İçeriğe atla

227 No.lu Emir

227 No.lu Emir
"Geri adım yok!" yazılı Nisan 1945 tarihli Sovyet posta pulu.
Sovyetler Birliği Savunma Halk Komiserliği
Tam ad
  • Приказ № 227
Bölgesel kapsam SSCB
Kabul edenSovyetler Birliği Savunma Halk Komiserliği
Kanun numarası227
Kabul tarihi28 Temmuz 1942
Yürürlük tarihi28 Temmuz 1942
İlga tarihi29 Ekim 1944

227 No.lu Emir veya bilinen adıyla Geri adım yok! (Rusça: Ни шагу назад!; Ni shagu nazad!), devam eden Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında Halk Savunma Komiseri olarak görev yapan Josef Stalin tarafından 28 Temmuz 1942 tarihinde verilen emirdir. Emiri konu alan Geri adım yok! sloganı 1942 yazında Sovyet basınının ana sloganı haline geldi.[1][2]

Emir her bir cephedeki ön hatların en tehlikeli bölümlerine gönderilen bir ila üç ceza taburu oluşturması gerektiği yazılıydı.[3] 1942'den 1945'e kadar toplam 422.700 Kızıl Ordu personeli, sivil veya mahkemelerde verilen hükümler nedeniyle ceza taburlarına sevk edildi.[4] Emirde ayrıca her taburun arkada "panik yaratanları ve korkakları" vuracak birimler oluşturması gerektiğini belirtti.[1] Bu birimler ilk üç ayda 1000 civarında ceza taburu askeri vurdu ve toplamda yaklaşık 24 bin kişi ceza taburlarına yollandı. 1942 yılının Ekim ayına kadar bu işleyiş sürdü.[5]

Nazilerce sarılan Kızıl Ordu'nun moralini düzeltmek ve yurtseverliği vurgulamak amacıyla çıkartılan bu emir genel anlamda komutanlarca yanlış yerlere sapan birlikleri hedef haline getirdi ve komutanlar tarafından tutarlı bir şekilde uygulanamadı. 29 Ekim 1944'te, Stalin'in 349 no'lu emrin önündeki değişen durumdan ötürü bu emirde yer alan talimatlar kaldırıldı.[6][7]

Emir

Sovyetler Birliği Savunma Ulusal Komiseri Nişanı.

28 Temmuz 1942, Moskova.

Düşman ağır kayıplara aldırmadan cepheye yeni kuvvetler sürüyor ve Sovyetler Birliği'nin derinliklerine nüfuz ediyor, yeni bölgeleri ele geçiriyor, şehirlerimizi ve köylerimizi yok ediyor ve Sovyet nüfusunu ihlal ediyor, yağmalıyor ve öldürüyor. Çatışmalar Voronej bölgesinde, Don yakınlarında, güneyde ve Kuzey Kafkasya'nın kapılarında devam ediyor. Alman işgalciler Stalingrad'a, Volga'ya doğru ilerlemekte ve ne pahasına olursa olsun Kuban'ı ve Kuzey Kafkasya'yı petrol ve tahıllarıyla birlikte ele geçirmek istemektedirler. Düşman şimdiden Vorochilovgrad, Starobelsk, Rossosh, Kupyansk, Valuyki, Novochercassk, Rostov on Don, Voronej'in yarısını ele geçirdi. Güney cephesindeki birliklerin bir kısmı, panik tacirlerini takip ederek, şiddetli bir direniş göstermeden ve Moskova'dan emir almadan, sancaklarını utançla örterek Rostov ve Novochercassk'ı terk etti.

Kızıl Ordu'yu seven ve ona saygı duyan ülkemiz halkının cesareti kırılmaya ve Kızıl Ordu'ya olan inancını kaybetmeye başladı ve birçoğu halkımızı Alman zalimlerin boyunduruğu altında bırakıp doğuya kaçtığı için Kızıl Ordu'ya lanet okuyor.

Cephedeki bazı aptal insanlar, daha doğuya çekilebileceğimizi, çünkü çok fazla toprağımız, toprağımız, nüfusumuz olduğunu ve bizim için her zaman çok fazla ekmek olacağını söyleyerek kendilerini sakinleştiriyorlar ve cephedeki rezil davranışlarını haklı çıkarmak istiyorlar. Ancak bu tür konuşmalar yalandır ve yalnızca düşmanlarımızın işine yarar.

