Açlık grevi
Açlık grevi, katılımcılarının politik protesto davranışları olarak ya da diğerlerinde suçluluk duygusu yaratmak için genellikle bir yasanın değişmesi gibi belirli özel amaçlarda başarılı olmak için geliştirilmiş şiddet içermeyen bir direniş yöntemidir. Herhangi bir tutum, davranış, uygulama veya olayı benimsemediğini göstermek ya da bazı isteklerini yetkili kişi veya makamlara kabul ettirmek için su, tuz ve şeker dışında vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini almayarak[1] aç kalma esasına dayanan bir protesto yöntemidir. Yemek yememe grevidir. 1991 tarihli Malta Bildirgesi'nde açlık grevi, "zihinsel olarak ehliyetli ve kendi iradesiyle açlık grevine karar vermiş kimsenin belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddetmesi" şeklinde tanımlanmıştır. Açlık grevi eyleminden farklı olarak, ölüm orucu eyleminde hiçbir gıda alınmaz. Genellikle açlık grevi eylemiyle sonuç alınamadığında, daha etkili bir eylem biçimi olduğu düşünülen ölüm orucu eylemine geçilir.[2][3] Açlık grevleri süreli veya süresiz şekilde olabilir.
Erken tarihi
Örnekler
Rusya'da açlık grevleri
Temmuz 1921'de Taganka Hapishanesi'nde hiçbir makul neden olmaksızın tutuklu bulunduklarını ileri süren içlerinde Fanya Baron, Lev Çorni ve İvan Gavrilov gibi isimlerin bulunduğu on üç mahkûm özgür kalma talebiyle açlık grevi başlattı.[4] Daha sonra Eylül ayında Çeka tarafından öldürüldüler.
Sibirya ve Sovyet Rusya'nın çeşitli bölgelerinde 1966'dan 1986'ya kadar tutuklu kalan Kırım Tatarları'ndan Mustafa Cemilev İnsan hakları tarihinde en uzun açlık grevi yapan kişi olarak bilinir. Birden fazla kere çeşitli nedenlerle tutuklanıp, çalışma kamplarına gönderildi. Son tutuklanmasından sonra tahliyesine üç gün kala ailesine gönderdiği mektuplar gösterilerek hakkında tekrar bir dava açıldı. Bunun üzerine yaklaşık on ay (303) gün Sovyetleri protesto etmek için açlık grevii yaptı fakat zorla besleme nedeniyle hayatta kaldı.[5][6] Daha sonra 1986 Reykjavik Zirvesi'nde Pyotr Grigorenko gibi insan hakları hareketinden isimler serbest bırakılmaları yönünde istekler yaptı.
İngiliz ve Amerikan süfrajetler
20. yüzyılın başlarında İngiliz hapishanelerindeki süfrajetler sık sık açlık grevi yapıyorlardı. Bunlardan ilki 1909 yılında Marion Dunlop tarafından başlatıldı. Yetkililer O'nun bir kahraman olmasını istemedikleri için serbest bıraktılar. Diğer süfrajetler de açlık grevine başladılar. İngiliz yetkiler tarafından, süfrajetlerin şiddetin bir türü olarak gördükleri zorla besleme uygulaması başladı. Mary Clarke, Jean Hewart, Katherine Fry ve birkaç kişi daha zorla beslenmekten öldü.
