İçeriğe atla

Açık toplum

Açık toplum fikri ilk defa Henri Bergson tarafından oluşturulmuş bir fikirdir. Açık toplumlarda devlet toleranslı ve bürokrasiden uzaktır, politik sistemler şeffaf ve esnektir. Devlet hiçbir sırrı halkından gizleyemez, bu toplum modeli tamamen otoriterlik karşıtıdır ve herkes yine kendi bilgisine "emanet edilmiştir".[1] Siyasi hürriyet ve insan hakları açık toplum yapısının temel taşlarıdır.

Karl Popper tarafından yazılmış ve ilk baskısı 1945 yılında Londra'da yapılan "Açık Toplum ve Düşmanları'' tanımına göre açık toplum, siyasilerin kan dökülmeden devrilebileceği, liderlerin ancak askerî darbe veya kanlı devrimler sonucu devrilebildiği kapalı toplumun tam tersi olan bir toplum yapısıdır. Baskıcı diktatörlükler ve otokratik mutlakiyetler kapalı toplum yapısının gözlenebileceği devletlerdir.

Poppercı açık toplum yapısı temelini kendi bilim felsefesinden alır. Kimsenin mükemmel devlet hakkında mükemmel bilgisi olmadığına göre, bundan sonraki en iyi şey, yürüttüğü politikayı değiştirmeye hazır bir devlet yapısıdır. Açık bir toplum aynı zamanda çoğulcu ve kozmopolit olmalıdır ki, eldeki problemlere en fazla bakış açısıyla bakılabilsin. Bilim ve insan tarihinin belirsiz ve akışkan olduğunu ileri süren Popper; Platon, Hegel ve Marx gibi, tarihsel gelişimin bilinebilir olduğunu ileri süren düşünürlere karşı çıkar. Üstelik Popper bu düşünürlerin görüşlerini politik olarak da tehlikeli bulur. Ona göre bu yaklaşımlar normal değişim süreçlerine kapalıdırlar ve dolayısıyla otoriteryen rejimlere, yani kapalı toplumlara yol açarlar.

Açık toplum yapısı sivil toplumun açık topluma geçişte itici güç olduğunu savunur.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Uluslararası İlişkiler Terminolojisi". 26 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Komünizm</span> Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum sistemini hedefleyen ideoloji

Komünizm ; üretim araçlarının ortak mülkiyeti üzerine kurulu sınıfsız, parasız ve devletsiz bir toplumsal düzen ve bu düzenin kurulmasını amaçlayan toplumsal, siyasi ve ekonomik bir ideoloji ve harekettir. Sadece üretim araçlarının ortak kullanımına dayanan sosyalizm ile tam olarak aynı anlama gelmemesine rağmen hatalı bir biçimde eş anlamlı olarak da kullanılabilmektedir. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marx'ın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Parti Manifestosu ile birlikte anılır. Buna göre özel mülkiyete dayalı kapitalist toplumun yerine meta üretiminin son bulduğu komünist toplum gerçektir. Komünizmin temelinde yatan sebep, sınıfsız, ortak mülkiyete dayalı bir toplumun kurulması isteğidir. Sınıfsız toplumlarda en genel anlamıyla tüm bireylerin eşit olması fikri karşıt görüşlüler tarafından "ütopya" olarak görülür ve zorla yaşanmaya çalışılırsa kaosa yol açacağı iddia edilir. Paris Komünü, komünist sistem yaşayabilmiş ilk topluluktur. Bunun dışında Mahnovist hareket öncülüğünde Ukrayna ve İspanya iç savaşı sırasında yaklaşık dört yıl süren anarko-komünist hareketle şekillenen toprakların kolektifleştirilmesi esasına dayalı olarak komünist topluluklar da kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Karl Popper</span> Avusturyalı-Britanyalı bilim felsefecisi

Sir Karl Raimund Popper CH FBA FRS, Yahudi kökenli Avusturyalı-İngiliz filozof, akademik ve sosyal yorumcu.

<span class="mw-page-title-main">Ali Şerîatî</span> İranlı sosyolog ve düşünür (1933–1977)

Ali Şerîatî, İranlı Müslüman sosyolog, düşünür ve yazar.

Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder. Siyaset ve hükümeti inceleyen sosyal bilim dalı ise siyaset bilimi olarak adlandırılır.