Her komutan, Kızıl Ordu askeri ve siyasi komiser, imkanlarımızın sınırsız olmadığını anlamalıdır. Sovyet devletinin toprakları bir çöl değil, insanlardır - işçiler, köylüler, aydınlar, babalarımız, annelerimiz, eşlerimiz, kardeşlerimiz, çocuklarımız. Düşmanın ele geçirdiği ve ele geçirmeyi hedeflediği SSCB toprakları, ordu için ekmek ve diğer ürünler, sanayi için metal ve yakıt, fabrikalar, orduya silah ve mühimmat sağlayan tesisler, demiryollarıdır. Ukrayna, Belarus, Baltık cumhuriyetleri, Donetsk ve diğer bölgelerin kaybından sonra çok daha az toprağımız, çok daha az insanımız, ekmeğimiz, metalimiz, fabrikalarımız ve tesislerimiz var. Yılda 70 milyondan fazla insan, 800 milyon pounddan fazla ekmek ve 10 milyon tondan fazla metal kaybettik. Artık insan rezervlerinde, ekmek rezervlerinde Almanlara karşı üstünlüğümüz yok. Daha fazla geri çekilmek, kendimizi ve aynı zamanda Anavatanımızı heba etmek anlamına gelir.

Bu nedenle, sonsuza kadar geri çekilme kabiliyetimiz olduğu, çok fazla toprağımız olduğu, ülkemizin büyük ve zengin olduğu, büyük bir nüfusumuz olduğu ve ekmeğin her zaman bol olacağı yönündeki konuşmaları ortadan kaldırmak gerekir. Bu tür konuşmalar yanlış ve asalakçadır, bizi zayıflatır ve düşmana yarar sağlar, eğer geri çekilmeyi durdurmazsak ekmeksiz, yakıtsız, metalsiz, hammaddesiz, fabrikasız ve tesissiz, demiryolsuz kalacağız.

Bu da bizi şu sonuca götürüyor: geri çekilmeyi bitirmenin zamanı geldi.

Bir adım bile geri atmayacağız! Şimdi ana sloganımız bu olmalıdır.

Her bir mevziyi, topraklarımızın her bir metresini kanımızın son damlasına kadar savunmak, Sovyet topraklarının her bir parçasına sarılmak ve onu mümkün olduğunca uzun süre savunmak gerekir.

Anavatanımız zor günler geçiriyor. Durmalı ve ne pahasına olursa olsun düşmanı geri püskürtmeli ve ezmeliyiz. Almanlar panik tacirlerine göründüğü kadar güçlü değiller. Son güçlerini zorluyorlar. Şimdi onların etkisine dayanmak, birkaç ay içinde zaferimizi garantilemek anlamına gelir.

Bu darbeye dayanabilir ve düşmanı batıya doğru geri atabilir miyiz? Evet, yapabiliriz, çünkü gerideki fabrikalarımız ve tesislerimiz iyi durumda ve ordumuz her geçen gün daha fazla uçak, tank, top ve havan topu alıyor.

Neyimiz eksik? Bölüklerde, taburlarda, alaylarda, tank birliklerinde ve hava filolarında düzen ve disiplin yok. Bu bizim temel eksikliğimiz. Durumu kurtarmak ve Anavatanımızı korumak istiyorsak, ordumuzda en sıkı düzeni ve sağlam disiplini tesis etmeliyiz.

Komutanların ve komiserlerin birliklerin mevzilerini terk etmesine izin vermesine tahammül etmek mümkün değildir. Bazı panik tacirlerinin savaş alanındaki durumu belirlediğini ve diğer askerleri yola çıkardığını ve düşmana cephe açtığını kabul eden komutanlara ve komiserlere tahammül etmek imkansızdır.

Panik tacirleri ve korkaklar bulundukları yerde imha edilmelidir.

Bundan böyle her komutan, Kızıl Ordu askeri ve komiser için disiplinin katı yasası, üst komutanın emri olmadan tek bir geri adım atmamak olmalıdır. Üst komutanlardan emir almadan geri çekilen bölük, tabur, alay ve tümen komutanları ve ilgili komiserler Anavatana ihanet etmiş olurlar.

