İçeriğe atla

2006 Lübnan Savaşı

2006 İsrail-Lübnan Krizi

İsrail tarafından Tyre'nin (Sur) bombalanması
Tarih12 Temmuz 2006 – 14 Ağustos 2006
(1 ay, 2 gün)
Bölge
Lübnan ve Kuzey İsrail
Sebep İsrail-Lübnan sınırında Hizbullah örgütü tarafından 8 İsrailli askerin öldürülmesi ve 2 İsrailli askerin esir alınması. Hizbullah'ın Kuzey İsrail topraklarına füze ve havan saldırıları yapması.
Sonuç
  • 14 Ağustos'ta ateşkes yürürlüğe girdi.
  • Ateşkesin hemen ardından iki taraf da zafer ilan etti.
Taraflar
Hizbullah İsrail
Kayıplar
Lübnan kaynaklarına göre 300 İsrail'e göre 500 direnişçi öldürülmüştür.

Sivil Kayıplar:
40 ölü
60'tan fazla yaralı
Askeri Kayıplar[1]
130 ölü
650'ye yakın yaralı
2 esir
130 Merkava tankı
2 savaş uçağı
5 helikopter
408 zırhlı araç
3 fırkateyn
Fransız bir kaynak İsrail'in 1000'in üzerinde kaybı olduğunu belirtmiştir[].

İran kaynakları da kaybın 2300 olduğunu belirttiler[].
Sivil Lübnanlılar:
1,109 ölü
3.500'den fazla yaralı
1,000.000'dan fazla sivil mülteci durumuna düştü

2006 İsrail-Lübnan Savaşı, Hizbullah'ın askerî kanadı ile İsrail Silahlı Kuvvetleri arasında Lübnan toprakları ve İsrail'in kuzeyinde, 12 Temmuz-14 Ağustos 2006 tarihleri arasında sürmüş olan silahlı çatışmadır.

Kriz, Lübnan'da yerleşmiş, İran ve Suriye tarafından desteklenen Hizbullah örgütünün, 12 Temmuz 2006 tarihinde 2 İsrail askerini kaçırması ve 8'ini öldürmesiyle başlamıştır. Askerlerin kaçırılmasına ek olarak güney Lübnan'daki Hizbullah militanlarının İsrail topraklarına Katyuşya füzeleri ateşlemesi; İsrail tarafından Lübnan'ın bir savaş hareketinde ("act of war") bulunduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bunun üzerine İsrail, Lübnan'a hava ve kara saldırıları yapmış ve ülkenin limanlarını denizden ablukaya almıştır. İsrail'in bu davranışına karşılık olarak Hizbullah, güney Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine yaptığı füze saldırılarını şiddetlendirmiştir.

Bir aydan fazla süren çatışmaların ardından, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1701 sayılı karar uyarınca 14 Ağustos'ta taraflar saldırılarını durdurmuştur. İsrail, Lübnan'a uyguladığı ablukayı 7 Eylül 2006 yerel saatle 18:00'e kadar kaldırmayı taahhüt etmiştir. Litanni Nehri'ne kadar olan Güney Lübnan topraklarını işgal etmiş olan İsrail, Lübnan ve UNIFIL askerlerinin konuşlandırılmasına paralel olarak birliklerini geri çekmiştir.

Krizin ilk günlerinden beri aralıksız süren İsrail saldırılarının 1.000'in üzerinde sivil Lübnanlıyı öldürmüş olması,[1] İsrail'in uluslararası alanda çok ağır eleştirilere hedef olmasına sebep olmuştur.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Louise Arbour, kriz sırasında savaş suçlarının işlenmiş olabileceğini söylemiştir.[2]

Krizin başlaması

İsrail ile Lübnan arasındaki kriz, İsrail'in kumsalda bulunan Filistinli ailelere ateş açması ile başlamıştır.[2] Orta Doğu'da İslami militanlar ile İsrail arasındaki savaşın tekrar alevlenmesi bir ay kadar önce olmuştur. 9 Haziran'da İsrail'in Gazze Şeridi'ne yaptığı bir saldırıda aynı aileden sekiz kişiyi öldürmesi, Filistin'de iktidarda olan Hamas örgütünün İsrail ile yaptığı ateşkesi sonlandırmasına yol açmıştır. Aynı zamanda 2006 Gazze Krizi'ni başlatan bu olay başta İslam dünyası olmak üzere birçok kesimden tepki almıştır.