Ütopya; aslında olmayan, tasarlanmış ideal toplum.

<span class="mw-page-title-main">Totalitarizm</span> diktatörlükvari yönetim şekli

Totalitarizm, tüm yetkilerin merkezîleştirildiği, devlete ve hükûmet yöneticilerine mutlak itaat beklendiği diktatörlükvari yönetim biçimidir. Totalitarizm ile yönetilen devletler totaliter devlet olarak bilinir. Totalitarizmde bireysel özgürlüklere izin verilmez ve bireyin yaşamının tüm alanları devlet kontrolüne bırakılır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Paul Feyerabend</span> Avusturyalı-Amerikalı bilim filozofu (1924 – 1994)

Paul Karl Feyerabend, Avusturyalı filozof ve bilim felsefecisi. Karl Popper'ın öğrencisidir, ancak daha sonra tamamen Popper'a karşıt bir kuramsal konumda düşüncelerini temellendirmiştir. 20. yüzyıl felsefesinde ve özellikle bilim felsefesi alanında Karl Popper, Thomas Kuhn ile birlikte en önemli üçüncü isimdir. Kuhn'un görelikçi kuramına yakın ancak bilimin hem teorik hem de toplumsal statüsüne dair radikal bir kuramsal reddiye konumuna sahiptir. "Anarşist bilgi kuramının" en önemli isimlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Bilim felsefesi</span>

Bilim felsefesi, epistemoloji, ontoloji, etik ve estetik gibi felsefenin temel alt bölümlerinden birisidir.

<span class="mw-page-title-main">Batı felsefesi</span>

Batı felsefesi, Antik Yunan'dan başlayıp günümüze kadar gelen Batılı felsefe tarihi anlayışı. Özellikle Avrupa'nın ve batı olarak adlandırılan dünyanın 19. yüzyıl'da felsefe tarihini yazarken kategorize ettikleri düşünce geleneği Batı felsefesi olarak adlandrılır. Platon'dan başlayıp modern zamanlara uzanan belirli bir felsefe yapma tarzı batı felsefesinin ayırıcı özelliği, daha ayrıcalıklı özelliği olarak anlaşılır. Bu eğilim genel bir yaklaşımla "Doğu'da felsefe yoktur" savını ileri sürer. Antik Mısır, Mezopotamya, İran, Çin ve Hint kültürleri tarih olarak çok daha eski olmalarına ve buralarda yaşayan insanların belirli düşünce geleneklerine sahip olmalarına rağmen, Batı felsefesi Antik Yunan dönemiyle birlikte başlatılır ve bunlar dışta bırakılır. Doğu felsefesi, Hint ve Çin felsefeleri dahil olmak üzere çok önceleri başlamıştır, bu gelenekler etkileşimlerle sürekli varlıklarını devam ettirmişlerdir, ancak Batı felsefesi bu gelenekleri felsefe-dışı sayma yönelimindedir. Felsefe tarihi kitapları, genel bir eğilim olarak, MÖ 500'lerden başlayarak bugüne kadar, batı olarak addedilen bölgelerde ve batılı düşürlerce ortaya konulan felsefe yapma geleneği Batı felsefesi olarak görülür.

<span class="mw-page-title-main">20. yüzyıl felsefesi</span>

20. yüzyıl felsefesi, 19. yüzyıl sonlarından başlayıp günümüze kadar gelen ve devam eden düşünce geleneklerini ve felsefi akımları kapsar. Her çağın felsefesinin kendi toplumsal, kültürel ve siyasal koşullarıyla etkileşimli olduğu gibi, 20. yüzyıl felsefesi de kendi siyasal ve toplumsal gelişmelerinden etkilenmiştir. Çağın siyasal olayları, kültürel ve teknolojik gelişmeler, bilimsel alandaki yeni sonuçlar, ortaya çıkan yeni düşünce eğilimlerinin hepsi 20. yüzyıl felsefesinde görülen bilime yönelik sorgulayıcı yaklaşımların, aklın sorgulanması girişimlerinin, dile yönelik ilginin, özne kavramı üzerinde yürütülen tartışmaların, zihin problemlerinin, yeni bir boyut kazanan bilgi sorununun, cinsellik soruşturmasının, yabancılaşma ve iktidar sorunsalının arka planını oluşturmaktadır. Bu çağın düşünürlerinin çoğunluğu bir şekilde çalışmalarında çağın kuramsal sorunlarını dillendirmiş ve yanıt arayışında olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Altyapı ve üstyapı</span> Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimi

