hücre inaktive boğmacayı ve küçük harf "a" "aselüler" anlamına gelir. Canlı zayıflatılmış aşılar gibi alternatif aşı türlerine kıyasla, DTB aşısı herhangi bir canlı patojen içermez, bunun yerine bir bağışıklık tepkisi oluşturmak için inaktive edilmiş toksoit kullanır; bu nedenle, hastalığa neden olduğu bilinen herhangi bir risk olmadığından, bağışıklığı zayıf olan popülasyonlarda kullanım riski yoktur. Sonuç olarak, DTB aşısı herkes için güvenli bir aşı olarak kabul edilir ve ilgili patojene özgü çok daha hedefli bir bağışıklık yanıtı oluşturur.
Bir alt ünite aşı veya alt birim aşısı patojenin antijenik olan veya koruyucu bir bağışıklık tepkisi ortaya çıkarmak için gerekli olan saflaştırılmış kısımlarını içeren bir aşıdır. Alt ünite aşı, hücre kültüründe veya rekombinant DNA ekspresyonunda dağılmış viral partiküllerden yapılabilir, bu durumda rekombinant alt ünite aşısıdır.
Aşılama, bağışıklık sisteminin bir hastalığa karşı bağışıklık geliştirmesine yardımcı olmak için bir aşının uygulanmasıdır. Aşılar zayıflatılmış, canlı veya öldürülmüş halde bir mikroorganizma veya virüs ya da organizmadan alınan proteinler veya toksinler içerir. Vücudun adaptif bağışıklığını uyararak, bulaşıcı bir hastalıktan kaynaklanan hastalıkları önlemeye yardımcı olurlar. Bir nüfusun yeterince büyük bir yüzdesi aşılandığında, sürü bağışıklığı ortaya çıkar. Sürü bağışıklığı, bağışıklık sistemi baskılanmış - zayıflatılmış bir versiyonu bile kendilerine zarar vereceği için aşı olamayan - kişileri korur. Aşılamanın etkinliği geniş çapta incelenmiş ve doğrulanmıştır. Aşılama, bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde en etkili yöntemdir; çiçek hastalığının dünya çapında ortadan kaldırılmasından ve çocuk felci ve tetanos gibi hastalıkların dünyanın büyük bir kısmından yok edilmesinden büyük ölçüde aşılama sayesinde sağlanan yaygın bağışıklık sorumludur. Bununla birlikte, Amerika'daki kızamık salgınları gibi bazı hastalıklarda, 2010'larda nispeten düşük aşılama oranları nedeniyle - kısmen aşı tereddütlerine atfedilen - artan vakalar görmüştür. Dünya Sağlık Örgütüne göre aşılama sayesinde yılda 3,5-5 milyon ölüm önlenmektedir.
Kızamık aşısı, kızamık hastalığına yakalanmaya karşı koruyan aşıdır. Tek bir dozdan sonra bağışıklık geliştirmeyenlerin neredeyse tamamı ikinci bir dozdan sonra bağışıklık geliştirir. Bir toplumda aşılanma oranı %92'den fazla olduğunda, kızamık salgınları tipik olarak artık meydana gelmez; ancak aşılanma oranı azalırsa tekrar ortaya çıkabilir. Aşının etkinliği uzun yıllar sürer. Zaman içinde daha az etkili olup olmadığı belirsizdir. Aşı, kızamığa maruz kaldıktan sonraki birkaç gün içinde yapılırsa da kızamığa karşı koruma sağlayabilir.
Aşı karşıtlığı, aşı hizmeti kendisine sunulmasına karşın kişinin kendisi ve çocuğu adına aşılamaya yanaşmaması veya tamamen karşı çıkma durumudur. Dünya Sağlık Örgütü, aşı karşıtlığını 2019'un en büyük on sağlık tehdidinden biri saymıştır. Terim, genel olarak aşılar hakkında olumsuz görüşler yaymayı, aşıları ertelemeyi ve kimi aşıları daha makbul görmeyi içerir. Aşılamaya karşı çıkan argümanlar, aşıların güvenliği konusunda sağlanmış bilimsel konsensüs ile de çelişmektedir.