Hizbullah'ın saldırısı

12 Temmuz 2006 günüde, yerel saate göre sabah saat 9.05'te, Hizbullah militanları güney Lübnan'daki mevzilerinden İsrail askerî birliklerine ve sınır kasabalarına havan ve füze saldırısında bulundular. Daha sonra ise İsrail ordusunu bağlı iki Humvee personel taşıyıcılarına da saldıran Hizbullah militanları, sekiz askerî öldürdü ve iki tanesini esir aldı.

Hizbullah ve Lübnan polisi, esir alınan İsrail askerlerinin Lübnan topraklarına sızmış olduğunu iddia etmektelerse de,[3] İsrail bu iddiaları reddetmektedir.

İsrail'in tepkisi

Hizbullah'ın Lübnan'da hiçbir engelle karşılaşmadan var olabilmesi ve kaçan militanların Lübnan'da saklanması sebebiyle İsrail hükûmeti bu davranışı bir savaş ilanı olarak kabul etmiş ve Lübnan hükûmetini sorumlu tutmuştur. Saldırılardan çok kısa bir süre sonra İsrail birlikleri sınırı geçerek takibe başladı ve Güney Lübnan'daki yerleşim merkezlerine hava saldırısı yaptı.

Kaçırılan askerleri kurtarmak için takibe başlayan İsrail birliklerinden bir Merkava tankı bir Hizbullah bombasının üzerinden geçti ve bombanın patlamasıyla havaya uçtu, tankın dört mürettebatı öldü. Hizbullah militanlarıyla çıkan çatışmada, saat öğlen üç sularında bir İsrail askerî daha öldü.

Lübnan'ın bu saldırıdan dolayı çok ağır bir bedel ödeyeceğini söyleyen İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Dan Halutz, "Lübnan'ı 20 yıl öncesine geri döndürebiliriz" dedi.[4]

Lübnan'ın tutumu

İsrail'in Beyrut hükûmetini krizden sorumlu tutmasına rağmen Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora saldırıdan hükûmetinin haberi olmadığını ve Lübnan'ın sorumlu tutulamayacağını söylemiştir. Kriz boyunca ateşkes çağrıları yapmak birlikte, Beyrut hükûmeti edilgen bir tutum sergilemiş ve Lübnan silahlı kuvvetleri İsrail birlikleri ile çatışmaya girmekten kaçınmıştır.

Sinyora'nın uluslararası arabulucuların çatışmayı sonlandırması için çağrıda bulunmasına rağmen çatışmalar hâlâ devam etmiştir.

İsrail'in saldırıları

12 Temmuz tarihi ile 13 Ağustos 2006 tarihleri arasında İsrail tarafından Lübnan'da bombalanan yerler.

İsrail Hava Kuvvetleri, Hizbullah militanları ve liderlerinin bulunduğunu tahmin ettikleri bölgelere hava saldırıları yapmaya başladı. Ayrıca, Suriye ve İran'ın Hizbullah'ı desteklemesini engellemek iddiasıyla Beyrut ve çevresindeki altyapı tesislerine ve yollara saldırılar düzenledi.

13 Temmuz'da yapılan saldırılar sonucu Beyrut Havalimanı hasar gördü ve uçuşlara kapatıldı. Bunun yanı sıra İsrail uçaklarının dört haftayı aşan yoğun bombardımanı sonucunda Beyrut'ta ve çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu köy ve kasabalarda 1000'den fazla sivil öldürüldü. Başta Beyrut'ta olmak üzere Lübnan'da büyük derecede maddi hasar meydana geldi. Hastaneler, yollar ve televizyon/radyo istasyonları da İsrail saldırıları sonucunda yıkıldı. Lübnan hükûmeti, Lübnan'da meydana gelen maddi zararın yaklaşık 2.5 milyar dolar civarında olduğunu söylemiştir.