Bunlar Anavatanımızın emirleridir.

Bu emri yerine getirmek, topraklarımızı savunmak, Anavatanı kurtarmak, nefret edilen düşmanı yok etmek ve fethetmek anlamına gelir.

Kızıl Ordu'nun baskısı altında kış geri çekilmesinden sonra, Alman birliklerinde disiplin gevşediğinde, Almanlar disiplini yeniden sağlamak için oldukça iyi sonuçlarla sonuçlanan ciddi önlemler aldılar. Korkaklık ya da şaşkınlık nedeniyle disiplini ihlal etmekten suçlu bulunan askerlerden 100 ceza bölüğü oluşturdular, onları cephenin tehlikeli bölgelerine yerleştirdiler ve günahlarını kanla affettirmelerini emrettiler. Ayrıca korkaklık ya da şaşkınlık nedeniyle disiplini ihlal etmekten suçlu bulunan komutanlardan yaklaşık on ceza taburu oluşturdular, onları nişanlarından mahrum bıraktılar, cephenin daha da tehlikeli bölgelerine naklettiler ve günahlarını affettirmelerini emrettiler. Son olarak, özel birlikler oluşturarak bunları istikrarsız tümenlerin arkasına yerleştirdiler ve izinsiz geri çekilmeler ya da teslim olma girişimleri durumunda panik çıkaranları vurmalarını emrettiler. Bildiğimiz gibi, bu önlemler etkili oldu ve şimdi Alman birlikleri kışın savaştıklarından daha iyi savaşıyorlar. Alman birliklerinin iyi bir disipline sahip olmalarına rağmen Anavatanı korumak gibi yüksek bir amaçlarının olmaması ve başkasının ülkesini zapt etmek gibi zorba bir amaçlarının olması, bizim birliklerimizin ise istismar edilen Anavatanı korumak gibi yüksek bir amaca sahip olmalarına rağmen böyle bir disipline sahip olmamaları ve bu yüzden yenilgiye uğramaları gibi bir durum söz konusudur. Büyükbabalarımızın geçmişte düşmanlarını inceleyip zafere ulaştıkları gibi bizim de düşmanlarımızdan bir şeyler öğrenmemiz gerekli mi?

Bence gerekli.

Kızıl Ordu Yüksek Genel Karargahı emrediyor:

  1. Cephelerin askeri konseyleri ve öncelikle cephe komutanları şunları yapmalıdır:

a) Birliklerde geri çekilme ruh halini kayıtsız şartsız ortadan kaldırmalı ve daha doğuya çekilebileceğimiz ve çekilmemiz gerektiği ve böyle bir geri çekilmenin hiçbir zarara yol açmayacağı propagandasını kesin bir dille engellemelidir;

b) Cephe komutanlığının emri olmaksızın işgal altındaki mevzilerden izinsiz asker çekilmesine izin veren ordu komutanlarını kayıtsız şartsız görevlerinden alın ve askeri mahkemeye sevk edin.

c) Her Cephede, korkaklık veya şaşkınlık nedeniyle disiplini ihlal etmekten suçlu bulunan komutanların ve yüksek komutanların ve tüm hizmet kollarının uygun komiserlerinin gönderileceği bir ila üç (duruma bağlı olarak) ceza taburu (800 kişi) oluşturun ve Anavatana karşı işledikleri suçları kanla telafi etme fırsatı vermek için onları cephenin daha zor sektörlerine yerleştirin.

2. Orduların askeri konseyleri ve her şeyden önce ordu komutanları şunları yapmalıdır;

a) Ordu komutanlığının emri olmaksızın işgal edilen mevzilerden birliklerin çekilmesini kabul eden kolordu ve ordu komutanları ile komiserleri kayıtsız şartsız görevlerinden almalı ve onları askeri mahkemeye çıkarılmak üzere cephe askeri konseylerine yönlendirmelidir;