Bu, profilaktik insan aşılarının geliştirilmesinin bir zaman çizelgesidir. Erken aşılar, geliştirme veya testin ilk yılına göre listelenebilir, ancak daha sonraki girişler genellikle aşının denemeleri tamamladığı ve piyasaya sürüldüğü yılı gösterir. Aşağıda listelenen hastalıklar için aşılar bulunmasına rağmen, dünya çapında sadece çiçek hastalığı ortadan kaldırılmıştır. Aşıyla önlenebilir diğer hastalıklar her yıl milyonlarca ölüme neden olmaya devam ediyor. Şu anda, çocuk felci ve kızamık, dünya çapında aktif şekilde ortadan kaldırılmaya çalışılan hastalıklardır.
İnaktif aşı, kültürde yetiştirilen ve daha sonra hastalık üretme kapasitesini yok etmek için öldürülen virüs partikülleri, bakteriler veya diğer patojenlerden oluşan bir aşıdır. Buna karşılık, canlı aşılar hâlâ canlı olan patojenleri kullanır. İnaktif aşılar için patojenler kontrollü koşullar altında yetiştirilir ve enfektiviteyi azaltmak ve böylece aşıdan kaynaklanan enfeksiyonu önlemek için bir araç olarak öldürülür.
Grip aşısı, grip virüslerinin neden olduğu hastalıklardan korunmak için uygulanan bir aşıdır. Bu aşının yeni türleri yılda iki kez uygulanmaktadır. Çünkü grip virüsü çok hızlı değişim göstermektedir. Etkinliği yıldan yıla değişse de, gribe karşı en etkili yöntemdir. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, aşının hastalığı, doktora gitmeyi, hastaneye yatırılmayı ve ölümü azalttığını tahmin etmektedir. Grip olan aşılanmış işçiler ortalama yarım gün daha erken işe dönmektedir. Aşının 65 yaş üstü bireyler üzerindeki etkisi, kaliteli araştırma yapılmadığı için belirsizdir.
Hayvan aşılaması, evcil hayvanların, çiftlik hayvanların veya vahşi hayvanların aşılanmasıdır. Uygulama veteriner tıp ile bağlantılıdır. İlk hayvan aşısı 1879'da Louis Pasteur tarafından tavuk kolerası için icat edildi. Bu tür aşıların üretimi bireylerin, hükûmetin ve şirketlerin ekonomik zorluklarıyla ilgili sorunlarla karşılaşmaktadır. Hayvan aşılarının düzenlenmesi, insan aşılarının düzenlenmesine göre daha azdır. Aşılar, geleneksel ve yeni nesil aşılar olarak ikiye ayrılır. Hayvan aşılarının, bulaşıcı hayvan hastalıklarını kontrol etmenin en uygun maliyetli ve en sürdürülebilir yöntemler olduğu bilinmektedir. 2017 yılında veteriner aşı endüstrisi 7 milyar ABD doları değerindeydi ve 2024 yılında 9 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.
2009 domuz gribi pandemik aşıları, pandemik H1N1/09 virüsüne karşı koruma sağlamak için geliştirilmiş grip aşılarıdır. Bu aşılar ya inaktive (öldürülmüş) influenza virüsü ya da influenzaya neden olamayan zayıflatılmış canlı virüs içermektedir. Öldürülen virüs enjekte edilirken, canlı virüs burun spreyi olarak verildi. Her iki aşı türü de virüsü tavuk yumurtasında büyüterek üretildi. Kasım 2009'da teslim edilen yaklaşık üç milyar doz üretildi.
Varisella aşısı olarak da bilinen suçiçeği aşısı, suçiçeğine karşı koruma sağlayan bir aşıdır. Bir doz aşı orta dereceli hastalıkların %95'ini ve ağır hastalıkların %100'ünü önler. İki doz aşı bir dozdan daha etkilidir. Bağışıklığı olmayan kişilere su çiçeğine maruz kaldıktan sonraki beş gün içinde yapılırsa hastalık vakalarının çoğunu önler. Nüfusun büyük bir kısmının aşılanması, aşılanmamış olanları da korur. Derinin hemen altına enjeksiyon yoluyla verilir. Zoster aşısı olarak bilinen başka bir aşı, aynı virüsün neden olduğu hastalıkları önlemek için kullanılır.