1913'te Mahkûmların Geçici Tahliye yasası (Kedi ve Fare yasası olarak bilinir) değiştirildi. Açlık grevleri tolere edildi fakat mahkûmlar hastalandıklarında serbest bırakıldılar. İyileştiklerinde ise cezalarını tamamlamak için tekrar hapishaneye gönderildiler. İngiliz meslektaşları gibi Amerikalı süfrajetler de politik bir protesto yöntemi olarak açlık grevini kullandı. Amerika Birleşik Devletleri Anayasası'nın 19. ek maddesinin değiştirilmesi
İrlandalı Cumhuriyetçiler
Açlık grevi İrlanda toplumunda uzun bir geçmişe sahiptir. Yaşanılan bir haksızlığa karşılık hissettikleri nedeniyle Tanrının dikkatini çekmek ve böylece onu bir çözüme zorlamak için erken İrlanda toplumunda toplumun ortak bir özelliğiydi. Bu taktik tamamıyla Berohan Yasaları ile bütünleşmişti. Gelenek büyük bir olasılıkla hala İrlanda'nın da parçası olduğu eski Hint-Avrupa geleneğinin bir parçasıdır.[7]
Taktik 1917 yılında İrlandalı Cumhuriyetçiler tarafından ve daha sonra 1920'lerde Anglo İrlanda Savaşı sırasında kullanıldı. Cumhuriyetçiler tarafından 1917 yılında yapılan açlık grevi Thomas Ashe'nin Mountjoy Cezaevi'nde İngilizler tarafından zorla beslenerek ölümüyle karşılık buldu. 1920'de Cork belediye başkanı Terence MacSwiney, Brixton Cezaevinde açlık grevindeyken öldü. Diğer iki Cork IRA mensubu Joe Murphy ve Michael Fitzgerald ile aralarında Monaghan yerlisi Conor McElvaney'inde (79 gün sürdü) bulunduğu bir grup bu protesto sırasında açlık grevinden öldü. 11 Ağustos'tan 12 Kasım 1920'ye kadar Cork Cezaevi'nde John ve Peter Crowley, Thomas Donovan, Michael Burke, Michael O'Reilly, Christopher Upton, John Power, Joseph Kenny ve Seán Hennessy tarafından başlatılan 94 gün sürelik grev zorla besleme olmadan açlık grevinde dünya rekoru olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na geçti. Arthur Griffith; MacSwiney, Murphy ve Fitzgerald ölümlerinden sonra greve son vermiştir.
Ekim 1923 İrlanda İç Savaşı'nın sonlanmasından sonra 8000 kadar IRA mensubu tutsak Bağımsız İrlanda Cumhuriyeti tarafından devam eden gözaltıları protesto etmek için açlık grevi yaptı (Bunlardan 12000'den fazlası Mayıs 1923'te etkisizleştirilmişti.) Denny Barry ve Andrew O'Sullivan açlık grevinde öldü. Grev daha fazla ölüm yaşanmadan bitirildi. Bağımsız Cumhuriyet daha sonra cumhuriyetçii kadın mahkûmları serbest bıraktı. Erkek cumhuriyetçiler ertesi yıla kadar serbest kalamadı.
İrlanda 1940'ta, Fianna Fáil hümüketi yönetimindeyken üç kişi (Sean McCaughey, Tony D'Arcy ve Sean (Jack) McNeela )açlık grevinden öldü. De Valera yıllarında yüzlerce kısa süreli açlık grevi yapıldı.
1980'de Maze Hapishanesi'nde yedi cumhuriyetçi mahkûm İngiliz hükûmeti tarafından yapılan Kuzey İrlanda'da paramiliterler için savaş tutsağı benzeri Special Category Status anlaşmanın iptali için bir açlık grevi başlattılar. Grevin başında Brendan Hughes vardı. İngilizler anlaşma talebinden vazgeçmiş gibi göründüğünde, grev herhangii bir ölüm olmadan durduruldu ancak anlaşmanın detaylarındaki değişiklik nedeniyle ertesi yıl tekrar bir grev başladı. Bu sefer mahkûmlar eş zamanlı grev yapmaktansa, propagandayı en üst düzeye çıkarmak için birinin ölümünden sonra diğerinin başlaması şeklinde sürdürdüler.
İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) üyesi siyasi tutukluların 1981 yılında gerçekleştirdiği açlık grevinde 10 IRA üyesi öldü. İrlandalı cumhuriyetçi paramiliter Bobby Sands on kişi içinde ilk ölen kişiydi. İrlandalı cumhuriyetçiler tarafından ve İrlanda sınırın her iki tarafından gelen daha geniş milliyetçi topluluk açlık grevindekiler için büyük bir destek oldu. On adam kırk altı günden yetmiş üç güne kadar yemek yemeden sadece tuz ve su alarak hayatta kaldı.[8] On tutuklunun ölümü ve kamu düzeninin bozulması nedeniyle İngiliz yönetimi çeşitli tavizler verdi ve grev iptal edildi. Bu olay, İngiliz yönetmen Steve McQueen tarafında çekilen "Açlık" (Hunger) isimli sinema filminde de konu edildi.[9]
Gandhi
Mohandas Gandhi 1922, 1930, 1933 ve 1942 yılında hapsedilmiştir. İngiliz otoriteler dünya tarafından tanınması nedeniyle Gandi'nin kendi ülkelerinde gözaltındayken ölmesini istemiyordu. İngiltere'nin böyle bir olayla zarar görmesi muhtemeldi. Gandhi İngiliz yönetimindeki Hindistan'ın bağımsızlığı için açlık grevi başlattı. Açlık grevi mesaj iletmenin şiddet içermeyen bir yolu ve protestonun başarıya ulaşmasının bir nedeniydi. Bu Satyagraha kurallarına riayet etmekti.
