İçeriğe atla

Ağlayan Kadınlar Lahdi

Ağlayan Kadınlar Lahdi yan yüzden

Ağlayan Kadınlar Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki kral mezarlarında, Iskender Lahdi ile aynı mezar odasında (Sayda Kral Nekropolü 3 Nolu mezar odası) bulunmuştur. Roma döneminden önceye ait sütunlu lahitlerden olup, işçiliği ile dünya lahitlerinin en önemlilerinden biri sayılır. Hellenistik dönem eseridir. MÖ 360 yılında ölen Sayda Kralı Straton'a ait olduğu[1] ya da Sayda'lı bir zengin için yapıldığı[2] tahmin edilmektedir. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Tarihçe

Sayda'daki kral mezarlığında diğer 21 lahit ile birlikte bulunduğu zaman Avrupa ve Amerika'da büyük bir etki yaratmıştır. Lahid, bulunmasından önceki bir dönemde soyulmuş olduğu için, içinde ait olduğu kişinin kemiklerinden ve bronz bir kemer tokasından başka bir şey bulunmamıştır.[3]

Sayda lahitleri Istanbul'a getirildiğinde lahitlere konacak bir yer bulunamadığı için bir müze yapılması ihtiyacı doğar. Osman Hamdi Bey'in Sanayi-i Nefise Mektebi hocalarından Mimar Alexandre Vallaury'e hazırlattığı planlara göre inşa edilen çekirdek binanın cephesi Ağlayan Kadınlar Lahdi'nden esinlenerek düzenlenmiştir. Bu yüzden müzeye önce Lahitler Müzesi denilmiştir.

Özellikleri

Yüksekliği 2,97 m, uzunluğu 2,54 m, en 1,37 m'dir. Dünyanın en iyi korunmuş lahitlerinden biridir. Lahdin üzerinde kralın ölümüne ağlayan kadınların ve cenaze kortejlerinin rölyefleri bulunmaktadır. Kapağın iki yanında cenaze alayı, kaidenin etrafında ise av sahneleri yer alır. Yapımında birden çok heykeltıraşın çalıştığı anlaşılmaktadır.[1] Lahit, bir Ion tapınağı biçimindedir. Yunan yontu sanatının, doğulu etkiler taşıyan bir örneğidir.[3]

Betimlemeler

Temel kısmında iyonik sütunlar arasında kimisi ayakta duran kimisi oturan 18 adet kadın figürü vardır. Kadınlar tavırlarında acılı bir ifade olmasına karşın, hareketleri birbirlerinden farklıdır. Böylelikle esere canlılık kazandırılmıştır. Figürlerin tıraşlı kafaları, yalın ayakları, yırtık giysileri ve üzüntülerini yansıtan hareket ve ifadeleri Semitik topluluklara ait özelliklerdir.[3] Sütunların arasında yer alan 18 üzgün kadın figürünün, Ortadoğu ülkelerinde yaygın olan ağlayıcı kadınlardan çok ölünün eşlerini ya da haremindeki kadınları temsil ettiği sanılmaktadır.[3]

Lahdin üst tarafındaki frizde bir cenaze merasimi sahnesi vardır. O devrin adet ve araçları hakkında fikir verebilecek nitelikte bir kompozisyondur. Lahdin alt tarafında ise, bir başka friz vardır. Buraya bu frizi koymakla, esere yüceltme ve yükseltme fikri verilmiştir.[4]

Enis Batur'un Ağlayan Kadınlar Lahdi adında şiir kitabında bu lahit üzerindeki ağlayan kadın figürleri konu edilmiştir.

Galeri

Kaynakça

  1. ^ a b Kültür ve Turizm Bakanlığı Sitesi 23 Haziran 2023 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ağlayan Kadınlar Lahdi (30 Nisan 2012'de erişildi)
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Nisan 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2012. 
  3. ^ a b c d Istanbul Arkeoloji Müzeleri 9 Mayıs 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ağlayan Kadınlar Lahdi (30 Nisan 2012'de erişildi)
  4. ^ Mimarlar Odası Dergisi 8 Ekim 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., İstanbul arkeoloji müzesi III, Arkeolog. Mehmet t. TUNAY, (30 Nisan 2012'de erişildi)

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Osman Hamdi Bey</span> Türk ressam, arkeolog ve müzeci

Osman Hamdi Bey, Türk arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün ilk belediye başkanı.