Saldırılarda ölenler arasında Lübnan'da bulunan yabancılar da bulunuyordu. Fakat, kısa bir süre içinde birçok devlet kendi vatandaşlarını deniz yoluyla tahliye etmiştir. Bu tahliyelerin çoğunluğunda Türkiye önemli roller oynamış, taşımacılık ve ev sahipliği yapmıştır. Buna karşın İsrail, Avustralyalıları taşıyan gemiye taciz atışları gerçekleştirmiştir.

İsrail hava saldırıları sırasında Birleşmiş Milletler'e bağlı bir gözlemleme tesisi füzeler tarafından vuruldu ve 4 silahsız Birleşmiş Milletler personeli hayatını kaybetti. 25 Temmuz'da gerçekleşen bu saldırının sonrasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, İsrail'in kasten bu saldırıyı gerçekleştirdiğini söylemişse de,[5] İsrail bu iddiayı reddetmiş ve olaydan derin üzüntü duyulduğunu söylemiştir. Saldırıya rağmen Birleşmiş Milletler, ABD'nin veto hakkını kullanmasıyla İsrail'e karşı bir "kınama" kararı alamamıştır.

Hizbullah'ın saldırıları

Hizbullah'ın roket saldırılarına uğrayan İsrail yerleşim merkezleri 7 Ağustos.

İsrail'in ilk tepkisinden sonra açıklama yapan Hizbullah, ellerinde İsrail'i vurabilecekleri 13,000 füze olduğunu söylemiştir. Kriz boyunca Hizbullah tarafından, Güney Lübnan'daki mevzilerinden İsrail'in kuzeyindeki şehir kasaba ve köylere 3.970 roket fırlatıldı. Bu füzelerden bazıları İsrail'in orta kesiminde yer alan Hadera şehrine kadar ulaştı. Hizbullah'ın roket saldırılarında 40'ın üstünde İsrailli öldü.[6] İsrail Savunma Bakanı Hizbullah'ın saldırılarının başlamasından sonra yaklaşık 1.000.000 sivilin ülkenin değişik bölgelerine yerleştirildiğini açıkladı.

Hizbullah, Katyuşa füzelerine ek olarak İran yapımı Fajr-3 ve Ra'ad 1 füzeleri ile de İsrail topraklarını bombalamıştır. Ayrıca Hizbullah Rus yapımı tanksavarlar sayesinde dünyanın en iyi tanklarından biri olarak kabul edilen Merkava tanklarını vurmayı başarmıştır. Bu tanksavarlar ve daha birçok Rus yapımı silah savaşın Hizbullah lehine dönmesinde çok büyük bir rol oynamıştır.

Bunlara ek olarak, İsrail donanmasının savaş gemilerinden biri olan Saar-5, radarla çalışan Çin yapımı C-802 tipi bir füzeye hedef olmuştur.

Barış girişimleri

Krizin başlangıcından beri birçok barış girişimi olmuşsa da çatışmalar ancak krizin başlamasından bir ay sonra durmuştur. Tarafların ateşkesin koşulları üzerinde anlaşamaması çatışmaların durmasını geciktiren en önemli unsur olmuştur.

Hizbullah ve Lübnan, çatışmaların derhal ve koşulsuz olarak durması gerektiğini savunurken İsrail ateşkes yapılmadan önce bazı koşulların yerine gelmesi gerektiğini söylemiştir. İsrail başbakanı Ehud Olmert, kaçırılan İsrail askerleri iade edilmeden ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı 1559 numaralı karar gereğince Hizbullah silahsızlandırılıp Lübnan ordusu İsrail sınırına yerleşmeden ateşkes olmayacağını söylemiştir.

15 Temmuz'da Birleşmiş Miletler Güvenlik Konseyi, gündemine aldığı ateşkes çağrısını ABD'nin karşı oy kullanmasıyla reddetmiştir.