b) Her ordunun sınırları içinde 3 ila 5 iyi silahlanmış savunma mangası (her birinde 200 kişiye kadar) oluşturun ve bunları doğrudan istikrarsız tümenlerin arkasına yerleştirin ve tümen unsurlarının panik ve dağınık geri çekilmesi durumunda panik tacirlerini ve korkakları yerlerinde vurmalarını ve böylece tümenin dürüst askerlerinin Anavatana karşı görevlerini yerine getirmelerine yardımcı olmalarını isteyin;

c) Her ordunun sınırları içinde, korkaklık veya şaşkınlık nedeniyle disiplini ihlal etmekten suçlu olan sıradan askerlerin ve düşük rütbeli komutanların yönlendirileceği on adede kadar (duruma bağlı olarak) ceza bölüğü (her birinde 150 ila 200 kişi) oluşturun ve onları ordunun zor sektörlerine yerleştirerek Anavatana karşı işledikleri suçları kanla telafi etme fırsatı verin.

3. Kolordu ve tümen komutanları ve komiserleri şunları yapmalıdır;

a) Kolordu veya tümen komutanının emri olmadan birliklerinin haksız yere geri çekilmesini kabul eden alay ve tabur komutanlarını ve komiserlerini kayıtsız şartsız görevlerinden almalı, rütbelerini ve madalyalarını ellerinden almalı ve onları askeri mahkemeler için cephe askeri konseylerine yönlendirmelidir;

b) Birliklerde düzen ve disiplini güçlendirme işlerinde ordunun savunma birliklerine her türlü yardım ve desteği sağlamak.

Bu emir tüm bölüklerde, süvari bölüklerinde, bataryalarda, filolarda, komutanlıklarda ve karargahlarda okunacaktır.

SSCB'nin savunmasından sorumlu halk komiseri: J. Stalin.[8]

Etkileri

Emir sonucunda teslim olan herkesin ettiği yemini bozduğunu ve askerlikten firar etmesi nedeniyle vatana ihanet suçu işlediğini ifade edildi. Sovyet generali Georgiy Jukov Leningrad Kuşatması'nın devam ettiği sırada 28 Eylül 1941 tarihinde kendisine bağlı birliklere "düşmana teslim olanların ailelerinin vurulacağını ve esaretten döndükten sonra bu askerlerin idam edileceğine" dair 4976 No.lu gizli emri gönderdi.[9] Josef Stalin 7 Kasım 1941'de Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümü vesilesiyle bir radyo yayınında "Sovyet savaş esirleri yok, sadece hainler" var" ifadesini kullandı.[10] Sovyetler Birliği Mareşali Aleksandr Vasilevski emri "yurtsever ve duygusal içeriği nedeniyle savaş yıllarının en güçlü belgelerinden biri" olarak tanımladı.[11]

Hiçbir komutanın emir almadan geri çekilme hakkı yoktu. Bunu yapan herkes, ilgili kıdem seviyesindeki bir askeri mahkemede çeşitli soruşturmalara maruz kaldı.

Her cephede bir ila üç arasında ceza taburu oluşturması gerektiğini talimat veren 227 No.lu Emir sonucunda 800 civarında orta dereceli komutan ve yüksek rütbeli komutan disiplin suçlarından yargılandı. Ceza taburları, ön hatların en tehlikeli bölgelerine gönderildi.[3] Her cephe, özel birimler ve astsubay için ceza taburları oluşturmak zorunda kaldı. 1942'nin sonunda ceza taburlarında görev yapan 24.993 asker vardı, bu sayı 1943'te 177,694'e yükseldi. 1944 ve 1945'te sırasıyla 143.457 ve 81.766 asker olarak azaldı. Askeri mahkemelerde mahkûm olan Kızıl Ordu çalışanlarının toplam sayısı 994.300'dü ve 422.700'ü ceza taburlarına, 436.600'ü hapis cezasına çarptırıldı. Bulunamayan ve askeri bölgelerden firar eden kişi sayısı ise 212.400 olarak kayıtlara geçti.[4]