<span class="mw-page-title-main">İstanbul Arkeoloji Müzeleri</span> Türkiyedeki ilk müze

İstanbul Arkeoloji Müzesi, çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasındadır. Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır. 19. yüzyılın ortalarında Maarif Nazırı Mehmed Esad Safvet Paşa tarafından Müze-i Hümâyûn adıyla 1869 yılında kurulmuştur ve 13 Haziran 1891'de ana binanın inşaatı tamamlanıp ziyarete açılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Afyonkarahisar Müzesi</span>

Afyonkarahisar Müzesi; Afyonkarahisar'da bulunan 1933 yılında hizmete girmiş arkeoloji müzesi.

<span class="mw-page-title-main">İskender Lahdi</span>

İskender Lahdi, MÖ 4. yüzyıla ait, Sidon Kralı Abdalonymos'a ait olduğu düşünülen kral lahiti. Uzun cephesinde Makedonya Kralı Büyük İskender'in Perslerle yaptığı savaşlara ilişkin rölyefler bulunduğu için "İskender Lahdi" adıyla tanımlanmıştır. Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında Sayda'daki kral mezarlarında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan en önemli eser olarak kabul edilmektedir.

Likya Lahdi Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında, 4 nolu mezar odasında bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir. Yunan heykeltıraşçılığının güzel örnekleri içinde yer alır, paros mermerinden yapılmıştır. Lahdin kimin için yapıldığı bilinmemekle birlikte, MÖ 5. yüzyılın sonlarına ait olduğu tahmin edilmektedir. Lahit, Sayda'da bulunmasına karşın, mimarisi tipik Likya mimarisidir. Bu yüzden heykeltıraşının Likyalı olması muhtemeldir.

Satrap Lahdi, MÖ 5. yüzyıla ait adı bilinmeyen bir Pers Satrabına ait lahittir. Lahit Sayda kral mezarlarından Osman Hamdi Bey tarafından 1887 yılında çıkarılmış ve İstanbul'a getirilmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tabnit Lahdi</span>

Tabnit Lahdi Sayda kralı Tabnit'e ait olan lahit. Osman Hamdi Bey tarafından 1877 yılında Sayda'daki kral mezarlarında bulunmuştur. Sayda lahitlerinin en eskisi olup MÖ 6 ya da 7. yüzyıla aittir. Mısır Firavunlarının kullandığı andropoit bir lahit olup diorit’den yapılmıştır. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

Sayda Lahitleri 1887 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ortaya çıkarılan Sayda'daki (Sidon) kral mezarlarına ait lahitler. Nekropolde bulunan 18 lahidin 7'si yerinde bırakılmış, diğerleri oldukça titiz bir çalışma ile İstanbul'a getirilmiştir. Paha biçilmez değerdeki lahitlerinden en önemlisi İskender Lahdi, en eskisi ise Tabnit Lahdidir. Bunun dışında diğer önemli lahitler Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi ve Satrap Lahdidir.

<span class="mw-page-title-main">Sidamara Lahdi</span>

Sidamara Lahdi Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerinde, eski adı Sidamara olan Ambar köyünde bulunduğu için bu isimle anılan, MS 3. yüzyıla ait lahit. 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olarak bilinen eser 1900'da bulunmuş ve Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul'a getirtilmiştir. Lahdin kapağında ve dört yanında bulunan kabartma heykeller çok çeşitlidir ve bir sanat harikası sayılmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde bulunan lahitlerden biridir.