Kriz, Roma'da yapılan; Suriye ve İran dışındaki Arap ulusları, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya'nın temsil edildiği bir konferans ile çözümlenmeye çalışılmış olsa da bu konferans sonucunda taraflar arasında ateşkes sağlanamamıştır.[7] Konferans sırasında Lübnan başbakanı Fuat Sinyora, kendi hükûmetinin hazırladığı ateşkes planını sunmuşsa da plan kabul edilmemiştir.

Ateşkes

4 Ağustos ABD ile Fransa ortak hazırladıkları ateşkes önerisini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne iletti. Tasarıda, çatışmaların durması istendiği halde Lübnan topraklarındaki İsrail askerlerinin çekilmesi istenmediğinden Lübnan hükûmeti önerinin kabul edilemez olduğunu savunmuştur. Görüşmeler sonucunda Sinyora Planı'da dikkate alınarak tasarıda değişiklikler yapılmasının ardından 11 Ağustos'ta 1701 sayılı karar Güvenlik Konseyinde kabul edilerek taraflar "şiddet eylemlerini durdurmaya" çağrılmıştır. Tarafların öneriyi kabul etmesinin ardından 14 Ağustos 2006 yerel saat ile sabah 8.00'de ateşkes yürürlüğe girmiştir. Ateşkesten 15 dakika öncesine kadar İsrail'in hava saldırıları devam etmiştir.

Ateşkes sonrası

Ateşkes kararınca hem İsrail, hem de Hizbullah saldırılarını durdurmuştur. Ancak İsrail hükûmeti uluslararası bir güç bölgeye yerleşinceye kadar Güney Lübnan'dan askerlerini çekmeyeceğini söylemiştir.

Ateşkesin ardından Lübnan hükûmeti aldığı karar uyarınca ülkenin güneyine askerlerini sevk etmeye başlamış, ancak ordunun Hizbullah'ın silahsızlandırılması için kullanılmayacağını vurgulamıştır. Lübnan hükûmeti, güneye yerleştirilecek birliklerin 15,000 asker gücünde olacağını söylemiştir. Lübnan ordusunun yerleşmesiyle, İsrail işgal ettiği bölgelerden çekilmiştir.

İsrail, Lübnan'a uyguladığı ablukayı ise 7 Eylül 2006'ya kadar devam ettirmiş ve bu tarihte yerel saatle 18:00'de kaldırmıştır.

19 Ağustos 2006'da İsrailli komandolar, ateşkese rağmen, Bekaa Vadisi'nin doğusundaki bir köye saldırı düzenlemiştir. Saldırı sırasında bir İsrailli asker ölmüştür. Saldırı, Beyrut hükûmetinden büyük tepki almış ve İsrail, başbakan Fuat Sinyora tarafından ateşkesi kararını ihlal etmekle suçlanmıştır. Suçlamaları reddeden İsrail, saldırının Suriye ve İran'dan Hizbullah'a sağlanmakta olan silahların taşınmasını engellemek için gerçekleştirildiğini söylemiştir.

Barış Gücü

1701 sayılı karar ile Lübnan'da görevli olan UNIFIL barış gücünün mevcudunun 15,000 kişiye çıkarılıp görevinin genişletilmesine karar verilmiştir. Bu sebeple başta Fransa, İtalya, Türkiye, Malezya, Bangladeş ve İspanya olmak üzere birçok devletten asker göndermeleri istenmiştir. UNIFIL'in bölgedeki görevi barışı korumak ve Lübnan ordusunun Lübnan toprakları üzerinde tam hakimiyet kurmasına yardımcı olmak olarak belirtilmiştir.

Uluslararası Tutum ve Tepkiler

Birleşmiş Milletler

BM Genel Sekreteri Kofi Annan, İsrail'in 30 Temmuz'daki Kana bombardımanı ile "uluslararası hukuku ve uluslararası insan hakları yasalarını çiğnediğini" söyledi. Kana bombardımanında 16'sı çocuk 28 sivil öldürülmüştü. Raporunda İsrail'i "Kana saldırısı, uluslararası hukuk ile insan hakları hukukunun çiğnenmesine örnek görülmeli. Mevcut çatışmanın Lübnan ve İsrail'deki siviller üzerindeki etkisi, uluslararası hukuk ile insan hakları hukukunun olası ihlali dahil, Kana soruşturmasının daha ayrıntılı sürdürülmesini gerektiriyor."[8] sözleriyle suçlayan Annan, tüm tarafları uluslararası yükümlülüklerine uymaya çağırdı.