Emirde ayrıca, her ordunun "panik yaratanları ve korkakları" vurması amacıyla engelleyici birlikler (Rusça: аградительный отряд; zagraditelny otryad) oluşturulması gerektiğini de belirtildi. Her iki önlem de Nazilerin kışın geri çekilmeleri sırasında başarılı bir savaş stratejisi şeklinde kullanıldı.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Roberts, Geoffrey (2006). Wars: From World War to Cold War, 1939-1953. New Haven and Londra: Yale University Press. s. 132. ISBN 0-300-11204-1. OCLC 71164004. 2 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2019. 
  2. ^ Sellas, Anthony (1992). The Value of Human Life in Soviet Warfare, New York: Routledge.
  3. ^ a b Toppe, Alfred (1998). Night Combat. Washington, D.C.: United States Army Center of Military History. s. 28. ISBN 978-0-7881-7080-5. 
  4. ^ a b Krivosheev, Grigori F (1997). Soviet Casualties and Combat Losses. Londra: Greenhill Books. ss. 91-92. ISBN 1-85367-280-7. OCLC 1023102965. 
  5. ^ Merridale, Catherine (2006). Ivan's War: Life and Death in the Red Army, 1939-1945. New York : Metropolitan Books. s. 158. ISBN 0-8050-7455-4. OCLC 60671899. 
  6. ^ Starikov, Nikolai (19 Mayıs 2012). "Ложь и правда о заградотрядах" [Lies and the truth about the detachments] (Rusça). 17 June 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Eylül 2018. 
  7. ^ "ПРИКАЗ О РАСФОРМИРОВАНИИ ОТДЕЛЬНЫХ ЗАГРАДИТЕЛЬНЫХ ОТРЯДОВ № 0349 29 октября 1944" [Order for the Reforming of the Separate Blocking Detachments: No. 349, 29 October 1944]. Combat operations of the Red Army in the Great Patriotic War (Rusça). 20 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2019. 
  8. ^ "Order No. 227 by the People's Commissar of Defence of the USSR - Wikisource, the free online library". en.wikisource.org (İngilizce). Erişim tarihi: 23 Ağustos 2024. 
  9. ^ Sokolow, Boris (2011). ZSRR pod okupacją (Lehçe). Inicjał. s. 32. ISBN 978-83-930461-5-7. 
  10. ^ Gdański, Jarosław W. (2005). Zapomniani żołnierze Hitlera (Lehçe). Wydawnictwo De Facto. s. 49. ISBN 9788389667328. 
  11. ^ Vasilevsky, Aleksandr Mikhaylovich (1973). Дело всей жизни [A Lifelong Cause] (Rusça). Moskova: Politizdat. OCLC 236175083. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Moskova Muharebesi</span> Nazi Ordularının Moskova üzerine başlattıkları genel taaruzlar

Moskova Muharebesi veya Moskova Meydan Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde, 1941 yılında Alman ordularının, bir duraklamanın ardından Moskova yönünde yeniden başlattıkları genel taarruzlarıdır. Moskova Muharebesi bazı tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Sovyet savunması, Hitler'in Barbarossa Operasyonu'nun önemli stratejik hedeflerinden biri olan Moskova'nın ele geçirilmesini engelleyerek savaşın uzamasına ve Barbarossa harekâtının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Sarıkamış Harekâtı</span> Osmanlı ve Rusya arasındaki savaş

Sarıkamış Harekâtı, I. Dünya Savaşı sırasında, 22 Aralık 1914 ve 6 Ocak 1915 arasında Osmanlı İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında Sarıkamış ve çevresinde gerçekleşen muharebeler olup Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî taktik hatalarıyla başarısızlıkla sonuçlanan bir askerî girişimdir.

<span class="mw-page-title-main">Kızıl Ordu</span> 1918de Bolşeviklerin silahlı kuvvetleri, 1922de SSCBnin resmî ordusu

İşçi ve Köylü Kızıl Ordusu, genellikle Kızıl Ordu olarak kısaltılır.