Herakles Lahitleri Herakles'in 12 görevini konu edinen lahitler. İkisi Antalya Müzesi'nde, biri Kayseri Arkeoloji Müzesi'nde, biri de Konya Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Bütün lahitlerde Herakles'in yaptığı işler betimlenmektedir, ancak sıralamalarda farklılıklar olur. Herakles ilk işlerini yaparken daha gençtir, sonlara doğru yaşlanır ve fizyonomisinde değişim olur. Başlarda sakalsız iken, sonlara doğru sakallı betimlenir.

<span class="mw-page-title-main">Kayseri Herakles Lahdi</span> 1991 yılında Kayseride bulunan lahit

Kayseri Herakles Lahdi 1991 yılında Kayseri'de bulunmuş olan lahit. Kayseri Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Pamfilya tipi Frizli lahitler grubuna girmektedir. Üzerine işlenen sahnelerde Herakles'in yerine getirdiği 12 görev sırayla anlatılır.

<span class="mw-page-title-main">Antakya Lahdi</span>

Antakya Lahdi, Hatay Arkeoloji Müzesinde özel bir bölümde sergilenen MS 3. yüzyıla tarihlendirilen lahit.

Domitias Julianus ve Domitias Philiskas Lahdi Perge'de bulunmuş MS 2. yüzyıla ait lahit. Lahidin kapağında bulunan Eski Yunanca yazıda "Domitias Julianus ve hayat arkadaşı C. Domitias Philiskas'ın lahdidir" yazısı yer alır. Anadolu sütunlu lahitlerinden olup Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Konya Herakles Lahdi</span>

Konya Herakles Lahdi 1958 yılında Konya-Beyşehir yolunun 60. kilometresindeki Tiberiopolis kenti kalıntılarında bulunmuştur. Roma dönemine, 220-260 yıllarına tarihlenmiştir. Dört cephesinde Herakles'in 12 işine ait rölyefler vardır. Sidamara tipi lahitlerden olup Konya Arkeoloji Müzesinde bulunan en değerli eserlerden biridir.

Sütunlu Lahitler ya da sidamara tipi lahit üzerinde sütun bulunan lahitlerdir. Sütunlar kesik veya burgulu verilebilir. Roma döneminde yapılan sütunlu lahitlerin sayısı oldukça fazladır. Ancak Roma döneminden önce yapılan sütunlu lahitler de vardır. MÖ. 3. yüzyıla ait olan Ağlayan Kadınlar Lahdi buna en güzel örnektir. Sütunlu lahitlerin Anadolu'da sıklıkla görünmüş olmaları kökenlerinin Anadolu olabileceğini düşündürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Polyksena Lahdi</span> MÖ 6. yüzyıldan kalma mermer lahit

Polyksena Lahdi, Çanakkale merkeze 110 km. uzaklıktaki Kızöldün Tümülüsü'nde, bulunan ve M.Ö. 520-500 yıllarına tarihlenen mermer lahit. Anadolu'da bulunan figür bezemeli lahitlerin en erken örneğidir.

<span class="mw-page-title-main">Kayseri Arkeoloji Müzesi</span>

Kayseri Arkeoloji Müzesi, Kayseri'nin Melikgazi ilçesinde bulunan arkeoloji müzesi. 1965 yılında inşaatına başlandı ve Haziran 1969'da hizmete açıldı.

<span class="mw-page-title-main">Konca Lahdi</span> Gölcük ilçesinde bulunan, adını bulunduğu yöreden alan, MS 2. yüzyıl Roma dönemine tarihlenen bir lahittir.

Konca Lahdi, Kocaeli ilinin Gölcük ilçesinde bulunan, adını bulunduğu yöreden alan, MS 2. yüzyıl Roma dönemine tarihlenen bir lahittir.

<span class="mw-page-title-main">Altıkulaç Lahdi</span>

Altıkulaç Lahdi veya Çan lahdi, MÖ 4. yüzyılın başlarına tarihlenen, günümüzde Troya Müzesi'nde sergilenen Marmara Adası mermerinden yapılmış bir lahittir.

<span class="mw-page-title-main">İznik Müzesi</span> İznik, Türkiyede arkeoloji müzesi

İznik Müzesi, Bursa ilinin İznik ilçesinde ve çevresinde bulunan arkeolojik eserlerin sergilendiği müze.