İsrail ile Hizbullah arasında ateşkesi sağlamak üzere 11 Ağustos 2006'da oy birliğiyle alınan 1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı uyarınca, asker sayısını en fazla 15.000'e çıkarılması öngörülen UNIFIL II'nin görev tanımı da genişletilmiştir. Ateşkese uyulup uyulmadığını denetleme ve uyulmasını sağlama, Güney Lübnan'a konuşlanan Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin bölgede hakimiyeti sağlamasına yardım etme, Lübnan hükûmetini güçlendirme, yerinden edilmişlerin güvenli dönüşlerini ve sivillere insani erişimi teminat altına alma UNIFIL'in yeni görevleri arasındadır. Mayıs 2008 itibarıyla çoğunluğu AB ülkelerinden olmak üzere toplam 26 ülkeden gelen askerlerin sayısı 12.383'e, sivil personelin sayısı ise 926'ya ulaşmıştır.[3]

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "Orta Doğu'nun çektiği acılardan üzüntü duyduklarını" belirtmiş olsa da[9] ABD, ateşkesin sorunu çözmeyeceğini söylemiştir. Sık sık İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu yineleyen[10]Bush hükûmeti krizin başlamasındaki sorumluluğun Hizbullah'ı destekleyen İran ve Suriye'de olduğunu belirtmiştir.[11]

ABD'nin İsrail'e desteği sadece diplomatik alanla sınırlı kalmamış, kriz boyunca ABD'nin İsrail'e silah satışı kesilmeden devam etmiştir.[12]

Avrupa Birliği

AB dönem başkanlığını yapan Finlandiya, İsrail'i orantısız güç kullandığından dolayı kınamış ve Lübnan'a uyguladığı ablukanın kabul edilemez olduğunu söylemiştir.

Buna rağmen bazı Avrupa ülkeleri, başta Birleşik Krallık olmak üzere, İsrail'in kendini savunma hakkı olduğunu vurgulamış ve İsrail'in Lübnan'a yaptığı saldırıların haklı olduğunu söylemiştir.

4 Ağustos tarihinde ise AB ülkelerinden Fransa, ABD ile birlikte hazırladığı bir ateşkes önerisini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunmuştur.

Türkiye

Türkiye İsrail'in orantısız güç kullandığını söylemiştir. Türkiye UNIFIL'e asker göndermeye karar vermiştir. 5 Eylül 2006 günü Birleşmiş Milletler barış gücüne katılmak üzere bir Türk askerî birliğinin Lübnan'a gönderilmesine yönelik Başbakanlık tezkeresi TBMM Genel Kurulunda 200 red oyuna karşı 344 evet oyuyla kabul edilmiştir.

İran

Hizbullah'ı hem maddi olarak hem de diplomatik alanda destekleyen İran hükûmeti, İsrail'in haritadan silinmesi fikrini savunmaktadır.[]

Buna ek olarak İranlı bazı gençler, Hizbullah'ın yanında İsrail'e karşı savaşmak için Lübnan'a gitmişlerdir.[13]

Venezuela

Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, İsrail'in Lübnan ve Filistin'deki saldırılarını protesto amacıyla İsrail'deki büyükelçisini geri çağırmıştır.

