Tehcir Kanunu veya resmî adıyla Sevk ve İskân Kanunu, 27 Mayıs 1915'te Osmanlı Hükûmeti tarafından I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusu ile karşı karşıya gelebilecek iç unsurların savaş bölgelerinden uzak yerlere devlet eliyle gönderilmesi için çıkarılan göç kanunudur. 1 Haziran 1915 tarihinde Takvim-i Vekâyi'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İçeriğinde Osmanlı Ermenilerinden bahsetmemesine rağmen doğrudan imparatorlukta yaşayan Ermeni halkı hedef alarak Ermenilerin yaşadığı şehirlerden başka yerlere sürülmesine yol açtı ve böylece Ermeni Tehciri'nin bir parçasını oluşturdu.
Ermeniler, anayurdu Batı Asya'daki Ermeni Yaylaları olan etnik grup ve millettir.
Ortaköy, Boğaziçi'nin Avrupa yakasında, Beşiktaş ilçesine bağlı mahalle ve semt. Ortaköy ve Mecidiye mahallelerinden oluşan Ortaköy semti, sahile açılan vadi boyunca yamaçlara kurulmuş bir yerleşmedir. Kuruçeşme, Ulus, Levazım, Balmumcu ve Yıldız mahalleriyle çevrili olan semtin kuzey sınırı Defterdarburnu'dur. Ortaköy Camii semtin sembolüdür.
1922 İzmir Yangını veya, yabancı kaynaklarda kullanılan terimle, Büyük İzmir Yangını -İzmir geçmişte başka büyük yangınlar da geçirmiş olduğu için bu terimin ne derece yerinde olduğu tartışmaya açıktır-, 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve dört gün sürerek İzmir şehir merkezini geniş ölçüde tahrip eden yangın hadisesidir.
Türkiye Ermenileri, Türkiye sınırları içinde yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan etnik azınlıktır. 1914-1921 yılları arasında 2 milyondan fazla olan Ermeni nüfusunun, günümüzde 40.000 ila 76.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bugün Türkiye Ermenilerinin ezici çoğunluğu İstanbul'da yaşamaktadır. Kendi gazetelerini, kiliselerini ve okullarını desteklemektedirler ve çoğunluğu Ermeni Apostolik inancına mensuptur ve Türkiye'deki Ermenilerin azınlığı Ermeni Katolik Kilisesi'ne veya Ermeni Evanjelik Kilisesi'ne mensuptur. Dört bin yıldan fazla bir süredir tarihi anavatanlarında yaşadıkları için Ermeni Diasporası'nın bir parçası olarak görülmemektedirler.
Erenköy, Samsun ilinin Terme ilçesine bağlı bir mahalledir.
Gayrimüslim, İslam hukuku ve dünya görüşünde Müslüman olmayanları tanımlamak için kullanılan terimdir. İslam esasıyla yönetilen devletlerin idaresi altında yaşayan ve İslam'dan başka bir inanca sahip kişi ve topluluklar ayrıca zimmî olarak sınıflanmaktadır.
İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ermenilerin ruhani ve dünyevi işlerini yönetmek üzere 1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından kurulmuş olan teşekküldür. Günümüzde Apostolik Kilisesi'ne (Gregoryen) mensup Türkiye Ermenilerinin dini önderliğini yapmaktadır. 1915 Ermeni Kırımı'ndan beri cemaatleri küçülmüştür. Patrikhane merkezi İstanbul'un (Kumkapı) semtinde bulunan Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesi'dir.
Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasya bölgelerinde bulunan beyliklerin egemenliği altında yaşamışlardır. Bursa'nın başkent olduğu dönemde Ermeni ruhani reisliği başkente alınmıştır. İstanbul'un fethinden sonra da İstanbul'a taşınmış ve daha sonra da İstanbul Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur. Ermeniler Anadolu'dan gelen göçlerle İstanbul'da büyük bir cemaat oluşturmuştur.