Gandhi'ye ek olarak, Hindistan bağımsızlık hareketi sırasında açlık grevi seçeneği çeşitli şekillerde Jatin Das ve Bhagat Singh gibi diğer figürlerce de kullanıldı. Hindistan'ın bağımsızlığından sonra, özgürlük savaşçısı Potti Sreeramulu telegu dilini konuşan insanlar için ayrı bir devlet isteğini dile getirmek için açlık grevi kullanıldı.
Türkiye'de açlık grevi
Nazım Hikmet 29 Mart 1938'de askeri kişileri üstlerine karşı isyana teşvik suçuyla 15 yıl ağır hapse mahkûm edildi, aynı yılın Ağustos ayında ise askeri isyana teşvikten 20 yıla mahkûm edilrek toplamda 35 yıl ağır hapis cezası aldı sonradan 28 yıl 4 aya indirildi.[10] Çeşitli ceza evlerinde 12 yıl tutuklu kaldıktan sonra, 1946 yılında TBMM'ne bir dilekçeyle başvurarak tahliyesini talep etti fakat bu isteği reddedildi. Bu arada Birleşmiş Milletler Örgütü'ne bağlı Uluslararası Hukukçular Derneği 9 Şubat 1950'de Nazım Hikmet'in serbest bırakılması dileğiyle TBMM başkanına, milli savunma ve adalet bakanlarına birer mektup gönderdi. Bu girişimlerden bir sonuç alamayan Hikmet, Bursa Cezaevi'nde 8 Nisan 1950'de bir açlık grevine başladı. Avukatı yaptığı çeşitli görüşmelere dayandırarak iki gün sonra 10 Nisan 1950'de ara vermesini istedi.[11] 2 Mayıs 1950'de tekrar açlık grevine başladı. 20 mayıs 1996 yılında cezaevleri ve koşullarının tecrite dönüşmesi nedeniyle ölüm orucuna başlayan siyasi tutsaklardan 12 kişi öldü.
14 Temmuz 1982'de Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan PKK'nin kurucularından Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yaptıkları ölüm orucu sonucunda ölüm orucunun 55. gününde öldü.[12][13]
19 Aralık 2000 tarihinde[14] Hayata Dönüş Operasyonuyla Türkiye geneli cezaevleri ve dışarıda yapılan ölüm oruçlarında ise toplamda 122 kişi öldü.
2019 da Grup Yorum üyeleri Helin Bölek, İbrahim Gökçek tutuklanan müzisyen arkadaşlarının serbest bırakılması ve Grup Yorum'un yasaklanan şarkılarını yeniden söylemek için girdikleri ölüm orucunun Helin Bölek 288. gününde öldü.[1] 20 Kasım 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. İbrahim Gökçek ise 5 Mayıs 2020'de, birçok sanatçı ve siyasetçinin devreye girmesi ve sürecin takipçisi olacaklarını duyurması üzerine ölüm orucunun 323. gününde kendi iradesiyle eylemini sonlandırdığını duyurdu. Sağlık durumu kritik olan ve 40 kiloya kadar düşen Gökçek, aynı gün kendi isteği ile Esenyurt Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. 7 Mayıs 2020 tarihinde hastanede yoğun bakımda tutulan Gökçek, ölüm orucundan kaynaklanan semptomlardan dolayı öldü. [2] 2 Ekim 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Kübalı muhalifler
3 Nisan 1972'de tutuklu şair ve muhalif Pedro Luis Boitel, açlık grevi yaptığını ilan etti. Sadece sıvı tüketiminin olduğu 53 günden sonra 25 Mayıs 1972'de öldü. Son günlerinde yakın arkadaşı şair Armando Valladares ilgilendi. Havana'da Cólon Mezarlığına isimsiz olarak gömüldü.
