İçeriğe atla

Ağalık sistemi

Ağalık sistemi, Osmanlı'dan bu yana değişerek süregelmiş feodal bir sistemdir. Yöneticisine "Ağa" veya "Bey" denir.[1]

Osmanlı'da Ağa ve Ağalık

Ağa sözcüğü başlangıçta askeri ve idari makam adlarıyla birleştirilerek yeniçeri ve sipahilerdeki belli rütbeleri (örn: Kapıkulu Ağası, Yeniçeri Ağası, Çarşı Ağası vb.), padişah ailesine mensup kimi kişileri ve padişahın haremini denetleyen görevlileri (örn: Harem Ağası, Kızlar Ağası, vb.) belirtmek için kullanılırdı. Sonra daha alt rütbelerdeki subaylara ve saygı belirtisi olarak aile reislerine, köy yöneticilerine, büyük toprak sahiplerine verilen bir ad olmuştur.

Türkiye'de Ağa ve Ağalık

Türkiye döneminde Soyadı Kanunu'nun çıkmasının ardından bu unvanın herhangi bir resmiyeti kalmamıştır.

Genel Olarak Ağalık ve Tarihçe

Orta Çağ'dan kalma feodal sistemin, Türkiye'de de sık karşılaşılan bir uzantısıdır ‘Ağa’lık. Toprak sahibi olmakla üzerinde yaşayan insan toplulukları üzerinde de hak sahibi olmayı, içerisinde yaşanan ülke demokratik bir yapıyla yönetilse bile sahip olunan toprak parçası üzerinde kurulan monarşik bir düzeni ifade eder. 21. yüzyılla birlikte ağalık sistemi yaygınlığını yitirse de varlığını halen sürdürmektedir.

Anlaşılacağı üzere geçmişte bölgede yaşanan ‘Ağa’lık sistemi esasen kaynağında despot bir yaklaşımın gizlendiği halk üzerindeki monarşik ve baskıcı yapılanmadan başka bir şey değildir. Halklar arasında kaba kuvvetle kendiliğinden gelişen Ağalık sistemi daha sonraları devlet’in eliyle oralardaki idari yapılanmayı sözü geçer şahsiyetler olarak tabir edilen, esasen despot yaklaşımlarla fakir ve muhtaç halk üzerinde baskı kurmak suretiyle egemenliğini inşa edenleri işbaşına getirmesinden ibarettir.[2]

Kaynakça

  1. ^ Dyneley Prince, John (1931). Surviving Turkish Elements In Serbo-Croatian. American Oriental Society. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 24 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2017. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Dîvân-ı Hümâyun</span> Osmanlı Devletinde bakanlar kurulu

Dîvân-ı Hümâyun, Osmanlı İmparatorluğu'nda 15. yüzyıl ortalarından 17. yüzyılın yarısına kadar en önemli yüksek karar organı. İmparatorluğun yıkılışına kadar varlığını korusa da 17. yüzyıldan sonra önemini kaybetmiş ve 19. yüzyılda II. Mahmud'un teşkilat reformuyla kabine sistemine geçilerek Divan-ı Hümayun sembolik hale gelmiştir. Sadrazam, kubbealtı vezirleri, Rumeli beylerbeyi, Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, Rumeli ve Anadolu defterdarları, nişancı ve vezirlik rütbesine sahip olan yeniçeri ağası ve kaptan-ı derya'da divanın asli üyeleri arasında yer alırdı.

Kara Ahmed Paşa,, Kanuni Sultan Süleyman döneminde 6 Ekim 1553 ile 28 Eylül 1555 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. I. Selim'in en küçük kızı ve Kanuni Sultan Süleyman'ın en küçük kız kardeşi Fatma Sultan'ın eşidir.

<span class="mw-page-title-main">Serdar Ferhat Paşa</span> 43. Osmanlı sadrazamı

Serdar Ferhat Paşa, III. Murad saltanatı döneminde 1 Ağustos 1591-4 Nisan 1592 tarihleri arasında yaklaşık sekiz ay, 16 Şubat 1595-7 Temmuz 1595 tarihleri arasında da yaklaşık dört ay sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Ohrili Hüseyin Paşa, II. Osman saltanatı döneminde 9 Mart 1621-17 Eylül 1621 tarihleri arasında altı ay dokuz gün ve 20 Mayıs 1622'de bir gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

Ermeni Süleyman Paşa veya Damat Süleyman Paşa IV. Mehmed saltanatında 19 Ağustos 1655 - 28 Şubat 1656 tarihleri arasında altı ay on gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamı.

Tekirdağlı Bekri Mustafa Paşa ya da Tekfur-Dağlı Bekri Mustafa Paşa, II. Süleyman saltanatında, 2 Mayıs 1688 - 25 Ekim 1689 tarihleri arasında bir yıl beş ay yirmi dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Ağa Yusuf Paşa III. Ahmed saltanatında, 20 Kasım 1711 - 12 Kasım 1712 tarihleri arasında on bir ay yirmi iki gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.

Seyyit Hasan Paşa, bazen Karahisarî Hasan Paşa, I. Mahmud saltanatında, 23 Ağustos 1743 - 9 Ağustos 1746 tarihleri arasında iki yıl on ay on altı gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamı.

Kalafat Mehmet Paşa, I. Abdülhamid saltanatında, 1 Eylül 1778 - 21 Ağustos 1779 tarihleri arasında on bir ay yirmi gün sadrazamlik yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

<span class="mw-page-title-main">Alemdar Mustafa Paşa</span> 163. Osmanlı sadrazamı

Alemdar Mustafa Paşa veya Bayraktar Mustafa Paşa, II. Mahmud saltanatında 29 Temmuz 1808 - 15 Kasım 1808 tarihleri arasında üç ay on sekiz gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Bazı kaynaklar, Arnavut kökenli olduğunu bildirir.