<span class="mw-page-title-main">Kursk Muharebesi</span> Alman-Sovyet muharebesi

Kursk Muharebesi, II. Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesi'nde, Alman kuvvetlerinin Kursk çıkıntısına karşı 1943 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında giriştikleri genel taarruzdur. II. Dünya Savaşı sırasında yapılmış en büyük tank çarpışmalarından biri ve bir günde en fazla kayıp verilmiş hava çatışmaları bu muharebede gerçekleşmiştir. Almanların Doğu Cephesi'nde gerçekleştirdiği son stratejik taarruzdur. Sonucundaki Sovyet zaferi, Doğu Cephesi'nde inisiyatifi Sovyetlere vermiştir ve savaşın sonuna kadar da öyle kalmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Birinci İnönü Muharebesi</span> Askeri harekât

I. İnönü Muharebesi, 6 Ocak 1921 tarihinde iki koldan taarruza geçen Yunan kuvvetleriyle İnönü mevzilerinde savunmada olan Ankara Hükümeti kuvvetleri arasında yapılan muharebedir. 6 Ocak 1921 tarihine kadar Uşak ve Bursa bölgesinde hazırlıklarını sürdüren Yunanlar, Türk-Batı Cephesi birliklerinin Çerkez Ethem Kuvvetlerinin Tenkili harekâtı ile meşgul olmasından da faydalanarak, İnönü-Eskişehir istikametinde taarruza başladılar. 6-9 Ocak 1921 tarihleri arasındaki muharebeler, örtme ve emniyet kuvvetleri harekâtı şeklinde cereyan etti. İnönü mevzilerindeki muharebeler 10 Ocak 1921 tarihinde başlamış, Yunan kuvvetlerinin taarruz çıkış hatlarına çekildiği 11 Ocak 1921 tarihine kadar sürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Arıburnu Cephesi</span> Çanakkale Savaşının bir parçası olan I. Dünya Savaşı cephesi

Arıburnu Cephesi, 25 Nisan 1915 tarihindeki Arıburnu Çıkarması ile başlayan ve 6 Ağustos 1915 tarihine kadar süren çarpışmaları kapsayan, Çanakkale Savaşı'nın bir parçası olan cephedir. Bu tarihte Müttefik kuvvetlerce üçüncü bir cephe olarak açılan Anafartalar Cephesi ile birleşmiştir. Arıburnu Çıkarması, 25 Nisan 1915 günü Gelibolu Yarımadası’nın Ege Denizi sahillerinde, “Anzak Koyu” olarak bilinecek olan kumsal ve civarına Anzak Kolordusu tarafından yapılan çıkarmadır.

<span class="mw-page-title-main">Seddülbahir Cephesi</span> Çanakkale Savaşında bir cephe

Çanakkale Savaşı'nın bir parçası olan Seddülbahir Cephesi, 25 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir bölgesine beş ayrı noktadan yapılmıştır. Her iki tarafın da ağır kayıpları ile sonuçlanan saldırılar yapılmıştır. Sonuç olarak Haziran ayının sonlarında Osmanlı güçleri ilerlemeyi durdurmuş ve çıkarma başarısız olmuştur, daha sonra bu bölgede savaşın sonuna kadar kısıtlı ve etkisiz siper çatışmaları devam etmiştir.

Kumkale Çıkarması, Çanakkale Savaşı'nın kara harekâtı başlangıcında, 25 Nisan 1915 günü yapılan Müttefik çıkarmalarından biridir. Çıkarma, diğer çıkarmalar gibi Gelibolu Yarımadası sahillerine değil, Anadolu sahillerindeki Kumkale bölgesine yapılmıştır. İngiliz ve Fransız birliklerinden oluşan Akdeniz Seferi Kuvvetleri'nin Gelibolu Yarımadası'nda altı kumsala yaptıkları çıkarmalardan diğer bir farkı, göstermelik bir çıkarma olmasıdır. Bu çıkarma, Anadolu kıyıları gerisindeki iki Osmanlı tümeninin, Gelibolu'yu takviye etmesini geciktirmek amacıyla yapılmıştır. Çıkarmaya katılan birliklerin, asıl çıkarmaların kritik ilk 24 saati sonrasında geri alınması planlanmıştı.