Guillermo Fariñas Küba'nın geniş çaplı internet sansürünü protesto etmek için yedi aylık bir açlık grevi yaptı. Bu grevi 2006 güzünde ciddi sağlık problemleri nedeniyle bilinci yerindeyken sonlandırdı.[15] Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü tarafından 2006'da siber özgürlük ödülüyle ödüllendirildi.[16]
Bolivya
Bolivya'nın ilk yerli devlet başkanı Evo Morales, seçim yasasının Kongre tarafından onaylanması için 9 Nisan 2009'da bir açlık grevii başlattı. Seçim yasası, seçmen kayıtlarının güncellenmesi, yurtdışındaki Bolivyalılar'ın oy kullanmasına olanak sağlanması ve sandalye sayısı gibi konuları kapsamaktaydı. Referandımla kabul edilen anayasa senatoda çoğunluk oluşturan muhalefetçe kabul edilmedi.[17] Devlet başkanlığı sarayında yere serdiği sünger üzerinde yatarken basına bir demeç verdi. 1998 yılında sendika başkanıyken Koko yasasını protesto etmek için 18 günlük bir açlık grevi olduğunu söyledi.[18] Açlık grevine başladıktan beş gün sonra muhalefetle seçim yasası üzerinde uzlaşma sağlayarak grevi bıraktı.[19] Morales'in grevine 14 işçi ve sosyal gruplar destek oldu.[20]
Thileepan - Ölüm Orucu
15 Ağustos 1987 sabah 9.30'da Nallur Murugan Tapınağı'nda, Thileepan ölüm orucuna başladı. Temel amacı farkındalık yaratmak ve terörist bir grup olarak kabul edilen Tamil Kaplanları [21] ile kendi isteklerinin yer aldığı bir kamu talep listesinin yerine getirilmesini sağlamaktı.[22]
O'nun açlık grevinin kamudan istediği hedefleri şunlardı[23]
- Terörle Mücadele Yasası kapsamında gözaltına alınan tüm Tamiller serbest bırakılmalıdır.
- İyileştirme kisvesi altında bulunan Tamil bölgesinde Sinhalese Kolonizasyonu durdurulmalıdır.
- Geçici bir hükûmet kurulana dek tüm benzer iyileştirme çalışmaları durdurulmalıdır.
- Sri Lanka hükûmeti Sri Lanka'nın kuzeydoğusunda yeni polis istasyonları kurmayı durdurmalıdır.
- Sri Lanka ordusu ve polisi Tamil köylerindeki okullardan çekilmesi ve Hindistan ordusunun gözetiminde kişisel savunma için Srii Lanka hükûmeti tarafından verilen silahlar geri çekilmelidir.
Yerel Hindistan Barış Gücü yöneticileri ve çeşitli grupların müdahale ve durdurma çabalarına rağmen 26 Eylül 1987'de Thileepan öldü. Ölüm haberinin duyulmasının ardından kuzeyden ve doğudan binlerce insan Jaffna'ya akın etti. Ölümü Jaffna'da anti Hint havasını yarattı.
Tibet Özgürlük Savaşçıları
Tibetliler Tibet sınırını geçmeye çalıştı ama durdurulmaları nedeniyle Nepal Katmandu'da oturma eylemiyle beraber bir açlık grevi başlattılar.[24]
Çin'in Tibet işgalini protesto etmek amacıyla Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de başlarını Tibetan Youth Congress'in çektiği bir grup 28 Temmuz 2008'de yiyecek ve içeceğin olmadığı bir açlık grevi başlattı.[25] Açlık grevindeki altı keşişin durumunun kritikleşmesi üzerine Hindistan polisi tarafından zorla hastaneye götürüldüler.[26]
Guantánamo Körfezi açlık grevi
2005'in ortalarındayken Amerika Birleşik Devletleri tarafında Guantanamo Körfezi'nde gözaltında tutulan makhumlar iki açlık grevi başlattı.
30 Aralık 2005 günü ordu raporlarına göre kırk altısı Noel'de katılan seksen dört kişi açlık grevindeydi.
New Yorker dergisinin 14 Nisan 2008 tarihli sayısında Jeffrey Toobin Guantanamo'da mevcut yaklaşık on açlık grevinin olduğunu belirtti.