<span class="mw-page-title-main">Kızlar ağası</span>

Kızlar ağası ya da Darüssaade ağası, Osmanlı Devleti'nde haremden sorumlu olan yüksek düzeydeki görevliye verilen isimdi.

<span class="mw-page-title-main">Yeniçeri</span> Osmanlı Devletinde askerî bir sınıf

Yeniçeri Ocağı, Osmanlı İmparatorluğu'nda padişaha bağlı kapıkulunun en büyük birimiydi. Kesin kuruluş tarihi bilinmese de, on dördüncü yüzyılın son yarısında I. Murad döneminde (1362-1389) kurulduğu kabul edilir. Avrupa'nın ilk modern daimi ordusudur.

<span class="mw-page-title-main">Acemi Ocağı</span> Osmanlı İmparatorluğunda asker yetiştirilen birim

Acemi Ocağı ya da Acemi Oğlanlar Ocağı, Osmanlı İmparatorluğu'nda Enderûn için öğrencileri ve başta piyade kısmı olmak üzere Kapıkulu'nun ihtiyaç duyduğu askerleri yetiştirmek için kurulan ocaktır.

<span class="mw-page-title-main">Sekban</span> Osmanlıda Avcılık Faaliyetleriyle Uğraşan Askerler

Sekban, Yeniçeri ocağının altmış beşinci ortası mensubuna verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı İmparatorluğu gerileme dönemi</span> Osmanlı İmparatorluğunun reform dönemi

Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması'ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir.

<span class="mw-page-title-main">Müsellim, Çamlıdere</span> Çamlıdere, Ankara, Türkiyede mahalle

Müsellim, Ankara ilinin Çamlıdere ilçesine bağlı bir mahalledir.

Osmanlı devlet teşkilatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun idari, askeri ve siyasi olarak teşkilatlanmasını, yapılanmasını bütünüyle ele alan konudur. Osmanlı, genel olarak merkeziyetçi bir yapıya sahipti. Padişah, devlet teşkilatında en üst mertebede sayılmasına rağmen Harem, Divan ve çeşitli odakların fikirleri baskın olabiliyordu. II. Abdülhamid, kendi devrinde devletin yönetim şeklini değiştirerek meşrutiyet şeklini getirdi.

<span class="mw-page-title-main">Belediye zabıtası (Türkiye)</span>

Belediye zabıtası, Türkiye'de belediyelere bağlı olarak belediye sınırları içerisinde kamusal bazı hizmetlerin yürütülmesi ve kontrolünü sağlamaktan sorumlu bir kolluk kuruluşudur. Zabıtalar aynı zamanda yeni kanunlarla birlikte büyükşehir belediyelerinde trafik zabıtası olarak yetkilerini kullanırlar. Özel bir amaç doğrultusunda güvenlik görevini yürüten zabıtalar bir özel kolluk kuvveti görevlisidirler.

<span class="mw-page-title-main">Bizans bürokrasi ve aristokrasisi</span> Bizans İmparatorluğu hükûmeti

Bizans İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu'ndan miras kalan karmaşık bir aristokrasi ve bürokrasi sistemine sahipti. Hiyerarşinin zirvesinde imparator duruyordu; ancak "Bizans bir cumhuriyetçi mutlak monarşiydi ve ilahi haklara sahip bir monarşi değildi". İmparatorluk verasetiyle ilgili yazılı yasalar yoktu ve Roma Cumhuriyeti hiçbir zaman resmen kaldırılmadı, bu nedenle İmparator, hem Senato (Synkletos) hem de Ordu tarafından resmi olarak seçilmeliydi. Gerçekte, Senato yetkisi zamanla ciddi şekilde kısıtlandı ve Ordu pratikte seçim konusunda tekel konumuna geçti. Ayrıca, yarı cumhuriyetçi bir varlık iken, İmparatorlar genellikle çocuklarının halefini dolaylı yollarla, örneğin onları ortak imparator olarak atamak gibi, sağlamayı başardılar. Yazılı veraset kanunlarının ve usullerinin yokluğu ve İmparatorluğun askerileştirilmiş devleti, çok sayıda darbe ve isyana yol açarak, Malazgirt yenilgisi gibi birçok feci sonuçlara yol açtı.

<span class="mw-page-title-main">Ağa (ünvan)</span> Osmanlı-Türk saygı unvanı, ayrıca Osmanlıda askeri-inzibati orun

Ağa, ayrıca Aga, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bazı sivil veya askeri görevlilerin adından sonra kullanılan Türkçe kökenli bir “sivil” ya da “askeri“ ünvandır. İtibarlı yöneticilere, birçok kuruluşun başındaki amirlere, yörelerin idaresini ellerine almış kimselere verilen bir ünvan. Aynı zamanda bazı mahkeme görevlilerine ağa ünvanı verildi. Ağalar, Osmanlı İmparatorluğu'nda çok önemli bir sosyal statüye sahipti. Ağalar, diğer imparatorluk halkının üstünde sayılırdı ve imparatorluk halkının diğer üyeleri tarafından özel saygının gösterilmesini isterlerdi. Ayrıca, ağaların çoğu zengin ve güçlü ailelerden gelirdi. Günümüzde de halk arasında ağa gücünü zenginlikten alan kişilere veya bazen de geniş topraklara sahip veya aşiret lideri durumunda olan kişilere ağa denir.