Marksist üstyapı, Marksist toplum kuramında, insan öznelliği ve toplumun maddi varlığının birlikteliğinin özgün biçimidir. Biçim bir dereceye kadar nesnel bir dereceye kadar özneldir. Altyapı, üretici güçler ve üretim ilişkilerinden oluşur. Marksist teoride altyapı, üstyapıyı oluşturan kültür, kurumlar, siyasi iktidar ilişkileri, roller, ritüeller, devlet gibi toplumun diğer ilişkilerini ve düşüncelerini belirler. Üstyapı ve altyapı arasındaki ilişkinin diyalektik olduğu, "dünya"daki gerçek varlıklarla arasında bir ayrım olmadığı düşünülmektedir.

Post pozitivizm, 20. yüzyılın başından itibaren pozitivizme yönelik geliştirilen eleştirilerle birlikte biçimlenen ve bilim felsefesindeki tartışmalarla 60'lı yıllarda belirginleşen pozitivizm sonrası bir kuramsal/felsefi bilim düşüncesini belirten akımdır.

Sosyalist düşüncede reformizm, kademeli artan demokratik ilerlemenin toplumun temel ekonomik ilişkilerini ve politik yapısını değiştireceğini söyleyen görüştür. Bu görüş Marksist düşüncede yer alan toplumu, spesifik anlamda altyapıyı, değiştirmek için devrimin şart olduğu yönündeki devrimci anlayışa karşıdır. Bu nedenle gerçek sosyalist ve komünistler tarafından Revizyonizm, Oportünizm, parlamentarizm gibi kuramlarla yan yana tutulur.

Kritik rasyonalizm ya da Eleştirel rasyonalizm, Karl Popper tarafından “Bir ifadeye bilinelerden mantıken ulaşılamıyorsa yine de onu mantıken yanlışlamak mümkün olabilir.” temelinde geliştirilen epistemolojik bir felsefedir. Hume’u takiben Popper; zaten bilinenlere ekleyerek genişleten, spesifik gözlem bütünlerine dayanarak genel prensipler türeten, geniş genellemeler yapan, hükmünün doğruluğu öncülerinin kanıtlarına dayalı olarak ‘olası’ olan herhangi bir tümevarımsal muhakemeyi yani tümdengelimsel mantıktan daha fazla bilgi temin edebilen herhangi bir mantığı reddetti. Diğer bir deyişle eğer bir şeyi mantıken ileri süremiyorsak en azından mantıken yanlışlamaya çalışmalıyız. Bu da Popper'i yanlışlanabilirlik kriterine götürdü.

Die Horen, 1795-1797 yılları arasında Friedrich Schiller tarafından yayımlanmış dergilerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Yanlışlanabilirlik</span> Bir önermenin yanlışlığının kanıtlanabilme ihtimali

Bir önerme, hipotez ya da teori; özünde yanlış olduğunun kanıtlanabilme ihtimali varsa; yanlışlanabilirdir. Bir yargıyı geçersiz kılacak herhangi bir gözlem yapmak ya da argüman sunmak mümkünse bu yargı yanlışlanabilirdir. Bu anlamda, yanlışlamak ile geçersiz kılmak eş anlamlıdır. Bilimsel bir önerme yanlışlanabilme özelliği barındırır. Yanlışlanabilirlik ilkesi, bilim ile bilim dışı olanı, bilgi ile inancı ayırmak için kullanılır.

Açık Toplum ve Düşmanları, filozof Karl Popper tarafından yazılmış, ilk baskısı 1945 yılında Londra'da yapılan siyaset felsefesi kitabıdır. Popper; Platon, Georg Wilhelm Friedrich Hegel ve Karl Marx gibi isimleri tarihselliğe dayanarak kendi totaliter politik felsefelerini destekledikleri için eleştirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Çevresel determinizm</span>

Çevresel determinizm, insan faaliyetleri ile kültürün doğal çevre tarafından önemli ölçüde kısıtlandığına ya da etkilendiğine dair inanıştır.