Zorla besleme
The New York Times 9 Şubat 2006'da Guantanamo'daki açlık grevi yapanların günde bir saat sandalyelere bağlanıp zorla beslendiğini ve bir intihar girişimi olarak yiyecekleri kusmalarının engellendiğini bildirdi. Bir subay 11 Eylül 2005'te grevcilerin sayısının 131 civarına ulaştığını söyledi. Bir grevcinin ölmesi halinde yaşanılacak uluslararası etkinin endişeleri bildirildi. Tutukluların avukatları, yöntemlerin acımasız ve insanlık dışı olduğunu ve mahkûmları soğuk hava depolarına koyulması gibi, zorla yapılan uygulamaları belirtti. Sağlık bakanlığı savunma sekreteri yardımcısı sorulan bir soruya şöyle cevap verdi:"Bir kişinin intiharına izin verir misiniz? Yoksa sağlığını koruması için gerekli önlemleri alır ve hayatını mı korursunuz?"[27] Guantanamo'daki ordu komutatını 21 Şubat 2006'da daha önce bildirilen sandalye kullanımı ve zorla beslemeyi kabullendi.(NY Times 22 February)
New England Journal of Medicine'' 28 Eylül 2006'da açlık grevindeki tutukluların gözetmen veya hekimlerce zorla beslenmesini tıbbi etik açıdan incelediği bir makale yayınladı. Makalede zorla beslemeye katılan hekimler için yasal ve etik bir sorgulamaydı: "...Askeri hekimler tutukluları zorla beslemek için askeri emirleri takip edemezler, tıbbi bilgi yoluyla onlara zarar vermek için hiçbir zaman tıbbi etiğin temel emirleri ihlal edemezler.[28]
9 Nisan 2007'de New York Times askeri yetkililer ve tutukluların avukatlarına göre yeni bir açlık grevi başladığını bildirdi. Günde on üç tutuklu zorla beslendi The New Yorker, 14 Nisan 2008 sayısında Jeffrey Toobin iki tutuklunun zorla beslendiğini bildirdi.
Sami Al-Arian
On December 6, 2005, a federal jury acquitted Dr. Sami Al-Arian on 8 of 17 counts against him, while deadlocking 10–2 in favor of acquittal on the other 9.[29] On March 2, 2006, Al-Arian pled guilty to one count of conspiracy to contribute services to or for the benefit of the Palestine Islamic Jihad, a Specially Designated Terrorist organization, and was later sentenced to the maximum 57 months in prison [3][30] The deal came after 11 years of FBI investigations, wiretaps, and searches, 3 years of trial preparation by federal prosecutors, and a 5-month trial, during which time Al-Arian spent more than three years in jail, most of it in solitary confinement, which counted toward the time he was sentenced to. [4] 3 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Amnesty International said Al-Arian's pre-trial detention conditions "appeared to be 'gratuitously punitive' " and stated "the restrictions imposed on Dr Al-Arian appeared to go beyond what were necessary on security grounds and were inconsistent with international standards for humane treatment." These include: 23 hour cell-confinement, routine shackling, deprivement of tools and communication to prepare for his defense, and a third of the cell space required by UN international standards.[31]
Al-Arian was subpoenaed three times to testify in terrorism-related investigations before Virginia federal grand juries between 2006 and 2008. Each time, he refused to testify. He maintained that in a verbal agreement that appears in court transcripts, federal prosecutors agreed that Al-Arian would not have to testify before the grand jury.[32] He challenged the initial subpoena in four different federal courts, each of which held that he was in fact required to testify. On January 22, 2007, Al-Arian began a hunger strike to "protest continued government harassment" after he was held in contempt of court for refusing to testify before a federal grand jury.[33][34] He was imprisoned for 13 months for civil contempt for failing to testify in compliance with the first subpoena. He is awaiting trial as well for criminal contempt for his failure to testify in compliance with the second and third subpoenas.
İran'da açlık grevleri
Akbar Ganji 22 Nisan 2000'den beri Evin Cezaevi'nde tutulan İranlı bir gazetecidir. Ganji 19 Mayıs 2005'ten [35] Ağustos'un başlarına kadar, 2005 İran başkanlık seçimlerinde verilen 12 günlük izin hariç açlık grevi başlattı. Aralarında 2003 yılında Nobel Barış Ödülü kazanan Shirin Ebadi'ninde bulunduğu bir grupp tarafından savunuldu. Ganji açlık grevindeyken dünyanın özgür insanlarına iki mektup yazdı. 1 17 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 2 17 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. 12 Temmuz 2005'te, Beyaz Saray basın sekreteri Scott McClellan yaptığı açıklamada, ABD başkanı George W. Bush'un İran'ı "hemen ve koşulsuz" Ganji serbest bırakmaya çağırdığını belirtti.
İran'da idam cezasına çarptırılan iki Kürt gazeteci Adnan Hesenpur ve Hîwa Botîmar, tutuklu bulundukları Sine Cezaevi'nde ölüm orucu eylemi gerçekleştirmiştir.[36]
ABD doğumlu İranlı kadın gazeteci Roxana Saberi 8 Nisan 2009'da "ABD adına casusluk" yaptığı iddiasıyla tutuklandı.İran'da üç aydır cezaevinde tutulduğu için açlık grevine başladı.[37]
Kırgızistan'da açlık grevi
16 Ocak 2012'de Bişkek'teki 1 numaralı cezaevinde güvenlik birimlerinin isyan girişimini bastırmasını protesto etmek amacıyla 1 no'lu cezaevinde 385, 3 no'lu cezaevinde 5 ve 8 no'lu cezaevinde ise 10 tutuklu ve hükümlü açlık grevi başlattı. Bu açlık grevinde yemek yemeyi reddeden cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler ağızlarını iğne ve iplikle dikerek bir protesto başlattılar [38]
Diğer bazı açlık grevleri
- 2009 yılının Kasım ayında toplanan Gıda Güvenliği Zirvesi öncesinde, Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Başkanı Jacques Diouf tarafından "dünyada 1 milyar insanın aç olduğuna dikkat çekmek" amacıyla gerçekleştirilen açlık grevi eylemi, uluslararası kamuoyunda tartışma yaratmıştır.