Ayrıca bakınız

Notlar

^ Mid-East hope as ceasefire begins , BBC 15 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^ Lebanon Under Siege (İngilizce)

^ UN warning on Mid-East war crimes, BBC 4 Ekim 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^ Hezbollah captures two Israeli soldiers, Yahoo News (İngilizce)

^ Israel authorizes 'severe' response to abductions, CNN 19 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^ Israeli bomb kills UN observers, BBC 13 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^ Israeli bomb kills UN observers, BBC 13 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^ Roma'dan ateşkes kararı çıkmadı, BBC Turkish

^ Annan: Kana insan hakları ihlali, Radikal 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

^ Rice regrets Mid-East 'suffering', BBC 13 Ağustos 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce)

^

^ US blames Iran, Syria for Hizbollah capture, Reuters (İngilizce)

^ ABD’ye silah satışı tepkisi, NTVMSNBC 20 Ekim 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

^ 30 Ağustos törenlerinde "tezkere" eylemi 27 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

^ Linç kültürü yayılıyor ne ceza ne tedbir var 30 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

^ 200 İranlı genç Lübnan´a savaşa gidiyor, Aygazete 28 Eylül 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.

Kaynakça

  1. ^ "İsrail'in tarihi yenilgisi". 28 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Haziran 2020. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 6 Aralık 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Temmuz 2009. 
  3. ^ UNIFIL, http://www.un.org/Depts/dpko/missions/unifil/index.html 12 Eylül 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., s. 1-2.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Lübnan</span> Batı Asya’da bir ülke

Lübnan, resmî adıyla Lübnan Cumhuriyeti, Batı Asya'da Doğu Akdeniz kıyısında bir Arap ve Orta Doğu ülkesidir. Kuzey ve doğuda Suriye, güneyde İsrail batıda Akdeniz ile çevrili olan ülkenin ayrıca Kıbrıs ile deniz sınırı bulunmaktadır. Lübnan, Akdeniz Havzası ile Arap Dünyası'nın kesişiminde yer alması nedeniyle zengin bir tarihe sahiptir ve kendine özgü bir kültürel kimlik geliştirmiştir. Tarihteki Fenike uygarlığının vatanı Lübnan ve kıyılarıdır. Ülke pek çok dine ev sahipliği yapmaktadır. Yüz ölçümü 10.452 km² olan Lübnan en küçük ülkelerden biridir. Nüfusu yaklaşık 6 milyon, başkenti Beyrut, ulusal ve resmî dili Arapçadır. Fasih Arapça'nın yanı sıra günlük hayatta konuşma dili olarak Lübnan Arapçası kullanılmaktadır. Ayrıca Fransızca da resmî olarak tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Hizbullah (Lübnan)</span> Lübnan merkezli Şii İslamcı siyasi parti ve militan grup

Hizbullah, Lübnan'da bulunan, hem sivil hem de askeri kanadı olan Şiî inançlı siyasi ve askeri parti. 1982 yılında başta İsrail'i, o zamanlar işgal etmekte olduğu Güney Lübnan'dan çıkartmak ve ardından İsrail'i yıkmak amacıyla kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Lübnan İç Savaşı</span> 1975 yılında Lübnanda meydana gelen iç savaş

Lübnan İç Savaşı, 1975'ten 1990 yılına kadar Lübnan'da yaklaşık olarak 150.000 - 230.000 insanın ölümüne neden olmuştur. Yaklaşık 350.000 kişi yaralanmış bir milyondan fazla insan da ülkesini terk etmiştir. Soğuk Savaş dönemi Lübnan'ı ciddi şekilde etkiledi ve 1958'deki siyasi kriz ancak ABD'nin Beyrut'a çıkarma yapmasıyla sona ermişti. İsrail'in kurulması ve yüzbinlerce Filistinli mültecinin Lübnan'a yerleşmesi dini çatışmaları arttırdı. Silahlı FKÖ gerillalarının ülkeye girişi ciddi siyasi sorunlara sebep oldu. FKÖ'nün gelişi, Filistinli mültecilerin silahlanması farklı gruplar arasındaki sürtüşmeyi hızlandırdı. 1976'da çoğunluğu Müslüman Lübnan Cephesi ve Ulusal Komite arasında çatışmalar başladıktan kısa süre sonra Arap Ligi ve Suriye arabuluculuğa girişti, Filistinli-Lübnanlı çatışması daha çok Güney Lübnan'da yoğunlaştı. FKÖ burayı 1969 yılından beri kontrol ediyordu. Kahire Antlaşması imzalanarak bu bölgeden çekildi. İsrail, Güney Lübnan'ı işgal etti ve Suriye önce Hristiyanlar lehine iç savaşa dahil oldu ve sorun uluslararası bir boyut kazandı. Suriye ve İsrail anlaşmazlığı Lübnan üzerinden devam etti. 1980'lerde taraflar harabeye dönen Beyrut'un onarılması için çaba gösterdi.