<span class="mw-page-title-main">Kırkkilise Muharebesi</span> Osmanlı İmparatorluğu ile Bulgaristan Krallığı arasında geçen savaş

Kırkkilise Muharebesi veya Kırklareli Muharebesi, Osmanlı İmparatorluğu ile Bulgaristan Krallığı orduları arasında geçen Birinci Balkan Savaşı'nın bir parçası olan; 22 Ekim 1912 tarihinde başlayan ve 24 Ekim 1912'de Osmanlı ordusunun doğu Trakya'da yenilgisi, Bulgar zaferi ile son bulan; Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Balkan Savaşı'nı kaybetmesine sebep olan en önemli muharebelerden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Lvov-Sandomierz Taarruzu</span>

Lvov-Sandomierz Taarruzu ya da Lvov-Sandomierz Stratejik Taarruz Harekâtı, Kızıl Ordu'nun 1944 yılı Temmuz ayı ortalarında başladığı ve Alman kuvvetlerini Ukrayna'dan ve Doğu Polonya'dan atmayı amaçlayan genel taarruzudur. Bir aydan uzun bir süre devam eden Sovyet taarruzları, belirlenen hedeflerine ulaşmıştır. Lvov-Sandomierz Stratejik Taarruz Harekâtı, üç taarruz harekâtından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kırım Seferi (1941-1942)</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Kırım Seferi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Alman ve Rumen ordularının Kırım Yarımadası'nın işgali ve Sivastopol'ün düşürülmesi için giriştikleri bir askeri seferdir. Barbarossa Harekâtı'nın başlarında Aşağı Dinyeper'e kadar ilerleyen Alman 11. Ordusu ve Rumen 3. Ordusu, Kırım'ı anakaraya bağlayan Perekop Kıstağı'nda Kızıl Ordu savunmasını 29 Ekim 1941'de aşmış, hızla Kırım işgal ederek Sivastopol'ü kuşatmıştır. Ancak Kızıl Ordu'nun Kırım Cephesi kuvvetlerinin Kerç Yarımadası'na 26 Aralık 1941'de bir çıkarma yapmaları üzerine Sivastopol taarruzu durdurulmuştur. Daha sonra Mihver kuvvetlerin Kerç Yarımadası'nda yerleşmiş olan Sovyet kuvvetlere taarruz etmiştir. Yenilgiye uğrayan Kızıl Ordu birlikleri geride tüm ağır silahlarını ve çok sayıda tutsak bırakarak denizden tahliye edilmiştir. Sivastopol'e ikinci taarruz 2 Haziran 1942 tarihinde başlatıldı ve bir aydan biraz fazla süren şiddetli çatışmalardan sonra 3 Temmuz 1942 tarihinde kent Alman-Rumen kuvvetlerinin eline geçti.

<span class="mw-page-title-main">Lüleburgaz Muharebesi</span>

Lüleburgaz Muharebesi veya Karaağaç Muharebesi ya da Pınarhisar Muharebesi, Birinci Balkan Savaşı'nda, 29 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında; Bulgaristan Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu ordusu arasında yapılan ve Bulgar ordusunun kesin zaferi, Osmanlı ordusunun ağır yenilgisi ile sonuçlanan muhârebedir. Bu muhârebe de Kumanova Muharebesi, Kırkkilise Muharebesi ve İmroz Deniz Muharebesi ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Balkan Savaşı'nı kaybetmesine sebep en önemli muhârebelerden biri olarak görülmektedir. Ayrıca I. Balkan Savaşı'nın asker katılımı bakımından en büyük ve en geniş katılımlı muhârebelerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Uman Muharebesi</span>

Uman Muharebesi, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde 15 Temmuz - 8 Ağustos 1941 tarihleri arasında gerçekleşen bir muharebedir. Muharebe, Barbarossa Harekâtı'nın başlarında, Mareşal von Rundstedt komutasındaki Alman Güney Ordular Grubu'nun, iki Sovyet ordusunu Uman güneyinde kuşatması ve imha edilmesiyle sonuçlanmıştır. Kuşatılan Sovyet orduları General İ. Muzirçenko komutasındaki 6. Ordu ve General P. Ponedelin'in 12. Ordu'sudur.

<span class="mw-page-title-main">Odessa Kuşatması (1941)</span>

Odessa Kuşatması, II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde Odessa kentinin Mihver kuvvetlerince kuşatılmasıdır. Kuşatma, Romanya kuvvetleri ile Alman 11. Ordu'su tarafından yapılmıştır. Odessa'daki Sovyet Karadeniz Donanması unsurlarının, bölgedeki 9. Ordu'nun ve bu ordunun sahil grubu olarak hızla tertiplenen Bağımsız Sahil Ordusu'nun sert direnişi nedeniyle kentin kuşatılması Romanya birliklerinin 73 gününü almıştır. Rumen birlikleri hem kuşatma hem de kentin alınması için girişilen dört taarruzda toplam 93 bin zayiat verdiler.