- İngiliz Hayvan Hakları savunucusu Barry Horne, 6 Ekim ile 13 Aralık 1998 arasında yaptığı dört açlık grevinin bir sonucu olan kısmi körlük ve böbrek hasarı nedeniyle 5 Kasım 2001'de öldü.
Tıbbi etkiler
Vücutta, enerji depoları glikojen, protein ve yağdır. Açlığın tüm dönemlerinde amaç kan glikoz seviyelerini makul düzeylerde tutabilmektir. Kişinin açlığa yanıtı birçok değişkene bağlıdır. Bunlar; yaş, cinsiyet, boy, vücut ağırlığı, açlık öncesi yağ dokusu, karaciğer, kalp ve renal fonksiyon durumu ile ek hastalıklar olarak sayılabilir[39][40] Açlık, vücudun işleyişi için gerekli maddelerin eksikliğine neden olarak, vücutta ağır yıkımlara neden olmakta, bunun sonucunda da nörolojik sekeller ve ölüm gibi ciddi sonuçlara neden olabilmektedir. Mesela bir vitamin olan tiaminin eksikliği sonucunda Wernicke-Korsakoff sendromu görülebilir. Wernicke-Korsakoff sendromu, Wernicke ensefalopatisi bulgularına ek olarak öğrenme ve hafıza defektinin de eşlik ettiği bir komplekstir.[41]
Açlık başlayınca ilk önce glikojen depoları kullanılır ve yaklaşık 24 saatte tüketilir. Ardından yağ depoları enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. Son olarak proteinler kullanılır, proteinler normalde enerji kaynağı olarak kullanılmaz ancak uzun süren açlıklar sonrası yapı taşları olan proteinler de enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar.[39][42] 72 saatten sonra glikojen depoları tükenmiştir ve enerji üretimi için sadece yağ asitleri ve proteinler kullanılır. Yeterli sıvı alımı yoksa dehidratasyon nedeniyle kişi birkaç günde hayatını kaybeder, yeterli sıvı ve elektrolit alan kişiler ise birkaç ay yaşayabilir.[39]
Açlık süresi ilk 24 saat, 24-72 saat ve sonrası olarak dönemlere ayırılabilir. İlk 24 saatte karaciğerdeki glikojen depoları enerji kaynağı olarak kullanılır. 6-12 saatlik açlıkta insülin düzeyi düşmeye, glukagon ise artmaya başlar. Glukagon düzeyinde artış karaciğer ve böbrekte glukoneogenezi uyarır.[39][42] İnsülinin düşmesi ile ise beyin dışı dokularda glikoz kullanımı azaltılır, böylece sadece glikozu kullanabilen santral sinir sistemine kaynak ayrılır. 24-72 saatlerinde, çevre dokular glikoz yerine yağ asidini enerji kaynağı olarak kullanır. Enerji kaynağı için sonraki aşamada çevresel dokulara ait proteinler yıkılmaya başlar.[39] Fizik muayenede belirgin bir değişiklik yoktur, erken dönemde hipoglisemiye bağlı sempatik sistem aktive olur; bu nedenle kan basıncı normal, hatta yüksek olabilir ve taşikardi gelişebilir.[39][42] 72 saatten sonra glikojen depoları tükenmiştir ve enerji üretimi için sadece yağ asitleri ve proteinler kullanılır.[39][41] Bu dönemde karaciğerin yağ yakımı ile ortaya çıkardığı keton cisimcikleri sayesinde kalp ve beyin aktivitelerine devam eder. Kan ve idrarda keton cisimciklerinin ve iştah kaybının başladığı dönem -ketozis- başlar. Uzun süre aç kalan bir kimsenin yağ ve kas kaybına uğrar ve buna bağlı olarak kas gücü azalarak hareket yeteneği azalır.[41] 1-3 hafta süren açlıklarda, yağ asitleri ve keton cisimcikleri kas ve böbrekler için baskın kaynaklardır. Beyin için keton cisimcikleri glikozdan daha önemli konuma gelir. Yağ dokusu yıkımı ve hepatik ketogenez artar. Glikoz hepatik ve renal glukoneogenez ile üretilir. 