Adenovirüs aşısı, adenovirüs enfeksiyonuna karşı geliştirilen bir aşıdır.
Ebola aşıları, Ebola'yı önlemek için onaylanmış veya geliştirilmekte olan aşılardır. 2022 yılı itibarıyla yalnızca Zaire ebolavirüsüne karşı aşılar bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde onaylanan ilk aşı Aralık 2019'da rVSV-ZEBOV'du. Kivu Ebola salgınında yaygın olarak kullanılmıştı. 21. yüzyılın başlarında birçok aşı adayı, insan olmayan primatları üzerinden etkinlik gösterdi.
Tifo aşıları tifo ateşini önleyen aşılardır. Çeşitli türleri yaygın olarak mevcuttur. Söz konusu aşıya bağlı olarak ilk iki yılda yaklaşık %30 ila %70 etkilidirler. Vi-rEPA aşısının çocuklarda etkili olduğu gösterilmiştir.
İmmünolojide adjuvan, bir aşıya karşı bağışıklık tepkisini artıran veya modüle eden bir maddedir. "Adjuvan" kelimesi Latince adiuvare kelimesinden gelmektedir ve yardım etmek veya yardımcı olmak anlamına gelmektedir. "İmmünolojik bir adjuvan, spesifik aşı antijenleri ile birlikte kullanıldığında antijene özgü bağışıklık tepkilerini hızlandıran, uzatan veya geliştiren herhangi bir madde olarak tanımlanır."
KKK aşısı, KKK olarak kısaltılan kızamık, kabakulak ve kızamıkçığa karşı bir aşıdır. İlk doz genellikle 9 aylık ile 15 aylık arasındaki çocuklara verilir, ikinci doz ise 15 aylık ile 6 yaş arasında ve dozlar arasında en az dört hafta olacak şekilde yapılır. İki dozdan sonra insanların %97'si kızamığa, %88'i kabakulağa ve en az %97'si kızamıkçığa karşı korunmuş olur. Aşı ayrıca bağışıklık kanıtı olmayanlara, iyi kontrol edilen HIV/AIDS'lilere ve eksik bağışıklığı olanlara kızamığa maruz kaldıktan sonraki 72 saat içinde önerilmektedir. Enjeksiyon yoluyla yapılır.
Zayıflatılmış aşı, bir patojenin virülansını azaltarak, ancak yine de onu canlı tutarak oluşturulan bir aşıdır. Zayıflatmada, bulaşıcı ajanı alınırr ve zararsız veya daha az virülan hale gelecek şekilde değiştirilir. Bu aşılar, patojeni "öldürerek" üretilen aşıların tersidir.
Andrew Jeremy Wakefield İngiliz aşı karşıtı aktivist, eski doktor ve kızamık, kabakulak ve kızamıkçık (KKK) aşısı ile otizm arasında bir bağlantı olduğunu iddia eden 1998 tarihli Lancet KKK otizm sahtekarlığına karıştığı için tıp sicilinden çıkarılan itibarsız bir akademisyendir. Daha sonra aşı karşıtı aktivizmiyle tanınmıştır. 1998'de yapılan bu çalışmanın kamuoyuna duyurulması, aşı alımında keskin bir düşüşe neden olmuş ve dünya çapında bir dizi kızamık salgınına yol açmıştır. Londra'daki Royal Free Hospitalda karaciğer nakli programında cerrah olarak görev yapmış ve Royal Free ve University College Tıp Fakültesinde deneysel gastroenteroloji alanında kıdemli öğretim görevlisi ve fahri danışman olmuştur. Buradaki görevlerinden 2001 yılında "karşılıklı mutabakatla" istifa etti ve ardından Amerika Birleşik Devletleri'ne taşındı. Wakefield 2004 yılında Austin, Teksas'taki Thoughtful House araştırma merkezinin kurucu ortağı olmuş ve burada Şubat 2010'a kadar yönetici direktör olarak görev yapmış, bu tarihte İngiliz Genel Tıp Konseyinin aleyhindeki bulgularının ardından istifa etmiştir.