<span class="mw-page-title-main">Hasan Nasrallah</span> Hizbullahın genel sekreteri

Hasan Nasrallah, Lübnanlı din adamı ve Şii İslamcı bir siyasi parti ve militan grup olan Hizbullah'ın genel sekreteriydi.

<span class="mw-page-title-main">Fuad Sinyora</span>

Fuad Sinyora Lübnan'ın eski geçici devlet başkanı ve eski başbakanı.

<span class="mw-page-title-main">Sinyora Planı</span>

Sinyora Planı, 2006 Lübnan Savaşı'nı sona erdirmek için Lübnan başbakanı Fuad Sinyora tarafından 27 Temmuz 2006'da Roma Konferansı'nda toplanan devletlere önerilen plandır.

1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı, 2006 Lübnan Savaşı'nı sona erdirmek amacıyla 11 Ağustos 2006'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nce alınmış karardır. Karar, 15 üyenin hepsinin kabul oyu vermesiyle alınmıştır. Kararı 12 Ağustos'ta Lübnan ve Hizbullah, 13 Ağustos'ta ise İsrail kabul etmiştir. 14 Ağustos 8:00'da ateşkes başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">AT-13 Metis-M</span> SSCB tarafından geliştirilen güdümlü tanksavar füzesi

9К115-2 Metis-M SSCB tarafından geliştirilen güdümlü tanksavar füzesidir. Füzenin GRAU adı "9K115-2", NATO rapor adı ise AT-13 Saxhorn-2dir.

<span class="mw-page-title-main">9M133 Kornet</span> Rus yapımı 2. nesil yarı otomatik lazer güdümlü tanksavar füzesi

9M133 Kornet Rus yapımı 2. nesil yarı otomatik lazer güdümlü tanksavar füzesidir. NATO rapor adı AT-14 Spriggan olup "9M133" ise GRAU adıdır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmed Cibril</span> Filistinli siyasetçi (1937-2021)

Ahmed Cibril, radikal solcu Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK) örgütünün kurucusu ve lideri.

<span class="mw-page-title-main">Lübnan'daki Yahudilerin tarihi</span>

Lübnan Yahudileri geleneksel olarak bir Mizrahi cemaati olup genelde Lübnan'ın Beyrut şehrinde veya çevresinde yaşayan veya yaşamış olan Yahudilerdir. Cemaatin hemen hemen hepsi İsrail, Fransa ve Kuzey Amerika'ya göç etmiştir. Ülkede bugün 20 ila 40 arası Yahudi kalmıştır. Lübnan Yahudileri toplumla sıkıca entegre oldukları ve vatanlarını terk etme hissi duymadıkları için Lübnan'ın 1958'de yaşadığı iç savaşta dahi büyük oranda dış göç olmamıştır. Fakat, 1975'teki Lübnan İç Savaşı ve 1982'deki İsrail'in Lübnan'a girme harekâtıyla dış göçler hızlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye İç Savaşı Güney Cephesi</span> Güney Suriyedeki çatışma alanları

Suriye İç Savaşı Güney Cephesi, Suriye'nin güney sınırında Lübnan, Golan Tepeleri ve Ürdün'e komşu olan Kuneytire, Süveyda ve Dera illerindeki çatışmaları kapsamaktadır.

Abdullah Azzam Tugayları ya da Lübnan El-Kaidesi, El-Kaide’nin Lübnan kolu. Örgüt 2009 yılında Suudi Salih el-Karavi ve Mısır, Irak, Ürdün, Suriye, Gazze Şeridi ve Lübnan’da onunla bağlantılı olan yerel gruplar tarafından kuruldu.