10 Ocak 1828 yılında Katolik ve Gregoryen Ermenilerin arasında çıkan ihtilafların hat safhaya varması sonucu, II. Mahmud, İstanbul Ermeni Patrikliğine bir ferman göndererek İstanbul ve Ankara'daki Katolik Ermenilerin, Osmanlı sınırlarındaki taşra bölgelere zorunlu olarak gönderilmelerini emretmiştir. Bu olay Osmanlı tarihindeki ilk zorunlu Ermeni göçü olarak kayıtlara geçmiştir.
Özür Diliyorum, Türkiye'de öğretim üyeleri ve gazetecilerden oluşan bir grup tarafından, kendi ifadeleriyle "1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı Ermeni Kırımı" ile ilgili başlatılan imza kampanyası ve internet sitesidir. Ahmet İnsel, Baskın Oran, Cengiz Aktar ve gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu, kampanyanın öncülüğünü yaptılar. Ermenilerin başına gelenlerin yıllardır konuşulmamış olunmasından dolayı kişisel olarak özür dilenmektedir. Metin, imzaya açıldığı ilk 24 saat içinde 5000 kişi tarafından imzalandı. Kampanya, devletin birçok kurumu tarafından tepkiyle karşılandı. Bu kampanyaya karşı olanlar ise yeni kampanyalar başlattılar.
Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.
Gedikpaşa, İstanbul, Fatih İlçesi'nde, Emin Sinan, Küçük Ayasofya, Kadırga, Şahsuvar, Muhsine Hatun, Nişanca, Mimar Kemalettin ve Beyazıt mahalleleri ile çevrili olup, Mimar Hayrettin Mahallesi sınırları içinde kalan semt.
Ermeni Lejyonu, I. Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında Fransız ordusuna destek bir güç olarak oluşturulmuştur. Musa Dağı Ermenilerinden müteşekkil olması planlanan Doğu Lejyonu'na Ermenilerin yanı sıra Müslüman ve Hristiyan Suriyeliler ve Lübnanlılar da dahil edilmiştir. Fransızlar Amerika'ya daha önceden yerleşmiş Ermenileri ve Suriyelileri birliklere almak istese de tam başarı sağlayamamıştır.
İran'daki Ermenilerin sayısı Ermeni kaynaklarına göre 100.000 civarındadır. İran'da Ermeni nüfusunun en yoğun olduğu şehir Tahran'dır. Ayrıca Yeni Culfa, İsfahan bölgesi de Ermeniler'in yoğun olarak bulunduğu bölgelerdendir. İran'daki Ermeniler 19 ve 20. yüzyıl boyunca İran'ın modernleşmesinde etkin rol oynamışlardır. İran devrimi sonrasında ise Ermeniler Kuzey Amerika ve Batı Avrupa gibi Ermeni diasporası faaliyetlerinin güçlü olduğu bölgelere göç hareketleri başlamıştır. İran'daki Ermeniler nüfus bakımından bugün İran'daki en büyük Hristiyan azınlığı oluştururlar.
Ahmet Esat Uras, Türk siyasetçi.
Urfa İsyanları ya da Urfa Direnişi, 1895 ve 1915 yıllarında Ermeni komitecileri tarafından çıkartılmış olan ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan isyan hareketleridir.
Ermeni-Kürt ilişkileri, Kürtler ve Ermeniler arasındaki tarihsel ilişkileri kapsamaktadır.
Van İsyanı, 1895 senesinin sonlarına doğru Ermeni komiteciler'in Kafkasya ile İran'dan Doğu Anadolu bölgesine yüklü miktarlarda silah ve cephanelik taşıyarak Van bölgesinde çıkardıkları isyanı ifade eder.
Ermeni Lejyonu, I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı savaşan Fransız Ordusu ile yapılan antlaşma. Lejyonun asıl adı "La Légion d'Orient" idi. Adı 1 Şubat 1919'da "La Légion Arménienne" olarak değiştirildi. Bu lejyondaki askerlere gayri resmi olarak Ermeniler arasında Gamavor (Gönüllü) adı verildi.