<span class="mw-page-title-main">Siyasi komiser</span>

Siyasi komiser Orduda, siyasi komiser veya siyasi subay, ordunun siyasi kontrolünü sağlamak amacıyla atandıkları birimin siyasi eğitiminden (ideolojisinden) ve organizasyonundan sorumlu bir denetleyici subaydır.

<span class="mw-page-title-main">Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar</span>

Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar, Nazi Almanyası'nın II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'ndeki çatışmalar sırasında 1941-1945 yılları arasında teslim olan veya zorla yakalanan Sovyet savaş tutsaklarına karşı kasıtlı olarak kötü muamele uygulamasıdır. Bu uygulamaların sonucunda esir alınan yaklaşık 5,7 milyon Kızıl Ordu askerinden 3,1 ila 3,5 milyon arası kişi yaşamını yitirdi.

<span class="mw-page-title-main">Komiser Emri</span>

Komiser Emri, II. Dünya Savaşı sırasında Barbarossa Harekâtı öncesi, 6 Haziran 1941'de Wilhelm Keitel liderliğindeki Silahlı Kuvvetler Yüksek Kumandanlığı (OKW) tarafından yayımlanan emirdir. Verilen emirde Wehrmacht'ın ele geçirdiği birlikler arasında tespit ettiği herhangi bir Sovyet siyasi komiserinin ya da Yahudilerin bulundukları yerde infaz edilmeleri istenmektedir. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında çok sayıda kişi bu emir nedeniyle infaz edildi.

<span class="mw-page-title-main">Ceza taburu</span>

Ceza taburu, yargılanıp ceza alan askerlerin seferberlik şartlarında oluşturduğu taburlardır. Bu tür birimlerdeki hizmet, hapis veya ölüm cezası yerine bir ceza veya disiplin şekli olarak kabul edilir.

Shtrafbats, II. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesinde savaşan Sovyet ceza taburları.

<span class="mw-page-title-main">Luga tahkimatı</span>

Luga tahkimatı, Leningrad oblastında Haziran-Ağustos 1941 döneminde inşa edilmiş 300 km uzunluğunda askeri savunma tahkimattır. Tahkimat, Narva Körfezinden başlayarak Leningrad kentine kuzeydoğudan erişimin önüne geçecek şekilde Luga-Mşaga-Şelon Nehirleri ve İlmen Gölü boyunca yapılmıştır. Tahkimat inşası 27 Haziran'da başlamış, 6 Temmuz'da hattı savunmak için General Konstantin Pavloviç Pyadışev komutasında bir görev kuvveti oluşturulmuştur. Hattın inşasından 15 gün sonra 12 Temmuz günü Plyussa nehri boyunca Nazi Almanyası Wehrmachtına bağlı 4. Panzer Ordusu saldırıya geçmiştir. Savunma hattının inşaatı tam olarak tamamlanmamış olsa da Sovyet savunması Leningrad üzerine yürüyen saldırıyı durdurmayı başarmıştır. Soltsı karşı saldırısı, Tallinn Savunması ve Smolensk Savunmasıyla beraber değerlendirildiğinde Luga hattının savunulması Alman saldırılarına karşı bir ay daha dayanılmasına yaramış, bu sırada cephe gerisinde mevziler güçlendirilmiş, yeni birlikler cepheye sevk edilebilmiştir. 8-13 Ağustos döneminde tahkim hat Novgorod ve Kingisepp bölgelerinde yaralmıştır. Staraya Russa ve Krasnogvardeyskiy bölgelerindeki Sovyet karşı saldırıları nedeniyle Nazi kuvvetleri bu bölgelere asker kaydırmak durumunda kalmış ve Leningrad üzerine ilerleyişleri daha da yavaşlamıştır. 26 Ağustos tarihinde Luga tahkimatını savunan 43 bin Kızıl Ordu askeri tamamen kuşatılmıştır, buna rağmen savaşa devam eden bölgede çatışmalar Eylül ortasına kadar sürmüştür. Yaklaşık 20 bin Kızıl Ordu askeri esir edilmiştir.