<span class="mw-page-title-main">14 Mart İttifakı</span> Lübnanda bir siyasi ittifak.

Adını Sedir Devrimi tarihinden alan 14 Mart İttifakı, Lübnan'da 2005 yılında kurulan, Suriye karşıtı duruşları ve 8 Mart İttifakına muhalefetleriyle birleşen siyasi partilerin ve bağımsızların koalisyonudur. İttifak, Refik Hariri'nin ikinci oğlu Saad Hariri ve diğer önemli şahsiyetler tarafından yönetiliyor.

Gazap Üzümleri Harekâtı, 11-27 Nisan 1996 tarihleri arasında İsrail Savunma Kuvvetleri'nin, Hizbullah tarafından İsrail'in kuzeyine yönelik gerçekleştirilen roket saldırılarını önleme gerekçesiyle Lübnan'da düzenlediği askerî harekât.

30 Temmuz 2024 tarihinde İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Beyrut'un banliyölerinden Haret Hreik'te bir apartmana düzenlediği hava saldırısında ikisi çocuk 3 sivili öldürdü, 74 sivili de yaraladı. IDF'ye göre saldırı, IDF tarafından üç gün önce Golan Tepeleri'ndeki Majdal Şams'ta meydana gelen ve 12 Dürzi çocuk ve gencin ölümüne neden olan roket saldırısına karışmakla suçlanan Hizbullah komutanı Fuad Şükür'ü hedef aldı. Lübnan devlet haber ajansı NNA, saldırının bir drone tarafından kısmen çöken bir apartmana üç füze atılmasıyla gerçekleştirildiğini bildirdi.

<span class="mw-page-title-main">Salih el-Aruri suikastı</span>

2 Ocak 2024'te Hamas lider yardımcısı Salih el-Aruri, İsrail'in, Beyrut, Lübnan'ın Dahieh banliyölerindeki bir ofise düzenlediği saldırıda öldürüldü. Saldırıda ayrıca aralarında üst düzey Hamas militanlarının da bulunduğu altı kişi daha öldü.

<span class="mw-page-title-main">2024 Hizbullah karargâhı saldırısı</span> İsrailin 27 Eylül 2024 tarihinde Beyrut, Lübnana düzenlediği hava saldırısı

27 Eylül 2024 tarihinde İsrail Hava Kuvvetleri, Beyrut'un Dahiye banliyösünde Hizbullah'ın merkez karargahını hedef aldı. Hava Kuvvetleri'nin örgütün genel sekreteri Hasan Nasrallah'ı suikast amacıyla vurmayı hedeflediği bildirildi. Saldırıda, Dahiye'de yerin altında bulunduğu bildirilen karargahı yok etmek amacıyla Amerikan yapımı 5.000 poundluk bunker buster bombaları kullanıldı. Saldırı en az altı kişinin ölümüne ve 91'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Nasrallah'ın saldırıdan sonraki durumu belirsizliğini korumaktadır. 28 Eylül 2024 tarihinde İsrail Savunma Kuvvetleri, Hasan Nasrallah'ın üst düzey Hizbullah liderleri ve komutanlarıyla birlikte saldırıda öldürüldüğünü doğruladı. İsrail Savunma Kuvvetleri operasyona “Yeni Düzen” kod adını verdi.

<span class="mw-page-title-main">Dahiye</span> Lübnanın Beyrut kentinin güney banliyösü

Dahiye, Lübnan'ın Baabda İlçesi'nde, Beyrut'un güneyinde ağırlıklı olarak Şii Müslümanların yaşadığı bir banliyödür. Azınlık nüfus olarak Sünni Müslümanlar, Hristiyanlar ve 20.000 nüfuslu bir Filistinli mülteci kampı bulunmaktadır. Alışveriş merkezleri, mağazalar ve çarşıların bulunduğu bir yerleşim ve ticaret bölgesidir ve birkaç kasaba ve belediyeden oluşmaktadır. Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'nın kuzeyindedir ve Beyrut'u havalimanına bağlayan M51 Otoyolu buradan geçmektedir.