3 hafta üzerindeki açlıklarda, kas ve böbrekler için başlıca enerji kaynağı yağ asitleri ve keton cisimcikleridir. Beyinde glukoz kullanımının yerini keton cisimciği kullanımı almıştır. Yağ dokusu trigliseridleri başlıca enerji kaynağıdır. Kas proteolizi ve hepatik glukoneogenez çok azalmıştır. Yeterli sıvı alımı yoksa dehidratasyon nedeniyle kişi birkaç günde hayatını kaybeder, yeterli sıvı ve elektrolit alan kişiler ise birkaç ay yaşayabilir. Açlık ilerledikçe kan basıncı düşer, nabız yavaşlar, kardiyak pompa gücü ve atım hacmi azalır, hipotermi olur. Hem kas hem de yağ dokusundaki kayıplara bağlı ekstermite, yüz, toraks ve batında zayıflık belirgindir. Deri soğuk, soluk ve kurudur. Gastrointestinal sistem, lenfatik sistem ve pankreasta atrofi görülür. Bağışıklık sisteminin bozulmasına bağlı enfeksiyonlara karşı vücut direnci azalır, sepsise kadar gidebilen ciddi enfeksiyonlar görülebilir. Konfüzyon ve komaya kadar giden ağır nörolojik sorunlar görülebilir.[39]
İlk hafta genellikle %5-10 kilo kaybı görülür, sonraki dönemlerde %35-50'lere kadar varabilir. Öncesinde kalp ile ilgili sorunu bulunmasa da, uzun süren açlık sonucunda hastalar kardiyak nedenlere bağlı olarak ölebilir.[39]
Yasal durumlar
Dünya Tıp Birliği'nin 1975 yılında çıkarttığı Tokyo Bildirgesi'nin 6. maddesinde doktorların belli sınırlar dahilinde müdahale etmesi ve ikinci bir hekime danışarak hareket etmesi belirtilmiştir:
"Bir hükümlü beslenmeyi reddettiğinde, eğer hekim, beslenmeyi gönüllü olarak reddetmenin yol açacağı sonuçlar üzerinde kişinin tam ve doğru bir yargıya varacak yetenekte olduğu kanısında ise, bu kişiyi damardan beslemeyecektir. Hükümlünün böyle bir yargıya varma yeteneği ile ilgili karar, en azından bir başka bağımsız hekimce onaylanmalıdır. Beslenmeyi reddetmenin yol açacağı sonuçların hekim tarafından hükümlüye anlatılması gerekir."
Dünya Tıp Birliği son zamanlarda yeniden bir gözden geçirme ve güncelleme yaparak açlık grevleri konusunda Malta Bildirgesi'ni yayınladı.[43] Birçok değişiklikle beraber, 21. maddesinde zorla beslemenin insanlık dışı ve aşağılayıcı bir hareket olduğu belirtilmiştir.
Kaynakça
- Ahmet Taşkın, Türkiye'de ve Dünyada Açlık Grevleri, Ankara, 2006.
- Açlık Grevinde Hekim Tutumu Tıbbi Yaklaşım Broşürü 23 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Türk Tabipleri Birliği yayını
Dipnotlar
- ^ "Açlık grevleri/Ölüm oruçları, TTB ve son tartışmalar". 6 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2010.
- ^ Başkan ölüm orucuna giriyor![]
- ^ "Ölüm orucunu bitiren adım atıldı". 23 Ekim 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Nisan 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 21 Mayıs 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ Ukraine in Europa[]
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Eylül 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ D.A. Binchy, "A Pre-Christian Survival in Mediaeval Irish Hagiography," in Ireland in Early Mediaeval Europe (Cambridge University Press, 1982), pp. 168–178; Rudolf Thurneysen, "Das Fasten beim Pfändungsverfahren," Zeitschrift für Celtische Philologie 15 (1924–25) 260–275.
- ^ "The Starry Plough on 1981 Irish hunger strikes" (PDF). 24 Şubat 2013 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2010.
- ^ Vardan, Uğur (20 Mart 2009). "'Sonbahar' öncesi son çıkış..." Radikal Gazetesi. 22 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Şubat 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 18 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Nisan 2010.
- ^ ^ Özcan, A. K. (2005). The nature and resource field of the Kurdish resistance in Turkey: A dormant resource. Middle Eastern Studies, 41(3), s. 391-406.
- ^ ^ Fırat, B. Ş., Fırat, M. Kürt Hareketi’ni Diyarbakır Cezaevi’ne ‘Hapsetmek’: İktidar, Özne ve Siyaset Üzerine Eleştirel Bir Deneme.
- ^ "Hayata Dönüş Operasyonu". 14 Mart 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Eylül 2013.
- ^ "Guillermo Fariñas ends seven-month-old hunger strike for Internet access". Reporters Without Borders. 1 Eylül 2006. 22 Şubat 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Cyber-freedom prize for 2006 awarded to Guillermo Fariñas of Cuba". Reporters Without Borders. 20 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ "Morales hala açlık grevinde". 19 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Haziran 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 9 Şubat 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2010.
- ^ Tamilnation on Thileepan
- ^ :Hindustan Times report on Thileepan 2006 12 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "Tibetans sit on hunger strike unto death in Kathmandu". 9 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2010.
- ^ "Conditions deteriorate as TYC hunger strikers complete a week". 9 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2010.
- ^ "Police Take Hunger Strikers to Hospital for Medical Care". 9 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2010.
- ^ Tim Golden (9 Şubat 2006). "Tough U.S. Steps in Hunger Strike at Camp in Cuba". New York Times. 18 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2009.
- ^ Annas GJ (2006). "Hunger strikes at Guantanamo—medical ethics and human rights in a "legal black hole"". N. Engl. J. Med. 355 (13). ss. 1377-82. doi:10.1056/NEJMhle062316. PMID 17005959.
- ^ Laughlin, Meg (7 Aralık 2005). "8 times, Al-Arian hears 'Not guilty'". St. Petersburg Times. 3 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2007.
- ^ "Ex-professor gets over 4 years in Florida Jihad case" 18 Temmuz 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Reuters, May 1, 2006
- ^ "Amnesty International raises concern about prison conditions of Dr Sami Al-Arian". 18 Kasım 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2010.
- ^ Gaunt Al-Arian shocks family 3 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by Meg Laughlin. St. Petersburg Times. March 20, 2007.
- ^ Witness Is Silent in Terror Probe: Ex-Professor Says Grand Jury Testimony Would Endanger Him. 5 Ekim 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Washington Post. November 14, 2006.
- ^ Family says inmate's hunger strike not near end. 29 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Wilmington Star (NC). February 17, 2007.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 11 Mart 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Mart 2010.
- ^ İran'da idam cezasına çarptırılan Kürt gazeteciler için destek çağrısı[]
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 10 Mayıs 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Nisan 2010.
- ^ "Ölüm orucundaki 408 tutuklu ağzını dikti". Radikal Gazetesi. 18 Mayıs 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2012.
- ^ a b c d e f g h i Altun G, Uğur Altun B. (2009) Açlık ve Açlık Grevlerinin Klinik, Etik ve Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi. Klinik Gelişim 141- 146. Tam metin[]
- ^ Yoğun Bakımda Beslenme Desteği Modül 18.1; Preiser JC, Chioléro R, Singer P (Çeviri: Uyar M). Strese Karşı Metabolik Yanıt ve Enerji Gereksinimi Yoğun Bakım Dergisi 2006;6(Ek 1):39-42. Tam metin 5 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ a b c Küçükçallı N. (2003) Uzun süreli açlıkların adli tıpta yeri ve önemi. Uzmanlık tezi. Tam metin 10 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ a b c Tunca M. Uzun süreli açlıklarda karşılaşılan sorunlar ve tedavileri. Toplum ve Hekim cilt 11, sayı 71. Tam metin 4 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- ^ "Malta Bildirgesi" (PDF). Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı. 7 Şubat 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Mart 2010.
Dış bağlantılar
- Tutukluluk Halindeki Açlık Grevlerinin Tıbbi ve Etik Yönleri ve İşkence Meselesi 4 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
- [5][] Striking Differences: Hunger strikes in Israel and the United States
- Infoshop News – Palestinian Strike
- Women’s Suffrage
- How Long Can You Go Without Food? Hunger strikes 101 15 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Slate magazine, June 10, 2004
- Scandal of force-fed prisoners 10 Mart 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Hunger strikers are tied down and fed through nasal tubes, admits Guantánamo Bay doctor (The Guardian, January 8, 2006)
- Guantanamo and Medical Ethics 15 Haziran 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., JURIST
- [6] 7 Haziran 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Fasting as a Method To Demand International Protection For the People of Darfur, Sudan